** c
Bu Şehr-i Stanbul ki
r r . ' ,
fjffl
İ T " f'ftîrfV ı
D
illerde ve gönüllerde apayrı, bambaşka 'bir efsane olan Boğaziçi'nin eşsiz güzelliği ne ayrı bir güzellik katar es ki yalılar...Doğanın cömertçe bağışladığı o eş siz güzelliğe, İnsan eliyle sanki mü tevazı b ir katkıda bulunabilmenin nâçiz çabasını dile getirir bu ahşap yalılar...
Yeryüzünün en çarpıcı birvbir renkle riyle süslü o yemyeşil tepelerin, Bo- ğaz’ın masmavi sularıyla birleştiği kıyılara oturtulan ve her biri nâzik bir biblo gibi İşlenerek bina olunan bu ahşap yalılar yalnız Türkün yüce gönlünün birer simgesi değil, ayni zamanda tarihin günümüze ulaşabil miş birer yadigârıdır da.
İstanbul'un nice günler görmüş ge çirmiş yaşlılarıdır o güzelim ahşap yalılar... Bilmem ne paşanın ikbâl günlerinde, ne saltanatlı demler ya şamıştır bu ahşap binalar. Paşa’nın «haremleri», bugün için inanılmaz bir hoşgörü içinde ortak yaşamlarını en mutlu biçimde sürdürürlerken aile efradı olarak da nice canlar barın- mıştı bu yalılarda. Oğullar, kızlar, eltiler, görümceler, yeğenler, dayı lar, amcalar... Ve onların hizmetkâr ları olan Çerkez halayıklar, Arap ba cılar, Bolulu abçılar, Arnavut bahçı vanlar...
Bu ahşap yalıların kafesli pencerele rinin ardında Paşa, sanki başında takkesi, sırtında entarisi ile işlemeli sedirin üzerine bağdaş kurup otur makta ve Boğaz’ın o eşsiz güzellikle
rini seyrederken, altın zarf içindeki kulpsuz «Kâbe fincanından, yalıda ki hizmetkârların dibekte dövdükleri misk kokulu ve bol köpüklü Yemen kahvesini höpürdetmektedir sanki... Beyaz köpüklü dalgaların tatlı bir hı şırtı içinde içeri sızdığı kapısı açık kayıkhanelerde kadife şilteli, burnu ve bordaları işlemeli iki çifte kayık- lor hâlâ durmaktadır sanki. Yaz akşamlarında güneşin batması na yakın saatlerde tatlı bir musiki yükselmeye başlar sanki bu yalılar dan. Sanki devrin en ünlü hanende leri, sâzendelerl, bestekârları bilmem ne Bey veya Paşa'nın sofrasında top lanmışlar musiki âlemine .başlamış lardır.
Şevki Beylerin, Kemanı Tatyes Efen
dilerin, Ahmed Rasim Beylerin, Hacı Arif Beylerin, Lâvtacı Hristakllerin, nağmeleri batmakta olan günü uğur lamaktadırlar sanki...
Renk renk feraceleri, yaşmakları i- çindekl hanımlar iki çifteyle çıktık ları Boğaz tenezzühünden dönmüş lerdir. Hamlacıların verdiği gayretle küreklere yapışmış kürekçiler, yalıla rın son sakinlerini rıhtıma getirmek üzeredirler bu saatlerde.
Bakımlı bahçelerden leylâk, hanım eli, erguvan, yasemin, gül ve daha blnblr çiçeğin misk kokuları perde perde yayılmaktadır çevreye... Günümüz Boğaziçi’sinde bunların tümü tatlı bir düşten ibarettir artık
ne çare...
O ahşap yalılar kâh bakımsızlıktan. 8
&
>3
Dillere destan özelliği ile birlikte, Boğaziçi'nin o eşsiz güzelliği de, bu eşsiz yalıların ortadan yokolmalarıyla gün geçtikçe kaybolmaktadır.
kâh hainlikten yıkılıp yakılmakta ve tarihin bu nâdide yadigârları birer ikişer kopup gitmektedir Boğaziçin- den. Yerlerini beton yığınları halinde binalar almaktadır. Bu binalar o do ğanın binbir güzelliğiyle bezenmiş sırtlara kadar uzanmıştır. O yeşillik ler yerlerini beyaz beton yığınlarına bırakmıştır.
Dillere destan özelliği ile birlikte o eşsiz güzelliğini de hızla yitirmekte dir Boğaziçi heyhat...
Denizin üzerinde nazlı nazlı süzülen iki çifte kayıkların yerlerini, ortalığı birbirine katarak geçen sürat motör- leri almıştır. Kupa arabaları ve fay tonların ahengli şıkırtılarla dolaştık ları yollarda kulakları tırmalayan klâkson sesleriyle tekerleklerden fış
kıran acı sesler hâkimdir artık. Hacı Arif Beylerin, Ahmet Raslm Bey lerin, Şevki Beylerin, Tatyos Efendi lerin içli musikisi de yerlerini ardına kadar açılmış müzik setlerinden fer yat halinde yükselen disko müziğine terketmiştir.
Bir zamanlar gözlere, kulaklara ve ruhlara sükûn veren o Boğaziçi git miş, yerine gözleri, kulakları tırma layan, ruhlara azap veren bir Bo ğaziçi çıkagelmiştir. Onu bizler alıp getirmişizdir, tıpkı eski o güzelim Bo ğaziçi’ni geri gönderdiğimiz gibi... İstanbul'un yüce şairi Yahya Kemal’ in «Hayâl Şehir»i Üsküdar’dan çok uzaklara, Kavaklar’a kadar uzamış
gitmiştir sanki. O güzelim ahşap yalıların yerinde bugün artık beton yığınları yükselmektedir.
9
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi