• Sonuç bulunamadı

Ah o terörist olmasaydı!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ah o terörist olmasaydı!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Son günlerin

gözde şarkıcısı

Akrep Nalan, en

çok, adını taşıdığı

terörist Akrep

N alan'la

tanışmak istiyor.

Sanatçı,

herşeyini ona

borçlu olduğunu

düşünüyor.

Söyleşi: ERKAN SEVİNÇ

"Benim bu kadar tanınmamı A krep N a­ lan sağladı... Esas imajı sağlayan terörist Na­ lan... Çok teşekkür ediyorum kendisine ve ilk fırsatta tanışmak istiyorum... Çünkü bana bu lakap çok uğur getirdi... O olmasaydı Akrep Nalan olmayacaktım... Arkadaşlarım ismimi bile unuttu. Akrep aşağı, Akrep yukarı...”

Bugünlerde "Dağ Çiçeği"adlı kasetiyle ortalığı kasıp kavuran, sosyete gecelerinin, düğünlerinin ve Bodrum'un vazgeçilmez sa­ natçısı Akrep Nalan konuğumuz... 130 kiloluk bu dev sanatçıyla bir söyleşi yaptık.

"Tiyatroyla başladın sanat yaşamına... Daha sonra entel barlarda çalıştın ve müzik... Öyküyü kısaca anlatır mısın?"

"Sanat yaşamım lise yıllarında başladı. Sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okurken Ankara Sanat'ta çocuk tiyatrosu yapmaya baş­ ladım. Daha sonra Ankara Sanat Evi kuruldu... Orada ilk profesyonel tiyatro çalışmalarım ol­ du. Ama tiyatro biliyorsunuz çok gelir getiren bir iş değil... Hatta '80ii yıllarda daha da kö­ tüydü durum. Ev kiramı zor ödüyordum. Bir ek iş yapmam söz konusu oldu. Barmaid'lik yapmaya başladım. Ankara’nın ilk barma- id'iyim. Yalı Restoran da. Barmaid olarak iyi para kazandım."

"O zaman da şişman miydin?"

"Evet, 90in altına hiç düşmedim."

"Özel kokteyllerin var mıydı barda?"

"Kendime özgü bir kokteylim olmadı. İn­ sanlar ne istiyorsa onu hazırladım. Büyük otel­ lerin barmenlerinden öğrendim işi. Barmaidli- ğe başladığım gün sadece rakının nasıl hazır­ landığını biliyordum. Barmenler geldiler öğ­ rettiler bana."

"Şarkıcılık ta orada başladı?"

"Evet. Şarkı söylemek doğuştan gelen bir olay. Şarkı söylemek benim için yürümek ka­ dar doğal. Hayatın içinde birşey. Ama şarkıcı olmak gibi bir idealim yoktu. Benim çalıştığım barda C anko diye gitarcı bir arkadaş vardı.

M

I

O L M A S A Y D I!

masa masa dolaşıp şarkı söylüyordu. Ben de şarkılara eşlik ediyordum. Sonra Nalan’ın şar­ kıları için gelmeye başladılar."

"Ne gibi şarkılardı onlar?"

"Azeri şarkılar ve Livaneli şarkıları. O arada bir gece klubünden teklif aldım. Çok bü­ yük bir rakam veriyorlardı. Ve kazandığıma ilave. Bardaki işim bittikten sonra gidip, bir sa­ at şarkı söyleyeceğim. 2'de barı kapatıyorum, 3'de sahne alıyorum. Müzik böyle başladı."

"Bodrumda çok önemli senin müzik ya ­ şantında."

"Tabii. Bodrum'da 6. yazım... Bugünkü popülaritemde önemli bir basamak. Bod­ rum'da bir gitarla şarkı söylerken, örneğin İs­ tanbul'da çok büyük bir dinleyici kitlesine ulaştığımın farkında değildim, ama ne zaman ki İstanbul'da çalıştım, anladım. Sonra Bod­ rum'dan tüm dünyaya şarkı söylüyorsunuz. Benim Hollanda'dan bile hayranlarım var."

"AnkaralIsın ama... Şimdi yazları Bod­ rum, kışları İstanbul..."

"İki kıştır İstanbul'dayım. Daha önceleri de İstanbul'dan iş teklifi alıyordum, ama be­ nim için çok kozmopolit, yaşanması güç bir şehirdi. İstanbul'da yenilir, yutulurum diye düşünüyordum. İlk gece Bodrum'dan tanıdı­ ğım insanlar gelmişti. Sonraki bir hafta 3 kişi,

5 kişi geldi. Çok moralim bozuldu. İşte Nalan dedim, gördün mü İstanbul yapacağını yaptı. Çünkü ben bu işlerin çevre işi olduğuna inan­ mışım. Ankara'da okul, tiyatro, TRT çevrem var. Ne işin var kızım İstanbul'da... Bir hafta panik yaşadım. Bir akşam hatırlıyorum Ferdi Özbeğen gelmişti, dükkân boştu. Bir tek onun masası vardı... 'Ankara'ya dönüyorum' de­ dim. Ferdi bana çok faydalı bir konuşma yaptı. Bu meslekte çok tecrübeli bir insan... Manevi destek verdi bana. 'Sen çok iyi bir sanatçısın.

Hata sende değil, insanlar dükkânı yadırgı­ yorlar'dedi."

"Ve sosyete sana sahip çıkıyor."

"Bu biraz da basının beni sosyete şarkıcısı olarak nitelendirmesinden."

"Karlar D üşer'i sen sevdirdin, Emel kaptı, nasıl oldu bu. Bir de başkalarına yasak­ ladı söylemeyi."

"Geldi Emel dinledi, Nalan ben de söyle­ mek istiyorum dedi. Al söyle dedim, hatta söz­ lerini bir kâğıt parçasına bizzat yazdım. Yasak­ lama, evet öyle birşey yaptı, ama bir yere vara­ madı, bir müddet kimseye okutmadı şarkıyı. Şimdi Coşkun Sabah’tan Seren Serengil'e, Zeki M üren'den Arif Susam'a kadar herkes okudu kasetinde. Şarkıyı sahiplenmek yanlış. Ben buna karşıyım. Biz yorumcuyuz. Besteci besteyi yapar, herkes kendine göre yorumlar."

"Kaseti çıkarmak için niye bekledin?"

"Bir müzik birikimim yoktu, bu bir... Satış açısından gerekli birşey bu. İkincisi beste ara­ yışı içindeydim. Üçüncüsü cazip bir teklif gel­ memişti. Kendi olanaklarımla da yapamaz­ dım, 1Ö0 milyona falan çıkıyor. Bu kaseti de iki ay içinde hazırladım. Teklif bir anda geldi, besteleri okudum çıktım. Süper bir sürat diyor­ lar buna. Başka beste bulamadım, paniğe ka­ pıldım gene. Ünlü bestecilerden beste istiyor­ sun, inanılmaz rakamlarla geliyorlar karşına. Gene de çok iyi niyetli bir çalışma olduğuna inanıyorum Dağ Çiçeğinin."

"Çıplak ayakla şarkı söylemek neden?"

"O da kendiliğinden oldu. Benim ayakla­ rım 41.5 numaradır. Ayakkabı bulamam aya­ ğıma göre... Sahne bir şıklık istiyor. Ayakkabı­ ları da elbiseye göre özel yaptırdım. Sipariş verdiğim ayakkabılar da ayağımı bir kere vurur hep. Ayağımın şeklini aldıktan sonra rahat ederim. O gece yeni sahne kostümüm ve ayak­ kabılarımla çıktım sahneye. Vuruyor ayağımı şarkı söyleyemedim, çıkardım ayakkabılarımı ve bu çok hoşuma gitti. Çok rahat ettiğimi his­ settim. Sonra bir daha da giymedim ayakkabı."

"Seni terörist Akrep Nalan'la hâlâ karış­ tıran oluyor mu?"

"Çok oldu, hâlâ oluyor... Keyifliysem ba­ zılarına evet oyum, diyorum... Çok tanışmak istiyorum onunla..."

"Şişmanlığından şikâyetçi değilim diyor­ sun, ama A daya kürlere gitmişsin..."

"O şöyle... Giderek artıyor bu kilolar. 4 se­ nedir her sene 10 kilo alıyorum. 140 oldum. Bunu dizginlemezsem 150-160 olacağım. Za­ yıflama rejimlerine gitmemin nedeni rölantide tutmak kiloları. Bir 10 kilo verdim, mesela en son... Sonra Bodrum'da 5 kilosunu aldım he­ men... Aslında 100 kiloya düşebilsem çok sağ­ lıklı olurum... Çünkü bu şekilde hareket alanım çok daralıyor... Daha fazla yoruluyorum sah­ nede... Yoksa gerçekten gövdemi seviyorum. 90-60-90 olmak maharet değil..."

g~> KADIN 10/91

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonuçlar incelendiğinde, terörist özelliklerini oluş- turan Olumsuz Kişilik, Olumlu Kişilik, Dengesizlik ve Katılık bileşenleri ile terörizme yönelik risk algısının

Çalışmamızda, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümüne 1 Ocak 2008–1 Ağustos 2013 tarihleri arasında başvuran akrep

Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından üretilen akrep serumunun elde edildiği tür olan Androctonus crassicauda (Oliver, 1807), dünyanın en zehirli beş

nedenle üretim sürüsüne dahil edilen hayvanlara antivenom üretimine yönelik antijen olarak kulla- nılan venomun LD (Tablo 4-5) ve MLD (Tablo 6-7) toksisite değerine göre

Trafik kazaları sonrası gazetecilerin empati yaparak haberlerini oluşturması, sürece odaklanması, şiddet dilinden uzaklaşması, halka ve sivil toplum.. temsilcilerine söz

Mehmet Yusuf SARI 1,a , Mehmet KILIÇ 2 , Mustafa AYDIN 3 , Erdal TAŞKIN 3 1 Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk Yoğun Bakım Bilim

Bu olgu sunumumuzda- ki amacımız, literatürde kısıtlı bilgiye sahip olduğu- muz ve çocuk acillerde nadir karşılaştığımız akrep sokması sonrası çocuk acile başvuran

Olgumuzda nörolojik ve sistemik tek bulgu konvülziyon olup daha önce literatürde sistemik ve nörolojik tek bulgunun konvulziyon olduðu akrep sokmasý olgusuna rastlamadýk..