• Sonuç bulunamadı

Toto Karaca törenle uğurlanıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Toto Karaca törenle uğurlanıyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

25 T E M M U Z 1892 C U M A R T E S İ C U M H U R İY E T

nî- c

SAYFA

Mahva? Emeç

re sitali iptal

■Kültür Servisi-20. Uluslararası İstanbul Festivali çerçevesinde Mehveş Emeç’in resitali, rahatsızlığı nedeniyle 2 temmuz

pazar gününden 26 temmuza ertelenmişti. Rahatsızlığının devam etmesi nedeniyle yarınki resitali iptal edildi. Bilet iadeleri 31 temmuza kadar Atatürk Kültür Merkezi gişelerinden kabul edilecektir.

"Independent"

ödülü Leysin...

■Kültür Servisi - Londra’da

yayınlanan “Independent“ gazetesinin İngiliz diline çevrilen romanlara verdiği ödülübu yılBelçikalı yazar Simon Levs kazandı. “Napolyon’un ölüm ü” adlı romanı Fransızca

yayınlanan Leys ve romanı İngilizceye çeviren Patrida Clancy, gazete tarafından verilen 10 bin Sterlin (yaklaşık 130 milyon lira) ödülü paylaşacaklar. Napolyon’un sürüldüğü St.Helena adasından “kaçarak yaşadığı serüvenleri” romanlaştıran Leys’e ödülünü, gazetenin genel yayın yönetmeni Andreas Whittam Smith, evvelki gece Waterstone “ kitapçısının Londra’da Kensington semtindeki şubesinde düzenlenen bir törenle verdi. Gazetenin “Ingiliz diline roman çevrilmesini desteklemek amacıyla“ ilk kez geçen yıl verdiği ödülü Milan Kundera kazanmıştı.Yaşar Kemal de bu yılki yanşmada finale kalan yazarlardandı.

AnkaralI

kadınlar sanata

düşkün

■ ANKARA (AA) - Sevda- Cenap And Müzik Vakfı ta­ rafından düzenlenen 9. Ulus­ lararası Ankara Müzik Festi­ valinde yapılan etkinliklere kadınların daha çok ilgi gös­ terdiği belirtilirken, izleyici yaş ortalamasının da 39’un altında olduğu bildirildi. Ankete göre festivalde en çok ilgi çeken programlar Johann Strauss Vals Orkestrası, Rusçuk Opera ve Balesi, Moskova Radyo-TV Senfoni Orkestrası ve Turkuaz Modem Dans Topluluğu oldu.

Kırmızılara

öykü ödülü

■ Kültür Servisi- Kırmızıfare

Çocuklar için Edebiyat dergisinin 2. öykü ödülü kasım ayındaki TÜYAP Kitap Fuan’nda verilecek. Amacı ‘çocuklara edebiyat zevkini aşılamak ve geliştirmek üzere nitelikli çalışmaları desteklemek, amatör ve profesyonel tüm yazarlan teşvik ederek ülkemizde çocuk edebiyatı alanında verilen ürünleri çoğaltmak’ olan ödülün seçici kurulunu Gülsüm Akyüz, Prof. Meral Alpay, Ferit Ava, Ayla Çınaroğlu, Yusuf Çotuksöken, Fatih Erdoğan ve Turan Yüksel oluşturuyor.

'Külîür-ekonomik

zirve'toplantısı

■ İSTANBUL (AA)- Türki­ ye Yayıncılar Birliği Başkam Aygören Dirim, yayın sektörünün son yıllarda yoğun bir ekonomik bunalım içinde olduğunu ve

sorunlarım hükümetin yetkili organlarına aktarmakta güçlük çektiklerini bildirdi.

Aygören Dirim, yayın sektörünün sorunlarına sahip çıkmaları, öncülüklerinde tüm kültür kuruluşlarının ve hükümet temsilcilerinin katılacağı ‘kültür-ekonomik zirve’ toplantısının düzenlenmesine ilişkin taleplerini TOBB Başkam Yalım Erez’e bir mektupla ilettiklerini kaydetti.

GESAM'ın

açıklaması

■ ANKARA (AA)- GE-SAM, Kültür Bakanlığı’mn kasım 1991’den buyana ‘Ba­ kanlık tablo koleksiyonu’ için satın aldığı bazı sanatçı­ ların tablolarını iade etmesi­ nin sanatçıları üzdüğünü bil­ dirdi. GESAM’ın yazılı açı­ klamasında seçici kurulun yetersiz olduğu öne sürülerek devlet sergisinde ödül almış, satın alınmaya değer görül­ müş eserlerin hiçe sayı­ lmasının sanat ve sanatçı adı­ na üzücü olduğu belirtildi. Tablolan iade edilen sanatçılar arasında Doç. Dr. Zafer Gençaydın, Doç. Dr. Haşan Pekmezci, İsmail Ateş, Zeki Şahin ve altmışın üzerinde sanatçının eserinin bulunduğu iddia edildi.

KÜLTÜR

Operet, tiyatro ve sinema sanatçısı Toto Karaca bugün toprağa veriliyor

80

yaşında bağırdı: Yaşasın tiyatro!

► Toto Hanım, deliler gibi sevdiği tiyatrodan, va-

gibi sevdiği tiyatrodan, ya

“1

" ~ ~ ~ U Y U"IH imkânsızbirrekordurm mdan alamıyordum. K

şammın anlamı Cem Karaca’dan ayrıldı. Şimdi Ce­

lal Sururi, Halide Pişkin, Mehmet Karaca ve Şevki-

ye May ile ne oyunlar oynayacaklar öteki dünyada.

GÜLRİZ SURURİ

Geçen yıl 18 mart gecesi Tİ-

YAP (Tiyatro Yapımalan

Demeği) tüm özel tiyatroları biraraya gelerek bir gece düzen­ ledik. ‘Yaşasın Tiyatro’ gecesi. Hemen her tiyatro, sahnede 5-6 dakikalık bir gösteri sundu. Nejat Uygur, Ferhan Şensoy, Genco Erkal, Gazanfer Özcan, Gönül Ülkü, Haldun Dormen, Ali Poyrazoğlu, Nisa Serezli ve hepimiz aym sahneyi paylaştık. Unutulmaz bir geceydi.

Toto hanıma telefon edip, gecemize katılmasını rica et­

tiğimde, çok heyecanlandı.

Şunu mu oynasam, şu şarkıyı mı söylesem diye birkaç kez, tam sanatçı heyecanıyla telefon edip fikir değiştirdi ve laf arası­ nda, “Gülrizciğim o gün benim doğumgünüm, 18 martta 80 yaşıma basıyorum” dedi. Yö­ netim kurulu olarak, bu usta ti­ yatrocunun yaşgününü o gece sahnede kutlamaya karar ver­ dik. Arkadaşımız Misak To- rosyan’a gümüş bir plaket yaptırdık. Birinci bölümün so­ nuna doğru sahneye çıkan Toto Karaca’ya kocaman bir doğumgünü pastasıyla plaketi­ ni sunduk. Toto hanım,

‘J’-attandrais’ şarkısını söyleyip, stilize bir çarliston yapu. Daha doğrusu yapar gibi yaptı... Ve AKM’yi doldurmuş olan onca tiyatrosevere nasıl bir usta bir sahne canavarı olduğunu bir­ kaç dakikada kanıtladı. O gece­ nin mega starıydı Toto Karaca. Gecenin en büyük alkışı onun- du.Durdu... Sakin sakin dinle­ di. Son el çırpışım bile duymak istiyordu sanki. Bizler için kut­ sal olan o sahneye son kez çıktığını biliyor muydu? Yoksa bana mı öyle geldi. İzleyicinin çoğu onu seyretmiş bir kuşaktı. Ancak Toto Karaca’yı izleme­ miş olan genç kuşaklar da, o iki dakika içinde nasıl güçlü bir sa­ natçıyla karşı karşıya olduk­ larını hemen anladılar.

Toto hamm, eline mikrofonu alıp, “Bu gece benim gecem” dedi. “Ne mutlu bana ki, bu gece doğdum, yaşasın tiyatro” diye bağırdı yürekten. Sanatçı­ lar kulisten, izleyiciler salondan “yaşasın tiyatro” diye bağırdık hep bir ağızdan o gece. Onun 80.doğumgününde “yaşasın ti­ yatro”.

Toto hamm, dün deliler gibi sevdiği tiyatrodan bir tanecik oğlu, yaşamının anlamı Cem Karaca’dan ve ona hayran,

Galiba sahnede izlediğim ilk tiyatro oyuncusu Toto ha­ nımdı. Babam ve amcalarımla birlikte. Çocukluk anılarımı süsler Toto Karaca. Onu sah­ nede ilk seyrettiğimde, babaan­ nemin kucağındaydım. Ka­ lamış’ta bir bahçede adım bile­ mediğim bir operette, babamla birlikte oynuyordu. Bir düet söylüyorlardı. Parlak kırmızı kumaştan, bir kolu olmayan uzun bir tuvalet vardı üzerinde. Babam da frak giyiyordu. Toto hamm bahketinde, ufak tefek sahnede yerinde duramayan fıkır fıkır bir subretti. Sesi bü­ yük değildi. Ama söyleyemeye­ ceği şarkı yoktu galiba. O gece, arkada dans eden, altı tane çıplak bacaklı kızı seyredemi- yordum.

Bir türlü gözümü Toto

hanı-alamıyordum. Kızlan başka bir gün seyrederim diye düşünüp yine Toto hanımı bu­ luyordu bakışlanm. Annem, babam ve amcalanmla Süreyya Opereti’nde başlayan tiyatro serüveni, İstanbul Tiyatrosu’- nda noktalandı Toto hanımın.

Yeri doldurulmayacak bir bulvar ustasıydı. Benim için epik tiyatronun ülkemizdeki öncülerindendi.

65 yıl emek verdiği tiyatroda geleceği güvence altına alın­ madı. Tiyatrosunun vergi borç­ lan için evi barkı satıldı. Hiçbir ödüle layık görülmedi.

Son 15 yıl sahnesiz bırakıldı ve böylece Türk Tiyatrosu’- ndan bir Toto Karaca geldi geçti. Ardından büyük bir hay­ ran kitlesi bırakarak, tıpkı öte­ kiler gibi farkına vanlmak is­ tenmezmişçesine. ..

Toto Karaca, 1960’larda İstanbul Tiyatrosu sahnesinde, bir çok oyunda sahneyi paylaştığı Mu­ zaffer Hepgüler ile birlikte.

tüm özel tiyatrolar gibi onun da

belini bükmüştü. Yıllarca

İstanbul’un tek halk tiyatrosu­ nun belkemiği olmuştu. Düşü­ nün, 20 yıl art arda kapalı gişe oynadı her oyunu İstanbul Ti­ yatrosu. Ülkemizde kınlması

Toto K araca

törenle uğurlanıyor

onu unutmayan ama neden

yıllardır sahnelerden uzak

kaldığım merak etmeyen seyir­ cilerinden ayrıldı. Öteki değer­ lerin arasına katılmaya gitti. Hazım Körmükçü, Celal Suru­ ri, Halide Pişkin, Mehmet Ka­

raca, Şevkiye May ve diğer­ leriyle kimbilir ne oyunlar oy­ nayacaklar şimdi öteki dünya­ da.

15 yıldır sahnelerden uzaktı. O yıllarda başlayıp, hâlâ sürege­ len salon sorunu , para sorunu

TOTO KARACA ANLATIYOR:

Tiyatro sevgisi

annemden geçti

► “Çocukken dansa çok yeteneğim vardı. 7 yaşında,

Rusların açtığı bale okuluna gittim. 12 yaşında ilk

kez Maksim Bar’da dansöz olarak sahneye çıktım.”

lerden biriydi. ‘İstanbul’da Bir

TURHAN GÜRKAN

Cumhuriyetle yaşıt 68 yıllık bir sanat yaşamı noktalandı. İlk kez 1924’te henüz 12 yaşın­ dayken sahneye çıkarak yıllar boyu uğraş veren tanınmış ti­ yatro, operet, sinema oyuncusu Toto Karaca, 80 yaşında yaşa­

ma veda etti. Sanatçı bir aileden gelen Toto Karaca ya da sanat yaşamının ilk dönemindeki adıyla İrmaToto, 1980’de yitir­ diğimiz Şehir Tiyatrosu sanat­ çılarından Mehmet Karaca’mn eşi, hafif müzik sanatçısı Cem Karaca’mn annesiydi. 1952’de ölen tiyatro ve ilk sinema oyun­ cularından Roza Felekyan da Toto’nun teyzesi oluyordu.

Yıllar önce yapüğıımz bir söyleşide Toto Karaca, yaşa- möyküsüyle ilgili olarak şunları söylemişti:

“Çocukken dansa çok yete­ neğim vardı. Adeta yerimde du­ ramaz, durmadan dans eder dururdum. Yedi yaşımda Rus­ ların açtıkları klasik ve plastik bale okuluna gitmiştim. 12 ya­ şında da ilk kez Maksim Bar’da dansöz olarak sahneye çıktım.

Sahne sevgisi bana annem ve teyzemden geçti. Teyzem Roza Felekyan, Odeon’da Darülbe- dayi’nin açılışına ‘Çürük Te­ mel’ oyunuyla katılan ilk

artist-Facia-i Aşk’ gibi Muhsin Er- tuğrul’un ilk dönem filmlerinde de oynamışü. Bir gün Cemal Sahir ve Mehmet Karaca eve gelip sahneye çıkmamı önerdi­ ler. Benden 12 yaş büyük Meh­ met Karaca’mn sonradan ko­ cam olacağım nereden bilebilir­ dim.

Oynadığım ilk oyun da İzmir Karantinadaki Şık Sineması­ nda ‘Kumrular’ operetidir. Sonra Halk Opereti’nin kuru­ cuları araşma girdim. Bir ara ‘Muhlis’in Çocukları’ adıyla turneler yaptık. Tüm Ana­ dolu’yu dolaştık. Ardından Ses Tiyatrosu’nda, Karaca Tiyat- rosu’nda çalıştım. 1952’de İs­ tanbul Opereti’ni, sonra El- hamra’da İstanbul Tiyatrosu’- nu kurduk.”

18 Mart 1912’de İstanbul Ba­ kırköy’de doğan İrma Toto, çok hareketli bir gençlik yaşadı­ ğını anlatır. Oynadığı oyunlar­ la, operetlerle halkın gözdesi ol­ muştu.

Müzikli oyunlar en sevdiği sanat uğraşıydı. Franz Lehar’m “Tarla Kuşu”, “Maskot”u, “Çardaş Fürstin” gibi operetle­ rinde büyük başan sağlamıştı. Oyunlarında da hizmetçi, kay­ nana, mahalle kansı tiplemele­ riyle çok başarılı, halkın

tuttu-Kültür Servisi - Toto Ka-

raca’mn cenazesi bugün saat 11.00’de Kumkapı’daki Erme­ ni Patrikhanesi Meryem Ana Kilisesi’nde yapılacak dini tö­ renden sonra Tüneldeki Kara­ ca Tiyatro önüne getirilecek.

Tiyatro Yapımcı Demeği’- nce Karaca Tiyatroda düzenle­ necek törenin ardından cenaze

Toto Karaca İstanbul Tiyat­ rosundaki oyunlanm yıllarca oynadığı Beyoğlu’ndaki El- hamra Sineması önüne getirile­ cek ve daha sonra Taksim’e ka­ dar yürünecek.

Toto Karaca’nın cenazesi, Taksim’e gelindikten sonra Şiş­ li Ermeni Mezarlığı’nda topra­ ğa verilecek. ‘Evlenme Ta­ rifesi’ .Komedi 3. perde. Ay- ten Çankaya ve Celal Suru- ri’nin arasında Toto Karaca. Eihamra’daki İstanbul Ti­ yatrosu. Özel­ likle 1960’lı yıl­ larda İstan­ bul’u gülmek­ ten kırıp geçi­ ren tiyatro.

ÇOCUKLUĞUM KADAR YAKIN

Türktiyatrosu

bir kentini yitirdi

► Toto Karaca’sız İstanbul, sanki Galata Kulesi,

Kız Kulesi ya da Pera Palas olmadan İstanbul’u

düşünmek gibi. O kentin tarihinden bir parçaydı.

AHMET CEMAL

ğu portreler çizmişti.

Toto Karaca epey film de çe­ virmişti. 1940 sonlanndan baş­ layarak “Kılıbıklar”, “Yalan”, “İstanbul Yıldızlan”, 1970’ler- de “ Krallann Öfkesi”, “Çılgın Bakireler”, “Bizim Kız” gibi filmleri vardı:

“Sinemayı pek sevmem, ti­ yatroyu yeğlerim. Nedenine

ge-ca dünyaya geldi. Söyleşimizde “Hayatımın en önemli olayı Mehmet Karaca ile evlenmem- dir” diye konuşan Toto Kara­ ca, şunları eklemişti:

“Biz kan-koca eski arkadaş ve de tiyatrocu olduğumuz için aile içinde fazla bir sorunumuz olmadı. Ev ve sahne yaşantımız birbirine kanşmıştı. İkimiz de linçe, sahnede çok hareketli ol- tutkulu bir aşk ve sevgi içindey- duğum için sinemada da aynı dik. Birbirimizi çok seviyor-şeyi yapınca iyi olmuyor. Hare­

ketlerin sınırlanıyor. Bu yüzden sinemadan kaçabildiğimce kaç­ tım.”

İrma Toto 1943’te Mehmet Karaca ile evlenerek Toto Ka­ raca oldu. 1945’te hafif batı müziğinin ünlü sesi Cem

Kara-duk.

Mehmet, Azeri kökenli bir ailedendi, ben ise Ermeni. Ayn milletlerden oluşumuz, ilişkile­ rimizi, mutluluğumuzu hiç etki­ lemedi. Bu yüzden en küçük bir sürtüşme olmadı, sorun çıkma­ dı aramızda. Azeri-Ermeni ko­

alisyonunun ve dayanışmasının en güzel örneğini verdik. Ve bunu sevgimizin ürünü olan oğlumuz Cem’le perçinledik.”

Toto Karaca, gerçi patron olmuştu, tiyatronun ortaklan arasındaydı, paralar kazanmış­ tı, ama yoksul öldü. Televizyo­ nun gelişiyle sinemalar gibi ti­ yatrolar da kapanmaya başla­ dı. 1976’da İstanbul Tiyatrosu’- na kilit astıktan sonra kuru­ mun borçlan, senetleri yüzün­ den çok zor durumlarda kaldı. Bir dönemin ışıltılı sahnelerinin dinmeyen alkışlarla uğurlanan ünlü yıldızı, Bağ-Kur’dan bağ­ lanan 200 bin dolayındaki emekli maaşına muhtaç kaldı, eşyalan bile haczedildi.

É 20.ULUSLARARASI İSTANBUL FESTİVALİ

Kimi sanatları, o sanatlann büyüklerinin ölümlerinin ar- dırtdan bir süre kolay düşüne­ mezsiniz; öte yandan, kimi kentler de vardır ki, onları fa­ lanca sanatçı olmadan düşün­ mekte güçlük çekersiniz. Şimal’, tıpkı Toto Karaca’sız bir Istâh- bul’u düşünmek zorunda kala­ cağımız gibi...

Bir süre bunu başarabileceği­ mi sanmıyorum. Toto Karaca’- sız İstanbul, sanki Galata Kule­ si, Kız Kulesi ya da ne bileyim, örneğin Pera Palas olmadan İs­ tanbul’u düşünmek gibi. O, sa­ natın da ötesinde, neredeyse yüzyılın başından bu yana, İs­ tanbul’un tarihinden, coğrafya­ sından, genel görünümünden bir parçaydı. Bizim gibi, onu sahnede defalarca görebilme mutluluğuna ermiş olanlar için ise Toto Karaca, onyıllardır İs­ tanbul’daki günlük yaşamımı­ zın da bir parçasıydı. Evet, son yıllarda artık ortalarda yoktu; televizyon ekranlarında, bir, iki kezin dışında, onu göremiyor- duk. Ama biliyorduk ki bura­ daydı, bu kentteydi, baktığı­ mızda, kent siluetinin herhangi bir yerinde, bizimleydi.

Sanırım asıl böylelerinin gidi­ şi dönülmez, eksiklikleri de ka­

b a oluyor.

Geçenlerde çok sevdiğim bir yazarın bir sözünden etkilen­ miştim. Belleğimizin ancak be­ nimsediklerini saklı tuttuğun­ dan söz ederken, “bana çocuk­ luğum kadar yakın ve dün ka­ dar uzak” gibi bir deyiş kültem»-* yordu. Tıpkı şimdi, benim bakış açımdan Toto Karaca gi­ bi: Ö, bana hep çocukluğum kadar yakın ve türlü anlamsız­ lıklarla dolu olabilecek dün ka­ dar uzaktı, rasgele bir dün de­ ğildi.

“Bacak kadar çocuk” dedik­ leri yaşta, tiyatro denen olayı, Toto Karaca’nm sahnesinde tanımıştım. Karaca Tiyatrosu, Ses Sahnesi, İstanbul Tiyatro­ su.... Analı-babafi birliktelikleri çok ender bir çocukluğun belki de en parlak yıldızlan arası­ ndaydı.

“Doğuştan yetenek” neyse, Toto Karaca da tam anlamıyla oydu. Sahneye ilk adım attığı ya da adım atmasına gerek kal­ maksızın, kulisten sesinin du­ yulduğu andan başlayarak izle­ yicilerini kendi anaforuna alan, zaman-ötesine taşıyıveren, gül­ düren ve ağlatan, düşündüren ve oyalayan, katıksız bir kitle sanatçısı.

Türk tiyatrosu, bir kentini yi­ tirdi...

W vnton Marsalis

A çık ha va'da çalıyor

► Ünlü trompetçi Wynton Marsalis’e bu akşam

alto saksafonda Wes Anderson, tenor saksafonda

T odd Williams, trombonda Wycliffe Gordon, piya­

noda Stephen Scood, basta Reginald Veal ve davul­

da Herlin Riley eşlik edecek.

Günümüz cazının süperstan

CEM YEGÜL

Wynton Marsalis için çok şey söylendi, yazıldı, çizildi. Caz kritiği Leonard Feater 1982’de Wynton’u bir caz sofis­ ti olarak 80’lerin sembolü ol­ maya aday gösterdi. Art Bla- key, Wynton’u koyacak yer bu­ lamadı. Ron Carter, caz pod­ yumunda uzun zamandır pey­ da olan en iyi müzisyen olduğu­ nu iddia etti.

Wynton da kendine düşeni yaptı ve bu evrendeki yerini, ne­

rede durduğunu müziğinin

dışında kelimelerle de ifade et­ menin gerekliliğini kavradı ve: “Omette Coleman’ı falan sevi­ yorum ama ‘free’ müzisyenler olarak bütün bu kapının altı­ ndan geçenler ve de kritikler bunun daha ne olduğunu bil­ meden altına imzalannı bası­ yorlar, bir şeyler kaçıracaklar­ mış endişesiyle...” diyerek tav­ rını koydu.

Evet... Wynton Marsalis 18 Ekim 1961’de cazın da doğum yeri olan New Orleans’ta dün­ yaya geldi.

Piyanist ve kompozitör olan

babası Ellis Marsalis ona ünlü Wynton Kelly’den esinlenerek Wynton adım verdi. Anlaşıla­ cağı gibi caz doğduğu andan iti- ‘baren Wynton Marsafis’in ha­

yatının bir parçası oldu. 12 yaşında klasik müzik eğiti­ mi almaya başladı. 14 yaşında Haydn’ın trombet konçertosu­ nu seslendirdi. 17 yaşında kol­ tuğunun altında tam bir Juilli- ard Bursuy’la New York’a gel­ di.

18 yaşında efsanevi Art Bla- key’in genç “messenger'lanna katıldı. Gerisini de biliyorsu­ nuz: Büyük plak şirketleriyle anlaşmalar, turneler, sahne ışıklan ve Grammy’ler

Wynton Marsalis günümüz cazının süperstan. Büyük plak şirketleri cazın sınırlı bir pazar olduğunu anladıktan sonra medyanın odak noktası olabile­ cek starlar yaratmanın gerekli­ liğini hemen kavradılar.

Marsalis kardeşler de bugü­ nün starlandır ve plak şirketle­ rince onlann imajlan cilalan- maktadır. Oysa cazda cilaya pek yer yok. Theleonfous Monk’un dediği gibi: ‘Straight,

Wynton Marsalis, 14 yaşında Haydn'ın Trompet Konçertosu'nu çaldı. 17 yaşında koltuğunun altında tam bir Juilliard Müzik Okulu bursuyla Nev York’taydı. 18 yaşında

efsanevi Art Blakey’in topluluğuna katılmıştı bile. Gerisini biliyorsunuz: büyük

plak şirketleriyle anlaşmalar, turneler, sahne ışıkları ve Grammy ödülleri...

W

M

X 1

No Chaser.’ Seks ve cilasız. Yani cazın olması gerektiği gibi.

Bugün New York’ta bir çıkış arayan pek çok yaratıcı caz mü­ zisyeni büyük plak şirketlerini çifte standart uygulamakla suç­ lamanın yanı sıra, Marsalis kardeşleri de duygusal nostalji bataklığında debelenen neo konservatifler olarak niteliyor­ lar.

Wynton’un onlara cevabı: “Nostalji, neo-konservatif gibi kelimeleri kullananlar, John Coltrane’in, Miles Davis’in.

Charles Mingus'un, Theleonio- us Monk’un ya da Omette Co- leman’ın müzikleri hakkında yeterli bilgiye sahip değiller” şeklinde.

Wynton Marsalis kendisi için teknik standartlan belirleyenle­ rin Art Tatum, Charlie Parker, Louis Armstrong, Fats Navar­ ro, Bud Powell, Charles Min­ gus. Max Roach, Elvin Jones, Sonny Rollins, Coleman Haw­ kins gibi isimler olduğunu söy­ lüyor.

Bu arada babasını ve evlerine çocukluğunda sık sık gelip gi­

den Alvin Batiste’i de unutmu­ yor.

Wynton Marsalis caz gelene­ ğini çok iyi bilen müzisyenler­ den biridir.

Aynı zamanda çok iyi bir ko­ nuşmacı olan ve bu yüzden sa­ natını kelime diliyle de çok iyi ifade edebilen ve cazın sadece bir duygu müziği olduğunu ke­ sinlikle kabul etmeyen Wynton Marsalis, King Oliver’in ve Jelly Roll Morton’un blues’- unu, Louis Armstrong’un ar­ monik ve ritmik yaklaşımını, Duke Ellington'ın big-band

tekniklerini, Kansas City mü­ zisyenlerini, Lester Young’m blues'u temel alan yaklaşımım, Charlie Parker’ı, Monk’un blu- es’u nasıl bambaşka bir yöne çevirdiğini, Billy Holfiday’ın müziğini, Swing’i New Orleans

geleneğini tam anlamıyla

özümsemiş bir caz öğrencisidir. Kendi liderliği altındaki plak çalışmalarının yam sıra Herbie Hancock, Art Blakey, Chico Freeman ve daha pek ç<»k mü­ zisyenle yaptığı kayıtlar Ja bu­ lunmaktadır.

Bugünlerde de Wynton Mar­ safis’in günümüz cazını temsil ettiği söyleniyor.

Ben bu fikre kesinlikle

katılmıyorum. Kanımca

Wynton caza entelektüel ve ro­ mantik bir boyut getirdi. Cazın özüne ait olmayan bir boyut. Wynton

’uncazayaklaşımı“Ro-und Midnight” ve “Mo Better Blues” gibi filmlerin caza yak­ laşımıyla paralellikler sergile­ mektedir.

Wynton Marsalis’in trom­ petteki virtüözlüğü tartışıla­ maz.

Ancak caz geleneğini sadece kendi mirası olarak gördüğün­ den hazırdan yemekte olduğu­ nu düşünüyorum.

Wynton Marsalis, kendisi gibi virtüöz olan eşlikçileriyle caz geleneğini anlatıyor, ken­ dinden pek bir şey vermeden.

Marsalis’e İstanbul’da , alto saksofonda Wes Anderson, te­ nor saksofonda Tood Willi­ ams, trombonda Wycliffe Gor­ don, piyanoda Stephen Scood, basta Reginald Veal ve davulda Herlin Riley eşlik edecekler. Konser Açıkhava Tiyatrosu’­ nda. Kaçırmayın.

FESTİVALDE BUGÜN

► Vladimir Spivakov ve Mos­ kova Virtüözleri / Ava İrini

18.30

► Wynton Marsalis / Açıkhava

Tiyatrosu, 21.30

F E S T İ V A L D E Y A R I N

► Gerry Mulligan /

Açıkhava Tivatro.su,

21.30 Gerry Mulligan

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Tahpi Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sunumuzda akut apandisit nedeniyle opere edilen Friedreich ataksili 24 yaşındaki kadın hastada anestezik yaklaşımımızı aktarmak istedik.©2008, Fırat Üniversitesi,

Eğitim ve test işlemleri Breast Cancer Wisconsin (Diagnostic) veri seti kullanılarak sonuçlar gösterilmektedir.. Bu çalışmanın yapısı şu şekildedir;

Bu çalışmada, 3 boyutlu çelik çerçeve deneysel numunenin, sarsma masası deneyi ile elde edilen dinamik parametreleri ile görüntü işleme tekniği ile istatiksel

3 takımdan biri TFF 3.Lig’e yükselir, diğer iki takım da küme düşerse, ilin yerel ligde birinci, ikinci ve üçüncü olan takımlar Spor Toto BAL’a yükselir.

(16) Reklam amaçlı olarak saha içerisinde yeşil zemin dışında bulunan maskotların müsabaka öncesinde ve devre arasında müsabaka başlamadan beş dakika önce

1.ÇAYKUR

Bu futbolcuların müsabakanın oynanacağı tarihe kadar kesintisiz en az 24 ay kulüpte tescilli olması halinde puanlar iki katı ile çarpılır. b) 01.01.1997 (dahil) -

Gölcükspor Kemer Tekirova Spor Payas Belediyespor 1975 Yeni Diyarbakır A.Ş. Denizli B.Ş.Belediyespor Halide