AKŞAMDAN AKSAMA
İZ ski naşirlerimiz ve genç
nesiller
Bu hafta içinde Namık Kema- Ün 60 ncı ölüm yılı münasebetile Wr tören yapıldı. Törende fikir ve kainat adamının hüviyetinden ve eserlerinden elbette bahsedildi, fa k a t kâfi midir? Bir müellif, «Başkasından işitilmesi» değil, «Çözle okunması» gereken bir Şahsiyettir.
Gerçi Namık Kemal hakkında gözle de pek çok yazılar okunu yor; Fakat, bunlar, onun yazdık larından ziyade, ona dair şunun bunun yazdığı eserlerdir.
Eski müelliflerimizin, bilhassa Namık Kemal gibilerin bütün gençlik tarafından kolaylıkla o- kum. bilir müntehabatmı vücuda
Î
getirmek, böyle hazırlanmış eser en de klâsik Türkçcye zemin îıa-; line sokabilmek yine müstakbel büyük bir Türk muharririnin çok faydalı bir çalışması neticesinde mümkün olacaktır.tngllizler Shakespeare’i şimdiki çocukların anlıyabileeekleri basit liğe indirdiler. Dil ve zihniyet de ğişikliği olduğu nispette başka müellifler de aynı şekilde retuş- lu basitleştirmelere maruz kaldı. Biz de ergeç bütün edebiyut de delerini bu hale sokabil indiyiz. Yoksa, bütün eski müelliflerimiz az okunuyor. İsimlerini zikret mek, törenlerini yapmak sırf me rasimden iLaret kalıyor.
Vatanperverane ve lıürriyet- perver&nc fikirleri bakmımdan da, hem ananeye bağlı, hem te rakki müştak şahsiyeti bakımın dan da, Namık Kemal, gençliği mizin ruhça yoğrulması için em-1 srJLsiz modeldir. Ancak, Halide; Edib - Refik Hâlid - Reşat Nuri' mislinden öteye, hemen bütün büyük Türk müellifleri geniş halk tabakalariyle irtibatlarını kaybet miş gibidirler. Yalnız mütehassıs ların, yahut pek münevver genç lerin istifadesindedirler. Geniş kütlelerin nasibi, yalnız onların i*, simlerini hürmetle anmakta, on lara dair söylenenleri dinlemekte, yazılanları okumaktadır.
Ahdülhak İfâ mi d başka durum da değildir. Evliya Çelebi başka durumda değildir. Bütün vaka- niivisicr, keza, başka durumda delillerdir.
Halbuki, bir millet olarak, bü- töYı bunları, her orta okul mezu nu gencimizin okumuş, ruhlarını kavramış olması icap eder. Birkaç numune kâfi değildir. Daha geniş bir okuma hazırlıyabilmeli. Ne siller arasındaki bağlardan biri de .aynı müelliflerin aynı eserle rini okumuş olmaktır. Garbın lıer medenî milleti, aynı müellifleri nin aynı eserlerini okuya okııya yetişmiştir. Bizim de eskiden, de delerimizin, babalarımızın ve kendimizin müştereken ezber bil diğimiz eserlerimiz vardı. Şimdi bunlar — manzum parçalarda hie yok değilse bile — menşur larda Bâbil kulesi hayatına sü rüklendik. Bir neslin okuduğunu öbürü okumamış.
Bütün bu noktaları gözönüne alarak, âlim ve sanatkâr çocuk larımız, nesilleri birleştirici «ba sitleştirilmiş seçme yazılar kol- lekslyonu» getirmek üzere çalış malı; kültürümüzü bugünkü du manlı ve gayrı vazıh halinden kurtarmalıdırlar.
Namık Kemallerin, Abdüllıak Hâmitlerin, Çelebilerin ruhları, bu vâdide çalışanlara behemehal zahir ve zahir olacak.
(Vâ-Nû)