• Sonuç bulunamadı

Büyük Türk Hukukçusu Ahmed Cevdet Paşa ve Mecelle

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Büyük Türk Hukukçusu Ahmed Cevdet Paşa ve Mecelle"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S A Y F A i 10

hukukî konulur

Büyük Türk Hukukçusu

Ahmed

M E

Cevdet Pasa ve

C E L L E

Bosna ■ H ersek ’e m ü fettiş o larak gönderildi. B ir buçuk sene o rad a kaldı. O zam ana k a d a r askerlik yapılayan B osnalIlara ask erlik m ü kellefiyetlnl kolayca kabul e ttir e ­ rek, vazifesini büyük b ir m uvaf­ fakiyetle b itird i. D önüşünde tal tif edildi.

M. Şevket Eygi

1866 da ilmiyye sınıfından ve­ zirliğe geçti. H alep vilâyetine vali tayin edildi.

1868 de yeni teşkil o lu n an «Di- van-ı Ahkâm- Adliye» ye Reis ta ­ yin edildi. Böylece Ista n b u la te k ­

alif, Dahiliye, T icaret nazırlıkla­ rın d a bulundu.

M idlıat Paşayla m ücadelesi: Cev­ det Paşa, m em lekette her ne p a ­ hasına o lu rsa olsun Avrupa tak li­ di b ir m eşrutiyet idaresinin k u ru l­ m ası fik rin in şam piyonu olan Mi d h a t Paşaya şiddetle m uarızdı. M eşrutî b ir İdare hadd-i zatında ve nazarî plânda elb ette despot ça ve ın üstebldane b ir idareye m ü reccahtı. F akat o devirde O sm an lı im p a ra to rlu ğ u , A vrupadan gel­ me m illiyetçilik ve ayrılık cereyan ta n y la için için kaynıyan gayri m ü tecânls b ir m illetler cam iası ha ünde idi. Din ırk, ta rih h a rs ve em el bakım ın d an im p arato rlu ğ u n aslî u n su rla rı olan T ü rk lerd en ve diğer m ü slü m an lard an tam am en ayrı ülkülere sahip h ıristiy an ce­ m aatlerd en , nüfuzları nlshetiudı m eb u slar seçtirip ve devleti o ine bu slarm da bulunacağı h ir

mec-A

lımcd Cevdet Paşa, 1822 de (H ic ri 1238) O snıanlı tın p a ra to rlu ğ u n u ıı, T u n a e y â le ­ tinde bu lu n an Lofça (halen B ul­ g aristan sın ırla n için d ed ir) k asa­ b asın d a doğdu. Asıl adı Ahm ed o- lup, «Cevdet» m ahlasım so n ra ­ d an alm ıştır. B abası Lofça Mecli­ si âzasından İsm ail Ağa, annesi Ayşe Süm bül h an ım d ır. D edesi A- 11 E fendi, şehrin bilgili ve miinev ver kim selerindendi. Bu zatın Ah m ed Cevdet Paşanın yetişm esinde büyük tesirleri o lm u ştu r

T ahsili: Ahmed Efendi ilk ta h si­ lini Lofça m ektebinde yaptı. Ay- n c a şehrin u lem asından da ders aldı. Zekâ ve çalışkanlığı ile gö­ ze çarpıyordu. 17 yaşında lkeıı tali silini ilerletm esi için âilesi ta ra fın ­ d an Ista n b u la gönderildi. (1839). Ista n b u ld a b ir m edreseye girdi Ayrıca câıııilerde verilen dersle­ re de devam etti. M edreselerden k ald ırılm ış olan eski hesap, hende­ se, cebir astro n o m i k itap ların ı mii talâa ettiği gibi çeşitli zatlard an m o d em riyaziye ve F arsça dersle­ r i aldı. Bu esn ad a zam anının e- debiyat ve s a n 'a t m eclislerine iş­ tirak ediyor, eski tarzd a şiirler ya zıyordu.

Talebelik hayatı çok p arlak geç­ ti. H ocaları ile serbestçe ta rtışır, m erak ettiği h er eseri b u lu p m ü­ ta lâ a ederdi.

M em uriyete başlam ası: 1844 de 22 yaşında iken Ç anat (* ) payesi ile Rum eli kalem inde kadı oldu. F ak at b ir m ü d d et so n ra İstan b u l cam ilerinde d ersiâm o larak ders verm ek selâhlyetiııi veren « İstan ­ bul R uusunu» elde edince kadı­ lık tan vazgeçerek öğretim sahası­ n a geçti (1845) Ayni sene içinde S ad râzam K oca R eşid P aşa ie ta n ışm ak fırsatın ı buldu. S ad n âzam , Ahmed Cevdet Efendinin zekâsına ilm ine ve anlayışına h ay ran oldu. Ona çok teveccüh gösterdi, birçok m ü h im d e v e t işle ri g ö r d ü r ttü Re şld Paşanın konağındaki to p la n tı­ lara iştirak eden A. Cevdet E fen­ di b u rad a Ali ve Fuad E fendiler­ le (so n rad an Paşa olan m eşhur z a tla r) tam ştı. Reşid Paşanın ya­ n ın d a ve onun him ayesinde onbeş sene kaldı. Bu m üddet zarfında II mlııl ve tecrübesini çok geliştirdi B ir garp dili öğrenm enin z a ru re ­ tin i anlıyarak Fransızcaya çalıştı Reşid Paşanın tesiriyle siyasi ha­ y a ta atıldı. 1848 de b ir vazife He B ükreşe gitti 1850 de Meclis-i Ma a rif’e âza D arül M uallim in’e m ü­ dür tâyin edildi. D arül M ııaPim in’i ıs'u b etti, İdarî teşk ilâîn ı ve te d il sa t p ro g ram la rın ı düzeltti.

1851 de Encüm en-i Dâniş'e (Os m anb A kadem isi) asli âza seçildi Bu akadem i ilk o larak A. Cevdet E fendinin «Kavaid-i Osmaniyyer isim li eserini b a stırm ış tır

1854 de «Tarlh-I Cevdet» ra m ıy ­ la şö h ret bulm uş olan kıym etli e- se rin in üç cildini b itird i ve Padt şah A bdülmecld H an ’a 'a k d im et ti. B undan m em nun kalan H akan değerli ilim adam ının rütbesini yükseltti. 1855 de vakaniivts (dev letin resm î tarih çisi) olda. Bu \ a zife 1856 yılm a k ad ar uhdesinde kaldı

H icrî 1272 tarihinde «Yüksen T anzim at Meclisi» nde kurulan b ir kom isyona âza oldu. Bu ko­ m isyon Meto-i M etin adıyla, Is lâm fıkhının m uam elât kısm ım ka İdcleştirecek herkesin kolayca an­ layıp istifade edeceği b ir kanun k itab ı haline koyacaktı F ak at, bu İşte m uvaffak olu n an ıad an kom is­ yon dağıldı. Bu çalışm aları sıra­ sın d a fıkıh ilm ini (İslâ m H u k u k u ) derin d en bilen büyük h u k u k çu lar la b e ra b e r çalışan A. Cevdet Efen dİ o n lard an çok istifad e etti. M ü­ te a d d it nizam nam e ve talim atnâ- m eler kalem e aldı.

1861 de «Meclls-i Valâ-yı Ahkâm-ı Adliye» ye âza tayin edildi. Bu M eclis O sm anlı im p a ra to rlu ğ u ­ n u k an u n ların ı yapacaktı. 1863 de

ra r dönm ek fırsatın ı bulm uş oldu Dalla so n ra nezâret haline g e tiri­ len bu vazifede A. Cevdet Paşa b ir çok faydah işler gördü m em leke tin adliye ve hukuk düzeninin! sağlam laştırm aya çalıştı

Meceiie’nin yazılışı: T anzim at'­ tan so n ra kendin) Avrupa dev­ letlerine benzetm eye çalışan Os- m anb im p a ra to rlu ğ u n u n deril top lu k a n u n la ra ihtiyacı vardı. Ali Pa şa F ran sad a B irinci N apolyon za­ m anında (1804) de tedvin edilm iş olan F ransız Medeni K anununun tercüm e edilerek O sm anlı devletin de de ta tb ik edilm esi fikrini ileri sü rü y o rd u . B una m ukabil Şiı-va- nîzâde R üşdî Paşa F uat Paşa ve Ahmed Cevdet Paşa Islâm H uku kunun zengin ve işlenm iş b ir dab olan H anefî fıkhının k a n u n la ştı­ rılm ası tezin] m üdafaa e d iy o rlar­ dı. Bu ikinci fik ir galip geldiğin den, ta h a k k u k ettirilm esi için «Me celle Cemiyeti» adıyla İlmî b ir he­ yet toplandı. B aşına Cevdet P a­ şa reis yapıldı. M em leketin en kıy­ m etli h u k u k bilginlerinin (F akihle rin ) iştira k ettiği bu cem iyet, Os­ m anlI im p a ra to rlu ğ u n u n T anzi­ m at devrinde en m ühim İçtim aî hâdiselerinden b irin i teşldl eden ve T ü rk fik ir h ay atın ın ölm ez ve m uhteşem âbidesi olan «Mecelle-1 Ahkâm-ı Adliye» yi m eydana koy­ du.

Cevdet Paşa 1879 da M aarif N a­ zırlığına tay in edildi. D evletin Ma a rif m üesseselerlnde fay d ah ye­ nilikler yaptı. D aha so n ra çeşitli yerlerin valiliklerinde Adliye M a­

ilsin irad esin e terk etm ek m u h ak ­ kak ki m eş’um neticeler verecek­ ti. N itekim 1876 ve 1908 m ebusan m eclislerinin ic ra a tla rı m illetim i ze ve devletim ize çok pahahya ma! o lm u ştu r Büyük b ir âlim ve dev let ad am ı olan A. Cevdet Paşanın m uarız olduğu m eşru tiy et, körii- k örune A vrupalIları tak lid etıneK istiyenlerin anladığı m ânada ve o zam an için devletim ize zararlı ne ticeler tevlid edeceği m uhakkak o la r b ir m eşru tiy etti. Cevdet P a­ şa bu n o k tad an m utlakiyet ta ra f ta n değil, fak at İslâm î cem iyet ve devlet idaresi prensiplerinin ta tb i­ kini istiyen b ir kim se idi. N itekim F ransız M edenî K anunu yerine, Mecelle’nin tedvini, onun bu tezi­ nin galip gelm iş b ir cephesidir K anun-î E sasî sah asın d a ise Mid- h at P aşa'nm tezi galip gelm iş ve b u n u n neticesi olarak, b ir kişinin istib d ad ı yerine h aris kom itecile­ rin şekavet ve m ücadeleleri kalın olm uştu. Bu su re tle A bdüiham id’- In m u tlak iy etçi re jim in d e 33 sene p ay id ar kalabilen im p a ra to rlu ğ u ­ m uz Ittih a d ve T erak k i F ırkası nııı istib d atlı rejim i altın d a 10 se ne bile yaşayam am ıştı.

(D evamı gelecek sayıda) ( * ) Ç anat (C san âd ) Güney M acaristanda b ir şeh ir olup, O sm anlı im p a ra to rlu ğ u h âk im i­ yetinde bu yer en k üçük kadılık lardatı b iri a d d o lu n m u ş ve bu pâye M acaristan ’ın ziyam dan so n ra da devam e tm iştir. (İslâm A nsiklopedisi).

(2)

S A Y F A : «

hukuki konular

Büyük Türk Hukukçusu

Ahmed Cevdet Paşa ve

M E C E L L E

MECELLE VE

AHMED CEVDET PAŞA Mecelle bir heyet tarafından telif edilm iştir. Bu bakım dan onu sadece A. Cevdet P aşa’nm eseri olarak gösterm ek yanlıştır.

Evvelce de belirttiğim iz gibi Cevdet Paşa zam anında Osmanlı Devletine b ir m edenî kanun ka­ bulü noktasında iki zıt fik ir var­ dı : (1) İslâm H ukuk (Fıkıh) kai­ delerinin b ir kanun m etni haline getirilm esi, (2) F ransa m edenî ka nununun tercüm e edilerek kabul edilmeni.

O zam anlar İstan b u l’da en te­ sirli ve nüfuzlu elçi Fransa clçi- siydi. O ve onun entrik aların a ka­ pılanlar ikinci fikrin ta tb ik a t sa hasına konulm asını tem in etm ek için var güçleriyle çalışıyorlardı. Fakat, birinci teze ta ra fta r olanla­ rın başında bulunan A. Cevdet P aşa’nın ve diğerlerinin g ayretle riyle İslâm fıkıh kitaplarından, zamanın icaplanna uyan m es’e le le rin «Mecelle-i A h k âm ı Adliye» adıyla asrî b ir kanun şeklinde ya­ zılması fik ri kabul edildi. Cevdet Paşa bu işi yapacak İlmî cem iyete reis seçildi. Paşa’nın yazdığına gö­ re frenk h ay ran lan , câhil softalar, ecnebî kışkırtm alarına âlet olan­ lar, bu hayırlı işi baltalam ak için çok dalavereler çevirm işlerdir.

N ihayet M ecelle 1868 de n eşro­ lundu. Cevdet Paşa çetin b ir mü e&deleden galip çıkm ıştı. Aşağı daki sa tırla r onun b u esnadaki hissiyatını ifade etm ektedir.

«Avrupa kıtasında en evvel tedvin olunan kanunnâme. Roma kanunnâmesidir kİ, Kostantiniye (İstanbul) şehrinde İlmî bir cemi, yet tarafından tertip ve tedvin olunmuştu. Avrupa kanunnâmele rlnln esasıdır ve hor tarafta meş­ hur ve muteberdir. Fakat Mecel­ le-! Ahkâm-ı Adllye'ye benzemez Aralarında pek çok fa r k vardır. Çünkü o, beş altı kanun.bilen zal tarafından yapılmıştı, bu İse beş altı fakih (Islâm hukukunu bilen) zatın marifetiyle Allahın koymuş olduğu Yüce Islâm Serlatlnden a lınmıştır. Avrupa hukukçula rın ­ dan olan ve bu defa Mecelleyi mütalâa ve Roma kanunlarıyla mukayese eden ve her ikisine de sadece birer insan eseri nazarıy- la bakan bir zat dedi kİ: 'Dünya, da İlmî bir cemiyet vasıtasıyla iki defa kanun yapıldı, İkisi de Istan- bulda oldu. İkincisi tertip ve dü­ zeni ve İçindeki mes'elelerîn nüsn-l temsil ve İrtibatı dolayıst İla evvelkinden çok üstün ve müreccahtır. Aralarındaki fark da. insanın o asırdan bu asra kadar medeniyet âleminde kaç adım at­ mış oldğuna bir ölçüdür.'» (Ta- rih-i Osm anî Mec, No. 47. S.

284-Meeelle'nln hazırlanmasında hizmeti olan kimseler: (1) Filibe­ li Halil Efendi, (2) Seyfeddin 1? m ail Efendi. (S) Şirvanîzade Sev- yîd Ahmed Huîûsl Efendi. (Ö Ahmed Hilmi Efendi, (5> B agdad’lı M uham med Emin K e n d i, (6) lb- ni A bidinzade A lâeddin K en d i. (7) G erdankıran Ömer Hulûsi Efendi, (8) Şeyhülislâm K ara Ha. lil K e n d i, (9) îsa Ruhî Efendi, (10) Y unus Vehbi K e n d i, (11) Ab düllâfîf Şükrü K e n d i. (12) Ah­ med Halid K e n d i, (13) K arinâ badlı Ömer Hilmi K e n d i. (14) Ab- d ü ss e ttâ r Efendi. Bu zevatın b a ­ zıları Ahmed Cevdet Paşa ile b irlik te bugünkü Mecelle’nin ha zırlanm asında cidden değerli m e­ sai sarfetm lş. bâzılan ise nlsbeten sönük kalm ıştır.

M ecelle’nin ta h riri esnasında pek çok fıhık kitaplarına ve fe t­ va m ecm ualarına m üracaat olun­ m uştur. Bu kitapların adları, m erlıûm Ebül’ülâ M ardin’in «Me­ denî H ukuk Cephesinden A. Cev­ d e t Paşa» unvanlı eserinin 167 nci sayfasında yazılıdır.

MECELLE HAKKINDA BAZI BİLGİLER

Mecelle 1851 maddelik bir ka­ nundur. -Bir m ukaddim e ile K kitaba ayrılm ıştır.

M ukaddime: fki makaleyi havi­ dir, Birinci m akalede Fıkıh ilmi­ nin târifi ve taksim i, ikinci ma­ kalede fıkhın um um î kaideleri ver alm aktadır.

1 İnci Kitap: BEY’i (Âlım,

sa-M. Şevket Eygi

tim, m enfaat değiştirilm esi). Bir m ukaddim e ile 7 babtır.

2 nci Kitap: KİRA, B ir m ukad dim e ile sekiz babtır.

3 üncü Kitap: KEFALET. Bir m ukaddim e ile üç babtır.

4 üncü Kitap: HAVALE Bir m ukaddim e ile iki babtır.

5 İnci Kitap: REHİN. Bir mu­ kaddim e ile dört babtır.

6 nci Kitap: EMANETLER Bir m ukaddim e ile üç babtır.

7 nci Kitap: HİBE, Bir m ukad­ dim e ile iki babtır.

8 inci Kitap: GASB VE İTLAF. Bir m ukaddim e ile iki babtır.

9 uncu Kitap: HACR, İKRAH VE ŞUF’A. Bir m ukaddim e ile üç babtır.

)0 uncu Kitap: ŞİRKET Bir m ukaddim e i'e sekiz babtır

11 inci kitap: VEKÂLET Bir m ukaddim e ile üç babtır.

12 nci Kitap: SULH VE İBRA Bir m ukaddim e ile dört babtır.

13 üncü Kitap: İKRAR. Dört babtır.

14 üncü Kitap: DÂVA Bir mu­ kaddim e ile iki babtır.

15 inci Kitap: BEYYtNELF.R VE YEMtN. Bir m ukaddim e ile d ö rt babtır.

16 n o K itap; KAZA (Hâkimler, hüküm ler). Bir m ukaddim e ile d ö rt babtır.

Mecelle ile bugün m em leketi­ mizde câri olan İsviçre Medenî K anununun geniş b ir Şekilde m u­ kayesesi henüz yapılm am ıştır. «Hukuk T arihi ve T efekkürü Ba­ kım ından Mecelle» unvanıyla kıy­ m etli b ir eser telif etm iş olan hâkim A Refik G ür, Mecellenin b ir çok yerlerin in m evcut mevzu­ atım ıza göre üstün ta ra fla r ar- zettlğini yazm aktadır.

Mecelle Cemiyeti, vakitsiz kapa­ tılm ış olduğundan bu mühim eser de bizzarure tam am lanam am ıştır. Medeni kanunun m ühim m evzula­ rından olan evlenm e. boşanm a, gaib, m efkud. vakıf, vasiyet, mi­ ras m evzuları M ecelle’de eksik kalm ıştır.

Mecelle’nin yazılış tarzı: Mecel­ lemin üslûbu b ir kanun kitabı o- larak şah eser sayılabilecek bir fe­ sah at ve belâgat arzedor. Bilhas­ sa başındaki 99 fıkıh kaidesinin çoğu dilimize b ir e r atasözü ola­ rak girm iştir. B unlarda Cevdet Paşa’mn akıcı ve düzgün ifadesi­ ni hissetm ekteyiz. F akat o devrin Pürkçesi hakkında bilgisi k ıt olan­ lar, elbetteki sık sık m ânâsını bil­ m edikleri tâ b ir ve kelim elerle karşılaşacaklarından, Mecelle’deıı bir şey anîıyam azlar.

Mecclle’nln basındaki külli kai­ delerin çoğu İslâm fakihlerinden ibn-i N ücevm ’in «Eşbah ve’n - nezair» adlı eseriyle. «Meeâmi’» şerhinden iktibas edilm iştir. Bu kaideler insanlığın asırlar b o su n ­ ca akıl, m antık ve adalet sah a­ sında eriştiği hakikatlerin en p ar­ lak b ir şekilde ifadesinden başka b îr şey değildir. A vrupalIlar b u n ­ lara tabiî hukuk kaideleri derler.

Mecelle hangi mezhebin fıkhına göre tanzim ed ilm iştir?: Meeelle sadece H anefî fıkhı göz önünde b u lu n d u ru lara k yazılm ıştır. Halbu kİ diğ er m üçtehidlerln m ezheple ri de göz önünde bulundurulsaydı m uhakkak k i daha m ükem m el ve zamanın icaplanna ve ihtiyaçları- na daha uygun b ir k anun olacak­ tı. F ak at ne çare ki, o zamanın d ar görüşlü ulem asına böyle b ir şeyi kabul ettirm en in İm kânı yok­ tu. Bu şa rtla r altında Cevdet Paşa ve M ecelle Cem iyetinin ileri ge­ lin le r i İçin yapılacak en doğru iş fazla p a tırtı ve gürültüye m eydan verm eden haneft fıkhının esasları dahilinde b ir kodifikasyon yap­ m aktı. Nitekim öyle yaptılar. Bu­ na rağm en hanefî im am ları ara ­ sında nlsbeten zayıf telâkki olu­ nan im am ı Z üfer’in b ir içtihadını kabul e ttile r diye zamanın m uta­ assıpları kıyam etler kopartm ışlar ve C evdet Faşa*!,! m uvakkaten işin başından uzaklaştırm aya m u­ vaffak olm uşlardı. Şu İzahattan anlaşılacağı üzere Mecellenin düş­ m anları hem fre n k - p erestler arasında, hem de ulem a içinde bulunuyordu. Bu ikinci sınıfın ba­ şında Şeyhülislâm Hasaıı Fehmi K e n d i vardı. Mecellenin ta h riri bu iki m uarız cephenin zaman

zaman şiddetlenen savletleri ile inkıtalaıa uğram ıştır. Mecelle Ce­ miyeti bu yüzden ilmi mesainin icahettirdiği b ir sükûn ve rahat- lık içinde çalışam amıştı.

Kitabü'l • vedia' Mes'elesi: Cev­ det Paşanın m uarızları onun aleyhinde çeşitli tezv irâtta bulun­ muş ve çevirdikleri en trik alarla işbaşından uzaklaştırılm asına se­ bep olm uşlardı. Onun yokluğunda Mecello’nin altıncı kitabı olarak «Kitabü’l-V e d ia ’» hazırlanıp basıl­ mıştı. Fakat bu eser b ir çok ba. lam lardan İtiraza uğradı. Gerek dili ve üslûbu, gerekse tertib i bo­ zuktu. E f k â r - ı um um iye ta ra fın ­ dan beğenilm edi. Bıııuın üzerine Cevdet Paşa yeniden işbaşına ge tirildi. V edia’' Kitabı to p lan tım ı. dı ve imha edileli. Y erine «Kita- bü’l Emanat» yazıldı. Bu hâdise Cevdet Paşanın; M ecelle’nin tah ­ rir ve tanzim inde oynadığı son derece esaslı rolü açıkça göster­ m ektedir.

Meeelle'nin bugünkü kıymeti : Mecelle’nin, hukuk tekniği bakı­ m ından m uhakkak ki, bâzı eksik­ likleri, zam ana uym ayan görüşle­ ri olabilir. F akat bu husus onun kıym etini düşürm ez. Zira o, tak- lltçiliğe ve şahsiyetsizliğe _-karsı. millî b ir zihniyetin ortaya koydu­ ğu terk ip tir. Kendi m illetimizin, öz kültürüm üzün b ir eseridir. Biz, onunla bu noktadan İftihar ediyoruz. Sinan’ın Selimiyes! mi­ m ari sahasında, Fuzulî’nin D ivan’ı şiir ve edebiyat sahasında, İ t r i’, tıin besteleri m usikî sahasında, Kâtip Çelebi’nin kitapları İlmî a- raştırm alar alanında ne ise Alı- mcd Cevdet Pasa ve arkadaşları­ nın Mecelle’si de hukuk tefek k ü ­ rü sahasında, varhğı İle övünme miz gereken, millî dehâ ve kabi­ liyetimizin güzide b ir şaheseridir Bu gerçeği reddetm ek, millî tari­ himizi, k ü ltü r ve ananelerim izi inkâr etm ek olur ki, ancak divâ­ nelere ve köksüzlere y araşır b ir İştir.

Mecelle hukuk m antığı ve te fekkürü bakım ından A vrupa ka­ nunlarından hiç de aşağı kalmaz. P rofesör E bül’üiâ M ardin. Ali H im m et Berki gibi, m eslek ha­ yatlarına fıkıhçı, mecellecl olarak başlayan kim seler, m em leketim iz­ de daha sonra m eriyete giren garp kanunlarını ve hukukunu yi­ ne herk esten evvel tem essül et­ mişler, h a ttâ yeni m evzuatı anla­ mak, tefsir ve tâlim etm ek m ev­ zuunda üstadlık payesini kolayca ihraz etm işlerdir Bu da m em le­ ketim izde kuvvetli, hayatiyetli bir hukuk an’anesinin ve k ü ltü rü n ü n mevcud olduğunu, bu mevzuda garplılardan geri olmadığımızı h a ttâ bâzı n oktalarda ileri oldu­ ğumuzu gösterm ektedir.

inkılâp devrinin Adliye Vekili olan ve İsviçre M edenî K anunu tercüm esinin basm a yazdığı es bab-l m ucibe lâyihasında İslâm dinine ve h u k u k u n a yakışıksız ve nıugalâtalı târizlerde bulunan Malımud Esad Bozkurt bile zaman zaman «Eski M eeelleciler yeni h u ­ kuku h erk esten daha lyî anlayın k av rıy o rla r, diyerek bu hakikat: intak-ı hak kabilinden itira f et m istir.

Bugünkü üniversitelerimizden bir tem enni: Mecelle 1868 den 1926 ya k a d a r 58 sene m e riy e tte kalm ıştır: Şimdi aradan otuz sekiz sene geçm iş bulunuyor, ü n iv e r­ sitelerim izden ve diğer İlmî araş­ tırm a m üesseselerim izden bekle nen artık tam am en o bjektif ve İlmî b ir görüşle îsîâm h u kukunu ve bu m eyanda M ecelleM tetkik etm eleridir. Şurası teessüfe şavan d ır kî, üniversitelerim izin bâzı unsurları. İlm î çalışm aların ica- bettirdiği tarafsız ve sâkin bir görüşe hâlâ ulaşam am ışlardır. Roma h u k u kunun ciddiyetle ted ­ ris edildiği, buna m oktbil îsîâm fıkhından ve onun T ü rk kültürü tarafından geliştirilen b ir meyvesi olan Mecelle’den ancak çeşitli d ersler arasında istitrafen ve um um îvetle tezvifkâr b ir ifade üe bahsedildiği T ürk üniversiteleri elb ette eksik kalm aya m ahkûm dur. Bu durum düzeltilip, maraz! b ir hâl arzeden tarih ve milli kül tü r inkârcılığı b e rta ra f edilme den. bizde dinam ik ve sıhhatli b ir ilim ve araştırm a m uhiti ku rulm asına, m aalesef im kân yok tur.

— S O N —

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Normal olarak geli ş en bir abuli tablosunda ailelerce ilerleyici bir yava ş lama, sessizle ş me, sü- rüncemede b ı rakma, nedeni anla şı lamayan hareket- sizlik dönemlerini tan

Kodlama yapılarak elde edilen sonuçlara göre, 2001 öncesi sadece kalkınma kurumsal mantığına özgü ihtisas bankası örgütsel kimliği özellikleri taşıyan

[r]

It is clear that given its present shape, the small naiskos with all its architectural elements was a complete building worthy of Augustus in the Hekate sacred precinct.. In

臺北醫學大學活動成效報告表 活動 名稱 臺北醫學大學 品德教育系列活動 活動 時間 98 年 03 月 01 日 至 98 年 04 月 30 日 活動

metatarsal kemik ile arka yüzü de os naviculare’nin ön yüzünde ve lateral kısmında bulunan eklem yüzü ile eklem yapar.. Dorsal yüzü dikdörtgen şeklinde ve arka-dış

Venedik’e hiç güvenmediği gibi, açıkça güvenlik nedenleriyle Osmanlı bağlaşıklığını yeğlemiş olan Sırbistan despotuna da güvenmiyordu, öyle ol­ duğu için

Bu hasta­ lığın ilk ânından beri kendisi ıs­ tırabının m ahiyetini biliyordu ve lıunu doğuşundan beri son derece sağlam olan din’e bağlı­ lığından