• Sonuç bulunamadı

Mimarlıkta Türk

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mimarlıkta Türk"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M İM A R L IK T A T Ü R K

f i - b l i I

H

angi millet, tarihin her devrinde, dünya yuvarlağı üstündeki geniş uzaylara, Türk kadar zengin, Türk kadar yaygın ve değerli eserlerle, hayatının izle­ rini işliyebilmiştir ? Karakurum’dan Tuna boylarına, çöller aşarak Mısır’a, Hindistan ın garibeler ikliminden Cezayir, Tunus ülkelerine, kilometreler atlıyarak Palandöğen’lere, Karadeniz kıyılarına, Akdeniz yalılarına, Anadolu’nun dağlar arası yaylalarına, Avrupa’ya atlayıp istilâ yollarının üstündeki Balkan ve Ortaavrupa şehirle­ rine, İstanbul Boğazının birer bahar ve hayat çizgisi olan kıvrak kenarlarına; kervansarayı, dariişşifası, çarşısı, medresesi, kütüphanesi, camisi, şadırvanı, çeşmesi, lıanı, hamamı ile varlığının ve medeniliğinin mührünü basmış hangi ulus vardır? Iarihte bizim kadar anıtı zengin ve kökü derinlerde başka bir insan topluluğu görülmüş müdür?

Bir zamanlar, bu medeniyet eserlerinin mânasını aydınlarımız gereği gibi anlama­ dıkları için, bir kısmına başkaları sahip çıkmaya kalkışmışlar, bir kısmını da bilgisizlik ve aldırmamazlık yere sermis, topraklar altına gömmüştür. Bugün biz, her cephedeki varlığımız gibi bu yöndeki canlı kudretlerimizi de sevgi ile bağrımıza basıyoruz ve değerleri üstüne bütün dikkatimizle titriyoruz. Yapmadığımız, yapamadığımızdır. Her devirden ve herkesten iyi biliyoruz ki, bir milletin mimarlık eserlerine ilgisi, o milletin vatan sevgisi ölçülerinden biridir.

D

ünya müzelerinde bütün medeni insanlığın birer sanat eseri olarak hayran göz­ lerle seyrettiği günlük yaşama aletlerimiz olan güzel eşyayı, hayalimiz hangi evlerin, hangi sarayların, hangi güzel köşelerine koyabilir? Üstü işlenmiş gümüş diviti Bursa ipeğinden örülmüş bir kuşağa sokuyorsunuz; o kuşak en nâdide kumaş­ lardan giyinmiş levent bir insanın belindedir. Güzelliği duymuş bu insan oğlunu, haya­ lımız nasıl bir sedire oturtur, bu sedirin döşendiği odanın renkli pencerelerinden gi­ ren ışıklar o odada nasıl bir ziya oyunu oynar ve bu odanın ortasındaki yontma mermer havuzdan taşan fıskiye hünerleri Meragalı Abdiilkadir’in veya Itri’nin bir bestesine karışarak gerçek bir musikişinas sesi ile bu güzel odanın serin havasını na­ sıl bir şiirle doldurur? Bu hülyalı arayışın gönlümüze çizdiği levha, aslına nispetle beceriksiz bir ressamın elinden çıkmış gibidir. Onun isabet ve asillik derecesi ne olursa olsun, bu hayal yansımaları, bize kudret ve saadet dolu geçmişimizin masalım resmederler.

G

üzeli duymadan geçirilen ömür, bahtiyar olamaz ve bahtiyar sayılamaz. Biz ne talihli ataların çocuklarıymışız! Bizden sonra geleceklere hazırladığımız ha­ yat, dileriz ki onlara da bu sözün benzerini söyletebilsin! Tabiatın ışık, renk ve ses unsurlarını, mimarisinde kim bizim kadar iyi kullandı? Havuz, yalnız evlerimizin bahçelerinde değildi. Tanrı evlerinin avlusuna lüle lüle akan suları ile kurduğumuz şadırvanlar, mihrap hizasına koyduğumuz ve tapınaklarımızın içini süsle­ diğimiz fıskiyeli havuzlar!... Onlar hâlâ var, hâlâ yaşıyorlar, hâlâ coşuyorlar ve taşıyorlar. Çinilerimiz; maddeleşmiş ışıklarla solmıyan, geçmiyen baharlardır. Onlar, her parçasında başlıbaşına birer manzara taşıyan müzelerdir. Bütün bu eserler, ağacın ve taşın sinesinde hacımlaşan Türk ruhunun öz varlığında taşıdığı yaratma kudretini gösterir. Onlar yerle gökün arasında, yer düzlüğü ile gök kubbesini nazirelemektedirler. Uzun çöllerde, bilinmiyen yollar üstünde gece gündüz seyrettiğimiz bu mavi dam; Türk evinin, Türk sarayının ve Türk türbesinin üstünü sanat eliyle örtmüştür.

(2)

T

ürk mimarlığı, türlü üslûplar ve türlü kalıplarda mucizeler yarattı. Fakat onun üstün tarafı, bilhassa X IV . asırdan sonra ve bizim ülkemizde en ziyade Eski Yunan’da bulabildiğimiz esasa, maksada uyan harikalı basitliktedir. İnce kırıntılar, iğri büğrü şekiller ve çizgiler, artık onun yaratma kudretinin tenezzül etmediği uydurmalardır. Süs diye gördüğümüz, dikkatle yontulmuş bir taş, o mimarlık bütününün içersinden çekiJiverse, azametle yükselen kemerlerin biribirine geçtiğini ve ana çatının yerlere göçtüğünü görürüz. Teferruat sandığımız bu parça, o bütünün tamamlayıcı unsurlarından biridir. Bizim mimarlığımızda fazla, noksan gibidir. Her şey yerinde ve her unsur bir vazifededir. Türk sanatkârı bu ruhu ne derece duyarsa, sanatın her şubesinde olduğu gibi, mimarlıkta da Türk klâsisizmi doğmuş olacaktır. Vatanımızın her köşesini gezip de asırlardan beri varlıklarını bize emanet etmiş bu türlü eserlerin hasretli yüzlerini görmemek kabil değildir. Vatansever Türk sanatkârı, bunların yapıldıkları ilk andaki gençlik ve tazeliklerini, ihtiyar babalariyle analarının delikanlılık ve genç kızlık çağlarını özler gibi, özlemelidirler.

1

* ki büyük devlet adamımız ATATÜRK'ün ve İN Ö N Ü ’nün bu yoldaki yüksek duygularını ve bazan üzüntülü feryatlarını, derece ve zaman itibariyle onlardan sonra gelenler de aynı şiddetle yürekten duymalıdırlar. Cumhuriyetten önce gelenler, bu ata miraslarını bizim kadar sevebilselerdi, anıtlarımızın yontma taşlarını pis sıvalarla kirletmezler; onların güzel yüzlerini âdi boyalarla berbat etmezlerdi. Sevmek için, özden duygular kadar, bilgi de lâzımdır. Türk aydınlarının, dimağlarında bu güzelliklere ayrılması gerekli olup henüz tamam aydınlanmamış yerleri hızla ve zaman geçirmeden vuzuha çıkarmaları, kültürümüz dâvasında ileri sürdüğümüz dilek­ lerin önünde gelenlerdendir. Tabiatın güzellikleri kadar atalar medeniyetinin de yüce ve sevimli izlerini taşıyan yurdumuzun, bahtiyar sabahlar saklı tanyerini, hep beraber gönüllerimizde bulmalı ve duymalıyız. Atatürk kabri ve Çanakkale anıtı projeleri, bize ümit ve teselli veren ışıklar oldu. Geçmişteki şeyler, öğünmek ve yerinmek için değil ; öğrenmek ve örneklenmek içindir. Geçmişin gerçek çocuğu, geleceğin babası olabilendir. 15. nisan. 1943

Maarif Vekili Haşan-Âli YÜCEL

Referanslar

Benzer Belgeler

Mu ğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun “turizm tesisi yapılabilir” kararına karşın Bakan Günay, “Kisebük’le ilgili tüm çal

Tuba auditiva ve cavum tympani birinci yutak kavsinin endoderminden bilateral olarak gelişen evaginasyonlarla meydana gelir.. Birinci yutak kavsi mezenşiminden ise çene

İdare ettiği her biri birer iistad olan arka­ daşları, talebeleri de onun kudretine inanmış insanlar­ dı.. Mübarek ruhuna

Ancak karbon, bun- lardan farkl› ola- rak normal koflullarda oksijenle birleflerek karbon dioksit gaz› oluflturuyor.. Kat›- laflmas›, yani “kuru buz”a dö-

Örne¤in, sigara içmek yerine sürekli olarak salatal›k yemek. Önerilerinin son basama¤›nda kendimize verdi¤imiz ge- ri

For these two reasons, the mystics who exp erience this observation in ecstasy use symbols for its description.. But no one can enter this sun because his

Yapýlan fizik muayene ve ruhsal durum muayenesi sonucunda disfaji þikayeti depresif bozukluðun bir belirtisi olarak deðerlendirilmiþtir... hastalýklar ile depresyon belirtileri

Türkiye’nin en önemli sosyal yardım kuruluşu olan Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü; hem yurt genelinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları ile