• Sonuç bulunamadı

Mustafa Kemal'in gizli teşkilatını ben idare ediyordum:emekli Korgeneral Ekrem Baydar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mustafa Kemal'in gizli teşkilatını ben idare ediyordum:emekli Korgeneral Ekrem Baydar"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I i 1

11 i

İ1

11

11

11

11

11

11

f I

! I i

11

i 1

11

H

l m

11

11

11

1! 1

11

i ı (

i 11

1 i

ı! 1

111

i ı

m

11

11

11

11

11

11

1

anbui - Posta Kutusu- İstanbul No 246 e p U m p „ 7 a r t p s : ı q 7 n 22 42 97 - 22 42 98 - 22 42 99 3 E' K ! m p a z a r t e s i 1? / U VARLIK YA Y IN E V İ - İstanbul İlâncılık: 164 - 9885

J

“ Hlllllllllll

M U STÂ FA KEM AL'İN

GİZLİ TESKİltTI Nl

BEN İDARE EDİYORDUM

' 1 ’" s q % ^ U

Emekli

Korgeneral

EKREM

BAYDA R

Her

Orhan ERİNÇ

Y

A Ş L A R I 50’nin üstündeki kişilerin «Atatürk’ün İstan­ bul Polis Müdürü» olarak unutamadıkları Ekrem Bey, bu­ gün 50 yıllık bir suskunluk d metninden sonra «Mustafa K e­ mal'in Kurtuluş Savaşındaki Gizli Teşkilâtının Başı Emekli Korgeneral Ekrem Baydar» ola­ rak e.lindeki belgeleri açıklama­ ya başlıyor

Kurtuluş Savaşımızın en gizli yönlerim aydınlığa kavuştura­ cak ve şimdiye kadar çeşitli ka­ demelerdeki yetkililerin; ya ku­ laktan duyduklarını, ya da sa­ dece bir bölüğünün uygulanma­ sı sırasında görev aldıkları olay­ ları kapsayan açıklamalarında­ ki yanlış ve eksikleri giderecek ahuların sahibi Ekrem Paşa btı-

S ju tam 84 yaşında...

Suriye cephesinde

I » KREM PAŞA, Mustafa Ke- f ? mal’in güvenini Suriye Cep- * * hesinde iken kazanmış, çe­ kilme sırasında tngilizlere esu dıişmiiş, Mısır’a götürülmüş, o- rada da esir kampının kuman­ danlığını yapmış, 1919’da serbest oırakılmca yurda dönmüş.

Baydar'ın. yurda döndükten sonra Mustafa Kemal’le nasıl ilişki kurduğunu ve Gizli Teş­ kilâtın nasıl gerçekleştirildiğim (Arkası Sa. 7, SİL 6 dal

görevini b aşarıya

ulaştıran a d a m ...

DİKKATE DEĞER ANILARI İLB YAKIN TARİHE IŞIK TUTAN EKREM PAŞA VE KENDİSİYLE BU KONUDA RÖPORTAJ YAPAN ARKADAŞIMIZ ORHAN ERİNÇ

llllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll

Yarın Cumhuriyet’te

(2)

ABONE ve tLÂN

Van tç) Van DışıAdi Potta

melik 150 288 Aylık 80 144 Aylık 44 72 Aylık 18 V/ 24 Baslık (Maktul S üncü tayfa (Santimi ı 2. » t 7 ncl tayfa (Santimi) 4. S. 8 ncı sayfa (SantimiI Nişan. Nikâh. Evlenme Doğum Ölüm. Mevlld. Teşekkül (5 Cm.) 300 Lira 85 • 80 > 75 • 100 » 100 » (5 Cm. ı 150 a

SAYISI

50

KURUŞ

Her görevini başarıya ulaştıran adam...

(Baştarafı 1 ine) sayfada) yarından itibaren kendisinden öğreneceğiz. Bu yüzden söz ko­ nusu bölümü atlayalım ve Bay-dar'ın kişiliğini belirtmeğe de­ vam edelim.

Gizli Teşkilât, Cumhuriyetin İlânından sonra 4 Ekim 1923’te kaldırıldı ve Kurmay Binbaşı Ekrem Bey, Genelkurmay Baş­ kanlığı İstihbarat Başkanlığına atandı, kurmay yarbaylığa yük­ seltildi. O, bu görevde iken, İs­ tanbul'da tamamen bozulan asa­ yişin düzeltilmesi de önemli bir sorun oldu. Ekrem Paşa «daha üstündeki yöneticilerin kendi işine karışmıyacağına» dair te­ minat aldıktan sonra 24 Haziran 1924'te yeni görevine; İstanbul Polis Müdürlüğüne başladı. Üç buçuk yıl bu görevde kaldıktan sonra albay rütbesiyle İzm it’te­ ki Topçu Alayı Kumandanlığı­ na tâyin edildi ve askeri görev­ leri birbirini izledi.

Genel Vali

ÜNEYD O G U D AKİ kıpırdan maları tamamen önlemek için Büyük Millet Meclisi, 25 Aralık 1935'te «Tunceli Genel Valiliği» kurulması için 2884 sa­ yılı Kanunu kabul etti. Kanun «Tunceli Vilâyetine ordu ile ir­ tibatı bâki kalmak ve rütbesi­ nin selâhiyetini haiz bulunmak üzere korkomutan rütbesinde bir zat vali ve kumandan seçi­ lir. Bu vali ve komutan, teşkil edilen Dördüncü Umumî Müfet­ tişliğin de umumî müfettişidir... Lüzum gördüğü takdirde kaza ve nahiyelerin merkezlerini ve hudutlarını değiştirir... Mahke­ melerin tahliye kararları vali­ nin muvafakati ile icra edilir, idam hükümlerini valiler tecil ve tasdik eder...» gibi önemli ve Büyük Millet Meclisinin yetki­ sine eşit hükümler taşıyordu. Hüseyin Abdullah Paşa ile Mu­ zaffer Ergüder Paşanın kısa sü­ ren valilikleri sırasında Ekrem Baydar Tümgeneraldi. Korge­ neralliğe yükseltilerek Tunceli Genel Valiliğine getirildi. Ata­ türk'e suikast teşebbüsleri ve Hatay’ın ilhakı çalışmaları, Bay- dar’m valilik görevi süresini kapsıyordu. Daha sonra atandı­ ğı Başbakanlık Başmüşavirliğin- den yaş haddi dolayısiyle emek­ liye ayrıldı.

Nasıl yazıldı

E

KREM Baydar, kendisine kalsa hâtıralarını yayınla­ mayı düşünmüyordu bile. Çünkü yaptıklarını, «Büyük Kurtarıcıya bağlılığının ve gö­ rev anlayışının normal bir so­ nucu» olarak kabul ediyordu. 1944'te Çerkeş’teki 10'uncu K o­ lordunun Kumandanı iken Mu­ habere Tabur Kumandanlığına bir önyüzbaşı atanmıştı, Selâ- hattin Saiışık. İlişkileri gittikçe samimi bir ast - üst ilişkisi ha­ line dönüştü. Bu sırada Ekrem Paşayı ikna ederek hâtıralarım not etti ve bu hâtıraların yazılı

ilk şeklini meydana getirdi. Da­ ha sonra Ekrem Paşa'nın verdi­ ği ve arşivlerden bulunan bel­ gelerle, bu hâtırat mevsuk hale getirilerek. Paşanın gözetimin­ de gazetemiz için yeniden ya­ zıldı.

Polis müdürü

Y

A Z IN IN başında «Atatürk ün İstanbul Polis Müdürü» demiştik Ekrem Paşa için Bu konuda yaşı tutan her kim­ le konuştuysak aynı cevabı al­ dık; «İstanbul’a öyle Polis Mü­ dürü bir daha gelmedi.» Bütün kabadayılar, sabıkalılar sinmiş, işgalin getirdiği şımarıklık ve başıboşluk önlenmişti.

Ekrem Paşa’nın görev anlayı­ şını. Atatürk ve devrimlerine bağlılığını yansıtan binlerce anı­ sı var. Sadece ikisini sunmak bile insana yeterince fikir veri­ yor. İşte anlattıklarından biri;

«Polis Müdürü Ekrem Bey, şe­ hirde dolaşmaktadır. Tokatlı- yan’ın önünde park etmiş bir otomobil görür. Otomobilini dur durur, iner ve sorar «Kim in bu otomobil?» Otonun şoförü, kar­ şısındaki sivilin sorusuna, «Şeh- remini’nin» (Belediye Başkanı) diye, biraz da görevinin verdiği böbürlenme ile cevap verir. K ı­ sa bir süre sonra Şehremini’nin şoförü Emniyet Müdürlüğünün nezarethanesinde, otomobili de Emniyet Müdürlüğünün gara.jm- dadır.

Ertesi gün Vali, bir acı kah­ vesini içmek için ( ! ) Polis Mü­ dürünü ziyarete gider. Lâf dö­ ner dolaşır «otomobil» meselesi­ ne dayanır. Ekrem Beyin sözle­ ri kısa ve kesindir: «Size de te- yiden ve tekraren söylüyorum; Siz de arabanızı yol üstünde bı­ rakırsanız, sizinkini de garaja getiririm. İdareciler böyle hare­ ket ederse, trafik kaidelerine uymalarını halktan nasıl iste­ riz.»

Şapka devrimi

B

A Y D A R 'IN devrimci kişili­ ğini de şu anı açıkça ortaya koyuyor :

«1923 yılında sivil müşavir o- larak Başbakanlıkta çalışıyor­ dum. Bir yaz günü ismet Paşa, Başbakanlığa gelmişti. O zaman hepimiz kuzu derisinden kalpak giyiyorduk. İsmet Paşa çok ter- lemişti. Kalpağını çıkardı ve bana "Çok sıcak tutuyor. Değiş­ tirmek yakındır* dedi.

15 Ağustos 1925’te Cumhurbaş­ kanlığı Genel Sekreteri Tevfik Bey’den şifreli bir telgraf aldım. Telgrafta "Çeşitli büyüklükte ve renkte 50-60 kadar şapkanın satın alınarak acele Ankara’ya gönderilmesi" yazılıyordu.

Q zaman Beyoğluııda en İyi şapkaların satıldığı mağaza Kol- Isro îdi. Hemen gittim. Mağaza­ nın sahibine, poliste kıyafet de­ ğiştirme işlerinde kullanılmak üzere 50-60 şapkaya ihtiyacım olduğunu, bunları bir sandık içinde Müdüriyete göndermesini,

polisin görevini yapabilmesi için de hu işin gizli tutulmasını söy­ ledim. Şapka sandığı Müdüriye­ te geldi ve o akşamki trenle Ankara’ya gönderildi.

25 Ağustos 1925 günü Kasta­ monu Valisi şifreli bir telgraf x gönderdi. "A ta ’mn elinde bir Panama şapka ile halkı selâm­ ladığını" yazıyor ve konuşması­ nı naklediyordu. Telgrafı okur okumaz, 3. Şube Müdürü ile Kollaro Mağazasına gittik ve birer şapka alarak başımıza giy­ dik. Müdüriyete şapkalı olarak girdik. Bizi şapkalı gören İstan­ bul’un kahraman polisinin iki saat içinde nasıl şapka tedarik ederek giydiklerine hâlâ şaşa­ rım.

Hemen İstanbul Valisini ara­ dım: "Vali Bey, Atamız Kasta­ monu’da şapka giydiler. Ben ve arkadaşlarım, bütün polis me­ muru arkadaşlarımızla Atamıza uyduk, şapka giydik. Siz de İs­ tanbul’un Valisi olarak hemen kendinize bir şapka tedarik edi­ niz." Vali "Aman nasıl olur? Bu hususta emir almadık* derken

' konuşmamı tamamladım: "Vali Bey! Büyük Atamız yeni bir ta­ rih yazıyorlar. Atatürk şapkayı giydikten sonra sizin de O’na uymanız zarureti vardır."

Vali Bey aksam Vilâyet’ten başında şapka ile çıkıyordu.»

Demirel

(Baştarafı 1 inci sabifede) Demirel, daha sonra vergiler konusuna da temas etmiş ve «Gü cü olmayandan vergi alınmaya­ caktır. Gücü olandan vergi alıp, güçsüz olanları da güçlü hale ge­ tireceğiz» demiştir.

Çalışma Bakam Seyfi öztürk Afyon tl Kongresinde muhalefete çatarak, «Türk halkı faziletli mu­ halefetin hasretini çekmektedir» demiş, Spor Bakanı ismet Sezgin ise İzmit kongresinde Türk siya­ sî tarihinde CHP'nin bugünkü sol takımı kadar sorumsuz bir si­ yasî ekip görülmediğini öne sür­ müştür.

Güney Doğu illerinde geziye çı­ kan CHP Genel Sekreter Yardım­ cısı Besim Üstünel ise, îskende- runda yaptığı konuşmada 3. De­ mir Çelik tesislerinin tamamlan­ dıktan kısa bir süre sonra kapa­ tılmasından endişe edildiğini söy­ lemiş, «Çünkii sayın Demirel bir taraftan bu tesisin temelini atar­ ken, bir taraftan da Brükselde imzaladığı gizli anlaşmalarla bu tesislerin mezarını kazmaktadır» demiştir.

Nixon

(Baştarafı 1 inci sahifede) için teşebbüste bulunulacağını tekrarladıktan sonra söyle de­ vam etmiştir: ; , -, "* ¡»jğ g

«Biz, bu bölgede k em » -rolü­ müzü en üstün görme eğilimin- deyiz. Fakat İtalya ve Ispanya gi­ bi diğer ülkeler de Akdeniz’de barışı korumak hususunda önem­ li rol oynamaktadırlar.»

(3)

Çözümleri Ut birlikte

CEBİR PROBLEMLERİ

(MEHMET G Ö K Y A Y ) Lise I - 10 Lira — Lise n - 10 L ir» IH Fen - 10 L ir» . m H . S L ir»

GEOMETRİ PROBLEM LERİ

(İH SAN IR K )

Lise I. - 15 Lira — Lise n . Uzay - 1350 K rj. Lise m. - Analitik. Düzlem 15 Lira. Lise m - Konikler 1250 — Lise UT -

Vektör, Kesenler 1250

İN K ILÂ P ve AKA Kitabevleri

İlâ n cılık 222-9900

_____

*

Kurucusu: YUNUS NADİ

47. yıl, sayı: 16594

T e le fo n la r: 22 T e lg r a f ve m ektup 42 90 — 22 adresi: Cum huriyet İstanbul — Posta Kutusu: îstarib 42 96 — 22 42 97 — 22 42 98 — 1

G ö rev emrim bana "d ilen ci., ile

Gizli Teşkilâtta 20

kişiydik

Yer yer düşman istilâsı altındaki Anadolu ve mıita reke İstanbul’u kan ağlıyor. İstanbul'da OsmanlI Hükû metlerini dilediği gibi oynatan ve kendilerine bu siyasi şahsiyetler arasında ortaklar btılan İtilâf Devletleri Türk lüğün kaderi ile diledikleri gibi oynamaktalar. tngilizler Fransızlar, İtalyaıılar Türkün son yurdu Anadolu'yu pa\ ederlerken Yunanlılara da Batı Anadolu peşkeş çekilmek tedir.

Fakat bütün bunlar olurken biı baştan bir başa Anadolu’yu geze­ rek Milli Kurtuluşun, bağımsız­ lığın ateşini yakmak isteyen bir! de vardır. Bütün Türk aydınları de yapacaklarını şaşırmış halde kararsızken bir tek o kararlıdır.

Y ıl 1920. İşte Mustafa Kemal Pa­ şa o kararlı önderliği ile Anadolu- nun göbeğinde Türkün

kurtulu-//

ulaştırıldı

; t * ••¿'.U-SAA ■ y V f i ? . " İ ’ A A 'iN s y ; ' i f . -«y , . i X * * ' -<«.«. y y r, % < ■ m m s i t o T ^

* , 0 SSfLi

t . ■~S o K y % \ é „• >• r .<y

Y

ıl 1920. İstanbul’da, Osmanlı Harbiye Ne­

zaretinde (Millî Savunma Bakanlığında)

Eğitim Dairesi Kısım Şefliğinde

görevli

bir subaydım.

J P ş

“ T i * - * * "

AV c « e ".V. v ” VCc. , #► - î .vS L ^ y3i¿

şunu hazırlayan bağımsızlık ateşi­ ni yakmıştır. Sonradan bütün mazlum milletlerin kurtuluşuna hâlâ önderlik eden Mustafa Ke­ mal Paşanın bir avuç ülkücü ar­ kadaşı ile insan üştü çalıştığı gün­ lerdeyiz. Bütün yurtseverlerin ve namuslu aydınların gözü Ankara- da ve Mustafa Kemaldedir.

(Devamı Sa. 5, Su. 1 de)

t Z S f t v > V

G İZ L İ Teşkilât mensuplarının maaşlarını ödemek için hazırv i k i i i i z v . y ı v *ı> ı i i.i u j i m i i i l i n i ı ı ı a u . ı ı a ı 1 1 1 1 u u v m v n ı ı, 1 r ı ı ı n « , ı 1 lanan ve «Harbiye Dairesi Muhasebe Şubesi» 11in mührünü ta-şıvan belgenin fotokopisi

EKREM B A YD A R TN , 5 H A ­ Z İR A N 1925'DA Ç E K İLM İŞ FQTOC.RAFL.

Gider vergilerinin uygulan ması'konusunda açıklama yapı İd

(4)

5 Ekim 1970

"Mustafa Kemal'in

emrine giriyorum,,

(Baftarafı 1 inci «ahifede)

B İR D İL E N C İN İN

E L İN D E K İ FE S

Her giin sabahlan Bostancı’dakl evimden çıkıp Harbiye Nezaretin­ deki işime gitmekteyim. Yüreğim­ de vatan acısı, perişan halimize duyduğum kaygular içinde yine bir sabah evimden çıkıp Bostan­ cının görünüşte sakin yollarında beş-on adım atmıştım ki, önümde bir dilenci belirdi. Elindeki fesini bana doğru uzatarak durdu ve sızlanan bir edayla Allah rızası için yardım istedi.

Birden şaşırmıştım. Dilencinin elindeki fesin içinde bir zarf var­ dı ve zarfın üzerinde «Erkân-ı Harp Binbaşısı Ekrem Bey’e -zata mahsustur» yazılıydı.

Hemen kendimi toparladım der­ hal cebimden beş-on kuruş yar­ dım parası çıkarıp fesin içine ko­ yarken dikkatle ve titizlikle zarfı alıp hiç belli etmeden cebime koy­ dum ve dilencinin yarımdan ay­ rıldım.

Bu zarfla yoluma devam etmek tehlikeli olabilirdi. Bir şey unut­ muş hâl ve tavrı içinde derhal evime döndüm. Zarf, kırmızı mum la kapatılmış ve üstüne resmî mü­ hür vurulmuştu. Mümkün olduğu kadar heyecanımı muhafaza ede­ rek zarfı açtım. İçinde, Mustafa Kemal’in Gizli Servisi’nde çalışa­ cak olanların adlan yazılı idi.

20 K İŞ İL İK G İZ L İ

S E R V İS İN T A S D İK L İ

KADROSU

Evet, başta ben olmak üzere, Istanbulda çalışacak Gizli Servİ3 personelinin adlan ve görevleri belirtiliyordu. Yani, Mustafa K e­ mal Paşa Ankarada beni Gizli Ser­ vis Başkam olarak seçmiş ve em­ rimde çalışacak 19 kişinin adlan­ ın da bildirmişti. Kadro şöyleydi: 1 — Ragıp oğlu Ekrem, (Topha­ ne) rütbesi: Erkânı Harp Binbaşı­ sı,'sicili: 321-3, (sahra subayı), gö­ revi: İstihbarat ve Yardım Baş­ kanlığı.

2 — Mehmet oğlu Aziz Hüdat, (İstanbul), sicüi: 318-4 (piyade), görevi: Siyasî İstihbarat, rütbesi: Binbaşı.

3 — Süleyman oğlu Kerim (Se­ lanik), sicili; 322-14 (sahra), gö­ revi: Şifre subayı, rütbesi: Yüz­ başı.

4 — Sadıkoğlu İsmail Hakkı (Edime), piyade yüzbaşın (321- 387), görevi: Şifre subayı.

5 — İbrahim oğlu Kemal (İs­ tanbul), piyade yüzbaşısı, (327- 285), görevi: Askerî İstihbarat.

6 — Nezir oğlu Bediî (Kuzgun­ cuk), piyade Üsteğmeni, (332-217), görevi: OsmanlI Hükümeti Genel Kurmayında İstihbarat.

7 — Ahmet oğlu Fehmi (İstan­ bul), Piyade Kd. Yüzbaşısı, (322- 24), görevi: Zat işleri.

8 — Yusuf Ziya oğlu Cevdet (M idilli), Topçu Yüzbaşısı, (330- 18), görevi: Anadolu’ya subay şev­ ki ve tebligatı.

9 — Yahya oğlu Raslm (Üsküp), Topçu Yüzbaşısı, (328-41), görevi: Nakdiye işleri.

10 — A rif oğlu Eyüp (İstanbul), Mümtazen Topçu Yarbayı, (319-2) görevi: Topçu malzemesinin Ana­ dolu’ya şevki.

11 — Hüseyin oğlu Mehmet E- min (İstanbul), Topçu Yüzbaşısı, (326-3), görevi: Topçu malzemesi­ nin Anadolu’ya şevki.

12 — Osman oğlu Ahmet Ağa. Nakliye Üsteğmeni, (309-15), göre­ vi: Sevkedilecek malzemenin am­ balaj işleri. - lîfi

13 — Kâzım oğlu Hüseyin Hüsnü (Bakırköy) İstihkâm Yüzbaşısı (326-1). Görevi: İs­ tihkâm ve otomobil malzemesi

temini. *

14 — İbrahim oğlu Mehmet A li (G irit). Muhabere Yüzbaşısı (325-5). Görevi: Muhabere mal­ zemesi temini ve Anadoluya şev­ ki.

15 _ Edip oğlu A li Salp (İş- kodra) Hesap Memuru (316-42), Görevi: Hizmetlilere ve hizmete ait hesap işleri.

16 — Mehmet Aziz oğlu Vas­

fı. Kd. Lv. Yüzbaşısı (322-196).

Görevi: Lv. İşleri.

17 — Osman oğlu Seyfettin (İs tanbul). Kd. Top. Yüzbaşısı (323 - 15). Görevi: Lv. İşleri.

18 — Salim oğlu Saffet (Trab­ zon). Topçu Üsteğmen? (331-4). Görevi: Kurye Subaylığı.

19 — Hüseyin oğlu Ziya (K ır­ şehir). Topçu Üsteğmen (334-15). Görevi: Sevkiyat.

20 — Ahmet oğlu İbrahim E- tem. Topçu Teğmeni (332-14). Görevi: Sevkiyat.

S E R V İS İN T E Ş K İL İN ­

D E K İ Ö Z E L L İK L E R

OsmanlI Hükümet merkezi İs­ tanbul’da Mustafa Kgmal Paşa­

nın Gizli İstihbaratını yürütecek olan kadro incelendiği zaman şu özellikler görülmektedir:

a) 20 Subay içinde kısmen yaşlı sayılabilecek bir tek Y ar­ bay vardır. Gerisi genç, dinamik subaylardan seçilmiştir.

b) Gizli Serviste büyük istih­ barat hizmeti yapacak ve yardı­ mı teşkilâtlı şekilde yürütecek olan bu grup, deşifre olmaması için az sayıda personelden mey­ dana getirilmiştir.

c ) Kadroya ayrıca iki şifre anahtarı eklenmiştir.

d) Bu iş için seçilen persone­ lin ehil kişiler olduğunu zaman göstermiştir.

( Gizli İstihbarat Servisinin Ankara’da tespit edilen 20 kişi­ lik kadrosunun dışında daha birçok insan çalışmış, çalıştırıl­ mıştır. İstihbarat ve teşkilât iş­ lerini yürütebilmek için İstan­ bul’da daha birçok asker ve si­ vil şahsa tarafımızdan görev ve­ rilmiştir. Ancak, biz burada u- zun yıllar gizli tutulan resmi kadroyu açıklıyoruz.)

A N K A R A İ

l e t e m a s

Evet, artık Ankara’nın emrin­ de ve Mustafa Kemal’in Gizil İstihbarat Servisi Başkamydım.

Elimdeki listeyi bir daha ince­ leyip katladım, zarfına koydum ve istihbaratçılığm gereği olan titizlikle muhafaza altına aldım.

Evimden İstihbarat Başkanı o- larak çıkıp doğruca İstanbul’a geçtim ve Gizli Telgraf Merke­ zinden «Emanetj aldığımı» yeni şifre ile Ankara’ya bildirdim.

Öte yandan da listedeki görev­ li subaylara, yardımcım olan Piyade Binbaşısı Aziz Hüdai va­ sıtasıyla çok gizli olarak duru­ mu bildirdim-, böylece teşkilât­ taki arkadaşların dahi Başkan olarak beni tanımalarını önle­ miş oldum. Teşkilât işlemeye büyük çapta işler başarmaya başlamışta. Başkanın kim oldu­ ğunu yalnız Aziz Hüdai bey bi­ liyordu. îngüizler dahil, 3,5 yıl süreyle Gizli istihbarat Servisi­ nin kimlerden kurulduğunu ve Başkanın kim olduğunu kimse öğrenemedi.

Y A R I N ______________

Bu göreve nasıl

getirildim ve ilk

kimlerle görüştüm

(5)

M U STA FA KEM A L'İN

GİZLİ TEŞKİLATI NI

BEN ¡DARE EDİYORDUM

Bu gizli göreve nasıl

■ KURTULUŞ Savaşı sırasında Mustafa Kemal ile giz ­ li teşkilât arasındaki telgraf haberleşmesinin gerçek­ leşmesinde büyük emeği geçen Telgraf Müdürü İhsan Pere, geçen yıl Şubat ayında vefat etmiştir. Fotoğraf, 84 yaşında ölen Pere’nin son günlerinde çekilmiştir.

Davies, Gençliğin tutumunu eleştirdi

i i r~ r% * • f 1 • «

lu rk limanlarına

6. Filo gidemiyor,,

[D IŞ H ABERLER SE R V İSİ]

W A SH t NOTUN — Amerikan Senatosu Dış İlişkiler Komitesin­ de konuşan A.B.D. Dışişleri Bakan Yardımcılarından Rodger Da vıes, gençlik gösterileri yüzünden Türk limanlarının 8. Filo ca kul lanılamaz hale geldiğini söylemiştir. Davıes'in konuşmasına göre

İstanbul’da yararlanacağım

Milliyetçilerle temasa geçtim

yılının sonlarına doğru Mısır’daki esaretimden kurtulup i İstanbul’a döndüm. 30 Ekim 1.918’de Mondoros Mütare- keşi yapılmış, bu mütareke gereğince Osmanlı Ordusu terhis edilmişti. İstanbul bitkin ve perişandı. Her yerde üm itsizlik,! açlık, yoksulluk vc tükenmişlik göze çarpıyordu. Esaretten kurtulup j İstanbul’a döndükten bir süre sonra bir Kurmay Subay olarak Os-1 maıılı Harbiye Nezaretine başvurup beni bir göreve atamalarını is- ; tedim. Eğitim Dairesinde kısım şefliğine atandım.

önce de belirttiğim gibi Bostancıdaki evimden İstanbul Harbi- I ye Nezaretindeki bu görevime gidip gelirken bir yandan da itilâf 1 Devletlerinin tutumunu, dünya politikasının akışım inceliyor, tek |j kurtuluş çaresi olarak Anadoluda başlatılan harekete katılmayı, | Mustafa Kemal Paşanın hizmetinde görev almayı düşünüyordum., j

M USTAFA K E M A L ’E

M E K T U P

19 Mayıs 1919’da Samsun'a çıkan Mustafa Kemal Kurtuluş Hareketinin bütün seyrini kafa­ sında plânlamış olarak ilk top­ lantısını Amasya’da yapmış, Er­ zurum ve Sivas Kongreleriyle mücadele yollarını iyiden iyiye açmış önemli kararlar almıştı. Ayrıca, «Anadolu ve Rumeli MUdafaai Hukuk Cemiyeti» a- dıyla bir Teşkilât da vücuda ge­ tirerek bütün Ulusu ve dağılmış haldeki Orduyu kurtuluş amacı etrafında toplamaya başlamıştı. Sivas Kongresinden sonra An­ kara istikametinde yola çıkan Mustafa Kemal, konaklaya ko- naklaya geçtiği her yerde milli dâvayı anlatarak, yani yaktığı bağımsızlık ateşinin alevini göz kamaştırıcı şekilde etrafa saça

(6)

BEN İDARE EDİYORDUM

Ekrem B a yd a r 23 N isan 1900 de öğren cisi olduğu H ah cıoğlu ’n daki Topçu Lisesi

ü n iform ası ile

Gizli

telgraf

merkezi

kurduk

(Baştarafı 1 inci sahifede)

rak 27 Aralık 1919’da Ankara'ya ulaşmıştı.

Yukarıda da belirttiğim gibi kurtuluşu Mustafa Kemal Paşa Kuvvetlerine katılmakta görü­ yordum. Uzun yıllar cephelerde birlikte çalışmıştım. Maiyetinde çalıştığım bu büyük komutanın, bu yıllardan kalma, hakkımda bir fikri olduğunu düşünüyor­ dum. Ankara’ya giden arkadaş­ lardan yararlanarak Mustafa Kemal Paşaya özel bir mektup yazdım:

«Esaretten döndüğümü, içim­ de alevler yandığım, bir kurmay subay olarak vatana hizmet et­ mek istediğimi ve emirlerini beklediğimi» arzettim.

C E V A P G E C İK M E D İ

Ankara’dan, Mustafa Kemal Paşadan heyecanla beklediğim gizli cevap gecikmedi.

Büyük Kurtarıcı Mustafa K e­ mal, «İstanbul’un İtilâf Devlet­ lerince işgalinin yakın olduğunu, benim İstanbul’da kalarak ken­ disine bağlı istihbarat veya yar­ dım başkanlığı görevini yapma­ mı, hemen derhal teşkilâtlanma­ ya başlamamı, tamamlayıcı bil­ gi ve kadroların sonradan gön­ derileceğini» bildiriyordu.

Büyük sevinç ve heyecanla işi­ mi plânlamaya, teşküâtlanmaya başladım. Bir yandan da sükû­ netle Harbiye Nezaretindeki gö­ revime devam ediyordum. Os­ manlI İmparatorluğunun, tarihin karanlıklarına gömüldüğü apaçık görülüyordu. Durum korkunçtu.

İL K İŞ H A B E R

B A Ğ L A N T IS I

K U R M A K

Bu şartlar altında yapılacak ilk işin Ankara ile gizli haberleş­ me imkânı sağlamak olduğunu düşündüm. Mustafa Kemal Pa­ şa ile bağlantı kurarak her gün İstanbul’da olup bitenleri Anka­ ra’ya aktarmak şarttı.

Bu maksadın yerine getirilme­ si için sivil elbise giyerek İstan­ bul Telgraf Müdürü Ihsan Beyi (Büyük vatansever insan Ihsan Pere) ziyaret ettim. Bu özel zi­ yaretimde kendimi tanıtarak işin ciddiyetini, İstanbul’un işgalinin yakın olduğunu anlattım. Bu durum karşısında Ankara ile ir­ tibatın önemi üstünde durdum, Anlattıklarımı Telgraf Müdürü İhsan Bey hemen benimsedi İstanbul'un görünüşünü ve duru­ munu birlikte uzun uzun göz­ den geçirdik. Postanenin ve Telgrafhanenin imkânlarını in­ celedik.

İhsan Bey, Büyük Postanede telgraf hatlarına ait bir plân bulunmadığını, ancak, vatanse­ verliğinden asla şüphe etmediği Telgraf Çavuşu Hacı Çavuş’un bütün telgraf hatları ile istika metlerini ezbere bildiğini, her ihtimale karşı Büyük Postane­ nin bodrumunda Hacı Çavuş’tan yararlanarak doğrudan doğruya Ankara ile muhabere yapabile­ cek gizli bir Telgraf Merkezi kurmanın faydalı olacağım be­ lirtti.

Bu son derece zeki ve pratik hat bilgisine sahip Hacı Çavuş’ tan yararlanarak Büyük Posta­ nenin bodrumunda gizli telgraf merkezi kuruldu. İhsan Bey’in çok güvendiği üç telgraf memu­ ru da sürekli olarak ve hemen Ankara ile direkt muhabereye başladılar. Bu hat çavuşunun ve birkaç posta memurumuzun, neı

büyük yardımlarda bulundukla­ rım ileride göreceksiniz.

B A Ş K A K İŞ İL E R L E

T E M A SLA R IM

ö te yandan, ben de lüzumlu bulduğum başka vatanperver şahsiyetlerle ayrı ayrı temaslar kurdum. Padişah Efendimizin «İtimadına mazhar olmuş!» şek­ len İstanbul Hükümetine bağlı yurtsever ve gerçek asker Mer­ kez Komutanı Süvari Albayı Esat Bey’le görüştüm. Bana, do- layısiyle Ankara’ya yardım hu­ susunda mutabık kaldık.

O zamanlar H ilâH Ahmer (K ızılay) Başkam olan Hamit Bey’le de temasa geçtim. Ola­ ğanüstü hallerde özel bir değeri olan Hilâl-i Ahmer Başkanı Ha­ mit Bey de büyük bir vatanse­

ver aydın olarak anlayış göster-di; her hususta hemen uyuştuk. Hamit Bey, çok iyi Fransızca biliyordu. Fransızlarla da geniş teması vardı. Bu eski arkada­ şımdan özellikle ileride çok ya­ rarlanabileceğimizi - düşünmüş­ tüm. öyle de oldu.

Benim, Harbiye Nezaretindeki görevime, şüphe uyandırmaya­ cak şekilde devam ettiğimi hatır­ latırken şu çok önemli olayı da kaydetmeliyim: Merkez Komuta­ nı Süvari Albayı Esat Bey, bir gece ve çok gizli olarak Bostan- cı’daki evime bir manyetolu te­ lefon kurdurdu.

Y A R I N ____________

16 Mart 1920

İstanbul’un işgali

İSTANBUL

A N K A R A (64 16 86 - 1. Levent) Esirler Kampı — M. Shell - R İS A T L A S (44 08 35 - Beyoğlu) K u r­

şunla Ödüyorum — C. Hamil - ton - R İS

AS (47 63 15 - Harbiye) 1 - Yan-

Ncmo’nun Maceraları — R. Ryan. RİS

A K Ü N F fL M — Kaptan Ncmo’ nun Maceraları — Beyoğlu Fltaş, Harbiye, As, Fatih, Renk, Çem- berlltaş Şafak, sinemalarında gösterilmektedir. BARBAROS (47 <)4 79 - Ortaköy) Hayat yolu — R T w ..— -D Ü N Y A (49 93 61 - Beyoğlu) K ör­ düğüm — L. De Funes - Fr. E R G İN (33 18 26 - Üsküdar) 1 —

Sarı Çizmeli — N. Özbek - S. Can, 2 — Sabır Taşı — T. Y iğ it F İT A Ş (49 o i 66 - Beyoğlu) Kap. tan Nemo’nun Maceraları — R. Ryan - RİS

GÜNDEŞ (27 71 86 - Şehzadebaşı) M elik Şah — C. A rk ın - N. Ci­ hangir - R.

H A K A N <36 45 89 - K ad ık öy) Re­ vizyon nedeniyle kapalıdır K E N T (36 96 12 - K ızıltop rak )

Ç ılgın Ruhlar — F. Nero . R İS M İS T İK (46 15 14 - Beşiktaş) 1 — Âsi Ruhlar — RT8, 2 — Üç Ma­ vi Panter — RTS

N İL G Ü N (21 U 60 . Fındıkzade) San Çizmeli — N. Özbek - S. Can

OPERA (37 29 07 - Kadıköy) Sa­ rı Çizmeli — N. Özbek - S. Can ÖZLEM (48 47 33 - Mecidiyeköy)

1 — Çalınmış Hayat — A. Işık, 2 — Kınalı Yapıncak — H. Koc- yiğit

REKS (36 01 12 - K ad ıköy) Ö l­ meden Öldür — R İS

S A R A Y (44 16 56 - Beyoğlu) M il­ yonluk Beyin — M. Shell - RtS SİNEM A 63 (55 10 84 - Küçükyalı)

Matmazelin T atlı Rüyaları — R İS SUNAR (33 06 18 . Üsküdar) Ecel

T eri — G. Lolobrigida - RTS SÜR EYYA <36 06 82 - K ad ıköy) Ç ılgın Ruhlar — F. Nero - R fS T IN A Z TE PE (71 65 18 - Bakırköy Kurşunla Ödüyorum — R T UNVERDİ (7ı 54 7S . Bahçelicv- le r) Geldim Gördüm, Vurdum RT. Seans: 15.30 - 19.15 - 21.45 Y E N İ A R (49 64 72 - Beyoğlu)

M elik Şah — C. Arkın - N. Ci­ hangir - R.

Tiyatrolar

İS T A N B U L DEVLET OPERA vo BA LE Sİ (Kültür Sarayı — (45 16 44 - 45 51 00) Ludwig Van Beethoven - Fidclio Opera­ sı — Bugün. saat 21-00 de A Y F E R FE BAY T İY A T R O SU (Es­

ki Aikazar Tiyatrosu (44 74 93) Vedi Kocalı Hürmüz _ - - « -m.i»

G Ü L R İZ SURURİ . E N G İN CEZ- Z A R ve Ortakları — Ü M İT T İ ­ YATROSU (Büyük Salonda - 46 60 64) — Hint Kumaşı — Komedi — Gülriz Sururi 9 de­ ğişik rolde — Pazartesi hariç, hergece 21.30, Çarşamba 15.30, Cumartesi, Pazar 18.30 da. KENT O YU NCULARI (42 96 21)

Kelebekler G ibi — 15.00 ve 21-15 15.00 de talebe matinesi

K A D IK Ö Y İ L (36 51 51) Barhare. sun Tonum — Aziz Nesin —

M üzikli komedi — Pazartesi ha­

riç her akşam 21-30 - Çarşam­ ba. Cumartesi, Pazar 17.00 İS T A N B U L T İY A T R O S U (Elham-

ra) Sadık Şendii’in Çıl­ gın Yenge - Müzikli oyun - Pazartesi hariç, her gece 21.15, Çarşamba, C.crtesL. Pazar 15.60

de

O CAK SAHNESİ (Arena T iy a t­ rosunda 49 84 19) Parti P e h li­ van — Erol T oy - Pazartesi ha­ riç her gün 21.15, Çarşamba. C. tesi 18.15 - Pazar 15-00 de N İS A SEREZLİ — T O LG A AŞKI

NER TİYATR O SU . Ümit Tiyat rosunda (Şişli - Samanyolu Sol Site sineması karşısı - (46 22 ! 48 63 32) Şahane Dul —- Paza tesi hariç, her gece 21 AO, Çar şamba, Cumartesi, Pazar 15.30 Salı halk gecesi tenzilâtlı. Çaı samba 15-00 halk matinesi ORALOĞLU T İY A T R O SU (LC

salonunda 40 40 80) Ezilenler -

f Perşembe hariç, her gece 21-15 Çarşamba, Cumartesi, Pazar 15.1 ve 21-15

İS T A N B U L BELEDİYESİ ŞEHİ T İY A T R O L A R I:

H A R B İY E <46 06 28) K OCA Sİ N A N - Oyun 3 perde - Pazarteı hariç hergün 21-00, Pazar 15.30’d Harbiye Tiyatrosunun biletle! Y . K o m e d i’de d e satılmaktadı: YE N İ KOM EDİ (44 04 09) SOS RATES SAVU NUYOR - Tragedj - 2 bölüm. Salı hariç hergü 21.00, Pazar 15.30’da

F A T İH (22 01 71) A Y R IK L A R Oyun 2 bölüm - Pazartesi har

Her gün 21.00 - Pazar 15.30 d

ÜSKÜDAR (33 03 97) C A N A V A Pazar 15.30’da.

Masalımsı güldürü 3 bölüm Cuma hariç hergün 21.00. Paza 15.3()’da.

K A D IK Ö Y (36 31 21) B ALABA]

AĞ A - Komedi 3 perde. Pa zaı-tesi, Salı hariç, her güı 21.00, Pazar X5.30’da.

Nöbetçi

Eczaneler

B A K IR K Ö Y : Zuhuratbaba, Y e Silyurt, Tepeüstü (K . Çek.), Cen net (K . Çek.), Kanarya, Gtingö

(7)

M U ST A FA KEM AL'İN

GİZLİ TEŞKİLATINI

BEN İDARE EDİYORDUM

i p ! !ı¡mirim Ankara'ya bir gün ünce

0

O sm an lI İm p a ra to rlu ğ u , F ra n - sızla rd a n ön em li m ik ta rd a k r e ­ di alm ış, b orçla n m ıştı. İt ila f D e v le t le r i arasında, O sm anlI İm p a r a to rlu ğ u to p r a k la n ta k ­ s im e d ilirk e n F ra n s ız la r , ln g i- liz le r d e ıı bu O sm an lI a la c a k la ­ rın a k arşılık Batı ve G ü n e y A -General Şarpi, General Harington, İsmet Paşa ve General Monpelli, Anadolu zaferinden sonra Mudanya’da A te ş - k e s ’i imzaladıkları sırada

E tik et mecburiyeti

-ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)

S e y y a r

s a t ı c ı l a r v e

i ş p o r t a c ı l a r da

k a n u n

k a p s a m ı n a

a l ı n d ı l a r

HAMI) t BKY n a d olu yu is te m işle rs e de In g i- i liz le r , F ra n sız la ra G ü n e y d oğ u j A n a d o lu b ölg es in i, B atı A n a d o - lu y u da Y u n a n lıla ra iş g a l e ttir m iş lerd i. Bu yü zd en F ra n s ız la r İn g iliz le r e k arşı k ır g ın lık hisse d iy o rla rd ı. O zam anın bu ik i söm ü rgeci sü p er B a tı d e v le t i- (Arkası Sa. 5. Sü. l ’del

(8)

j$ Ekim 1970

CUMHURİYET

ÿÿÿÿS:

W

ê

M

¥ * $ ¥ #

m

w r n m m z

Ali Rıza Paşa Kabinesi istifa etmiş ye yerine Salih Paşa Kabinesi knrnlmuştu. Ama bn değişiklik. İstanbulini işgalini önleyemedi. Yanda Sadrazam

Fransızlarla geniş temaslar kur muş çok iy i dostlar edinmişti. Fransızlar ile în gilizler arasın­ daki bu kırgınlıktan yararlana­ rak Fransız dostlarından edindi­ ğ i bilgileri bana veriyor, ben de Ankara’ya bildiriyordum.

15 Mart 1920 günü Hâmit Bey, Harbiye Nezareti’nde telefonla beni bularak Hüâl-i Ahmer Mer kezine gelmemi rica etti.

Gittim.

i Durum kötüydü.

I A cıyd ı!

İtilâ f D evletleri yarın İstan­ bul’u işgal edeceklerdi.

Hâmit Bey yüreği burkularak «G üvenilir Fransız dostlarımdan öğrendim» dedi.

Büyük Postahanenin altında Hacı Çavuş’un kurduğu gizli telgraf merkezine giderek, gece­

leyin durumu Mustafa Kemâl Paşaya arzettim.

B İR A Ç IK LA M A

Atatürk«Büyük Nutuk» ta 18 Mart Faciasını ve İstanbul’un işgalini telgraf memuru Ham­ dı Efendinin bildirdiğini belir­ tir. Telgraf memuru Hamdi £ - fendi Ankara’ya tamamlayıcı bilgiler vermiştir.

Bu yüksek vatansever memu­ rumuz görevini yapmıştır. Bü­ tün tarih kitaplarımız Hamdi E- fendinin bu hizmetinden stayiş- le bahseder. Pek haklı ve doğ­ rudur. Fakat, asıl hizmet, teş­ kilâtımız tarafından yapılmış ve haber Ankara’ya duyurulmuştur. M. Kemal Paşa ona göre ted­ birini almış yapılacak işler hak kında em ir ve direktiflerini ona göre vermiştir.

Ancak, büyük Atatürk nut­ kunda Gizli Servis’in çalışmala­ rını açıklayamazdı. Bu durum hem askerliğe, hem istihbaratcı- lığa aykırı olurdu. Nitekim, bü­ yük komutan ve devlet adamı Gazi Mustafa Kemal kurduğu gizli servisi hiçbir zaman açık­ lamadı, tarih süreleri dolduğu zaman açıklamak üzere gerekil belgeleri ve yapılan hizmetlerin tarihçesini resmi kurumlara bı­ raktı.

Gizli Servisin Başkanı olarak ben ve arkadaşlarım da bu sır­ ları, bir çok bilgilerin nasıl ve kim ler aracılığıyla elde edildiği­ ni yıllarca muhafaza ettik. O günlerde resim dahi çektirme­ dik.

Bugün bu gizli bilgileri açık­ lamanın bütün mahzurları orta­ dan kalkmıştır. Türk Ordusun­ da Korgenerallik mevkiine ka­ dar gelmiş bir asker olarak ve emekli olduktan yıllarca son­ ra, 50 y ıllık tarihi süresi de dol duğu için, bu hâtıralarımın a- Çıklanmasmda, bilgilerin nakle­ dilmesinde artık bir mahzur görmüyorum. Ayrıca faydalı o- lacağı da düşünülebilir. Tarih araştırmacılarımız bu anılar­ dan yararlanabilir ve hayatta olan bir çok zevat da görüşle­ rini ve bilgilerini aksettirme fırsatı bulurlar. Esasen, o za­ man mücadele ettiğimiz, sırla­ rını çaldığımız devletler, bu­ gün, dost ve müttefikimizdir. (Tarihî bir açıklama olarak kay­ dedeyim kİ bu hâtıralar tara­ fımdan ilk defa Derece üstü Emekli Emniyet Müdürü

Selâ-hattin Salışık’a anlatılmış İlk notlar onun tarafından tutul­ muştur.)

İŞ G A L İN SO N U C U

24 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresinden Mustafa K em al’in aldığı kararlar Sivas Kongresin de de benimsenip genişletilince İstanbul’daki Damat Ferit Pa­ şa Kabinesi istifaya mecbur ol­ du. Yerine gelen A li Rıza Paşa Kabinesi seçim yaptırarak İs­ tanbul’da Meclisi • Meb’usanı (M illet Meclisini) 12 Ocak 1920’ de topladı. Erzurum ve Sivas Kongrelerinin amaçlarından bi­ ri de buydu ve Mustafa Kem al’ in de içinde bulunduğu bir H ey’ eti Temsiliye seçilmişti. Mus­ tafa Kem al seçildiği halde ih­ tiyatlı davranarak İstanbul’daki Meclisin toplantısına katılma­

dı, sadece bu Temsil H ey’etini gönderdi.

Mustafa Kemal aslında yeni Meclisin İstanbul’da toplanma­ sını tehlikeli görüyordu. İstan­ bul Hükümetinin isteği üzerine buna muvafakat göstermişti. Bu yeni Meclisin en önemli hareke­ ti «Misak-ı M illî» y i (M illi ye­ min, ulusal ant) kabûl etmesi­ dir. Bu belgede ortaya konan esaslar, daha önce Anadoluda görüşülmüş ve tesbit edilmişti. Ve M illî Mücadelemizin de e- saslarıydı. Meselâ bugünkü hu­ dutlarımız Misaki M illî ile tes­ bit edilmiştir. Tarih kitapların­ da geniş şekilde yazılı olan M i­ saki Milli'nin esaslarını burada bırakarak, asıl konumuza gele­ lim.

M illi Ant'ın getirdiği esaslar, devrimci uyanışı, ulusal ayak­ lanmayı gittikçe alevlendiriyor­ du. Bu durum başta în gilizler olmak üzere itilâ f D evletleri­ nin hoşuna gitmemekteydi. Mec liste bu kararların alınmasına muhalif olan m illetvekilleri de vardı. Bunların görüşü de tıp­ kı itilâ f Devletlerinin görüşle­ ri gibiydi. Am a büyük devletle­ ri, kendilerinden olan bu millet vekilleri de tatmin etmiyordu, işte bunun için 16 Mart 1920’de İstanbul îngilizler, Fransızlar ve Italyanlar tarafından işgal edildi. Ali Rıza Paşa Kabinesi yerine Salih Paşa Kabinesi ku­ rulmuşsa da bu da durumu kur­ tarmaya yetmedi. 16 Mart saba­ hı İstanbul İşgal edilerek bir­ çok erlerimiz şehit edildi. Birkaç gün sonra da Osmanlı Meclisi Meb’usam İşgalci D ev­ let askerleri tarafından basıla­ rak bazı m illetvekilleri tutuklan dı ve Malta’ya sürüldü. Meclis te tekrar Sadrazam olan Damat Ferit Paşa tarafından bir haf­ ta sonra feshedildi. Fakat, Mus­ tafa Kem âl’in dedikleri bir bir çıkmış oldu. Yeni zulümler ve baskılar sürüp gitti. Şimdi ye­ ni günlere, yeni olaylara ve ye­ ni hizmetlere hazırlanmalıydık, Mustafa Kem âl yolunda.. İnanç la, güvenle 1

Y A R I N ____________

Yenipostane baskım

ve Mustafa Kemal’e

ulaştırılan askerî

bilgiler

Salih Paşa

görülüyor. (Baştarafı 1 inci sahifede)

nin bu sebeplerle, müttefik de olsalar, araları açıktı.

Yukarıda da belirttiğim gibi devrin K ızılay Başkanı Hâmit 'Sey, görevinin de gereği olarak

SINGER

v->

*

HER BİR DAMLA GAZYAGINDAIU

AZAMİ SICAKLIK TEMİN EDEN

YURDUMUZDA KULLANILAN GAZ

YAĞI EVSAFINA UYGUN

KARBÜRATÖR TERTİBATI OLAN

ÖZEL İMALAT SİSTEM İYLE HER

İSTİKAMETE SICAKUK VEREN

A SLA KOKU YAPMAYAN

YEGÂNE SICAK SU TERTİBATI OLAN

ÜST DÖKÜM IZGARA ÜZERİNDE

YEMEĞİ DEVAMLI SICAK TUTAN

*

*

*

*L w

FEVKALADE RANDIMANIYLA

MU S T A FA K E M A L İ N

GİZLİ TEŞKİLÂTI NI

BEN İDARE EDİYORDUM

M ustafa Kemal'in

dedikleri çıkmıştı

(9)

M U S T A F A KEM AL'İN

GİZLİ TESKİZAil

BEN İDARE EDİYORDUM

çavıışıııı

zekâsı

16 Mart 1920’de İstanbul'un iş­ galinden kısa bir süre sonra bir gece Merkez Komutanı Esat Bey, işgal kuvvetleriyle Merkez Ko­ mutanlığı birliklerinin (Özellik­ le Padişaha çok yakın ve gayret­ keş birlik komutanlarının) Yeni Postaneyi basacaklarım, muha­ berata el koyacaklarını bildirdi. Ayrıca bu baskınm yarın sabah gerçekleşeceğini de ekledi.

Bu vatansever asker Merkez Komutanı Esat Bey'in bize ulaş­ tırdığı haber üzerine geceleyin

(A r k a s ı Sa. T, Sti. 1 d e )

A nkara ile haberleşm ek için, B ostancı’da, H in t T u g a ­ yının 300 m etre uzağın da kurulan te lg ra f m erkezinin

(10)

M U S T A FA KEMAL'İN

BEN İDARE EDİYORDUM

(Baştarafı 1 inci sahifede)

derhal harekete geçtik. Bu istih­ barat çok değerli ve büyük ol­ muştur. Yeni Postane altındaki gizli merkezimiz bu istihbarat sa­ yesinde kurtarılabilecek ve An- karayla temasımız kesintisiz de­ vam edebilecektir.

G İZ L İ M E R K E Z İ

İH S A N B E Y İN

E V İN E T A Ş ID IK

Gizli servisimizdeki arkadaşlar­ la gece geç vakitlere kadar ne ya­ pabileceğimizi uzun uzun tartışıp görüştük. Bu görüşmede telgraf müdürü İhsan Bey de bulundu. Sonunda. Yeni Postanenin altın­ daki gizli telgraf merkezimizi, Tel­ graf Müdürü Ihsan Bey’in evinin bodrumuna taşımaya karar ver­ dik. Ve sabaha karşı bu işi tamam­ ladık.

Artık yeni haberleşme merkezi­ miz İhsan Bey’in evinin altı ol­ muştu.

Ankarayla bağlantımızı bura­ dan rahatça sürdürebiliriz artık. Nitekim öyle oldu: Biraz sonra Veni Postaneye baskın yapılaca­ ğını, gizli merkezimizi taşıdığımı­ zı hemen Ankara’ya bildirdim. İstihbaratımız ve sevincimiz bü­ yüktü. Adetâ Türklüğün hayat bağı kopmaktan kurtulmuştu.

B A S K IN V E H A C I

Ç A V U Ş U N Ü S T Ü N

Z E K Â S I

Ertesi sabah erkenden İngiliz ve padişah kuvvetleri Büyük Posta­ neyi bastılar. Uzun uzun koşuş­ malar, bağırışmalar, çağırmalar, aramalar, taramalar. Hiçbir şey yok. Tabiatiyle gizli bir muhabere merkezi de bulamadılar. Aslında aradıkları sadece bu merkezdi.

Telgraf şebekesinin plânım iste­ diler. Böyle bir telgraf hatları plânı olmadığı, ancak hat ve isti­ kametleri Hacı Çavuş’un (Bu hat çavuşu Hacı Çavuş'un asıl adı Mümtaz Efendidir. Bugün hayatta olmayan bu vatanpervere Tanrı­ dan rahmet dileriz) ezbere bildiği kendilerine anlatıldı.

Çok şaşırdılar. «Nasıl olur! Hat istikametleri, hat sayısı ye plân olmadan bu İş nasıl yürütülüyor? Hayret!» dediler.

Bu bir gerçekti,

tngilizler karmakarışık plânsız kurulmuş hatlara baktılar: için­ den çıkılır iş değil. Çare araştır­ maya başladılar.

Batı medeniyeti ve tekniğinin yoğurduğu bu kafalar bu plânsız- lığın yarattığı şaşkınlık içinde ça­ reyi Hacı Çavuş'u kiralamakta buldular.

Telgraf idaresi ve Hacı Çavuş teklifi kabul etti.

Artık Hacı Çavuş Ingiliz işgal kuvvetlerinin emrinde parayla ça­ lışacak ve hatları onların istediği biçimde yeniden kurup kullana­ caktı.

Vatansever Türk çocuğu Hacı Mümtaz Çavuş, bütün telgraf hat­ tı bağlantılarını kesti. Yalnız An­ kara istikametine giden 2 direkt hattı gizli olarak bağlantılı bırak­ tı.

Ihsan Bey’in evinin altına taşı­ dığımız bizim gizli servisimizin bu gizli telgraf merkezinin muhabe­ resi de bu suretle Ankarayla de­ vam edebildi.

Bir taraftan İngiliz istihbaratı, öte yandan, 40 bin yerli Rum ajanının çalışmaları, bütün İs­ tanbul’u tararken, bizim de 20 su­ baydan ibaret istihbarat kurulu­ şumuz çalışmalarını başarılı şekil­ de işte böylece sürdürüyordu, tn-

gilizlerin ünlü entelijans servi­ si ile işgal karargâhına bağlı giz­ li servisleri bir avuçluk kadro­ muz tarafından devamlı olarak at­ latıldı ve Ankara’ya daha nice de­ ğerli haberler böylece ulaştırıldı.

B U H A T T A N

V E R D İĞ İM İZ RAPOR

16 Mart işgalinden sonra işgali yapan düşman kuvvetleri hakkın­ da elbetteki Ankara’ya bir rapor vermem gerekiyordu.

Gizli servisimizin o zaman ha­ zırlayıp düşman kuvvetleri hak­ kında Ankara’ya verdiğim ilk ra­ por şudur:

«Erkânı Harbiyeyl Umumiye Reisliğine, (Genel Kurmay Baş­ kanlığına) - Ankara.«

1-16 Mart 1920 tarihinden (iş­

galden) sonra düşman hakkında elde edilen bilgiler aşağıdadır:

A ) Düşmanın deniz kuvvetleri: (İstanbulda).

1 — İngilizlerin Malaya zırhlısı ve birkaç torpidosu.

2 — Fransızların Edgar Qulnet zırhlısı ve Somali adlı muhribi.

3 — Yunanlıların Averof kru­ vazörü.

4 — Karadeniz Boğazında giriş ve çıkış İngillzlerin kontrolunda- dır.

B) Düşmanın kara kuvvetleri: 1 — îngilizler İstanbul böl­ gesinde 30.000 kişi, 2 — Çanakkale bölgesinde, 3.000 kişi, 3 — îngilizler demiryolların­ da, 5.500 kişi,

4 — îngilizler Musul bölge­ sinde, 3.000 kişi,

İşgalci toplam İngiliz gü­ cü: 41.500 kişi.

2 — Fransız kuvvetler! İstan­ bul ve Çatalca bölgesin­ de, 24.000 kişi,

Çanakkale bölgesinde, 4.000 kişi,

Adana, Tarsus, Mersin, Uı-fa, Maraş ve Antep’de 20.000 kişi,

Demiryollarında, 1.000 ki­ şi,

İşgalci Fransız gücü top­ lamı: 49.000 kişi. 3 — İtalyan kuvvetleri İstan­

bul’da, 4.000 kişi,

Antalya - Muğla ve Sö- ke’de, 12.000 kişi,

Afyon, Akşehir ve Konya da, 1.500 kişi.

Toplanı İtalyan gücü: 17.500 kişi.

4 — Yunan kuvvetleri Ege’de, 150.000 kişi,

İstanbulda, 1.000 kişi, Patrikhanenin silâhlan­ dırdığı yerli Rum milis­ ler, 40.000 kişi,

I Toplam Yunan gücü: — 191.000 kişi.

C ) Düşmanın hava k u v ve tle ri:

Yeşilköy Havaalanında Ingiliz ve Fransızların birer hava bö­ lüğü.

D) Düşmanın İstanbul'daki ka­

rargâhları:

a) İşgal kuvvetleri başkomu­ tanlığı karargâhı: Şimdiki Harbiye binasmın arkasın-_ daki o devrin Harp

Oku-lu’nda.

işgal Kuvvetleri Başkomutanı: İngiliz Generali Harrington.

2 — İngiliz işgal kuvvetleri ka­ rargâhı: Yine aynı yerde ve ko­ mutanı da yine General Harring­ ton. Kurmay Başkanı: Albay Gri- pin.

Gizli İstihbarat Başkanlan ise. Yüzbaşı John G. Bennett. (Benet okunur. Yüzbaşı Benet, Türkiye için özel olarak yetiştirilmiş, Türk çeyi İstanbul ağzı ile konuşan is­ tihbaratçı bir İngiliz subayı).

Bennett’in istihbarat kârargâhı: Kroker Oteli. (Pera Pala3 Oteli ile 6. daire arasındaki cadde üze­ rinde, bir ara konservatuvar ola­ rak kullanılan bina).

3 — Fransız işgal karargâhı: Komutanı: General Charpie (Şarpi),

Karargâh binası: Türbe’deki es­ ki Belediye Başkanlığı binası.

4 — İtalyan işgal karargâhı: Mı sırlı Hanın ikinci katında.

5 — Yunan işgal karargâhı: Çu- buklu’da.

İŞ G A L A L A N LA R I

İngiliz işgal alanı: Galata’dan Kireçbumu'na kadar ve Haliç’in kuzey yakası dahil İstanbul’un kuzey bölümü. Ayrıca ileri hatla­ rı Tuzlada. Bu hattın karargâhı da Bostancıda. Bir topçu alayıyla takviyeli bir Hint tugayı bu ala­ nı kontrol etmektedir.

Fransızların işgal alanı: Yenl- eamiden Topkapı’ya kadar olan (eski Bizansm merkezi sayılan) alan.

İtalyan işgal alanı: Üsküdar’dan Kanlıca’ya kadar olan Boğaz şe­ ridi.

Yunan işgal alanı: Kanlıca’dan Beykoz’a kadar olan Boğaz şeridi.

II — Gizli servis grupumuz teş­ kilâtlanmaya devam etmektedir.

III — Anadolu’ya kaçırılacak si­ lâh ve cephanenin tespitiyle ka­ çırma plânlan üzerinde çalıştığı­ mızı arzederim.

Felâb Grupu Başkanı Erkânı Harp Binbaşı

Ekrem»

Y A R I N ____________

MEVCUT POLtTtK DU­ RUM VE M İR A LA Y İSMET BEYLE (İNÖNÜ) İLE K A R ­

ŞILAŞMA...

Ailelerin

(Baştarafı 1 inci sahifede) ğu tesbit edilmiştir. Buna göre, köylerdeki ailelerden okuma-yaz- ma bilmlyenlerin yüzde 41'inin yıllık geliri iki bin liranın al­ tındadır. Buna karşılık okuma - yazma bilenlerin sadece yüzde 21,7’sinin yıllık geliri ikibfn li­ radan azdır. Okur-yazarların le­ hine olan bu durum, yüksek ge­ lir grupunda da aynıdır. Yapılan hesaplara göre, köylerde fert ba­ şına düşen yıllık ortalama nak­ dî gelir 628,84 liradır. Fertlerin yüzde 4,5’inin yıllık nakdî geliri yüz liranın altında, yüzde 1,9'u- nun ise üç bin liranın üstünde­ dir. Fert, başına yıllık nakdî ge­ liri bin liranın altında olan fert­ ler, bütün hane halkı fertlerinin yüzde 76,3’ünü teşkil etmekte­ dir.

Olaylann arlındaki

(Baştarafı 1 inci sahifede) programın gerçekleşmesi için 1971 yılı Ocak avına kadar yu­ varlak rakam 7000 okul açılma­ sı gerekir ki. elbette bu im­ kânsızdır.

Ortaya çıkan gerçek şudur: On yıl önce ortaya konan hedef­ lerden çok uzak bulunmaktayız. Halbuki bu hedefler asgarî he­ deflerdi. Aradan geçen 10 yıl içinde nereye vardığımızı sapta­ mak bakımından 322 sayılı ka­ nun ilginç bir belgedir. Bu ka­ nunun da uygulanması artık im­ kânsız hale geldiğine göre rafa kaldırılacağı anlaşılmaktadır. Çünkü kanunlara uymak değil, kanunları kendimize uydurmak eğilimi siyasi iktidarlar katında çoğunlukla alışkanlık haline gel­ miştir.

★ ★ ★

Yapılan mülakatlarda «H iç pa­ ra biriktirebiliyor musunuz?» şeklindeki soruya erkeklerin yüz de 9,6’sı «evet», yüzde 90,4’ü de «hayır» cevabını vermişlerdir.

Demini

(Baştarafı 1 inci sahifede)

Kredi haberi,

ciddî değilmiş

«T H A » mn dün gece Filibe' den bildirdiğine göre, «Bulgaris­ tan’dan kredi alacağımız yolun­ daki haberler, gerçeği yansıtma­ maktadır.»

Ajans, ismini açıklamadığı bir Türk Dışişleri Bakanlığı yetki­ lisinin, «Demirel, Bulgaristan’a kredi istemeye gelmedi» dediği­ ni nakletmektedir. Aynı yetkili; ayrıca, «K red i iddiasını ciddiye j almağa imkân yoktur. Ortak bildiride de, böyle bir konunun yer almadığı görülecektir» de­ miştir.

Solyonitzin

(Baştarafı 1 inci sahifede) bildiren İsveçli gazetecilere, «Bu ödüle lâyık görüldüğüm î- çin minnettarlıkla doluyum, ö- dülü kabul ediyorum ve başka meseleler ortaya çıkmadığı tak­ dirde, 10 Aralık’ta ödülümü al­ mak üzere İsveç’te olacağım. Kendimi çok iyi hissediyorum ve sağlığımın bu yolculuğu yap­ mama engel olmıyacağını bili­ yorum» demiştir.

[Solyenitzin’in biyografisi, ayrıca Nobel ödülü ile ilgili yorumumuzu, 3. sayfada bu­ lacaksınız.]

Referanslar

Benzer Belgeler

Although vancomycin resistance was detected from none of the enterococci isolates in our study by using phenotypic testing, the VanB gene was found in 11 (19%) of

33 Fuad Paşa, 14 Aralık 1861’de Halep ve Beyrut arasındaki telgraf hattı için gerekli olan malzemenin bir an önce gönderilmesi ve Diyarbakır- Halep arasındaki hattın

Chao ve arkadaşlarının septik ratlara, parenteral balık yağı ve ayçiçeği yağı bazlı lipid emülsiyonu vererek yaptıkları çalışmasında, proinflamatuar sitokinler olan

Newton’un kütleçekim yasas›, evre- nin herhangi bir yerinde, neden yap›l- m›fl olursa olsun, küçük veya büyük, herhangi iki cisim aras›ndaki çekim

Yüksekkaldırım İstanbulun en eski bir yeri olduğu için onu öylece mu­ hafaza edelim. Fakat basamakları tamir etmek, onu zamana uydurmak

Ama bu kuşağın İz­ lenimci görüşten etkilenerek bir tür akademik ve yerel niteliğe dönüşen ve geniş bir sanat­ çı kesiminin somut bir görünüşe, figüre bağ­ lı

In our study, it is highlighted that PPL is seen rarely and is similar to benign cystic lung disease and difficulties in diagnosis and treatment of

Sonuç olarak, ülkemizde diflhekimleri ve yard›mc› sa¤l›k personeli hepatit B ve C için normal popülasyona göre daha fazla risk alt›nda de¤ildir.. Buna ra¤men, gerek