GÜNEŞ
___
ü _9 Aralık 1990 Pazar;:
Dr.Lowry’nin, Türk-Ermeni ilişkilerinin ‘ön kabul’ünü değiştiren bir çalışması bulunuyor
‘Soykırımın gerçek yanı kalmadı
9
¥‘Türk dostu’ Dr. Heaty Lowry, Amerikalı bir bilim adamı. Washing ton 'daki Türk Araştırmaları M erkezi’nin yöneticiliğini yapıyor. Şu anda, “Büyükelçi Morgenthau öyküsünün İçyüzü” (Ambassader Morgenthau ’s Story Revisited) adlı kitabı ile Büyükelçi Morgentha- u ’nun Türkler’e yönelik savlarını çürütür nitelikte bir çalışma yapı yor. Hatırlatmak gerekirse; Henry Morgenthau, Am erika Birleşik Devletleri’nin, 1915-1916 yılları arasında, İstanbul Büyükelçiliği gö revini yapmıştı. Morgenthau'nun bu görevi yaptığı 26 ay içindeki
‘icraatı’p e k net olmasa da, A B D ’ye döndükten sonra yazdığı “Bü yükelçi Morgenthau ’nun Ö yküsü” adlı kitabı, 70 yıldır elden ele do laşıyor. Kitap, “Türkler ’in Ermeniler ’e soykırım yaptığı ’ ’ iddiaları nı öne süren ve buna inanan çevrelerin temel dayanağı olan bir el k i tabı gibi. Erhan Akyıldız, Dr. Heaty Lowry ile “Büyükelçi Morgent- hau’nun Ö yküsü” kitabını ve bu öykünün “içyüzü”nü konuştu.
— Ermenilerin iddialarını araştırmak nereden aklınıza geldi? Bu çalışmaya nasıl baş ladınız?
—Tamamen bir rastlantı. Biz, Türkiye Araştırma Merke- zi’ni açtığımız günlerde Türk diplomatlarına yönelik Ermeni terörü sürüyordu. Merkez açı lınca bize yönelik tehditler de başladı. Halbuki bizim amacı mız, Türk-Ermeni ilişkilerin den çok, Türkiye’nin genel an lamdaki sorunlarıydı. Daha doğrusu tanınma sorunuydu. Tehditler artınca -ben biraz inatçı yapıya sahibim- Ermeni konusuna eğilmeye karar ver dim. O günlere dek, daha er ken dönemlere yönelik çalışı yordum. 1983’den itibaren kendimi tamamen Ermeni ola yına verdim.
— Büyükelçi Morgenthau Ue ilgili çalışmalarınız ne zaman başladı. Bize Morgenthau’nun kitabı hakkında bilgi verir mi siniz?
—1986-1987 yıllarında başla dım. Morgenthau’nun kitabı, Ermeni sorunuyla ilgilenenler için önemli bir kitap. Çünkü, yalnız Amerika’da değil, Avru pa’da da nereye giderseniz gi din, Ermeniler’in ileri sürdüğü soykırım iddialarının temel da yanağı olarak Morgenthau’nun kitabı çıkıyor karşınıza.
— Morgenthau ve kitabı hakkında biraz daha ayrıntılı bilgi verir misiniz? Nelerden söz ediyor kitabında Morgent hau?
—Morgenthau İstanbul’a,
ABD’nin Osmanlı İmparator- luğu’ndaki Büyükelçi olarak 1913 Ekim’inde gelmiş ve 26 ay görev yaptıktan sonra, izinli olarak ayrılmış. Bir daha da Türkiye’ye dönmemiş. Mor
genthau, kitabında, dönemin
Türk liderlerinden Talat Paşa,
Enver Paşa ve Sait Halim Pa şa ile olan ilişkilerini, çarpıta
rak yazmış. Türk tarihinin bi linen bazı olaylarını, 180 dere ce değiştirerek veriyor. Mesela,
Talat Bey’i vahşi bir insan ola
rak gösteriyor. Sürekli olarak bağırıp çağıran ve kendisi tara fından yumuşatılan biri olarak sunuyor. Oysa bizim, Talat Bey’le ilgili bilgilerimiz, bunun tam tersidir. Ne hissettiğini karşısındakine göstermeyen,
ciddi, soğukkanlı olduğuna iliş kin bilgiler var. Bu üslup ben de şüphe uyandırdı ve Mor
genthau’nun kitabıyla ilgili ça
lışma yapmaya karar verdim.
— Nasıl başladınız çalışma ya, çıkış noktanız ne oldu?
—Talat Bey o dönemde, ay
nı zamanda içişleri Bakanıydı. Ben çalışmaya karar verdiğim günlerde, sizin Başbakanlık Arşivleri açılma aşamasınday- dı. Arşivlerde belki Morgent
hau’nun kitabındaki bilgileri
doğrulayacak ya da yalanlaya cak bazı veriler bularibilirm di ye düşündüm. Ama, o dönemle ilgili bölüm henüz tasnif edil memişti, birşey bulamadım. Bunun üzerine Washington’da- ki, bizim Milli Kütüphanede çalışmaya başladım. Orada
Morgenthau’nun özel evrakla
rını buldum. Büyük bir kolek siyondu. 30-40 bin sayfayı bu lan belgeler vardı. Bu belgeler içinde, daktiloyla yazılmış bir günlük buldum. Morgenthau, her akşam oturup, bir iki say fa not tutmuş. Bu günlükte ya zılanları okuyunca, kitabın günlükteki notlardan yararla narak yazıldığını anladım. Bir başka şey daha dikkatimi çek ti bu çalışmalar sırasında. Ör neğin aynı toplantı, günlükte başka, kitapta başka biçimler de anlatılıyordu. Şüphelerim iyice arttı. O sırada, Morgent-
hau’ya ait bazı özel evrakların
da, New York’taki, Başkan Roosewelt Kütüphanesinde ol duğunu öğrendim. Orada da
Morgenthau’nun, günlüğünde
ki notlarından yararlanıp 15 günde bir yaptığı bazı değerlen dirmeleri içeren yazılar bul dum. Morgenthau bu değerlen dirmeleri yedi-sekiz nüsha ço ğaltıp, Amerika’daki akrabala rına m ektupla göndermiş. Günlüğünü, sözünü ettiğim de ğerlendirme yazılarını ve kita bını okuyup bir değerlendirme yapınca; iki kişinin, bu kitabın yazılmasında çok önemli bir rol oynadıkları ortaya çıkıyordu.
— Kimdi bu iki kişi?
—Bunlardan biri, yanında sekreter olarak çalışan Hagop
Andonyan’dı. Andonyan bir
Ermeni. Morgenthau Türkiye’ den ayrılırken, Andonyan’ı da yanında Amerika’ya götürü yor. Onun evinde kalıyor, ki
tap yazılana kadar. Kitap bit tikten bir gün sonra, Andon
yan Türkiye’ye dönüyor. Dik
te ettiriyor Andonyan’a. Hat ta bir mektubunda, “Ben o ka
dar meşgulüm ki, mektup yaz maya zaman ayıramıyorum. Günlüklerimi Andonyan’a ve riyorum ve bu değerlendirme mektuplarını o yazıyor” diyor.
Çok yakın ilişkileri var. Bir de danışman olarak kullandığı bir Ermeni daha var. Arshag
Schmavonian. Bu Ermeni de,
Büyükelçilik günlerinde, Mor-
ganthau’nun gözü kulağı ol
muş. Morgenthau, Fransızca bilmediği için (o yıllarda diplo matik dil Fransızca idi) tercü manlık yapmış. Bütün toplan tılara yemeklere katılmış. Çok yakın dost olmuşlar. Schmavo
nian da, 1917 yılında Türkiye’
den Amerika’ya göçediyor ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nda
“ Morgenthau’nun çalışmalarını okuyunca,
bu kitabın yazılmasında çok önemli rol
oynadıkları ortaya çıkan iki kişi görülüyor.
Bunlardan biri, sekreterlik yapan Hagop
Andonyan, diğeri ise danışman Arshang
Schmavonian.”
mış. Sonunda onu da sapta dım. Kitabı yazan Morgenthau değil, Amerika’nın çok başarılı araştırm acı-gazetecilerinden
Robert J.Hendrick diye bir ya
zar. Hendrick’in öylesine güzel üslubu var ki; kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. Üç kez ‘Pu
litzer Ödülü’ almış. Kitabeviy-
le yapılan anlaşmada, kitaptan elde edilecek gelirin yüzde 40’ının, bu gazeteciye verilme si kararlaştırılmış.
— Kitapta bazı konuların çarpıtddığına ya da abartıldığı- na ilişkin başka ne gibi
bulgu-Lansing, kışkırtıcı ve çirkin bir
şekilde değiştirmeler yapıyor.
— Somut bir örnek verir mi siniz bu düzeltmeler konusun da?
—Örneğin günlüğün bir ye rinde, Morganthau, Talat Pa şa ile olan ilişkilerinden bahse diyor. Lansing, ‘Talat Paşa’ sözcüklerinin önüne bir çıkma yapıp, “Oryantellerden her za
man beklenen gayri ciddi biri”
olarak niteliyor Talat Paşa’yı. Sonuç olarak şunu söyleyebili rim: Bu kitap, bir büyükelçinin sıradan anıları değildir. Bir bü yükelçi, iki Ermeni ve Pulitzer Ödülü almış profesyonel bir yazardan oluşan bir komite ta rafından hazırlanmış, ayrıca dönemin Dışişleri Bakanı’mn da kontrolundan geçmiş ve ek lemeler yapılmış bir kitaptır. Sadece bununla da kalmamak
Morgenthau böyle yazıyor Wilson’a. Wilson’m yanıtı da “ Kitap fikriniz bir harika, he-j men başlayın” oluyor. Yani o
dönemdeki Amerikan Hükü meti’nin damgasıyla çıkmış bir” kitaptır Morgenthau’nun kita bı. Ben bu çalışmayı yaparkeri, aklımda dolaşan en büyük so ru; “ 70 sene sonra bu olayı ilk^
kez ben mi ortaya çıkarıyo rum?” sorusuydu. O günlerde;^ Morgentau’nun belgeleri ara- 1
smda bir mektup buldum. Ze hir zemberek bir mektup. Mor-:
genthau’ya, çok ünlü bir Ame- ->
rikalı gazeteci tarafından gön derilmiş. Associated Press’in o— dönemdeki en ünlü savaş mu habirlerinden George A.Schre-|
iner, Morgenthau’nun kitabın^'
okuyunca, çok ağır bir eleştiri ^ mektubu yazmış. Benim orta ya çıkardığım sonuçları destek leyen bir mektup bu.
— Morgenthau’nun kitabı, Ermeniler ve Ermeni soykırımı yapıldığı iddiasında bulunanlar arasında, gerçekten bu kadar ” etkin mi?
—Batı’da, 1918 yılından be ri piyasada. Yetmiş yılı aşkın bir süredir sürekli baskı yapıyor. *
âd il
“ Sonuç olarak şunu söyleyebilirim: Bu
kitap, bir büyükelçinin sıradan anıları
değildir. Bir büyükelçi, iki Ermeni ve
Pulitzer Ödülü almış profesyonel bir
yazardan oluşan komite tarafından
hazırlanmış, ayrıca, dönemin dışişleri
bakanının da kontrolünden geçmiş bir
kitr^tır.”
¡ m um ata m ? «■ sb î ’f ODr. Heaty Lowry, kendisinin Türkiye ile olan ilişkisini kısaca şöyle anlattı: “Türkiye’ye ilk kez, 1964 yılında barış gönüllüsü olarak gel dim. Balıkesir’in Bereketli Köyü’nde, öğretmenlik yaptığım sıralar da başlayan Türkiye sevgisi, bir Türk’le (Bilek Harmancı) yaptığım evlilik sonucu daha da pekişti. ‘Trabzon tarihi’ ile Osmanlı tmpara- torluğu’nun 15 ve 16’ncı yüzyılları arasını kapsayan çalışmalarım var. Son çalışmam ise, tümüyle, Ermeniler’in soykırım tezlerini çürütme ye yönelik.”
üst düzeyde bir danışmanlık görevi alıyor. Morgenthau, 1918 yılında kitap yazmaya başlayınca, yanında devamlı olarak Andonyan bulunuyor. Aynı zamanda Schmavonian’- la da sürekli olarak mektupla şıyorlar. Devamlı kendisine da nışıyor.
— Siz çalışmanızda, kitabın yazarının Morgenthau’nun kendisi olmadığını öne sürü yorsunuz. Bu konu hakkında bilgi verir misiniz?
—Kitapta yazar olarak, yal nızca Morgenthau’nun imzası var. Çok profesyonelce ve çok güzel bir üslupla kaleme alın
lar elde ettiniz çalışmalarınız sı rasında?
—Bir başka önemli saptamam
daha var. O dönemde ABD Dı şişleri Bakanı Rabert Lansing.
Morgenthau’ya ait belgeler
arasında, Lensing’in el yazısıy la yaptığı düzeltme ve ekleme lere rastladım. Çalışmalarım sonunda, kitabın bölüm bölüm yazıldığını, yazılan bölümlerin Dışişleri Bakanı’na gönderildi ğini ve bakan tarafından bazı düzeltmeler ve eklemeler yapıl dığını belirledim. Lansing’in düzeltmeleri ilginç, örneğin
Morgenthau, Türklerden nor
mal bir şekilde bahsederken,
tadır kitabın öyküsü. Bu kita bın hazırlanmasına dönemin ABD Başkanı Woodrow Wil
son tarafından da yeşil ışık ya
kılmıştır.”
— Pek anlayamadım; ABD Başkam Wilson da mı karışıyor olayın içine?
—Evet. Morgenthau, aslında büyük bir işadamıdır. Büyük bir inşaat müteahhitidir. Em- lak çıd ır ve W ilson’un
1912’deki Başkanlık seçimi kampanyasını finanse etmiştir.
Wilson da onu, bu yardımının
karşılığı olarak, Osmanlı İmpa ratorluğumun Başkenti İstan bul’a, Büyükelçi olarak gön dermiştir. Morgenthau, kitaba başlamadan önce Wilson’a bir mektup yazıyor. Mektubun içeriği özetle şöyle:
“ Ben bir yıldır Amerika’yı dolaşıyorum. Halkımız savaşa karşı. Ben bir kitap yazmayı düşünüyorum. Kitabın asıl amacı Türklerin ve Almanların ne kadar vahşi birer ulus ol duklarını anlatmak. Böylece kamuoyundaki, savaşa karşı olan görüşleri değiştirmiş ve halkı sizin tarafınıza çekmiş oluruz.”
? o
m
«8
ıın A m e rik a ’da, I n g ilte r e 'd e n Fransa’da basılmış. Üç-dört yıka önce Yunanca baskısını da gör düm. Ermenilerin el kitabı gi- -s bi bir kitap. Amerikan Senato--^ su’nda, geçen Şubat ayında E n ,'' meni tasarısı tartışılırken, Se natör Dole ve arkadaşları, de falarca bu kitaptan pasajlar okudular T ürk tezini sa vunan se n a tö r Byrd bu- 1 rada iken, ilk çıkan kitabımı ona verdim. Baktı baktı “ Ya- !
hu benim buna beş ay önce ih- j tiyacım vardı. Niye geciktin”
dedi. Ben de “Beyefendi, zaten ,
o tartışmaları görünce çalışma- j lanmı hızlandırdım” dedim!. 1
Daha sonra çıkan ve Ermeni \ tezini destekleyen bazı kitap ların da temel kaynağı, Mor
genthau’nun bu kitabı. — Bu çalışmanızla amacını za ulaşabildiniz mi?
—Bir tek amaçla bu işe baş ladım: “ Morgenthau’nun kita
bım, tarihi bir kaynak olarak kabul edebilir miyiz?” Bu so
runun yanıtını araştırdım. So- i nuç gayet net çıkıyor. Artık I
Morgenthau’nun kitabının ger-
çek bir yanı kalmadı, tik inti- i
balar da bu doğrultuda. , i
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi