• Sonuç bulunamadı

Ne neyle, ne neva-yı neyle...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ne neyle, ne neva-yı neyle..."

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ne neyle, ne neva - yı neyle...

/ T ~ .

T ) azı insanlar var ki, bizim hamurumuz* dan yaratılmamış; hepi­ mizin şartlarına uymuyor­ lar. Bunların çok yüksek nümuneleri, ortanca nü- muneleri ve altta kalmış nümuneleri var.

Bir Fransız tiyatrosun­ da, Napoleon’un tam tak­ lidini seyretmiştim: Oda­ nın içinde tıpkı koşarmış gibi süratle sağa sola gi­ dip geliyor, yine aynı cev­ vallikle konuşuyordu. İm­ parator, geceleyin de pek az uyurmuş. Nabzı bil­ mem kaç atarmış. Hulâsa öbür insanlara benzemez­ miş* Benzemediğini de ya­ rattığı tarihle ispat etti.

Diğer misal: Bir ana görmüştüm; yetişmiş ço­ cuğunun bir kazaya kur­ ban gittiğini duyunca bir köşeye çöktü, yemedi, iç­ medi, konuşmadı, dokuz gün öyle oturup öldü. O da normal dışı.

Bir mektep arkadaşımız vardı. Gayet hisli, coşkun mizaçlı ve hepimizden ap­ ayrı istidatlıydı, Âlemin tahasomül ettiği zarurî hayai icaplarına boyun eğmedi; ehlileşmemiş bir mahlûkun kafese .rayana- maması kabilinden, ser­ keş, mahvoldu.

(2)

Bunlar bizimle aynı ha- mımhsn yaratılmamış in- saı*h»\.. Nice liderler, ni­

ce ¡iler, nice cemiyet

dışı atılmış kimseler hep böyleO u . Ayrı ayrı kırat­ larda oîmakla beraber, bi- ribirlerine pek benzerler.

Aramızdan çekilip gi­ den Neyzen Tevfik de tam mânasiyle bir normal dışı idi. Cemiyetin kâh üstün­ da, kâh kenarında, kâh al­ tında yaşadı. Mevcut kad­ rolardan birinde barem kabul etmedi Hiçbirimiz gibi olmadı, olamadı, İs­ terseniz «Tenezzül etme­ di» deyiniz.

Bir dostun anlattığı gi­ bi, şeklen de bizim gibi de­ ğildi o... Anadolu kıtasın­ da İlkçağlarda yaşıyan dinlerin granite oyulmuş

putlarına benziyordu...

Eski heykeltıraşlar onu görselerdi, ilâhlarına mo­

del ittihaz ederlerdi...

Belki de o dinlerin mü­ messilleri, cemiyetteki bu gibi ender insanları göre­

rek kimi hayra, kimi şerre çalışan yan ilâhları ta­ hayyül, tasavvur ve ibda etmişlerdir.

Neyzen hayır ilâhı mı, şer ilâhı mı idi?

Müziğe ve şiire hayrı do­ kunmuştur. «zararı ken- disineydi!» de demeğe dil varmıyor. Çünkü kendini hiç esirgemeden bu kadar uzun yaşadı; ve istediği

(3)

gibi kâh âvâre, kâh ciddî, çirkinlik içinde güzel bir batak çiçeği tarzında ya­ şadı. Yalnız benim bildi­ ğim, kendisine, bir çeyrek asırdan beri:

— Bu gidişle öleceksin! diyorlardı.

Nasihati verenler, mun­ tazam yaşıyanlar öldüler, o inadına yaşadı.

Cemiyetimizin tuzu, bi­ beri idi. Mevcut kaideleri hiçe saydı. Yirminci Asrın ortasında zaman ve me­

kân hesaplamayan bir

canlı tasavvuf âbidesi ha­ linde ömür sürdü ve gö­ çüp gitti.

Ne neyle ne neva-yı neyle şimdi

Gönül eğlenmiyor bir şeyle -

şimdi Allah rahmet eylesin.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu madde birinci babdan yani (تسذي - تسد) vezninden geldiği zaman “saymak, ölçmek, hesaplamak” manalarına gelir. c) Beşinci babdan (تُسذي ـ تٌسد) tasrif

Kullan›m Amac›na Yönelik Antibiyotik Seçimi Antibiyotikler üç temel amaçtan biri için kullan›lmakta- d›r: [1] kan›tlanm›fl infeksiyon varl›¤›nda antibiyotik

müzeye çevirerek ve Sait Faik armağanını canlandırarak bu ya şiyeti yerine getirirse, bugüne ka dar memleket kültürüne yaptığı hizmetlere b ir yenisini ve

İnsanları ölüm menziline doğru sürükleyen bu dipdiri intikam, kâh modern dünyanın görkemli günâhlısı olarak bekler, kâh gök kubbeye hastalık inlemesinde

Bir yanda, dünyadaki canlı yaşamının (önemli bir bölümünün) yokolması tehlikesi gibi bilimsel bir “olasılık”, öte yanda en az 15 yıldır devam ettiği halde

36th Year18th Biennial Meeting of the International College of Prosthodontists Joint Meeting with 43rd Annual Meeting of the European Prosthodontic Association (Özet

Sonra da makineli tüfek gibi sabah erken saatlerde Neva Kâr’ın açıldığını, bir süre açık kalan dükkânın kısa süre sonra kapandığını ve sahibinin çay ocağına

kurtlarımı ağaçkakanlar deşti güzü gördüm harlı yazlardan sonra kâh muvafık kâh muhalif bir rüzgâr her biri bir yanda yapraklarımın hangi yüzle varacaksın kapıya