Türk işadamlarının kurduğu Mostürk Vakfı, şairin mezarında anma toplantısı yaptı.
Kızıl karanfilli kapitalistler
Nâzım H ikm et’i andı
HAKAN AKSAY___________________ MOSKOVA - “Komünistler Mosko va’ya!” Bu kibar ve ısrarlı öneri beni o yıl
larda o kadar etkiledi ki, 1981’de soluğu Moskova’da aldım. Aradan 16 yıl geçti. Köprülerin altından nice sular aktı. Hatta köprüler değişti. Köprülerden geçenler de ğişti. İlk geldiğimde, Moskova’daki Türk- lerin sayısı parmakla sayılırdı. Şimdi her kalabalık meydanda mutlaka birkaç Türk vardır. Kimisi işçidir, kimisi öğrenci, ki misi de işadamı. Eskiden komünistler Moskova’ya, Moskova da komünistlere il gi gösterirdi. Şimdi ortada pek komünist kalmadı. Komünistlerin yerine, kapitalist ler düşüyorlar Moskova yollarına. Mos kova da kapitalistleri seviyor bugün. Yıl lar öncesinin sloganını şakayla karışık
‘Kapitalistler Moskova’yaî’olarak değiş
tirmek pek de yersiz değil artık.
1981 ’de Nâzım hâlâ komünistti; adı ve eserleri tehlikeliydi. Mezan başında onu anmaya gelenler, daha çok sol görüşlü olanlardı. Moskova’daki Novodeviçye me zarlığında yatan ‘rüzgâra karşı yürüyen
adam’, kızıl karanfillerle anılırdı. Kızıl
karanfiller sosyalist idealleri simgelerdi. Şimdi yıllardan 1997. Nâzım artık ko münist olmaktan öte. Yurtseverliğin, in sancıllığın, adaletin, aşkın ve mücadelenin şairi bugün Nâzım. Adı ve eserleri herke sin dilinde. O bütün Türkiye’nin malı ar tık. Gerçi mezarının hâlâ Türkiye’den bin lerce kilometre ötede olması boynumuzu büküyor; ama sözcükleri, uzaklıkları ve yasaklan aşarak çoktan yerleşti memleke tinin çınarlı ve çmarsız beldelerine. Nâzım Türkiye’ye döndü. Daha doğrusu Türkiye Nâzım ’a döndü; O ’nu anlamaya ve hisset
meye başladı. Ne mutlu!
Dün Nâzım’ın ölümünün 34. yıldönü müydü. Moskova’daki m ezannın başında yine kızıl karanfiller vardı. Ama onlara
‘kızıl’ değil, ‘kırmızı’ karanfil deniyordu
artık. Ve o karanfilleri Nâzım’ın mezarı na koyanlar arasında büyük bir grup dik kat çekiyordu: ‘ Kapitalistler Moskova’ya! ’ çağnsına kulak vermiş işadamlarıydı bun lar. Moskova’da Mostürk adlı bir vakıf ku rarak Türkiye’nin tanıtımını gerçekleştir meye çalışan şirketlerin temsilcileriydi. Kızıl değil, kırmızı karanfilleri uculca Nâ- zım’ın mezan başına bırakırken büyük şa ire sahip çıkıyorlardı. Kimisi biraz ürkek ti: Kolay değil, dünün komünist şairinin m ezanna gitmek, bir de saygı duruşunda bulunmak, ona tehlikeli renkte karanfiller armağan etmek...
Yıllar çok şeyi değiştiriyordu; ama yü reklerdeki bazı titreşimlerin silinmesi ba sit iş değildi. Ancak yine de yenebilmiş- lerdi eski kalıplan. Novodeviçye’ye gelip
‘Nâzım bizimdir!’ diyebilmişlerdi.
Dün sanatın ve fikirlerin yıllarca hapse atılarak, yurtdışına sürülerek ve yasakla narak engellenemeyeceğini bir kez daha gördük, hissettik. Bu, Nâzım’ın ölümün den 34 yıl sonra kazandığı başanydı. Tür kiye’nin başansıydı. Kızıl karanfilli kapi talistlerin başansıydı. Bir de bu töreni, bir gün Anadolu’da, bir çınar altında yatan Nâzım’in başında tekrarlayabilsek ne gü zel olacak! Varsın tartışmalı renkte karan filler olmasın! Şu hasret sona ersin, yeter!
‘Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesineyaşamak’ hasretimizi dile ge
tiren büyük Türk şairinin, hiç olmazsa mezarını Türkiye’de hakkıyla ağırlayabil- sek...