• Sonuç bulunamadı

Ölümünün otuzikinci yıldönümünde:Yaşama sevincinin ozanı:Orhan Veli

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ölümünün otuzikinci yıldönümünde:Yaşama sevincinin ozanı:Orhan Veli"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

0

16 KASIM 1982

K Ü L T Ü f

Ölüm ünün otuzikinci yıldönüm ünde

Yasama

sevincinin ozanı:

Süittir Servisi — Bundan otuzlki yıl önce 14 kasım 1950’de yitirdiğimiz Orhan

Veli Kamk’ı burada, ölümü üzerine arkadaşları tara­ fından çıkarılan Son

Yap-rak’dan aldığımız yazılarla anıyoruz. Melih Cevdet An- dny, Oktay Itifat ve Saba­

hattin Eyiiboğlu'nun bu ya­ zılarından birer bölümle birlikte, Orhan Veli’nin bir şiirini sunuyoruz.

Baharın İlk

Sabahları

Tüyden hafif olurum böyle sabahlar, Karşı damda bir güneş parçası, içimde kuş cıvıltıları, şarkılar; Bağıra çağıra düşerim yollara, Döner döner durur başım havalarda. Sanırım ki, günler hep güzel gidecek; Her sabah böyle bahar,

Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum. Derim ki: «Sıkıntılar duradursun/•

Şairliğimle yetinir, Avunurum.

Orhan Veli Kanık

Orhan V eli’nin yaşamı ve yapıtları

Orhan Veli Kanık (Nisan

1914 - Kasım 1950), 1932'de

Ankara Gazi Lisesi’ni bitir­ dikten sonra İstanbul Üni­ versitesi Edebiyat Fakülte­ si Felsefe Bölümü'ne girdi, ancak öğrenimini yanda bı­ raktı (1935). 1938 - 47 yılla­ rı arasında Ankara'da PTT Umum Müdürlüğü’ nde 'v s Milli Eğitim Bakanlığı Ter­ cüme Bürosu'nda çalıştı. Daha sonra, 1 Ocak 1949

1971 yıünda «Kâtip Arzu­ halim Yaz Yare» adlı parça ile adını müzik severlere duyuran bir sanatçı var­ dı. Elinde gitarı hem çalıp hem söyleyen Selda. Uzun yıllar Türk halk müziğinden aranje ettiği parçalan gi­ tar eşliğinde'konser ve plak larla dinleyiciye sunan Sel­ da, uzunca bir süre ara ver diği müziğe geçtiğimiz ha­ zirandaki bir konserle ye­ niden döndü. 21 kasımda çan tiyatrosunda 2. konse­ rini verecek olan sanatçı İle müziğe yeniden dönüşü ve yeni çalışmaları İle İlgili bir söyleşi yaptık.

Uzun süre müzikten ayrı kaldıktan sonra dinleyici önüne ne tür yeniliklerle

dan 15 Haziran 195tfye ka­ dar «Yaprak» dergisini çı­

kardı.

tik şiirlerini Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday'\a

birlikte 1936’da Varlık der­ gisinde yayımlamaya baş­ ladı. Şiir kitapları: «Garip» (Oktay Rıfat ve Melih Cev- det Anday’ta birlikte, 194V , «Garip» (yalnız kendi şiir­

leriyle, genişletilmiş 2. bas­ kı, 1945),

«Vazgeçemedi-enstrümanlarımn bir arada bulunduğu büyük orkestra eşliğinde söyledim. Daha ön çeki yıllarda Altın Örfe ya­ rışmasında da böyle bir or­ kestra ile söylemiştim. Ge­ çen konserimde Halk ve Ba­ tı Müziği enstrümanlarının sentezi ile çok lezzetli bir müzik ortaya çıkardı. Hal­ kın tepkisi umduğumdan da. İyi oldu ve hayatımda ilk kez sanatçı olduğum içVı mutluluk duydum.

1970’lerden bu yana mü­ ziğinizdeki değişme ya da gelişmeler neler?

Değişmeden çok gelişme­ ler var sanırım. Tek gitarla yola çıktım, gitar çalıp tür­ kü söylemekten başka bir şey bilmiyordum. Giderek kültürel ve müziksel açıdan öyle bir senteze vardım kİ, Orta Asya’dan Anadolu’ya

ğim» (1945), «Destan Gibi»

(1948),«Yenisi» (1947), «Kar şı» (1949). Düzyazı, eleşti­ ri v e öyküleri «Orhan Veli, Nesir Yazıları» (1953) adlı

kitapta toplandı. «La Fontai- ne’in Masalları» (2 hitap, 1943) adlı yapıtta La Fontai-

ne'tn 49 fablım nazımla di­ limize çevirdi. «Nasrettin Hoca Hikâyelerinde (1949) ise, Hoca’mrt 72 fıkrasım nazma çekti. Çeviri kitap­ larının sayısı on ikidir.

mizln coğrafyası gibi kül­ türü de bir köprüdür. Mev- lâna’dan Pir Sultan Abdal’a ve Bozlaklara kadar aldı­ ğım zevki, Vivaldideıı, Mo­ zart’tan da alıyorum. Fakat bir Batılı bizimkileri bilmi­ yor. Ben bu sentezi son kon serimde çalışmalarıma yan sıtarak, büyük bir dinleyici kitlesinin ilgisini topladım.

İlk çıkışınız olan ‘Katip Arzuhahm Yaz Yare’ adlı parçayı daha bir Batı tar­ zında söylüyordunuz, şim - di daha Otantik. Buna kar şılık arkadaki müzik o gün­ künden çok daha ileri, ne­ deni?

Bizim gençliğimiz «Jobny Guitar» kültürü ile geçti doğal olarak o yorumla baş iadım müziğe. Zamanla Halk Müziğine olan ilgim arttı. Daha otantik söyle­ mek için araştırmalara bile girdim, örneğin Mut yöre­ sinin «Aguzum» türküsünü oranın yerlilerinden başka­ sı doğru söyliyemez. Ben bir

y i l O t ü r M 'v O H in ’ " - « » * » TP»

Melih Cevdet Anday

# Saadeti

hep şiirdi

Şiir, edebiyat yüzünden arkadaş olduk. Dersten ka­ çıp bahçede bir köşeye giz­ lenerek, tenha parklarda ağır ağır dolaşarak, yahut evde, elimizde kitaplar, kâ­ ğıtlarla geçirdiğimiz o sa­ kin saatleri, hep şiir, ede­ biyat konuşmaları ile geçen o iyi saatleri andıkça Orhan m oyunu, eğlencesi, saadeti hep şiirdi, edebiyattı, diye düşünürüm. Yazları İstan­ bul’a, Beykoz’a giderdi. Dö­ nüşünde, arkadaşları ile oy nadıkları piyeslerden bah­ sederdi. Başka bir hevesi merakı yoktu.

(Son Yaprak, özel sayı, 1951).

Oktay Rıfat

# Halka

çıkma çabası

Bizim İçin onun en önem Ii tarafı ileri şiire, yani hal­ ka çıkmak için harcadığı gayrettir. Gayret deyip de geçmeyin! Şiir insanın ye­ mişidir. Yemişi bütün lez­ zetleriyle değiştirmek için önce insanın kendi kendi­ sini kafasıyla, duygularıyla, bütün iç yapısıyla değiştir­ mesi gerek. Yıllarca deyiş, eda araştırmaları içinde dö nüp dolaşmış bir şairin hal km beklediği, aradığı sözü şiirine perçinlemek için ça­ balaması, hattâ o ileri söz uğruna eski şiirinden, şair­ liğinden vazgeçercesirıe di­ dinmesi. ancak layranlıkla seyredilecek bir olaydır.

(Son Yaprak, özel sayı, 1951).

Sabahattin Eyüboğlu

0 Tek insandan

insanlığa

Tek insan hallerinden in­ sanlığın haline doğru: Or­ han Veli’nin şiirinde gittik çe beliren yöneliş buydu. Bu yöneliş onu bir yandan yerli şiir kaynaklarına, bir yandan da dünya şiirine1 bağlıyordu. Onunki kadar memleket kokan şiir az bu­ lursunuz; bununla beraber dünya şairleri arasına en kolay katılabilecek şairle­ rimizden biri de Orhan Ve- li’dlr. Rumeli Hisarında ye­ niden türkü söylemeye baş­ layan bu garip kişi Tilrk- ceyi İnsanca söylemesini bi­ liyordu.

(Son Yaprak, özel sayı, 1951).

Uzun

bir

ayrılık

Selda yeniden sahnelerde

«Benim kültürüm Arabesk söylemeye uygun

değil. Aile yapım ve ekonomik koşullarım

hiç bir zaman Arabeski seven kitlenin ko­

şullarında değildi.»

Kemal KÜÇÜK

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

ProTaper döner eğe sistemi ile preparasyon yapılan grup- lar (Grup PUP, Deneysel Grup PUSP ve Grup PUSEP) ara- sındaki farklılıklara ilişkin yapılan Kruskal Wallis-H Testi

Dijon’da Mimarlık eğitimi gören sanatçı, 1841 yılında İtalya’ya gitti.. İki yıl boyunca Çar ailesine ders

Araştırmamızda sadece ergen ve genç erişkin yaş grubundaki İV madde bağımlılığı olan hastaların verileri in- celenmiş olup, bu yaş grubunda Akyar ve arkadaşları

Okula girecek olursam nafile yere çok zaman kaybedeceğimi söylemiş, “ Nasıl olsa bir sanat görüşünüz, bir bilgi birikim iniz var, size küçük bir atölye

Thus, the movie represents the mother figure as a castrating and uncanny monster within significant psychoanalytical connotations, which make the antagonist called Mama in

Çalışma kapsamında yazılı basına konu olan siber zorbalık ve mahremiyet ihlali haber içerikleri, sıradan haber olmasının dışında, kamuyu bilinçlendiren ve bu

Basamak Sağlık Tesislerinin GİGM Global Bütçe ödenek planlamaları Genel Müdürlüğümüz tarafından, tahsis işlemi ise SGB tarafından yürütülmektedir. • Ödenek

Bir rejeneratöre egzoz havası 20 o C’de taze hava da 0 o C’de girmektedir. Rejeneratör matriksi şekil 3a’da verilen türden seçilmiştir. Matriks malzemesi alüminyum