7 KASIM 1993 PAZAR
PENCERE
İfade Etme, Aidat!..
Emekli Binbaşı Cem Ersever, Ankara’da öldürüldü. Gazeteleri arayan bir PKK'lı demiş ki:
Kontrgerillacı Ersever infaz edildi...”
Ne var ki cinayeti üstlenen yalnız PKK değil, TİT (Türk İntikam Tugayı) adına da telefon edilmiş:
Eşref (Bitlis) Paşa 'nın katili infaz edildi."
İş karışık..
Cem Binbaşı JlTEM’in (Jandarma İstihbarat ve Terör le Mücadele örgütü) kurucusuymuş, kitapları varmış, görevinden gürültülü biçimde ayrılmış..
Ülkemiz cadı kazanı..
Ancak bugün işin o yanını kurcalamak niyetinde deği lim; bir başka konuya ilişeceğim: Gazetelere kim telefon etti? PKK’lı mı? TİT’li mi? Her kimse Türkçesi bozuk...
‘İnfaz’ bir emri ya da mahkeme kararını yerine getir
me anlamını taşır; demek ki ‘infaz’ı bir başka anlamda kullanmaya başladık...
‘Ersever infaz edildi' ne demek?
Ama olur mu olur, gazetelere ‘şok haber' ya da ‘şok
olay’ diye başlık atılıyor ya...
★
Vaktiyle özal’ın çıkardığı bir konuşma biçimi var ki moda oldu; çoğu politikacımız sözüm ona lafını güçlen dirmek için sık sık yineliyor:
"- İfade etmek isterim ki.."
İfade ediyorum ki.."
Olmuyor...
"İfade etmek” yanlış sayılmaz; ama, “söylemek” ya
da “ dile getirmek” daha güzel değil mi?..
Konuşmalarda gereksiz bir gösterişe dönüşüyor "/7a-
de etmek,” fuzuli bir ekleme..
Ifade’nin Türkçesi ‘anlatım’dır, sen anlatacağını anlat, herkes anlar...
Politikacı kürsüye çıkıyor konuşuyor ya da gazeteciye açılıyor:
- Şunu da ifade etmek isterim ki Suriye’nin tepesine
bütün gücümüzle inebiliriz...
Vay, vay, vay...
Bir şey yapmak niyetindeysen, sen sen ol, önceden
‘ifade etme’\..
Yap, sonra söyle!..
İfade sözcüğü Türkçe’de daha çok ‘ifade almak' anla mıyla kullanılır; argoya bile bu biçimiyle geçmiştir, biri sini hırpaladın mı dersin ki:
- İki tokatla ifadesini aldım!.. Savcı ifade alır.
İfade tutanağa yazılır, altına imzayı basarsın, gereği yerine getirilmiş olur.
Ömer Asım Aksoy 95’lik bir delikanlıydı...
Bütün ömrünce dille haşır neşir; Türkçe’ye kendisini adamış bir bilgeydi...
Dilimizin bozulduğunu gördükçe kahroluyor, yanlışlar üzerine kitaplar çıkarıyor, düzeltmeler yapıyor, dil bilin cinin bir anıtı gibi yaşıyordu...
Gözlerini hayata kapadı... Türkçe’ye sevdalıydı...
Cumhuriyet devriminin Aydınlanma’sında, dil devri mi, Batı'nın kaç yüzyıl önce yaşadığı dönüşümü Tür kiye’de 20’nci yüzyılda gerçekleştirmiştir. Ömer Asım Aksoy bu güzelim dönemin unutulmaz adlarındandır.
Dil bilinci ışımadan, insanın çağdaşlaşması olanak sızdır.
Bu gerçeği " ifade etmeye" gerek yok; söylemek ya da yazmak yeterlidir.