• Sonuç bulunamadı

Hitit dini düşüncesinde kutsal mekanlar (M.Ö. 1650 - M.S. 1200)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hitit dini düşüncesinde kutsal mekanlar (M.Ö. 1650 - M.S. 1200)"

Copied!
215
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TARĠH ANA BĠLĠM DALI

ESKĠÇAĞ TARĠHĠ BĠLĠM DALI

HĠTĠT DĠNĠ DÜġÜNCESĠNDE KUTSAL MEKÂNLAR

(M. Ö. 1650 – M. Ö. 1200)

Murat TURGUT

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DANIġMAN

Prof. Dr. Hasan BAHAR

(2)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TARĠH ANA BĠLĠM DALI

ESKĠÇAĞ TARĠHĠ BĠLĠM DALI

HĠTĠT DĠNĠ DÜġÜNCESĠNDE KUTSAL MEKÂNLAR

(M. Ö. 1650 – M. Ö. 1200)

Murat TURGUT

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DANIġMAN

Prof. Dr. Hasan BAHAR

Bu çalışma Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri koordinatörlüğü tarafından 12103009 no‟lu Yüksek Lisans tez projesi olarak desteklenmiştir.

(3)
(4)

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı Murat TURGUT

Numarası 104202012001

Ana Bilim / Bilim

Dalı Tarih/Eskiçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Hasan BAHAR

Tezin Adı Hitit Dini Düşüncesi‟nde Kutsal Mekânlar (M. Ö. 1650-M. Ö. 1200)

ÖZET

İnsanlar, tarih boyunca bazı mekânlara kutsallık atfederek bu mekânların kutsal olduklarını düşünmüşler ve ona göre davranmışlardır. Bu kutsal mekânlar inançtan inanca, toplumdan topluma aktarıla gelmiştir.

M. Ö. II. binyılda Orta Anadolu merkezli büyük bir medeniyet kuran Hititler de kendilerinden önceki ve çağdaşları olan toplumlardan etkilenerek, dini inançlarında birçok kutsal olarak kabul edilebilecek mekânlar barındırmışlar ve bazılarına anıtsal eserler inşa etmişlerdir. Bu mekânlar, tanrıların evi olarak görülen tapınaklar, dağlar; yaşamsal öneme sahip olan su kaynakları ve akarsular; yeri geldiğinde tanrıları temsil eden tanrı heykellerinin bulunduğu yerler ile kendilerine özgü tanrıları olan kentler olmuştur.

Bu mekânlar, Hitit dini hayatındaki ritüellerde ve özellikle dini bayramlarında oldukça önemli bir konumda olmuştur. Buralarda, tanrılar için ritüeller yapılmış ve tanrılar hoşnut edilerek onların desteğinin kesilmemesi sağlanmaya çalışılmıştır.

(5)

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Murat TURGUT

Numarası 104202012001

Ana Bilim / Bilim

Dalı Tarih/Eskiçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Hasan BAHAR

Tezin İngilizce Adı

The Sacred Spaces on Hittites Religion Thought (B. C. 1650-B. C. 1200)

SUMMARY

Some places are regarded as holy by mankind throughout the history and behaved in a respected manner for those holy places. This attribution to those holy places has been continued and transformed from one faith to another, from one society to another.

The Hittites, emerged as a great civilisation in central Anatolia in the second millennium B.C. , affected by the other former and contempory societies and established many sacred places and erected many monumental structures. These sacred places built in various forms and emerged sometimes as temples as the houses of gods and goddesses, mountains, water resources and rivers as a survival value. These places sometimes regarded as city of God or the places in which the sculpture of the gods are located.

These places are highly important for the Hittite rituals particularly their religious festivals. The rituals have been carried out for the honour of the gods and they tried to please them in order to to prevent interruption of their support

(6)
(7)

ĠÇĠNDEKĠLER İÇİNDEKİLER ... I ÖNSÖZ ... VI KISALTMALAR ... VIII RESİMLER-TABLOLAR LİSTESİ ... IX GİRİŞ ... 1 I. BÖLÜM ... 5

YABANCI KÜLTÜRLERİN HİTİT DİNİ İLE DİNİ YAŞANTISINA OLAN ETKİLERİ VE HİTİTLERİN KUTLADIKLARI BAZI BAYRAMLAR ... 5

1. Yabancı Kültürlerin Hitit Dini ve Dini Yaşantısına Olan Etkileri ... 5

1. 1 Hatti Kültürünün Etkileri ... 5

1. 2 Hurri Kültürünün Etkileri ... 9

1. 3 Luvi Kültürünün Etkileri ... 15

1. 4 Mısır Kültürünün Etkileri ... 18

1. 5 Hitit Dini Hayatının En Önemli Parçası: Bayramlar ... 21

1. 5. 1. AN.TAH.ŠUMSAR Bayramı ... 24

1. 5. 2. Purulliyaš Bayramı ... 26 1. 5. 3. Nuntarriyašhaš Bayramı ... 28 1. 5. 4. KI.LAM Bayramı ... 30 1. 5. 5. Haššumaš Bayramı ... 31 1. 5. 6. Hadauri Bayramı ... 32 1. 5. 7. Išuwa Bayramı ... 33 II. BÖLÜM ... 36

HİTİTLERİN BAŞKENTİ HATTUŠA’DA BULUNAN KUTSAL MEKANLAR ... 36

2. 1 Aşağı Şehir’de Bulunan Kutsal Mekanlar ... 38

2. 1. 1. Tapınak I ve Bünyesinde Barındırdığı Kutsal Mekanlar ... 38

2. 1. 1. 1. Aslanlı Tekne ... 40

2. 1. 1. 2. Yeşil Taş ... 41

2. 1. 1. 3. Taş Tekne ... 42

2. 1. 1. 4. Tapınak I’in Güneyinde Bulunan Su Pınarı (Kaynağı) ... 42

(8)

2. 1. 2. 1. Büyükkale B-C-H Yapıları ... 43

2. 1. 2. 2. Büyükkale M, N, J Yapıları ... 44

2. 2. Yukarı Şehir’de Bulunan Kutsal Mekanlar ... 45

2. 2. 1. Kutsal Olduğu Düşünülen Önemli Kapılar ... 45

2. 2. 1. 1. Aslanlı Kapı ... 46

2. 2. 1. 2. Sfenksli Kapı ... 47

2. 2. 1. 3. Kral Kapısı ... 47

2. 2. 2. Tapınaklar Mahallesi ve V ile XXX Numaralı Tapınaklar ... 49

2. 2. 2. 1. Tapınaklar Mahallesi ... 49

2. 2. 2. 2. V ve XXX Numaralı Tapınaklar ... 50

2. 2. 3. Nişantepe, I ve II No’lu Odalar... 53

2. 2. 4. Doğu ve Güney Havuzlar ... 56

2. 2. 5. Başkent Hattuša’nın En Önemli Kutsal Mekanı: Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı ... 57

2. 2. 5. 1. Yazılıkaya A Odası ... 59

2. 2. 5. 2. Yazılıkaya B Odası ... 60

III. BÖLÜM ... 63

KUTSAL KABUL EDİLEN BAZI KENTLER ... 63

3. 1. Ankuwa ... 63 3. 2. Arinna ... 65 3. 3. Arušna ... 68 3. 4. Bitik Höyük ... 69 3. 5. Haitta ... 70 3. 6. Hakmiš ... 71 3. 7. Hanhana ... 72 3. 8. Harranašša/i ... 74 3. 9. Hišhašhapa ... 74 3. 10. Hiyašna ... 75 3. 11. Hupišna... 75 3. 12. Hüseyindede Tepesi ... 77 3. 13. İmikuşağı Höyük ... 78 3. 14. Ištahara ... 80 3. 15. Kaneš/Neša... 80

(9)

3. 16. Karahna ... 82 3. 17. Katapa ... 83 3. 18. Matilla ... 84 3. 19. Nerik ... 85 3. 20. Oluz Höyük ... 88 3. 21. Paršhunta ... 89 3. 22. Šamuha ... 89 3. 23. Šapinuwa ... 91 3. 24. Šarišša ... 93 3. 25. Şarkışla ... 95 3. 26. Tahurpa ... 96 3. 27. Tapigga ... 98 3. 28. Tiliura ... 99 3. 29. Timmuhala ... 100 3. 30. Ušša ... 101 3. 31. Zannišhapa ... 101 3. 32. Zippalanda ... 102 3. 33. Zithara ... 103 IV. BÖLÜM ... 105

Hititler Tarafından Kutsal Olduğu Kabul Edilen Mekanlar ... 105

4. 1. Dağ Kültüyle İlgili Olan Kutsal Mekanlar ... 105

4. 1. 1. Daha Dağı ... 106

4. 1. 2. Durmitta Kenti Tuz Yatağı ... 107

4. 1. 3. Emiruşağı Kutsal Alanı ... 108

4. 1. 4. Erengirit Dağı ... 109 4. 1. 5. Haharwa Dağı ... 110 4. 1. 6. Hapidduini Dağı ... 110 4. 1. 7. Hatip Kayalıkları ... 111 4. 1. 8. Hulla Dağı ... 112 4. 1. 9. Huwatnuwanda Dağı ... 112

4. 1. 10. Kalınkaya Taş Ocağı ... 112

(10)

4. 1. 12. Lihzina Kenti Ormanı ... 113

4. 1. 13. Nanni (Hargaš/Harhara)-Hazzi Dağları ... 114

4. 1. 14. Pazaryeri Mağara... 115

4. 1. 15. Piškuruunuwa Dağı ... 115

4. 1. 16. Šakaddunuwa Dağı ... 116

4. 1. 17. Tapala Dağı ... 116

4. 1. 18. Tauriša Kenti Ormanı ... 117

4. 1. 19. Yesemek Taş Ocağı ... 117

4. 1. 20. Zaliyanu Dağı ... 118

4. 2. Kabartmalarla Süslenen Kutsal Mekanlar ... 118

4. 2. 1. Fraktin Kabartması ... 119 4. 2. 2 Gavurkalesi ... 120 4. 2. 3. Gezbeli/Hanyeri ... 121 4. 2. 4. Hatip-Kurunta Kabartması ... 121 4. 2. 5. İmamkulu Kabartması ... 122 4. 2. 6. Sirkeli Kabartması ... 122

4. 3. Su Kültüyle İlişkisi Bulunan Kutsal Mekanlar ... 123

4. 3. 1. Alaca Hitit Barajı ... 125

4. 3. 2. Arimatta ... 125

4. 3. 3. Eflatunpınarı ... 126

4. 3. 4. Fırat ... 127

4. 3. 5. Hatip Kayalığı Su Kaynakları ... 128

4. 3. 6. Karakuyu Barajı ... 129

4. 3. 7. Maraššantiya ... 129

4. 3. 8. Nirhanta Kenti Nehri ... 130

4. 3. 9. Šapantalliya Nehri ve Šulupašši ve Tata Kenti Su Kaynakları ... 131

4.3.10 Šupitašši ... 131

4. 3. 11. Tatišga ... 132

4. 3. 12. Yalburt Hitit Havuzu ... 133

4. 3. 13. Zuliya Nehri ... 134

SONUÇ ... 135

(11)

KULLANILAN BAZI TERİMLER ... 157 TABLOLAR ... 159 RESİMLER ... 162

(12)

ÖNSÖZ

İnsanlar, kendisinden üstün olduğunu düşündüğü doğaüstü güç/güçlere inandığı dönemlerden itibaren, bu güçlerin bulunduğu/yaşadığı mekânların varlığını da düşünmüşlerdir. Dolayısıyla bu mekânları da bu güç/güçlerin varlığından dolayı kutsal bir mekân olarak görmüşlerdir.

M. Ö. II. binyılda Anadolu‟da büyük bir medeniyet kuran Hititler kültür ve medeniyet alanında hoşgörülü bir politika takip ederek, çevrelerinde bulunan ve siyasi ilişki içerisinde bulundukları toplumların bazı kültür öğelerini kendi kültürlerinin içerisine almışlardır. Bu kültür öğelerinin arasında tanrılar ve dolayısıyla bu tanrıların bulundukları, kutsal olarak kabul edilen mekânları da bulunmaktadır. Hititler bu öğeleri kendi dini inançlarına adapte ederek, dini hayatlarında kullanmışlardır.

Bu çalışmayı gerçekleştirirken, ilk aşamada, konu ile ilgili yapılmış olan çalışmaları inceleyip, literatür çalışması yaparak, bu mekanların yerlerini tespit etmeye çalıştık. Bu aşamada, çevrilmiş olan bayram metinleri ve arkeolojik kaynakları inceleyen çalışmalardan yola çıktık. İkinci aşamada, imkânlarımız elverdiğince, tespit edilen bölgelere giderek bu mekânları inceledik. (Çorum Boğazköy, Yazılıkaya, Alacahöyük; Konya Beyşehir Eflatunpınarı, Fasıllar, Ilgın Yalburt, Köylütolu, Hatıp; Karaman Karadağ ve çevresi) Son aşamada ise, incelenen bu mekânların, jeopolitik önemleri ve dini hayatta nasıl bir rol alabilecekleri konusunda fikir üretmeye çalıştık.

Çalışmanın I. Bölümünde Hititlerin çevre kültürle olan etkileşimleri ve kutsal mekânların öğrenilmesinde en önemli kaynaklardan biri olan dini bayramlarının içerikleri hakkında incelemeler yapılmıştır. II. bölümde, siyasi olduğu kadar, dini nitelikli bir başkent olan Hattuša ve çok yakınında bulunan Yazılıkaya‟da bulunan kutsal mekânları belirttik. III. Bölümde, arkeolojik ve yazılı kaynaklardan hareketle, tanrı kültünü bünyesinde barındıran ve tanrılarıyla özdeşleştirilen kutsal kentler hakkında bilgi verilmiştir. IV. Bölümde ise, Hititler tarafından kutsal kabul edildiği düşünülen, kabartmalarla süslenmiş ritüel yerleri, dağ, ırmak, göl, baraj, su kaynağı, maden yatağı gibi mekanlardan bahsedilmiştir.

(13)

Bu çalışmanın gerçekleşmesi sırasında, Almanca çevirilerden yardımını gördüğüm Selçuk Üniversitesi Yabancı Diller Meslek Yüksekokulu Almanca Okutmanı Bora Küçük‟e, çalışmalarım için gerekli olan yayınlarından göndererek bana destek veren Hitit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özlem Sir GAVAZ‟a, her zaman yanımda olarak desteğiyle bana güç veren Pamukkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf KILIÇ‟a, vermiş olduğu fikirlerle beni yönlendiren ve tezin müsveddelerini okuyan hocam Öğr. Gör. Dr. Hatice Gül KÜÇÜKBEZCİ‟ye, hiçbir zaman yardımını esirgemeyen, hocam Prof. Dr. Özdemir KOÇAK‟a, her zaman yanımda olan aileme ve tez çalışmalarım sırasında vermiş olduğu sözlü bilgiler, yönlendirmeler ve kütüphanesinden vermiş olduğu kaynaklarla bana destek olarak bu çalışmanın oluşmasının her aşamasında büyük emekleri olan hocam Prof. Dr. Hasan BAHAR‟a sonsuz teşekkür ederim.

Murat TURGUT Konya 2013

(14)

KISALTMALAR AAA: Annals of Archaeology and Anthropology AJA: American Journal of Archaeology

AJSLL: The American Journal of Semitic Languages and Literatures AMM: Anadolu Medeniyetleri Müzesi

AnAr: Anadolu Araştırmaları AnSt: Anatolian Studies

AoF: Altorientalische Forschungen ArchAnat: Archivum Anatolicum

ASVOA: Atlante Storico del Vicino Oriente Antico AUALO: Aulao Orientalis

AÜDTCF: Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi BA: Biblical Archaeologist

BASOR: Bulletin of the Ameircan Schools of Oriental Research BMSAES: British Museum Studies in Ancient Egypt and Sudan CollAn: Collaqium Anatolium

HTR: The Harward Theological Rewiev

JANER: Journal of Ancient Near Eastern Religions JAOS: Journal of the American Oriental Society JCS: Journal of Cuneiform Studies

JNES: Journal of Near Eastern Studies KBo: Keilschrifttexte aus Boghazköi KUB: Keilschrifturkunden aus Boghazköi Or: Oriens

SBL: Social Bibliatical Literature TAD: Tarih Araştırmaları Dergisi TEBE: Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü TAD: Tarih Araştırmaları Dergisi TĠD: Tarih İncelemeleri Dergisi

(15)

RESĠMLER-TABLOLAR LĠSTESĠ

Res. 1: Tapınak I‟in genel görüntüsü.

Res. 2: Tapınak I‟de bulunan heykel kaidesi. Res. 3: Tapınak I‟de bulunan tahıl küpleri.

Res. 4: Tapınak I‟in bünyesindeki kutsal mekânlar. Res. 5: Aslanlı Tekne‟nin rekonstrüksiyonu.

Res. 6: Aslanlı Tekne‟nin günümüzdeki durumu. Res. 7: Tapnak I‟de bulunan Yeşil Taş.

Res. 8: Tapınak I‟de bulunan Taş Tekne. Res. 9: Büyükkale‟nin jeopolitiği.

Res. 10: Büyükkale‟nin içindeki yapılar.

Res. 11: Büyükkale C yapısının rekonstrüksiyonu. Res. 12: Büyükkale J yapısının rekonstrüksiyonu. Res. 13: Hattuša‟nın planı.

Res. 14: Yukarı Şehir‟de bulunan kutsal mekânlar. Res. 15: Aslanlı Kapı.

Res. 16: Sfenksli Kapı.

Res. 17: Boğazköy müzesinde sergilenmekte olan sfenks. Res. 18: Kral Kapısı.

Res. 19: Tapınaklar Mahallesi.

Res. 20: Boğazköy Müzesinde sergilenen Kol Biçimli Ritüel Kaplar. Res. 21: Nişantaş Yazıtı.

Res. 22: II No‟lu Oda‟da bulunan Šuppiluliuma kabartması. Res. 23: II No‟lu Oda‟nın içten görünümü.

Res. 24: Güneş Tanrı‟sı kabartması. Res. 25: I No‟lu Oda.

Res. 26: Doğu Havuzlar. Res. 27: Yazılıkaya.

Res. 28: Yazılıkaya‟nın Rekonstrüksiyonu. Res. 29: Yazılıkaya A Odasının genel görünümü.

(16)

Res. 30: Yazılıkaya A Odası karşılaşma sahnesi. Res. 31: Yazılıkaya A Odası karşılaşma sahnesi çizimi. Res. 32: Kabartmaların altında bulunan seki.

Res. 33: Yazılıkaya B Odası tanrılar alayı kabartması. Res. 34: Yazılıkaya B Odası Kılıç Tanrısı kabartması. Res. 35: B Odası IV. Tuthalia kabartması ve yanındaki niş. Res. 36: B Odası IV. Tuthalia kabartması çizimi.

Res. 37: IV. Tuthalia kabartmasının karşısındaki nişler. Res. 38: Alacahöyük tapınak-saray yapısı.

Res. 39: Alacahöyük sfenksleri.

Res. 40: Alacahöyük kabartmaları çizimi.

Res. 41: Alacahöyük kabartmaları Fırtına Tanrı‟sına sunum sahnesi. Res. 42: Alacahöyük müzesinde sergilenen kol biçimli riteül kaplar. Res. 43: Bitik Vazosu.

Res. 44: Bitik Vazosu kutsal evlilik sahnesi. Res. 45: Doğantepe Fırtına Tanrı‟sı heykeli. Res. 46: İnandık Vazosu.

Res. 47: İnandık vazosu çizimi. Res. 48: Hüseyindede Vazosu.

Res. 49: Hüseyindede Vazosu tören alayı ve müzisyenler tasvirlerinin çizimi. Res. 50: İmikuşağı‟nda bulunan seyyar sunaklar.

Res. 51: Kuşaklı‟da bulunan boğa çifti. Res. 52: Şarkışla Tören Baltası.

Res. 53: Hatıp Höyük‟ten Kurunta kabartmasının bulunduğu mekân. Res. 54: Karadağ‟dan ovanın görünümü.

Res. 55: Hitit tapınağının üzerine inşa edilen kilise. Res. 56: Fraktin Kabartması.

Res. 57: Gavurkake Kabartması. Res. 58: Kurunta Kabartması. Res. 59: Eflatunpınarı Anıtı.

(17)

Res. 61: Eflatunpınarı Anıtının yanındaki su kaynakları. Res. 62: Zeugma kenti Fırat Mozaiği.

Res. 63: Hatip Kayalıklarında bulunun su kaynaklarından. Res. 64: Yalburt Havuzu.

Res. 65: Šapinuwa‟da bulunan Üçgen Malzeme.

Res. 66: Šapinuwa D Binasında bulunan kol biçimli ritüel kaplar. Res. 67: Kutsal olduğu düşünülen bazı kentler.

Res 68: Su kültü bulunan mekânlar.

Tab. 1: Kutsal kabul edilen kentlerin olası yerleşimleri. Tab. 2: Dağ kültü ile ilişkili mekânların olası yerleşimleri. Tab. 3: Su kültü ile ilişkili mekânların olası yerleşimleri.

(18)

GĠRĠġ

İnsanoğlu varoluşundan beri, evreni yönlendiren, olaylara şekil veren başka bir gücün olduğunu düşünmüş ve kendinden daha üstün olduğunu hissettiği, “tanrı” adı verilen doğaüstü güç/güçlere inanmıştır. İnsanların avcılık-toplayıcılık yaptıkları dönemlerde, mağara ve ağaç kovuklarında hayatlarını sürdürürlerken belki de, yaşadıkları alanın bir bölümünde, onlar için de mekânlar ayırmışlar ve tapınmalarını orada yapmışlardır. Göçebe ve yerleşik hayat tarzını benimseyen insan toplulukları ise, evlerinde veya yaşadıkları doğal alanlarda, tanrı/tanrıları için bölümler ayırmışlardır. Böylece kendi yaşadıkları çevreyle, tanrı/tanrıları için ayırdıkları bölüm arasında bir sınır çizerek, tanrılarının bulunduğu mekânı, dış dünyadan, yani kutsal olmayandan ayırmışlardır1

. Bu sınırlar sadece mimari anlamda değildir. Yeri geldiğinde ulu bir ağacın bulunduğu çevre, bir su kaynağı veya yüce bir dağ gibi doğal mekânlar da kutsal kabul edilmiştir. Dolayısıyla kutsal olduğunu düşündükleri bu mekânlarda tanrı/tanrılarına karşı saygılı olmuşlar ve onlara çeşitli sunular gerçekleştirmişlerdir. Bu durumu insanların göçebe hayatın yanında yerleşik hayatı da benimsedikleri dönemlerden itibaren görebilmekteyiz. Örneğin Neolitik Dönemin en önemli yerleşimlerinden biri olarak görülen Çatalhöyük yerleşmesinde yapılan araştırmalarda, insanların evlerinin bir bölümünü inandıkları doğaüstü güçler için ayırdıklarını ve buralara, kutsal olduğunu düşündükleri kült malzemelerini sundukları görülmektedir2

.

İlk dönemlerde insanların bilmeden bu alana girerek tanrı/tanrılara karşı saygısızlık yapmalarını önlemek amacıyla, basit sınırlarla, kutsal olmayan dış dünyadan, kutsal mekânları ayırmışlardır. Çünkü kutsal mekâna girmeden önce belirli hazırlıkların yapılması gerektiğini düşünmüşlerdir3. Bu düşünce daha sonraki

çok tanrılı dinlerde ve tek tanrılı dinlerde de görülebilmektedir. Örneğin tanrı, Hz. Musa‟ya, kutsal olan bir alana yaklaştığında “Buraya yaklaşma, Çarıklarını

1

Eliade 2009, 356.

2 Mellaart 2003, 53. 3 Eliade 2009, 358.

(19)

ayaklarından çıkar, çünkü üzerinde durduğun yer mukaddes topraktır4” diyerek onu,

kutsal bölgeye girdiği konusunda uyarmıştır.

İnsanların yukarıda bahsedilen dönemlerde, tek bir tanrıya mı yoksa bir tanrılar topluluğuna mı inandıkları, tam olarak bilinmemektedir. Ancak daha sonraki dönemlerde, özellikle M. Ö. III. binyıldan itibaren, inanmış oldukları inanç sistemlerinde tek bir tanrıya değil de birden fazla tanrıya inandıkları günümüze kadar ulaşan yazılı belgelerden öğrenilmektedir. Zaman içinde giderek artan bu çok tanrılı inanç sistemleri, bu inanç sistemlerine bağlı kültsel aktiviteler ve kutsal kabul edilen birçok olgular bu dinlerin incelenmesini zorlaştırmaktadır5

.

İnsanların inanmış oldukları inanç sistemleri ve bunlara bağlı olan mitleri incelendiğinde, insanların, tanrılarını taklit ettikleri6

şeklinde bir görüş belirtilmesine rağmen, bunun tersine, insanların kendi hayatlarında yaşadıklarını, tanrılarına atfetmiş olduklarını düşünülmektedir. Örneğin Sumer mitolojisinde insanlık yaratılmadan önce Tanrı An ve Tanrıça Anu‟nun, birleşmesiyle gerçekleşen kutsal bir evlilik vardır. İnsanlar da kendi hayatlarında yapmış oldukları evlilikleri tanrılarına atfetmişler ve tanrılarının da insanlar gibi hayat yaşadıkları, mitolojik hikâyelerinden ve o dönemlerden kalma yazılı belgelerinden görülmüştür.

Hititlerin Anadolu‟ya göçlerinden önce, Anadolu‟da merkezi bir krallığın olmadığını, bunun yerine, küçük, yerel krallıkların bulunduğu bilinmektedir7

. Assur Ticaret Kolonileri döneminde ise bu yerel krallıkların bulunduğu topraklarda Assurlular tarafından “Karum”, “Wabartum” adı verilen ticaret merkezleri kurulmuş ve bu merkezlerde M.Ö. 1950?-M.Ö.1725 yılları arasında ticari faaliyetlerde bulunmuşlardır. Kaneš, Purušhattum, Šamuha, Durhumit, Tawinia, Hattuš, Zalpa gibi ticaret merkezleri metinlerde geçen önemli ticaret noktaları olmuştur. Bu dönemden kalma belgelerden, Anadolu halkının, inandıkları tanrıları için tapınaklar yaptığı ve kralların da bazı dini bayramlarda, bu tapınaklara giderek ibadetler yaptığı

4

Çıkış 3:5

5 Eliade 2009, 27, 28. 6 Eliade 2009, 243.

7Akad Kralı Naram-Sin‟e ait “Šar-Tamhari” metinlerinde, Akadlı tüccarların isteği üzerine Šargon‟un

Purušhattum üzerine bir sefer yaptığı anlatılmaktadır. Ayrıca yine metinlerde Naram-Sin‟in Anadolu‟ya yaptığı sefer anlatılmakta ve Anadolu topraklarında 17 ayrı krallıktan oluşan bir koalisyona karşı savaştığı belirtilmektedir. Bahar 2010. 47,48.

(20)

bilinmektedir8. Hititlerden önce uygulanan dini bayramlarda kutsal mekânları ziyaret etme geleneği, daha sonraki dönemde Anadolu‟da hâkimiyet kurmuş olan Hititler tarafından da benimsenmiş ve özellikle “İmparatorluk Dönemi”nde uygulanmıştır9

. Assurlu tüccarların Anadolu‟da yapmış oldukları ticari faaliyetlerin en önemli ve en faydalı sonucu, ticaret amacıyla kullanmış oldukları yazının bölge halkı tarafından da öğrenilmesi ve bu sayede Anadolu‟nun “Tarihi Dönemler”e geçmesini sağlamaları olmuştur. Anadolu halkı da bu sayede yazıyı tanımış ve kullanmaya başlamıştır.

Assur Ticaret Kolonileri adı verilen dönemin sonlarına doğru, Anadolu‟ya nereden ve nasıl geldikleri tam olarak bilinmeyen, Tevrat‟ta “ht oğulları” olarak geçen Hititlerin göçü yaşanmıştır. Anadolu‟ya gelen bu yeni kavim, daha önceden varlığı bilinen ve Assur Ticaret Kolonileri döneminde ticari nitelik kazanan kentleri ve dönemin diğer önemli kentlerini, birer birer hâkimiyeti altına almaya başlamış10

ve zamanla hâkimiyetlerini güçlendirmişlerdir.

Hititler Anadolu‟da hâkimiyetleri altına aldıkları bu kentlerde, kendi kültürlerini zorla kabul ettirmemişlerdir. Bu kentlerde yaşayan halkların meydana getirdiği kültürlere de büyük önem vermişler hatta onların bazı dini unsurlarını, kendi dini inançlarının içine almışlardır.

Bir toplum tarafından kutsal edilen bazı mekânlar, tarih içinde, kendisine atfedilen bu kutsaliyeti, genellikle kaybetmemişlerdir. Bu doğrultuda bir toplumdan başka bir topluma hatta bir dinden başka bir dine miras olarak kalabilmişlerdir11

. Hititlerden önce Anadolu‟da yaşayan halklar da bazı mekânları kutsal kabul etmişlerdir. Hititler de kendilerinden önce yaşayan halkların kutsiyet atfettikleri bu mekânlara saygı göstermişler ve onların taşıdığı kutsal mekân düşüncesini devam ettirerek, bu mekânları kendi dinlerinde de kutsamışlardır. Özellikle bazı dini bayramlarda bu mekânlara ziyarette bulunarak, bu mekânlarda tanrılarına ibadet etmişlerdir.

8 Çeçen 1998, 120; Küçükbezci 2011, 92. 9 Gavaz 2011, 8.

10Anitta‟nın kendi adıyla anılan metninde babası ve kendisinin Neša, Zalpuwa, Purušhanda,

Šalatuwara ve Hattuša‟ ya karşı mücadele edildiğini ve Hattuša kentini yerle bir edip bir daha bu kentte iskan edilmemesi için lanetlenmesinden bahsedilmektedir. Gurney 2001, 28.

(21)

Hititler kendilerinden önceki toplumlardan miras olarak aldıkları bu kutsal mekânlara, kendi dini inanışları ve çağdaşları olan toplumların dini inanışları içerisinde yer alan kutsal mekânları da eklemişlerdir. Böylece dini bayramlarda, tanrılarına ibadet olarak kullanabilecekleri birçok kutsal mekânları oluşmuştur. Bu mekânlar, kentler, kentlerin içinde olan tapınaklar, dağlar, dağların üzerine inşa edilmiş olan tapınaklar, su kaynakları, ormanlar, büyük kayalar, önemli kapılar hatta pencere ve ocak gibi öğeler olabilmiştir. Bu çalışmada Hititler tarafından kutsal kabul edilen mekânların incelenmesi ve Hitit dini hayatında ne tür işlevleri olduğunun araştırılmasını amaçladık.

(22)

I. BÖLÜM

YABANCI KÜLTÜRLERĠN HĠTĠT DĠNĠ ĠLE DĠNĠ YAġANTISINA OLAN ETKĠLERĠ VE HĠTĠTLERĠN KUTLADIKLARI BAZI BAYRAMLAR

1. Yabancı Kültürlerin Hitit Dini ve Dini YaĢantısına Olan Etkileri

Hititler M. Ö. II. Binyılın ilk çeyreğinde Anadolu‟ya geldikleri zaman, karşılarında büyük bir merkezi krallık yerine, daha küçük ve birbirinden bağımsız krallıklar bulmuşlardır. Bu dönemde Anadolu coğrafyasına baktığımızda Hatti, Hurri ve Luvi gibi kavimler ön plana çıkmaktadır. Bu kavimlerden Hattiler, Hititlerin kurulduğu bölgenin temelini oluşturduğu bilinmektedir. Hurriler ise bugünkü Güneydoğu Anadolu topraklarında yaşıyorlardı. Hititler geldiklerinde Anadolu‟da varlıklarını sürdüren Luvilerin ise bugünkü Akdeniz Bölgesi civarında yaşadıkları bilinmektedir. Hitit Krallığı kurulup sınırlarını genişletmeye başladığı zaman bu kavimlerle gerek askeri gerek dini ve gerekse siyasi yönden karşılıklı etkileşimlerde bulunmuşlardır.

1. 1 Hatti Kültürünün Etkileri

Hitit öncesi Anadolu toplumları arasında yer alan Hattilerin Kızılırmak civarında yaşadıkları arkeolojik ve yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır. Assur Ticaret Kolonileri döneminde Hattuš Krallığı adında önemli bir ticaret karumu bulunmaktaydı. Anitta metninde Hattuš Kralı Piyušti‟nin, yine önemli bir ticaret karumu olan Kaneš üzerine iki sefer yaptığı öğrenilmektedir. Hattuš Kralı, Kaneš üzerine yaptığı ilk seferde başarılı olamamış, ikincisinde ise ordusuyla Hattuš kentinden uzakta iken Anitta‟nın ani bir baskınına uğramış ve Hattuš kenti Hititlerin eline geçerek yakılıp yağmalanmış ve bir daha iskân edilmemesi için lanetlenmiştir12.

Hititler Anadolu‟da küçük krallıkları hâkimiyeti altına alarak, yavaş yavaş devlet olma yolunda ilerlemeler göstermiştir. Bu doğrultuda merkezi bir devletin gerekleri olan ekonomik ve sosyal sistemlerini de düzenlemeye başlamışlardır.

12 Gurney 2001, 28; Şahin 2004, 58.

(23)

Hâkimiyet altına aldıkları toprakların sınırlarını genişletip, sosyal sistemlerini de düzenlerken Hatti-Hurri-Luvi kültürü de onlara yol gösterici olmuştur13

. Bu doğrultuda Hitit kralları Hatti-Hurri isimleri almaya başlamış ve bu kültürlerin dini inançlarında yer alan tanrılar, Hitit dini inanç sistemine girmeye başlamışlardır.

Hatti kültürünün Hitit kültürüne olan en önemli etkisi din alanındadır. Bilindiği üzere Hititlerin çok tanrılı dinlerinin oluşmasında, çevre kültürlerin büyük önemi vardır. Çünkü Hititlerin Anadolu‟ya göç ederlerken anavatanlarından getirdikleri kendi tanrıları olmadığı söylenebilir. Özellikle Kuzey Suriye topraklarıyla ilgilenen I. Hattušili döneminde, belki de dini belgelerin sayısının az olması nedeniyle, bu dönemde Hitit panteonundaki tanrı sayısının çok fazla olmadığı görülmektedir14. Bu durum da Hititlerin ilk dönemlerinde inandıkları tanrı sayısının

fazla olmadığını, daha sonraki dönemlerde özellikle dış etkilerle panteonlarında bulunan tanrı sayılarının arttığını göstermektedir. Hatti toplumunun tanrıları, Hitit Krallığı‟nın Hattuša‟daki ilk tanrılar topluluğunu oluşturmuşlardır15. Yani Hitit panteonunun temeli büyük ölçüde Hatti dininden alınmıştır.

Hatti dininden alındığı tahmin edilen tanrılar arasında, Hititlerin Güneş Tanrısı ve Tanrıçası‟nın, Hitit panteonunda önemli bir yeri vardır. Hitit dininde, Hititçe Ištanu olan Güneş Tanrısı‟nın ismi Hatti dilinde Eštan‟dır16

. Hitit panteonunda bu Güneş Tanrısı‟nın bir de dişi çeşiti bulunmaktadır. Bu tanrıça Hititler tarafından Arinna‟nın Güneş Tanrıçası olarak isimlendirilmiştir. Bu tanrıçanın Hatti dilindeki karşılığı Urunzimu/Wurunšemu‟dur17

. Bu durum Hititlerdeki Güneş Tanrısı‟nın olduğu gibi Güneş Tanrıçası‟nın da kökeninin Hatti kaynaklı olduğu ve Hitit panteonuna Hatti etkisi ile girdiğini göstermektedir18

. Hattilerin Hititlere olan etkisi sadece tanrı aktarımı şeklinde olmamıştır. Hitit dininde tanrılar için yapılan ritüellerde, Hatti dinine dayanan, Hatti dilindeki dualar kullanılmıştır. KBo XI 73 Öy19

numaralı Nuntarriyašhaš Bayramı‟nı anlatan bir

13 Sevinç 2008, 12. 14 Ünal 2003, 75,80. 15 Haas 2002, 438. 16 Arıkan 1996, 46. 17 Haas 1994, 421,423. 18 Bahar 2010, 283.

(24)

belgede Tahurpa kenti yolunun sağ tarafında Zintuhi kadınlarının Hatti dilinde dua/şarkı söylediğinden bahsedilmiştir.

Hitit bayram törenlerini anlatan metinlerde, “Šalli Ašeššar” adında “büyük

toplantı” anlamına geldiği tahmin edilen bir ritüel düzenlenmiştir. Bu ritüel her

bayramda ve her kentte gerçekleştirilmemiştir. Örneğin AN. TAH. ŠUMSAR

Bayramı‟nı anlatan KBo X 20 I 1720 numaralı metinde, kralın Katapa kentine isterse gittiği, bu kentte herhangibir ritüel yapılmadığından bahsettikten sonra, ertesi gün kraliçeyle birlikte, Tahurpa‟ya gittiğinden ve bu kentte bulunan Halentuwa21

yapısında, bahsedilen dini nitelikli toplantının yapıldığından bahsedilmektedir. Hitit dini bayramlarında, Halentuwa yapısında toplanan meclisin oldukça önemli bir yeri vardır. Bayram törenleri sırasında bu toplanma geleneğinin Hatti kültürünün etkisiyle, Hitit kültürüne geçtiği belirtilmiştir22

.

Hattilerin bir diğer etkisi de Hitit dini yaşantısında önemli bir yeri olan bayram törenlerinde olmuştur. Hattiler tarafınan kutlanan birçok bayram, Hititler tarafından benimsenmiş ve kutlanmıştır. Böylece, Hititlerin kutladıkları bayram sayısı da giderek artış göstermiştir23

Sınırların genişlemesi ve diğer toplumlarla olan etkileşimler sonucu komşu kavimlerin tanrılarının Hitit panteonuna geçmesi gibi, o toplumların dini törenleri de Hitit dinine girmişlerdir. Daha sonra detaylı olarak incelenecek olan Purulliyaš, Haššumaš ve KI.LAM bayramlarının Hatti dininden alındığı tahmin edilmektedir24

. Bunlara benzer şekilde Hititler için önemli bir bayram olan Hadauri Bayramı da

6 zintuhi kadınları 7 Tahurpa şehri 8 yolunun sağ

9 kenarında ayakta dururlar. 10 Hattice şarkı söylerler.

20 Güterbock 1960, 80.

21 Halentuwa yapısının ne olduğu konusunda birçok görüş bildirilmiştir. Güterbock tarafından bu yapı

saray olarak tanımlanmıştır. Güterbock 1956, 314. Sedat Alp ise Halentuwa‟yı, tanrı heykelinin de bulunduğu kült salonu olarak tanımlamıştır. Alp 1979, 273,274.

22 Güterbock, 1971, 307.

23 Hititlerin dini hayatlarında 165‟e varan bayram töreni veya dini şenlikleri bulunmaktaydı. Hititler

tarafından kaydedilen bu bayram törenlerinin yanında belki de kaydedilmeyen yani daha küçük boyutlarda yerel bayram törenleri veya şenlikleri de bulunmaktaydı. Bryce, 2003, 205.

24 Bayram kutlamalarını içeren metinlerde, sadece Hatti kökenli tanrıların bulunmasından dolayı, bu

(25)

Hatti kökenli tanrılar için kutlanmıştır25. AN. TAH. ŠUMSAR

ve Nuntarriyašhaš bayramları ise Hatti kökenli olduğu düşünülmesine rağmen bu bayramların Hatti-Hitit ortak dini bayramları olduğu düşünülmektedir26

.

Hitit kralları, çağdaş toplumların kralları gibi kendilerini başkomutan, baş yargıç ve başrahip olarak görmüşlerdir. Krallar başrahiplik görevini özellikle dini bayramlarda göstermişlerdir. Kült takviminde yer alan dini bayramlarda, krallar başrahip olarak tanrılara dua etmiş, onlara çeşitli sunular yaparak ibadetlerini yerine getirmeye çalışmışlardır. Ancak bazı durumlarda krallar bayram törenlerine katılmamışlar ve onların yerine prensler vekâlet etmişlerdir27

. Hitit dini bayramlarında prensin bayram törenlerini yönetmesinin Eski Krallık döneminden başladığı ve bu geleneğin Hititlere Hatti toplumundan geçtiği tahmin edilmektedir28

. Örneğin Hatti dininden geçtiği düşünülen Haššumaš Bayramı‟nda, törenleri yöneten kişi rolünde kral yerine daha çok prensin olduğu görülmektedir29

.

Hititlerin bayram törenlerinde sadece dualar edilip tanrılara sunular yapılmamıştır. Bu törenleri anlatan belgeler ve törenleri tasvir eden görsel malzemelerde bayramlarda müziğin de kullanıldığını göstermektedir. Bayram törenlerinde Sumer dilindeki adı GIŠ INANNA olan “Lir/harp”lerin kullanıldığı bilinmektedir. Hatti dilinde büyük lir‟lere GIŠ INANNA. GAL, küçük lir‟lere ise GIŠ

INANNA. TUR denilmiştir30. KUB LIII 331 numaralı belgede Ezen Muti-Ay

Bayramı‟nın kutlanması sırasında Lir kullanıldığı görülmektedir. Bu lirlerin, Hatti dilinde olan isimlerinin kullanılmaya devam edilmesi, lirlerin Hatti kökenli olduğunu göstermektedir.

Hatti kültürünün bayramlarda kullanılan müzik aletinin yanı sıra dini bayramlarda kralın ve tanrı heykelinin giydirilmesinde kullanıldığı tahmin edilen “Hatti ayakkabı”ları da vardır. AN. TAH. ŠUMSAR

Bayramı‟nda, tören kıyafeti

25 Bayramın Hatti kökenli tanrılar için kutlanması, Hatti kökenli bir bayram olduğunu gösterebilir.

Balcıoğlu 1990, 10.

26 Ardzinba 2010, 11. 27

Bryce, 2003, 45; Erbaşı 2010, 695.

28 Ardzinba 2010, 62.

29Haššumaš bayramında dini törenleri çok hızlı bir şekilde yöneten kişi prenstir. Kral dini bayramın

başlamasında bulunmasına rağmen sonraki günlerde dini törenler de prens görülmektedir. Erbaşı, 2008, s. 695.

30 Dinçol 2003, 24. 31 Karataş 2007, 59,60.

(26)

giydirilen kral heykelinin başına taç şeklinde çemberin konulduğu, kulaklarına küpe takılıp, ayaklarına ise “Hatti ayakkabıları”ndan giydirildiği bahsedilmektedir32

. Bayram törenlerinde tanrı-tanrıçalara yapılan sunuların önemli bir yeri vardır. Hititlerin önemli kült merkezlerinde yapılan arkeolojik çalışmalarda “rython” adı verilen ve Hititçe “Bibru” olarak adlandırılan, kapların Hattiler tarafından kullanıldığı ve daha sonra da Hattilerin etkisiyle, Hititler tarafından da kullanıldığı düşünülmektedir33

.

Hatti kültürü, sanat din vb. olgularda Hititlere oranla, oldukça gelişmiş bir konumdadır. Alacahöyük kral mezarları ile güneş kursları Hatti sanatının gelişmişliğini gösteren en iyi eserlerdir34

. Hatti kültürünün Hitit dinine ve bunun sanatına yansıması sadece bunlarla sınırlı değildir. Hititler Anadolu‟ya gelmeye başladıkları andan itibaren kendilerini doğrudan bu kültürün ortasında bulmuşlar, dolayısıyla Hatti dini ve sanatı Hititler için bir rehber olmuştur 35.

1. 2 Hurri Kültürünün Etkileri

Hititler Anadolu‟da sınırlarını genişletirken Anadolu‟nun Güneydoğu‟suna yani Kuzey Suriye topraklarına doğru birçok sefer yapmışlardır. Özellikle I. Hattušili döneminde bölgeye yapılan seferler zaman içerisinde, Hititlerin devlet politikası haline gelmiş ve bu bölgeye Hitit kralları tarafından birçok askeri sefer düzenlenmiştir. Mezopotamya ise bu dönemde uygarlığın temel merkezi konumunda olmuştur. Mezopotamya‟da matematik, astronomi, yazı, edebiyat, mimari vb. birçok alanda önemli gelişmeler yaşanmış ve hatta bu alanlarda öncü konumda olmuştur.

Hurrilerin M. Ö. III. binden itibaren Kuzey Suriye topraklarında yaşamış oldukları tahmin edilmekte ve Assur Ticaret Kolonileri devrinden kalma belgelerde, Hurrilerin az da olsa Anadolu‟da yer aldıkları bilinmektedir. Hurriler bulundukları coğrafi konumdan dolayı Anadolu ve Mezopotamya toplumları arasında kültür alışverişinde önemli bir rol oynamışlardır. Hitit kralları birçok gelişmenin yaşandığı Mezopotamya topraklarının önemini kavramışlar ve bölgeye askeri seferler

32 Ardzinba 2010, 71. 33 Akurgal 2005, 144. 34 Bahar 2010, 256. 35 Özgüç 2002, 401.

(27)

yapmışlardır. I. Hattušili ile başlayan askeri seferler, diğer krallar tarafından da devam ettirilmiştir. Hititlerin yapmış oldukları bu askeri seferler sayesinde Hitit toplumu, Mezopotamya kültürünü tanıma fırsatı bulmuş, başta Babil toplumunun kullandığı çivi yazısı olmak üzere buradaki birçok kültür öğesini Hurriler aracılığıyla kendi kültürlerine katmışlardır36

.

Hititlerin, Mezopotamya‟dan çivi yazısını almaları Hitit ve Anadolu tarihi için bir dönüm noktası olmuştur. Yazının Hitit diline uyarlanması sayesinde krallığın uzak topraklarında yaşayan halka ulaşabilme imkânı doğmuştur37. Bu sayede okuma-yazma bilen devlet görevlileri aracılığıyla, halka hem soysal hem de dini hayattaki görev ve yükümlülükleri bildirilmiştir.

Hitit krallığının Hurrilerle olan ilişkileri I. Hattušili döneminde başlamıştır. Hitit kralı Kuzey Suriye topraklarına yaptığı seferde Halpa, Uršu gibi önemli kentleri fethetmiş ve Halpa Fırtına Tanrı‟sının kültünü, kendi krallığının başkenti olan Hattuša‟ya taşımıştır. I. Hattušili‟den sonra I. Muršili döneminde de Kuzey Suriye üzerine başarılı seferler yapıldığı ve hatta o dönemde Mezopotamya‟da önemli bir krallık olan Babil‟e kadar ilerlendiği bilinmektedir.

Babil‟e kadar ilerleyen Hitit kralı I. Muršili burada fazla durmamış ve ülkesine geri dönmüştür. Daha sonra ise I. Šuppiluliuma döneminde Hurrilerle siyasi ilişkiler yoğunlaşmıştır. Hitit Kralı bölgeye yaptığı askeri seferlerle Hurrileri kendisine bağlamıştır.

Hititler üzerindeki Hurri etkisi, yukarıda belirtildiği gibi I. Hattušili‟nin Kuzey Suriye politikasıyla başlamış, II. Tuthalia‟nın, Hurri kökenli olduğu düşünülen Nikamalti ile evliliği ve I. Šuppiluliuma‟nın bölgeye olan seferleriyle devam etmiştir. III. Hattušili‟nin Lauzantia kenti rahibi Pentišarri‟nin kızı Puduhepa ile en yüksek seviyesine ulaşmış ve IV. Tuthalia‟nın, Hurri kökenli olan Hitit tanrıları için Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı‟nı yaptırmasıyla sonuçlanmıştır38

. Hititlerin Hurrilerden kendi bünyelerine aldıkları kültür öğelerine bakacak olursak bunların din ve edebiyat alanlarında yoğunlaştıklarını görmekteyiz.

36

Alpman 1981, 283, 286, 289-291.

37 Schachner 2010, 674. 38 Arıkan 1998, 274.

(28)

Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı‟nda Hitit tanrılarının başında yer alan Tešup ve Hepat Hurrilerden Hititlere geçmiştir39

.

Hitit panteonuna baktığımızda, Eski Krallık Döneminde, Hattilerden geçen Hatti‟nin Hava Tanrısı ve Arinna‟nın Güneş Tanrıçası üst sıralarda bulunmuşlardır. Hititlerin Hurrilerle olan ilişkileri sonucunda, özellikle İmparatorluk Döneminde, Hurri kökenli olan Fırtına Tanrı‟sı Tešup ve Güneş Tanrıça‟sı Hepat, Hatti tanrılarından daha çok ön plana çıkmışlardır40

. Fırtına tanrısının sembolü olan “Hurri ve Šerri” adlarındaki boğa motifleri de yine Hurriler aracılığıyla Hititlere geçmiştir.

Hititler, panteonlarında önemli bir yere sahip olan Yeraltı (ölüm) Tanrıçası olarak bilinen Tanrıça Lelvani41‟yi de Hurri dininden almışlardır. Bu tanrıça da, Tešup ve Hepat gibi, Hititler tarafından sevilmiş ve kendisine saygı gösterilmiştir.

Özellikle Arzawa üzerine yaptığı seferlerle bilinen, Hitit Kralı II. Muršili döneminden kaldığı tahmin edilen bir ritüel metninden, I. Šuppiluliuma‟nın oğlu olan III. Tuthalia döneminde, Hurri kültür bölgesi içindeki Kizzuwatna‟da tapınım gören

DINGIR. GE kültünün Šamuha kentine taşındığı belirtilmektedir. Bu tanrı/tanrıçanın

dişi veya erkek mi olduğu, Karanlık/Yeraltı/Ay tanrı veya tanrıçası olup olmadığı tam olarak bilinmemektedir42. Bu tanrı/tanrıçanın, büyük bir ihtimalle, Mezopotamya toplumlarından, Hurriler aracılığıyla Hitit panteonuna girdiği tahmin edilmektedir.

Hitit dini hayatı üzerindeki Hurri etkisi en belirgin olarak M. Ö. XIII. yy‟ da görülmüştür. Bunun oluşmasında Hurri kültüründe doğup büyüyen, III. Hattušili‟nin eşi ve Hurri kültür bölgesindeki Lauzantia43

kenti rahibi Pentišarri‟nin kızı olan Puduhepa‟nın büyük etkisi vardır. Bu kraliçe Hitit ülkesine gelin olarak gelmesine rağmen, kendi kültüründen kopmayarak Hurri tanrılarına ve geleneklerine bağlılığını

39 Alpman 1981, 298.

40

Hatti tanrıçası olan Arinna‟nın Güneş Tanrıça‟sının, Hurri Güneş Tanrıça‟sı Hepat ile olan eşitliği bir Hitit metninde bahsedilmiştir. “Bütün ülkelerin kraliçesi, efendim, Arinna’nın Güneş Tanrıçası! Hatti ülkesinde sen Arinna’nın Güneş Tanrıçası adını alırsın, sedir ağacı ülkelerinde ise Hepat adını taşırsın.” Beckmann 1989, 99,100; Hutter 1997, 77.

41

Akad dilinde “Allatum”, Sumer dilinde “EREŠ. KI. GAL” olan Yer altı Tanrıça‟sının Hurri dilindeki adı “Allani”‟dir. Hurrice “bayan-sahibe” anlamına gelen “allai” den “-ni” takısı ile üretilmiştir. Arıkan 1996, 49.

42 DINGIR. GE‟nin Mezopotamya kökenli olduğu tahmin edilmektedir. Assur ve Babil kültürlerinde

de benzer kültler vardır. Yağcı 2005, 750,751.

43 Hurri kültür bölgesinde yer alan Lauzantia kenti büyük bir ihtimalle Kahramanmaraş ilinin Elbistan

(29)

korumuştur44

. Puduhepa, Hurri tanrılarının Hitit panteonuna yerleşmeleri için çalışmış ve bunda da büyük oranda başarılı olmuştur. Bunu, Fırtına Tanrısı‟nın önemli kült merkezi olan Nerik‟i, Kaška istilasından kurtaran III. Hattušili‟nin, kendisi ve eşi Puduhepa için “Koruyucu Tanrı” olarak Mezopotamya kökenli İštar‟ı seçmesinden45

anlayabiliriz. Böylece bu tanrı, Hurriler aracılığıyla Hitit dini hayatına girmiş ve Hititler tarafından tapınım görmüştür.

Hitit dini üzerindeki Hurri etkisi III. Hattušili ve eşi Puduhepa‟dan sonra da oğlu IV. Tuthalia döneminde de devam etmiştir. IV. Tuthalia‟da babasının dini politikasını izlemiş ve kendisine “Koruyucu Tanrı” olarak, Hurri panteonunda, alt sıralarda olduğu bilinen Šarruma46‟yı seçmiştir. Šarruma‟nın Hitit kralı IV.

Tuthalia‟nın koruyucu tanrısı olması, Hurri tanrılarına ne derece önem verildiğini göstermesi açısından oldukça önemlidir.

Hurri kültüründen Hitit kültürüne tanrı geçişleri sadece bunlarla sınırlı olmamıştır. Savaş Tanrısı olduğu tahmin edilen Aštabi, Tahıl-Bereket Tanrısı Kumarbi, Ay Tanrı‟sı Kušuh ve Nanni-Hazzi Dağ tanrılarının da Hurri dininden Hitit dinine geçtiği47

bilinmektedir.

Hitit dini bayram takviminde Išuwa Bayramı adında önemli bir bayram bulunmaktadır. Daha çok arınma ritüeli şeklinde kutlandığı tahmin edilen bu bayramın kökeninin Hurrilere dayandığı48

veya en azından Hurriler aracılığıyla Hititlere geçtiği düşünülmektedir.

Hititler bazı kültsel ritüelleri de Hurri toplumundan almışlardır. Kralı, olası herhangi bir tehlikeden korumak için, “yedek kral ritüelleri” uygulanmıştır. Hititlerin uygulamış oldukları bu ritüel, Türkolog Taracha tarafından, Hurri kökenli olduğu belirtilmiştir49

. Yedek kral ritüellerinin yanı sıra Hitit dini hayatında kullanılan “ağız

yıkama ritüelleri” de Hurri toplumundan alınmıştır. Hitit toplumunda bu ritüel

44 Darga, 1992, 163.

45 Arıkan 1998, 276. 46

Šarruma, Kuzey Suriye ve Güneydoğu Anadolu topraklarında dağ tanrısı olarak kutsanan bir tanrıdır. Bu tanrının kült merkezi Kumanni kentidir. Darga1992, 187.

47 Yağcı 2005, 748. 1. dipnot

48 Collins 2007, 163.; De Martino 2006, 94.; Alparslan 2009, 121. 49

Taracha, burada yedek kral ritüellerinin değişik kült geleneklerine dayandığını belirtmekte ve bu ritüellerin Hititlere geçişinde Luvi etkisinin olabileceği ihtimalini de belirtmektedir. Taracha 1990, 231.

(30)

metinleri Šapinuwa kentinde bulunmuşlardır. Bulunan bu metinlerin Hurri dilinde yazıldığı, burada çoğaltılıp tüm Hitit topraklarına gönderildiği bilinmektedir50

. Bu metinlerin Hurri dilinde yazılması, bu ritüellerin Hurri kökenli olduğunu göstermesi açısından önemli bir yere sahiptir.

Hitit tapınakların yapımı sırasında özel malzemelerin kullanıldığı, yapının temeli atılırken ise, binanın daha dayanıklı ve güçlü olması için çiviye benzer malzemelerin konulduğu bilinmektedir. Hitit tapınağının inşası sırasında yapılan ritüeli anlatan KBo IV I Öy I51‟numaralı metinde, yapının temeline, adak çivilerinin

belirli bir törenle konulduğundan bahsedilmektedir. Tapınakların temellerine belirli törenlerle konulan bu çiviler “yapı adak çivileri” olarak adlandırılmaktadır. Assur Ticaret Kolonileri döneminden beri Anadolu‟da varlığı bilinen52

bu adak çivilerinin kullanımı Hititler tarafından devam ettirilmiştir. Bu çivilerin üst kısımları, tanrı-tanrıçayı temsil edecek şekilde insan biçiminde yapılmıştır. Alt kısımları yapının temeline sokabilmek için sivri yapılmışlardır. Hititlerin yapı ritüelleri incelendiğinde, Mezopotamya kökenli olduğu bilinen bu ritüellerin bazlarının Hurri kültürüyle alakalı olduğu tahmin edilmektedir53

. Bu bilgilerden hareketle Hitit toplumunun kullanmış olduğu bazı yapı ritüellerinin, Mezopotamya toplumlarından Hurriler aracılığıyla alındığını söylemek mümkündür.

Hititler tarafından yapılan kutsal törenlerde “kurban yakma” ritüeli de uygulanmıştır. Bu ritüel çeşiti, diğer ritüellere göre daha az uygulanmıştır. “Kurban yakma” ritüellerini anlatan belgeler incelendiğinde, sunulan kurbanların genellikle kuşlar ve kuzular olduğu görülmektedir. Genellikle “yer altı tanrıları”‟na yapıldığı bilinen bu ritüelin de kökeninin Hurri-Kizzuwatna‟ya dayandığı tahmin edilmektedir54

50 Süel 2010, 458.

51 Burada yeni bir tapınak inşa edilirken yapının temeline konulacak adaklardan bahsedilmekte ve

tanrılardan bu yapıyı ölümsüz kılmaları istenmektedir. Darga 1985, 33-34.

52 Assur Ticaret Kolonileri Döneminde de kullanılan “yapı adak çivileri”‟nin kökeni Mezopotamya

olduğu tahmin edilmektedir. Mezopotamya toplumları tarafından kullanımı, Assur Ticaret Kolonileri döneminin sonunda biterken, Anadolu toplumları tarafından kullanımı özellikle Hititler tarafından devam ettirilmiştir. Aydıngün 2010, 55.

53 Darga, 1992, 34. 54 Collins 2007, 166,167.

(31)

Hitit dini üzerindeki Hurri etkisinden bahsederken, Kizzuwatna‟nın rolünü de unutmamak gerekir. Kizzuwatna‟nın Ceyhan (Pyramos) ve Seyhan (Saros) nehirleri arasında olduğu bilinmekte ve Kummanni55‟nin Kizzuwatna‟nın merkezi olduğu

tahmin edilmektedir. Hitit kralı I. Hattuşili‟nin Kuzey Suriye üzerine yapmış olduğu seferlerle, Hititler bölge kültürünü tanımaya başlamış, I. Šuppiluliuma‟nın, Kizzuwatna‟yı Hitit topraklarına katmasından sonra, bu bölge ile ilişkiler iyice gelişmiş ve Hurri dinine ait birçok öğe, Hitit dini, sanatı ve toplumsal yaşantısına girmiştir56

.

Hurri kültür bölgesinde yer alan Kizzuwatna‟nın Hititlere birçok etkileri olmuştur. Bu etkilerin başında büyü gelmektedir. Hattuša arşivlerinde büyü ile ilgili metinlerin bulunması ve bunların sayıca fazla olması Hititlerin büyüye verdikleri önemi göstermektedir. Hitit dini ve sosyal hayatında önemli bir yeri olan büyü ve buna bağlı uygulamalar, Hurri ve Babil toplumlarından Hititlere aktarılmıştır. Kizzuwatna‟da büyü ve büyücülük konularında oldukça ileri bir seviyede oldukları o dönemden kalan ve günümüze kadar ulaşabilen belgelerden öğrenilmektedir. Nitekim Hattuša arşivindeki metinlerde geçen Kizzuwatna‟lı büyücü Maštigga, Papanikri, Muwalanni, Kuwanni gibi büyücüler Hitit ülkesinde rağbet gören kişiler olmuşlardır57

. Kizzuwatnalı büyücülerin uygulamış oldukları “kara büyü” bu durumu ortaya koymaktadır. Kizzuwatna kültürüyle yetişen büyücüler başta Hitit kralı olmak üzere Hitit toplumundan önemli ölçüde saygı görmüşlerdir.

Hititler de çağdaşları birçok toplum gibi geleceği öğrenmek istemişlerdir. Bu yüzden, tanrıların belirli olaylara karşı tutumunun ne olduğunu veya nasıl olacağını merak etmişlerdir. Bu yöntemi genelde, ülkede kıtlık, salgın hastalıklar baş gösterdiğinde veya kralın askeri bir sefere çıkmasından önce kullanmışlardır. Bo 68/97 Öy. I58

numaralı metinde de II. Muršili olduğu tahmin edilen Hitit kralının, Nerik sınırına doğru yapacağı askeri seferi, tanrının onayına sunduğunu ve tanrının tutumunun ne olacağını merak ettiği görülmektedir.

55 Kizzuwatna‟nın merkezi olduğu tahmin edilen Kummanni kentinin, bugünkü Kayseri ilinin

güneydoğusunda bulunan Şar olduğu tahmin edilmektedir. Bu bölgede Hitit çağında oldukça yoğun bir Hurri iskanı vardı. Alp 1990, 23.

56

Yağcı 2005, 748-749.

57 Ünal 2003, 150,151. 58 Gurney 1940, 38.

(32)

Kizzuwatna bölgesi Hitit toplumu tarafından mistik bir yer olarak görülmüştür. Bu bölgede yetişen kuş ve et falcıları Hitit kralı tarafından bazen önemli olaylarda görevlendirilmişlerdir. Hitit kralı I. Muršili, Kargamıš kentinde yönetici olan kardeşi, Šarrikušuh ile buluşmak istemiş ancak bu buluşma gerçekleşmeden önce Šarrikušuh ölmüştür. II. Muršili‟nin cenaze işleriyle uğraşmasını fırsat bilen Hititlerin doğusunda bulunan Azzi-Hayaša‟lı düşmanlar, Hitit topraklarının doğu kısmına saldırmış ve Kannuwara kentini kuşatmışlardır. Bu olaylar üzerine Hitit kralı, komutanı Nuwanza‟yı, Kannuwara kentini savunması için görevlendirmişti. Bu arada da Kizzuwatna‟dan kuş ve et falı bakımında ün salmış kâhinleri de Hitit komutanının yanına göndermiştir59

. Buradan hareketle II. Muršili‟nin Kizzuwatnalı kâhinlere güvendiğini ve onların da işlerini başarılı bir şekilde yaptıklarını söyleyebiliriz.

Hititler tarafından oldukça yaygın bir şekilde kullanılan kehanet veya fal uygulamalarının Babillere dayandığı tahmin edilmektedir. Hititlere geçişi ise Kizzuwatna aracılığıyla Hurriler tarafından olduğu düşünülmektedir.

Kizzuwatna, büyü ve fal işlerinin yanında büyü ile tedavi konusunda da oldukça ileri bir konumda olmuştur. Bunu Hitit kralı II. Muršili‟nin tedavi amacıyla60

Kizzuwatna‟ya gitmesinden anlamaktayız. II. Muršili‟nin burada gerçekleştirilen tedavi sonrasında iyileşip iyileşmediği bilinmemektedir. Ancak bu durum Kizzuwatna‟nın Hitit inanç dünyası üzerindeki etkisini göstermesi açısından önemli bir yere sahiptir.

1. 3 Luvi Kültürünün Etkileri

Genel anlamda Anadolu‟nun güneyinde veya güneybatı taraflarında yaşadıkları bilinen Luvilerin M.Ö. III. binyıldan itibaren Anadolu topraklarında bulundukları, Assur Ticaret Kolonileri döneminden kalma yazılı belgelerden öğrenilmektedir. Bu belgelerden öğrenildiği üzere, bahsedilen dönemde, Anadolu‟da

59 Ünal 2003, 142.

60 Hitit kralı II. Muršili, Batı Anadolu topraklarındaki Arzawa Krallıkları üzerine sefere giderken,

Manisa civarında, o dönemde aktif durumda olan yanardağların volkanik faaliyetleri sonucunda şok geçirmiş ve konuşamaz olmuştur. Bu durumdan kurtulmak için Kizzuwatna‟ya gitmiş, burada kralın hastalığından kurtulması için ayinler yapılmıştır.

(33)

merkezi bir krallık bulunmamakta, Hatti, Hurri, Luvi gibi kavimlerin küçük çaplarda yerel krallıklar bulumaktadır.

Luvilerin yaşadığı bölgenin coğrafi sınırları tam olarak belirlenememektedir. Çünkü bu kültürde yaşayan insanların konuştukları Luvice adı verilen hiyeroglif anıtların bulunduğu coğrafya ve yer adlarının yayılımı oldukça geniş bir coğrafi alanı kapsamaktadır. Bu durumda da “Lukka61

problemi” ortaya çıkmaktadır. Bu konu hakkında Hititolog Laroche, Lukka‟nın coğrafi bir bölgeye değil de bir dili ifade ettiğini belirterek Lukka‟nın Hitit metinlerindeki Luviye karşılık geldiğini belirtmiştir62

. Çalışmamızda ise, daha yaygın olarak kullanılan “Luvi dili” ifadesini kullanmaya devam edeceğiz.

Luvi dilinin yani Luvicenin konuşulduğu ve etkilediği alanlar incelendiğinde oldukça geniş bir alanı kapsadığı görülmektedir. Bu alan Batı Anadolu topraklarında yer aldığı düşünülen Arzawa toprakları, Güney Anadolu kıyıları, Likya olarak adlandırılan bölge, Kizzuwatna‟nın bir bölümü ve Tarhuntašša bölgelerini kapsamaktadır63

. Hititler tarafından da Luvilerin kullanmış oldukları Hiyeroglif yazısı “İmparatorluk Dönemi” sonlarında kullanılmış ve özellikle “Geç Hitit

Beylikleri” döneminde de kullanılmaya devam edilmiştir. Hititlerin imparatorluk

dönemi sonlarında yapmış oldukları, Adana Sirkeli‟de bulunan ve II. Muwattali‟ye ait olduğu düşünülen kabartmada, Kayseri Fraktin kabartmasında, Konya Hatıp Kurunta kabartmasında, Konya Ilgın Yalburt Hitit havuzunda ve daha örnek olarak verebilecek birçok eserde, Luvi hiyeroglif yazısı kullanılmıştır.

Hitit krallığındaki Luvice‟ye ait olan belgeler, Hattuša‟da bulunmuştur. 277 bölümden oluşan Luviceyle yazılan bu belgelerinin içeriğinde bayram metinleri, ritüeller ve büyü metinleri bulunduğu belirtilmiştir64

. Bu ilk belgeler çivi yazısıyla yazılmış ancak daha sonraki dönemlerde yani büyük bir ihtimale M.Ö. XIV. yy‟dan

61Herodotos tarafından Europe‟nin oğulları olan Sarpedon ve Minos arasında, Girit krallığının

yönetimini ele geçirmek için çıkan iç savaştan sonra, yenilen Sarpedon ile birlikte Asya‟ya göç ettikleri aktarılmıştır. Herodotos I, 173. Güneybatı Anadolu‟da yaşayan Likya‟lıların Teke yarımadası ve çevresinde yer aldıkları bilinmektedir.

62 Laroche 1976, 18.; Macqueen 2001, 42,43; Konya ve Karaman bölgelerinde yüzey araştırmaları

yapan, Prof. Dr. Hasan Bahar‟la yapılan görüşmede Lukka‟nın Luvilere karşılık olduğu düşüncesini desteklemiştir. Konu hakkında sözlü olarak vermiş olduğu bilgiler için hocama teşekkürlerimi bildiririm.

63 Collins 2007, 31. 64 Yakar 2007, 43.

(34)

itibaren Hiyeroglif yazısıyla yazılmışlardır. İmparatorluk dönemi sonlarına doğru ise Hitit kabartmalarında oldukça yaygın bir şekilde kullanılmıştır.

Hitit metinleri incelendiğinde, Hatti, Hurri, Sumer, Akad dillerindeki birçok terimin Hititlere geçmiş olduğu görülmektedir. Luvicedeki birçok önemli kelime de Hitit toplumu tarafından kullanılmıştır. Hititler, Luviceden geçen kelimelerin başına “köşe çengeli” koyarak, bu kelimelerin Luvice‟den geçtiğini belirtmişlerdir65

.

Luvi ve Hitit dillerinin Hint-Avrupai dil grubuna ait oldukları, yapılan araştırmalarda belirtilmiştir. Bu iki dil incelendiği zaman ise birbirleriyle akraba oldukları anlaşılmaktadır. Bu konu hakkında en önemli delil, iki dilde de birbirine çok yakın olan kelimelerdir66

. Bu kelimeler Luvice ile Hititçe arasındaki akrabalığı ortaya koyması açısından önemli bir yere sahiptir.

Luvilerin Hititlerle olan etkileşimleri dini alanda da olmuştur. Bilindiği üzere Hitit panteonunun en başında Fırtına Tanrısı ve Güneş Tanrıçası bulunmaktadır. Hititlerin inandığı Fırtına Tanrısının Hattice adı Taru, Hurrice Tešup‟tur. Bu tanrının Luvicedeki adı ise “Tarhu67”dur Bu tanrı, hiyeroglif yazısında, genellikle “W” işaretine benzeyen sembolle gösterilmiştir. Hititlere bir dönem başkentlik yapmış olan “Tarhu’nun evi” anlamına gelen Tarhuntašša‟nın isminin, Fırtına Tanrısı Tarhu‟dan türetildiği bilinmektedir68

.

Hititler için Güneş Kültü‟nün önemli bir yeri vardır. Özellikle Arinna‟nın Güneş Tanrıçası‟na Hititler büyük saygı göstermişler ve ona ibadetlerini sunmuşlardır. Hitit panteonunda Luvi kökenli olduğu düşünülen Tiwalia adında bir Güneş Tanrısı bulunmaktadır69. Bu tanrı Hititlerin Luvi bölgesi ile olan ilişkileriyle Hitit panteonuna geçmiştir.

Hitit kralı I. Hattušili zamanında Hititler önemli bölgeleri ele geçirerek sınırlarını genişletmişlerdir. Bu dönemde ele geçirilen yerlerden birisi de Hupišna (Konya Ereğli) kentidir. Bu kentte bulunan Luvi kökenli Tanrıça Huwaššana, Hititlerden önce de tapınım görmekteydi. Hititler bu bölgeyi ele geçirdikleri zaman

65

Ünal 1980, 174.

66

Luvice tarmi- "çivi", Hititçe tarma- "çivi"; Luvice Tiwat "Güneş Tanrısı" Hititçe siwat "gün"; Luvice hassa- "kemik", Hititçe hastai- "kemik": Alp 2000, 15.

67

Bahar 2010, 283; Leick 2003, 113, Arıkan 1996, 47.

68 Bahar 2010, s.283.

(35)

bu tanrıçanın kültünü de kendi dinlerine ekleyerek ona da tapınım göstermişlerdir70

. Böylece bu tanrıçanın kültü ve onunla ilgili olan bayram da Hitit dini hayatına dâhil olmuştur.

Hitit kralı I. Šuppiluliuma‟nın Amurru kralı Aziru ile yaptığı anlaşma metinlerinde Luvili tanrılar “Hanımefendi” anlamına gelen DBeltu, Landa Kraliçesi, ve Kuniyawanni tanrılarından bahsedilmektedir71. Bu tanrıların da Luvi kökenli

olduğu ve Hitit dinine Luvilerden geçtiği tahmin edilmektedir.

Luvi dininden Hitit dinine geçmiş olan bir diğer tanrı da Yarri72‟dir. Bu tanrı, birçok önemli Hitit tanrısı gibi, antlaşma metinlerinde yemin tanrıları arasında geçmektedir73

. Bu tanrının, Hititler tarafından anlaşma metinlerinde yemin tanrıları arasında gösterilmesi, tanrıya verilen önemi açık bir şekilde göstermektedir.

Luvi dininden Hitit dinine tanrı geçişlerinden başka ritüel geçişi de olmuştur. Hitit metinlerinde SISKUR mantalliya-74 olarak geçen ölü kurbanı veya ölülerle ilişkili olan bir ritüel bulunmaktadır. Bu ritüelin ölmüş olan kişilere, yaşayanlar tarafından yapılan bir kefaret ritüeli olduğu bilinmektedir. Bu ritüel, Hitit metinlerinde, önüne köşe çengeli konularak yazılmıştır. Bu ritüelin Hitit metinlerinde köşe çengeli ile yazılması, Luvilerden Hititlere geçmiş olduğunun göstergesi olabilir75

.

1. 4 Mısır Kültürünün Etkileri

Eski Dünya‟nın en önemli krallılarından biri olan Mısırlılar ile Hititlerin siyasi, sosyal sanat alanlarında birçok etkileşim yaşandığı bilinmektedir. Bu iki krallık arasındaki ilişkiler Hitit kralı I. Šuppiluliuma döneminde yoğunlaşmıştır. Bu kral döneminde kocasını kaybeden Mısır kraliçesi, Hitit kralından bir oğlunu isteyerek kendisine eş, Mısır ülkesine de kral olmasını istemiştir. Durumu araştırtan I. Šuppiluliuma, oğullarından birini Mısır ülkesine göndermiş ancak Hitit kralının

70

Mellart 1958, 25.

71 Beckmann, 1996, 36,53,59.

72 Luvili tanrı Yarri, Nergal ile eşitlenmektedir. Bkz. Gurney 1977, 16.; Leick 2003, 113. 73 Beckmann,1996, 47, 53, 63.

74SISKUR

mantalliya- hakkında detaylı bilgi için bkz. Sevinç 2007, 221,222.

75 SISKURmantalliya- ritüellerinin Hurri-Kizzuwatna kökenli olabileceği de belirtilmiştir. Bkz. Ünal 1980, 174.

(36)

oğlu, yolda Kraliçenin muhalifleri tarafından öldürülmüştür76. Bunun üzerine I.

Šuppiluliuma da Mısır üzerine sefere çıkmıştır.

Hititlerin bu seferinden sonra Mısırlılarla olan ilişkileri devam etmiş ve bu ilişkiler özellikle Kuzey Suriye toprakları üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu topraklara hâkim olmak isteyen iki krallık, M. Ö. 1286 yılında Kadeş savaşını yapmışlardır.

Mısırlıların Hititler üzerinde pek çok alanda etkileri olmuştur. Siyasi alanda gerçekleşen etkilere bakacak olursak, bu etkilerin başında Hititlerin yönetim sistemi üzerindeki etki görülmektedir. Hitit yönetim sisteminde önemli bir yeri olan ve dini, siyasi, ekonomik, askeri alanlarda önemli görevleri olan memurların kökeni Hititlere dayanmamaktadır. Hitit yönetim sisteminde önemli bir yer tutan ve sayıca da oldukça fazla oldukları anlaşılan memurların isimlerini, komşu toplumlardan alındıkları tahmin edilmektedir. Bu komşu toplumların içinde Mısırlılar da vardır. Siyasi alanda Mısır toplumunun etkisi sadece memuriyet isimleri ve özelliklerinde değildir. Devletin en üst kademesinde bulunan kralın görev ve yetkileri de Mısır toplumundan örnek alınarak düzenlendiği söylenebilir77.

Mısırlıların siyasi alanda olduğu gibi dini alanda da etkileri olmuştur. Bilindiği üzere Hitit kralı I. Šuppiluliuma Kuzey Suriye seferine çıkmıştır. Bu sefer dönüşünde Hitit kralı, ülkesine çok sayıda esir getirmiştir. Esirler arasında yayılan veba salgını Hitit topraklarında birçok insanın ölümüne yol açmıştır. Bu ölen insanlar arasında Hitit kralı I. Šuppiluliuma da vardır. Kral ölünce yerine oğlu Arnuwanda geçmiş ancak o da veba salgınına yakalanmış ve hayatını kaybetmiştir. Arnuwanda‟nın da ölümü üzerine Hitit krallığının başına II. Muršili geçmiştir.

Hitit krallığının başına II. Muršili‟den sonra II. Muwattali geçmiştir. Bu kral döneminde dini alanda Mısır‟dakinin benzeri bir gelişme yaşanmıştır. Bilindiği üzere Mısır firavunu IV. Amenhophis, saltanatının dördüncü yılında, Amon başrahibini, taşocağına yapılan bir seferin başında, doğu seferine göndermiştir. Böylece Amon başrahibini yaşanacak olan olaylardan uzak tutmaya çalışmıştır78

. IV. Amenophis, beşinci kraliyet yılında, Mısır‟da dini bir reform yapmıştır. Mısır panteonundaki tanrıları inanmayı reddederek, Aton kültünü ön plana çıkarmış bir nevi tektanrıcılığa

76 Akurgal 1995, 76.

77 Ünal 2002, 41. 78 Hornung 2004, 107.

(37)

yönelmiştir79. Bu doğrultuda önem verdiği tanrısı için, Mısır dilinde “Aton’un ufku”

anlamına gelen el-Amarna kentini kurmuş ve bu kent, Tanrı Aton‟un kült merkezi haline gelmiştir. Ayrıca IV. Amenophis, “Amon bağışlayıcıdır” anlamına gelen ismini, “Aton’u memnun eden” anlamına gelen Akhenaton ile değiştirmiştir80

.

Mısır firavunu Akhenaton olarak bilinen IV. Amenophis‟in, din alanında böyle bir reform yapmaya gitmesinin sebebi; krallığın topraklarını genişleterek, birçok topluma hâkim olmasıdır81. Mısır firavunu büyük bir ihtimalle, hâkimiyetleri

altına giren ve kendi halkı olan bu toplumları, ortak bir tanrının altında bulundurmak istemiştir.

Itamar Singer‟e göre, Hitit kralı II. Muwattali‟de Mısır‟da Akhenaton‟un yaptığı din reformuna benzer bir şekilde, kendi ülkesinde dini bir hareket içerisine girmiştir. Nitekim bu doğrultuda, Fırtına Tanrısı‟nın tapınım yeri olan Tarhuntašša kentine, ata kültleri de dâhil olmak üzere, tüm tanrıları oraya taşımıştır82

.

Mısır‟daki reform hareketinden yaklaşık olarak yarım yüzyıl sonra, Hitit topraklarında meydana gelen bu reform hareketinde, Mısır‟dan bir etkilenme olduğu düşünülmektedir. İki toplumda meydana gelen bu gelişmenin bazı özellikleri birbirleriyle benzerlik göstermektedir. Bu benzerlikler içinde en başta dini hayat için yeni bir coğrafyanın seçilmesidir. Bu doğrultuda Mısır‟da el-Amarna kenti, tanrı Aton‟un kültü için kurulmuştur83. Hititlerde ise Luvi kökenli Tanrı Tarhu için “Tarhu’nun evi84” anlamına gelen Tarhuntašša kenti kurulmuştur. Bu iki reform

hareketi arasında benzer olarak nitelendirilebilecek olan bir diğer özellik ise; iki girişimin de süresinin fazla uzun olmamasıdır85. Mısır‟da gerçekleşen bu reform

hareketi Akheneton‟dan sonra Tutankhamon tarafından devam ettirilmez ve kısa bir süre sonra başkent, Akhenaton‟un kurduğu el-Amarna kentinden Memfis kentine

79

Singer 2006, 37-40.

80 Hornung 2004, 108. 81 Bahar 2010, 143.

82 Klengel 2002, 417.; De Martino 2006, 62,63.; Bahar 2010, 223. 83

Singer 2006, 37.

84 Bahar 2010, s.283; Bahar 2012, 105. 85 Singer 2006, 44.

Şekil

Tab. 1: Kutsal kabul edilen kentlerin olası yerleşimleri
Tab. 2: Dağ kültü ile ilişkili mekânların olası yerleşimleri
Tab. 3: Su kültü ile ilgili mekânların olası yerleşimleri

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu derste öğrencinin, Hitit Devleti kurulmadan önce Anadolu’nun siyasi ve kültürel yapısı, Anadolu’da var olan yerel krallıkların birbiriyle olan münasebetleri ve Asur

Ritüelin geçtiği KBo VI = Bo 2001 no’lu metinde Hitit kadınlarının doğumu gerçekleştirmek için gittikleri bir nevi doğum evinde doğum sandalyesine oturdukları

olmak üzere, Edirne’nin ekinsel yapısı ve müzik yaşamının son 100 yılına tanık olarak bu değerleri günümüze taşıyan, yörenin müzik yaşamına

Derinlik ortalamalı eddy viskozite çalkantı modeli ile karışım uzunluğu çalkantı modelinin kullanıldığı iki sayısal model ile su yüzeyi profilinin değişimi, taban

Buna göre sınıf değişkeni ve Program İle İlgili Eğitim Gereksinimi boyutundan elde edilen değerlerin farklılığı istatistiksel açıdan anlamlı

Genital yerleĢimli SK ile verruka anogenitalis grupları arasında düĢük riskli HPV varlığı açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0.05)... HPV

Kavramsal bozuklu¤u olan hastalar, gündelik hayatlar›n› ba¤›ms›z olarak sürdürebilmek için. yak›nda teknolojiden