• Sonuç bulunamadı

Gözleri sönmekte olan bir sanatkar:Mm. Mari Fetha

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Gözleri sönmekte olan bir sanatkar:Mm. Mari Fetha"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YEDIGÖN Sayfa 11

hâlâ bakıyormuşcasına açılan gözleri... -Foto

Yedigün-A rtık ne bîr ışık, ne de bir d o s t çe h e rsi kalacak!

... Halbuki on sene evelsahneyi böyle çiçeklerle

terketmişti.

L

üküs Hayat operetile Şehir Ti­ yatrosunun sahnesine bir de­ fa daha çıkan “tulûat„ yerini bir türlü ciddî eserlere bırakmak istemiyor. Tulûatm kazandığı bu canlı rağbet karşısında, eski de­ virlerin meşhur kantocularını ha­ tırlamamak kabil mi? Bizi, Ma­ dam Mari Ferha ile görüşmeğe »evkeden sebeplerden biri de kü­ çük Şevkiye oldu- stisnasız bü­ tün seyircilerin pek şirin buldu­ ğu bu kızcağız, annesi Madam Mari Ferha’nın on sehe evel bı­ raktığı bir sahnede babası Ko­ mik büyük Şevki beyden kalma tuluat tekerlemeleri arasında al­ kışlanıp duruyor!.

Firuzağada bir apartımanm i- kinci katında, Madam Mari Fer- ha’nın odasındayız. Bir zamanlar, Tulûat sahnelerinin en parlak

Komik büyük Şevki beyin zev­ cesi ve sanatkâr küçük Şevkiyenin annesi Madam Mari Ferha’nın göz- leri ebedî bir karanlığa açılıyor. Yatağında, insanın görmiye bile tahammül edemiyeceği ıstıraplarla kıvranırken: «Bütün hayatımda, hiç kimseye ufacık bir fenalığım bile dokunmadı. Ne günahım var­ mış ki böyle çekerek ölüyorum!» diye ağlamaktadır.

yıldızlarından olan kadıncağız, karyolasına uzanmış, inim inim inliyor. Henüz ihtiyar denemiye- cek bir yaştadır. Akranı emsa­ li, hattâ ablası vaziyetinde olan­ lar, tiyatrolarda hâlâ genç kız rolüne çıkıyorlar, fakat o yata­ ğında kalmaya ve ebedî bir ge­ ceye karışmaya mahkûmdur. Ar­ tık ne bir ışık, ne de bir dost

çehresi kalacak! Sık sık : — Ah gözlerim...

diye feryat ediyor, bayg n'ık- lar geçiriyor :

— Şurama bıçaklar saplanmış ! diye gözlerini ve kafasını avuç-luyor, bütün vücudü, insanın görmeğe bile tahammül edeme­ diği şiddetli ihtilâçlarla sapır sa­ pır titriyor. Biraz sükûn bulunca: —Allahım, vazifeni çabuk yap, beni bu acılardan kurtar!

diye gözyaşı döküyor.

— Biraz metin olsanız!..

— Ah bu sancılar.. İçimde de­ ğilsiniz ki bilesiniz. Gözlerimin bebeği üstünde birer paçavra var. Karşıdan hiç bir şey anla­ şılmaz. Beynimin içinde burgu­ lar dönüyor. Bu yaşta, gözlerimi

rha muharririmiz Mekki^Sait beye anlatıyor: «İşte

(2)

Yedigün-Sayfa 12

YEDİGÜN

Madam Mari Ferha’nm zevci ve kü­ çük Şevkiyenin babası Komik Şevki B. kaybetmekliğim alnıma yazılmış, fakat acılarına dayanamıyorum. Benim artık son günlerimdir, Allah beni kurtarsın!

— Bakarlar ümitsizliğe diişme- r i z e hiç bir sebep yok. İyi bir tedavi size gözlerinizi kazandı­ racaktır.

— Ne diyorsunuz?-. Sol gözüm artık hiç bir şey görmüyor. Üç defa bıçak yedi. Sa ğ gözüm de yavaş yavaş sönüyor. Doktorlar da ümitlerini kestiler, sadece bu sancıyı azaltmağa çalışıyorlar.

Bu felâketi başıma getiren bir acemiliktir. Ş e vk iy e burada yok­ tu, bir heyetle Yunanistana git mişti. Sol gözüm rahatsızlandı, Balıklıda bir doktora gösterdim. “Gözünde perde var, aldırmaksın“ dedi. Gözümde, hafif bir r aha t­ sızlıktan başka hiçbir şey yoktu. Halbuki doktor sonu vahimdir, ameliyat o'malısın„ diyordu. İşte onun bıçağı altında bu hale gel­ dim. Şimdi Ş e vk iy e beni başka bir doktora götürüyor. Civarda bir doktor bey de halime acıdı­ ğından gelip iğne yapıyor. A m ­ ma, artık biliyorum, anlıyorum evlâdım.. B e n son günlerimi y a ­ şıyorum. Bütün hayatımda, hiç kimseye ufacık bir fenalığım bi­ le dokunmadı; Ne günahım va r­ mış ki böyle ç e ke r ek öleceğim dive düşünüyorum...„

Madam Mari F e r h a ’nın, üzeri­ mize hâlâ bakıyormuş çasına a ç ı­ lan gözlerinden yaşlar boşandı, her tarafı zangır zangır sarsıl m a ğa başladı. Yüzünün çizgileri tekallûs etti, başı yastığa düştü, bayıldı !

Sanatkâr küçük Şevkiyenin sevimli iki pozu

sormakta bir mahzur görmedik : — İlk defa eerede sahneye çıktınız?

— Amerikan tiyatrosunda- Da­ ha 14 yaşında idim. Oyuncuların hepsi gibi, çılgınca bir heves be­ ni de sahneye sürükledi. Gala- tadaki Amerikan tiyatrosu, o Kadıncağız neden sonra kendi­ ne geldi, Şevkiye :

— Anne misafirleri olsun üz­ me!

diye yalvarıyordu.

Madam Mari Ferha özürler di­ ledi. Bu arada :

— İşte oyunculuğun sonu! dedi. Biraz sükûn bulduğu için,

Lüks Hayat operetinin sevimli Şevki­ ye hanimde filmlerde muvaffakiyet

gösteren Melek han'm

zamanın konservatuvarı idi. Son­ radan şöhret alan bütün artistler hemen hemen oradan yetiştiler. Kanto pek revaçta olduğu için hemen her kumpanyada çılıştım . Şehzadebaşında, Üsküdarda, Ka- dıköyünde her yerde oynadım. Suriyeyi, Anadoluyu ve bütün Rumelivi dolaştım Öldükçe ta- nıldım, oldukça beyenıldim, ol­ dukça iyi bir hayat yaşadım. Fa­ kat şimdi bunlar neye yarar k i-— Komik Şevki beyle ne za­ man evlendiniz?

— Meşrutiyet senelerinde idi. Merhum çok ciddi, ağırbaşlı tam bir ev erkeği idi. Evlendikten birkaç sene sonra, şimdi evimi­ zin yegâne desteği olan Şevki- yemiz dünyaya geldi. Kocam öl­ dükten sonra bir müddet daha oynamağa mecbur kaldım; fakat on sene evel oyunculuk hayatını tamamen bırakarak evime çekil­ dim ..

Şehir tiyatrosunun operet sah­ nesinde fıkır f.kır kaynıyan şen ve sevimli kızcağızın, sanatkâr küçük Şevkiyenin, işte evinin manzarası !

İhtiyar ninesile, alil annesinin ıztıraplan ve hayatın binbir türlü mahrumiyeti karşısında hıçkırık­ larını zaptetmeğe uğraşan içli kız.

*

* *

Seyirciler, bu evin içini benim­ le birlikte görselerdi, “Lüküs Ha­ yat« a şen gidip dertli dönerler­ di!

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Eli

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonra duvarda gömülü bir dolabı açar ve sakladığı yerden onun için çok değerli olan iki şey çıkarırdı: Altın kapaklı küçük bir kitap (o kitabın “Kur’an-ı

Türkiye Ressamlar Cemiyeti Resim Der- neğinin, uluslarası Kadın Sanatçılar Der- neği ve, Görsel Sanatçılar Derneğinin üye- si olan sanatçı, bu derneklerin değişik ta-

Çünkü koyu renkler güneş ışığını daha fazla emer ve daha fazla muhafaza eder.. Bu koyu renk- li taşlar nasıl olsa yazın insanı

Meslek hayatında elli yılı doldurup, İyi *blr ga­ zeteci olarak ismini bUtUn dUnyaya yaydıktan sonra, cezaevine girmek, muhakkak kİ, acı bir şey.. Bir

Results suggested that IG therapy may delay the onset of severe anemia and may decrease the incidence of hydrops and the need of newborn exchange transfusion.. Is the MCA-PSV

• It can be used with the umbilical artery Doppler in fetuses suspected to be

Deneyimle öğrenmenin terapötik yapıya uygulanması di- rekt, macera etkinliklerinin danışanlarla ilişki- lendirilmesi ve danışanların aktif katılımcılar olarak

Açç››kkllaam maa:: Görsel sistemimiz dünyadaki tüm nesnelerin renklerini belirleme ihtiyac› içinde. Bi- zim durumumuzda ise belirlemeye çal›flt›¤› renkler yüzeydeki A