• Sonuç bulunamadı

Başlık: LABORATUVAR FARE (MUS MUSCULUS var. ALBTNOS) VE RATLARıNDA (RATTUS NORVEGICUS var. ALBINOS) BULUNAN ACAR (ACARI: MYOBIIDAE, MYOCOPTIDAE)'LAR VE BU~LARıN KONTROLU ÜZERİNE ARAŞTIRMALARYazar(lar):DİNÇER, ŞükranCilt: 34 Sayı: 2 DOI: 10.1501/Vetfak_000

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: LABORATUVAR FARE (MUS MUSCULUS var. ALBTNOS) VE RATLARıNDA (RATTUS NORVEGICUS var. ALBINOS) BULUNAN ACAR (ACARI: MYOBIIDAE, MYOCOPTIDAE)'LAR VE BU~LARıN KONTROLU ÜZERİNE ARAŞTIRMALARYazar(lar):DİNÇER, ŞükranCilt: 34 Sayı: 2 DOI: 10.1501/Vetfak_000"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A. Ü. Vet. Fak. Derg. 35 (1): 389-406, 1987

LABORATUVAR FARE (MUS MUSCULUS var. ALBTNOS)

VE RATLARıNDA (RATTUS NORVEGICUS var. ALBINOS)

BULUNAN ACAR (ACARI: MYOBIIDAE, MYOCOPTIDAE)'LAR

VE BU~ LARıN KONTROLU ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR

Şükran Dinçer i

Studies on the occurrence of mites of albino mice and

rats, and their control.

Summary:

The stud)' u;as canied on the laboratm)' miu and rats

co-lonies in L'ta.;:ığ and Ankara

Veterinaı)' Facıılties. For the rerongnation qf

mites two mice and two rats from each cage of the colonies wae lightly

anes-thesied and then examined lınder stereo ınicroswbe. In addition

to this,

one

mouse and a rat from eadı cage was kilted and placed oı'emight on a piece qf

black paper bordered by celto/Jhone ta/Je which gave the possibitity

to have large

number of mites.

The species of mites were ideutified as

Myobia musculi

and

Myo-coptes musculinus

ou miu,

and

Radfortia ensifera

on rats. This is

the first

report oll these three mites in Turke..J'.

T wo bats of the wat of infested

animals

witlı negUlJon (tricMoıjon)

(0.2

%) and amitra::.

(250

/JPnı.) solutions affated parasites which disappeared

rapidly and the coat returned to normal. So, negıu:oıı and anıitraz

have been

fol/nd to be veı)' eJJectiL'e in controlting mites.

Özet:

Bu araştırma Fla<.ığ ve Ankara Veterin(/' Fakiiltelerinde buluııan

laboratuvar fare

ve rat kolonderinde )'üriiliilnıüştür.

Toplanan acar'lar morfolojik rizeliiklerine göre, n!ı<.ı.~ Veteriner

Fakülte-sinde,farelerde

Myobia musculi,

ratlarda

Radfortia ensifera;

Ankara

Veteriner Fakültesinde

ise fare/erde

Myobia musculi ve Myocoptes

musculinus,

ratlarda sadece

Radfortia ensifera

olarak idantijiye

edil-miştir.

Üç

tür de bu (alışma ile Türkijoe' de ilk kee bildirilmektedir.

(2)

.391) ŞÜKRAN DiNÇER

E'ı!/csle ./(l1e il! ratları bL! acar' lardan anndımwk ga)'esi ite

%

0.2 lik negui'oll (trie/ıflli/on) i'C

2:ı0

Nnil. konsanlraS)ommdaki amitra< soluS)'onları, /)wl)'o şek/inde birer hafta ara i!e ikişer kc( !Lııt/amlmış lic hcr iki i/acm da acar'/ara ctklti o/duğu ,~(irii/miiştii1".

Giriş

Defl(~Yscl <,:alı~ınajarda laboratuvar hayv~lDlarının önemi büyük-tür. Özellikle biyo-medikal ara~tırınaj;ırda çok kullanılan bu hayvan-larda pek çok endo \T ektoparazit bulunur. Bunların bazıları zararsız gibi görünmekteyse de laboratuvar hayvanlarında komparatif çalı~-ma unil()rrn populasyonlara dayandığından, bu hayvanların sağlıklı ve bütün parazitlerden arınmı) olm,darı gerekir

(ı).

Hicpe ve Ribbeck'e (I

O)

göre, IJeyaz ı;ıre \T heyaz rat gibi laboratuvar kemiricilcrinde

!\~)'o/;iidac ailesi türleri ile en(':stasyo'1 veteriner hekimlik yönünden ünemlioir. Özellikk, laboratuvar liayvanlarında yapılan uzun süreli deneysel çalı~ınalarda, örneğin l'armokolojik, toksikolojik, patoloik veya imnıunol(~jik ara~tırmalarda parazider sonuçları negatil' yönde geciktirirler. Bcan-Knudsen \'e ark.n<ı (2) göre, fare tüylerindeki acar' lar Lıretim külünikI'inde olduğu gibi ara)tırma kolonilerinde de çok önernli hir prüblemdir, enkstasyon bü) üml'de azalmaya sebep olur, hipersensiviteye yol açar ve immun sistemi etkileyebilir. 0wen !

14,;

da Iahoratııv;ır rodent'lcrİndcki yoğun olarak görülen acar'ların bütün kolonide önemli bir yeti~tirme sorunu olduğunu ileri sürmek-tedir.

Fare ve radarın elerisi ii,zerinde ve tüylerinde birçok acar türü bıilunur. Bunların en yaygın olanları ;\/~yo/;iid acar'lar ve J1)'ocoptes mıı,\culi'llis'dur

(ı,

6, Y, 13, 11). Bu acar'lara dünyanın hcl' tarafında ra,danır (6). Çc~itli araştırıcılar (l, :-1, 6, 8, 9,13-16), beyaz l'arclerde j1~)':J/;ia mııswli, Jl1.J'oco/Jtcs musmlinlts ve Radjrntia (I:!pnis"in, beyaz rat-la((la Radjôitia ensi/aa'rıııı varlığını bildirmişlerdir. Flynn'a (6) göre, ,\1. musCll/inııs tck vak'a olarak Seııgbusch (1960) tarafından kobaylarda da saptanını~tır.

Bir

kısım ara~tırıcı'ya (I, 8) göre, !H.J'obiid acar'lar ve .\1. musCll-/ii/IIS laboratuvar ve cv [ırCıerinde haril' bir dermatitisc sebep olur. Bazı yazarlar 3, ,~,(j, <J, i O) ise haril' en(:stasyonlarda a~ikar bir belirti gurülmediğiııi, l'akat yoğun enICstasyonlarda dcrmaıitis, allopesi, pru-ritis, ka~ınmakıan ileri gelen tral/ma \'e sekonder olarak anıiloidosis görüldüğünü, ka bu klarıınalar, körl ük, kulak Ilekrozu ve kaşll1 tı

(3)

mcy-LABORATUVAR FARE VE RATLARıNDA BULUNAN ACAR'LAR

:m

dana geldiğini bildirmektedirler. Cook'a (3) göre, Boccia Nepal'de beyaz bre!Crde hem

.11.

mııswli'nin, hem de

.14.

mıısm/inııs'un uyuza sebep oldllğlıı~u ileri sürmüş; [Ies[on, Amerika'da beyaz farclerde bu iki türü tesbit etmiş, Lıkat bunların patojenitesi hakkında fikir bclirt-memiştir.

.11. musudi ve 1\1.muscııliıws en!Cstasyorıu bir faktör hastalığı olup, kütü barındırına, laktasyon, yaşlılık, uzun süre deneyde tutma gibi nedenlerle organizma mııkaverncti'.1in düştüğü anlarda enfcstasyonun şiddeti artar ve klinik belirti!cr ortaya çıkar (LO).

Enfe'itasyon nakli di~i acar'larla olur, geçiş direk temasladır, ökn farelerde acar'lar ıüy!crin ııcuna <;ıkar ve bu brelere sürüinen diğer farcler enkstc olur

(10, l~);.

Acar'lar konakçının ('ktraseIlülcr ve doku sıvılarından çok mik-tarda alırlar

(G).

Kıl /üliküllerinin kıl dibindeki sekres\'onu ile bes-lenirler, karda beslenmeleri (;ok nadirdir :,:ı). Baku ve ark. na (l) güre is(~ kan erııdikkri görülmüştür.

Radjiil'ıia enSlji:ra'nm patojenitesi hakkında fazla bir bilgi olma-dığı, ancak yoğun enfestasyonlarda kaşınmaktan ileri gelen traumalar görüldüğü ileri sürülmüştür (6).

Ewing'e (:ı) güre, i\l)'o/;iilıae alt ailesindeki acar'lar garip ilıadz-nit'ierdir. Ön ayakları oldLIkça kısalmış, kılları tu ıacak şekilde modifiye

olmuş, palpkr küt;ük kanca biçimine dönüşmüştür. .Janıcson (I

i)

da 1ı1j'ohiid acar'larda I.ci <;ift ayakların yararlı bir generik karekter gös-tc~rdiğini bildirmektedir. Bazı kitaplarda

(ı,

6, 10) 1\1. mııswli ve /1'1. museuliııııs'un morfolojik özelliklerine kısaca değiııilmi?tir. Gambles (8), b\1 acar'larla ilgili bir çal ışma yap m ıŞ, acar' ları il ad ııl t \'c di': er

gelişme şekillerinin resimlerini çizerek morfolojik özellikleri hakkında geniş bilgi vcrrni~tir.

Acar'ların taksonorııideki yerleri Krantz'a ; 12) göre aşağıdaki gibidir. Anaç: Artropoda Anaç Bölümü: Araclıııoidea Dizi: .'\carilürmes

J.

Dizi Böli.iınü Aile [stü

Aile

Prostigrnata Cheylctoidea

LVI

)'obiidae

(4)

392 ŞÜKRAI\ DINÇER I. Soy Tür 2. Soy Tür 2. Dizi Bölümü Aile [stü Aile Soy Tür l\lyobia

1\1yobia mlısCllli

Radlortia

RadjiJrtia ensifem

Astigmata Listroloroidea

YI

yocoptidae Myoeoptes i\1}'UCoptes

mııswtiııııs

Bu

acar'ların kontrolu için, (;eşitli ara~tırıcılar

(2,

4, 7, iO, 13, 18, 20) bazı ilaçIarı dcnemi~lcr ve aldıkları sonuçIarı bildirmişlerdir.

Elazığ Veteriner FaküItesinde,

ı

~76 ylIında laboratuvar fare \T

ratlarına yapılan parahitoIojik bakıda deri üzerinde bazı acar'Iar görüI-müştü.

Bu

konuda lıi~:bir yerIi yayın ve kIasik ders kitaplarında biIgi buIunmamasl ve laboratuvar hayvanIarının önemi düşünülerek, fare ve rat acar'larının saptanması ve bunların kontrolu amacıyla Elahığ Veteriner FaküItesinele başlatılan bu çalışmaya, daha sonra Ankara Veteriner FaküItesinde devam ediIdi. ÜIkemizde yapılacak çalışma-Iarda yararIı oIabiIeceği düşüncesiyle acar'ların morfoIojileri incelendi.

Materyal ve Metot

Araştırmada EIftzığ \T Ankara Veteriner FaküItelerinde

bulu-nan fare \T rat kolonilerinden üıydalanılmıştır.

Bu

amaçla Elahığ'da 85 I~ıre 38 rat, Ankara'da 70 I~ıre ve 30 rat kullanılmıştır.

Fare kolonilerinde bulunan ka/Cslerirı her birinden en az 2 fare eterlc hafif anestezi edildi ve streo mikroskop altında, öhellikle boyun, YÜh ve abdomen tüylerinin dip kısımları araştırılarak görülen acar'lar kanada balsamına batırılmış bir iğne ilc alındı, dif('k lam lamel arasında kanada oalsamına monte edildi. Ayrıca, özellikle boyun böl-gesinden koparıIan bir miktar tüy aynı şekilde lam lameI arasına monte ediIerek, tüy diplerine yapışık olan yumurta ve tüylere tutunmuş acar' lar elde edilmeye çalışıldı. Bu şekilde az sayıda örnek toplanabildi-diğinden, değişik türler bulunması ihtimalini dü~ünerek, her karesten klinik görünümü en kötü olan bir fare öldürülerek seloteyplc çev-reIenmiş siyalı bir kağıt üzerine kondu ve bir gece bekletildi, ertesi gün fareyi terkedip kağıda düşmüş, seloteype yapışmış veya tüylcrin

(5)

LABORATUVAR FARE VE RATLARıNDA BULUNAN ACAR'LAR ~9~

uç kısmına gclmiş olan acar'lar

toplanarak

kanada

balsamına

monte

edildi.

Aynı işlemler

Elazığ Veteriner

Fakültesindeki

ratlara

da

tat-bik edildiği halde

Ankara

Veteriner

Fakültcsindeki

ratlar

bir özel

araştırmada

kullanıldığı

için ancak

araştırma

süresince

öldürilldük-leri an temin eclilcbildi ve stereomikroskop

altında

tüy diplerindeki

acar' lar topland ı.

Daha sonra bu aear']arın

ölçümleri

yapılarak,

morfolojik

özellik-lerine göre idantifiye

edildi.

Reichert'in

vizopan

mikroskobu

ve

ca-mera lueida ile resimleri ~:izildi.

Enfc.'ste fare

ve ratları

bu

acar'lardan

arındırmak

amacıyla

Elazığ Veteriner

Fakültcsinde,

fare ve ratlarda

% 0.2 lik neguvon

(trichlorfon)

ve Ankara Veteriner

Fakültesinde,

sadece farclerde

250

ppm. konsantrasyonda

amitraz

solusyonları

kullanıldı.

Her kolonide

i

O'ar fare ve Elazığ'daki

rat kolonisinde

5 rat kontrol

grubu

olarak

bırakıldı.

Kontrol

grupları

dışındaki

fare ve ratlar

hazırlanan

solus-yona

tek tek batırılarak

banyo

edildi.

Temiz

altlık

konmuş

yeni

kafeslere

alındı ve eski kafi:slcri aynı solusyonla

yıkandı.

Bir hafta

sonra ilaçlama

tekrarlandı.

Tedavi

edilen hayvanlar

bir ay süreyle

acar

yönünden

kontrol

edildi.

Bulgular

Elazığ'da

farelerde

toplanan

acar'lar

i\!/)'obia musculi,

Ankara'da

.i\1yobia ml/scl/li

ve

Myocoptes mUJculilZus,o

ratlarda

ise her iki tarafta

Radfortia elZsifera

olarak

teşhis

edilmişlerdir.

Yapılan

mikroskobik

gözlemde bu türlerin

morfolojik yapısı aşağıda

bildirildiği şekilde

tes-bit edilmiştir.

A1)'obia musculi

(Sclırank,

1781)

Erkek

273-318

fJ-

uzun,

137-170

fJ-

genış,

Dişi

330-420

fJ-

uzun,

182-226

fJ-

genış ölçülmüştür.

Kutikula enine çizgili, gnathosoma

küçük, palplcr küçük ve basit,

cheliser'kr

stilct (kamçı) şeklinde, vücudun

lateral

sınırı

her

ayak

çifti arasında

ku bbeleşmişti;

ı.

ci çift ayak ağız organellerinin

hemen

yanında

yer almış, modifiye

olmuş, 3 segmentli,

kısa ve bodurdu;

(6)

391, SÜKRAN DiNÇER

şekle diinLi)ll1i.işti.i ve ilk b;ıkışta gnatlıosonıa'ya ait gibi gürlinliyordu (Şekil

1,2).

Diğer 3 çift ayak

:l

eklemli olup son

dkmin

ucunda uzun kuvvetli çengel şeklinde bir tırnak vardı. Di)i ve erkek genelde

bir-Şekil i. ;\hobi:ı mııscııli. Di~i, dorsal görüni;ş. (kmale, dorsal view).

(7)

LABORATUVAR FARE VE RATLARıNDA BeLuNAl\ ACAR'LAR ~C):;

1

ı

i

i

ı

i

\ 1

\

\

i

/ /

\

~-<;)

.•.•

~ekiı 2. Myobia mLlselı!i. Erkek dOt'sa! görünüş. (mak, dOl'sal Yİcw).

birine <,~okhenzeyip, erkekler daha kü(;üktü. Dişinin arka ucu çok Çl-kıntılı olup, caudal papilla'lar ve sete'ler subventral ve postero-la-teralolarak oulundu. Erkcktc ise hir çift eaudal papilla ve uzun sete arka kenara yakın \"c tam posteriyor uçta yer almıştı (ŞekilI, 2).

(8)

SÜKRAN DiNÇER

Dişinin dorsal yüzünde submedian olarak 5 çift spin benzeri di-ken, lateralolarak ise her biri ayaklar arasındaki çıkınıılara raslamak üzere 4 çin öncekilerle aynı ,yapıda diken görüldü. Bunların en ön-deki 1. çini kalınlaşmış, uzamış, kitink kuvvetlenmiş ve boynuzumsu bir görünüm almıştı (Şekilla). Bu sete'lerin pozisyonu erkeklerden oldukça farklı idi. Dişideki kuvvetli \'C hüyük olan ilk lateral çift sete, erkekte zayıf H' diğer seıe'kre benzer görünüşte tesbit edildi (Şekil

2

a).

Yumurtalar oval, kapaksız görünüşte olup,

182-228

!J.uzun

.11-86

r.L g-eniş ölçüldü. Yumurtalar kılların dip kısımlarına ve bit yumurtaları gibi yapışık şekilde bulundu (Şekil

.ı).

Kıla yapışan basal kısım bir kılıf içine gömülmüş gibi olup, larva çıkmış boş yumurtaların apeksi kapak şeklinde açılmıştı.

Jı.1}'OCoptes

mııscu/iııus (Koclı,

18

1

1'1)

Erkek

195-212

!.L uzun,

117-140

!.L genış,

Dişi

312-362

1.1 uzun,

140. 170

~. ''-enıs ölçüldü. .:ı

Bu türde dimorfismus vardı. Erkek ve dişiler morfolqjik olarak birbirinden çok farklı bulundu.

Dişi oval şekilde, özellikle ilk 2 çift ayaklarıyla Psoroptidae aik-sindeki acar'lara Iwnziyordu, fakat son 2 (,:ifı ayak farklı yapıda idi. Ağız organl'lıeri hemen i. ci ayakların arasında geniş ve yuvarlak görünümde, ayakları 5 eklcmli \T ilk 2 çinin son eklcmi kısa olup,

ucunda sapsız bir vantuz vardı.

Üç

ve dördüncü çift ayakların i ve 2. ci segmentl('ri genişlemiş kııvvetlice~ kitinize olmuş ve özellikle 2. ci segmentin venıral yüzü konkav bir şekil almış, kiıinle kuvvetlenmiş çizgili bir görünüşte idi. Son iki dlcm küçük keskin hatlı,

4,.

cü ek-lemin ucu kesik bir haıla bitmişti. Bu eklemler 3. cü eklemin üstüne kapanmış tüye tutunmaya yarayan tırnak gibi görünüyordu. İki ve üçüncü çift ayaklar arasında vücudun lateral kenarında dışa doğru ikili çatal şekilde bir çıkıntı ve bunlardan çıkan uzun ve sert 2 kıl vardı (Şekil 3). Anus arka kcnarın biraz önünde olup, iki yanın-dan oldukça uzun bir çift spin çıkmıştı. Vücudun lateral kenarları dışa doğru kıvrımlı ve dorsal yüzü merkezde enine, yanlara uzunlu-ğuna çizgili görünüşte idi. Bu çizgilcr birbiriyle birleşip acar'm dorsal yüzüne balık pulları sıraları gibi çizgili bir görünüm vermişti. Bu çizgiler ventralde anus'un çevresini dairevi bir şekilde sarmış; 4. cü

(9)

LABORATUVAR FARE VE RATLARıNDA BULUNAN ACAR'LAR 39i

(10)

398 ŞÜKRAN DİNÇER

çift ayakların eoxa'sı hizasından arkada kalan kısmın medianındaki çizgiler üzerinde, uçları geriye dönük çok sayıda küçük diken var-dı. Dorsal yüzün önüne yakın median olarakı çift ve bu çiftin ar-kasında 3 ve 4. cü çift ayaklar arasındaki çizgi üzerinde 3 çift spin, ayrıca bu bölgede lateralolarak küçük sete'ler yer aldığı giirüldü.

Erkek, dişiden farklı yapıda ve küçüktü (Şekil 4). İlk ü.ç çift ayak dişininkilçrIe aynı yapıda idi; dördüncü r,~iftayak ise çok kalın, uzun

Şekil 4. Myocoptes musculinus. Erkek, venIral görünüş. (male. vemral vicw)

i!

(11)

LABORATUVAR FARE VE RATLARıNDA BCLUNAN ACAR'LAR :'199

ve güçIü bir görünüşte buIundu. İki ve üçüncü çift ayakIar arasındaki ikili çıklntı ve kaudal spin dişiye benziyordu. Bunların arasında 2 çift daha küçük spin. anusun iki yanında i çift küçük vautuz \'ardı. Vücu-dun 1. cü çift bacaklar gc>risinde kalan kısmı 2 IobIu idi.

YumurtaIar oval i80- 198 !.1.uzu n, 45-52 1.1.geniş öIçüId ü (Şekil 5), kılların dip kısmına yapı~ık \'e kapak,ız, Myobia musculi yumurta-!arına göre daha ince idi.

/

/

Şekil 5. A) R. ensirera'nın 1. ci çift ayağı (Firsı kg or R. cmitCra): B) 1"1' musculi'nin 1. çirı aya;);ı (Firs! kg or-M. musculi).

Radfol'tia e1Isifera

(Poppe, 1896)

IVlorfolojik yapısı aynen ;\1.

mlısclI!i'ye

benzemckte olup, dişiler 288-334 [L uzun, i82- 197 !.1.geniş; erkekler 2.')0--268 f.I. uzun, 152- i82 1.1.

geniş öIçüIdü. Tüm morfoIojik özelliklerinin

Myobia

mlısC1Ili'ye

ben-zediği tesbit edilen bu türde tek farkı 2. çift aya kI arın ucunda

1

çift tırnak oIması idi.

Myobia mlısC1IIi'de

ise bu tırnak tekti (Şekil 5).

Klinik

gözlemler:

Elazığ Veteriner Fakültesinde muayene ettiğimiz fare koIonisinde-ki farekl'de huzursuzluk, hafif kaşıntı, çok az tüy dökülmesi ve tüy-lcrin karışıklığı gözlenmiştir. Özellikle sırt ve boyun tüyleri ara-sında acar'lar tesbit edilmiş, bunların ağız organelleri ile dcriye ve ayaklarının ucu ile tüylere tutundukları, genelde hareketsiz oldukIarı görülmüştür (Resim

1).

(12)

~()Il SÜKRAN DiNÇER

R

Şekil 6. A) ~1.ınll~(;tlıi'ninyıırntınası (l'gg

or

\1. ıııusnıli:;: ır.\.1.IlIl\Sclılilltls'ııl1 yuınurt:ıı.;ı ı>'gg (Jr

ıVı'

ınııscıılinıı'<:.

Resim

ı.

Enfı'sle farenin tüv dil'icrilı<k acar ve yııın\lrıalar. ("lites and cggs on eoal of inf,:sted mouse).

(13)

LABORATUVAR FARE VE RATLARıNDA BLLUNAN ACAR'LAR 401 Ankara Veteriner f'akiiltcsindcki ('ardcrelc ise, sadrec

1"1.

mlısmÜ ile enfeste olanLira göre, tüylerİnin dalıa karı~ık, tüv diikülmesi'lin ve kaşıntının dalıa bariz aldıığu, deride hafif yaraların ~ckillendiği \"C

f~trelerin çok Iıuzursuz olduğu tesbit edilllıi~tir (l~esinı 2). Bu Lıre-ItTden 2 sinin yüzünde tüylerin tamamcn diiküldüğü \T Lışıntı

ne-deniyle yüzde derin yaraların açıldığı, Luclerin ka~cktik ve hemen h(~rnen cansız oldukları giizlenmiştir. Bil ('arclerden biri iildürülerek

toplanan acar'ların çoğunun .11. lııuswlil!liS, aı: olarak ta .11. musCl/li

olduğu anla~ılıııı~tır. Acar'br ıüylerin dibinde ve hareketli bulun-muştur.

R.csİnı 2. EnCcstc bir di:jİ fare .. -\n aırccıcd kınak: rnoıı:w \Viı!) ınİtc,

Cyuz belirtileri en çok dişi ve lakıasyon dönemindeki larelel'de gözlendiği halde, mikroskobik ımıayeııcde erkeklerin de enfCste ol-duğu görülmüş, I~ıkat dişilerde daha çok ac<,r bulıınırıuştur. Lakıas-yon dönemindeki dişi I~uclerin hepsi enfi-stc bulunduğu halde, süt emen yavru.larda parazite raslanmanıış, sütten kesilıni'i olanlarda ise acar tesbit edilmiştir. Sağlıklı ve kondisyonu iyi Ltrelercle az sayıda

(14)

.lU2 ŞÜKRAN DİNÇER

acar görülmüş,

zayıf ve düşkün görünen

tüyleri karışık farelerde

bol

miktarda

acar bulunmuştur.

Gerek

Elazığ gerekse Ankara'daki

ratlarda

acar'lar,

daha

çok

tüyleri karışmış, küçük, zayıf olanlarda

görülmüş,

belirgin bir klinik

semptom saptanmamıştır.

Neguvon ve amitraz ile yapılan banyoların hem fare, hem de

rat-lardaki

acar'lara

etkili olduğu anlaşılmıştır.

İlk banyodan

sonra

ya-pılan

mikroskobik

muayenelerde

acar'ların

elimine

edildiği

görül-müş, tedavi bitiminden

sonra 3 hafta süreyle yapılan periyodik

kont-rollerde acar'lara

raslanmamıştır.

Tartışma

Laboratuvar

hayvanlarında

birçok ektoparazit

bulunur.

Çeşitli

araştırıcıların

(I

,6,9,

i3-

ı;»)

bildirdiklerine

göre,

M.J'obia musculi,

Jl1)1ocoptesmuscıılinus ve Radfortia a:Uinis beyaz farelerde,

Radfortia

en-sifem ise beyaz ratlarda

en çok bulunan

acar'lardır.

Dünya'nın

her

tarafında yaygın olduğu bildirilen (6) bu acadarın

Türkiye'de

bulun-duğuna

dair bir kayda rastlanmamıştır.

Biz bu çalışmada

beyaz

[a-relerde A1. mıısculi ve ,H. musculinııs, beyaz ratlarda

R. ensifera'yı

tes-bit ettik. Her üç türün

de literatürde

(I ,6,8,

i

O,i i) belirtilen

bütün

mor[olojik özellikleri

taşıdığını

saptadık.

R. affinis'e

ise rastlamadık.

Çeşitli

araştırıcıların

(6,9, 13) belirttikleri

gibi,

bizim

de [arclcı-de

sadece iki türü tesbit etmemiz R. a:Uinis'in az bulunan

bir tür

olduğu-nu göstermektedir.

Nitekim Necdham

(13) da A.B.D. de çeşitli

mer-kezlerden

toplanan

[arcıerde

bulunan

5 tür acar

içinde

en yaygın

olarak

ıH.

musClıli ve

Af.

musculinus'un

bulunduğunu

bildirmekte;

Griffiths

(9) bütün

laboratuvar

[arderinin

bu iki türle en[este

ola-bileceğini ileri sürmektedir.

Flynn'a

(6) göre, Kuzey Amerika,

Av.

rupa ve Asya'da bilinen [are koloni\eı-i üzerinde yapılan

araştırmalar-da lV/o musculi'ye

%

i

00 e kadar değişen oranlarda

raslanmış,

bütün

Amerika'da

7 çeşit kaynaktan

sağlanan

beyaz farelerde

yapılan

sur-veyde ve Avrupa'da

yapılan

çalışmalarda

tüm [areleI'in .H.

musculi-nııs ile enfeste olduğu

saptanmıştır.

Warton'a

(I 9) göre, laboratuvar

[are kolonilerinde

bololarak

bulunan

.l1. musculi genelde ev [arelerinin

parazitidir.

:\itekim

Smith

(I 7) M. mUJculi, M.

Mıısculinus ve R. affinis'i

ev [arCıerinde

tesbit

(15)

bul-LABORATUVAR FARE VE RATLARıNDA BULUNAN ACAR'LAR 403

duğunu

bildirmiştir.

Bütün bunlardan

anlaşıldığına

göre laboratuvar

farelerinin

bu acarlarla

enfestasyonunda

cv farcleri önemli rol

oyna-maktadır.

Flynn'a

(6) göre, R. ensifera Dünya'nın

her yerinde

vahşi ve

la-boratuvar

ratlarında

bulunur.

Ramsay

(I 5) Yeni Zelanda

da

Poli-nezyan

ratlarında

bu türü

ilk kez tesbit ettiklerini

bildirmektedir.

Biz de kontrol ettiğimiz beyaz ratlarda

sadece R. ensifera'yı saptadık.

Ülkemizde

ki tüm fare ve rat kolonilerinde

yapılacak

bir surveyde

her üç acar'ın da büyük çoğunlukta

bulunması ihtimal dahilinde olup,

Hiepe (I O) nin de belirttiği gibi uzun süreli deneysel araştırmalarda

kullanılacak

fare ve ratların

bu acar'lar

yönünden

kontrol

edilmesi

gerekir kanısındayız.

Myobiid

acar'lar

laboratuvar

ve cv farelerinde

hafif bir

derma-titise neden

olur

(I ,8). Bazı yazarlara

(3,4,6,9,

i

O) göre ise, hafif

enfestasyonlarda

önemli

bir belirti görülmediği

halde,

yoğun

enfes-tasyonlarda

dermatitis,

allopesi, pruritis, kaşıntı ve bundan

ileri gelen

trauma,

kabuklanma

hatta

körlük ve kulak nekrozu

meydana

gele-bilir. Biz M. muscu/i tesbit ettiğimiz farelerde

belirgin bir tüy

dökül-mesi ve deride kabuklanma,

yara gibi klinik semptomlar

göremedik.

Fakat

enfeste fareleI'in hepsi huzursuzdu

ve tüyleri

karış*tı,

hafif

kaşıntı vardı.

M. musculinus ve M. musculi ilc miks enfeste ~lan1arda

ise boyun çevresi ve yüzde kıl dökülmeleri,

deride

kabuklanma,

ka-şıntı ve hayvanlarda

huzursuzluk

saptadJk. Ayrıca iki farenin

yüzün-deki tüyler

tamamen

dökülmüş

ve deride

derin

yaralar

açılmıştı.

Hayvanlar

zayıf ve tüyleri seyrekleşmişti.

Bu fareleI'in muayenesinde

çok sayıda Af. musculinus ve az sayıda da M. musculi ile enfeste

olduk-ları görüldü.

Bu da birçok araştırıcının

(3,4,6,9,10)

vurguladığı

gibi

yoğun

enfestasyonların

klinik belirtilere

yol açtığını

ve M.

musculi-nus'un M. musculi'den daha patojen

olduğunu

göstermektedir.

Nite-kim bazı araştırıcılar

(3,6,13) farderde

uyuz etkeni olarak

M.

mus-culinus'u bildirmektedirler.

Flynn (6) da M. musculinus ile yoğun

en-fcstasyonlarda

deri kızartısı, kuvvetli kaşıntl ve kıl dökülmesi

görül.

düğünü

ve fare uyuzuna

M. musculinus'un sebep olduğunu

vurgula-maktadır.

Cook'a

(3) göre de Boecia,

Nepal'de

hem M. musculinus,

hem de M. musculi'nin uyuza neden

olduğunu

ileri sürmüştür.

Aynı

araştırıcı

(3) hastalığın

kıl dökülmesi şeklinde karakterize

olduğunu,

boynun

etrafında

muntazam

olmayan

bir halka

görünümü

veren

acaip döküntülerin

ve deride

kaşıntıdan

ileri gelen iltihaplanmanın

(16)

404 ŞÜKRAN DİNÇER

Owen'a

(14) göre, laboratuvar

farclerindeki

uyuz olguları

ya)lı

hayvanlarda

ve

özellikle

erkek

farelerde

görülür.

Cook

(3) da

;\1.

museuli'den

ileri gelen hastalığın daha çok 6 aylık ve yetişkin erkek

farelerde

görüldüğünü,

dişi ve sütten

kesilmemiş

yavruların

klinik

olarak

etkilenmediğini;

1\1.

musculiııus'da

ise aktif hastalığın

emzir-me dönemindeki

dişiler ve onların yavrularında

şekillendiğini,

erkek-lerin klinikman

enfeste olmamış göründüğünü

ve sütten kesilen ya

v-rularda

büyümenin

çok yavaşladığını

bildirmektedir.

Bizim

hem

1\1.

musC1lli, hem de ,11. nlıısculiılUS ile enfeste farclerdeki bulgularımıza

göre ise, klinik belirtiler en çok dişi \'e özellikle süt veren Carelerde

gö-rülmüş, süt emen yavrularda

acar bulunamamıştır.

Esasen Hiepe

'oT

Ribbeck (I O) de genç farclerin ıo-15

gün sonra enl"este olduğunu ileri

sürmektedir.

Mikroskobik

muayenede

ise erkeklerin

de enfeste

ol-duğu, fakat dişilerde daha çok acar bulunduğu

güzlenmiştir.

Bu da

hem erkek hem de dişi [arelerin

enlCste olduğunu,

fakat dişilerdeki

gebcIik,

laktasyon

gibi

durumlar

direnci

bozdu,~undan

acar'ların

etkilerinin

klinik

belirtilere

yol

açtığını

göstermektedir.

l'\itekim

Needham

(I 3) da acar gürülmesi yönünden

farderde

iki seks

arasın-da bir fark bulunmadığını

vurgulamaktadır.

Ra4fortia

cıısifcra'nın

patojenitesi

hakkında

fazla bilgi olmadığı,

ancak

yoğun

enfestasyonlarda

kaşınınaktan

ileri

gelen

traumaıar

görüldüğü

bildirildiği gibi (6), biz de l'l1feste rastlarua,

tüy karışıklığı

ve huzursuzluk

ve gclişmede

yava1lama

dışında

başka

bir klinik

semptom

saptayamadık.

Birçok araştırıcı

(2,4,7,10,13,17,20)

f~ıre ve radan

bu

acar'lar-dan arındırmak

için çeşitli ilaçlar kullanmışlardır.

Bunlardan

Hiepc

ve Ribbeek

(I O) klorlu hidrokarbonlar

ve organik

fosforlu

akarisit-lerin

ya lokal ya da banyo

yöntemiyle

uygulanmasını

önermektc,

püskürtme

ik lindan

bileşiklerinden,

banyo şeklinde

%

2'lik mal

at-hion ve

%

2'lik metrifonat'tan

iyi sonuç alındığını

bildirmektedir.

Needham

(ı 3) ise, malathion

ve B.H.C'nin

etkisiz olduğunu,

Tet-masol'ün

%

2.5'luk solusyonundan

ve kükürt

tatbikinden

iyi sonuç

alındığını ileri sürmektedir.

Csıza ve NleMartin

(4) diehlorvos-ronnel

karışımını

7 gün arayla 2 kez tatbik etmiş ve acar'ların

elimine

edil-diğini görmüştür.

Aynı şekilde

'Veisbroth

ve ark.

(I 8) diehlorvos'

dan iyi sonuç almışlardır.

Friedman

ve ark. (7) na güre de

diehlor-vos'un kalıeı etkisi olduğundan

ilaçlamadan

2-3 gün sonra çıkan

(17)

car-LABORATUVAR FARE VE RATLARıNDA BULUNAN ACAR'LAR 405

bamat

ve permcthrin'den

iyi sonuç alındığını;

Wing ve ark. (20) da

ivermcetin

kullanarak

bütün

acarları

elimine

ettiklerini

bildirmek-tedirler.

Biz de fare n~ratlarda

'lo

2 lik neguvon

ve gene

farderde

250 ppm. Amitraz

solusyonu kullandık

ve ilk banyodan

sonra acar'

ların giderileliğini gürdük.

Bu sonuç literatür

bilgi ile

karşılaştırıldı-ğında acar'ların

çeşi tli akarisitlere

karşı

duyarlı

oldukları

anlaşıl-maktadır.

Kanımızca

laboratuvarda

yetiştirilen

fare ve ratların

Neguvon,

arnitraz

veya diğer araştırıcıların

(2,4,

i

3,

i

8,20) da başarılı sonuçlar

aldıkları

ilaçlardan

biri ile zaman

zaman

ilaçlanması,

deneysel

ça-lışmalardan

elde edilecek

sonuçları

olumlu

yönde

etkileyecektir.

Kaynaklar

ı.

Baker, E.W., Evans, T.M., Gould, D.J., Hull, W.B. and Keegan, H.L. (1956):

A I/lııııııal of/lam,ilic ıııile oj"ıııedical or uOlzvmic illl/Jorlance. A Teenieal Pııblİcation of ıhe National Pest Control Assoc. Ine. New York. Jl iiO.

:.1.

Bean-Knudsen, D.E., Wagner, J.E. and Hall, R.D. (19IlG). Evalııaıioıı of Ihe conlrol

of !I~)'obiıı IIIIISClılii1ife.<laliOlls011lııborıılory mice wiıh permeıhriıı. Lab. Anİm. Sci., 36 (3):

26!3-2iO.

3. Cook, R. (19:i3). !Ilıırine mange: The (onlrol qj" .'vf)'ocoples mıısclılilıUS and J'v{yobio mıısculi iııj"cslalioııs. Brİt. Vel.

.I.,

109: 113-IIG.

4. Csıza, C.K. and McMartin, D.N. (19i6). Teclmical noles apparenl aeandol dermaıilis iıı o C :iii/LIG .V)'aıııoııse coIOl~J"Lab. Ani. Seİ., 2G, :" i81-i8i.

:ı. Ewing, H.E. (1938) .. Yorıh Ameriraıı mileqf ıhe sııhjıımily .'vIyobiiııae, newfamily ( ılraclıııidıı).

Proc. Ent. Sac. \\'ash., 40 (i): 180-195.

6. Flynn, R.J. (1973). PaJllsiles

rif

laboTlltory al/imols. The Iowa Staıe University Pressf Ames. 381 pp.

7. Friedman, S. and Weisbroth, S.H., (1977). The l'arasiıic ecology of Ihe roden/ miıe, l\~yobia mııscıdi. IV. Life C)'cle. Lab. Anim. Sci., 27 (I): 34-37.

8. Gambles, R.l\I. (19:i2): J\'{yo(;o/Jıesmııseıılinııs (Koclı) and Myobia ml/scıı/i (Schrank), Tu'o slıecies of mile commoııly parasiliııg ıhe labor%~y moııse. Brit. Vel. J., 108: 194-203. 9. GriCCiths, H.J. (1971). Some common parasites of smail lahora/ory aııimals. Lab. Anİm.,

5: 123-135.

10. Hiepe, T. und Ribbeck, R. (1982). Veleriııiirmedi:.iııische AracJıııo-Eıı/omologie. Gustav Fisclıer Verlag Stuııgard. 433 pp.

II. Jameson. E.W. (1955). A Sll/Ilmal)' of the le geııeıa of M)'obiidae (Acarina)

J.

Parasİt., 41: 40i-4IG.

(18)

406 ŞÜKRAN DiNÇER

12. Krantz, G.W. (1971). A m/ml/al of acarology., Published by O.U. Book Stores. INC.

Corvallis. Oregon Litho, U.S.A. 335 pp.

13, Needham, J.R. (1976). The coıılrol of mmıge mile (Myocoples mıısculirıııs mıd ,Wyobia rııııuuli) irı a converılioııııl moııse coloııy. J. lnsl. Anim. Teclıniciaııs, 29 (1):

ı-ı.=..

14-. Owen, D. (1976). Same paranıes and oıher orgmıisms of wild roderıls irı Ihe viciııi!)' of mı SPF

['rıiı. Lab. Anim., 10: 271-278.

15. Ramsay, G.W. (1977). Arlhropods associaıede wiı/ı ıhe Pol)'/ltsiml ral arı ıhe Tokeloıı Islmıds.

New Zeland J. Zool., 4: 393-394.

Hi, Ramsay, G.W. and Paterson, S.E. (1977). Mile (Acari) .frOTll mılııs speries011 Rao'tl

lslarıd. New Zelaııd . J. Zool., 4: 389-392.

17, Smith, W.W. (1955). Tlıe abııııdanet and dislribıılio" 0/ ılıe ecıoparasiles of ılıe lımıse moııse Missisipi. J. Parasil., 4 i (1): 58-62.

IS. Weisbroth, S.H., Friedman, S. and Scher, S. (1976). The parasilic f£ology 0/

ıhe radenı Illiıe, .Myobia mııscııli. III. 1.esimls iıı cerlııin Iıosl slmiııs. Lab. Ani. Sci., 26 (5): 275-73:i.

19. Wharton, G.W. (1960). Hosı-parasiıe relaıioııslıips btlweeıı MJ'obia nıııscııli Schrmı!:, 1781 and Ml/s mliserıirısLimweus, 17:i8. Libro Homenaje Dr. Eduardo Cabc11ero y Cabellcro. Jubileo 1930-1960 Instituto Poliıeenico Nacional, ~1cxico, 571-575.

20. Wing, S.R., Courtney, C.H. and Young, M.D. (1985). F-fftcl olivermecıin on mıırine mi/es. JAVMA., 187 (ll): 1191-1192.

Şekil

Şekil i. ;\hobi:ı mııscııli. Di~i, dorsal görüni;ş. (kmale, dorsal view).
Şekil 3. Myocoptcs mıısculinus. Dişi, ,'cntral görünüş. (female, ventral vicw)
Şekil 4. Myocoptes musculinus. Erkek, venIral görünüş. (male. vemral vicw)
Şekil 5. A) R. ensirera'nın 1. ci çift ayağı (Firsı kg or R. cmitCra): B) 1&#34;1' musculi'nin 1
+2

Referanslar

Benzer Belgeler

Among these techniques, MW irradiation appears to be an efficient method to reduce hard rock strength before the excavator cutters engage with the rock face because MW

2395’in flüoresan kalsiyum görüntüleme yöntemi ile DKG sinir hücre kültürlerinde hücre içi kalsiyum seviyelerinde artış meydana getirdiği ve bu artışın hem

Farklı kalıtım dereceleri ve döl sayılarında (n=5, 20) indeks ile elde edilen başarılan genetik ilerlemenin tek karakterli seleksiyondan elde edilen optimal genetik ilerlemeyle

Kuşhanelerden steril kuru swaplar yardımıyla; 182 kanarya, 3 yabani kanarya, 5 yabani saka, 19 evcil saka, 20 papağan, 20 hint bülbülü, 21 muhabbet kuşu ve 1 kumrudan

Pestivirusların konakçı hayvan türüne göre yapılan taksonomisinde; sığırların esas konakçı olduğu Sığır Viral Diyare Virusu (Bovine Virusdiarrhoea Virus - BVDV) ve

In our study, we obtain a good cosmetic result with putting visceral organs safely into the abdominal cavity in 86.3% of patients, most of whom had primary closure

Aynı zamanda AKT yolağı kanser hücrelerinde BCR-ABL’dan bağımsız olarak ve sürekli şekilde etkinleştirilir (57). Sonuçlarımız bu çalışmalar ile uyumlu olup her iki

Araştırmada ise gerek toplam kolesterolün gerekse lipoproteinlerin gruplar arasında farklılık göstermemesi her iki gruptaki hayvanların plazma parametrelerinin farklı