• Sonuç bulunamadı

Eski kışlara dair

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eski kışlara dair"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T T 'S o a ja tj

5 Mart 1963

iiiiiniiiinimiiiiniiiiiiiii

T A R İ H İ B A H İ S L E R

1

iHiıınıııııııııımııııııımı

"""

Eski kışlara dair

Yazan: Halûk Y. Şehsuvaroğlu

Bu yıl ,bütün A v ru p a m e m le k e t­ leriy le b e ra b e r şiddetli b i r kış ge­ çiriyoruz. Bu fe vkalâde olay, bi­ zim daha sabırsız, daha sinirli bir ha le gelmiş old uğum uzu gösteri­ yor. A ksıy an beledi ye hiz m etl eri­ ne karşı şiddetli te n k ıd ler yapıyo­ ruz.

Eski asırla rda, böyle b ü y ü k kış­ lard a nasıl yaşıyord un, evlerimizi nasıl ısıtır, yiyeceklerimizi ne yol­ dan te m in ederdik.

B u g ü n k ü anlam ında asrı bele di­ yele re sahip olm am akla beraber, cemiyetimizde sağlam b ir ah lâk ve iyi k u r u l m u ş b ir düzen vard ı. İn­ sanlarım ız daha saoıriı idi ve ev­ velâ kendilerini değil, kom şuları­ nı, yoksu lla rı, h astalar ı d ü şü n ü r­ lerdi.

Eski evlerimizi, ocakla rla ve m a n g a lla r la ısıtırdık. B üyük evle­ rimizde m an g allar ın y a k n m a s ı hır teşkilât meselesi idi. Bakır, pirinç, h a tt â güm üş m a n g a l la r günün m u ay y en saatlerin d e konakla rın , saray ların k ü lh a n la rın d a n yeııi a- teşle rle d o ld u r u lu p b ü y ü k salon­ la ra getirilird i. Bu işle görevli a- ğ alar vardı.

E skid en evler imizin ha re m dâire le rin de ısın m ada t a n d ı r l a r ku lla­ nılırdı. B ü y ü k b ir salonun m u h t e ­ lif y e rle rin e ay a k la rı te rsin e dön­ d ü r ü l m ü ş m a s a la r k o n u lu r ,-b u baş aşağı yatırılm ış m asala rın içine m a n g a l la r y e r l e ş ti r i li r ve m asa­ nın havada kalm ış a y a k la rın a da yorgan, kalın bir örtü ö rtü lü rd ü . Evin han ım ları gru p gru p bu ta n­ d ır la r etrafına o tu r u rla r , yorganın k e n a rla rın ı dizlerine çekerler ve hep b erab er , ö r t ü lü kaiaıı mangal dan ıs ınarak sohbete dala rla rdı. Bu ısınma esnasında yorganın al­ tında ve m angalın başında bir tas da le blebi b u lu n u r , h an ım lar hem konuşu r, hem de zaman zaman bu leblebid en alıp yerlerdi.

19. asırda S a h a fl a r Şeyhi Esat Efendi, kış günle rin de, Kanlıca- daki yalısından Is ta n b u la inerken kayığına ta n d ı r k o y d u r u r ve o su­ retle ısınarak Boğazı geçerdi.

Is ta n b u la soba, 19 asrın ikinci yarısında girmişti. F a k a t b u yeni ısınma vasıtası hem en ta a m m ü m edememiş, ilk za m a n la r yalnız zen gin evle rin e ve b ir e r odaya m ün­ h a s ı r kalmıştı. K onakla rın, saray­ la rın (sobalı oda) diye anılan bir odalar ı b u l u n u r ve aile e r k â n ı bu odaya t o p l a n a ra k ısınmaya çalışır­ dı.

Bu dev irde Is tan b u la ilk soba­ la rı getiren ve soba satışları ya­ pan F ra n s u v a isimli b ir yabancı idi. II. A bdü lh am it, Şehzadeliğin­ de b u r a d a n ilk sobayı alıp Dolma- bahçe s aray ın d ak i dairesinin b ir odasına k u r d u r m u ş t u . Efendi, dı­ şarı çıktığı b ir gün, veh im li Hü­ k ü m d a r S u lt a n Azize s aray a bir soba k u r u l d u ğ u lildiriiınce Padi­ şah hem en bu n u sö ktürtm üş, Ab­ d ü lh a m it Efendi de sobasını Kâ- ğ ıthanedeki köşküne k o y d u rtm u ş­ tu.

S u lt a n Ham it, hayatının sonuna k a d a r sobalarını hep F ra n s u v a y a yap tırtm ıştı. H ü k ü m d a r, kış gün­ le ri y a ta k odasindak i çini sobayı kendisi t u t u ş t u r m a y ı sever, soba­ ların ın ön k a p a k la rın ı m ik ad an is­ ter, ve y a n a n od u n ların aydınlığı­

nı s ey r etm e k ten b ü y ü k bir zevk duy ard ı.

Bu m a n za ray a b a k a r a k yan ın d a­ kilere: (Ateş, kışın çiçeğidir) der-di.

V. M urat, t a h t ta n indirilip Çıra- ğan sarayın a nakle dild iği sene, kış sa b a h la rı k ü r k ü n ü giyip b ü ­ y ü k div anhaneye in e r ve orada ailesi ve m aiyeti erk â n ı ile otu­ ru r m u ş. Genç s a r a y lıla r d iv a n h a ­ nenin soğuğunu k ır m a k için k ü l­ h a n d a n d o ld u r d u k la rı m an g al l a n g üçlü kle b u r a y a ta ş ır l a r ve b u esnada kendil erini b u hale so­ k an A bdülham ide b e d d u a e d e rl e r­ miş. S u lt a n M urad b u n la r ı d u y d u k ça m üteessir o lu r ye kızlara, bi­ raderi h a k k ın d a kötü sözler söyle­ m em ele rin i i h t a r eder, kendi hali­ nin ılâhî bir ta k d i r olduğuna işa­ r e t edermiş.

Eski kış m evsim le rinin en m u­ te b e r ısınma vasıtası k ö rü k l e rd i. E vle rim izde kadın ve erk e k le r, ya ta k l a rı n d a n k a l k a r kalk m az çe­ şitli k ü r k l e r giyerle rdi. Daha, kış mevsimine gir m eden evvel konak­ la ra k ü r k ç ü l e r gelir. H anım ların, beyle rin , çocu kla rın k ü r k l e r i ta ­ m i r e d i l i r , . t a m ir k a b u l etm iy ecek hale gelenler yenid en yapılırdı.

Eskiden verile n hediy el erin en m u t e b e r i de k ü rk le rd i. H ü k ü m ­ d a rların da b ir b irle rin e gönderd ik le ri çeşitli hed iy eler arasın da k ü r ü k l e r m ühim b i r y e r işgal e- derdi.

Eski kış m evsim le rinde devlet te ş ik lâtm l meş gul eden en m ühim mesele, odun ihtiy acının karş ılan­ ması idi. O duna n a r h k o nulur, bu­ n un dışında satış y a p a n la r şiddet­ le cezalandırılırlardı. Başta İs tan­ b u l olm ak üzere şehirle rin günde­ lik odun sarfiyatı pek y üksek o- lurdu.

î s ta n b u l d a ve diğ er b ü y ü k şehir­ lerde kış g ünle rin in diğ er m ühim b ir dâvası da e k m e k idi. F ır ın la rın ih tiyaç nispetinde e km ek çık arm a­ sı ve bu ekmeğin şehir içinde da­ ğıtılması iyi n izam lara bağla nm ış­ tı. İ h t ik â r yapm ak, darlık y a r a t­ m ak şiddetle önlenirdi.

Esasen eski a s ı rla r d a b ü y ü k şe­ h ir le re böylesine a k ın l a r başlam a­ mıştı. Ve şe h irle r kendi n üfusla ­ rını ra hatça geçindirecek im k â n ­ la r a sahip b u lu n u y o r la rd ı .

Eski Î s ta n b u ld a kış eğlenceleri de a ileler arasın da gay et tatlı bir şekilde yapılırdı. Gece k u lü p l e ri­ nin, caz müziğinin, t ü r l ü t ü r l ü dan sların olmadığı dev irlerd e hel­ va sohbeti isimli to p l a n tı la r t e r ­ ti ple nir. Bu to p l a n tı la r d a ta tlı so h b etler yapılır. Şiirler, m â n ile r o k unur.

Bazı geceler de m usik i o lu rdu. D ışar ıda korkunç b ir kış h ü k ü m s ü rerken, fırtın a dalları söküp a- tark en , konakla rın , evle rin b ü y ü k divanhanele rinde, n a r ateşli m an­ g alların v e ocakla rın karş ısında güzel k a d ın l a r t a t lı ta t lı söyleşir, s o n r a - b ir k ö ş i d e sa'ZTıeyeti b i f ’fa- sildan .bir fasıla geçere k g önüller­ de ılık bir- b a h a r havası estfrîrdi. E skiler kışları severlerdi. Onun şar tla r ın a alışmışlardı. E le ktrik , havagazı, u m u m ’ a k a r su, kalo ri­ f e r y o k tu ve bu vasıtaların ikide b i r ârıza yapm asın ı da. o n lar bil­ m i y o rl a r ve b u yüzden rah at, me­ s u t yaşıyorlar dı.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Anma törenine, sanatçının tüm mal varbğını bıraktığı Türk Eğitim Vakfi’nın Genel Müdürü Ünal Somuncu, ses sanatçısı Mustafa Sağyaşar ve sevenleri

Merhum Meşrutiyet inkılâbına ka­ rışarak İstanbul’da fevkalâde komi­ serlik vazifesinde bulunmuş, bilâha­ re İsveç’te jimnastik ihtisasını yapa­ rak memlekete

Bağdat Mektupçuluğundan emekli Suphi Bey ve Raziye Hanım’ın oğlu olan Ali Çelebi, 1904 yılında İstanbul’da do­ ğar.. Baba Suphi Bey döneminin

Nous travaillions beaucoup avec quelques ouvrières Que nous avons déniché au prix de mille difficul­ tés pour terminer les robes que nous avions. Nous allons

Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince, ‘güneşli günler görmeyi bek­ leyen’ çocuklarımızla ilgili gerçeği ve 2 0 0 3 yılında başlattıklan

In Figure 9, weight fraction of the vertical and horizontal oriented specimens against cast iron and steel discs could be seen.. Revealed results indicate that

In conclusion, pumice aggregate and pine resin added gypsum plasters are interior plaster materials with good heat and sound insulation.. Strength properties of volcanic

Yaşı 70'i geçmiş ama yaptığı heykeller sayesinde ayakta duran Helen İçin Yıldız Kenter, “Helen biraz da benim” diyerek başarılı bir oyun