R ESSAMLARIMIZ
U I # omşu kadın" (Resmin adı■V
böyle) Hafif öne eğik bedeni üzerinde sonsuz bir boşluğu kavramak isteyen, yumuşak ifadeli bir yüz. O da kedileri seviyor.“Dalgalar arasında, daha önce atıl mış ağların biraz sonra yukarıya çekil mesiyle karşılaşılacak durumu merakla bekleyen insanlar ve balıklardan payla rını almayı sabırsızlıkla kovalayan ve çığlıklar atan martılar..."
"Tenis topu ile rakibe iletilen duygu lar." "Dansın ritmini izleyicilere aktaran balerin." Natürmortlar.
Ali Avni Çelebi günlük yaşamı ve akışkanlığını yalın yapmacıksız bir dil, güçlü, bir yapı ile seçkin paletiyle den geli bir uyum içinde tuvalete aktaran Türk. Resim sanatının en büyük ustala rından birisi.
14 Yaşında Akademi'ye giriş ile başlayan resim serüveni zorlu bir müca
delenin başlangıç tarihidir.
Bağdat Mektupçuluğundan emekli Suphi Bey ve Raziye Hanım’ın oğlu olan Ali Çelebi, 1904 yılında İstanbul’da do ğar. Baba Suphi Bey döneminin aydın larından. Birçok yabancı dil biliyor. Sup hi Bey oğlunun resme olan ilgisini göre rek onun Sanayi-i Nefise Mekteb-i Ali’sinde öğrenim görmesini destekler. Harp Yılları ve onun getirdiği yoksulluk dönemleri...
"Harp orta kuşağı ortadan kaldırıl mıştı. Sokakta çocuklar ve bir de ihti yarlar vardı. Orta nesil tek, tük. Bizim nesil çok yoksulluk gördü. Mısır ko çanlarıyla beslenmeye çalıştık. Onun için kavruktur harp çocukları. BENİM GİBİ. İdare lambasıyla birşeyler yap maya çalışırdık. O da gaz bulursak."
Balıkçılar (Tuval/Yağlıboya)
Vefa Lisesinde okurken talebelerin resimlerini yapar. Hem kendi not alır, hem de onların not almalarını sağlar. Kendinden büyük ağabeylerin teşvikiyle Akademi’ye girer.
“Akademi'ye çocuklar küçük yaş ta alınmalı. Konservatuvar gibi. Li- se’den sonra Akademiye giren çocu ğun aileleri artıyor. Halbuki 14 yaşın da bir çocuğun gelecek endişeleri he nüz yoktur. Resim eğlenceli olmalı. Sonra da ağlaşıyoruz, ama olsun. Bu işler erken yaşlarda başlatılmalı.
Gençlerimizin Avrupa’ya gönde rilmesi gerekir. Avrupa yıllarım bana çok şey kazandırmıştır. Bir zamanlar Avrupa’ya öğrenci gönderiliyordu. Şimdiler de bu da durduruldu.”
Ali Avni Çelebi Akademi'ye girdiği sene Hikmet Onat Bey'in yanında büst, torso ve düzenleme çalışmaları yapar.
“Çok güzel bir atölyemiz vardı.
Işık içinde dönüp dolaşmazdı. Yan gından sonra Akademi çok değişti."
Daha sonra İbrahim Çallı ile 2 yıl yağlıboya çalışır. 1922 yılında kendi ola naklarıyla Almanya'ya gider.
"Almanya’ya yerleşinceye kadar epeyce sıkıntı çektim. Lisanım yoktu. Yabancı bir ülke. 18 yaşında çocuk tum.”
(HALA DAHA ÇOCUKUZ YA!) Bu cümle Sayın Çelebi'nin geçen zamana karşı koruduğu dinamizmini ana kaynağını bizlere yansıtıyor. İlerle yen zamana karşı hep çocuk kalan bir yanı var.
Bu arada geçen zamanın çok de ğerli olduğunu ifade ediyor ve
- BENİ BUGÜNE TAŞIDI diyor. Ali Avni Çelebi Almanya döneminde oldukça sık atölye değiştirir. Bunları; ho caları ile olan uyuşmazlığa, olanaksızlık lara ve yabancı ülkede bir Osmanlı gen cinin bunalımlarına bağlar.
Bu zor günlerde Devlet Bursu ile Hans Hoffman’nın atölyesine döner. Ali Çelebi’nin bundan sonra başarı grafiği hızla yükselecektir.
“Hoca beni çok severdi. Bana bir baba gibi davranırdı. Boya verir, yardım ederdi. Ben hocanın asistanı durumun daydım. Bana yanında kalmam konu sunda çok ısrar etti. Aldığım burs karşı lığında memleketime dönüp zorunlu
hiz-•
Yaşama resimle bakan bir sanatçı:
12 AK<ADIN
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi