• Sonuç bulunamadı

Aydınlanmacı bir edebiyat araştırmacısı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aydınlanmacı bir edebiyat araştırmacısı"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AYDINLANMAN

BİR EDEBİYAT

ARAŞTIRMACISI

KONUR ERTOP

Burada aklımızın ve gönlü­ müzün bir borcunu ödemek için bir aradayız. Sayın Nurettin Sözen bu borcu güzel sözleriyle hepimizden önce yerine getirirken sanırım lise­ de onun ders kitabını okuyup ya­ zardan ne çok şey öğrendiğini dü­ şünüyordu!

Bunu nereden mi çıkarıyorum? Çünkü ben de Sayın Başkanla sınıf arkadaşıydım ve Cevdet K udretin ders kitabını birlikte okumuştuk...

Ancak daha öncesi var: i ^ Cevdet K udretin adını liseye y'gelm eden de biliyordum. Ortaokul-

) da Öğretmenimden onun şu dizele- rini öğrenmiştim:

“Ah bakın bir çile iplik halinde Boşluklara doğru süzülüyorum Dünyanın en tatlı geldiği günde Bu ben öbür benden

çözülüyorum." Bu şiir, ölümü korkunçluğun­ dan çıkarıyor, onu yaşamın bir parçası gibi yorumluyor. Dili ipek yumuşaklığında kullanıyor. İnsanın özündeki değere işaret ederken tek­ ke şiirinin zengin geleneğinden ya­ rarlanıyor...

“Bir ben var bende benden içeri" diyen Yunus Emre ile sanki hesaplaşıyor.

Ama konumuz edebiyat tarih­ çisi Cevdet K udret'tir.

Cevdet Bey, Abdurrahman Ni- sari takma adıyla hazırladığı ders

Geçen ay

yitirdiğim iz Cevdet

Kudret edebiyatın

her alanında birçok

ya p ıt bıraktı.

İstanbul Büyükşehir

Belediyesi'nin 'Türk

Aydınlanmasına

K atkıda

Bulunanlar dizi

toplantılarının

İkincisi 30 Ekim

1991'de Cevdet

Kudret'in onuruna

düzenlenmişti.

Konur Ertop, bu

toplantıda yaptığı

konuşmada Cevdet

Kudret'in edebiyat

tarihçiliğini ve

aydınlanmanı

tanrını anlatm ıştı...

kitaplarının ardından Nevzat Ye- sirgil, Suat Hızarcı gibi takma adlarla eski ozanlarımızı konu

GÖSTERİ 28

ti

- ■

./

ıv

;v

edinen el kitapları yayınladı. Son­ radan bu kitaplar Halk Şiirinde Üç Büyükler (Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan) ve Divan Şii­ rinde Üç Büyükler (Fuzuli, Baki, Nedim) dizilerinde toplanmıştır. Bu çalışmalar; konularını o güne ka­ dar yapılmış araştırmalara, ortaya konulmuş verilere göre tanıtır, açıklar, değerlendirir. Ancak bunu yaparken çağdaş düşünceyi, çağdaş beğeniyi gözetir. Yargılarını kısa, sistemli maddeler halinde verir.

Sonradan edebiyat tarihi araş­ tırması, metin yayını biçiminde ge­ lişen çalışmalarında şu özellikler dikkatimizi çeker:

Hazır bilgilerle yetinmez. Ana kaynağa iner. Kaynakçaları bir bir elinden geçen malzemeye dayanır.

Metin yayınlarında yazmaları, fotokopileri kılı kırk yararak in­ celer.

Yeni kaynakları, yeni bilgileri sürekli olarak araştırır, örneğin sansürle ilgili kitabında verdiği bil­ gilere yeni katkılar bulunca konuy­ la ilgilenenlerin bunlardan bir an önce yararlanmasına imkân hazır­ lar. (Âbdülhamit Devrinde Sansür' ün 28-29, 50-51, 70-71. sayfa­ larına yaptığı ekler.)

Yerleşik bilgileri değiştirir; hazır yargılara karşı çıkar. Abdül- hak Hamit, Mehmet Akif, Yahya Kemal ile ilgili makaleleri bu nite­ liktedir.

(2)

Hikâye ve romanla ilgili 3 ciltlik ünlü yapıtında örneğin Çin­ geneler (Osman Cemal), Yeşil Gece (Reşat Nuri) gibi ilerici yazarların övdüğü yapıtların abartılmış değer­ ler olduğunu açıklamaktan çekin­ mez. Sinekli Bakkal'm mistik dü­ şünceyi ve gerici bir dünya görü­ şünü kapsayan bir roman olduğunu ispat eder.

Daima yeni bilgiler arar, öz­ gün kaynaklara ulaşır. Getirdiği malzemeyle eski bilgileri değiştirir.

örneğin Hikâye ve Roman ki­ tabında ilk kez 'Jönler' romanını konu edinmiştir. İlk baskılarda yal­ nız Bekir Fahri'nin adı ve altında soru işaretleri vardır. Zaman içinde yazarla ilgili yeni bilgiler toplar, bunları birleştirir.

Ünlü 'H an Duvarları' şiirinin kaynaklarını bulup çıkarır. Faruk Nafiz'in gözlem ve izlenimlerini Fevzi Lutfı'nin (Anadolu Hanları, Dergâh, 1921), Refik Halit'in (Ay Peşinde, 1922) yazılarıyla besledi­ ğini öğreniriz. Aynı şekilde Peyami Safa'nın Bir T ereddüdün Ro- manı'nda Necip Fazlı'nın 'Kaldı­ rım lar' şiirinin esin kaynağı oldu­ ğu sahneyi o bulup göstermiştir.

Edebiyat tarihinin geçmiş dö­ nemlerini ele alan bugüne kapalı alanları inceleyen bir araştırmacı olarak kalmamıştır. Yazdıklarında, yayıma hazırladığı metinlerde bize yol gösteren, çağımızı besleyen yönler vardır, örneğin Karagöz ve Ortaoyunu külliyatını yayınlamış­ tır. Şinasi, Teodor Kasap ve Fer- aizcizade Ş akir'den yayınladığı oyunlarla tiyatromuzda batı taklit­ çiliğine karşı çıkar. Gelenekten yararlanan yerli, özgün Türk tiyat­ rosunun olanaklarını araştırır.

Cevdet Kudret'in çalışmaların­ da görülen bu nitelikleri ben de bu konularla ilgili olduğum için örnek almaya çalışmışımdır. Yapıtların­ dan zengin bir kaynak olarak ya- rarlanmışımdır.

Sırası gelmişken, istesem de yaklaşamayacağım bir başarısını söyleyeyim:

Az önce duygulu dizelerini an­ dığım, titiz, ciddi incelemelerini konu edindiğim yazar, yeri geldi­ ğinde yaman bir yergicidir. Eğri­ lerin, uğruların ipliğini gülmecenin

C evdet K u d ret, araştırm aları've y a n la r ıy la edebiyatım ızda y e n i ufuklar açtı

olanaklarından bol bol yararlana­ rak pazara çıkarır.

Onun Molla Kasım ın Şiir Tahlilleri yahut Donkişottan Ham- zaname'ye gibi yazılarını hatırla­ yanlar akla, bilime karşı durmaya çalışanları, çağa karşı çıkanları yani akıntıya kürek çekenleri gül- meceden de yararlanarak nasıl peri­ şan ettiğini bilirler...

Bütün bu çalışmaların yerleşti­ ği çerçeveye geliyor söz. Bu akşam­ ki toplantımızın ana teması da bu- dur: Cevdet Kudret'in Türk aydın­ lanmasına katkısı...

Hürriyet Gazetesi'nde çıkan bir demecinde Cevdet Kudret şöyle diyordu:

“ Beni aydınlanm an sayma­ ları, benim için en büyük paye, Bundan çok memnunum. Bir sanat adamı için aydınlanm an olarak nitelendirilmek en büyük onur­ dur.”

Nedir aydınlanmacılık? Onsekizinci yüzyılda oluşan ve bilimi, kültürü, siyasal düzeni etki­ leyen bir akım!

Aradan iki yüzyıl geçtikten

CEVDET KUDRET

7 Şubat I907'de İstanbul'da doğdu. Küçük yaşta. Birinci D ün­ ya Savaşı'nda babasını kaybetti; annesinin gayretleriyle okudu. Nü- m une-i İrfan İlkokulu, Davutpaşa O rtaokulu ve 1930 yılında İstiklâl Lisesi'ni bitirdikten sonra girdiği İstanbul Hukuk Fakültesi'ni 1933 yılında bitirdi. 1934 ile 1945 yıl­ ları arasında I Kayseri ve Ankara A tatürk Liseleriyle Ankara Devlet K onservatuarı'nda edebiyat öğret­ menliği yaptı. 1945'ten 1950'ye kadar Türk Ansiklopedisi sekreter­ liğinde bulundu. Ankara ve İstan­ bul'da bir süre avukatlık mesleğini sürdürdü. Türk Dil K urum u'nda redaktör olarak çalıştı. Yazılarında Cevdet Kudret Sol, Cevdet Kudret Solok, Cevdet Baykara, A bdurrah­ man Nisarı, Nevzat Yesirgil, Suat Hizarcı imzalarını da kullandı. 'O r ta o y u n u ' k ita b ı ile 1974 T.D .K . Bilim ö d ü lü 'n ü ; 'T ürk Edebiyatında Hikâye ve R om an' ile 1991 S ed at S im avi E d eb iy at ö d ü lü 'n ü aldı. GÖSTERİ 29 F o to ğ ra fl a r: Is a Ç e li k

(3)

ESERLER İ Şiir Yedi Meşale (1928) Birinci Perde (1929) Öykü Sokak (1974) Roman Süleyman'ın Dünyası: Sınıf Arkadaşları (1943 -1 9 7 6) Havada Bulut Yok (1958-1976) Karıncayı Tanırsınız (1976)

Deneme

Dilleri Var Bizim Dile Benzemez (1966-1986)

Bir Bakıma (1977)

Benim Oğlum Bina Okur (1983) Kalemin Ucu (1991)

İnceleme ve Derleme

Türk Edebiyatı Hikâye ve Roman Antolojisi (1945)

Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman 3 cilt, 1 -2 (1965);3 (1967) Karagöz 3 cilt (1968-1970) Ortaoyunu 2 cilt (19 73-1975) örneklerle Edebiyat Bilgileri 2 cilt (1980)

Halk Şiirinde Üç Büyükler: Yunus Emre (1 958-1985) Pir Sultan Abdal (1965-1985) K aracaoğlan (1958-1985) Divan Şiirinde Üç Büyükler: Fuzuli (1952-1985)

Baki (1953-1985) Nedim (1952-1985)

Abdülhamit Devrinde Sansür (1977)

Oyun

Dariilbedayi'de (İstanbul Şeh. Tiy.) sahnelenen ve tefrika edilenler:

Tersine Akan Nehir (1929) Rüya İçinde Rüya (1930) K urtlar (1933) '

Sahnelenmeyip,tefrika edilen (Varlık):

Danyal ve Şara (1931)

Günümüz Diline Aktardıkları

Hicviyeler Eşref (1 9 53-1977) Şair Evlenmesi Şinasi (1959) işkilli Memo Teodor Kasap (1965) Evhamı Feraizcizade Mehmet

Şakir (1974)

sonra Türk yazarlarının, düşünür­ lerinin “aydınlanma«” sayılmaları acaba ne anlama geliyor?

'Aydınlanmacılık' doğayı, in­ sanı açıklamak için akıldan, deney­ den, bilimden yararlanmak demek­ tir. Doğaüstü varsayımlar karşısın­ da insanın bağımsız kılınmasıdır. Dinin baskısının ortadan kaldırıl­ masıdır. Laik düşüncedir. Toplum- sal—siyasal düzende mutlakçı yöne­ time karşı çıkmaktır.

Bu noktada aydınlanma dö­ nemi devlet felsefesinin bizim Tan­ zimat dönemi üzerinde derin etkisi olduğunu hatırlamalıyız. Aradan 150 yıl geçmiştir. Ama az önce sıraladığım ilkelerin ülkemizde kül­ türe, siyasete hatta bilime tam an­ lamıyla uygulandığını söyleyemi- yoruz.

Cevdet Kudret'in aydınlanmacı

sayılması bundan dolayı anlam taşı­ maktadır. Onun ve onunla aynı çizgideki yazarların, düşünürlerin yapıtlarıyla gerçekleştirmeye çalış­ tıkları Türkiye; akla, bilime, lâik anlayışa dayanacaktır. Ekonomide, yönetimde halkın dışında, halkın üzerinde bir otorite bulunmayacak­ tır.

Cevdet Kudret ve öteki aydın­ la n m a la rın yapıtları bizi bu sonu­ ca ulaştıracak kilometre taşlarıdır. Sayın Cevdet Kudret'e bu alanda uzun bir yaşamı doldurmuş çalışmaları dolayısıyla kendi adıma ve izninizle sîzlerin adına teşekkür ediyorum.

Sayın Cevdet Kudret, bize bil­ mediklerimizi öğreten, yol göste­ ren, yeni ufuklar açan yapıtlarınız için binlerce teşekkür...

Sağ olun, var olun!

Taha Toros Arşivi GÖSTERİ 30

Referanslar

Benzer Belgeler

yanıp tutuş-: TS’de bulunan ikinci anlama uygun düşen örnek: “Ona dair her şeyi hayatımın parçası yapmak, hayatımı da onun bir parçasına dö- nüştürmek arzusuyla

boynunun borcu ol-: ‘Minnet duygusu taşımak, yapılan iyiliklere karşı- lık vermek zorunda hissetmek’ anlamı verilebilir: “Yapılacak daha çok bina vardı, kendisine

Türkçe Sözlük ’e bakmalıdır. Diğer taraftan bazı yayınlarda da keli- melerin yazımı noktasında tutarsız davranıldığı gözlerden kaçma- maktadır. Söz gelişi

Osmanlı Arşivi’nde Bulunan Tanzimat Sonrası Fonlar Bâb-ı Âlî Evrakı olarak tanımlanan belge gurubu, Sadaret, Meclis-i Vâlâ, Dâhiliye, Hariciye ve Deavî nezaretleri

Fransız Aydınlanmasında Helvetius, Diderot, Voltaire ve Rousseau'nun eğitimin herşeyi yapabileceğine, bizi biz yapanın eğitim olduğuna inandığı gibi, Türkiye'de de

Bugün için Merkel hücre kanseri ve trichodysplasia spi- nulosa ile ilişkisi saptanmış olan sırasıyla MCPyV ve TSPyV hariç, diğer yeni insan polyomaviruslarının pa- tojenez

Sonuç olarak; tüberküloz tedavisi s›ras›nda ortaya ç›kan uyumsuzlu¤u hastan›n kendi- sinin yorumlad›¤› bu anket çal›flmas›nda; tedavi ile yak›nmalar›n azalmas›

- Ankete katılan hold nglerde mevcut r skler ve olası su st mal konuları odaklı olarak yıllık denet m planları oluşturulmaktadır.. Yıllık denet m planları, hold ng