• Sonuç bulunamadı

Durmus Dede Örneğinden Hareketle Yatırların Yerinin Değiştirilmesinde Halk İnançlarının Durumu Üzerine Tespitler Yrd. Doç. Dr. Özkul Çobanoğlu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Durmus Dede Örneğinden Hareketle Yatırların Yerinin Değiştirilmesinde Halk İnançlarının Durumu Üzerine Tespitler Yrd. Doç. Dr. Özkul Çobanoğlu"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DURMUŞ DEDE ÖRNEĞİNDEN HAREKETLE

YATIRLARIN YERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİNDE HALK

İNANÇLARININ DURUMU ÜZERİNE TESPİTLER

Özkul ÇOBANOĞLU*

Ç alışm am ızın konusunu belli b ir ye­ re defnedilm iş olan bir velinin tü rb e si­ n in h erh an g i bir nedenle değiştirilm esi sonucu ortay a çıkan “tü rb e ikizleşm esi” veya yaygın söyleyişle “m ak am ” olgusu­ n u n o rtay a çıkm ası o lu ştu rm a k ta d ır. Ele aldığımız k o nunun b ir “h a lk dini” (folk religion) u n su ru olm ası nedeniyle öncelikle H alkbilim inin yaklaşım ını ve bu k avram ı tan ım lay ışın ı irdelem em iz konuyu r a h a t an laşılır kılm ası b akım ın­ d an y a ra rlı olacaktır.

Geçmişte ve günüm üzde bilinen b ü ­ tü n to p lu m la rın d in leri olduğu ve 150.000 yıldan beri de pek çok toplum un ölülerini gömme inanç ve âdetini uygu- layageldikleri (M essenger 1972: 217) bi­ linm ektedir. Sosyal ve k ü ltü re l bir feno­ m en olarak “din olgusu”n u ele a lan D in­ ler T arihi b a şta olm ak üzere Sosyal A nt­ ropoloji ve Sosyoloji’n in konuyu “m abud, m abed ve cem aat” gibi evrensel tem el y ap ılar ve işlevleri üzerine b ü tüncül ve m ukayeseli genellem eler şeklinde ele alışının tersin e H alkbilim i’n in konuya yaklaşım ı farklıdır.

H alkbilim i k a d ro la rın d a yer alan “h alk dini” (folk religion) terim i ile h a lk ­ bilim i lite ra tü rü n d e kastedilen, hangi toplum veya to p lu lu k ta o lu rsa olsun toplum tara fın d a n resm en kabul edilmiş dinin, toplum a hakim olan organik idari ve siyasi otoritenin y a n ısıra 1 dinin pro- fosyonel veya yarı profosyonel uygulayı­ cıla rın ın o lu ştu rd u ğ u h iy e ra rşik dini konseyin “doğru” (ortodoks) ve “m eş­ ru lu ğ u n u onaylayıp toplum sal resm i bir

k u ru m olarak öğrettiği öğreti ve p ra tik ­ lerin dışında k a lan veya söz konusu re s­ mi ve ortodoks u n su rla rın h a lk k itlele­ rince çeşitli nedenlerle b aşk alaşım a uğ­ ra tıla n (v ary an tlaşm a) çeşitlenm eleri­ dir.

Bu ayırım ı ifade etm ek için “h a lk di­ ni” (folk religion)karşıtı olarak k u llan ı­ lan (Yoder 1974) “yüksek din” (high re- ligion) , “k itabi din”, “resm i din” (official religion), “dinin an a (doğru) çizgisi” (ma- inline of religion) (C lem ents 1982: 139) gibi pek çok terim yeryüzündeki h e r top­ lu lu k ta yer alan bu ikili tab a k a la şm a ve­ ya k a tm an laşm a gerçeğini ifade etm ek üzere üretilip kullanılm ışlardır. Ancak toplum dan toplum a değişebilen uygula­ m a la r nedeniyle de henüz hiçbirisi “halk dini” terim i k a d a r yaygın ve h atasız bir k u llanım a kavuşam am ışlardır.

Ö rnek olarak “k itab i din” (Ocak 1996: 17) te rim in i ele alalım . Bu terim îslâ m ve H ristiy an lık gibi öğretisi yazıya geçirilm iş dini y ap ılard a “h a lk dini”nin dışında k a lan resm i olarak öğretilen dini tab ak ay ı ifade ederken aynı terim “şa ­ m anizm ” başlığı a ltın d a toplanılan ve resm i öğretisi dahil tam am en sözlü k ü l­ tü r ortam ının ü rü n ü olan dinleri ve onla­ rın bünyelerinde de yer alan, toplum sal yap ılard ak i “en yüksek” ve “resm i” şa ­ m an ın -veya şam anların- ak tard ığ ı öğre­ ti ve uyguladığı p ratiklerle, aynı yapı içinde “h a lk dini”n in de varlığını, bilgi ve uygulam a b akım ından ikinci derece­ den şam an ların veya sırad an b ir insanın ak ta rıp uyguladıkları arasın d ak i tem

(2)

Yıl: 10 Sayı: 40

tik, yapısal ve işlevsel farklılığı ortaya koyam am aktadır.

Bu nedenle diğer sosyal ve beşeri bi­ lim lerde olduğu gibi halkbilim i lite ra tü ­ ründe de “resm i, elit, yüksek, k itab i” gi­ bi sıfatlar karşılığı olarak “ortodoks” ve “h alk dini” karşılığı olarak da “hetere- doks” terim leri bazı n ü a n sla ra dikkat edilm ek suretiyle yaygın olarak ku llan ıl­ m ak ta d ır.2

Bu bağlam da çalışm am ızın asıl ko­ n u su n a dönerek dikkatlerinize önce K u­ zey Kıbrıs T ü rk C um huriyetinde “sunni h a lk îslâ m ı” veya “heteredoks su n n i” bir uygulam ayı sun m ak istiyorum . K onu­ m uz, K ıbrıs’ın 1570 yılında fethinden be­ ri daim i olarak T ü rk n ü fusun yoğun ola­ ra k yerleştiği M eserya bölgesinin en b ü ­ yük köyü olan S erdarlı’n ın (Çatoz) k u ru ­ cu ve koruyucu evliyası olarak kabul edi­ len Anadolu erenlerinden D urm uş De- de’dir. H akkında yazılı bilgi b u lu n m a ­ y an D urm uş Dede sözlü rivayetlere göre K ıbrıs’ın fethi esn asın d a ilk m ezarının b ulunduğu yerde şeh it düşm üş (B arkut 1998) veya köyün T ü rk ler tara fın d a n is­ k â n ın d a b u lu n u p k u ru c u lu k e ttik te n sonra şeh it edilm iştir. (Yorgancı 1998). K ıbrıs T ürk k ü ltü rü içinde ortodoks îs- lâm d an d ah a yaygın ve etk in b ir rol oy­ n ay an “h a lk îslâ m ”ının en önem li u n s u ­ ru olduğunu söyleyebileceğimiz bu tü r şehit- evliyalar Kıbrıs T ürklerince “şehi- d a” olarak ad landırılm aktadır.

N itekim 2000’e y ak laşan nüfüsuyla b ir k asa b a görünüm ünde olan ve bir za­ m a n la r K ıbrıs’ın en m eşh u r din âlim leri­ n in birkaçını yetiştirm ekle övünen S er­ darlı köyünde yüzyıllardan beri varolan cam ide K ıbrıs’a has b ir uygulam a olan “T ürk bayrağı” çekme âdeti ak sa tılm a ­ dan yerine getirilm esine rağm en im am kadrosu, köylünün gerek görüp istem e­ yişi -ki “A tatü rk çü b ir im am bulunam a- yışı”- nedeni öne sü rü le rek y ıllard ır boş

tu tu lm a k ta ve köyde ezan dahi okunm a- m ak tad ır. C um a nam azı kılm ak isteyen­ ler çevre köylere veya Lekoşe’ye gitm ek­ te, cenaze ve K ıbrıs T ürkleri için çok önemli b ir yere sahip olan bay ram n a ­ m azları çevreden tem in edilen geçici im am larla kılınm aktadır. (Yüce 1997).

Ancak bu d urum köyün dini h a y a tı­ n ın sadece b ir yüzünü, sunni îslâm ın k i­ tab i veya resm i İslâm ’ın köydeki yaşanı- lışını ak settirm ek ted ir. Ç ünkü, Serdarlı Köyünde, m evlit ve adaklı-yem ekli k a ­ dın to p lan tıların ın y an ısıra D urm uş De­ de k ü ltü etrafın d a oluşm uş yoğun bir di­ ni h a y atın “h alk îslâ m ”ın veya “h e te re ­ doks îslâ m ”ın yaşanıldığı gözlenm ekte­ dir.

Bu bağlam da, D urm uş Dede S e rd ar­ lı ve çevre köylülerin ad ak ların ı ad ad ık ­ ları b ir y atırd ır. D urm uş Dede’nin, köyü “k u ru cu ”, “koruyucu” ve dilekleri “yerine getirici” b ir A llah dostu olduğuna in an ıl­ m aktadır.

Köy h alk ın ın inancına göre gerek geçmiş zam an lard a “M arotona R um la­ r ı n ı n sald ırıları esn asın d a ve gerekse 1974 K ıbrıs B arış H a re k a tı esnasında R um ların ifadelerine istin ad en a n la tıl­ m ak suretiyle inandırıcılığı güçlendiri­ len ifadelerle “yan ın d a yeşil sarık lı a s­ kerleriyle” berab er “k ır a tın ın ” üstünde o n lara saldırm ak suretiyle S erd arlı’yı k orum uştur. H a tta h a re k a t esnasında köyü işgale k alk ışan “çok güçlü b ir Rum birliği”n in D urm uş Dede tü rb esin in y a ­ k ın ın a k a d a r gelip d a h a ileriye geçeme­ m esi de b u n u n b ir göstegesi olduğuna in a n ıla ra k k ü lte onu ak la uygun hale ge­ tirecek som ut delillendirm eler sağ lan ­ m ak tad ır. (Çimen 1998).

K öylülerin in ancına göre D urm uş D ede’ye a d a n a n d ilek ler gerçekleşir. D urm uş Dede’ye a d an an a d a k ların b a ­ şında “m um yakılm ası” ve m ah alli ola­ ra k “yeşil b ağlam ak” ta b ir edilen y atırın

(3)

Yıl: 10 Sayı: 40

k ab rin in ü stü n ü örtecek u zunluk ve ge­ n işlikte yeşil b ir k u m aşın alınıp kabre serilm esidir. M ahallinde yaptığım ız göz­ lem ler neticesi D urm uş Dede’n in S er­ darlı köyünde h alk dini h a y atın ın m er­ kezi konum da olduğu görülm ektedir.

B uraya k a d a r an lattık larım ız e sa ­ sen Anadolu veya R um eli’de h erhangi b ir köy y atırın ın h a lk dini h a y a tı içinde­ ki yapı ve işlevlerinden pek farklı olm a­ dığını ortay a koym aktadır. Ancak D u r­ m uş Dede k ü ltü n ü n asıl ele alm ak iste ­ diğimiz farklı yönü, D urm uş Dede’nin aynı köyde b ir birinden farklı iki tane türbeye sahip olm asıdır.

H alkbilim i ve D inler ta rih i b ak ım ın ­ d an son derece d ik k at çekici olduğuna inandığım ız bu olgunun ortay a çıkışı k ı­ saca şöyledir. İlk veya birinci D urm uş Dede tü rb esi S erdarlı köyünün güneyin­ deki b ir yam aç üzerinde k u ru lm u ştu r. 1960’lı y ıllard a “to p rak kaym ası” nede­ niyle çatlay an yıkılm aya yüz tu ta n türbe defalarca onarılm asına rağm en ta h rib a t önlenem eyince ve köylü b ir k adının r ü ­ y asın a girerek ay aklarım “aç ve açıkta y a tıy o ru m ” diye se rz e n işin d e n sonra “M arga’d an M artin n ik i adlı b ir R um u s­ ta y a orayı açtırm ak isterler, in a n ışa gö­ re de dini nedeniyle cezalandırılan, Rum u sta n ın kolu felç olur ve işi bırakıp gi­ der”. (Yorgancı 1998).

B unun üzerine S erdarlı köylüleri, kendileri çalışm ak suretiyle, türb en in yerini değiştirm eye k a ra r verirler. Me­ zar k azılır ve çıkan kem ikler 200 m etre k a d a r y u k arıd a tepe ü stü n d e h azırlan a n yeni m ezara defnedilir ve üzerine de ye­ ni b ir tü rb e yapılır. D urm uş Dede’nin m ezarının açılıp yeni h a z ırla n a n yerine defnedilm esi işlem inde yer alan 5-6 k işi­ n in tam am ın ın tra fik k az ala rı ve benze­ ri vakitsiz ölüm lerle ölm esini de m ezarın yerinin değiştirilm esine k arşı çıkan köy­ lülerce ilâhi bir cezalandırm a olarak yo­

rum landığı görülm ektedir. (Yüce 1997). Bugün D urm uş Dede’nin biri yeni diğeri eskisi olm ak üzere iki tü rb esi v a r­ dır. Köyün büyük bir kısm ı yeni türbeye ad ak a d am a k ta ve onun ru h u n u n orada olduğuna in an m a k tad ır. A ncak köylü­ n ü n bir kısm ı ise D urm uş Dede’n in k a n ı­ nın aktığı eski m ezarı ve türbeyi adak yeri olarak benim sem eğe devam etm ek ­ tedir. D ahası inanca ve bazı köylülerin ifadesine göre, bazı geceler D urm uş De­ de’nin ru h u n u ve tercihini y a n sıttığ ın a in an d ık ları ilahi b ir ışığın eski m ezarda y an m ağ a devam e ttiğ in i gördüklerini söylem ektedirler.

Böylece aynı şahsiyet ad ın a yapıl­ m ış ve iki türbeye ve kendilerince geçer­ li nedenlere d ay a n a ra k h e r ikisini de “asıl tü rb e” kabul eden ve ona göre de ad ak ad ay arak ibadet eden iki küçük h alk grubu veya “cem aat” olgusuyla k a r­ şılaşm aktayız. Ö rnek olayda d ik k at çe­ ken en önemli h u su sla rd a n birisi, defne­ dilen kişinin k an ın ın aktığı yerin ru h u ­ n u n bulunduğu yer olarak d üşünülm esi­ dir. Öte y an d an en az bu h u su s k ad ar defnedilenin kem iklerinin de ru h u n u n bulunacağı yeri belirlem ede bir ölçüt ola­ ra k kabul edilm ekte oluşudur.

Bu bağlam da göçtükleri yerdeki ca­ mi ve m in arelerin i dahi sökerek b era b e r­ lerinde yeni göç ettik leri yere götürm e v a k a la rı görülen (Yorgancıoğlu 1980: 126) küçük h a lk g ru p la rın ın özelikle bağlı b u lu n d u k ları ta rik a t pirleri veya y a tırla rın k ab irlerin i veya ru h a n i v a rlı­ ğını havi olduğuna in an d ık ları bazı k ı­ sım ları taşım ış olabilecekleri ihtim alini h a tıra getirm ektedir.

“Türbe ikizleşm esi” olarak ad la n ­ dırdığım ız bu olgunun D urm uş Dede ve S erdarlı köyü örneğinde ortay a çıkışın­ dan h arek etle bugün Anadolu ve R um e­ li’nde Kızıl Deli, Y unus Em re, S arı S al­ tık, Veysel K arani, Ahi E v ran ve

(4)

Yıl: 10 Sayı: 40

k a d ir Geylâni gibi erenler adına yapıl­ m ış birden fazla m ezar veya tü rb en in or­ ta y a çıkışına d air ip uçları bulunabilir. Özellikle Selânik’e defnedilm iş b u lunan Şeyh B ed rettin ’in 1912 yılında Y unan iş ­ gali üzerine m ezarının İsta n b u l’a defne­ dilm esi, I. Kosova savaşı sonunda şehit edilen M urad-ı H üdevendigâr’ın cesedi­ n in ta h n id i esn asın d a iç org an ların ın gö­ m üldüğü m ezar üzerine in şa edilen ve günüm üzde de B alk an la rd a en önemli ziy aret yerlerinden birisi olarak kabul edilen tü rb esin in y a n ısıra B u rsa’da ik in ­ ci b ir türbeye sahip olm ası gibi örnekler düşünüldüğünde söz konusu evliya “m a­ k a m la r ın ın da ortaya çıkışında benzeri taşım a veya ta şın m a la rın önemli b ir rol oynam ış olabileceği gözden uzak tu tu l­ m am alıdır.

Sonuç olarak “evliya” veya “eren m ak am ”la rın ın o rta y a çıkm asında ve özellikle Y unus E m re örneğinde de görü­ len birden fazla tü rb e n in oluşm asında D urm uş Dede örneğine benzer ru h an i ve cism ani k a lın tıla rın oynadığı rol de, d ü şü n ü lerek efsane ve m enkıbeler y u ­ m ağının halkbilim sel çözüm lem elerinin yapılm asının gereği ve önemi dah a da belirgin olarak ortay a çıkm aktadır. Aynı şekilde ülkem iz halkbilim cilerinin yete­ rince eğilmediği bir folklor kadrosu olan “h alk dini” çalışm alarının, tarihçilerin ve dinler tarih çilerin in term inoloji ve yöntem b akım ından tu ta rsız ve yetersiz k a lan ele alışların ın ötesine geçilerek, h a lk k ü ltü rü b ü tü n lü ğ ü bağlam ında ça­ lışılm ası tem ennisiyle sözüm üzü b itiri­ yoruz.

Kaynakça

Barkut, Ünal.1998.Doğum yeri ve yılı Serdarlı 1945, işi emek­ li subay olan kaynak kişi ile Müge Ahmetoğlu tarafın­ dan 23.6.1998 tarihinde Serdarlı’da yapılan görüşme not­ ları.

Billuroğlu, Ahmet.1998. “Efsaneler.” Serdarlı Kültür, Sanat ve Gençlik Yayını, s. 10-11.

Clements, M. William.1982. “The Folk Church: Instition, Event, Performance.” içinde Handbook o f American

Folklore (ed.) R.M. Dorson, Bloomington: Indiana Uni-

versity Press. s. 136-144.

Çimen, Ali Osman.1998. Doğum yeri ve yılı Serdarlı 1910, işi çiftçi olan kaynak kişiyle Müge Ahmetoğlu tarafından 24.6.1998 tarihinde Serdarlı’da yapılan görüşme notları. Çoban, Tomris.1998. Doğum yeri ve yılı Nergisli 1943, işi ev

hanımı olan kaynak kişiyle

Müge Ahmetoğlu tarafından 24.6.1998 tarihinde Serdar- lı’da yapılan görüşme notları.

Karagözlü, Meliha.1998. Doğum yeri ve yılı Nergisli 1937, işi ev hanımı olan kaynak kişiyle Müge Ahmetoğlu tarafın­ dan 3.6.1998 tarihinde Serdarlı’da yapılan görüşme not­ ları.

Messenger, John.1972. “Folk Religion.” içinde Folklore and

Folklife (ed.) Richard M. Dorson, Chicago: The Univer-

sity of Chicago Press. s. 217-232.

Ocak, Ahmet Yaşar.1996. Türk Sufîligine Bakışlar. İstan­ bul: İletişim Yayıncılık A.Ş.

Yoder, Don. 1974. “Toward a Definition of Folk Religion.”

W estern Folklore, S.33, s. 14-23.

Yorgancı, Ahmet.1998. Doğum yeri ve yılı Lekoşa 1932, işi emekli mücahit olan kaynak kişiyle Müge Ahmetoğlu ta ­ rafından 23.6.1998 tarihinde Serdarlı’da yapılan görüşme notları.

Yorgancıoğlu, 0ğuz.1980. Kıbrıs Türk Folkloru. Mağusa: Canbolat Basımevi.

Yüce, Osman. 1997. Doğum yeri ve yılı Serdarlı 1940, işi emekli öğretmen ve mücahit subayı olan kaynak kişiyle Metin Akar, Fikret Turan ve Özkul Çobanoğlu’ndan olu­ şan DAÜ Kıbrıs Türk Halk K ültürünü Araştırma Kulübü derleme grubunun 26.12.1997 tarihinde Serdarlı Köyün­ de yaptığı gözlem ve görüşme notları.

NOTLAR

* Yar.Doç.Dr. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi TDE Türk Halkbilimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. Siyasi ve idari otoritenin onayı toplumsal yapının organik bir

parçası olduğu durumlarda geçerlidir. Sömürge veya ben­ zeri dikte edilmiş siyasi ve idari otoritenin toplumun dini yapısı üzerindeki tek yönlü meşruiyyet tasarruflarının tartışm asız olarak kalıcı olduğu görülmemiştir. Burada hemen işaret etmemiz gereken bir nokta halkbilimi

çalışmalarında bu iki terimin hiç bir zaman Tarih ve Din­ ler Tarihi araştırm alarında olduğu gibi “normatif” (kıy- metlendirici) bir anlamı karşılamadığıdır. Bu bağlamda örnek olması bakımından tarihçilerin “İslâm heteredoksi-

si, heteredoks İslâm, heteredoks müslümanlık gibi terim ­

ler de böyle bir farklılaşmanın yarattığı, Sünni algılayışın dışındaki bir İslam yorumunun, bir müslümanlık biçimi­ ni yansıtmaktadır.”(Ocak 1996: 15) şeklindeki tanım la­ maları halkbiliminin bakış açısıyla hem normatif hem de her “heteredoks kabul edilen unsurun dahi bir “elit” ve bir de “halk” arasındaki tabakalaşmaya sahip olması ve dahası bu tanımlamaya göre “ortodoks” kabul edilen “Sunni anlayışa” ait unsurların da “Yüksek İslâm” ve “Halk İslâm” kavramları doğrultusunda ele alınabilmeye müsait bir tabakalaşmaya sahip olması nedeniyle de bu tü r bir tanımlama ve ayırım kolaycılığının halkbilimi açısından kabul edilmesi mümkün değildir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Araştırmanın İkinci Alt Problemine İlişkin Bulgular ve Yorumlar Araştırmanın ikinci alt problemi “Sosyal Bilgiler öğretiminde problem çözmeye dayalı

, hanlar n ve neticilerin tipi, hi meti ve konarg er halk n sos al-si asi ha at ve genel olarak toplumdaki rol le ilgili meseleler ara t rma konusu olarak ele al nmam t r... Ka ak

The revolt of a son against father, the love for mother, the haunting past, and the mother suffocating his child in the classical tragedies make Desire Under the Elms a

Araştırma sonucunda ağaç kültünün geleneksel, antik sistematiğine koşut olarak harnubun Türk kültürü içinde yüzyıllar boyunca çeşitli işlevlerle önemli bir

Araştırma üniversiteleri kategorisindeki üniversitelerdeki, lisansüstü öğrencilerin lisans düzeyindeki öğrencilere oranı çok yüksek ve ders veren öğretim elemanı

Doğal anıtlar açık alanlarda bulundukları için çok fazla dış etkiye (rüzgâr, yağış, asit yağmurları, ısı, insanlar gibi.)

Çalışmada verilen örneklerde de görüldüğü gibi görsel metin gibi okunduğunda geleneksel mimari, kültürel mirasın farklı alan- larının birbiriyle olan

Çocuk beş yaşına geldiğinde Hoca Danyal’dan ders almaya başlar ama tamamen kendini derslere verebilmesi için yer altına mahzen yapılıp eğitim orada verilir