D Ü Ş Ü N E N L E R İN D Ü ŞÜ N C ELER İ
Onar'ın Türkiye bilimi yönünden en bü
yük hizmeti, Türkiye'de şerefi ve fonksi
yonu ile bir akademik mesleğin kurul
ması ve varlığını koruması için verdiği
cihattır. Kanunu, tüzükleri, yönetmelikle
riyle teessüsü
için bir ömür harcadığı
gelenekleriyle Türkiye'de
üniversiter
mesleğin teşekkülünde lider rolünü oyna
mıştır. özgür fakat bu özgürlüğünü ne
siyasete ve ne de menfaate âlet etme
yen, sadece sübjektif bilimin hükmünü
taraf tutmadan ve cesaretle açıklayan bir
üniversite müessesesinin Türkiye bakı
mından oynayacağı büyük fonksiyona
yürekten inanmıştı.
Müesseseleşen kişi: Sıddık
Ç
AĞIM IZDA toplumsal hayat,
müesseseler içinde ve
etra
fında cereyan ediyor. Sanayi
leşen toplumlarda
ferdiyetler git
tikçe silinmekte, buna karşılık mü
esseseler kuvvetlenip, insan hayatı
na hâkim olmaktadır.
Sami Onar
Bununla beraber, sanayileş mede kıdemi az, müesseseleri henüz gereğince teşekkül et nıemiş veya kuvvetlenmemiş toplumlarda, çok kuvvetti şahsiyetler, gelişmekte olan müesseselere damgalarım vur makta, müesseseler bâzı kı. şilerin şahsiyet özelliklerine göre şekil almaktadırlar. Me selâ, demokratik düzen mu halefetin müesseseleştiği ve iktidar için bir alternatif ola rak varlığının kabul edildiği bir siyasal rejim olduğuna göre, Türk demokrasisinde mahzurları ve faydalarıyla, muhalefetin teşekkülü, işleyi şi, belirli bir yönde müessese leşmesi ve fonksiyonunu ve rine getiriş tarzıyla İnönü’ nün kişiliği arasındaki ilişki leri tespit etmemek mümkün müdür? Bâzı kişiler, toplum sal hayatta bizzat, bu volla müesseseleşmektedirler.
YAZAN
Ord. Prof. Dr. Sulhi DÖNMEZER
[İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi]
lara düşmüş bâzı yazarlarıvatan lıaini olarak takdim etmeye yeltenmiyorlar mı? Bütün Türk milleti müşterek bekçisi olmasa, kanunun hi mayesi mevcut bulunmasa, büyük Atatürk’e bile aynı şe yi yapmaya kalkarlar. İçine kaderin şevkiyle katılmış bu. Umduğumuz bâzı olaylar hak kında yazılanları gördükçe, bizde, yakın tarihin tam ola rak yazılabileceği hususunda insan doğrusu çok şüphe içi. ne düşüyor.
BATIRMAK YA DA TÜRKİYE'DE HUKUK,
YÜKSELTMEK...
UNIVERSITE
öyle sanıyoruz ki, son elli yıllık Cumhuriyet tarihinin tam aydınlığa kavuşması için belirli kişiler üzerinde, tam objektif yönden yapılacak in celemeler ve yayınlanacak biyografik eserlerin büyük faydaları olacaktır. Oysa ki, bizim edebiyatımızda bu tür eserler hem çok az, hem de objektiflikten uzak, çok kere ne bahasına olursa olsun ele alman kişiyi ya göklere çı kartmak ya da yerin dibine batırmak için kaleme alınmış sübjektif yazılar niteliğini, çoklukla, aşmamaktadır. Faz. la uzağa gitmeye hacet yok, bizim çocukluk devrimizin ta rih kitaplarının büvük dev let adamı Tanzimatın Reşit Paşasını günümüzün saplantı.
ve ONAR
FONO
M E K T U P L A Ö Ğ R E T İ M E N S T İT Ü S Ü 'n denALMANCA
Ö Ğ R E N İ N İ Z B ro şü r isteyin izF O N O -Ş iş li, İstanbul
R e k l a m c ı l ı k : 1774 - 14572
Sözü, geçen hafta ebediye te intikal eden aziz hocamız Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Oııar’a getirmek istiyoruz. Hiç şüphesiz Onar, geçen son kırk yıl içinde Türkiye’de yalnız İstanbul Üniversitesi yönün den değil ve fakat üniversite kavramı ve müessesesi bakı, mından da müesseseleşen bir kişiliğin sahibi olmuştur. Tür kiye’de üniversite ve fınher- siter mesleğin tarihinin doğ ru yazılabilmesi, üstünlükleri ve noksanlıklarıyla tam ola rak anlaşılabilmesi için Onar’- m biyografisinin dikkatle ve objektif olarak tespit edilme si ve kendisiyle birlikte ça lışmış çağdaşlarının müşaha- de ve intihalarım hemen tes pit etmeleri lâzımdır. Bu memlekette Onar’a büyük saygı duyan yüz binlerce in san var, sevmeyenler de ola bilir, fakat şurası muhak. kaktır ki, üniversitenin son kırk yıllık, Türkiye’nin siya sal hayatının son yirmi yıllık tarihinden söz edildiğinde. Ondan çok bahsetmek
gere-TÜRK - PİRELLİ LÂSTİKLERİ A. 5-
T E K N İ K EL EMAN A R I Y O R
İzmit Köseköy'deki Tekerlek
Fabrikasında yetiştirilmek ve
mak üzere.
Lâstiği
çalıştırıl-H BT5İK, MAKİNİ « ya
MOTOR TEKNİKERİ
aranmaktadır.
Askerlik görevini yapmış bulunmaları
gereken adayların, İstanbul'da Gayrette
pe’deki Umum Müdürlüğe ve İzmit Köse
köy'deki Fabrika Müdürlüğüne başvur
maları duyurulur
(R e k t a ş : 1045) . 14576
kecektir. Çünkü Onar, üni. versite müessesesine kişiliği nin özelliğini koymuştur; üni versitcyle birlikte müessese leşmiştir.
Ölümünden hu yana Onar hakkında iki mcslekdaşımız yazı yayınladılar; her ikisin de de Onar’ın kişiliği belirtil meye çalışılırken, Onun hu kuka bağlı devlet, hukuk dev leti için yaptığı çalışma ve mücadelelerden söz ediliyor; elbette ki doğrudur. Ama hu kuka bağlı devlet yönünde çalışma, Onar’ın kişiliğinin tek yönü, ya da başta söz edilecek tarafı mıdır? Son bir buçuk yüz yıldır Türkiye- de hukuka bağlı devlet ku- rulması için her alanda bin lerce ve binlerce insan elin den geleni yapmıştır. Onların arasında Onar da vardır; bıı. nu belirtmekle Onar’ın ölü münde söz edilmesi gereken başlıca yönü belirtilmiş olur mu?
Onar’ın, bizce tarihteki müstesna yerini almasını sağ layacak büyük çabası ve ese. ri Türkiye'de üniversiter nifs. leğin, akademik mesleğin ku rucusu olmasıdır. Memleket, te bir üniversite müessesesi nin teşekkülü için her plân da gösterdiği büyük gayret, ler Ona tarihteki yerini ver direcektir. Son kırk yıl için de başta öğrencisi, sonra ho- çalık mesleğinde arkadaşı ve iftiharla açıklayayım yakın dostu olarak çok zaman ve çok görevlerde daima en ya kınında bulundum, inancım şudur ki, Onar’ın Türkiye bi limi yönünden en büyük hiz. meti Türkiye'de şerefi ve fonksiyonu ile bir akademik mesleğin kurulması ve varlı ğını koruması için verdiği cihattır. Kanunu, tüzükleri, yönetmelikleriyle teessüsü için bir ömür harcadığı ge lenekleriyle Türkiye’de Üni versiter mesleğin teşekkü lünde lider rolünü oynamış tır. Özgür ve fakat bu öz- gürlüğünü ne siyasete ve ne de menfaate âlet etmeyen, sa dece objektif bilimin hükmü nü taraf tutmadan ve cesa retle açıklayan bir üniversi te müessesesinin Türkiye ba kımından oynayacağı büyük fonksiyonuna yürekten inan mıştı. Siyaset adamlarının keyfî takdirleriyle bilim a- damlarmm istikbal endişesi içinde kalacakları bir düzen- de bilimin, kendisine düşen fonksiyonu yapamayacağını biliyordu. Anayasanın 120. maddesindeki hüküm. Onun liderliğiyle bu inancın so nucu olarak ortaya çıkmıştır. 120. maddenin Anayasaya gi rebilmesini sağlamak yönün den olan hizmeti bile bizce, kendisini Türkiye üniversite lerinin ebedî minnetine mu hatap kılmalıdır.
daha ÜMfi'da, zamanla siyasî partilerin üniversite gençliği ne el atmaya çalışacaklarını, dolayisıyle üniversitenin içi ne çeşitli siyasî faaliyetlerin gireceğini tahmin etmişti. Bu sebeple üniversite dışına çı kardığı öğrenci teşekkülleri ne, üniversite dışında bir yer kiralamış, adetâ «işte devlet, işte partiler, işte siz, üniver siteli bulaştırmayın» demek istemişti. İdarî görevlerde bu lunduğu sürece bu politikayı hiç taviz vermeden uygula mıştır. Geçen 27 sene içinde siyasî partilerin üniversite gençliği arasına sokuldukla rı ve neticede nerelere geldi ğimiz malûmdur.
Onar’ın idaresinde ve 28 nisan 1960 olayları gelişince- ye kadar üniversite, ne siya sî iktidara ve ne de muhale fete karşı belirli bir siyasal tutum almamıştır; sadece uy gunsuz müdahalelere muka vemet ile yetinmiştir. Fakat 28 nisan günü, gene siyasî partilerin etkisiyle, öğrenci lerin üniversite içinde yap maya teşebbüs ettikleri hır tezahüre zamanın idarecileri kendisine haber dahi ver meden şiddet yoluyla müda hale edince ve görevini yap mak istediği sırada da fiilen taarruza uğrayınca. Onar, bu hareketi hayatından de ğerli saydığı üniversitesine karşı bir tecavüz ve talıkir saymış ve küsmüştür; bu nunla beraber 27 Mayıs'a ka dar çok basiretle hareket et miş, üniversitedeki biiyiik asabiyeti yatıştırıcı, taşkınlık teşebbüslerini önlcvici bir tutum teminine çabalamıştır. 27 Mavıs’tan sonra, talep e- dilmesi üzerine devletin karı şıklıklardan bir an önce kur tarılması için teessüs edrn otorite ve iktidara vatanper verime duygularla vardım et miştir. 28 nisana, o tarihte ve oradan 27 Mayıs sonrasına kadar kesinlikle açıklamak isteriz ki Onar’ın ne £7 Ma- yıs'ı hazırlayan ve ne ile. ne suretle olursa olsun, bir ih tilâli arzulayan tarafı olma mıştır. O günlerde hemen her saat kendisiyle beraber bulunan bir kişi sıfatıyla bu ciheti açıklamalıyız.
Bu satırlarla Onar’ın, kana- atmıızca kişiliğinin en önem li bir yönüne değinmeye ça lıştık. Ancak, hemen ekleye. lim ki. büyük hocanın kişili ği küçük bir gazete yazısına sığmaz. H H W V W V H M W
KİM?
NER
«
REKLÂl
ÖĞRENCİ
DERNEKLERİ
özel hayatında dünyanın en mütevazı insanlarından bi- ri olduğu halde, Dekan, Rek tör olarak üniversiteyi temsil ettiği zaman imtiyazlarından bir zerresini feda etmemiştir. Münasebetsizlikler karşısında âdeta kükremiştir. Üniversi tenin özgür bir kamu mües sesi olarak fonksiyonunu ifa edebilmesi için, müessese olarak talebesi ve öğretim üyeleriyle, hiç bir zaman si yasal bir tutum içine gir memesi zorununa inanmış ve daima bunu telkin etmiş tir. Bu politikasını yürütür ken bazan mübalâğalara bile kaçardı; Rektör olur olmaz, biitiin talebe derneklerini ü- niversite binaları dışına çı karmıştır. Biz o zamanların genç hocaları bu tatbikatı anlayamazdık. Oysa ki. OnarBASIN REKL>
Terrm
RADYO REKL
Hazir
SAYILA
Gazetelerde sayfal
Reklâm
İstanbul ve Ank
Reklân
Ödemeli
Basın 250 TL
P E
istiklâl Caddesi Reyoğl Tel:İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi