• Sonuç bulunamadı

Osmanlı tarihinden sayfalar:Osmanlı padişahlarının akıbetleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Osmanlı tarihinden sayfalar:Osmanlı padişahlarının akıbetleri"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T

Û

svh

&

h

A

é

>

^ e-)

c*b>ı s t

Osmanlı Padişahlarının

a k ıb e tle r i: 2 6 _

Abdiilhamit idaresine karşı — Avrupa'da başlayan mücadele —

Muhalefetin birleşmesi — İttihat ve Terakki Fırkası — Niyazi

ve Enver Beyler — Şemsi Paşanın vurulması — Abdülhamid'in

Selânik'e gönderdiği heyet — Rumelide Meşrutiyetin ilânı — Mil­

letin kararı önünde — Bayram ve teessür

Nazmı : Feridun Fâzıl TÜLBENTÇİ

Sultan İkinci C u ltan İkinci Abdülhamit,

^ Devleti otuz yıl bildiği gi­ bi idare etmiş, millete hür ya­ şamak hakkını vermemişti Va­ tanın selâmetini isteyen mü­ nevverler menfalarda çürümüş, nice ocaklar sönmüştü. Bazı ri­ yakârlar, dalkavukluklar ve pa­ dişaha hoş görünmek için her şeyi mubah görenler, şahsi men iaatlerini düşünuenler ve:

— Şevketlû Sultanımızın her »özünde keramet vardır.

Diyenler mansıb üstüne nıan- *ıb, nişan üstüne nişan almış­ lardı. Matbuatın kolu kanadı kırılmıştı. Bununla beraber Avrupaya kaçanlar boş durmu yorlar, istibdat idaresine kar­ şı mücadele ediyorlar ve ga­ zeteler çıkarıyorlardı. Muhalif cephe de her yıl biraz daha kuvvetleniyordu. Öyle ki, 1903 senesinde olgun ve kuvvetli bil* hale gelmişti.

D

ahilde istibdat politikası de­ vam ederken, hariçte düş­ manlarımız Osmanlı İiparator- luğunu nasıl taksim edecekle­ rine dair olan plânlarım artık açığa vurmaktan çekinmiyor­ lardı. 9 Haziran 1908 de iki büyük devlet reisinin Reval'de yaptıkları mülakatta Makedon- yanın elimizden alınması esas­

ları kararlaştırılıyordu. İstibdat idaresine karşı da­ ğınık muhalefeti bir araya top­ layan İttihat ve Terakki fırka­ sı, hürriyetin sözle değil, silâh­ la alınabileceğine kani olmuş­ tu. İhtilâlin ilk bayrağını açan­ lardan Kolağası Niyazi Bey, 6 Temmuz 1908 de Resne tabu­ ru île dağa çıktı. 7 Temmuzda Manastır kumandanı Şemsi Pa­ şanın telgrafhaneden çıkarken fırka mensuplarından Mülâzım A tıf tarafından vurulması Ma­ nastırdaki kıtaların da hareke­ te iştirak etmiş olduğu* u gös­ teriyordu.

* >

S

elânikteki İttihat ve Terakki fırkası Üçüncü ordunun da ihtilâle iştirakini sağlamıştı. Sultan Abdüiîıamit, Selâniğe bir tahkik heyeti gönderdi. Lâ­ kin müfettişi umumilikte çalı­ şan ve mühim mevkiler işgal eden zabitler ftrkaya mensup­ tu. İstanbul ile cereyan eden muhaberattan vaktinde haber­ dar olmak ve tahkik komisyo­ nuna harekâtın pek ciddî oldu­ ğu kanaatini vermek, bu saye­ de imkân dahiline girmişti.

Sadrazam Mehmet Ferit Pa­ şa, ikinci bir tahkik komisyo­

'Selânikte durum birdenbire «- hemmiyetli bir hal almıştı. Er­ kânıharp Binbaşısı Enver Bey (Enver Paşa) bazı zabitlerle beraber Demiryolu boyundaki askerleri ayaklandırmak üze­ re Selâniği terketmişti. Make­ donya kaynıyordu. İhtilâlciler İstanbula telgraf yağdırıyorlar. Derhal Meşrutiyetin ilânını is­ tiyorlardı. Padişah anud bir mukavemet gösteriyor, milletin hakkim millete vermekten kor kuyor, istikbalinden endişe e- diyordu.

2

2 Temmuzda Avlonyalı Meh­ met Ferit Paşanın yerine sadaret makamına Sait Paşa getirilmişti.. Meclisi Vükelâ sa­ rayda daimî içtima halinde bu­ lunuyordu. Sultan İkinci Abdül hamit, müzakereleri çok yakın­ dan takip ediyordu. Kanunu Esasinin derhal meriyete kon­ masının zaruretini artık devlet erkânı da anlamıştı. Esasen 23 Temmuzda Manastır ve Selâ- nikte meşrutiyet ilân edilmiş ve hürriyetin ilk topları atılmış tı.

Sarayda toplanan vezirler, bu emrivakilerin Padişah tara­ fından nasıl telâkki edileceğini bilmedikleri için tereddüt edi­ yorlardı. Kâmil Paşanın dediği gibi bir babayiğit aranıyordu.

Abdiilhamit

Nihayet başka çıkar yol kalma­ dığını bizzat anlıyan Abdülha- mit, zor karşısında boyun eğdi ğini bildirmiş ve Meclisi vü­ kelâya şu haberi salmıştı:

— Anlaşılan ahali Kanunu Esasinin ilânını arzu ediyorlar­ mış, Ben Kanunu Esasinin ilâ­ nı aleyhinde değilim.

Bunun üzerine cesarete ge­ len vezirler evvelce kaleme al­ dıkları Meclisin yeniden küşa- dma dair olan mazbatayı Pa­ dişaha takdim ettiler.

4 Temmuz sabahı İstanbulda j çıkan gazeteler, resmî teb­ liği neşrediyorlar, Meilisi Me- busanın içtimaa davet edildiği­ ni yazıyorlardı. Otuz yıl hürri-

j

yete susamış olan millet Meş­ rutiyetin idaresi ile bayram ya­ pıyor. Halk sokaklarda ellerin­ de bayraklar milli marşlar sivri lıyerek geçiyordu. Göğüsleri ni şanlarla dolu sırmalı hafiyeler, dalkavuklar ve riyakârlar sak­ lanacak köşe bucak arıyorlar­ dı.

Sultan İkinci Abdülhamide gelince, korku ve telâş içinde acaba bu işin sonu nereye va­ racağım düşünüyordu.

Önümüzdeki Pazar günü Sul­ tan Hamidin hal’ ine tekaddiim eden hâdiseleri yazarak maka­ le serimize devam edeceğiz. nu göndermek kararını vermiş

ti. Fakat buna lüzum kalmadı.

(2)

Osmanlı Padişahlarının

a k ıb e tle r i:

27

! Meclisi Meb'usanın küşadı — Başlayan mücadele — 31 Mart vaka- $

\ sı — Hareket ordusu — Ayan âzalarının ve meb'usların Yeşil- \

\ köyde toplanması — Mahmut Şevket Paşa Abdülhamid'in hal'ine j

| tarafdar mıydı — Meclisi Milli'nin İstanbul'da içtimai — Ayan J

\

Reisi Sait Paşa — Şimdi ne olacak?

Yazan : Feridun Fâzıl TÜLBENTÇİ

A"\smanlı Padişahlarının âkı- ^ -betlerine dair olan seri musahabemize yine Sultan Î- kinci Abdülhanıit ile devam ediyoruz. 1908 Meşrutiyet inkı­ lâbının tabiî bir neticesi olarak intihabat yapılmış ve Meclisi Mebusan 17 Aralık Perşembe günü açılmıştı. İnkılâp yapan İttihat ve Terakki Fırkası ile muhalifleri arasında da kısa bir müddet sonra Mecliste ve hariçte siyasî bir mücadele başlamıştı. Bu mücadele bir­ denbire şiddetini de arttırmış­ tı. Eski idarenin nimetlerini görmüş olanla*, eski günlerin tekrar gelmesini istiyorlardı. Zamana uymak politikasını ta­ kip edenler ise, herkesten faz­ la hürriyet taraftarı görünme­ ğe çalışıyorlardı. İttihat ve Te­ rakki fırkasının tam bir ko- mitecilik metodlaıı ile hareket ettiğini ve bunların bir devle­ ti idare edecek olgunlukta bu­ lunmadıklarını ileni sürenler eksik değildi.

ljr e r türlü yeniliklerden nef- ret eden mürteci ve müte- assıp bir zümre vardı ki, bun­ lar pek kuvvetli bir kütle t eş-* kil ediyorlardı. Alaylı zabitle-1 rin ordudan çıkarılması, aske-' rin şıkı bir disipline tâbi tu­ tulması keyfiyeti de bazı asker­ leri gayri memnun bırakmıştı. Matbuat sahasında müthiş bir mücadele başlamıştı. Hükümet otoriter bir idare kuramıyor­ du. Derviş Vahdeti adında bir yobaz halkı ve askeri ihtilâle sevketmek için açık propagan­ dadan çekinmiyor, İttihat ve Terakki Cemiyetini dinsizlik ile itham ediyor, gazetesini heze­ yanlarla dolduruyordu.

KTihayet mevki ihtiraslarının rekabetlerin, rivayetlerin, nefretin, irticaın ve memnu­ niyetsizliğin pek ziyade arttığı bir günde İttihatçıların eıl iti­ mat ettikleri avcı tavurları is­ yan ettiler. Fena propaganda­ nın tesiri altında kalmış olan askerler, Taşkışladan çıkarak toplu bir halde Meclisi Mebu­ san binasına doğru yürümeğe başladılar. Bunlardan ayrılan gruplar, belli başlı kışla ve karakollara da uğruyor, oralar daki askerlerin de katılmasını temine çalışıyorlardı.

Tarihlerimizde «31 Mart va­ kası» adiyle geçen ve çıktığı anda bastırılamıyan bu isyan evvelâ hükümet aleyhinde bir manzara arzederken şeklini sü­ ratle değiştirmiş, saatler geç­ tikçe başka bir mahiyet almış­ tı. Asilere irticaın kara ruhlu yobazları da katılmıştı. «Şeri­ at isteriz» naraları birbirini ko­ valıyordu. Esasen bu isyan yo­ bazların tahrikleri ve teşvikle: ri ile olmuştu. Âsilerin başın­ da yine onlardan talimat alan Hamdi Çavuş bulunuyordu. Vay lım ateşleri oraya buraya tev­ cih ediliyor, gazete idarehane­ leri basılıyor, mektepli zabitler öldürülüyor, mebuslara silâh çekiliyordu. İstanbul ana, baba günlerinden birini yaşıyor­ du.

ik in ci Meşrutiyet inkılâbını * yapanlar ve ona müzahir o- lanlar, eserlerinin yıkılmak teh

likesi ile karşılaştığını derhal anlamışlardı. Çok ciddî tedbir­ ler almak zarureti aşikârdı. Se lânikteki İttihat ve Terakki fırkası erkânı üçüncü ordu kumandanı Mahmut Şevket Pa­ şayı da ikna ederek isyanı as­ kerî bir kuvvetle bastırmağa karar vermişlerdi.

«Hareket Ordusu» adiyle a- nılan tedip ordusu, Osmanlı İmparatorluğunun payitahtı ü- zerine yürürken, İsyan hâdise­

si üzerine İstanbuİdan kaçan ayan ve mebusan Meclisi aza­ la n YeşiJ köy d e 22 Nisan 1922 de M eclisi Millî halinde topla­ narak bir beyanname neşret- mişlerdi. Bu beyanname ile 31 Mart vakası failleri takbih edi­ liyor, Hareket ordusunun tuttu­ ğu yol destekleniyordu.

TJareket ordusunun İstanbula girmesi ile isyan bastırıl­ mış, Örfî İdare ilân olunarak temizliğç,başlanılmıştı. Âyan ve Meçlisi ¿Mebusan azalan İstan- bulirmöıımüşîer, Ayasofyada Parlamento binasında yine «Meclisi Umumîı Millî» halinde 27 Nisanda toplanmışlardı. Cel

se daimî ve gizli idi. Meclise, âyan Reisi Sait Paşa riyaset e- diyordu. Sait Paşa Abdülhami- din Başkâtipliğini yapmış ve müteaddit defalar sadaret ma­ kamına gelmişti.

Celse açılır açılmaz Hareket Ordusu kumandanı Mahmut Şevket Paşadan gelen ve Y ıldı­ zın teslim alındığına dair o- lan telgraf okunmuş ve bir çok hatibin söz istediği anlaşılmış­ tı.

Mahmut Şevket Paşa, daha İstanbula girmeden Yeşilköy’de toplanmış olan âyan ve mebu­ san Meclisi azalarından ileri ge­ lenlere, Sultan Hamidin h a? keyfiyetini hatırına getirmedi­ ğini söylemişti. Fakat bilâhara, umumi heyecan, Meclisi Milli­ de beliren temayül ve bizzat Mahmut Şevket Paşanın takın­ dığı tavır haPden başka çare olmadığını göstermişti.

Önümüzdeki Pazar günü «Meclisi Millî» nin gizdi celse­ sinde yapılan müzakerelerden, hal’ kararından ve bunun Sul­ tan Abdülhamide tebliğinden bahsederek serimize devam e- deceğiz.

* ŞEHİR TİYATROSU DRAM KIS­ Mİ (Tel. 443157) :

Pazartesi’den başka ber gece n » t 20.30 da: Çarşamba akşamla- rı talebe gecesidir. Pazar mati­ ne 15.30 da «MASUM İRENE». Yazan: Ugo Betti - Türkcesl: Asude Zeybekoğlu — Sahneye koyan: Kaz Melnecke.

* YENİ TİYATRO (T el: 44 04 09) Salıdan başka her «ece saat 20.30 da: Perşembe akşamı talebe ke­ çesidir. Pazar gündüz ıs.30 da. «HARPUTTA BİR AMERİKALI» Komedi 3 perde — Yazan: Ce- ta t Fehmi Başkut — Sahneye koyan: Raşlt Rıza Samako. — Dekor: Turgut Atalay.

* 5EHİR TİYATROSU AKSARAY BOLUMU (Türk OcajEı Binasın­ da) (Tel. 211807) :

Perşembe, Cuma, Cumartesi. Pa­ zar günlen. Cuma akşamı tale­ be gecesi. «HALANIN MİRASI» Ya zan: Curt Goetz. Türkcesl: Sel- ma Türkls Noyan.

«Casus Avı» John Wayn, Lan» Turner — Renkli.

* L.4LE (Tel. 443595) ! «Cehenneme Atlayış» * LÜKS (Tel. 440330) :

«Aşk Yarası» RaJ Kapor, Nargî» Hint İlimi.

* MELEK (Tel. 410353) :

«Gönül Hazînesi» Jose Ferrer, Ge ne Kelly — Renkli.

* YENİ MELEK (Tel. 444389) S «Kral Uİts’in Maceraları» Silva­ no Mangano, Kirk Douglas, Ros- sana Podesta.

* SARAY (Tel. 441556) S

«Firari Aşıklar» Odile Versal* - David Knight. İngilizce.

* SÜMER (Tel. 442851) :

«Meçhul Kadın», Lâle üriloglu. Hayrı Esen, Deniz Tanyeli — Yer 11 Film.

* SAN (Tel. 488792) :

«Bir Aşk Böyle Bitti.» Klrk Daııg las, Dary Robín.

* TAKSİM (Tel. 443191) : «Artık Çok Geç» Yeril ilim .

P A N G A I T I

* KÜÇÜK SAHNE (Tel. 440278) : Çarşambadan başka her gece sa­ at 20.30 da: Cuma akşamlar) ta­ lebe gecesidir. Pazar matine 18,30 da. «ÇAYHANE» Yazan: John Patrlck — Türkcesl: Ayşe Sarl-

»lp.

* İSTANBUL OPERETİ (Maksim. Tel. 443134) :

* AKIN (Tel. 486502) :

«Kaprl Aşıkları», «Çelik Hançer» * İNCİ (Tel. 484595) :

«Sieçhul Kadın» Lâle Uraloğlu, Hayri Esen, Deniz Tanyeli — Yel 11 Film.

İSTANBUL ClHETl

«MAYK HAMMER ŞEVKET» Ope ret 3 perde. Yazan: . Galip Ar- can. Herakşam saat 21 d e : Cumar tesl, Pazar, Çarşamba matine halka. Cumartesi matine. Per­ şembe «urare. talebeye tenzilât­ lıdır.

* ŞENSES TİYATROSU (Tel. 449369) :

20.30 dan İtibaren «ÇİKLET KRA LI» 3 Perde, 10 Tablo. Yazan: Nevin Alsın. Sahneye koyan: Ze­ ki Alpan. Müzik: Yavuz Bren. Portekiz balesinin te dansöz Se- mlramls’ ln Istlrâklyle.

SİNEMALAR

B E Y O

Ğ

l U

* AR (Tel. 444394) :

«Cehenneme Atlayış» İngilizce. * ALKA2AR (Tel. 442562) i

«Tarzan Körkuuç Diyarda», «Ya­ man Kılavuz»

* ATLAS (Tel. 440835) :

«Sünger Avcıları» Robert Vag- ner, Terry Moourş — Renkli —

* ALEMDAR (Tel. 223683) t «Kanun Benim», «Silâhlar Ko­ nuşuyor.»

* AZAK (Tel. 223542) :

«Ah...» Raj Kapor. Nargls - Hint filmi.

* CEMHERtİTAŞ (Tel. 222513) : «Kahraman Prens», «Bu Gece, Her Gece».

* BULVAR (Tel. 213578) ! «Yol Palas Cinayeti» *■ MARMARA (Tel. 223868) t

«Kanun Benim», «Silâhlar Ko­ nuşuyor.»

* VENİ (Tel. 225892) :

«Kahraman Prens», «Bu Gec« Her Gece».

K A D I K Ö Y

* OPERA (Tel. 360821) t «Ölüm Korkuşu», «Şahane M«’ lodller» * SÜREYYA (Tel. 360683)1 «Harp Borusu», «Silâh Başına» * YUR D (Tel. 369768) :

«Ah...» Hint niTİ.» * HALE (Tel JC > » . ;

(3)

29 OCAK 1958

O

s

^

huh

/

î

Ç?a^^<x£aA

Osmaniı Padişahlarının

a k ıb e tle r i: 28

Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın teklifi — Ahmet Rıza Beyin odasın­

d a — Hal' fetvasının yazılması — Hacı Nuri efendinin itirazı —

Hal'de meymenet yoktur — Tarihi bir hatıra — Meclisi Millînin en

heyecanlı celsesi — Küçük Sait Paşanın reye müracaatı — Sultan

ikinci Abdülhamit'in hal'i —

Y a sa n : Feridun Fâzıl TÜLBENTÇİ

Q e ç e n Pazar günü çıkan mu­ sahabemizde âyan ve Mec­ lisi meb’usan azalarının 27 Ni­ san 1909 da Ayasofyadaki par­ lâmento binasında bir Meclisi Umumi-i Millî halinde toplan­ dıklarını, Hareket Ordusu Ku­ mandam Mahmut Şevket Paşa­ dan, gelen ve Yıldızın teslim alındığına dair olan telgraf o- kunduktan sonra bir çok ha­ tiplerin söz istediklerini anlat­ mıştık.

Bir çok hatipler söz almış­ lardı, fakat maksada bir türlü gelemiyorlardı. Nihayet âyan- dan Müşir Gazi Ahmet Muhtar Paşa, meseleyi esasından hal­ letti.

— Bugün Cenabı Hak Mecli­ si Milliye bir mühim vazife tevdi etmiştir. Millet telâş için de bu vazifenin ifasını bekli­ yor, hepimiz kalbimizde evvel­ ce kararımızı vermişizdir. Sö­ zü uzatmağa hacet yoktur. Yal­ nız iki .şeyi sîzlerden rica ede­ rim. Evvelâ Devleti âîiyede emsali mesbnk olan bu ahvalde bazı itlaf dahi vuku'bulm uş­ tur. Lâkin alûdei hûn olmak milletin şan ve nezahatine ya- kışmıyacağından bu husustan tevakki olunmasını iltizam ey­ lerim. Saniyen ahvali mümasi- lede fetvaya müracaat olunmak âdet olmakla bugün dahi meşe lenin tarafı şer’ i şeriften istif- ta olunmasını teklif eylerim.

Bu sözleri söyleyen, Sultan Hamidin, unvanların en miibec celi olan Gazi unvanım ve Mü­ şirlik rütbesini tevcih ettiği zattı. Hal’ istiyor, fakat kan dökülmesine rıza göstermiyor­ du. Halbuki Meclisi Millîde kan dökülmesine dair esasen bir temayül yoktu.

/■** âzi Ahmet Muhtar Paşanın tekli ti alkışlarla kabul e- diTdi. Fetva emini Hacı Nuri Efendi davet olundu. Celse mu vakkaten tatil edildi. Fakat â- zadan hiç kimsenin Meclis sa­ lonundan çıkmaması ve ha­ riçten hiç kimsenin girmemesi kararlaştırıldı.

Hacı Nuri Efendi geldikten sonra Meclisi Mebusan Reisi Ahmet Rıza Beyin odasında hususî bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda âyan Reisi Küçük Sait Paşa, Sadrazam Tevfik Paşa, nâzırlar ve bir kaç me­ bus hazır bulunuyorlardı. Sa­ rıklı mebuslardan Hamdi Efen di hal’ fetvasının müsveddesi­ ni hazırlamıştı. Hacı Nuri E- fendi taallül gösterdi. Kendisi­ nin rey ve mütalâasının sorul­ masına lüzum olmadığını ifa­ de etti ve Şeyhülislâm Mehmet Ziyaeddin Efendiyi göstere­ rek:

— Müftilenam zatıâlileridir. Fetva vermek kendilerine ait­ tir. Nasıl tensip buyururlarsa olveçhile icra ederler

Sultan İkinci Abdülha midin Cem tarafından yapılan bir karikatürü

sonra Şeyhülislâm Mehmet Zi­ yaeddin Efendi imzaladı. Fet­ vayı imza eden kalemi, Ahmet Rıza Bey tarihî bir hatıra ola­ rak aldı.

Rahmetli üstadımız Abdur­ rahman Şeref Efendi der ki:

rik Sami Paşa, İstanbul Fatihi Sultan Mehmet olduğu gibi bu defa payitahtın desti istibdat ve irticadan tahlisi dahi bir fethi mübin olduğundan veli­ aht hazretlerinin Sultan Meh­ met Han-ı Hamiş unvaniyle cü-«Bizde h alleri bir ,takım dahi- lûşpnun ilânını teklif etti. Bu li ve hariciî gaileler takip eyle- ' ' ...

diği, milk ve m illet'hayli ma­ zarrat gördüğü sabit olmakla' abdi âciz dahi istifa teklif o- lunmak taraftan idim. Bu hu­ susta tanıdığım mebuslara ve âyandan bir takımına keşfi raz etmiş idim. Cümlesi tasvip et­ mişlerdi. Hareket ordusu Y ıl­ dızı teslim almış, tablakâr ve hademeyi bile kâffeten kaldır­ mış olduğundan böyle bir tek­ lif kâ'rşısında Sultan Abdülha- midin mukavemet ve muhale­ feti imkânsızdı.»

Ahdurrahman Şeref Bey m er hum, o tarihte âyan azası ve Maarif Nazın idi.

C-’ else tekrar ve büyük bir he- ^ yecan havası içinde açıl­ dı. Fetva okunurken İttihatçı mebuslar:

— Hal’e, hal'e!

Diye bağırıyorlardı. Bu ar­ zunun önüne geçilmesi imkân­ sızdı. Sait Paşa hal’ kararını vükelâya yüklemek istedi. Fa­ kat mebusların muhalefeti ile karşılaştı. Âyan azasından

Fe-. teklif alkışlarla karşılandıFe-. Meclisi Milliye riyaset eden

Sait Paşa ayağa kalktı! — Okunan fetvayı şerife v« millet tarafından gösterilen ar­ zuyu umumî mucibince Sultan Abdülhamit Hanı Saninin hilâ­ fet ve saltanattan hal’ ine karar veriyor musunuz?

Diye sordu. Salonda hazır bu lunanlar ellerini kaldırınca:

— Sultan Abdülhamit hal’o- lundu. şeriri hilâfet ve salta­ nata Veliahtı meşru Mehmet Reşat Efendi hazretlerinin ie- lâsına karar veriyor musunuz?

Dedi. Bir anda salon: — Yaşasın Sultan Mehmet Han hamiş!

Avazeleri ile doldu. Sultan Abdülhamit hal’ edilmişti. Alt­ mış yedi yaşı içinde idi, otuz iki sene, yedi ay ve yirmi yedi gün saltanat sürmüştü.

Önümüzdeki Pazar günkü mfl sahabemizde hal’ kararının mahlû Hakana tebliğini ve Se- lâniğe teb’ idini hikâye ederek serimize devam edeceğiz.

Dedi Israr edilmesi ü z e r i n e ...

nihayet mütalâasını açıkladı: — Hal’de meymenet yoktur. Tebeddülü saltanat muktazi ise teklif ediniz, nefsini azletsin. Ç a rık lı mebuslar, fetvanın ni-

hayetini hal’ ve yahut isti­ fa teklif edilmek şıklarını Mec­ lisi Milliye bırakacak tarzda tadil ettiler. Tebyiz olunduktan

(4)

5 ŞUBAT 1958

Osmanlı Padişahlarının

3

akıbetleri: 29

Hal' kararının tebliği — Af olunmaz hatâ — Sultan Hamid'in sözle­

ri — 37 Mart yak'asında padişahın parmağı yarmıydı? — Hüseyin

Hüsnü paşanın yeminle yerdiği teminat — Bir tecayüz olursa evve-

lâ beni öldürünüz, efendimiz — Selânik yolunda —

Yazmn : Feridun Fâzıl TÜLBENTÇİ

^ e ç e n haftaki pazar müsaha- bemizde 27 Nisanda Meclisi millî halinde toplanan âyan ve mebusan meclislerinin Sultan Abdülihamidi nasıl hal’e karar verdiklerini anlatmıştık. Şimdi sıra hal’ kararının tebliğ edil­ mesine geliyordu. Âyan aza­ sından ve Padişahın eski yaver­ lerinden Arif Hikmet Paşa, Draç mebusu Esat Paşa Topda- nî, ayandan Ermeni katoliği Aram Efendi ve Selânik mebu­ su Karasu Efendiden mürek­ kep dört kişilik bir heyet teş­ kil olundu.

Şultan Reşadın baş mabeyin­ cisi Lift fi Simuvı Bey diyor ki: «Bu heyetin otuz üç sene ma­ kamı hilâfette bulunmuş bir hükümdara nasıl gönderilebile ceğini ve bu affolunmaz hata ve silinmez lekenin kimlerin rey ve tensibi ile irtikâp edil­ diğini bilmiyorum.» Evet itiraf etmeliyiz ki, heyetin teşkil tar­ zı çok düşündürücü ve aynı za­ manda ibret vericidir. Sultan Hamidin nan ve nimeti ile perverde olanlar, onun devrin­ de en yüksek mansıplara yük­ selenler, ayıp Mecliste bulun­ dukları halde neden buna mâni olamamışlar, neden susmuşlar­ dır? Tarih affetmez.

■LTeyet saraya giderek fetvayı ve millî meclis kararını Padişaha arzet.niştir. Bu tarihî mülakatta bazı uygunsuz sözler geçtiğine dair bir çok rivayet­ ler vardır. Fakat bunların ha­ kikate ne derece uygun oldu­ ğunu ' bilmiyoruz.

Sultan Hamıt, kararı öğrenin­ ce biraz sararmış ve yaptığı hizmetleri sayıp döktükten son ra:

— Milletin arzusu böyle ol­ duğundan itaate . mecburum. Meclisi Milliden hiç bir isteğim yoktur. Biraderim Sultan Mu­ radın ikamet ettiği Çırağan sa­ rayında ikamet etmek isterim. Üç dört kişinin eseri tertip ve hiyaneti olan bu işde benim parmağım var zannettiler. Bu­ na teessüf ederim.

q l Mart vak’asında Sultan Ha- ^ midin faal bir rol oynadığı iddia edilemez. Abdurrahman Şeref Efendi merhum: «31 Mart askerî isyanında mahlû haka­ nın methali olmadığı kanaatin­ dedir. İbnülemin Mahmut Ke­ mal Bey üstadımızın nakletti­ ğine göre, Sultan Hamit, Sad­ razam Tevfik Paşaya:

— Beni istemiyorlarsa, salta natı biraderime ferağ ederim. Devleti o idare etsin. Fakat bir komisyon mu, bir Meclis mi ne derseniz, deyiniz, teşkil o- lunup benim bu vak’ada met­ halim olmadığım meydana çı­ karmalıdır.

Sultan Hamidin saltanatının ilk si. (Aslı Topkapı saray rüleceğini söylemişti.

Sultan Hamit, endişe izhar e- derek, hayatının tehlikede o- lup olmadığını sormuş, Selâniğe gitmek istemediğini bildirmiş­ ti. Bunun üzerine Hüseyin Hüs­ nü Paşa, hiç bir taarruza he- ,def olmıyacağını, ikinci ve ü- çüncii orduların hayatını koru­ yacaklarını yemin ile temin ettikten sonra:

— Efendimiz, hayatınız val­ lahi ve billâhi ve tallahi emni­ yettedir. Eğer hâlâ endişe e- diyorsanız, elinizde bir rövel- ver olduğu halde arabaya bera­ berce binelim, bir tecavüz vu­ ku bulursa, evvelâ siz beni öl­ dürünüz.

Demişti; Sultan Hamit, biraz düşünmüş:

— Haşa, Allah esirgesin, ben katil olamam.

Cevabını vermişti. Hüseyin Hüsnü Paşa Kur’ anı kerimi ge­ tirtip ona da el basarak yemin etmek istemiş ise de, teminatı kâfi- gSinttüfÜkader« ister

senelerinde yapılmış bir portre- müzesinderir.)

mez rıza göstermek zorunda kalmıştı.

O gece ailesi erkânı ve kü­ çük yaştaki şehzadeleri ile Yıl­ dız sarayından ayrılarak husu­ si trenle Selâniğe gitmişti. Mu­ hafazasına Erkânıharp Binba­ şısı Ali Fethi (Rahmetli Baş­ vekil Fethi Okyar) Bey memur edilmişti.

AVTahlû hakanın böyle bir ge- * ■‘ ‘ ce içinde İstanbuldan uzak­ laştırılmasından devlet erkâ­ nından mühim bir kısmının, hattâ bizzat Sadrazam Tevfik Paşanın bile haberi yoktu. Tev fik Paşa, hâdiseyi ertesi günü kendisini ziyaret eden Fransız sefirinden öğrenmişti.

*»-Önümüzdeki Pazar günü, Bal­ kan Harbi dolayısiyle Sultan Hamidin İstanbula getirilişini, Beylerbeyi sarayında ikametini ve ölümünü hikâye ederek ma­ kale serimize Sultan Mehmet Reşat ile devam edeceğiz.

Lifahlû hakan Sultan Ilami- ^ din İstanbulda ve Çırağan mayında ikametini mahzurlu ören İttihat ve Terakki Fırka- . erkânı ile Hareket Ordusu umandanı Mahmut Şevket Pa- î, onun bu arzusunu yerine ge­ dmek istememişlerdi. Hal’ ka- annıjı tebliğinden bir kaç sa- t sonra Hareket Ordusu ku- ıandanlaı-ından Hüseyin Hüs- ü Paşa, maiyetinde bir kişim ahitler olduğu halde saraya elmiş ve huzuruna çıkarak hu- usî bir trenle Selâniğe

götü-İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Mustafa Kemal Paşa, Milî Meclis’in İstanbul’­ da toplanmasında ısrar eden hükümete dün yolla­ dığı bir cevapta: “ Millî Meclis’in İstanbul’da

[r]

護理指導資訊-耳鼻喉科 臺北醫學大學‧署立雙和醫院 100-12-A FH3500002 耳部顯微手術前後須知

耳鳴、暈眩與耳膜破洞 返回 醫療衛教 發表醫師 王興萬 發佈日期 2010/09/16 耳鳴、暈眩與耳膜破洞 耳鼻喉科 王興萬

Concerning the collection of course materials, the medical humanistic courses offered for the session of 2002-2003 of each medical school can be divided into two kinds:

Amacı, ilköğretim öğrencilerinin Seviye Belirleme Sınavı (SBS) İngilizce alt testinden aldıkları ham puanlar ile proje görevi, performans görevi, ders içi katılım ve

The Grand Vezir, who as the sultan’s representative enjoyed unlim ited powers beyond the walls o f the palace, was deprived o f a ll authority once he entered this

The level of blood uric acid of participants was enhanced by high purine food and the participants were randomly distributed into five groups, regular diet without Chlorella