• Sonuç bulunamadı

Hep do sesi verin Semiha Hanım

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hep do sesi verin Semiha Hanım"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Milliyet

Cuma 29 Ağustos 1997

Hazırlayan: A lin T A Ş Ç IY A N ‘Batman & Robin’

Yarasa Adam, bebek yüzlü Serçe ile uçu­ yor. Amold Schwarzenneger buz gibi bir kötü adam. Uma Thurman ise Zehirli

Sarmaşık olup dolanıyor kurbanlarına.

sinem a

“ Stendhal Sendromu”

Ruhsal dengesizlik, tecavüz, cinayet ek- | şeninde dolaşan kabus dolu bir film. Dario Argento hem yönetti hem başrolü Asia Argento ile paylaştı.

Hep do sesi verin Semiha Hanım

“Kendi türünde tek olan üstün kişi, Zümrüdüanka

kuşu, operanın divası Semiha B.’nin Semiha B.’ye göre

dokuz kısımlık sözlü aryalı ve de resimli hayat tarihi"

SEMİHA Berksoy, Kutluğ Ataman ve bir video kamera, dört ay Semiha Berksoy’un yatak odasına kapandı­ lar. Görkemli karyola bir sahneye dö­ nüştü: Üzerinde aryalar söylenen o- pera sahnesi oldu. Açıldı mezar oldu. Mezarından çıkıp gelen sevgiliyi ağır­ layan aşk yuvası oldu. Saçlarını an­ nesinin dört yaşındayken kestirdiği gibi kestiren, yüzüne yağlı boya tablo yapan yaşsız diva, inci dolayarak, maske takarak, yan çıplak dolaşa­ rak, halüsinasyon görerek, kefene bürünerek Zümrüdüanka gibi külle­ rinden doğdu.

Yönetmen Ataman, “uzun bir per­ formans filmi” olarak niteliyor, tam yedi buçuk saat süren "Kutluğ Ata­ man Semiha B. Unplugged”ı. Berk­ soy’un verdiği ad ise performansının süresine uyumlu: “Kendi türünde tek olan üstün kişi, Zümrüdüanka kuşu, operanın divası Semiha B.’nin Semiha B.’ye göre dokuz kısımlık sözlü, aıyalı ve de resimli hayat tari­ hi.”

Berksoy’un öğrendiği ilk şarkı olan Rimsky - Korsakov'un “Sadko” ope­ rasından “Ey Hindistan!” ile başlayıp, yedi bölüm sonra, aynı aryayla sona eriyor “hayat tarihi”. Arada, Atatürk, Nazım Hikmet, Ekrem ve Cemal Re­ şit Rey, Ercüment Siyavuşoğlu, An­ kara Devlet Opera ve Balesi, Ber­ lin’de yükselen Wagner operalan ve Kari Ebert’e dair mizahtan acıya uza­ nan bir anılar yelpazesi önümüzde a- çılıyor, bilgisizliğimiz ve kültürsüzlü­ ğümüz yüzümüze vuruluyor, saydığı­ mız kişilerin bazılan aşağılanıyor ba­ zdan gözümüzde daha da yüceliyor... Do sesi verebildiği sürece hayatta ka­ lacağına inanan Berksoy’un enerjisi içi geçmiş gençliğimize inanılmaz ge­ lebilir!

İstanbul Bienali süresince

Darpha-ne’de gösterime sunu­ lacak olan, C & O Pro­ duction - DKFY ortak yapımı, “Kutluğ Ata­ man Semiha B. Unp- lugged”ın süresi gözü­ nüzü korkutmasın. İz­ leyeni daha ilk karesin­ den tavlayan' bir film bu. Görüyor, çekiciliği­ ne kapılıyor, baştan çı­ kıyor ve teslim oluyor­ sunuz. Semiha Berk­ soy gibi hem sanatsal hem toplumsal alanda önemli ve çok renkli bir kişiliğin özel yaşamına tanıklık etmenin verdi­ ği hazdan (ve hüzün­ den) biraz utanç duy­ duğumu itiraf etmeli­ yim. Yatak odasında yüreğini ve belleğini a- çan, kendisini oyna­ yan, yorumlayan, yeni­ den yaratan Semiha Berksoy’u röntgenledi- ğimi’ düşündüm. Bu yüzden Kutluğ Ata- man’m, unplugged su­ numunun çok doğru olduğunu düşünüyo­ rum. Arada Berksoy’un

onunla konuşmasını, Atamanin sor­ duğu sorulan, Berksoy’u yönlendirdi­ ği sözlerini, filmin ve dört ay süren çekimlerin sonuna doğru birbirlerinin sabrım zorlamalarım duymasam u- puzun ve dopdolu bir yaşamın ağırlı­ ğını kaldırabilir miydim?

Ataman, filmin etkisini şöyle özetli­ yor: “Yedi buçuk saatin sonunda, sa­ nat mı hayatı, hayat mı sanatı taklit ediyor sorusu ortaya çıkıyor. Yanıt ve­ rilmiyor, ama som çok iyi anlaşılıyor.”

İstanbul Biériali’nin bu yılki

kura-törü Rosa Martinez’e "Yaşam, güzellik, çeviriler - aktanmlar ve diğer güçlükler üstüne” temasım e- sin veren de “Kutluğ Ataman Semiha B. Unplugged”da Semiha Berksoy’un söylediği bir söz: "Aşk bir çeviridir.”

Martinez, Semiha Berksoy ile ta­ nıştıktan sonra onun resimlerinden oluşan bir kişisel sergiyi de Bienal kapsamına aldı. Berksoy'un bienal a- çılışmda Aya İrini’de bir performans sergileme olasılığını da fısıldadı Kut­ luğ Ataman...

Kutluğ Ataman hala karanlık sularda...

On beş yıl yurt dışında yaşadıktan sonra Türkiye’ye dönen Kutluğ Ataman ilk uzun metrajlı filmi “Karanlık Sular” ile övgü ve ödülleri toplamıştı. Renkli kişiliğine hayran olduğu Semiha Berksoy'a bu filmde de bir rol vermişti. İkinci

buluşmaları ise çok özel, çok İçten bir yapıtın oluşmasını sağladı.

Edebiyat

sevenlere

“Saklı Hayat / The Convent” ■ Yönetmen/Senarist: Manoel De Oliveira ■ Görüntü: Mario Barosso ■ Müzik: Sofia Gubaidulina, Toshira Mayuzumi, Igor Stravinsky

■ Oyuncular: Catherine Deneuve (Helene Padovic), John Malkovich (Michael Padovic), Luis Miguel Sintra (Baltar), Leonor Silveira (Piedade), Duarte D’Almeida (Baltazar)

m

- f

* 1

“Saklı Hayat” Amerika’da olduğu gibi bizde de esneten’ bir film ola­ rak algılanıyor. “Edebi film”, “festi­ val filmi” ya da “entel film” biçi­ minde çeşitli küçümseyici tamla­ malarla nitelenen filmlerden. Bu görüşlere sadece bir noktada katı­ lacağım: Manoel De Oliveira, “İn­ cil”, “Ilia- da”, “Ody- sseia” ve “Faust”u okuma­ mış izleyi­ ciyi hesa­ ba kat­ mamış!

Hristiyan mistisizmine. Antik Yu- nan’da güzellik ve aşkın, klasik ve romantik Avrupa edebiyatmda saflık ve iyiliğin yüceltilişine ya­ bancı izleyici, elbette, bu filmden haz alamaz.

De Oliveira, kahramanlarına çağnşım yapacak isimler vererek, onları çağrışım yaptıkları dinsel ya da edebi figür gibi betimleyerek, mistik yoruma açık sahneler çeke­ rek izleyiciyi ipucu aramaya ve fil­ min altında bir şey mi var diye tır­ nağıyla kazımaya yönlendiriyor. Hepsi izleyicinin önünde sallanan birer yem. Edebiyat da film de ger­ çek değildir. Ama olabilir!

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışma Isparta sağlık hizmetleri sektörünün rekabet analizini beş kuvvet modeline bağlı olarak değerlendirmekte ve Isparta sağlık hizmetleri sektörüne yönelik

Derin siyah uçurumlar gibi susan ruhum, Sen gamın, senin ıssızlıkla lâli sükûn, Başımda sepireler, gözlerimde hu meç*un, Harabeler gibi senden ne bekleyip

Partide güçlü bir durumda olan Kavrakoğlu, Fenerbahçe Başkanlığı süresince Fenerbahçe’ye bir santimetrekare toprak

Osmanlı sanat tarihine önemli katkılarda bulunmuş bir bilimadamı olarak kabul edilen Prof.. Goldfrey Goodwin’in “A H istory o f O

Fakat buna rağmen kahvenin müsteciri Sabiha Tansnğ bazı kişiler tarafından tehditlere ma­ ruz kaldığı için kahveyi kapat- mak zorunda kalmıştır.. Eşi bir

425 kuruş SATIŞ VE DAĞITIM YERİ: İstanbul’da Devlet Kitapları Müdürlüğü ve illerde. Millî Eğitim Bakanlığı

Süleyman Hayri Boiay tarafından Mehmet A kif'in fikri şahsi­ yeti hakkında yapılan konuşmadan sonra Akif’in Hacettepe kampüsü içinde bulunan ve daha önce

Yine seçilen OECD ülkelerinde ve Türkiye’de vergilemede adaleti sağlamaya yönelik vergi sisteminde o yer alan; en az geçim indirimi, artan oranlılık, ayırma ilkesi ve