• Sonuç bulunamadı

Hamit için

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hamit için"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i

Büyük Şair

H Â M İ T

S a y ı s ı

Bu gün olsam da bir cihandide , Değilim şimdilik hazandide , Karlar altında nevbaharım ben .

MERZİFON 10 KURUŞ

1

-

Haziran

-1 9 3 7

(2)

B Ü Y Ü K M A T E M !

Üstat Abdiılhak Hâraidin Tabutu Ö

Dedilerki ; bu gün , büyük mahşer var , Ben de , o , mahşeri kiibraya geldim ! Dünyâdan ukbâya , göçen bir er var , Helâllaşmak için , rızaya geldim !

Vardımki ; cihana , yummuş gözünü , Bağlamış tanrıya , temiz özünü ,

Hakkın harîmine , dönmüş yüzünü ! Diyorki ; ben , ruzu cezaya geldim !

Bu fâni hayattan , çekmiş elini , Susmuş ve saklamış , bülbül dilini , Birutta gömülen , Fatma gelini , Diyor : bu halimle , ihyâya geldim !

Vardım ki ; binlerce , yâran toplanmış , Umutlar kesilmiş , pek çok ağlanmış , O büyük yolcunun , göçü bağlanmış , Son veda hürmetin , ifaya geldim ! Bin ayak , bir ayak üstünde gûyâ , Bir tekbir sesiyle , doldu musallâ , Miüminler ! Buyurun , namaz ... Essalâ Koştum , huzu ile , edaya geldim 1

Kapladı muhiti , derin bir sükût ... Bitti namaz , eller üstünde tâbut ! Yer yüzünde insan , gökte melekût ; Derler ki : Hâmide salâya geldim !

Ey mübarek ölü ! Ey aziz üstad ! Kılsın huda , seni , Cennette dilşad , Olasın hüclende , rahat , bermurad , Haktan iltimasa , ricaya geldim !

(3)

Abone

Yıl. 100 Kurıış

Her husus için Yazı iş - leri direktör­

lüğüne baş vurulur .

TAŞAN

S A Y I . 13 - 37 1/6/1937 Sah

Merzifon Halkeviniıı Aylık Kültür Dergisidir

İyesi ve ya - yın direktörü Zeki Tarhan Yazı işlerine bakan : Vehbi Cem Aşkun iüaRassigesS smmssseasu •M ... .. —şg-«n -~n ı

<uih.SmiIui.KiiI utuuı.ssuıi».SÜUIİu>.?t.ııi «2SSti.i3553i' lasKaBsnsHi

QO u

GQ

u

a % i

9

y e

(

1

)

Sen ki hilkat denilen ummanın En büyük incisisin ,

O bu ulvî vatanın taliinin En güzel yıldızıdır ;

Bir dehaet ki güneşten yüksek; Ve sema vat ile ünsiyeti var .

*

Sen dururken ona gelmez noksan Kaplıdır toprağı zırhınla senin ; Hep rehakârı değil , ey Gazi , Bu müsellâh vatanın sen hem de Ebedi bekçisi sin ;

*

Onun ancak sana emniyeti var ! Bize derler ki liyakatları yok .

Sen ki hem Asiya, hem Avrupada, Milletin elçisi sin ,

Olsalar sahibi kudret de bu gün Süferanın ne ehemmiyeti var ?

*

Bu mesaipzede cemiyete sen Yeniden bir vatan ettin ihda ; Görüyor şevki tulûunla senin

Yeni bir idî zafer İstanbul ; Kendi asarı dehanın belki Sen de hayretçisi sin !

Kâinatında tecelli buyuran Hâlikin sende o hasiyeti var !

^if-l&düfiuık °Hurmi

(1 ) Erkinlik savaşından sonra Atatürkün İstaııbulu 1927 de ilk defa şeref - lendirdikleıi zaman büyük şairin bu şiiri Güneş mecmuasında çıkmıştı .

(4)

2

r r *T » r r f fy*T>y|rTrr TyyTT,T iy * r rTT?TM»v ryyyyy *VT? ı t

>^t

Büyük Şair Abdülhak Hâmit

Hayatı , Edebî şahsiyeti ve Eserleri

TAŞAN

ÂM İT İstanbulludur. 5 Şubat Ü« 1851 de Bebekte doğdu. Bü- — — yük babası ikinci Muradın Hekim başısı « Abdülhak Molladır » . Babası, tarihçi [Hayrullah] efendidir. Fiirsçeyi Tahranda , Fransızcayi P a ­ tiste , İngilizceyi Londrada ö ğ ren d i. Arapça zaten yaşadığı devrin resmî diliydi . İster istemez onu da öğren­ mişti •

13 yaşında Babıâli tercüme odasına memur oldu . Ve tanzimattan bu gü­ ne kadar geçen zaman içinde daima sayğı ve takdir gördü Sefarethane­ lerde Kâtiplik , büyük Avrupa şehir­ lerinde Şehbenderlik, Sefirlik yaptı- Sonuçta değerlerin çok korunduğu Cumuriyet devrinde de Saylav olarak kamutaya girdi .

Büyük şair iyi bir insan , yüksek bir sanatkârdı Bunu daha iyi k a v ­ rayabilmek için edebiyatımızın yakın geçmişine kısa bir göz gezdirelim :

İslâmiyetten sonra Türk edebiyatı kavmî kılığından çıkarak Ümmetçilik ideolojisini takibe başlamıştı. Ve bir zaman A ra b ııı, Acemin mukallitliğini yaptı . Sonraları şeklen değilse bile iç bakımından kendine has bir çığır açabilmişti. İşte bu sırada Türk ede­ biyatını iki ayrı tip olarak görüyoruz Birinci tip : Yüksek tabaka denilen ve üçüzlü bir dil ürünü olan ( Divan Edebiyatı) dırki ; ekser elemanlarını enderun yetiştirirdi . İkinci tipe ge - lin çe: Bu da konusunu o günün tabi­ riyle , aşağı tabakadan olan saz ş a ­ irlerinin yaşattığı ( Halk Edebiyatı ) idi. Ve bu edebiyat Türkün asıl ben­ liği, kendisi idi; hiç te bozulmamıştı. İslâmiyetten evelki durumunu hâlâ

muhafaza ediyordu. Bunun en büyük dehası, 13 üncü asrın sonlarında y e ­

tişen ve her yıl 15 Nisanda bir çok şehirlerimizde adı anılan [Yunus Em­ re] dir. Yalnız bu edebiyat halk ara­ sında doğmuş; yarattığı bir çok şah­ siyetlerde eserleriyle birlikte yine

halk arasında kaybolmuştur. Bu iti - barla , asıl bizim sanat bakımından üzerinde duracağımız «Yüksek taba­ ka» dediğimiz (Divan Edediyatı) dır. Bunun da en çok geliştiği ve olğun mahsııllar vermeğe başladığı devir 15 inci asırdır. Nihayet 16 inci asırda bu edebiyatın iki lâyemutu beliriyor ki, birisi Füzıılî , diğeri de Baki dir.

Füzulî : ince hisli, coşkun duyuşlu bir şairdi. Zamanının elemini, hicra­ nını , aşkını en güzel anlatan ve plâ­ tonik bir sevgi taşıyan dâhî sanat - kârlardandır .

Baki de , Türk tarihinin en parlak durumunu idrâk etmiş ; devrinin bü­ yük sevgi ve sayğısını kazanmış , yüksek bir şairdir Eserleriyle her zaman öğüne biliriz .

17 inci asırda kelimelerden ordular vücuda getiren , mısralarında büyük savaşların kılıç seslerini duyuracak kadar kudret gösteren « N e f’ i» yi gö­ rüyoruz . Mutantan bir üslûba sahip bulunan bu sanatkâr da asrının biri­ cik simasıdır

18 inci asırda : 3 üncü Ahmet z a ­ manını , Damat İbrahim Paşanın aç­ tığı Lâle devrinin bütün saltanat ve debdebesini mısralaştıran « Nedim » vardır • Bu çok şen ve değerli şair, şiirlerinde eşitsiz bir ritim yaratmış­ tır . Her hangi bir parçasını okursak kulaklarımızda usta bir nıüzisiyenin

(5)

TAŞAN 3

kıvrak melodilerini andıran tatlılık hissediyoruz •

İşte 19 uncu asrın nısfına kadar gördüklerimiz kısaca bunlardır Um­ umiyetle hep birbirinin aynıdır. Yal nız bazısı daha coşkun ; bazısı daha içli; kimi elemin , kimi neş’enin ş a i­ ridir . Fakat şekil bir , ifade aynı , hatta kelime aynı , yalnız ağız deği­ şiyor Ve bu hal artık itiyatlaşmıştır Şiir denince : (Gazel, Kaside) hikâye denince: (Leylâ, Mecnun) gibi anonim mevzulu eserler akla geliyor ...

19 uncu asrın nısfında Türk ede - biyatında büyük bir değişiklik oldu . Siyasette doğan tanzimat, edebiyatı­ mızda da belirmişti Şinasi ile baş­ layan yenilik Namık Kemal , Ziya Pa­ şa, Recai zade Ekremle yolunu bul - muştu . Çok geçmeden Hâmitie ha - kikî benliğine kavuştu • Her taraftan hııeum ediliyor ; eski edebiyatımızın sanatkâr geçinen döküntüleri bu ileri hareketi züppelikle , alafrangalıkla , dinsizlikle ittihanı ediyorlar; kötüle - meğe çalışıyorlardı. Bilhassa bu hü­ cumların çoğu Hamid e yapılıyordu . Lâkin o hiç yılmıyor ; ¡yolunda dev adımlariyle ilerliyordu . Arkadaşı ve üstadı Namık Kemal onu mütemadi - yeti destekliyor; « Hâmit, sana a d ın ­ dan büyük hitap bulamıyorum » diy­ ordu İşte Hâmidin asıl büyüklüğü buradadır, muarızları en ağır hücum­ ları yaptıkları halde o hiç aldırmıyor cevabı eserleriyle veriyordu Bu hal devem ede ede gün geldi ki Hâmit , bu bodur düşünceli, zayıf görüşlü ad­ amların arasından yüksele yüksele temamen uzaklaştı Başlı başına bir şahika oldu . Artık ne onlar seslerini duyurabildiler; ne de o, bu aşağıdaki sesleri işidebildi .

O asırda Romatizmin babası Hugo sağdı Kuvvetini kaybeden Romantizm, Hugonun sağlığiyle hâlâ yaşıyordu . Bu itibarla hisse hitap eden bu tarz edebiyatımıza derhal girdi . Ve az

zamanda mahsullarını vermeğe baş - tadı. Ve tanzimat edebiyatımıza doğ­ rudan doğruya tesir yapanda Fransız edebiyatı oldu . Yalnız Hâmit , bir halde kalmamış; Avrupa edebiyatının bütün şekillerini edebiyatımıza sok - muştur . Onun için çok haklı olarak [Hâmit] e Avrupa kültürünü memle - ketimize getiren ilk adam şerefini veriyoruz •

40 a yakın eser yaratan bu dâhî şair, eskiye katiyen bağlanmamıştır. Herne kadar yenilik mübeşşirleriııden sayılsalarda « Kemal , Ziya Paşa , Ekrem » gibi şahsiyetlerde , eskinin bariz vasıfları vardır Fakat Hâmit te zerresi yoktur. O , aruzun görül - medik şekillerini kullandığı gibi Hece nin de ilk eserlerini verdi ...

Teceddüdü ; bu günü eserleriyle yarattı . Serveti Fiinun edebiyatının, « Fikret , Cenap ve Halit Ziya » ları karşılarında yegâne üstat olarak Hâ- midi gördükleri gibi ; Fecri Atî ve Millî edebiyatçılarda en büyük yar - dım ve teşviki ondan gördüler. Hatta bu günün en genç, en zinde bir k a ­ biliyeti olan « Nâzım » da en büyük teşviki ondan gördü ...

Halkçı ve Cumuriyetçi idi : Bütün eserlerinde Hükümdarlığa , Saltanat idaresine hücum e t t i . Halkın yüksel­ mesini, kendi işini kendi eliyle yap - masını istedi Bu suretle memlekete ilk demokrasi fikrini telkin eden o oldu . ( Nazife ) adlı eserinin kahra - manı kız , millete olan aşkını kiralın aşkına değişmez .

Türkçüydü: O güne kadar ümmetçi olan edebiyatımızı millilsştirdi . Her ne kadar eserlerinde [Arap ve Acem] lisanı hakimsede, bu haricî bir naki- sedir. Asıl özü Türktür. « Didaktik , dramatik , lirik , pastoral » gibi yeni edebiyatın bu yeni şekilleri üzerinde bir çok eserler verdi •

Netice itibariye, büyük şair Türk edebiyatının , Türk sanat tarihinin

(6)

TAŞAN 4

¿ ğ ç L m i t

Taşan, benden Hâmit hakkında bir bir yorgunluk verir. İşte bu düşünce yazı istediği vakit gayri ihtiyari ola- iledirki Hâmit için birkaç satır olsun .. ırTT-ri'ii"1— ıj karalamaktan çekin-rak şunu hatırladım:

Bize « Aziz dost » hitabını ilk defa öğ­ reten Yaktık Kadri Avrupada tahsilden döndüğü zaman bir arkadaşına yukarıki hitapla başlıyaıı bir mektup yazarak Re- nesans’ ın y a ra ttığ ı dâhî ressam Rafael ve meşhur heykeltı­ raş Mikelanjdan ba­ hsediyor; Yaratılma­ sı icap eden en bü­ yük bediî varlıkların evelden yaratılmış , yazılması düşünülen büyük fikirlerin e v ­ elden yazılmış oldu­ ğunu

udisine

şey kalmadığından söz açıyordu .

Evet, Hâmit hak - kında o kadar çok söylenmiş , o kadar çok yazılmıştırki bu gün hepsi bir araya toplansa ciltler d o l­

durur. Binaen aleyh evelce söylenmiş olanları tekrar etmek karie lüzumsuz

B Ü Y Ü M Ş A İ R H Â M İjD E

A Ğ I T :

Sanki İliç solııııyan taze bir bağdın , O kadar tazeydin , güzeldin Hâmit ! Sen başı dumanlı yüksek bir dağdın , Sonsuz kudretinle yükseldin Hâmit !..

♦ ♦ ♦ ♦

Üstündün , Şekispir , Ilugoya eşlin , Başında dehanın hâlesi vardı I Bulutsuz bir gökten bakan güneştin , Varlığın vatanı şerefle sardı !..

♦♦♦♦

Füzuli ve Baki , N e f’i . Nedimden Sonra Türk sanatı seninle doğdu ! Dilimiz üstünde yıllarca esen

Şarklılık zevkini «M akber»iıı boğdu!. ♦ ♦ ♦ ♦

Ezelden , ebede birden akışın

y v / ıu u - İ ~ v

söyliyerek ke

I

Sel 0ıbı kedeı le \ ı ı ita çağladı ! . . . I Ummadık bir günde bövle kalkışın

e yazacak bir ’ ,, .. ... . . *

J , Yaktı gönülleri , ulus ağladı !..

lağdııı

♦♦♦♦

Sanki hiç solııııyan yeşil bir O kadar tazeydin , güzeldin Hâmit Sen başı göklere değen bir dağd

m ekteyim .. E ğ e r mutlaka bir şey söy­ lemek lâzımsa eski- denberi düşündüğüm cihetleri kayt ede - yim :

Hâmit, Tanzimat edebiyatının cani bir tarihi idi . Eserleri­ ni gözden geçirenler onda yeni bir dev - rin nasıl başladığını sarahaten görürler . Hâmit, Türk edebi - yatına Garp tekni - ğiııi getirenler v e tatbik edenler ara - sında pek mümtaz bir mevki alır. Ede­ biyat tarihleri Hâ - midin dehasından , Makberin derinliğin­ den, Eşperin hama - setinden , Finteıı’ in azametinden , Tarı - kın f e r a g a t i n d e n hayran hayran bahs ederler; Türk edebi­ yatının lâyemut bir siması diye hükümler yürütürler. Bu çok haklı olarak yürütülen bir sıra

ebede viıkseldin Hâmit

T|elx&i <p

unutulmaz bir dehasıdır. Ölümü bü - tün memlekette sonsuz bir acı uyan­ dırm ıştır. Büyüklüğünü bilmiyen kaç Türk v a r d ı r . Mahalle kahvelerinde oturanlar bile onu :

« Her yer karanlık piirnur o m e v k i, »

Mısraiyle başlıyan yazısı ile olsun tanırlar. Her yılın 12 Nisanında

«Hâ-mid» in yüksek adı anılacak ve ge - lecek nesiller de tanıyacaktır. Sinan nasılki yarattığı lâyemut eserleriyle yaşıyorsa ; «Hâmit» te olğun es e rle ­ riyle Türklüğün kalbinde ebediyen yaşıyacaktır .

(7)

. ... ... ..

fikirleri okur veya dinlerken daima şöyle düşünürdüm ve hâlâ da ayni düşüncedeyim , bilmem ki bu düşün - çelerimde haklı mıyım ?:

Garp edebiyat âlemine bir göz gez­ direcek olursak Şakispir’in yüzü mü- tecavuz sene den beri Okısfort ve Kemperiç gibi büyük üniversitelerin adına tahsis edilmiş fakültelerinde okunmakta olduğunu; Korney, Rasin, Viktor Hügo ilâ., gibi büyük Fransız dâhî şairlerinin Sorbotı fakültelerin­ de bu günkü Fransız gençliği tara - fındaıı lezzetle öğrenildiğini, Göte’nin Almanyada , Puşkin’ iıı , Tolistoy’un , Türgeniyef’in, Maksim Gorki’nin Ru- syada bu günün genç nesli tarafından büyük bir zevkle aranılıp okunduğu­ nu göreceğiz . Beni en çok nıüteezzi eden n o k ta : Hâmidi nihayet bizden evelkilerie bizim tanıdığımız fakat ; gelecek Türk gençliğinin tanıyamıya- cağıdır... Hâmidi anlamak istiyen bir genç uzun boylu Arapça, Acemce, Os­ manlIca öğrenecek, üniversitede Osm­ anlI edebiyatının hususiyetlerini tehsil edecek ondan sonrada Hâmidi okuyup anlıyacak • •• Kendi milletinin bir d e ­ hasını okumak için görüliiyorki : ne kadar zahmetler ihtiyar etmek ve ne kadar zamanlar israf eylemek icap edecek . Bilmemki: bu zahmete kat - lanacak kaç genç çıkacaktır ?.. Öz Tiirkçeye tercüme edilmelimi diye - çeksiniz ? Hayır !. Hâmidin mısralar ve cümlelerle kurduğu muhteşem sa­ raydan , Fatmanın mezarına diktiği âbideden bir taş kaldıramazsınız, bir sıvayı değiştiremezsiniz . Binayı ya yıkar , yahutta pek çirkin bir hale sokarsınız !.. O halde ?.. Hâmidi bir tarih gibi okumaktan başka çare yo ­ ktur. H âm it, gelecek nesle bir isim olarak geçecek, ve o nesil de Hânıi- din maalesef isminden başka hiç bir hususiyeti kavrıyamıyacak , dehasını hissedip göğüs kabartamıyacak ...

TAŞAN

OsmanlI İmpıratorluğunun Türkçeyi hiçe sayan ihmalkârlığı gelecek 11e -

s ille r i, hatta bu gün mektep sırala - rında okuyan nesli dünün iftihar kaynaklarından mahrum bırakıyor . Cumuriyet yeni nesle her şeyi yeni - den yapmayı öğretti ve öğretiyor . Dünün mirasına tevarüs edemiyen bu günün gençliği yarına büyük kiymet- ler terkedebileceklermi ?. Gönül bu bekleyişle avunmaktadır ... 'tlfiirkçe dpğrelm em cult-L ( 9 J<^oJıç.ırv 5

{ UfA K BE R) B E N

C1 I1 teytıane yıkıldı , mest a y a k ta

(Pem şfdi d e kor ku iş m erakta .

'djly kalır , k en ara sen getirdin ,

% , fıâk , onu sen yedin kitirdin .

Ç â y ık d ı o nurdan y a ta k la ,

(Tutsaydı ş a fa k derim k u cak ta . T Jıldızlar onu siz ettiniz defn , dp urm u ş ne kakarsınız u zak ta !.,

~]j3ir gün dedi ıstırap içinde :

en öfmeğe gelm işim ku °1H iade ! (D l n ıet de di katık a fıa y fa güldüm ,

D uyd u m ki fak a t içimden öfdünı ! dflttik kiz o a n d a mm-zinde

| fefretfe v e d a "irfind-a ş iade , — ((ald ım mı demişti yotda Bir gün ,

l“fiudistânın denizterinde !...

(8)

TAŞAN

»«o» » htt1» w » ro « rTTyT yT7T» t »T »>TTTT r f T» » t n6

Bir dağsınki aşılmaz, bir ummaıısm, geçilmez; Yenle bulsak izini yol kararır , seçilmez .

Ses verirsin yerdenmi, gökdemııi, denizdenmi; Bir sözıniı, bir kalemini; bizim dilimizdenmi?

Enginlerde ararken güneşte görünürsün ; Bir buzlu karanlıkta ateşe bürünürsün .

Yedi kat gök dar gelir çırparken kanadını ; Yıldırım, rıızgâr, güneş, şimşek bilir adım .

Tanrı ilhamı gibi iniyordun göklerden ; Bir volkandın bas vermiş yedi kat kara yerden.

Bir sarsıntı halinde her şiirini okurduk ; Hıçkırarak ağlardık ; taş kesilir dururduk .

Hasretini çektirdin bize yüksekliklerin ; Sen öğrettin ruhlara inmeyi derin derin .

Yarlığından sezilen bir ilahi uğuldu ; Yıkılsın fikrimizin , zekâmızın hududu .

Neydin, nesin; bu sesleı\ bu gürleyişler nedir? Gizlediğin manâ ki bitıııiyen bir haznedir .

Koşmak isteriz sana , bulmak tsteriz seni ; Bulsak önce toprağa bizi ziııcirleyeni .

Hamakat dudak büktü karşında , acz ağladı ; Başı döndü idrâkin, sanatkâr yas bağladı .

Sonsuz tevazuunla zarif, ince , büyüktün ; Ellerin vecdiçinde öpülürken daha dün .

Sanat bitıııiyen tek aşk , titıiyeıı ellerinde ; Bir kâinat ses verdi ruhunun tellerinde .

Yazların ve kışların vardı tabiat gibi ; Sanat gibi büyüktün ve hürdün sanat gibi .

Güzelliğe tapındın , güzeldin , güzel öldün ; Ne güzel bir bahardı, bir akşamdı gömüldün.

Güneş yol vermek için çekilmişti yolundan^ Gökleri tüllemişti bir altın renkli duman .

Önünde çelenk çelenk çiçeklerden hediyye ; Ova yeşiller giymiş sen geçeceksin , diye .

ile r bakışta eriyor bir damla kızıl yakut , Boşluklara uçuyor bir sırma renkli tabut .

İlâhî bir dırammı önümüzde çevrilen ? Bu maveradan sesle 11e anlatıyor Şöpen ?

Efsaneye benziyen bu akşam, ölüm, güzel t. B11 hazin melodile hayatı dönüm , güzel !.

Ak saçlı ihtiyarlar, genç kızlar, genç çocualar; «B ir büyük ölmüş» diye koşuşan yavrucuklar.

Sevenler, yaş dökenler ardında ordu ordıı , Bir tepeye vardılar, rıızgâr uğulduyoıdu . .

Bakışlar taş kesildi, nedir bu toprak yığın ? Yıldızlarken mezarı bir ölmiyeıı varlığın .

Bir sükût... bir çiçekten kubbe., sonra bir dua Büyük Hâmide veda ; büyük ölüye v e d a ...

Ürpeıdi tepecikler , gökler eğildi kat kat ; Görmek istemem , dedi ve örtündü tabiat .

^Jslan&ut ŞÜ JK lfrjrJE N İ H S L

Neslimizin biricik kadın şairi Bayan Şükûfe Nihal’in dergimiz için gönder - dikleri bu güzel şiirlerini « TAŞAN » okurlarına sunmakla bahtiyardır .

(9)
(10)

***» TAŞAN y > y » y > v » y f ? m'w *W9W' m.w 'W WW w w r^H <w ry •w*'w » ^7

H Â M İ T

Yaşıyan ölüler arasına karışan Hâ- mit için kiymetli arkadaşlarımdan b ir i, Hâmit hakkındeki düşüncelerimi sordu •

Düşündüm . Cevap verm em ek, Hâ- midi bilmemek, yahut Hâmit hakkın­ da bir duygu sahibi olmamaktır

Halbuki : H â m it, cihana ün salmış bir varlık ... Onu bilmek , onun var­ lığından habersiz kalmak ; az çok duyğulu bir insan için imkânsız •••

Hâmidi anlatmak ve Hâmidin ince ve parlak duygularını sezmek ve sez­ dirmek için de [ Hâmit ayarına v a r ­ mak, bu mümkün değil ] hiç olmazsa onun yarı duyğusuna , yarı varlığına doğru uzanmış olmak lâzımdır .

Kendimi yokladım. Ben, bu yüksek varlığın çok engininde , bu engin ve

coşkun denizin henüz kenarlarında dolaşan bir varlığım . Arkadaşımın Hâmit hakkında « kısaca düşüncenizi bildirmek zahmetini esirgemeyiniz » dileğin yerine getire bilmek için .

Kendi sakin , duygusu derin Ruhu ateş , hayali engin

Ne onun gördüğünü görür , ne de onun sezdiğini s e z e r im . Yalnız onun peşinde hayran hayran gezerim .

Ve derim ki : Hâmit ;

Gök kubbenin parlıyaıı güneşi Yoktur cihanda onun bir eşi

H| l[ îerzifon (Iprtaokuf dfDirektörü

N T E N Î D E N s

Hdtjfe Bir şiddeti fesmirrt ife çıktım ki yofa , 'K arşım a çık sa eğer sengi mezarım dönmem HHahri z alık ar değif , ikri şererhar değif ,

Hep y an a r d a ğ fa r ife d ofsa civarım dönmem O a fg a fa r , oym ayınız kadı fâenüfkare , ıŞ iz kıtın naşım ı isa f kenarı yare !

H E U ı trru raht ife ümmidi fi e id i v a s fa , ^ iz e etti beni testim ve emanet ca n a n ! Hf^enziyor caşaşunuz gerçi nüvidi v a s fa , flpfm ayım şah id i ettiyse kiyanet ca n a n !

O a fg a fa r , pençezen ofm azsa eğer a ğ y are ! '•Siz kıtın naşım ı isa f kenarı yare

HfTe hefâdır, nedir of huri çehennem herduş , ~l[Sen değif haline aşüfte otar hefki vııhuş ; T~iffer hake düşüp m arfar eyfer feryat , 'S û h d e n kâhe k a ç a r şir jiyanfar hihıış !

V a fg a fa r siz kıtın , im dad ki yandım nare ;

ıŞ iz kıfm naşım ı isaf kenarı yare !

(Çıkıyor kanfı yüzü k arşım a , am m an d a hife , ıŞönm üyor m eşafei fâneti ta fa n d a hife !

JÎHeşf ve d eryayı aşıp ta iki ayfık yo fd an , (f iefiyor nafeferi gû şım a s a ğ d a n , sofd an !

V a fg a fa r , hende ofan derde öfümdür çare ,

ıŞ iz kıtın naşım ı isa f kenarı yare !

T3 ende tufan gibiyim, yağdırırım mevt ve hatar,

CJjöz yaşım seyit befâ , ah u grivim s a r s a r ? Z u lm etin ç a k edip, ey şep, satarım suhha nazar, herki tehdit ife ey e b ir, Ben ofm am muztar !

V a fg a fa r , Ben sizi döndürm eden a teşzare ,

<Şiz kıfm naşım ı isa f kenarı yare !

(11)

TAŞAN

B

1

Feci bir akıbet ! Fena bir encam ... Bu fani âlemi , kuran utansın ! Ahkâmını icra ederse eyyam ... Cibrili eminle , Kıır’an utansın I

Nasıl Allah imiş , nasıl büyükmüş ! Dolu peymatıesin, devirmiş, dökmüş, O sevdiği Hâmit , o cihan çökmüş , Kendi eserini vuran utansın !

Hiç bir aslı yoktur , bu güzergâhın , Mânası da hiçtir ; bu alıi'ı vahin , « Yarlığasın , beni » diye ilâhın - Huzurunda meyus duran utansın !

Şiir . edebiyat , hikmet , felsefe , Hudanuı indinde , doldurmaz kefe , Sözlerim yadigâr olsun halefe , Cevap vermez tanrı, soran utansın !

Yalan bu tezahür, kâzip o mevcut ... Yalan bu fenada, mabet ve mabut ... Erilmez kiinhüne , ezdat bihudııt ! Bu esrara aklin , yoran utansın !

Ben bu cilvelere , aldanmıyorum , Huriye , Gilmâna inanmıyorum ,

Bin terbivet görsem, uslanmıyorum, Rabbiler rabbisi , rahman utansın !

İşte misâl, açık .. Abdülhak Hâmit , Güzelliğe meclııp , her hüsne sacit , Dün yaşarken , bu gün yokluğa ait I Yaptığını yıkan , yakan utansın I

Feryat bu âlemden... kime bu şekva, Âdili mutlakta , nakz olur dâva , Baki bu kubbede, kalan ; boş hava ! Kurulacak mahşer , mizan utansın I

Senden rahmet uman , eller açıktır , Sevdiklerin: mecnun, meczup, kaçıktır!

Tazim , tekbir , yine sana lâyıktır j Beşerin aczinden , irfan utansın !

Sen Hânıidi , özendin de yarattın , Arzdan semalara , hâleler çattın , Sonra nasıl kıydın , toprağa attın ?

Dost ağlasın buna, düşman utansın !

Ben bir Engin kulum, ey kadir mevlâ! Hep sanadır, bunca sitem, vaveylâ ! Her şey lıelâk olur, ancak sen : illâ 1 Tek başına kalan , yezdan utansın !

İ. İLK K İL E^fGİtlV

i K Â H B E > B E N

(Söyle , afi anne , mübarek Ratan !.. c£>u tavan , kep 6a dıvartar, 6a sütun , <~E)urmasm öyfe , yıkılsın b aşım a !.. S a l a n , ald an m a Renim göz yaşım a . (¡[İöz yaşım , gen ç başım, on la Fıep 6oş ; (Jiîörünaz sad e , 6u serfıoşfugıı fıoş L (Bideyim , pek güzel , am m a nereden?.. Tatlayım bari , koşup pencereden . ^ p u n e zufmelki mücessem duruyor . ^ d e m olmuş iki âlem duruyor !..

°lf3umudur , haykırın , â liî beşer ?. (İp sükût âlem i olsun m ahşer !,. T 3 a n a sizden olur im dat a n c a k . b a l k ı n ı z , yo k sa kıyamet kopacak !. "Tplh !.. vurmuş , beni vurmuş , hain , B p a n a im dat yakışm az ; fakın

"İçerimden geliyor istimdat ...

d p a n a imdat edin , imdat !.. imdat !,

(12)

TAŞAN

Halkevi sevgisi gönlünden

«

Taşan

»

Merzifon

Son Anadolu seyahatımdan döndük­ ten sonra şuna tekrar kail oldum ki: Her millî müessese gibi Halkevinin yürümesi de 5 - 1 0 idealistin bir ara­ ya gelmesi ve evi bir inan ve kültür kaynağı yapabilmesiyle mümkün olu­ yor. Küçük büyük şehir değil mü - nevverleri kaynaşmış ve inanmış şe­ hir, henüz kaynaşamamış ve gelişe memiş şehir diye mikyaslar bulmalı ve böyle müesseselerin faaliyetinin derecesini ve verimin buralarda ara­ malıdır

Beni bu satırları « Taşan » a yaz - maya sevkeden sebep, son nüshası - nm kapağında gördüğüm bir serlev - hadır: (Cumuriyet Halk partisi genel sekreterliğinin evimizi müteessir eden bröşörleri ) • Bıı bröşör , içinde de söylendiği veçhile, İkinci Kânun son larıııa kadar ele geçmiş bulunan son altı aylık raporumuz üzerine yazılmış ve geç kalan raporların ancak raka­ mları , bröşörüıı sonunda cedveie konabilmiştir •

Bu itibarla , düzgün ve ne yaptı - ğını bilir çalışmalariyle öğmeye değer Merzifon Halkevinden hiç bahsoltın - mamasını , bu evin takdir edilmedi - ğiııe hamledip müteessir olmamak gerektir .

Merzifonlu ve ülkülü arkadaşlarım! Ben bir Halkevi çocuğu olarak sizin çalışmalarınızı ve hele derginizi se - vinerek ve öğiinerek takip eiyorum . Bizlerden oralarda da var, Onlar da bizim gibi feragatla ve inanla çalışı - yorlar. Davamız yürüyor diye s e v i ­ niyorum • Sizi takdir ediyorum diye bilmiye ne salâhiyetim ,. ne haddim var . Fakat size bir çok gençlerin 9ibta ettiklerini ve etmeleri lâzım 9eldiğini ifade etmekten kendimi ala­ mıyorum .

Mecmuanız , mahallî istidatlardan sesler verdikçe, muhitin inan ve kül­ türünü ateşleyip artıracak yazıları ihtiva ettikçe , mahallî etütlere yer ayırmasını ve Halkevi çalıştırmalarını derli toplu aksettirmesini bildikçe çok iyi bir Halkevi mecmuası olmakta devanı edecektir .

Arkadaşlarım ! Halkeviııizi muhitin en çok ilgiyi çeken ve kafayı işliyen bir kurumu haline koymanızı , Halk evinizi bir ulusal mabet yapmanızı , ellerinde ve yanlârıııda çalışmak için vasıtalar ve arkadaşlar bol olan biz- leri bile şaşırtan ve imrendiren var­ lıklar göstererek ülkü yollarında yü­ rümenizi dilerim • Memleketimizde yeni yeni kaybolmakta , eriyip kü - çiilmekte olan manevî çoraklığın o r ­ tasında şurdan burdan ve Merzifon - dan gelen böyle haberler birer serin rüzgâr gibi , yanıklığımızı azaltacak, susuzluğumuzu giderecektir. Merzifo- nu böylece mekemmel ve şirin bir ülkü vahası haline koyabiliyorsanız ne mutlu sizlere !..

0 1 4 l a t

Yeni Çalışma Yılına Girerken

Değimiz bir yıllık kınavını başar - niştir. Bu kısa zaman zarfındaki neş­ riyatımızla her ay bir az daha tekâ­ müle doğru gittik . Ve yeni yıla da aynı vaitle giriyoruz Bilhassa okur­ larımızdan gördüğümüz yüksek ilgi çalışmamızı daha çok kuvvetlendir - miştir. Genç ve ülkücü şairlerimizden Behçet Kemal Çağlar’ın evimimize ve dergimize ait yüksek duyğuları bu düşüncelerimizin canlı bir örneğidir .

(13)

TAŞAN

rn n Tiy y tTty p rr t »t» w » y T-y y <r-ı

10

ı n ı n d a

a m i t

ÜLKÜ den :

« İhtiyarlıyorum » diyordu . Sene- lerdenberi memleket , muhabbet ve şefkat kanatlarını açmış ; onu her türlü ıstıraptan esirgiyordu ■

Millet onun üstüne titriyor, menhus fakat mevut olan akibet , bari geç olsun diyordu • Korkulan, fakat bek- lenilmiyen kara haber çabuk geldi . Hepimizi, matemli bir sukut sardı . «Dışımızda sukut fakat derununuızda mahşer» vardı Onun telkin ettiği sukutu hiç sevmediği sitayişleriyle biz bozduk .

Yağsın nesi varsa kâinatın Lâkin bu derin sükût dinsin .

^ O ik11« ü ik y ü

UYANIŞ Lan :

»M O DERN Türk edebiyatı esas itibariyle Hâmidiıı eseridir. O, bu sahada Divan edebiyatından sonra birdenbire değişerek mayasını Garp­ tan alan dünkü ve bu günkü edebi - yatımızın babasıdır. Ne yazık k i ; ııe acı ki şimdi öldü , fakat hatırası Türk milleti ile beraber yaşıyacak . Bir Fransız şairi ( Theodore Banvi ) meşhur baladlarından birinde, men - faya giden Viktor Hugo için « Hey - hat ki baba orada , adada » diye in­ ler . Biz de bu gün Hâmit için öyle inliyoruz . Heyhat ki baba orada , toprakta şimdi •

a a ı d r F A H R İ O Z A N S O Y

7 GÜN den . * •**

r j  M İ T , bir çocuk kadar saf ve •** bilhassa nazik ve mütevazi idi. Hürmet telkin eden kibarlığı, hayran

bırakan edebî dehasiyle sevildi ; ve esaslı tevazuu Hamide karşı duyulan meclûbiyeti birkat daha arttırıyordu. Rıza Tevfik, Hâmit için koca bir cilt eser yazmış; Hâmidi tahayyülden zi­ yade kendi felsefî bilgisini ortaya dökmeğe çalışmıştı. Bu kitaptan bir çocuk saffetiyle bahseden Hâmit: me­ ğer ben bu kadar felsefî şeyler söy- liyormuşumda haberim yok! diyordu.

Hakkı var O felsefe yapmadı • Yaşadı . Bir artist sıfatiyle hissetti. Ve duyduğunu dehasının temin ettiği muvafakatiyle ifade sırrını buldu . Bunun içindir ki Hâmit büyüktür •

HÜSKYllN <CAJHtX YALÇIN

F K A yaslanan güneşin yavaş yavaş kaybolmasına şaşmadı­ ğımız gibi , onun da pazartesi günü son ve uzun uykusundan artık uyan- mayışına hiç hayret etmedik . Ölü - miyle süreksiz feryatlar, kısa mate - mler uyandıracak fânilerden değildir. « Fecirden önce başlıyan , akşamdan evvel çekilebilir . » O , akşamı bile çoktan geçirmiş değil miydi? Bunun için ölüm haberi gönüllerde bir sad­ me ve inhidam tesiri yapmamıştır . Fakat bıraktığı boşluk hiç şüphe yok ki mateminden daha engin, acısından daha çok derin olacak . Asırlardan kalmış, ananeler barındırmış bir ç ı ­ nar , yaprağı ve gölgesi azalsa bile bazan bir memleket için itminan âbi­ desidir . Hâmid’ in ölümü , Uludağın eriyip çökmesine , Zührenin kararıp sönmesine benziyor. Türk dünyasın­ da çok mühim bir varlığın göçtüğünü şuurumuzun derdiğinde ve zaman geçtikçe daha kuvvetle duyacağız .

İt. İA1L,Al]EXXİ1V g ö v s a

(14)

T A Ş A N

TTT«T »y »Tr y»T»Ti y * VTy » f »'TTt * * WWVW***

SON POS TA dan :

Yangına ufakları vermezse , şair yasın ; Makilerinle yedi kat arşa hay kırmalısın , Bu tunç bir ıstırapki: hayatın biran onsuz, Karanlık kadar korkunç: vc sükât kadar sonsuz.

Makber denen çukura seni gömdükleri an , Bir mabet sükûnunu, başında duyamazsan , Ruhunda fırtınalar , boraları kudurtsun , İlhamının gür sesi, bütün bir ufku tutsun [.

ATohal IfC üfİLİr "fOirektöm

A L t Ş ü N 11«JEŞ1ÎX

TAN dan :

a RKADAŞLAR, dün bir defa daha

gördük ki, eğer sahici adamsak yeni rejim dirimizin de, ölümüzün de bahtiyar olacağı rejimdir .

Size kendi yaşadığım 3 rejimi 3 ce ııazede göstereceğim :

Namık Kemali bir imamla üç hamal gömdü , bıı, saray devrindedir

Fikretin cenazesini , âşiyanın iki odasını dolduramıyaıı bir zümre ta - şıdı , bu, Meşrutiyettedir

Hâmidin tabutunu bir kolundan bir m illet, bir kolundan bir devlet tuta­ rak kaldırdı ; bu, Cumuriyettedir •

M İt X İHI A X C E M A E

/'’jN dokuzuncu asır iki büyük şa- ir yetiştirdi : Biri Fransızların Viktor Hugo’su , diğeri de Türkleritı Abdiilhak Hâmid’idir . Viktor Huğu 84 yaşında öldü; Abdülhak Hâmit 86 yaşında ezeliyetteıı ebediyete gidiyor.

İ f l Wurrahman îplcüf İL re n

7/ A M İT yapacağını yapmış, mu- * * vaffak olmuş , edebi inkilâbı daha sonraki nesillere devretmiş ve onların da ne yaptığını , ne kadar derlediğini görmüş bir bahtiyardır • Bizi ileri götüren ve komşularımızla hemcinslerimiz arasında bize çok

1 1 * W *•*'* * w w »V w

yüksek bir mevki veren bu eşsiz Tiirkü ne kadar tebcil etsek lâyıktır.

Ö M E R R I Z A D O Ğ R U J L

ULUS tan :

A BDÜLHAK Hâmit , kâmil bir insandı. Onun sanatkâr olarak ne kadar büyük olduğunu kendisine söylediğim zaman , hafifçe gülmüş ; ve bana şu cevabı vermişti :

İnsan büyük olur mu ? o insan ki hiç olur. Ben hâlâ bu söze inanamı - yorum . Bir insanki arkasında büyük bir eser ve o eserlerden ruh gıdası almış; nesiller bırakırda nasıl büyük olmaz •

IHIASAİV All.lt Y Ü C E L

Matemse eğer anlaşılan rengi siyeli ten Kabrimde benim olmalıdır seııki siyelıteıı ¡..

Bir fert gibi değil, bir devir gibi ede­ biyat tarihine göçen büyük Hâmidin bu beyit , biricik vasiyetidir . Onun mezarını siyah taştan yapınız

TV U Jli E 'İT' V it IS A H « X X »X

A H ALİ den :

£>U giin İııgilizlerin « Ş e k i s p r » i Almanların « Göte» si , Fran - sızların «H ugo» ları ne ise Türkünde «Hâmid» i o dur. Tanzimat edebiya - tının üstünde bir hâle gibi, erişilmez yüksek bir dağ gibi duruyor .

V . Ç K M A Ş U C U I Y

K 12¥L B Ü Y Ü K Ö B Ü Y K

O A M S U N D A muntazam çıkışiyle öğülmeğe değer bir gazete olan (Ahali) den aşağıdaki yazıyı çok eııt- resan bularak aynen alıyoruz :

Edebiyat semasına kurduğun mu - azzam kubbenin nesilden nesiie inti - kalen yaşıyacağında hiç ve asla şüp­ hemiz yak .

(15)

12

Başı 11 inci Sayfada

Fakat gönül isterdi ki bu kubbenin banisi, Sinan’ ın sanat abidesi kadar yaşasın .

Hâmit ! Sen fanilikten ve fanilerden uzaklaşıp hayata veda ederken , a r ­ kandan çırakların gözyaşı dökerken « T a y fl a r » geçidinin eşhası el çırparak istikbal merasimine hazırlanıyor .

«K am bur» un şen ve şatır tayfı h i­ tabet kürsüsünden biz fanilere istih­ za tebessümü saçıyor . Musalla taşı­ nın semasında ikinci bir cemaata Şeyh Sadî imamet ediyor . Hafız şi - razi vecde gelmiş :

Sfıfalıa enbiya , fukara ıııürtet Para mabut , bankalar mabet

Fsselâtü vesselam veriyor .

Fiizıılî, Baki, Neîi ve Nedim büyük misafirlerini resmi kabul hazırlığını ikmal ederken , biran evvel kucakla­ şabilmek için [H u g o ] sabırsızlanıyor [ Korııey ] [ Rasiıı ] in kulağına fıs ıl­ dıyor : Meclisimiz kemalâta erişiyor. [İskender] yağız atını cenaze araba sına koşarken Eşber siimrünün kır - > mızı gömleğinden bu büyük merasime

tacı eklil yapıyor .

[ Şekispr ] zincirli kuyunun tümseği­ ne çıkmış : « Fesli » geliyor diye finteni müjdeliyor İlâhî mahşer ye - rinden mi koptu ?! bu ne gulgule ?!.. İki âlemin mümtaz ve hassas şahsi - yetleri arasında devir ve tesellüm

Başı 9 uncu sayfada

Kültür bakanlığının dergilere , k i ­ taplara yapacağı büyük yardımdan biz de faydalanmak için müracaatta bulunduk . Sayın bakanlığımız yüce yardımlarından dergimizi uzak tut - maziarsa sayfalarımızı yardım nisbe- tinde çoğaltacağız . Ve daha olğun yazılar bulundurmağa çalışacağız . Elimizde bir çok yazılar var- S a y fa ­ larımızın darlığından ne yazık ki ko­ yamıyoruz • Sonra her gelen yazıyı da neşredemiyoruz • Genç okurları - mızın içten ilgilerine teşekkür

etme-TAŞAN

muamelesinin bakileri güldüren , f a ­ nileri ağlatan hazin manzarası , 13 Nisan sabahını matem sislerine bo - ğarken ebediyet âleminin ta eşiğinden başlıyan nurdan kandillerle her taraf tenvir ediliyor .

Memat , çekme de peşinden meşali tekbir Hayat , kılma da ardından ııalei hasret

«M akber» mavera âleminin cümle - gâhı ne kadar süslenmiş ... Gökten ziver yağmış, yerden zinet bitmiş ... Tüller içinde uzun intizardan sonra maşukunu kabule hazırlanan (Fatma) nın başkanlığı altında teşrifatın ağır ve muazzam külfetini nazif yüklenmiş:

Ölmek mi denir bu hâle haşa Karşımdasın işte sen serapa

nüktesini sarfediyor •

Cenap , Fikret , meftunu oldukları tezatlarının maddî bir misalini yarat­ mak için renkleri birbirine uymıyan çiçeklerden yaptıkları bir buketi üs­ tat: bir mecmuai külliyatı ezdat diye sunmak istiyorlar

Vaktiyle seni titreten , inleten ve şimdi d e arkandan bizi ağlatan « ö l ü m » sen bize haber ver... Ebedî karanlıklara bürünen bu esrarı senin inzimam eden m evcu d iy etin d e mi ııurlandıramıyacak ?

Sükût , o hutbesidir kâinata emvalin

°!|K afecitc ° f )o sfa ve (Telgraf <5f)efi

TÜHİH İNCE

kle beraber, dergimizde çıkacak her yazının yolumuza uygun olmasını da istemek şüphesizki tabiî bir hakkı - mızdtr. Bu itibarla dergimize gönde­ rilecek her yazının mümkün olduğu kadar uygun olması lâzımdır .

Bu sayımızı büyük şair Abdülhak Hâmide hasrettik . Onun için diğer yazıları koyamadık Sayın okurları­ mızın bu hareketmizi Hâmidin büyük­ lüğüne bağışlamalarını rica ederiz .

T A Ş A N

(16)

P" [

İ N D E K S

CİLT 1 - 2

Sayı : 1 - 25 ( Haziran )

Taşan ve öncekileri . İskender Hâkî Engin Söylev • • • . Doktor Hakkı Kentel

Göz yaşı Şiir İskender Hâkî Engin

Halkevleri Şiir Vehbi Cem Aşkun

Sen ve ben Şiir Ebet Mahir Yalnız

Atatürk köyünde uçak günü «P iy e s » Vehbi Cem Aşkun Doğaçlar . Şiir • Döl Çobanı

H a b e r i e r

Sayı : 2 - 26 ( Temmuz )

Çalışmada birlik . Vehbi Cem Aşkun

Bahçede Şiir Cenap Muhittin Kozanoğlu

Kadın • . Vehbi Cem Aşkun

Dökroliye göre toplu görüş . Ahmet Hikmet

Merzifon tarihine genel bir bakış İskender Hâki Engin

Teselli . Şiir Ebet Mahir Yalnız

Güzel sanatların doğuşu . Fikri Gazneli

Gurupta • Şiir . Behire Aşkun

Şiir V. Cem Aşkun - İ. Hâkî Engin Zeybeğin ricası • R . N .

Göte ve deha Rıza Öztiikel

H a b e r i e r

Sayı : 3 - 27 ( Ağustos )

Hoş geldin üstat . Vehbi Cem Aşkun

Kadın • • . Vehbi Cem Aşkun

Dökroliye göre toplu görüş . Ahmet Hikmet

Merzifon tarihine genel bir bakış İskender Hâkî Engin Güzel sanatların doğuşu • Fikri Gazneli

Ayşe Şiir Cenap Muhittin Kozanoğlu

Eminem . Şiir . Vehbi Cem Aşkun

Geceler . Nesir . Talat Öner Ebelik ve doğum • Behire Aşkun Kin beslemiyorum . Mahir Yalnız

Çocuk kal Şiir Ferit Rağıp Tuncer

Öyle değilmi Şiir . İskender Hâkî Engin Okul değiştirme Şahabettin Uygun

Göz . * Ebet Mahir Yalnız

Halkevimizin altı aylık çalışmaları

Öksüz Şiir Rıza Erkan

Güllü kıza . Şiir . C . H- Solakoğlu Okullu gençlere Şiir . Döl Çobanı

H a b e r i e r •1

(17)

Sayı : 4 - 28 ( E y lü l)

19 Ağustos T e v fik Fikret ihtifalinde Fahri Uzun’un hitabesi Tatbik edilen ihtifal programı

Halkevi başkanınm söylevi

Büyük Fikrete • Şiir . Vehbi Cem Aşkun Fikret için . . Şiir • Cemil Solakoğlu Sönmiyen ışık . . Şiir . S Baydargil

Sayı : 5 - 29 ( 1. Teşrin ) Dil bayram . . . . Vehbi Cem Aşkun Merzifon tarihine genel bir bakış İskender Hâkî Engin

Güzel sanatların doğuşu Fikri Gazneli Dil bayramı Şiir • Vehbi Cem Aşkun

Bir söyleniş Şiir Cenap Muhittin Kozanoğlu Türk diline Şiir • Vehbi Cem Aşkun

Ebelik ve doğum Behire Aşkun

Beden ve ruh tipleri • Rıza Öztiikel

Dergiler . Ahmet Yılmaz

Köylere gideceğiz Şiir • Ferit Rağıp Tuncer Maniler, koşmalar, türküler Vehbi Cem Aşkun Ana dil , Ana medeniyet İskender Hâkî Engin H a b e r l e r

Sayı ; 6 - 30 ( 2. Teşrin ) Cumuriyetimiz 14 yaşına girdi Ahmet Yılmaz Yayla dumanı m • Vehbi Cem Aşkun

Çoruh Şiir • Ömer Bedrettin

Merzifon tarihine genel bir bakış İskender Hâkî Engin Güzel sanatların doğuşu Fikri Gazneli

Cumuriyet bayram Şiir • Haşini Nezihi

Dicle Şiir • Cenap Muhittin Kozanoğlu

29 İlk Teşrin Şiir . Vehbi Cem Aşkun Andaçlarımız Nesir . Ahmet Turan Karaca Erge yolunda Şiir Ferit Rağıp Tuncer Beden ve ruh tipleri • Rıza Öztiikel

Ebelik ve doğum . Behire Aşkun Delik taşlı Ruhsatı . Kadri Özyalçın

Vuzuh Şiir . Cemil Solakoğlu

Gençlerle baş başa

Ulusal bayını Şiir . Döl Çobanı İlâvemiz : 13 Yıl biterken Sayı : 7 - 31 ( 1 . Kânun ) Planlı çalışma ve bayındırlık Ahmet Yılmaz Türkçede roman • • Vehbi Cem Aşkun

Günler Şiir . Vehbi Cem Aşkun

Merzifon tarihine genel bir bakış İskender Hâkî Engin Aandaçlarımızdan • • Ahmet Turan Karaca

Güzel Suna Şiir . İskender Hâkî Engin

Gurbet yolunda Şiir • Cenap Muhittin Kozanoğlu Benim sevgilim Nesir . Talat Öner

(18)

Gurbet mektubu Şiir . Rıza Polat

i Ölüm Şiir . Ferit Rağıp Tuncer

Beden ve ruh tipleri • • Rıza Öztükel Ebelik ve doğum • • Behire Aşkun Folklor bahisleri • •

Merzifon dokumacılığı Dedemin defterinden Gençlerin yazıları

Şiir . Kadri Özyalçın

İftarlık. Şiir . Döl Çobanı j

Sayı ; 8 - 32 ( 2. Kânun ) Ekonomi ve arttırma haftası Kadri Özyalçın

0 gün Şiir ■ Cenap Muhittin Kozanoğlu Delik taşlı Ruhsatı • Vehbi Cem Aşkun

Merzifon tarihine genel bir bakış İskender Hâkî Engin Bekleme kadın Şiir . Vehbi Cem Aşkun Kızım Selçuğun dilinden Şiir Cemal Gültekin 0 büyük adama Şiir . İskender Hâkî Engin Karda mehtap Şiir • Ebet Mahir Yalnız Akan yıldız Mesir . Talat Öner

Felek Şiir . Sinan Şentürk

Beden ve ruh tipleri • Rıza Öztükel

Çocuk düşürme • Behire Aşkun

Aşık Celâli

Gençlerin yazıları

• • Vehbi Cem Aşkun Tutum haftamız Şiir . Döl Çobanı

Sayı : 9 - 33 ( Ş u b a t)

Büyük şair Mehmet Akifin ölümü karşısında . Ahmet Yılmaz İstiklâl Marşı Şiir Mehmet Akif

İstiklâl marşı şairini de kaybettik . . Kadri Özyalçın Çanakkale şehitlerinden bir parça . Mehmet Akif Merzifon tarihine genel bîr bakış İskender Hâkî Engin

Yaşanmış bir öykü Şiir . Vehbi Cem Aşkun Bir güneş dahamı söndü Şiir İskender Hâkî Engin

Gazel Şiir . Cenap Muhittin Kozanoğlu

El ele verin Şiir . Vehbi Cem Aşkun

Mehmet Akif Cemal Gültekin

Büyük şair Mehmet Akifin ölümü karşısında . Aziz Taşan

Son şiiri Mehmet Akif

Beden ve ruh tipleri • • Rıza Öztükel Çocuk düşürme • • Behire Aşkun

Aşık Celâli . Vehbi Cem Aşkun

iki koşucu . Öykü • A İ K. Mehmet Akifin ölümü Şiir Burhan Esen Kitaplar ve dergiler • • Ahmet Yılmaz

Kış baba Şiir . Döl Çobanı

Sayı : 10 - 34 ( M a rt) Halkevimiz üç yaşına girdi Taşan

(19)

Halkevleri . Şiir Vehbi Cem Aşkun Süleyman Nazif . . . Vehbi Cem Aşkun Merzifon tarihine genel bir bakış İskender Hâkî Engin

Oğuz destanı

Bulutlu gözler Nesir

Hasret . . Şiir

Son zafer . . Şiir

Dilek • . Şiir

Oğluma öğütlerim • Nesir

Ömrüm . Nesir

Bir güneş kadar . Şiir Beden ve ruh tipleri

Ferit Rağıp Tuncer Talat Öner

Vehbi Cem Aşkun İskender Hâkî Engin Ferit Rağıp Tuncer H. Ramız Hümaşahoğlu

Nuri Erkoldaş Macit Aray Rıza Öztükel Vehbi Cem Aşkun Aşık Celâlî

Halkevimizin altı aylık çalışmaları

Tecrübe ile öğrenmenin hikâyesi . A İ Halka doğru - Hakka doğru Döl Çobanı

K .

Sayı : 8 - 32 ( 2. Kânun ) Halkevlerimiz ve öğretmenler Ahmet Yılmaz Ufak bir musahabe • • • H, Rüştü Coşkun Gönül gurbeti Şiir . Eflâtun Cem

Merzifonun kurtuluşu • • Vehbi Cem Aşkun Oğuz destanı • • • Ferit Rağıp

Boğazda akşam Şiir . Vehbi Cem Aşkun İki buket Şiir . İskender Hâkî Engin Bulutlu gözler Nesir . Talat Öner

Hiiriyet Şiir . Macit Aray

Ayrılık yar Şiir . H Pala Teoman Beden ve ruh tipleri • Rıza Öztükel Kadın hastalıkları ve korunma Behire Aşkun Aşık Ruhsatiye ait koşmalar Haşim Nezihi Muhite intibak • • Kâzım Uzel Genç kapasiteler •

Kutlama Şiir . Döl Çobanı

Sayı : 9 - 33 ( Ş u ba t) Koca Sinan • • • Ahmet Yılmaz Koca Sinan Şiir • Vehbi Cem Aşkun Merzifonun kurtuluşu • • Feyzi Şarman Büyük müzik üstadı Verdi Aniye İ- Kolçak Yollara mısralar Şiir . Mahir Yalnız

Sanat ve sanatkâr . Şiir . İskender Hâkî Engin

İhtiras Şiir • Aşkun

Merzifonlu şair Eyüp Sabri Vehbi Cem Aşkun

Küçüğüme Şiir • Ferit Rağıp

Beden ve ruh tipleri • • Rıza Öztükel Aşık Ruhsatiye ait koşmalar Haşim Nezihi Muhite intibak • • • Kâzım Uzel

Vecizeler .

(20)

H a b e r l e r

H a r e k e t l e r

İLBAY İLÇEMİZDE ..

Sayın İlbayımız Bay Talat Öncel ilçemize gelerek bütün devairi, okul­ ları, partiyi ve Halkevini gezmişlerdir Halkeviııde parti yön kurulu üyeleri ve Halkevimizin yönetke kurulu ile görüşmüşler; evimizin faaliyetleriyle yakından ilgilendiklerini ve bilhassa ( T a ş a n ) dergisini çok beğendiklerini söylemişlerdir. Bayıl bütçeye konulan 2500 liradan 1000 lirasının muhakkak Merzifon Halkeviııe verileceği umul - maktadır . İlbay ilçemizden memnun olarak ayrılmışlardır Ve halkımızda kendilerine pek büyük alâka g ö s te r ­ mişler, içten bir sevgi ile karşılamış­ lardır .

YENİ KÜLTÜR DİREKTÖRÜMÜZ ..

s

Yeni Kültür Direktörümüz Bay Naz mi Berksoy İlçemizdeki okulları tef - tiş etmişler ve bütün ilkokul öğret - menlerini toplıyarak ertiksei bir ko­ nuşma yapmışlar; Önümüzdeki tedris yılında nasıl bir çalışma takip edile­ ceğine dair izahatta bulunmuşlardır.

UÇKU ŞEHİTLERİ A L A Y I .. Her yıl olduğu gibi bu yıl da ilç e ­ mizde Uçktı şehitleri için parlak bir alay yapılmıştır. Töreni, Topçu alayı ve mevki komutanı Albay Şevki K o ­ zan açm ışlar; Sonra Muhabere alayı subaylarından Asteğmen Hamza güzel bir hitabede bulunmuş . Bunu müte­ akip te öğretmen Vehbi Cem Aşkun hava kurumu adına bir söylev ve birde Eribe için yazdıkları « şiir » le sözlerini bitirmişlerdir . Törene ha - Vaya atılan bir kaç el silâhtan sonra bayrağı selâmlamakla son verilmiştir.

19 MAYIS

Bu yıl ilçemizde 19 Mayıs bayramı her yıldan daha muntazam bir şekilde yapılmıştır. Havanın yağışlı olmasına rağmen erkenden halk spor sahasını doldurmuştu Sahaya halkın alkışları arasında Ortaokul talebesi jimnastik elbiseleriyle gelmişler ve yerlerini aldıktan sonra sayın İlçebayımız İ b ­ rahim Altıok güzel bir hitabe ile şen­ liği açmışlar ■ Ve bunu müteakip Öğretmen Vedat Sümer halkımıza ve çocuk babalarına , bu günün büyük değerini ve sporun önemini anlatmış­

lardır . Proğram Vedat Sümer tara - fmdan çok mükemmel takip edilmiş; Arkadaşımızın uzun emeklerle mey - dana getirdiği bu yüksek varlık her kesin takdirini kazanmıştır. Varolsun Kemalist Türkiyeniıı seçkin Atatürk çocukları Gösterileni çok güzel öğrenmişler, vazifelerini çok mükem­ mel yaptılar .

Satır

D Ü Z E LT M E

Sayfa Yanlış Doğru

21 5 tanıdığımız tanımamız 1 6 geçilmez geçilmez 9 6 ilhamı ilhamı 3 7 zahhar zehhar 3 7 ibri ebri 5 7 tâennütkare taanniitkâre 7 7 beidi baidi 8 7 teslim ve teslimü 9 7 cuşuşunuz cuşişiniz 16 7 şir şiri 21 7 Deşt ve Deştü 25 7 mevt ve mevtü 26 7 seyil seyli 28 7 ebir ebr

Biz görebildiğimiz hataları gazdık Bunlarla beraber diğer görülemiyen hataların da sayın okurlarımız ta­ rafından düzeltilmesini rica ed eriz.

(21)

* * * * fíi * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

İ ç i n

9

d e k i l e r

Büyük Gazi Şiir Abdiilhak Hâmit

Büyük şair Abdillhak Hâmit Ahmet Yılmaz Büyük şair Hâmit Şiir Vehbi Cem Aşkım Hâmit için • • • Kadri Özyalçın

Makberden Şiir . Abdülhak Hâmit

Hâmit Şiir Şükûfe Nihal

Hâmit • Tevfik Gökmen

Fintenden Şiir . Abdülhak Hâmit

Çöken bir kâinat Şiir İskender Hâkî Engin

Kahbe den Şiir Abdülhak Hâmit

Halk sevgisi gönlünden

taşan Merzifon . Behçet Kemal Çağlar Yeni çalışma yılma girerken Taşan

Türk basınında Hâmit

Büyük matem Şiir Döl Çobanı

H a b e r l e r H a r e k e t 1 e * * * * * * * ►f< * * ►H

*

* * * * * * * * * * * * * * * * « ^ W » Î I | W W I » M Î I I I 1 I 1 1 I M » W » ^ » g»^ S$5< £%( s

s

§¡8« j£$( m rj%» gw ¡¡Sb( & hSp İÜ f a y ı n J f â v s û e v ı İ e r i m i z . e

Basımevimizitı aynı caddede Dispanserin yanında Eyıcp Sağlıcan’ ın 29 Numaralı dükkânına nakl edildiğini saygıla - rımla bildiririm .

U T K U Basımevi Sahibi

¡Ojj^ fi Q^)aAx£,n,

m m m M M M E M m m

UTKU Basımevi - Merzifon

r

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

 In conclusion, the TFP modified liposomal oral vaccine entrapped in HCl-induced alginate gel for improvi ng the intestinal mucosal IgA have a certain capacity, and this type of

Eski cumhurbaşkanlarından Celal Bayar’m cenazesi 17 M art 1985’te çıkarılan tüzükte yer alan karara karşın Türk bayrağına sarıldı.. İcra M em urluğu’ndaki

Büyük insanların prensip olarak sadece 100 üncü ö- lüm yıldönümlerini kutlayan UNESCO, Atatürk için bir is­ tisna yapmış ve 25 inci yıldö­ nümünü,

Bu makalede Hoca Dehhanî’nin hayatı ve edebî kişiliği hakkında bugüne kadar bilinenler kısaca dile getirildikten sonra, Hoca Dehhânî Divanı adını verebileceğimiz,

Gezegenimize çarpan göktaşları ile onlarla bağlan- tıları olan kuyrukluyıldızlar ve küçük gezegenler (as- teroitler) çoğunlukla iki gök cisminin çarpışmasın- dan

kadar bezmiş, o kadar yorgun düşmüştük ki o sırada devlet ler bize karşı hakkaniyet ve iti­ dal gösterselerdi; milli bir ha­ reket kolay kolay doğamaya-