• Sonuç bulunamadı

Acı şeyler, fakat...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Acı şeyler, fakat..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T 7- ^09-J *12

ACI ŞEYLER, FAKAT...

S

ERMET MUHTAR, en ayak üstü görüşmeleri boyunca bile başından geç­ miş eski bir vakayı kısaca 'anlatarak gü/el bir nükteyle bitirmezse rahatsız olurdu. Yakın mazinin hâtırası, o- nun hayatında mevcut ye­ gâne lezzetti belki de...

Sermet Muhtar bence iki kısım di:

1 — Zamanın bütün mad­ de sertliğine katlanarak mahrumiyet içinde yaşama­ sına rağmen...

Z — Mazinin bütün hayal

yumuşaklığına b ü r ü n - nıüş müsterih bir adam...

Bembeyaz saçları daima dağınıktılar. Parmakla do- kunulsa, sönecek köpük gibi duran bu karmakarışık saç­ lar, isyankâr bir ifadeyle ya şapkadan dışarı taşar, yahut da alnına dökülürdü. Fakat alnındaki sonsuzluk ifadesi­ ni katiyen bozmayan bir dö­ külüştü bu...

Endişe ile tereddüdü bir- bırinde eriten acayip ürper- menin, zeki gözlerinde mü­ temadiyen tekerrür etmesi, onu âdeta çocuklaştıran hu­ susiyetlerinden biriydi.

Sermet Muhtar o derece

çocuk adamdı ki, onu sokak­ ta annesiz göremezdiniz... Matbaaya bile beraber gelir, beraber giderdiler... Onu, dudaklarında kırık dökük bir tebessüm, yanında da yorgun argın annesi olma­ dan tasavvur edemiyorum bir türlü...

Gördüğü her şeyi ilk defa görüyormuş gibi daima hay­ rete kapılan bakışlarında, elle tutulmaz, gözle görül­ mez bir meçhule karşı ürpe­ ren tecessüsü sezebilirdiniz... Bu, mazinin karanlık son­ suzluğunda kaybolup gitmiş büyük refah için duyulan bir nevi dâüssıla mıydı aca­ ba?... Zannetmiyorum. Çün­ kü Sermet Muhtar bu mazi­ nin edebiyatı ile o kadar ha­ şır neşirdi ki, ondan uzak kalmış sayılamazdı...

) i Akima esti mi, her şey, her

kes oııundu... Aşka susamı} bir genci, hayalindeki sevgi­ liye kavuşturması, en zor kadınları bile önünde dize getirmesi için elini uzatıp kalemi alması kâfi geliyordu.

Böyle anlarda çehresi bir din kadar giizel, çocuk ba­ kışlı gözlerindeki ifade de bir mâbet kadar derindi mu­ hakkak...

Y a z a n : A d n a n T A

H İ R

Ufuksuz denizlerle şehirsiz iklimlerin ötesinde kalan bu müstesna mazi, onu da çekip koynuna alıverdi. Bir varmış bir yokmuş... Tanrıdan rah­ metler...

G

EÇEN GÜN, Sermet Muhtara ait «Eski Za­ manın Meraklı Vakaları» se­ risinden elimizde kalan te f­ rikaları sıraya koyarken, bü­ tün bu yazdıklarım bir an ­ da, rüya gibi gözlerimde can­ lanıverdi. Son vakaya küçük bir de kâğıt iliştirmiş, şöyle diyor:

«Adnan Tah lr bey, «Size bir vaka daha gön­ deriyorum. Mevcutlar tüken­ meden evvel yenilerini yazar yollarım. Sakın merak e t­ meyin gözüm... Selâm ve sev­ giler.»

Sen de merak etme artık Sermet Muhtar. Gerçi cena­ zende ancak otuz kırk kişi vardı... Biz sana lâyık oldu- ■ ğun kıymeti belki de vere- i medik... Fakat sen ölümün- ( den sonra bile bize faydalı \ oluyorsun... Bunu hem se- , nln hesabına, hem de kendi , hesabıma bir nevi teselli sa­ yıyorum... Rahat ııyu gö- * züm... i

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkiye Ressamlar Cemiyeti Resim Der- neğinin, uluslarası Kadın Sanatçılar Der- neği ve, Görsel Sanatçılar Derneğinin üye- si olan sanatçı, bu derneklerin değişik ta-

Türkiye Türkçesi Çağdaş Uygur Türkçesi 02 evvelki gün, evvelsi gün ozaku kün > ülüş kün. 01 dün

17 Kasım 2016 tarihinde Azerbay- can Millî İlimler Akademisi (AMEA) Folklor Enstitüsünü, halk bilimci Hay- rettin İvgin’le ziyaretimiz sırasında bize armağan edilen

Tebessümsüz bir ağızla bana bakıyor, dokuza on var diyor, geçip gidiyor?. Sabah mı, akşam mı, gece mi, gündüz mü hiç

Mimarlık ücretinin hepsi için tayin olunan fiyat, mal sahibi tarafından tanzim edilip mimara verilmiş olan program mucibince yapılmış olan proje içindir.. Proje t a n -

Gökbilimciler bu yıldızın çevresinde gezegen ararken bir de devasa bir yıldız lekesi (Güneş lekelerine benzer) keşfetti. Bu lekenin hareketini iz- leyerek yıldızın

250 milyon yıl önce, 185 milyon yıl sonra dinozorların soyunu tüketecek olan felaketten çok daha büyük, gi- zemli bir felaket, gorgonları, onların avladıkları hayvanları

Deneyimle öğrenmenin terapötik yapıya uygulanması di- rekt, macera etkinliklerinin danışanlarla ilişki- lendirilmesi ve danışanların aktif katılımcılar olarak