• Sonuç bulunamadı

Yeni Symposium Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yeni Symposium Dergisi"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ergenlik ve Ba¤lanma Süreci: Ruh Sa¤l›¤› Aç›s›ndan

Literatürün Gözden Geçirilmesi

Gülseren Keskin*, Olcay Çam**

* Ö¤r. Gör. Ege Üniversitesi Atatürk Sa¤l›k Hizmetleri Meslek Yüksekokulu ** Doç. Dr. Ege Üniversitesi Hemflirelik Yüksekokulu

Yaz›flma Adresi: Dr. Gülseren Keskin

Ege Üniversitesi Atatürk Sa¤l›k Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, ‹zmir Tel: +902323393564

Faks: +902323393546

E-mail: unalgulseren@hotmail.com

Ö ÖZZEETT

Bu yaz›da ba¤lanma kuram›, ba¤lanma süreci, ergen ba¤lanmas›, ba¤lanma ile ilgili psikopatolojik bozuk-luklar, yetiflkin ba¤lanmas› ile ilgili araflt›rmalar gözden geçirilmifltir. “PubMed” ve “ScienceDirect” t›bbî ara-ma motorlar› kullan›larak, özellikle 1985–2004 y›llar› aras›nda yay›mlanan ara-makaleler, öncelikli olarak de¤er-lendirilmeye al›nm›flt›r. Ba¤lanma ebeveyn ve çocuk aras›nda oluflan ilk iliflkinin en önemli oda¤›d›r. Ba¤lan-ma kuram› bebek psikolojisini temel alBa¤lan-mas›na ra¤men ergenleri anlaBa¤lan-mak içinde kullan›lm›flt›r. Ergenin geli-flimsel periyodu içerisinde yaflam›n tekrar gözden geçirilmesi ile kimli¤in oluflturulmas› esnas›nda, ba¤lanma figürlerinin de¤iflmesi ve ergende yeniden organize olmas› nedeni ile ergenlik ba¤lanma iliflkisinde pek çok dramatik de¤iflimin yafland›¤› bir dönemdir. Bu de¤ifliklikler güvenli veya tehlike oluflturacak flekilde ba¤la-n›lan figürün partnere aktar›lmas›yla yaflan›r. Ba¤lanma olgusu âile içerisinde ebeveynin olumlu ya da olum-suz fonksiyonlar›ndan etkilenir. Ebeveyne ba¤lanma ile ilgili bozukluklar çocuk ve ergende davran›flsal prob-lemler, e¤itimsel zorlant›lar ve düflük benlik sayg›s› fleklinde yaflan›r. Erken dönem çocukluk deneyimleri bi-linmeyen bir flekilde yetiflkinlik döneminde de tekrarlanarak yaflan›r ve yetiflkin ba¤lanma stili önceki kog-nisyonlar, duygulan›mlar ve davran›fllarla geliflir. Böylece çocukluktaki ba¤lanma yetiflkinlikteki romantik ilifl-kilerine ve akran iliflilifl-kilerine aktar›l›r. Sonuç olarak, ba¤lanma kuram› psikiyatrik yaklafl›ma ve klinik uygula-malara farkl› bir konsept çizer. Bu konsept do¤umdan yetiflkinlik sürecine kadar bireysel geliflim, ba¤lanma süreci, davran›flsal geliflim sürecinin dikkate al›nmas›n› gere¤ini vurgular. Böylece bu yaklafl›mla ba¤lanma ile ilgili bozukluklar›n çözümüne olanak sa¤lanm›fl olur.

Anahtar Kelimeler: dezorganize ba¤lanma, ba¤lanma, ergen ba¤lanmas›, yetiflkin ba¤lanmas› A

ABBSSTTRRAACCTT

Adolescence and Attachment Process: Review of The Literature in Terms of Mental Health.

This article reviews literature on attachment theory, process of attachment, adolescent attachment, attach-ment related psychopathological disorder, adult attachattach-ment. Articles, published in 1985-2004 and searched via “PubMed” and “ScienceDirect” medical search engines, are primarily included in the review. The attach-ment systems are at the heart of this crucial first relationship between child and parent. Attachattach-ment theory is central in infant psychology but is also more and more used to understand adolescent's vulnerability. Ado-lescence is a period of dramatic change in attachment relationships because of adoAdo-lescence as a develop-mental period of change and reorganization might lead to changes in attachment representations by re-evaluating one’s life experiences in the course of general identity development. These changes enable at-tached children to become attachment figures for their spouses and to live safely in a world characterized by both safety and danger. Attachment bond affected negative or positive parental functioning in family. Disordered parental attachment can commit children, adolescence to lives characterized by relationship dif-ficulties, behavior problems, educational failure, and poor self-esteem. Early childhood patterns are unkno-wingly recreated in our adult relationships and adult attachment style is developmentally antecedent to cognitions, emotions and behaviors. So attachment in childhood was likely to be transferred to romantic and peer-relations. Hence attachment theory is drawing up a new concept to psychiatric approach and cli-nical practice. Indeed, this concept permits to take into account in a combined manner individual develop-ment, processes of attachdevelop-ment, and behavior adjustments, from birth throughout adulthood. So this app-roach gives permission to treatment of disorders related to attachment disorder.

(2)

New/Yeni Symposium Journal • www.yenisymposium.net 53 G‹R‹fi

Ba¤lanma [attachment], yaflam›n ilk günlerinde bafl-layan, çevreyle olan etkileflim sonucu geliflen ve duygu-sal yönü a¤›r basan bir durumdur. Ayn› zamanda ba¤-lanma, çocuk ve bak›m veren kifli aras›nda geliflen; çocu-¤un bak›m veren kifliyi arama ve yak›nl›k aray›fl› davra-n›fllar› ile kendini gösteren, özellikle stres durumlar›nda belirginleflen, dayan›kl› ve devaml›l›¤› olan duygusal bir ba¤ olarak da tan›mlanmaktad›r (Ainsworth 1997). Bu gözden geçirme yaz›s›nda ba¤lanma teorisi ergen aç›s›n-dan irdelenmifltir.

Ba¤lanma Teorisi: Anne-bebek aras›nda ba¤lanma gebelikte bafllamaktad›r (Fuller ve ark. 1993). Gebelikle birlikte bafllayan ba¤lanma süreci, do¤um sonras› ilk ay-lar› içeren, hâttâ bâzen ilk y›llara kadar uzayabilen bir süreci kapsar. Bu dönemde bebe¤in ba¤lanma biçimi, an-nenin bebekli¤indeki kendi ba¤lanma biçiminden etkile-nir. Ayn› zamanda annede gebelik ve lo¤usal›k dönemin-de, kendisinin bebekken, annesine ba¤lanma gelifltirdi¤i süreçte yaflad›¤› güçlük ve çat›flmalar› tekrar yaflayabilir (Bowlby 1988, Benoit ve ark 1987, Zeanah ve ark. 1997). Ba¤lanma sürecinde anne kendisi bebekken, annesine ba¤lanmas›n›n yaratt›¤› güçlükleri ve çat›flmalar› yafla-mas›na “imge bebek” kuram› denilmektedir (Atasoy ve ark. 1997).

Do¤um sonras› anne ve çocuk aras›nda güvene daya-nan bir iliflki yap›lan›r. Anne-bebek aras›ndaki güvenli iliflki baba ve kardefllerin kat›l›m› ile güçlenmektedir. Bu sosyal deste¤in niceli¤i ve niteli¤iyle anne-bebek ba¤lan-mas› aras›nda kuvvetli iliflkinin oldu¤u bildirilmektedir (Lowinger ve ark 1995). Bebekle iliflkide bu derin mem-nuniyet duygular› ebeveyn taraf›ndan bebe¤i kabûllen-me durumunun en üst düzeye ulaflmas› için tekabûllen-meldir. Be-be¤e, özel bir sevgi hissetmek ve anne/baba rolünün iyi bir flekilde yerine getirilmesi, ba¤lanmaya do¤ru duygu-sal bir atmosfer yarat›r. Bebe¤e yönelen annelik/babal›k davran›fllar›, bebe¤in kendisine de¤er verme duygusu-nun geliflmesinde önemli bir rol oynamaktad›r (Waters ve ark 2000, Troy 1995).

Ba¤lanman›n oluflabilmesi için, bebe¤in anneyi di-¤erlerinden ay›rt edebilmesi, nesne süreklili¤inin olmas› gerekti¤i ve sembolik oyun yetisinin [oyunda nesneleri ve kiflileri simgesel olarak temsil edebilme] önemli oldu-¤u düflünülmektedir (Pehlivantürk 2004).

Bowlby (1988) ve Ainsworth’a (1997) göre güven duygusunu artt›ran bak›c› çocu¤u tehlike ve strese karfl› korumada önemli bir yere sâhiptir. Çocu¤un primer ba-k›c›s› veya ba¤lanma nesnesi yeterli düzeyde hassas, du-yarl› ve uyumlu ise çocuk ileride güvenli ba¤l›l›k stili ge-lifltirir. Bu güvenli ba¤lanma ile kifli kendi yeterlili¤ine, kiflisel de¤erlerine [benli¤in pozitif içsel çal›flma

modeli-ne göre] gerçekçi ve geçerli olana güvenme modeli sergi-ler ve isergi-lerde partneri ile olumlu iliflkisergi-ler gelifltirebilir [di-¤erlerine karfl› pozitif içsel çal›flma modeli]. Bu modeller kiflisel yeterlili¤e dayan›r ve akranlarla olumlu iliflkiler gelifltirilmesini sa¤lar (Bowlby 1988, Ainsworth 1997).

Ba¤lanma anne–çocuk aras›ndaki pek çok etkileflim ve farkl› dinamiklerden etkilenir ve birey farkl› ba¤lan-ma stili deneyimler. Bir veya birden fazla ba¤l›l›k figürü genellikle uyumu bozar yâhut duyarl›l›¤› ortadan kald›-r›r ve çocuk güvensiz ba¤lanma flekli gelifltirir. Bu stil ki-flinin ileride kendine ve partnerine karfl› negatif içsel ça-l›flma modeli gelifltirmesine neden olur. ‹çsel çal›flan mo-deller, birbirleriyle iliflkili olan iki fark› boyuttan olufl-maktad›r: “Kendilik modeli” bireyin kendisini ne kadar de¤erli gördü¤üne ve baflkalar› taraf›ndan da ne oranda sevildi¤ine iliflkin alg›lar›n›, “di¤eri modeli” ise, bireyin ihtiyac› oldu¤unda yak›n çevresindeki insanlardan ne oranda yard›m isteyebilece¤ine ve bu kiflilerin güven ve-ricili¤ine iliflkin de¤erlendirmelerini yans›tmaktad›r (Goldberg 2003, Green ve Goldwyn 2002).

Yap›lan araflt›rmalar annenin gebelik sürecinin bebe-¤in ba¤lanmas›nda etkili oldu¤unu göstermifltir. Özellik-le erken do¤an bebekÖzellik-lerde, ba¤lanma bozuklu¤u görül-me riskinin yüksek oldu¤u tesbit edilmifltir. Erken do¤an bebeklerle zaman›nda do¤an bebeklerin anneleriyle ikili iliflkilerinin farkl› oldu¤u, erken do¤an bebeklerin do-¤um haftalar›na ba¤l› olarak uzun süre t›bbî gözlem al-t›nda tutulmalar› ve bu nedenle de âilelerinden ayr› kal-malar› nedeni ile erken do¤an bebeklerin her durumda protesto davran›fl›nda bulunduklar› belirtilmifltir. Bu du-rum hem bebe¤i hem de âileyi olumsuz yönde etkilemifl-tir (Soysal ve ark 2000).

Ayr›ca anne bebek ba¤lanmas›n›n oluflumu ve anne bebek iliflkisinin gelifliminde, gebeli¤in plânlanmas›, ge-beli¤in istenmesi, annenin güven duygusu, âilenin sos-yoekonomik ve kültürel durumu, efl iliflkileri, efl deste¤i, kad›n›n âilesiyle ve sosyal çevresiyle olan iliflkileri, do-¤um flekli, ilk günlerde yaflanan anksiyete, anne ve bebe-¤in sa¤l›k durumu, çocuk bak›m› bilgisi gibi faktörlerin etkili oldu¤u belirtilmektedir (Benoit ve ark. 1997, Fuller ve ark. 1993, Goldberg ve ark. 2003).

Ergende Ba¤lanma Süreci: Ergenlik, genellikle çocuk ve âilesinin yaflam›nda belirgin bir de¤iflimin gözlendi¤i dönemdir. S›kl›kla ergen taraf›ndan, kurallara karfl› gel-melerle karakterize ciddi f›rt›nalar›n koptu¤u stresli bir yaflant› deneyimlenir (Allen ve ark. 1998, Lieberman ve ark. 1999).

Ergenlik, âilenin d›fl›ndaki iliflkilerin yo¤unlaflt›¤›, ebeveynden ba¤›ms›zlaflmaya do¤ru yol al›nd›¤›, âile ile dürüst ve yak›n iliflkilerin devam ettirilmeye çal›fl›ld›¤› bir dönemdir. Ergenin ebeveyne güvenli ba¤lanma

(3)

tirmesi, kimli¤in ve benli¤in geliflimi için önemlidir. Er-gen ebeveyninden ayr›lmaya ve otonomi kazanmaya bafllamas›na ra¤men bu otonomi ebeveynle güçlü bir ilifl-ki kurmas›na engel de¤ildir. Bu güvenli ba¤lanma ergene benli¤ini oluflturmada ve gelifltirmede, benlik sayg›s›n› artt›rmada ve kimli¤ini yap›land›rmada yard›mc› olur (Allen ve ark. 1998, Kenny ve Gallagher 2002).

Ergenin ba¤lanmas›yla ilgilenen pek çok çal›flmada ergenlik döneminde ba¤lanman›n ergenin inançlar›, his-leri, yak›n arkadafll›klar› çevresinde flekillendi¤ini göster-mifltir. Çocukluk döneminde temel ba¤lanma ö¤esi olan annenin ergenlik dönemine gelindi¤inde bireyin üzerin-de etkisinin azald›¤› görülmektedir. Paterson ve arkadafl-lar›n›n (1995) yapt›¤› bir çal›flmada geç ergenlik döne-minde k›z ergenlerin anneden gördükleri deste¤in artt›-¤›n› ifâde etmelerine ra¤men, erkek ergenlerin deste¤in azald›¤›n› söylemesi ilginçtir.

Ergenlik, ba¤lanma iliflkisinde belirgin bir de¤iflimin yafland›¤› dönemdir. Bu de¤iflim hem güvenli hem de tehlikeli olan dünyada, güvenle yaflamak ve ileride ken-di çocuklar› ve efline karfl› ba¤lanman›n oluflabilmesi için yaflanmas› gereken bir de¤iflimdir. Ergenlik süreci, bire-yin âilenin d›fl›ndaki yaflama haz›rlanabilmesini sa¤la-yan, çocukluk döneminin davran›fl ve düflüncelerinin fle-killendi¤i bir dönemdir (Allen ve ark. 1998, Lieberman ve ark. 1999).

Ba¤lanma süreci ergenin âile ifllevlerini etkiler. Ergen taraf›ndan gelifltirilen güvenli ba¤lanma örüntüsü âile ifl-levlerini olumlu yönde etkiler. Ebeveynle gelifltirilen gü-venli ba¤lanma ancak âile içerisinde iflbirli¤inim ve etki-leflimin yo¤un oldu¤u âile çevresinde geliflti¤i ortaya ç›k-m›flt›r. Güvensiz ba¤lanma gelifltiren ergen âile içerisinde problemler yaflanmaya bafllar. Çünkü güvensiz ba¤lan-ma gelifltiren ergenlerin ebeveyn yap›lar›nda ço¤unlukla ergen taraf›ndan bireyselliklerinin ellerinden al›nd›¤›na dâir bir düflünce geliflmifltir. Ayr›ca güvensiz ba¤lanan ergen ebeveyni bireyselli¤ine yönelik tehdit olarak alg›la-d›¤› için ebeveyni ile çat›flma içerisine girer ve ebeveyn s›k s›k bu çat›flmadan dolay› ergene yönelik bezginli¤ini dile getirir. Güvensiz ba¤lanan ergen ço¤u zaman ebe-veynlerini anlamaya ve duyumsamaya gerek duymad›-¤›ndan, kolayl›kla ebeveyn taraf›ndan engellenir ve geri çevrilir (Kobak ve Sceery 1988, Allen ve Hauser 1996).

Joseph P. Allen ve Deborah Land’dan (1999) aktar›ld›-¤› üzere, ergenlik gibi geçifl dönemi boyunca, ergenler ebeveynlerine daha az ba¤›ml› olmaya bafllarlar. Ancak bu ebeveynlerin onlar›n hayat›nda önemli olmad›¤›n› göstermez. Ergenler ebeveyne daha az ba¤lanmalar›na ra¤men, onlar ile daha fazla karfl›l›kl› iletiflim ve etkilefli-me girerler. Ergenin otonomisi ebeveyne ba¤lanmay› olumsuz etkiliyor gibi görünse de, aksine arka plânda

er-genlik boyunca devam eden güvenli iliflkiler kurmaya yönelme fleklinde ba¤lanma fleklinde kendini gösterir (Land ve Allen 1999).

Bu aç›dan bak›ld›¤›nda, ergenlik ba¤lanma ihtiyac›-n›n ve davran›fllar›ihtiyac›-n›n terk edildi¤i bir dönem gibi gö-rünmesine ra¤men, zamanla etkisini artt›rarak akranlara aktar›lmaktad›r. Bu geçifl akranlara karfl› gelifltirilen ba¤-lanma iliflkilerinden, öncelikle ebeveynle karfl› gelifltirilen hiyerarflik ba¤lanma iliflkisine dönüflür.

Gerilimli kaç›nan ba¤lanma gelifltiren ergenlerinse, çevrelerindekilere güvenemediklerinden genellikle kifli-leri kontrolkifli-leri alt›na alma e¤iliminde olduklar› ve öfke-lerini do¤rudan ifâde edemedikleri, bütünlük duygusu-na sâhip olamad›klar›, özde¤er duygusunu sürdüreme-dikleri tespit edilmifltir. Bu kiflilerin kimlik organizasyon-lar›nda sorunlar yaflan›r (Tyrrell ve Dozier 1999, Rosens-tein ve Horovitz 1996).

Ba¤lanma ve Psikososyal Uyum: Ba¤lanma yaflam›n ilk aylar›nda geliflmesine ra¤men, yaflam›n sonraki y›lla-r›n› pozitif veya negatif yönde etkileyerek, yaflam boyun-ca sosyal iliflkilerin gelifliminin temelinde yer al›r. Ergen-likten önce, ba¤lanma çocu¤un kendini tehlike alt›nda yâhut rahats›z hissetti¤inde kulland›¤› benli¤i koruma stratejilerini ifâde eder. Daha sonra ba¤lanma iliflkiler, benli¤i koruma stratejileri üzerine flekillenir (Lapsey ve ark 2000).

Ba¤lanma iliflkisi ergende kognitif geliflimi etkiler. Ör-ne¤in fleklî ifllevsel düflünme kapasitesinin oluflmas› [özellikle zihinde h›zla özetleyebilme kapasitesi] bir bak›-ma iyi bir ba¤lanbak›-ma iliflkisinin gelifltirilmesine ba¤l›d›r. Benli¤e aktar›larak farkl›laflan ba¤lanma iliflkisi içsel sü-reçlerden etkilenir. ‹çsel çal›flma modelinde çocu¤un yafl› ve çocuk taraf›ndan bak›m verenlerin iliflkisinin alg›lan›fl flekli önemli olmas›na ra¤men, içsel çal›flma modeli çocu-¤un kognitif geliflim sürecine göre, bireysel farkl›l›klar göstermesi de dikkate al›nmas› gereken bir durumdur. ‹ç-sel çal›flma modeline göre davran›flsal süreç [yak›nl›k arama, bafl etme] ve duygusal süreç [alg›lama, yorum, beklenti] ba¤lanma stillerinden etkilenir. Ergenlerde içsel çal›flma modeli ise ergenin ba¤lanmayla ilgili zihinsel sü-recini, kifliler aras› iliflkilerini yans›t›r ve yaflam› boyunca de¤iflmeden kifli üzerinde etkinli¤ini sürdürür (Meeus ve ark 2002).

Ebeveyn ile gelifltirilen s›cak, doyurucu bir iliflki, ile-ride ergenin akranlar›yla daha kaliteli bir iliflki kurmas›-na ve duygusal aç›dan doyum sa¤lamas›kurmas›-na yol açar. Olumsuz yaflant›lar nedeniyle [travma, göç, annenin depresyonu] geliflen güvensiz ba¤lanma ise ilerde çocuk-ta depresyon oluflmas›na neden olur ve bu da ergenlik y›llar›nda daha fazla oranda davran›fl problemine yol açabilmektedir (Allen ve ark. 1998).Yine çocukluk

(4)

ça¤›n-New/Yeni Symposium Journal • www.yenisymposium.net 55 da annesi ile güvenli bir ba¤lanma gelifltiren bireyler er-genlik döneminde yaln›zl›k çekmemektedirler (Kerns ve Stevens 1996).

Ba¤lanma davran›fl›n›n ebeveynden akranlara çevril-mesi s›ras›nda herkes olumlu fleyler yaflamayabilir. Âile-si ile güvenÂile-siz ba¤lanma gelifltiren ergenler ba¤lanma ih-tiyac› ve otonomi aras›nda dengeyi kuramayabilir (Weiss 1982). Bu ergenlerde güven duygusu azalm›flt›r; ba¤lan-ma iliflkilerinde hep bir sonlan›fl, karars›zl›k veya prob-lem yaflarlar, böylece yeni bir sorun yaflamamak için ilifl-kiye girmekten sak›n›rlar. Oysa güvenli ba¤lanan ergen-ler, problemlerle karfl› karfl›ya kald›klar›nda h›zla çözü-me gidebilçözü-mektedirler. Kaç›nma davran›fl› ile ilintili gü-vensiz ba¤lanma gelifltiren ergenler ba¤lanma figürleriy-le bir probfigürleriy-lem yaflad›klar›nda h›zla depresyona girerfigürleriy-ler. Buradaki ergen depresyonu asl›nda ebeveyn güvensiz ba¤lanmas›n›n uzant›s›d›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda, erge-nin ebeveyerge-nin deste¤ine ihtiyac› hiç bitmez ancak ergen dâima kendini ebeveynlerinden ba¤›ms›z bir birey olarak alg›lar (Seiffge-Krenke 1993).

Yine Finnegan ve arkadafllar›n›n(1999) yapt›¤› bir ça-l›flmada güvensiz ve ambivalan ba¤lanma geliflen ilkö¤-retim 3. ve 7. s›n›f erkek ö¤rencilerinim stresle karfl›laflt›k-lar›nda immatür davranarak suçu, kurban olarak seçtik-leri baflka bir akran›n›n üzerine att›klar› ve sürekli tedir-gin ve tereddütlü davran›fllar sergiledikleri ortaya ç›k-m›flt›r (Finnegan ve ark. 1999).

Güvensiz, dezorganize ba¤lanma geliflmifl olan er-genlerde ise stres ile bafl etmede organize bir davran›fl gösterememe, yabanc› durum testinde stereotipik, asi-metrik ve zamans›z hareketlerin varl›¤›, donup kalma ve-ya hareketlerde ve-yavafllama görülmektedir (Hall ve Geher 2003). Dezorganize ba¤lanma örüntüsünün alt›nda yatan nedenin bak›m veren tepkilerinde güven verici olmayan, tutars›z, kaba, benmerkezci veya zorbal›¤a dayanan bir tutum sergilemesi ve bireyin bak›m verenden korkmas› oldu¤u belirtilmektedir (Cooper ve ark. 1998). Bu ergen-lerin s›kl›kla fiziksel fliddet uygulad›klar› ve düzeni bo-zucu davran›fllar sergiledikleri, kurallara düflünmeden karfl› ç›kt›klar› ve âniden öfkelendikleri gözlenmifltir.

Ba¤lanma bozukluklar›nda cinsel suçlar›n görülme olas›l›¤› fazlad›r. Cinsel istismar davran›fl›n›n etiyoloji-sinde da¤›n›k ba¤lanma bozuklu¤unun yatt›¤› düflünü-lür. Ayr›ca, da¤›n›k ba¤lanm›fl ergenlerde cinsel bafl etme mekanizmas› olarak s›k mastürbasyon davran›fl› sergile-me gözlenir. Bu kifliler mahremiyetlerini kaybettiklerini düflünürler, kendilerini yaln›zl›¤a itilmifl hissederler ve bu kiflilerin cinsel bozukluklar›n›n temelinde geliflimsel stresörlerle birlikte düflük benlik sayg›s›, bafl etme meka-nizmalar›n›n zay›fl›¤›na ve kifliler aras› iliflkilerde bozul-ma yatar (Brown ve ark. 1999, Burk ve Burkhart 2003).

Ba¤lanma ‹liflkisi ve Sosyal Yeterlilik: Ba¤lanma bir sosyal davran›fl çeflididir. Bowlby ba¤lanmay› çocuk geli-fliminin erken döneminde aram›flt›r (Bowlby 1988). Do-¤umdan yaklafl›k dört ay sonra yetiflkinlerden farkl› ola-rak bebek güvenli ba¤lanma figürü olaola-rak öncelikle an-neyi tercih etmektedir. Üç yafl›n›n bafllar›nda güvenli ba¤lanan çocuk ö¤retmeninin ve di¤er insanlar›n yan›n-da kendini rahat ifâde etmeye bafllar. Bu dönemde ikincil ba¤lanma figürü ö¤retmeni veya ona yak›n olan bir bafl-ka kifli olmufltur.

Ergenin ba¤lanma süreci ergenin kurdu¤u sosyal ilifl-kilerin niteli¤ine göre, de¤erlendirilen içsel çal›flma mo-deli üzerine kurulmufltur. Benli¤in önceki bilinçli ve son-raki bilinçsiz ruhsal durumlar›n› temsil eden içsel çal›fl-ma modeli, bireylerin ba¤lançal›fl-ma figürlerinden etkilenir. Erken dönem ba¤lanma iliflkileri ergenin ebeveynle olan geçmiflteki iliflkilerini ve ebeveynin verdi¤i tepkilerin ka-litesini yans›t›r (Allen ve ark. 1998).

Çocuklar, ergenlik dönemine geçti¤inde, geçiflin ilk y›llar›nda ergenin ebeveynlerinden ba¤›ms›zlaflmas›yla birlikte akranlar›yla iletiflimin a¤›rl›kl› oldu¤u iliflkiler yaflamaya bafllarlar. Ergenin akranlar›yla gelifltirdi¤i her yeni iliflki, ergen için yeni bir güven kayna¤› demektir. Akranlarla kurulan bu iliflkiler ergenin di¤er ergenler ile düflüncelerini ve de¤erlerini karfl›laflt›rmas›n› sa¤lar, er-gen tek bafl›na kald›¤›nda ne yapaca¤›n› ö¤renir ve bu fle-kilde ergenin kimlik geliflimine katk› sa¤lanm›fl olunur. Ebeveynle kurulan güçlü ba¤lanma, akranlarla gelifltiri-len ba¤lanma ile iliflkilidir. Ebeveynlere ba¤lanma yak›n-l›kla iliflkili de¤il, duygusal ba¤la iliflkilidir. Ebeveyne karfl› gelifltirilen ba¤lanma benlik sayg›s›, yaflam kalitesi, affektif durum, psikolojik iyilik hâli, kimlik ve okula kar-fl› gelifltirilen uyumla iliflkili bulunmufltur (Allen ve ark. 1998, Kuperminc ve ark 1996).

Ergenlik dönemindeki ba¤lanma özellikleri bireysel farkl›l›klardan etkilenir. Ergen farkl› stresörlerle karfl› karfl›ya kald›¤›nda stresle bafl edebilmek için güvenli ba¤lanman›n bir göstergesi olarak farkl› uyum mekaniz-malar› ortaya koyar. Ebeveynleri ile uygun olmayan, ebe-veynleri taraf›ndan tutars›z ambivalan veya tepkisiz kal-ma gibi yan›tlar verilmesi ile zarar veren bir iliflki ile ebe-veyne güvensiz ba¤lanan çocuk distresle karfl› karfl›ya kald›¤›nda mahremiyetini yitirdi¤ini hisseder. Güvensiz ba¤lanan bu çocuklar, ergenlik dönemine geldiklerinde, çevrelerinde bulunan kiflileri güvenilmez ve iliflkilerini de gereksiz bulmaya bafllarlar. Güvensiz ba¤lanan ergen, ba¤lanmayla iliflkili deneyimlerinde tutars›zl›k gösterir ve yak›n arkadafll›klar›nda zorluklar yaflar (Lieberman ve ark 1999). Güvensiz ba¤lanma gösteren ergenlerde agres-yon ve öfke davran›fl› gösterme s›kl›¤› artmaktad›r (Thompson 2002).

(5)

Son 10 y›lda ergenlerde agresyon dramatik bir flekilde art›fl göstermifltir. Ergenlerdeki bu agresyon genelde teh-likeli antisosyal davran›fl gösterme, sald›rgan davran›fla engel koyamama fleklinde kendini gösteren dürtü dene-tim bozukluklar› fleklinde ortaya ç›km›flt›r. Bowlby’nin çal›flma modeline göre ebeveynle aras›nda güvensiz ba¤-lanma gelifltiren çocukta, kristalizasyon aflamas› boyunca anne çocuk iliflkisinde dürüst olmayan, güvensiz, öfkeli ve kaosun egemen oldu¤u bir iliflki biçimi gelifltirilir. Ça-l›flma modeli sosyal kognisyonu kapsamaktad›r. Sosyal kognisyon bireyin di¤erlerini ve çevreyi alg›lama, onlar hakk›nda düflünme biçimini belirler. Çocu¤un çal›flma modeline göre iliflki biçimi güvensizlik içeriyorsa, çocuk di¤er insanlar›n davran›fllar›na karfl› hep bir negatif bek-lenti içerine girer. Ço¤u zaman akranlar›na karfl› belirsiz-lik içeren, manüpilatif, provakatif davran›fllar sergiler.

Ergen taraf›ndan okul çevresinde antisosyal y›k›c› davran›fllar fleklinde gösterilen agresyon, ebeveynlerin, çocu¤un ba¤lanma sürecinde çocu¤a karfl› çekingen ta-v›rlar sergilenmesi yâhut ebeveyn taraf›ndan çocu¤un geri çevrilmesi sonucu ortaya ç›kmaktad›r (Waters ve ark 2000). Bu ergenler farkl› geliflimsel alanlarda problemler yaflarlar; duygusal aç›dan distres alt›ndad›rlar, ilerleyen yaflamlar›nda sosyal alanlarda s›k s›k problemlerle karfl›-lafl›rlar, s›kl›kla da kiflilik bozukluklar› mevcuttur. Bu ki-flilik bozukluklar› antisosoyal, narsistik, paranoid kiki-flilik özellikleri olarak kendini gösterir (Allen ve ark 1998, Kenny ve Gallagher 2002).

Ba¤lanma iliflkisinin, yaflam›n karmafl›k dönemlerin-de anksiyete, dönemlerin-depresyon ve duygusal distres oluflturabi-lecek zararl› sonuçlar›n›n olabilece¤i ifâde edilmifltir. Er-genlerdeki depresif yap› kiflinin benli¤ine karfl› negatif inançlar›, baflkalar› taraf›ndan sevilmedi¤i, baflkalar›na güvenilemeyece¤ine dâir düflüncelerinin ba¤lanma süre-ci ile iliflkisi vard›r. Depresyonda meydana gelen insüre-cinile- incinile-bilirli¤in özünde güvensiz ba¤lanma yatmaktad›r. Erken ergenlik dönemindeki karamsar yap›, s›kl›kla ergenlik iliflkilerinde de¤iflimin do¤as›ndan kaynaklanmaktad›r ve bu geçifl döneminde ergen âilesinden ba¤›ms›zlaflmak için u¤raflmaktad›r. Kaç›ngan [avoidant] ergenlerde kor-kulu ba¤lanma daha fazla gözlenmektedir. Bu kifliler ge-nelde destekten yoksun, depresyona e¤ilimli bir yap› ser-gilerler (Brown ve ark. 1999, Mikulincer ve Nachshon 1991). Sonuç olarak, ba¤lanma ve ba¤lanma iliflkileri da-ha çok çocukluk dönemine özgü olarak aç›klanmas›na ra¤men, ergenin yaflam›nda da önemini korumaktad›r (Allen ve ark 1998, Lapsey ve ark 2000).

Ergenler geliflimsel olarak yaflamakta olduklar› döne-min gere¤i ayr›lmaya ve kaybetmeye karfl› daha da du-yarl›d›r. Bu onlar›n ayr›l›k anksiyetesini daha fliddetli ve derinden yaflamalar› ile ilgilidir. Ayr›l›k anksiyetesi

bü-tün insanlarda oldu¤u gibi ergenlerde de kay›p psikoloji-sini ve bununla ilgili yas ve/veya depresif duygular› or-taya ç›karabilir. Böyle bir derin yaflant›n›n sonucu yo¤un anksiyete ve umutsuzluk geliflir ve ergenlerde bir çeflit yas reaksiyonu ortaya ç›kar. Ergenlerin ebeveynleri ile ba¤lanma tarz› ambivalan özellikler tafl›yorsa bu normâl yas sürecini patolojik duruma dönüfltürerek ortaya aç›k veya gizli depresyon tablosunun ç›kmas›na neden olabil-mektedir. Böylece hayattan zevk alamama, isteksizlik, umutsuzluk, karamsarl›k, afl›r› duyarl›l›k ve al›nganl›kla birlikte ifltahs›zl›k, uyku düzensizlikleri ve kilo kayb› gi-bi belirtiler gözlenir (Kenny ve Gallagher 2002, Lapsey ve ark 2000).

Tepkisel ba¤lanma bozukluklar› ergenlerde psikiyat-rik bozukluklarla birlikte gözlenmektedir. Ciddi ba¤lan-ma problemleri yeme problemleri, afl›r› kilo kayb›, isten-meyen agresif davran›fllar veya içe kapanma ve sosyal izolasyon, sürekli kendini geri çevrilmifl ve stres alt›nda hissetme, obsesyonlar›n yo¤unlaflmas›, ümitsizlik, k›z-g›nl›k fleklinde kendini gösterebilir. Tepkisel ba¤lanma bozukluklar›n›n nedenleri aras›nda genetik yatk›nl›k, hâ-milelikte yaflanan maternal ambivalans, travmatik prena-tal deneyimler, hâmilelikte alkol kullan›m›, do¤um trav-mas›, seksüel veya fiziksel istismar yâhut ihmâl, çocuk-luk döneminde anneden âniden ayr›lma, kronik maternal depresyon say›labilir (Burk ve Burkhart 2003, Lapsey ve ark 2000).

Akranlar ve ö¤retmenler ile iliflkinin, ergenin okul-dan memnuniyeti ve okulda gösterdi¤i performans üze-rinde etkili olmas› nedeniyle, güvenli ba¤lanma ergenin okul sürecinde de önemli bir yere sahiptir. Özellikle er-genlik sürecinde geliflim dönemiyle iliflkili, içsel ve d›flsal sorunlar ba¤lanmadan etkilenir ve bu sorunlar›n ergenin okuldaki performans ve mutlulu¤unu etkilemesi de fla-fl›rt›c› de¤ildir. Sonuç olarak, ba¤lanma ergenin akranlar-la iliflkisi ve akademik performans› üzerine etkilidir ve güvenli ba¤lanmayan birey kifliler aras› iliflkilerde afl›r› hassast›r ve güçlükler yaflar, di¤erleri ile etkileflime ve okul baflar›s›na önem vermez (Kenny ve Gallagher 2002, Waters ve ark. 2000).

Ergende Sosyal Cinsiyet Rolü ve Ba¤lanma: Ba¤lan-ma davran›fl› ile sosyal cinsiyet rolünün geliflimi aras›nda iliflki olabilece¤i düflünülmektedir. Konuyla ilgili olarak yap›lan çal›flmalar, bebek-bak›c› aras›ndaki duygusal ba-¤›n, onun sosyal cinsiyet rol geliflimini etkiledi¤ini belirt-mektedir. Sosyal cinsiyet rolü, bireyin erkeksili¤i ve ka-d›ns›l›¤› alg›lamas›d›r. Sosyal cinsiyet rolü ile ilgili litera-tür gözden geçirildi¤inde, bireylerin sosyal cinsiyet özel-likleri aç›s›ndan dört gruba ayr›ld›¤› görül-mektedir. Bunlar “erkeksi cinsiyet rolü”, “kad›ns› cinsiyet rolü”, “androjenik cinsiyet rolü” ve “belirsiz cinsiyet rolüdür”.

(6)

New/Yeni Symposium Journal • www.yenisymposium.net 57 Geleneksel aç›dan “erkeksi cinsiyet rolü” biliflsel ve sos-yal olarak egemen bir flekilde davranma, amaç yönelimli olma ve hâkim olma gibi özellikleri içerirken, “kad›ns› cinsiyet rolü” duygusal olarak duyarl› ve destekleyici ol-ma gibi özellikleri içermektedir. Daha önceki y›llarda in-sanlar›n sosyal cinsiyet rolü, bir ucu kad›ns› özellikler [diflilik: feminity], di¤er ucu ise erkeksi özellikler [erillik: masculunity] olan tek bir boyut üzerinde gösterilirken, 1970’li y›llarda yap›lan araflt›rmalarda, kad›ns›l›¤›n ve er-keksili¤in birbirinden ba¤›ms›z boyutlar oldu¤u öne sü-rülmüfltür. Böylece bireyler sosyal cinsiyet aç›s›ndan bel-li ölçülerde hem kad›ns› hem de erkeksi özelbel-liklere sâhip olabilmektedirler. Bu flekilde hem kad›ns› hem de erkek-si özellikleri belli ölçülerin üzerinde kendinde tafl›yan bi-reylere “androjenik” bireyler ad› verilirken, alt›nda tafl›-yan bireylere ise “belirsiz” cinsiyet rolüne sâhip bireyler ad› verilmektedir (Juni ve ark. 1994).

Kad›ns› ve androjen ergenlerin, erkeksi ve belirsiz sosyal cinsiyet rolüne sâhip olanlara göre ebeveynine da-ha fazla ba¤lanma gelifltirmifl olduklar›, bu ba¤lanman›n babadan daha fazla anneye oldu¤u, ayr›ca k›zlar›n arka-dafllar›na daha fazla ba¤lanma bildirdikleri belirtilmekte-dir. Ayr›ca, sosyal cinsiyet gruplar›ndakilere oranla, and-rojen sosyal cinsiyet rol kimli¤ine sâhip k›z ergenlerin ba-balar›na, erkek ergenlerin ise annelerine daha yak›n ol-duklar› bildirilmektedir. Arkadafla ba¤lanma aç›s›ndan ise, Haigler ve arkadafllar›n›n (1995) bulgular›n›n aksine, ergenler aras›nda cinsiyet aç›s›ndan fark rapor edilmez-ken, sosyal cinsiyet aç›s›ndan anlaml› farkl›l›klar belirtil-mekte, androjen k›zlar›n di¤er sosyal cinsiyet rollerine sâhip olanlara oranla arkadafllar›na daha fazla ba¤lan-d›klar› bildirilmektedir (Haigler ve ark 1995).

Konuyu sosyal cinsiyet rol çat›flmalar› çerçeve-sinde inceleyen ve özellikle erkek ergenler üzerinde gerçeklefl-tirilen araflt›rmalar›n sonucunda ise, sosyal cinsiyet rol çat›flmas› ile ebeveyne ba¤lanma aras›nda olumsuz bir iliflki oldu¤u bildirilmektedir. Bir baflka deyiflle, erkek er-genlerin ebeveynine güvenli ba¤lanma düzeyleri artt›k-ça, geleneksel sosyal cinsiyet rollerini benimseme oranla-r› azalmakta, bunun tersine güvenli ba¤lanma düzeyleri azald›kça, geleneksel sosyal cinsiyet rollerini benimseme oranlar› artmaktad›r. Bunun nedeni olarak da ebeveyni ile çat›flmal› iliflkisi olan erkek çocuklar›n, kad›nlar› ba-¤›ms›zl›klar›n› gasp edici görmelerine yol açt›¤› belirtil-mektedir. Oysaki çocuk ebeveyn iliflkisi olumlu olan ve özellikle babaya güvenli ba¤lanan erkek çocuklar duygu-lar›n› anlat›mda kendilerini rahat hissetmekte, sosyal cin-siyet rolü ile ilgili s›k›nt› yaflamamaktad›rlar (Lieberman ve ark 1999, Smyke ve ark. 2002).

Çocuklukta ve Ergenlikte Geliflen Ba¤lanman›n Ye-tiflkinli¤e Aktar›lmas›: Bowlby’nin (1988) ba¤lanma

ku-ram›n›n temel amac›, bebeklerin birincil bak›c›lar›na na-s›l ba¤land›klar›n› ve onlardan ayr›ld›klar› zaman yafla-d›klar› duygusal stresi aç›klamak ve tan›mlamakt›r. Bowlby’nin (1988) ba¤lanma kuram›, bebeklerin ve ço-cuklar›n birincil bak›c›lar›ndan [genellikle anne] belli sü-relerle ayr› kalmalar› s›ras›nda gösterdikleri tepkilerin gözlenmesinden ortaya ç›km›flt›r.

Çocukluk döneminde ebeveyne karfl› gelifltirilen ba¤lanma iliflkisi uzun dönem etkisini sürdürebilecek olan romantik iliflkiye dönüflebilmektedir. Bu iliflki biçi-minde bireysellik ön plânda gibi görünse de, iliflkinin uzun süre devam edebilmesi için ba¤lanmaya ihtiyaç duyulur. Romantik iliflkiler de do¤urganl›k, cinsel birlefl-me ön plânda ise de iliflki sürecinde sürekli ebeveynle çocuk iliflkisi yaflanmak istenir fakat kifli o dönemde ebe-veyndir.

Bir çal›flmada babaya karfl› gelifltirilen ba¤lanman›n ileriki ergenlik dönemi romantik iliflkilerinde afl›r› hassa-siyet göstermeyi engelledi¤i ortaya ç›km›flt›r (Ho 2004). Ba¤lanma, yaln›zca çocukluk ile s›n›rl› olmay›p ya-flam boyunca sürer. ‹lk temel iliflki olan anne çocuk ilifl-kisi, sonraki yaflam dönemlerindeki ba¤lanmalar için ör-nek olur. ‹nsanlar›n bebeklik döneminde ebeveynleriyle [a¤›rl›kl› olarak anne] kurduklar› iliflki ile yetiflkinlik dö-nemindeki romantik iliflkileri çeflitli aç›lardan benzerlik-ler göstermektedir. Bir çocu¤un, ba¤lanma figürü [anne] yan›nda oldu¤unda ve gereksinimlerine duyarl›l›k gös-terildi¤inde, kendisini güvende hissetmesi gibi yetiflkin-ler de, eflyetiflkin-leriyle birlikte olduklar›nda ve gereksinimyetiflkin-lerine doyum bulduklar›nda kendilerini güvende ve rahat his-sederler. Bu durumda, efl, bireyin, örne¤in ifl yaflam›nda yarat›c› projeler gelifltirmesini [bebeklik dönemindeki çevreyi keflfetme sürecindeki gibi] sa¤layan güvenli bir temel olma özelli¤i tafl›r (Bartholomew 1997). Birey ken-disini, gergin, hasta veya tehlike içinde hissetti¤inde efli güvenlik, rahatl›k ve koruma sa¤lar. Bir baflka deyiflle, aflk yaflant›s› güvenlik duygusu sa¤layan yetiflkin bir efl-le yaflanan duygusal bir ba¤d›r. Bu noktada, bebeklik dö-nemi ile yetiflkinlik dödö-nemi ba¤lanma süreci aras›ndaki farkl›l›klara da de¤inilebilir. Bebek ile anne aras›ndaki ba¤ tek yönlüdür, bebek gereksinimlerinin karfl›lanmas› için rahatl›k arar, anne de bu iste¤e duyarl›l›k gösterir. Yetiflkin romantik iliflkilerdeki ba¤lanma süreci ise, kar-fl›l›kl›d›r, her iki birey de hem bak›m alan hem de bak›m veren konumundad›r [sevgi, flefkat, s›cakl›k vb. almak ve vermek], ayr›ca yetiflkin ba¤lanma süreci cinsel iliflki-de bulunma ve ortak amaçlara sahip olma gibi faktörleri de içermektedir. Dolay›s›yla, yetiflkin romantik ba¤lan-ma sürecinin, ba¤lanba¤lan-ma, ebeveynlik [bak›m] ve cinsel iliflki ö¤elerinin bir bileflimi oldu¤u söylenebilir (Brodsky ve Lichtenstein 1999).

(7)

Hazan ve Shaver (1987), Bowlby’nin zihinsel model-ler ve bunun kiflili¤e yans›malar› ve Ainsworth’un ba¤-lanma türlerine iliflkin görüfllerini romantik aflka uyarla-maya çal›flm›fllard›r. Onlara göre bütün önemli sevgi ilifl-kileri Bowlby’nin ifâde etti¤i anlamda ba¤lanmalard›r. Ayr›ca, ba¤lanma türleriyle romantik aflk› iliflkilendirerek bunlar›n kiflilerin âfl›k olduklar› kiflilerle iliflkilerini belir-ledi¤ini savunmufllard›r. Bu görüfle göre, güvenli âfl›klar baflkalar›na yaklaflmaktan ve baflkalar›n›n kendilerine yaklaflmas›na izin vermekten rahats›z olmazlar ve terk edilme korkusu duymazlar. Kaç›ngan âfl›klar, baflkalar›na fazla yak›n olmaktan rahats›z olurlar. Baflkalar›na ba¤-lanmak ve güvenmek onlar için güçtür. Kayg›l› çeliflkili âfl›klar ise âfl›klar›n›n kendilerini yeterince sevmedi¤ini düflünürler (Hortacsu ve ark 1993).

SONUÇ

Ba¤lanma, ilk temel iliflki olan anne çocuk iliflkisi ile bafllayan, ancak sonraki yaflam dönemlerindeki ba¤lan-malar üzerinde de etkisi olan önemli bir süreçtir. Bireyin kiflisel yeterlilik duygusuna ve olumlu benlik de¤erine sâhip olmas›, güvenli ba¤lanma gelifltirmesine dayan›r. Güvenli ba¤lanma sa¤l›kl› duygusal ve sosyal geliflimi sa¤lar, bireyi stres yaratan koflullardan koruyabilir. Gü-venli ba¤lanman›n geliflmesi sürecinde ebeveynin rolü büyüktür. Bireyin güven duygusunu kazand›¤› süreçte ebeveynin bireye olumsuz yaklafl›mlar sergilemesi, bu bi-reyin farkl› ba¤lanma stilleri ortaya ç›karmas›na neden olur. Bu farkl› ba¤lanma örüntüleri, dönemlere göre fark-l› flekillere bürünerek, bireyin yaflant›s›na yön verir. ‹leri-de partneri, akranlar› ile olumlu ya da olumsuz iliflkiler, gelifltirmesinde etkili olur. Tüm bu süreçler göz önüne al›nd›¤›nda ba¤lanma bireyin ruhsal sürecini de¤erlendi-rirken dikkate al›nmas› ve üzerinde durulmas› gereken önemli bir yap›d›r.

KAYNAKLAR

Ainsworth MS (1997) The personal origins of attachment theory. An interview with Mary Salter Ainsworth. Interview by Pe-ter L. Rudnytsky. Psychoanal Study Child; 52: 386-405. Allen JP, Hauser ST (1996) Autonomy and relatedness in

adoles-cent-family interactions as predictors of young adults’ states of mind regarding attachment. Develop Psychopathol; 8: 793-809.

Allen JP, Moore CM, Kuperminc G, Bell K (1998) Attachment and adolescent psychosocial functioning. Child Develop-ment; 69: 1406-1419.

Allen JP, Land D (1999). Attachment in Adolescence. Cassidy J, Shaver PR, editors. Handbook of Attachment: Theory, Rese-arch, and Clinical Applications. New York: Guilford Press, 319–335.

Atasoy Z, Ertürk D, fiener fi (1997). Alt› ve on iki ayl›k

bebekler-de ba¤lanma. Türk Psikiyatri Dergisi 8: 110–115.

Bartholomew K (1997) Adult attachment processes: individual and couple perspectives. Br J Med Psychol; 70: 249-263. Benoit D, Parker KC, Zeanah CH (1997) Mothers representations

of their infants assessed prenatally: stability and association with infants’ attachment classifications. J Child Psychol Psychiatry; 38: 307-313.

Bowlby J (1998) Developmental psychiatry comes of age. Am J Psychiatry; 145: 1-10.

Brodsky SI, Lichtenstein B (1999) Don’t ask questions: a psychot-herapeutic strategy for treatment of involuntary clients. Am J Psychotherapy; 3: 215–220.

Brown J, Cohen P, Johnson JG, Smâiles EM (1999) Childhood abuse and neglect: specificity of effects on adolescent and young adult depression and suicidality. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry; 2: 1490–1496.

Burk LR, Burkhart BR (2003) Disorganized attachment as a diat-hesis for sexual deviance developmental experience and the motivation for sexual offending. Aggression Violent Behav; 3: 487–511.

Cooper MI, Shaver PR, Collins NI (1998). Attachment styles, emotion regulation, and adjustment in adolescence. J Perso-nality Social Psychol; 74: 1380-1397.

Finnegan RA, Hodges EVE, Perry DG (1996) Preoccupied and avoidant coping during middle childhood. Child Develop; 67: 1318-1328.

Fuller SG, Moore LR, Lester JW (1993) Influence of family func-tioning on maternal-fetal attachment. J Perinatol; 13: 453-460.

Goldberg S, Benoit D, Blokland K, Madigan S (2003) Atypical maternal behavior, maternal representations, and infant di-sorganized attachment. Dev Psychopathol; 15: 239-257. Green J, Goldwyn R (2002) Annotation: attachment

disorganisa-tion and psychopathology: new findings in attachment rese-arch and their potential implications for developmental psychopathology in childhood. J Child Psychol Psychiatry; 43: 835-846.

Haigler VF, Day HD, Marshall DD (1995) Paternal attachment and gender role identity. Sex Roles; 3: 203-221.

Hall SE, Geher G (2003) Behavioral and personality characteris-tics of children with reactive attachment disorder. J Psychol; 137: 145-162.

Hazan C, Shaver P (1987). Romantic love conceptualized as an attachment process. J Pers Soc Psychol; 52: 511-524. Ho MJ (2004) Adolescent attachment to parents: predicting later

adolescent rejection sensitivity. Eriflim Adresi: www.Peop-le.Virginia.Edu/~Psykliff/ Pubs/Presentati-ons/Sra%202004/Ho.Pp, Eriflim Tarihi: 06.07.2006. Hortacsu N, Cesur S, Oral A (1993) Relationships between

dep-ression and attachment styles in parent- and institution-re-ared Turkish children. J Genet Psychol; 154: 329-337. Juni S, Grimm DW (1994) Sex roles as factors in defense

mecha-nisms and object relations. J Genet Psychol; 155: 99-106. Kenny EM, Gallagher LA (2002) Instrumental and

social/relati-onal correlates of perceived maternal and paternal attach-ment in adolescence. J Adolesc; 25: 203–219.

Kerns KA, Stevens AC (1996) Parent-child attachment in late adolescence: links to social relations and personality. J Youth

(8)

New/Yeni Symposium Journal • www.yenisymposium.net 59

Adolesc; 25: 323-342.

Kobak R, Sceery A (1988) Attachment in late adolescence: wor-king models, affect regulation, and representations of self and others. Child Develop; 59: 135-146.

Kuperminc GP, Allen JP, Arthur MW (1996) Autonomy, related-ness and male adolescent delinquency: toward a multi-di-mensional view of social competence. J Adolesc Res; 11: 397-420.

Lapsey D, Varshney N, Aalsma M (2000) Pathological attach-ment and attachattach-ment style in late adolescence. J Adolesc; 23: 137-155.

Lieberman M, Doyle A, Markeiwicz D (1999) Developmental patterns in security of attachment to mothers and fathers in late childhood and early adolescence: associations with peer relations. Child Develop; 70: 202-213.

Lowinger S, Dimitrovsky L, Strauss H, Mogilner C (1995) Mater-nal social and physical contact: links to early infant attach-ment behaviors. J Genet Psychol; 156: 461-476.

Mikulincer M, Nachshon O (1991) Attachment styles and pat-terns of self-disclosure. J Pers Soc Psychol; 2: 321–331. Meeus W, Oosterwege A, Vollebergh W (2002) Parental and peer

attachment and identity development in adolescence. J Ado-lesc; 25: 93–106.

Paterson J, Pryor J, Field J (1995) Adolescent attachment to pa-rents and friends in relation to aspects of self-esteem. J Youth Adolesc; 24: 365-376.

Pehlivantürk B (2004) Otistik bozuklu¤u olan çocuklarda ba¤-lanma. Türk Psikiyatri Dergisi; 15: 56-63.

Rosenstein DS, Horowitz HA (1996) Adolescent attachment and psychopathology. J Consult Clin Psychol; 64: 244-253. Seiffge-Krenke I (1993) Close Friendship and Imaginary

Compa-nions in Adolescence. Laursen B, editor. Close Friendships in Adolescence. San Francisco: Jossey-Bass, 73–87. Smyke AT, Dumitrescu A, Zeanah CH (2002) Attachment

distur-bances in young children I: the continuum of caretaking ca-sualty. J Am Acad Child Adoles Psychiatry; 41: 983-989. Soysal fi, Öktem F, Ergenekon E, Erdo¤an E (2000) Do¤um türü

de¤iflkeninin ba¤lanma örüntüsü üzerindeki etkilerinin in-celenmesi. Klinik Psikiyatri Dergisi; 3: 75–85.

Thompson C (2002) The disposables: our treatment of violent adolescents. Am J Psychoanal; 62: 273-284.

Troy NW (1995) The time of first holding of the infant and ma-ternal self-esteem related to feelings of mama-ternal attachment. Women Health; 22: 59-72.

Tyrrell C, Dozier M (1999) Foster parents; understanding of children’s problematic attachment strategies: the need for therapeutic responsiveness. Adoption Quarterly; 2: 49–64. Weiss RS (1982) Attachment in Adult Life. Parkes CM,

Steven-son-Hinde J, editors. The Place of Attachment in Human Be-havior. New York: Basic Books, 171-184.

Waters E, Hamilton CE, Weinfield NS (2000) The Stability of at-tachment security from infancy to adolescence and early adulthood: general introduction. Child Dev; 71: 678-683. Zeanah CH, Boris NW, Larrieu JA (1997) Infant development

and developmental risk: a review of the past 10 years. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry; 36: 165-178.

Referanslar

Benzer Belgeler

Intraocular pressure changes following cataract extraction in primary open-angle glaucoma patients In this study we aimed to evaluate the changes in intraocular pressure

Sonuç olarak, sisatrakuryum besilat›n 0.15 mg/kg (3xED95) ve 0.2 mg/kg (4xED95)’l›k iki entübasyon dozu karfl›laflt›r›ld›¤›nda entübasyon koflullar› ve hemo-

Yard›mc› sa¤l›k personeli kavram ve tarifinin zaman, mekan, olay ve sorumlulu¤a göre de¤iflti¤i ülkemizde yaflanan bu iki olaydan bizim klini¤imizde gerçekleflende

Beyaz yumurtac›larda yerleflim s›kl›¤›n›n 5’e art›r›lmas› ile yumurta verimi ve Haugh Birimi’nin azald›¤›, ölüm oran›n›n artt›¤›, ancak kabuk kalitesi ve

Askeri çevrelerin, amatör uydu göz- lemcilerinin casus uydular›n›n yerleri- ni keflfetmelerine çok iyi gözle

Poincaré Kestirimi’nin çözümü sonras›nda ortaya ç›kan toz duman içinde, Perelman ile görüflen tek gaze- teciler olan The New Yorker’›n bilim yazarlar›

Ekibin lideri Christer Höög’e göre yeni mekanizma, difli yumurta hücrelerinde kromozom bozukluklar›n›n neden bu kadar yayg›n oldu¤unu aç›klamada yard›mc›

Gözlem VLBA’y› oluflturan ve Atlantik’teki Karayip Denizi’nden, Pasifik’teki Ha- waii adalar›na kadar dizilmifl, herbiri 25 metre çapl› 10 radyo teleskop ile,