• Sonuç bulunamadı

Okul Müdürlerinin Ders Denetim Faaliyetlerinin Öğretimsel Liderlik Bağlamında İncelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Okul Müdürlerinin Ders Denetim Faaliyetlerinin Öğretimsel Liderlik Bağlamında İncelenmesi"

Copied!
171
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

OKUL MÜDÜRLERİNİN DERS DENETİM FAALİYETLERİNİN

ÖĞRETİMSEL LİDERLİK BAĞLAMINDA İNCELENMESİ

Köksal Buran

YÜKSEK LİSANS TEZİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(4)

i

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren 6 (altı) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir

.

YAZARIN

Adı : Köksal

Soyadı : Buran

Bölümü : Eğitim Yönetimi ve Denetimi

İmza :

Teslim tarihi :…/…/2018

TEZİN

Türkçe Adı : Okul Müdürlerinin Ders Denetim Faaliyetlerinin Öğretimsel Liderlik Bağlamında İncelenmesi

İngilizce Adı : An Analysis of School Principals’ Course Supervision Activities in Regard to Instructional Leadership

(5)

ii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı : Köksal BURAN

(6)

iii

(7)

iv

(8)

v

TEŞEKKÜR

Bu çalışmanın isminin verilmesinden son noktasının konulmasına kadar çok fazla katkısı olan, değerli bilgilerini benimle paylaşan, bilgi ve tecrübesi ile düşünce dünyamı genişleten, her sorun yaşadığımda yol gösteren çok kıymetli hocam Doç. Dr. Serkan KOŞAR’a sonsuz teşekkür ederim.

Tez jürimde yer alarak tez çalışmamla ilgili katkı ve görüşlerini benden esirgemeyen değerli hocalarım Prof. Dr. Şaduman KAPUSUZOĞLU ve Doç Dr. Ferudun SEZGİN'e çok teşekkür ederim. Ayrıca üç yıllık yüksek lisans eğitimde çok değerli bilgilerini benimle paylaşan, mesleki gelişimime çok önemli katkıları olan eğitim yönetimi bölümü hocalarıma, veri toplama aşamasında yardımlarını esirgemeyen okul müdürleri ve müdür yardımcılarına, söz ve eylemleri ile sürekli beni destekleyen öğretmen arkadaşlarıma ve bu çalışmada bana yol arkadaşlığı yapan değerli arkadaşım Ümit PEHLİVAN’a çok teşekkür ederim.

Son olarak, hem yüksek lisans ders döneminde hem de tez çalışması döneminde çok fazla zamanlarını ve sabırlarını çaldığım, en büyük destekçilerim başta eşim Gülbahar BURAN

(9)

vi

OKUL MÜDÜRLERİNİN DERS DENETİM FAALİYETLERİNİN

ÖĞRETİMSEL LİDERLİK BAĞLAMINDA İNCELENMESİ

(Yüksek Lisans Tezi)

Köksal Buran

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Ağustos 2018

ÖZ

2014 yılında yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Rehberlik ve Denetim Başkanlığı ile Maaarif Müfettişleri Başkanlıkları Yönetmeliğinde, maarif müfettişlerinin ders esnasında denetim görevi yönetmelikten kaldırılmış, öğretmenin ders esnasında denetimi okul müdürünün sorumluluğuna verilmiştir. Ancak, okul müdürlerinin daha çok yönetimin bürokratik kısımları ile ilgilendikleri, değerlendirme, program geliştirme, öğretmenlerin geliştirilmesi gibi çalışmaları daha az yaptıkları ya da hiç yapmadıkları gözlemlenmiştir. Buradan hareketle bu çalışmada, okul müdürlerinin ders denetim faaliyetlerinin öğretimsel liderlik bağlamında değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu temel amacın çözümü için okul müdürlerinin ders denetimine ilişkin görüşleri, önerileri, denetim esnasında karşılaşılan sorunları, öğrenci ve öğretmen üzerindeki etkisi ve ders denetiminin öğretimsel liderlikle ilişkisiyle ilgili alt amaçlara cevap aranmıştır. Bu çalışma nitel bir araştırma yönteminde, durum çalışması deseninde tasarlanmıştır. Durum çalışmasında amaç, belirli bir durumla ilgili sonuçlar ortaya çıkarmaktır. Nitel durum çalışmasının en belirgin özelliği belirlenen konu ile ilgili derinlemesine araştırma yapmaktır. Araştırmada amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum çeşitlilik ve ölçüt örneklemesi kullanılmıştır. Maksimum çeşitlilik örneklemede evrende araştırılacak problemle ilgili kendi içinde benzeşik farklı durumların belirlenerek, çalışmanın bu durum çerçevesinde yapılması önemlidir.

(10)

vii

Maksimum çeşitlilik örneklemesindeki amaç, küçük bir örneklem oluşturmak ve bu örneklemde çalışılan probleme taraf olabilecek bireylerin çeşitliliğini maksimum derecede yansıtmaktır. Bundan dolayı, belirlenen problemle ilgili Çankaya, Yenimahalle ve Mamak ilçelerinde özel eğitim, anaokulu, ilkokul, ortaokul ve liselerde görev yapan 15 okul müdürü çalışma grubunu oluşturmuştur. Belirlenen okul müdürleri farklı sosyo-ekonomik özelliklere sahip okullardan seçilmiş, durumlarda çeşitlilik sağlanmıştır. Araştırmada, uygulamanın yapılacağı okul müdürlerinin seçiminde temel ölçüt, okul müdürünün yılda en az iki kez ders denetimi yapmasıdır. Araştırmada, okul müdürlerinin ders denetimine ilişkin görüşlerini belirleyebilmek için yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Veri analizinin kolaylığı, görüşme yapılana kendini ifade etme kolaylığı, derinlemesine bilgi sağlaması ve konunun bütün boyutları hakkında bilgi edinilmesinden dolayı bu yol tercih edilmiştir. Araştırma sonucunda ders denetimlerinin eğitim öğretim yılında bir kez yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Okulu ve öğretmeni daha iyi tanıması ve denetimde etkililiği sağlamak için ders denetimlerini okul müdürünün yapması gerektiği belirtilmiştir. Ders denetimi ile ilgili yönetmelik değişikliği okul müdürleri tarafından olumlu karşılanmıştır. Ders denetimlerinin okul müdürü tarafından yapılmasının olumlu tarafı okulda iç huzurun sağlanması, olumsuz tarafı ise okul müdürlerinin nesnel değerlendirme yapamama sorunudur. Okul müdürleri denetim esnasında daha çok izleyici rolde bulunmakta olup, katılımcı rolde bulunmayı çok fazla tercih etmemektedir. Okul müdürleri denetim öncesi öğretmen denetim ile ilgili sözlü bilgilendirme yapmaktadır. Denetim esnasında sınıf içi iletişime çok dikkat ettiklerini, denetim sonunda ise daha çok olumlu geri bildirimde bulunduklarını belirtmişlerdir. Katılımcılar okul müdürlerinde öğretimsel liderlik özelliklerin çok fazla bulunmadığını, bazı okul müdürlerinin öğretmenlere rol model olup, ortak vizyon oluşturduğundan bahsetmiştir. Alan bilgisi ve iletişimin ders denetim yapan kişide mutlaka olması gereken, en önemli özellikler olduğu ifade edilmiştir. Okul müdürü ile öğretmeninin birbirini iyi tanımasından dolayı ders denetiminde herhangi bir sorunla karşılaşılmadığı belirtilmiştir. Ders denetimlerinin öğretmene mesleki gelişim ve zümreler arası işbirliği konusunda, öğrenciye ise akademik başarı anlamında katkısının olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenlerin sınıf içi etkinliklerinin gözlenmesi için yılda en az iki kez ders denetimi yapılmalıdır. Birinci dönemde yapılan ders denetimi rehberlik amaçlı, ikinci dönem yapılan ders denetimi ise performans değerlendirme şeklinde olmalıdır. Ders denetimini okul müdürü yapmalıdır. Okul müdürü ders denetimini yapıcı bir anlayışla yapmalı, denetim yaptığı öğretmene rol model olmalıdır. Öğretim lideri olarak ortak bir vizyon oluşturmalı, bütün öğretmenleri belirlenen vizyona ulaşmaları için motive etmelidir.

Anahtar Kelimeler : Denetim, ders denetimi, okul müdürü, öğretimsel liderlik

Sayfa Adedi : xiv+154

(11)

viii

AN ANALYSIS OF SCHOOL PRINCIPALS’ COURSE SUPERVISION

ACTIVITIES IN REGARD TO INSTRUCTIONAL LEADERSHIP

Master’s Thesis

Köksal Buran

GAZİ UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

August 2018

ABSTRACT

According to the Regulation for Chairmanship of Guidance and Supervision of the Ministry of National Education and Education Supervisors, published in 2014, course supervisory task was abolished during the course; the teacher’s audit during the course was given to the responsibility of the school principal. However, it has been observed that school principals more interested in the bureaucratic aspects of management, have carried out studies little or nothing at all, such as evaluation, program development, teacher development. From this point of view, it has been aimed to evaluate the course supervision activities of school principals in the context of instructional leadership. In order to solve this main purpose, response has been sought for sub-objectives with regard to the opinions, recommendations of school principals on course supervision, the problems encountered during the audit, the impact on students and teachers and the relevance of course supervision with instructional leadership. This study is designed in a qualitative research method, in case study design. The purpose of the case study is to reveal conclusions about a particular situation. The most prominent feature of the qualitative case study is the in-depth study of the identified subject. Maximum diversity and criterion sampling methods were used for research purpose sampling methods. In the maximum diversity sampling, by determining the similar situations related to the problem of be investigated in the universe, it is important that the study is conducted within the framework of this situation. The purpose of the maximum diversity sample is to construct a small sample and to reflect the diversity of the individuals that may be the subject of problem being studied in this sample

(12)

ix

to the maximum extent. Therefore, a working group consisting of 15 school principals performing in private educational institutions, kindergartens, primary schools, secondary school and high school in the districts of Çankaya, Yenimahalle and Mamak with regard to the problem determined was formed. The designated school principals will be selected from school with different socio-economic characteristics, and diversity was provided in the cases. In the study, the principals criterion for selection of school principals to be practiced is that the school principal must to at least two course audit per year. In the study, a semi-structured interview form was used to determine the opinions of school principals on course supervision. This approach has been preferred because of the ease of data analysis, the ease with which the interviewee expresses himself, the provision of in-depth knowledge, and acquiring information about all the dimensions of the subject. As a result of the research, it was concluded that the course audits should be realized by school principals in order them to better define the school and the teacher and to ensure effectiveness in the supervision. Regulation changes related to course audits were welcomed by school principals. The positive aspect of the course audit by the school principal is to ensure internal peace in the school and negative aspect is that the school principals cannot make an objective assessment. School principals are more likely to be in the spectator role during the audit and they do not prefer to be in the participatory role. School principals provide verbal information to teachers before the audit. They stated that they pay much attention to the communication in the classroom during the audits and give more positive feedback at the end of the audit. Participants mentioned that school principals do not have high educational leadership qualities however some school principals are role models for teachers and have a common vision. It was stated that the field knowledge and communication are the most important features that are absolutely necessary for the person conducting the course audit. It was stated that no problem is encountered in the course audits. If the school principal and the teacher know each other well. It was concluded that course audits not only contribute to the professional development of the teacher and cooperation between the groups but also academic achievement of the students. In order to observe the classroom activities of teachers two supervisions at least must be done in a year. The supervision that is done in the first term must aim counseling, second term supervision must aim performance evaluation. The headmaster must conduct the supervision. The headmaster should conduct the supervision in a positive way and constitute a role model for the teacher. He should constitute a common vision as a teaching leader and motivate all the teachers to reach the designated vision.

KeyWords : Supervision, course supervision, school principal, instructional leadership

PageNumber : xiv+154

(13)

x

İÇİNDEKİLER

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOpİ İZİN FORMU ... i

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI ... ii

JÜRİ ONAY SAYFASI ... iii

TEŞEKKÜR ... v

ÖZ ... vi

ABSTRACT ... viii

İÇİNDEKİLER ... x

TABLOLAR LİSTESİ... xiii

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ ... xiv

BÖLÜM I ... 1 GİRİŞ ... 1 Problem Durumu ... 1 Araştırmanın Amacı ... 9 Araştırmanın Önemi ... 10 Tanımlar ... 10 BÖLÜM II ... 12

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ... 12

Denetim ... 12

Denetimin Amacı ve Önemi ... 15

Denetimin Tarihçesi ... 17 Denetimin İlkeleri ... 20 Denetim Türleri ... 24 Kurum Denetimi ... 25 Ders Denetimi ... 27 Denetim Yaklaşımları ... 28

(14)

xi

Bilimsel Denetim Yaklaşımı ... 29

Sanatsal Denetim Yaklaşımı ... 31

Öğretimsel Denetim Yaklaşımı ... 33

Klinik Denetim Yaklaşımı ... 33

Gelişimsel Denetim Yaklaşımı ... 35

Farklılaştırılmış Denetim Yaklaşımı ... 37

Okul Yönetimi ve Okul Müdürü ... 38

Okul Müdürünün Görevleri ... 40

Okul Müdürünün Yetki ve Sorumlulukları ... 42

Okul Müdürlerinin Denetim Görevi ... 44

Öğretim Liderliği ... 46

Öğretim Liderliğinin Boyutları ... 49

Okul Müdürlerinin Öğretimsel Liderlik Rolleri ... 50

Yurt İçinde Yapılan Çalışmalar ... 52

Yurt Dışında Yapılan Çalışmalar ... 56

BÖLÜM III ... 59

YÖNTEM... 59

Araştırmanın Deseni ... 59

Katılımcılar ... 59

Veri Toplama Aracı ... 61

Geçerlik ve Güvenirlik Çalışmaları ... 62

Verilerin Toplanması ... 63

Verilerin Analizi ... 64

BÖLÜM IV ... 66

BULGULAR VE YORUM ... 66

Okullarda Ders Denetiminin Yapılmasına ve Yapılma Sıklığına İlişkin Bulgular ... 66

Okullarda Ders Denetimini Kimin Yapması Gerektiğine İlişkin Bulgular ... 71

Yasal Düzenleme Sonucu Ders Denetimlerinin Okul Müdürlerinin Kendi Sorumluluklarına Verilmesini İlişkin Bulgular ... 77

(15)

xii

Ders Denetimi Sürecinde Okul Müdürünün Dikkat Ettiği Hususlara İlişkin Bulgular

... 90

Ders Denetim Faaliyetlerinde Okul Müdürlerinin Öğretimsel Liderlik Bağlamındaki Rollerine İlişkin Bulgular ... 98

Ders Denetimi Yapan Kişide Olması Gereken Özelliklere İlişkin Bulgular ... 103

Ders Denetimi Yaparken Karşılaşılan Sorunlara İlişkin Bulgular ... 109

Ders Denetiminin Etkili Yapılmasının Öğretmene Üzerindeki Etkilerine İlişkin Bulgular ... 112

Ders Denetiminin Etkili Yapılmasının Öğrenci Üzerindeki Etkilerine İlişkin Bulgular ... 116

Ders Denetiminin Etkili Yapılmasına İlişkin Bulgular ... 121

BÖLÜM V... 129 SONUÇ VE ÖNERİLER ... 129 Sonuçlar ... 129 Öneriler ... 137 KAYNAKLAR ... 140 EKLER... 150

Ek 1: Veri Toplama Aracı ... 151

(16)

xiii

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Okul Müdürlerinin Demografik Özellikleri ... 61

Tablo 2. Ders Denetimlerinin Yapılmasına ve Yapılma Sıklığına İlişkin Görüşler ... 67

Tablo 3. Ders Denetimiyle İlgili Sorumlu Olması Gereken Kişilere İlişkin Görüşler ... 72

Tablo 4. Ders Denetiminin Okul Müdürleri Tarafından Yapılmasına İlişkin Görüşler ... 78

Tablo 5. Okul Müdürlerinin Ders Denetimi Yaparken Kendi Rollerine İlişkin Görüşleri .. 86

Tablo 6. Okul Müdürlerinin Ders Denetimi Yaparken Dikkat Ettiği Noktalara İlişkin Görüşleri ... 91

Tablo 7. Okul Müdürlerinin Öğretimsel Liderlik Bağlamındaki Rollerine İlişkin Görüşleri ... 99

Tablo 8. Ders Denetimi Yapan Kişide Olması Gereken Niteliklere İlişkin Görüşler ... 104

Tablo 9. Ders Denetimi Yaparken Karşılaşılan Sorunlara İlişkin Görüşler ... 110

Tablo 10. Ders Denetimlerinin Etkili Yapılmasının Öğretmenler Üzerindeki Etkilerine İlişkin Görüşler ... 113

Tablo 11. Ders Denetimerinin Etkili Yapılmasının Öğrenciler Üzerindeki Etkilerine İlişkin Görüşler ... 117

(17)

xiv

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ

MEB Milli Eğitim Bakanlığı

(18)

1

BÖLÜM I

GİRİŞ

Bu bölümde araştırmanın; problem durumu, araştırmanın amacı, araştırmanın önemi, varsayımları, sınırlılıkları ve tanımları bulunmaktadır.

Problem Durumu

İnsanlar, toplu olarak yaşamaya başlamayla beraber, amaçlarını gerçekleştirmek ve ihtiyaçlarını gidermek için yaşamın içinde bir düzen kurmuşlardır. Modernleşme ile birlikte insanların bu ihtiyaçları artmıştır. Kaynakların sınırlı olması, artan bu ihtiyaçların belli bir plan ve düzen içinde giderilmesini zorunlu hale getirmiştir (Çalık, 2014, s.53). Planlı bir biçimde bir araya getirilmiş güçler ve eylemler topluluğu da bir örgüt yapısını meydana getirmiştir (Bursalıoğlu, 1994, s.14). İlgar (1996) örgütü, toplumsal ihtiyaçların belirli bir bölümünü karşılamak amacıyla, önceden belirlenmiş amaçları gerçekleştirecek işleri yapmak için güçlerini bir araya getiren insanlardan oluşan, toplumsal, açık bir sistem olarak tanımlamıştır (İlgar, 1996, s.19). Örgüt, üyeleri arasındaki ilişkilerin bir örgüsüdür (Bursalıoğlu, 1994, s.14). Koşar (2014, s.93), örgütü bir koalisyon olarak ifade etmiş ve örgütlerin amaçlarını gerçekleştirebilmesi için farklı bireylerin eylemlerini koordine etmesi gerektiğini belirtmiştir. Yaşamın her alanında örgütler mevcut olup, örgütlerin insanların

(19)

2

üzerinde derin etkileri vardır. Bundan dolayı Etzioni (1969), modern toplumun bir örgütler

toplumu olduğunu belirtmektedir (Etzioni’den aktaran, Çalık, 2014, s.53).

Kişilerin ortak bir amaç için bir araya gelmesiyle oluşan örgütlerde, örgütün yaşamını devam ettirebilmesi, bu amacın gerçekleşmesine bağlıdır. Burada en önemli şey, örgütlerde işbirliği ve görev paylaşımıdır. Bu görev paylaşımında yöneten, yönetilen, iş gören kavramları ortaya çıkmaktadır. Örgütün başarıya ulaşması için örgüt üyelerinin üzerine düşen vazifeleri yerine getirmesi gerekir. Çünkü belirlenen amacın gerçekleşme derecesi, o örgütün etkiliği ile ilgilidir. Amacın gerçekleşmesi örgütün etkili olduğunun, gerçekleşmemesi ise etkisiz olduğunun göstergesidir (Helvacı & Aydoğan, 2011, s.41-60).

Toplumsal eğitim kurumunun oluşturduğu yapılar zamanla örgütlenmiş ve sistem özelliği gösteren yapılara dönüşmüştür. Bu yapılarda, zamanla eğitim sisteminin oluşmasını sağlamıştır. Eğitim sisteminin amacı, herkesin eğitimden yararlanmasını sağlayarak eğitim ihtiyacını karşılamak ve devletin eğitimden beklediği yararları gerçekleştirmektir. Bundan dolayı eğitim sistemi, devlet tarafından kurulan, ülkenin her tarafına yayılan eğitim örgütleri ve okullar bütünüdür (Başaran, 2008, s.73-77). Bireysel ve toplumsal ihtiyaçları karşılamak için varolan eğitim sistemi, aynı zamanda toplumların gelişimini ve bir aşamadan bir aşamaya geçmesini sağlayıcı ve toplumu ileriye taşıyıcı bir işleve sahiptir

(Aslan, 2013, s.3).

Eğitim sistemi alt ve üst sistemlerden oluşur. Okul eğitim sisteminin alt sistemiyken, yönetimde söz sahibi olan merkez örgüt üst sistemidir (İlgar,1996, s.78). Başaran (2008) eğitim sistemini büyük bir sistem olarak değerlendirmiş; okulu temel sistem, il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri, yurtdışı eğitim örgütleri ve üniversite rektörlüklerini aracı sistem, bakanlık merkez örgütü, Yükseköğretim Kurulu ve Üniversitelerarası Kurulu ise üst sistem olarak yönetsel sıralamıştır. Eğitim sisteminin gerçekleştiği yer ise okuldur. Okulun dışında kalan, tüm eğitim kuruluşları ve örgütler okula yardımcı olmak ve desteklemek için

(20)

3

vardır (Başaran, 2008, s.78-140). Bu durumda okul olmazsa, eğitim sisteminde, diğer sistemlere gerek kalmazdı (Özdemir, 2014, s.7).

Türk Eğitim Sistemi’nin temel yapısını, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu oluşturur. 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununda, milli eğitiminin amaçları, ilkeleri ve genel yapısı açıklanmaktadır. 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununa göre, Türk Eğitim Sistemi, örgün ve yaygın eğitim olmak üzere ikiye ayrılır. Örgün eğitim, zorunlu öğrenim çağında olan, belli yaş grubundaki kişileri kapsayan, belli bir program dahilinde, okullarda yapılan sistemli eğitime denir. Türkiye’de örgün eğitim; okul öncesi eğitim, ilköğretim (ilkokul, ortaokul), ortaöğretim ve yükseköğretim olmak üzere dört gruptan oluşmaktadır. Yaygın eğitim ise, örgün eğitim sistemine hiç girmemiş, herhangi bir kademesinde bulunan veya bu kademeden çıkmış kişilere, örgün eğitiminin yanında veya dışında, çeşitli alanlarda bilgi ve beceri kazandırmayı amaçlayan eğitim türüdür (Millî Eğitim Bakanlığı [MEB], 1973). Bunların dışında, bireyin hayat boyu süren bilgi, beceri ve yetkinlik kazanımı olarak tanımlanan, informel bir eğitim çeşidi olan sargın eğitim bulunmaktadır

(Türk Dil Kurumu [TDK], 2011).

Okul, kişilerin bilgi beceri kazanarak, yeni bilgiler öğrenmelerini amaçlamış örgütlerdir. İnsanların beklentilerinin farklı olması, bu alanda yeni yaklaşımların ortaya çıkması, bu örgütlerde, herkesin ihtiyacına cevap verecek, esnek, yaratıcı okul ortamlarının oluşmasını zorunlu hale getirmiştir. Aynı zamanda Türkiye’nin içinde bulunduğu cografi ve demografik yapı okulları sürekli yenilenmeye zorlamaktadır (Özdemir, 2014, s.7).

Okul, tüm insan kaynaklarını harekete geçirebildiği zaman etkili olmaktadır (Özdemir, 2014, s.7). Okullarda bunu gerçekleştirecek ve belirlenen amaçlara kurumun ulaşmasını sağlayacak okul yönetimidir. Yönetimin görevi, belirlenen amaçlara uygun, örgütün varlığını devam ettirmektir. Yönetimin yapması gereken, madde ve insan kaynaklarını kontrol altına alarak, belirlenen amaçlara örgütü ulaştırmaktır (Bursalıoğlu, 1994, s.6). Her kurumun yöneticisi, yetkileri dahilinde, kurumunda yönetim süreçlerini uygulamak

(21)

4

zorundadır. Yönetim süreci, örgüt yapısının önceden belirlenen hedefe ulaşması için belli bir yöntemle çalıştırılması ile ilgili etkinlikleri kapsar (İlgar, 1996, s.30). Yönetim süreçlerini, Gregg (1957) ‘karar verme, planlama, örgütleme, iletişim, etkileme, koordinasyon ve denetim’ olmak üzere gruplandırmış ve bu sınıflandırma en çok kullanılan sınıflandırmalardan birisi olmuştur (Bursalıoğlu, 1994, s.81; İlgar, 1996, s.35; Yılmaz, 2012, s.140). Yönetim süreçlerinde denetim, örgütün amaçlarına ulaşmasında sadece sonucu değil, süreçlerin her birinin ayrı ayrı incelenmesini gerektiren son ve diğerlerini tamamlayıcı bir süreçtir (Taymaz, 2015, s.7). Örgütün devamlılığını ve gelişimini amaçlayan yönetici, iş görenleri ve yapılan etkinlikleri denetlemeli, ödüllendirmenin yanında, gerekli düzeltme ve uyarıları da yapmalıdır (Yengin-Sarpkaya,

2012).

Her örgütün bir amacı vardır. Bu amaç gerçekleştiği oranda, örgütler etkili ve verimli olabilir (Balcı, 2002, s.5). Bir örgüt varlığını sürdürmek istiyorsa, mutlaka amacını gerçekleştirmelidir. Etkiliği ve verimliliği artırmanın ve örgütü geleceğe taşımanın yolu

denetimden geçer. Bundan dolayı bütün örgütlerde mutlaka bir denetim sistemi vardır. Denetim aynı zamanda hem örgütsel hem de yönetimsel bir zorunluluktur (Aydın, 2014, s.26). TDK’da denetim, “eğitim öğretim çalışmalarının yürürlülükteki yasa, tüzük, yönetmelik ve genelgelere göre yapılıp yapılmadığının incelenmesi, yoklanması ve soruşturulması işi” olarak tanımlanmıştır (TDK, 2011). Rehberlik denetim rehberinde, eğitim kurumundaki işleyişin ayrıntılı olarak incelenmesi, sorunların tespit edilmesi ve belirlenen sorunların çözülmesi süreci olarak değerlendirilmiştir (MEB, 2016a). Bursalıoğlu (1994, s.129) ise denetimi, kamu yararına çalışanların davranışlarını kontrol etme metodu olarak tanımlamıştır. Denetim, yapılan çalışmaları kontrol etmek, sonuca ulaştırmak, daha verimli olması için çalışanlara tavsiyelerde bulunmak, kurumda çalışanlara rehberlik etmek gibi geniş bir hizmet alanına sahiptir (Taymaz, 2015, s.3). Denetim, örgütsel etkililik için çok önemlidir. Çünkü bir örgütün denetlenmemesi, o örgütte kapalılık, düzensizlik, yalnızlık ve durağanlığa yol açar (Kimbrough & Burkett,

(22)

5

1990). Tüm örgütlerde olduğu gibi eğitim kurumlarında da denetim çok önemlidir. Eğitim kurumlarının denetlenmesinin gerekliliği çoğu yazar tarafından vurgulanmıştır (Aydın, 2016; Glickman, Gordon, & Ross-Gordon, 2005; Sergiovanni & Starratt, 1993; Sullivan & Glanz, 2005; Waite, 1995; Zepeda, 2006). Eğitim etkinlikleri, devamlı yenilenmesi ve geliştirilmesi gerekli etkinlikler olduğu için eğitim kurumlarında denetime, daha çok önem verilmesi gerekmektedir (Sullivan & Glanz, 2000). Denetim kişilerin eksik bilgilerini tamamlamak, olumlu yönlerini desteklemek ve kişilere yol göstermek için yapılmaktadır. Bundan dolayı denetim, öğrencilerin başarılarının artırılması yardım eden bir işleve

sahiptir (Aydın, 2016, s.27; Özdemir & Sezgin, 2002). Aynı zamanda denetim, eğitim kurumlarının daha etkili bir öğrenme ortamına dönüştürülmesinde önemlidir (Sergiovanni

& Starratt, 1993, s.18).

Türk Eğitim Sisteminde, üst makamda olanlar kendi astlarını denetlemekten sorumludur. Bunun dışında 5442 sayılı İl İdaresi Kanununa göre bir ilin valisi ve bir ilçenin kaymakamı il ve ilçede bulunan millî eğitim kurumları yönetici ve öğretmenlerini denetleme yetkisine sahiptir (Öz, 2003, s.12). Türk Eğitim Sisteminde, öğretmenlerin ders işlerken, denetimini sağlayan hukuki düzenlemeler bulunmakta olup, denetim faaliyetleri maarif müfettişleri aracılığı ile yapılmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı Maarif Müfettişleri Başkanlığı Yönetmeliği’nin 43. maddesine göre müfettişlerin görev ve yetkileri; “rehberlik ve iş başında yetiştirme, teftiş ve değerlendirme, inceleme, soruşturma ve araştırma” olarak belirlenmiştir (MEB, 1999). 2014 yılında Millî Eğitim Bakanlığı Rehberlik ve Denetim Başkanlığı ile Maaarif Müfettişleri Başkanları Yönetmeliği’nde değişiklik yapılmış, “iş başında” ifadesi yönetmelikten çıkarılmıştır. Öğretmenin ders esnasında denetim görevi ie kendi sorumluluğunda olan, okul müdürüne bırakılmıştır (MEB, 2014a; MEB, 2016b). Aynı zamanda 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun

Hükmünde Kararnamenin ilgili maddesinde de maarif müfettişlerinin, iş başında, öğretmen teftişinden bahsedilmemiştir. Kurum denetimleri maarif müfettişleri tarafından yapılmaya devam edecek olup, gerekli görülmediği durumlar dışında, ders denetimi yapmayacaktır

(23)

6

(MEB, 2011). Bu durum okul müdürlerinin, ders denetimi görevinin önemini bir kat daha arttırmıştır.

Türkiye’de denetim konusu ile ilgili yapılan bir çalışmada, 2014 yılında yapılan değişiklikten önce de ders denetiminin okul müdürlerinin sorumlulukları arasında olmasına karşın, genellikle ilköğretim müfettişleri tarafından yapıldığı, ilköğretim müfettişlerince yapıldığı dönemde, ders denetimlerinin yeterince etkili olamadığıyla ilgili tespitler bulunmaktadır (Korkmaz & Özdoğan, 2005). Bu tespitlerde en önemli sorun, okul

müdürleri ile ders denetimini yapan ilköğretim müfettişleri arasında işbirliği ve koordinasyonun olmamasıdır .

Birey ve toplumların gelişimi önemseyen, eğitimin önemini anlamış ülkeler eğitim sistemini geliştirmek için yüksek miktarda yatırımlar yapmaktadır. Eğitimde denetimin amacı, belirlenen amaçlara uygun olarak yeni metodlar bulup, eğitim sisteminin hem nicel hem de nitel bakımdan gelişmesini sağlamaktır (Atay, 1996). Bu açılardan değerlendirildiğinde herhangi bir plana ve amaca dayanmayan eğitim faaliyetlerinin başarıya ulaşması da beklenmemelidir.

Toplumsal, siyasal ve ekonomik bir öneme sahip eğitim kurumlarında örgütün etkililiğini sağlamak için uygulanan denetimler, kurum denetimi ve ders denetimi olarak iki şekilde yapılır. Kurum denetimi, eğitim kurumlarının yönetimi ile alakalıdır. Bir eğitim kurumu amaçlarını gerçekleştirmek için insan ve madde kaynaklarını nasıl sağladığı, bu kaynaklardan nasıl yararlandığının kontrol edilmesi ve bunların değerlendirilmesidir. Ders denetimi ise, ders işlendiği esnada yapılan denetimdir. Bir eğitim kurumunda görevli öğretmenlerin yapmış olduğu eğitim öğretimle ilgili çalışmaların gözlenmesi, kontrol edilmesi ve değerlendirilmesidir (Taymaz, 2015, s.30).

Öğretmenler, üniversitelerde gördükleri teori ağırlıklı eğitimi, sınıfta daha çok deneme yanılma yoluyla uygulamaktadır. Öğretmenlere sınıf yönetimi ile ilgili yeteri kadar hizmet içi eğitim verilmemektedir (Budak & Demirel, 2003). Öğretmenler, bu alandaki

(24)

7

eksikliklerini, meslektaşlarından, okul müdürlerinden ve müfettişlerden aldıkları bilgi ve gözlemlerle tamamlamaktadır. Denetimin mesleki rehberlik rolü öğretmenlere bu alanda yardımcı olmaktadır.

Bilgi çağında, toplumların ihtiyaçlarının çok hızlı değişmesi, eğitim sisteminin de dinamik yapıda olmasına yol açmaktadır. Aydın (2014), okullarda öğrenilen bilgi ve kazanılan becerilerin dünyada meydana gelen hızlı değişmeler karşısında çok çabuk eskidiğini ve önemini yitirdiğini belirtmektedir. Bu durumun her alanda ve her meslekte olduğu gibi, öğretmenlikte de sürekli bir kendini yenilemeyi ve geliştirmeyi zorunlu kıldığını, böyle bir

gerçeklik ile karşı karşıya kalan öğretmenlerin sınıf içinde kendi başlarına bırakılmayarak, denetlenmesi gerektiğini belirterek (Aydın, 2014, s.26), denetimin bu yönünün öneminden bahsetmiştir.

Eğitim kurumu, eğitim sisteminin en işlevsel bölümü, üretim amaçlı somut örgütlenmesidir (Açıkalın, 1998, s.1). Önceden belirlenen amaçlara uygun olarak, öğrencilerin davranışlarını değiştiren, onlara yön veren, sosyal ve açık bir sistemdir (Başaran, 2008,

s.77). Bu sistemin etkililiğinden, çevreye uyumundan, sürekliliğinden, örgütün içinden ve dışından gelecek beklentileri karşılamaktan sorumlu kişi ise okul müdürüdür.

İki binli yıllardan sonra nüfusun hızlı bir şekilde artması,buna karşın olanakların azalması eğitimin önemini daha da artırmıştır. Toplumun taleplerine cevap verebilmek ve karşılaşılan sorunları çözebilmek için okul yöneticilerinden beklentiler artmıştır. İş yüklerinin fazlalığından şikayet eden okul müdürlerine formel ve informel yeni görevler yüklenmiştir. Günümüzde “okul yöneticisinin örgütteki kriz durumuyla başa çıkması, çatıymayı yönetmesi, vizyon sahibi olması, işgörenleri güdülemesi, programlanmamış konularda geçerli, güvenilir kararlar vermesi ve problem çözme yeteneğine sahip kişiler olması” (Çelikten, 2001, s.298) da beklenmektedir. Bu nedenle okul müdürü, liderlik bilgi ve becerileri ile okulunu öğrenen örgüt haline getirerek, öğretmenlerin kendilerini

(25)

8

geliştirmelerinde destekleyici olmalı, öğrencilerin öğrenmelerini arttırıcı ortamlar yaratmalıdır.

Okul müdürünün en önemli görevi, öğretim liderliği ve okulda çalışanların değerlendirilmesidir (Dönmez, 2002, s.27). Okul müdürü, bir öğretim lideri olduğu için ders denetimi yapmalı ve öğretimi gözlemlemelidir (Balcı, 2002, s.125). Okul müdürü informal olarak ders denetimleri yapmalıdır. Tabi burada amaç, öğretmeni hazırlıksız yakalamak ve dersi bölmek değil; öğretimin geliştirilmesidir. 10-15 dakika gibi kısa süreli bu denetimlerde öğretimi izlemek, gerekli durumları görerek, okuldaki öğretim etkinlikleri hakkında bilgi edinilebilmektedir (Özmen & Batmaz, 2006).

Türkiye’de, Millî Eğitim Bakanlığı’nın ‘meslekte aslolan öğretmenliktir’ görüşü okul müdürlüğünün uzmanlık alanı olarak kabul edilmemesine, yönetici atama kriterlerinin objektif olmaması, her yıl değişmesi ve okul müdürlüğü görevinin dört yıl gibi kısa süreli olması okul müdürlüğü görevinin tam anlamıyla sahiplenilmemesine; iş yükünün fazla, bürokratik işlerin çokluğundan dolayı öğretim liderliği ve denetim rollerini tam anlamıyla uygulanamamasına neden olmaktadır. Ancak, okul müdürlerinden beklenti, birer öğretim lideri olarak, okulun temel görevi olan, öğretime odaklanmaları ve öğretim sürecine dahil olarak okulun etkililiğini artırmalarıdır. Bir okul müdürünün bunları gerçekleştirebilmesi için öncelikle belirlenen amaçları içselleştirmesi, kurumun yapısını tanıması, kurumun olanaklarını tespit etmesi ve karşılıklı insan ilişkilerini geliştirerek birlikte çalışma ortamı sağlaması gerekir. Okul müdürünün bunları yerine getirebilmesi için de okulun insan ve madde kaynaklarını devamlı denetlenmesi ve bu sürecin değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak okul müdürlerinin hem öğretim liderliği davranışları sergilemeleri hem de denetim görevini yerine getirmelerinde eksiklikler olduğu görülmektedir. Bundan dolayı, bu çalışmanın okul müdürünün öğretim liderliği ve ders denetimi görevine ilişkin farkındalığı artıracağı düşünülmektedir.

(26)

9

Araştırmanın Amacı

Etkili eğitim yönetimi açısından, günümüzde liderlik özelliklerine sahip okul müdürlerinin örgütün ihtiyaç duyduğu gerekli değişim ve gelişimi gerçekleştirecek, örgütünü evrensel rekabet ortamında dikkat çekici konuma getirebildiği düşünülmektedir. Aynı zamanda bir öğretim lideri olan okul müdürünün, okulda etkili bir rehberlik faaliyeti, tespit edilen eksikliklerin giderilmesi amacıyla çalışmalar yapmasını zorunlu kılmıştır. Ancak, okul müdürlerinin daha çok yönetimin bürokratik kısımları ile ilgilendikleri, değerlendirme, program geliştirme, öğretmenlerin geliştirilmesi gibi çalışmaları az yaptıkları ya da hiç yapmadıkları gözlemlenmiştir. Buradan hareketle bu çalışmada, okul müdürlerinin ders denetim faaliyetlerinin öğretimsel liderlik bağlamında değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Bu temel amacın çözümü için aşağıdaki alt amaçlara cevap aranmıştır.

1. Okul müdürleri, hangi sıklıkta ders denetimi yapmaktadır?

2. Okul müdürlerinin ders denetimine ilişkin görüşleri nelerdir?

3. Okul müdürleri, ders denetimi yaparken, denetim öncesi ve sonrası nelere dikkat etmektedir?

4. Okul müdürlerinin ders denetimlerinde öğretimsel lider olabilmelerine ilişkin görüşleri nelerdir?

5. Okul müdürleri, ders denetimi yaparken hangi sorunlarla karşılaşmaktadır?

6. Ders denetimlerinin etkili yapılmasının öğretmenler üzerindeki etkileri nelerdir?

7. Ders denetimlerinin etkili yapılmasının öğrenci üzerindeki etkileri nelerdir?

(27)

10

Araştırmanın Önemi

Eğitim kurumlarında, etkili bir eğitim öğretim ortamının oluşması için yapılan çalışmalar, eğitimi toplumun bir sorunu haline getirmiş, herkesin üzerinde düşünmesi gereken bir konuma taşımıştır. Bir okulda etkili bir eğitimin gerçekleşmesinin birinci sorumlusu okul müdürüdür. Öğrenci öğrenmesi ve performansının fazla olduğu okullarda, etkili bir okul yönetimi vardır. Etkili bir okul müdürünün, Kowalski (2003), ‘temsil etme, örgütleme, liderlik, yöneticilik, kolaylaştırıcılık, arabuluculuk, iletişim, denetim’ gibi görevlerine dikkat çekmiştir.

Okul müdürlerinin denetim görevinde süreç odaklı yönetim anlayışıyla, modern denetim ilkelerine uygun eylemler göstermesi, o kurumun etkililiği açısından oldukça önemlidir. Süreç odaklı yönetim anlayışına sahip bir okul müdürünün, öğretmenlerin kendilerini geliştirmelerine yardımcı ve destekçi olması gerekir (Özden, 2013, s.87). Bir okul müdürünün yeterlikleri, eğitim kurumunun amacına ulaşmasında etkilidir. Bundan dolayı son yıllarda ‘bir okul, müdürü kadar okuldur’ görüşü hâkimdir (Özdemir, 2014, s.7).

Mevcut yönetmelikler okul müdürüne ders denetimi yetkisi vermesine rağmen, okul müdürleri ders denetimi ile ilgili görevlerini çok fazla dikkate almamaktadır. Bu araştırmada bu eksikliklere dikkat çekmek ve ders denetimi ile ilgili yapılan çalışmalarda farkındalık oluşturmak için önemlidir.

Tanımlar

Denetim: Öğretmenlere doğrudan yardım edilmesiyle, uygulanan programın, eğitimcilerin, çalışanların geliştirilmesi ve yeni yollar bulanarak öğretimi geliştiren, okul işlevi şeklinde tanımlamaktadır (Glickman, 1990).

Ders Denetimi: Okulun genel denetimi sırasında veya bundan bağımsız olarak yapılan, öğretmenlerin branşları, göreve bağlılıkları, etkinlikleri, öğretim metotlarını uygulamadaki başarıları, Millî Eğitim Temel Kanununda bahsedilen hedeflere ulaşmadaki başarısı,

(28)

11

öğrencilerin yetişme düzeyleri ile derslerde elde edilen sonuçların okula ve çevreye etkilerinin incelendiği denetim olarak tanımlanır (MEB, 1993).

Okul Müdürü: Eğitim lideri olarak, okuldaki eğitim öğretim ve yönetim görevlerini kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge, emir ve çalışma plan ve programına uygun olarak yürüten, okulu düzene koyan ve denetleyen kişidir (MEB, 2003).

Öğretimsel Lider: Müfettişlerin, okul müdürlerinin ve öğretmenlerin eğitim öğretim işleri ile ilgili kişi ve durumları etkilemek için kullandıkları güç ve davranışı ifade eder (Şişman,

(29)

12

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bu bölümde, araştırmanın kavramsal çerçevesi verilecek olup, denetim, ders denetimi, ders denetiminin amaçları, ders denetiminin ilkeleri, okul müdürü, okul müdürünün görevleri, öğretimsel liderlik konuları üzerinde durulacaktır.

Denetim

Denetim ve yönetim, tarihsel gelişim sürecinde sürekli etkileşim içinde olmuşlardır. Zaman içinde de denetiminin işlevinde değişiklikler meydana gelmiştir. Yazarlar da denetimini farklı açılardan ele alıp, ona göre tanımlamıştır (Wiles & Bondi’den (1996) aktaran Aydın, 2016, s.4).

Harris ve Bessent, denetimi ‘yönetim alanı’ açısından; Cogan, ‘program geliştirme alanı’ açısından; Mark, Stoops ve King, ‘öğretim süreci’ açısından; Mosher ve Purgel ise ‘liderlik’ açısından ele alıp, tanım yapmışlardır (Aydın, 2016, s.5).

Hovde (2010) denetimi, değerlendirilen kişilerin bilgi edinmelerini sağlamak ve değerlendirilen kişileri yönlendirmek amacıyla kişilere ve örgütlere belli bir plan dâhilinde yapılan gözetim olarak tanımlamıştır. Glickman vd. ise (2014) denetimi, başarılı bir okulun “yapıştırıcısı” diye bir metafor kullanarak açıklamıştır. Buradaki yapıştırıcı

(30)

13

metaforu, örgütün hedefine ulaşması için, örgütün amaçları ve öğretmenlerin ihtiyaçları arasındaki bağlantıyı sağlamakla görevli olan kişilerin uyguladığı bir süreci ifade eder (Glickman vd., 2014). Genel anlamıyla denetim, kamunun ve kurumun yararı gözetilerek insanların davranışlarını kontrol etme (Taymaz, 2015, s.3), öğrenci ve veli ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığının tespiti ve bağımsız doğrulama sağlamak için belli bir plana göre yürütülen inceleme sürecidir (Turan & Zıngıl, 2013, s.38). Aydın’a (2014) göre ise denetim, örgütsel eylemlerin, belirlenen hedefler doğrultusunda, belirlenen ilke ve kanunlara uygun olup olmadığının belirlenmesi sürecidir. (Aydın, 2014, s.1). Eğitim kurumlarında denetim ise, mevcut durumun olumlu ve olumsuz yönlerinin belirlenmesi ile başlayan, değerlendirme ve geliştirme ile devam eden döngüsel bir süreçtir (Memduhoğlu,

2012). Aynı zamanda denetim eğitim kurumunun belirlediği amaçların gerçekleştirilme derecesini saptama işidir (Turan & Zıngıl, 2013, s.38). Öğretimin gelişimi için bir “pusula” görevi gören denetim çalışmaları, hem kurum hem de sınıf içi düzeyde amacına uygun olarak, hızlı işlemelidir (Erdem, 2006).

Türkiye’de denetim sözcüğü için Arapçadan dilimize geçmiş ‘teftiş’ sözcüğü daha çok kullanılmıştır. Arapçada teftiş; inceleme, soruşturma, doğruya ulaşmak için arama, araştırma ve kontrol etme anlamında kullanılmaktadır (Erdem, 1988, s. 12). Eğitim sistemimiz de ise denetim için, teftiş, kontrol, denetleme, inceleme, soruşturma, irşat, tetkik, tahkik, tahkikat; müfettiş için, denetçi, denetmen, denetim elemanı, muin, muhakkik ve murakıp sözcükleri kullanılmıştır (Açıkgöz, 2001, s.107).

Ondokuzuncu ve yirminci yüzyıllarda denetim, önceleri “inspection” diye isimlendirilen ve daha çok ‘kontrol’ işlevinin ön plana çıkarıldığı denetim anlayışından; bu gün “supervision” olarak isimlendirilen ve daha çok rehberlik etme ve böylece “öğretmenlerin mesleki gelişim ve ilerlemelerini sağlayarak, sınıf içi uygulamalarını ve öğrenci başarısını

artırmayı hedefleyen” başka bir deyişle “eğitim kalitesini artırmaya” hedefleyen yeni bir denetim anlayışının dünyada benimsendiği anlaşılmaktadır (Akinwumiju & Agabi’den (2008) aktaran, Archibong, 2012). Bu tarihsel süreçte denetim anlayışı tüm eğitim

(31)

14

paydaşlarının içinde bulunduğu işbirlikçi bir yapıya dönüşerek, geliştirmeyi amaçlayan etkileşimli bir sistem olarak ortaya çıkmıştır (Kurum & Çınkır, 2017, s.36).

Günümüzde denetim, öğrenmeyi ve öğretmeyi etkileyen tüm öğelerin birlikte ele alınarak, yapılan çalışmaların belirlenen amaçlara uygun olup olmadığının izlenmesi ve gerekli

önlemlerin alınması süreci olarak görülmektedir. Eğitim sisteminin ayrılmaz bir parçası olan denetim, amaçlanan ürünle elde edilen ürünün karşılaştırılmasıdır (Kaya, 1999, s.184). Başar (1995a, s.2) bundan dolayı denetimi, “mevcut durumun fotoğrafını çekiyormuşçasına” her yönüyle ve olduğu gibi belirleme ve bunu olması gereken, olabilecek olan ölçütleriyle karşılaştırarak değerlendirme, değerlendirme sonucu bulunan eksikleri tamamlama, varsa yanlışları doğru ile değiştirme, gereksiz olanları atma, mevcut

durumdan daha iyi olacak şekilde geliştirme işi olarak tanımlamaktadır.

Denetimi, yönetimin sadece temel süreçlerinden biri olarak kabul etmek yetersiz kalacaktır, çünkü denetim aynı zamanda diğer yönetim süreçlerinin de gözden geçirilmesine rehberlik eden bir olgu olarak farklı faaliyet ve teknikleri içerir. Bu bakımdan denetim etkinliği, planlandığı, geliştirilmiş bir liderlik kavramına dayandığı, kurumun amaç ve işlevleriyle doğrudan ilgili örgüt üyeleri tarafından benimsendiği oranında başarılı olacaktır (Aydın, 2005, s.172; Taymaz, 2015, s.7). Denetim süreci, okulun amaçları ile doğrudan ilgili olmalıdır. Denetim sürecinde öncelikli olarak denetim yapılacak kısım belirlenmeli, daha sonra denetim ölçütleri geliştirilmeli, bu ölçütlerle ilgili veriler toplanmalı, en son olarak ise toplanan verilerle ilgili çözümleme, yorumlama ve sonuca ulaşma işlemleri yapılmalıdır (Aydın, 2005, s.172-175).

Okulların denetlenme amacı, öğrencilerin belirlenen kazanımlara ulaşmaları için gerekli koşulların ne oranda sağlandığının belirlenmesi olduğu ifade edilebilir. Okulda eğitim öğretimin sunulmasından sorumlu öğretmenlerin, belirlenen amaçları gerçekleştirmek için sınıflarda dersleri işlerken neler yaptıklarının öğrenci başarısında kritik rol oynadığına dair genel bir kabul bulunmaktadır. Buna göre bir öğrencinin okulda elde ettiği kazanımlarda

(32)

15

öğretmeninin oldukça etkili olduğu; verilen eğitimin niteliğinin büyük ölçüde öğretmen niteliği ile doğru orantılı kabul edildiği (Celep, 2004, s.25) ve öğretmen niteliği ve öğretmenin yeterliliklerinin, öğrencilerin öğrenmelerini geliştirmede en önemli konumda olduğu görülmektedir (Levin, 2003). Bir eğitim kurumunda, amaçların gerçekleşmesinde en önemli konumda olan öğretmenlerin, bu rollerinin sınıf ortamında görülmesi, değerlendirilmesi ve geliştirilmesi çok önemlidir.

Denetimin Amacı ve Önemi

Bir örgütün belirlenmiş olan amaçlarına ulaşabilmesi için sahip olduğu kaynakları en etkili bir şekilde kullanması gerekir. Kaynaklarını en etkili şekilde kullanabilmesi, o örgütün amaçlarına daha rahat ulaşması ile doğru orantılıdır. Bundan dolayı kurumda görevli kişilerin sürekli olarak denetlenmesi örgütün devamlılığı ve başarısı için çok önemlidir. Örgütler temel sistem mantığı ile değerlendirildiğinde; “girdi, süreç ve çıktı” alt sistemleri görülecektir. Bu alt sistemlerin belli bir uyum içinde çalışması ve örgütün belirlediği amaçlarına ulaşması; ancak denetim alt sistemi ile mümkündür. Çıktıdaki eksikliklerin, amaçtan sapmaların daha ortaya çıkmadan belirlenmesi ve sistemin gelişmesi için denetim sistemi zorunluluktur. Örgütün amaçlarına ulaşabilmesi ve varlığını devam ettirebilmesi iyi bir denetim yapısı kurması ve bu yapının aktif bir şekilde çalışması ile mümkündür (Arabacı, 1999, s.545). Denetim ister mesleki gelişim ister öğretmen değerlendirme süreci olsun, belirli bir plan dâhilinde periyodik ve sürekli olmak durumundadır (Zepeda, 2016,

s.16). Bundan dolayı Glickman denetimin önemini “Her başarılı okulun arkasında etkili bir denetleme programı vardır.” cümlesi ile açıklamıştır (Glickman’dan aktaran, Gümüşeli, 2014, s.254).

Denetimin önemi, Devlet Denetim Elemanları Derneği’nin yayın organı olan Denetim

Dergisi’nde şu şekilde açıklanmıştır (Özden, 1992, s.3).

Denetim, sadece yanılgıyı ve yanlışlığı ortadan kaldırmaz, aykırılık ve çelişkiyi gidermez, haksızlığı ve haklılığı belirlemez, kişiliği ve onuru korur. Ulusal ve toplumsal yararı vurgular.

(33)

16

Devlete ışık tutar, oluşabilecek zararların önüne geçer. Hukuku güçlendirir. Çalışanlara güç verir. Daha başka yararları ile devlet işlerinin aydınlığı niteliğindedir. Hukuki gücün ve yaptırımların etkinliği böyle sağlanır. Devlete olan güven artar. Denetim, sorumluluk bilincinin, görev anlayışının, çalışma duygusunu oluşmasını sağlar. Unutmamalıdır ki denetim, bir baskı aracı ve yöntemi değil, sürekli olan eğitimdir.

Denetimin amacı, örgütün belirlenen amaçlarının gerçekleşme oranı tespit etmek, daha iyi sonuçlar almak için gerekli önlemleri almak ve süreci geliştirmektir. Bu amaçtan dolayı örgüt sürekli ve planlı olarak gözlemlenir, eksik yönler tespit edilir, hataların tekrarlanmaması için önlem alınır, daha sağlıklı bir işleyiş gerçekleştirmek için çalışılır (Aydın, 2014, s.1).

Denetim, tüm örgütlerde olduğu gibi eğitim kurumlarında da örgütün başarısı için en önemli süreçlerden biridir. Bu sürecin doğru işletilmesi öğretimsel beklentileri gerçekleştirmeye ve amaçlara ulaşmaya katkı sağlayacaktır (Gökyer ve Namlı, 2015,

s.712). Eğitim kurumlarında denetim ister okul müdürünce ister üst yönetim ya da müfettişlerce yapılsın, yapılan denetimde tek amaç okul etkililiğidir (Başaran, 2008, s.74; Gümüşeli, 2014, s.254). Okulun etkili olması ise “örgütsel, yönetsel ve eğitsel” amaçların gerçekleşmesi ile olanaklıdır.

Eğitim kurumlarında yapılan bir denetimde aşağıdaki hizmetler yerine getirilmişse, o denetim başarılı sayılır (Franseth’tan (1973) aktaran Taymaz, 2015, s.33):

1. Öğrencilerde olumlu davranışlar kazandırmada okulun taşıdığı sorumlulukların yerine getirilmesine,

2. Öğretmenlerin yetenekleri ile gerçek anlamda bir güven duygusunu geliştirmelerine,

3. Olguların dikkat ve işbirliği ile çözümlenmesi ışığında öğretmenlerin anlayışını değiştirmeye,

4. Öğretmeyi kolaylaştıran bir havayı yaratmaya, görevin daha iyi yollarla yapılmasında kişileri isteklendirmeye,

(34)

17

5. Eğitim kurumunda gerginlikleri azaltmaya, bir içtenlik, dostluk ve anlayış duygusunun kazandırılmasına,

6. Önemli olan problemlerin çözümlenmesine ve oluşabilecek problemlerin de önlenmesine,

7. Eğitim ve insan gelişimi alanında yapılan araştırma sonuçlarının öğrenilmesi, 8. Kullanılan öğretim metotlarının geliştirilmesine, öğretmen, öğrenci ve veli

arasındaki ilişkinin oluşturulmasına,

9. Problemlerin çözümlenmesinde bilimsel düşünme yöntemlerinin kullanılmasına, 10. Öğretmenlerin ve ilgililerin düşüncelerini açıklamaları için fırsat yaratılmasına, 11. Okullardaki eğitimin geliştirilmesine, bu amaçla paydaşların etkin bir şekilde

eğitim sürecine katılmasına,

12. İlgililerin görüşlerinin yükseltilmesine, öğrencilerin görevlerini yapmada sorumluluk kazanmalarına, yardım eder.

Gümüşeli (2014) ise okullarda yapılan denetimin temel amacını öğretmenlerin mesleki gelişimine katkı sağlama olarak açıklamıştır. Bunun için alanında uzman bir okul müdürü birebir görüşme ve gözlem yoluyla öğretmen performansını denetlemeli ve çeşitli etkinliklerle öğretmen performansını geliştirmeyi amaçlamalıdır. Bu konu ile ilgili yapılan araştırmalarda bu amacı taşımayan ve işin uzmanı olmayan kişiler tarafından yapılan denetimin eğitim öğretime bir katkısı olmadığı görülmüştür (Gümüşeli, 2014, s.252).

Denetimin Tarihçesi

Eğitim yönetimi ve denetimi alanının ilk ortaya çıktığı ve geliştiği Amerika’da denetim konusunun, devlet okullarında eğitim verilmeye başlamasına dayandırılmaktadır. 1642 yılında kabul edilen ‘Massachusett Okul Yasası’ eğitim denetiminin başlangıcı kabul edilmektedir (Daresh, 2001, s.4, akt. Aydın, 2016, s.6). Kontrol amacıyla yapılan bu

(35)

18

denetimlerde, daha çok sınıf içinde öğretmenlerin yanlış yaptığı her şeyi ortaya çıkarmak amaçlanmıştır.

Sonraki yüzyıllarda aydınlanma dönemi ve bilimin gelişmesiyle insan aklı ön plana çıkmıştır (Beycioğlu ve Dönmez, 2009, s.75). Klasik yönetim yaklaşımıyla beraber günümüz denetim anlayışının ilk belirtileri ortaya çıkmıştır. Klasik yönetim yaklaşımda denetimin daha çok teknik yönüne ağırlık verilmiştir (Başar, 1995a, s.10). Bu dönemlerde denetim kavramından daha çok teftiş ve kontrol yoluyla, baskıcı bir şekilde okulları yönetmek, sınıf içinde yapılan yanlışları ortaya çıkarmak amaçlansa da (Sullivan ve Glanz,

2005, s.14), bilimsel denetim dönemi ile öğretmenler önceden belirlenen öğretim ile ilgili amaçları hayata geçirmek üzere eğitim sistemine alınmış ve öğretmenlerin bu amaçları gerçekleştirme oranları onları izleyen yönetici ya da denetmenler tarafından kontrol

edilmiştir (İlğan, 2012, s.113). Bu dönemde, artık otokratik denetim yaklaşımlarının denetime fayda getirmediği ve bilimsel yaklaşımlara ihtiyaç duyulduğu anlaşılmıştır (Sullivan ve Glanz, 2005, s.14). Denetimin çalışanlara yardım ve onların gelişimine katkı sağlama işlevlerine demokratik denetim döneminde rastlanmakta (Sullivan ve Glanz, 2005, s.15) ve bu durum yirmi birinci yüzyılda çağdaş denetim yaklaşımları ile şekillenmektedir. “Gelişimsel denetim, farklılaştırılmış denetim, yansıtıcı denetim, meslektaş denetimi,

mentorluk ve koçluk” gibi denetim yaklaşımlarının ortaya çıkmıştır (İlğan, 2012, s.113) Çağdaş eğitim denetiminde, demokratik liderlik olgusu vardır ve okulda gelişmeyi sağlayacak olan liderin grup içinden doğması gerekliliğine inanılır. Bu anlayışta

denetmenin görevi, söz konusu liderin doğması, gelişmesi ve koşulların hazırlanması ile denetmenin öğretmenleri okulda uygulanan programların çeşitli yönlerinde liderlik rolü oynamaları için özendirmesi beklenir (Aydın, 2014, s.13).

Türk Eğitim tarihi, denetimin gelişimi yönünden incelendiğinde, Osmanlı Eğitim Sisteminde denetim hizmetlerinin hangi tarihte başladığı ve bu görevi yapanlara hangi isimlerin verildiği konusunda ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır (Taymaz, 2015, s.19). Tanzimat Dönemi'nde başladığı düşünülen denetim faaliyetlerinin ilk kez 1846 tarihli

(36)

19

‘Sıbyan Mekatibi Hocaları Efendilere İfa Olunacak Talimat’ isimli yönetmelikte denetim görevini yapacak kişiler için "Mekatibi Muin" diye söz edilmektedir (Aydın, 2014, s.227). 1862 yılında okullaşma oranının da artması sonucunda teftiş esasları belirlenmiş ve ilk defa müfettiş ismi kullanılmış, merkez ve taşra okullarını denetim görevi verilmiştir (Taymaz, 2015, s.20). II. Meşrutiyetin ilan edilmesi ile birlikte teftiş konusu da ağırlık verilmiş, 1910 yılında İlköğretim müfettişlerinin görev ve yetkilerini belirleyen ilk yönetmelik yürürlüğü konulmuştur (Aydın, 2014, s.227).

Cumhuriyet döneminde ise denetim konusuyla ilgili ilk çalışma, müfettişlik makamının kuruluşu, müfettişlerin görev ve yetkilerini düzenlemek için 1923 yılında yürürlüğe konulan Maarif Müfettişleri Talimatnamesi’dir (Taymaz, 2015, s.21). Cumhuriyet döneminde eğitim konusuna da çok önem verilmiş, müfettiş yeterliklerinin ne olması gerektiği ve seçimi konularında, 1925 yılında bir yönetmelikle bakanlık müfettişi adaylarının özelliklerinin neler olması gerektiği belirtilmiştir (Başar, 1995a, s.74). 1945 yılında yayınlanan İlköğretim Müfettişleri Staj Yönetmeliğinde, ilköğretim müfettişlerinin en az bir yıl süren zorunlu stajlarının beş ayını atandıkları bölgenin köy enstitüsünde, bir ayını milli eğitim müdürlüğünde, son altı ayını da bakanlığın belirlediği bir müfettiş yanında geçirmelerini zorunlu hale getirmiştir (Başar, 1995a, s.76). 1962 yılında yayınlanan yönetmelikte ise ilköğretim müdürlükleri, ilköğretim kurumları, türlü dershaneler, halk eğitim kurumları ve bu kurumlarda görevli öğretmenlere, rehberlik edilmesi ve onların yetiştirilmesi gibi konuları kapsamaktadır (Aydın, 2014, s.229).

3797 sayılı kanunla Millî Eğitim Bakanlığının teşkilat yapısı ve görevleri belirlenmiş, teftiş kurulu “denetim birimi” olarak belirtilmiş, bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların her türlü faaliyetlerinin denetim, inceleme ve soruşturma işlerini yürütme görevi verilmiştir (MEB,

1992). 2011 yılında yayımlanan 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Bakanlığın teşkilat yapısında yapılan yeni düzenleme ile Teftiş Kurulu Başkanlığı kaldırılarak yerine Rehberlik ve Denetim Başkanlığı kurulmuş, kuruluş amacı olarak da; bakanlık teşkilatı ve denetimin altındaki kuruluşlarda usulsüzlükleri önleyici ve özellikle eğitici ve rehberlik

(37)

20

yaklaşımının ön planda olduğu anlayışla görev yapmak üzere yetkileri çerçevesinde denetim, inceleme ve soruşturma yapma görevi verilmiştir. Kararnamede, “müfettiş” unvanı yerine “Milli Eğitim Denetçisi” ismi kullanılmıştır (MEB, 2011). 2014 yılında yayımlanan 6528 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla, Millî Eğitim Denetçiliği ve İl Eğitim Denetmenliği unvanları Maarif Müfettişi unvanıyla birleştirilerek ve Rehberlik ve Denetim Başkanlığında görev yapan Millî Eğitim Denetçileri İl Millî Eğitim Müdürlükleri bünyesinde kurulan Maarif Müfettişleri Başkanlıklarına atanmıştır. 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Rehberlik ve Denetim Başkanlığına verilen görevlerin yerine getirilmesi amacıyla Başkanlıkta Maarif Müfettişleri görevlendirilmesi gerçekleştirilmiştir (MEB, 2014b). 2016 tarihli ve 29913 sayılı Resmi Gazete yayımlanan “Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına dair 6764 sayılı Kanun’un 6 maddesinde, 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 17. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ‘Maarif Müfettişleri’ tanımları ‘Bakanlık Maarif Müfettişleri’ şeklinde değiştirilmiştir (MEB, 2016c). 20 Ağustos 2017 tarih 30160 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan MEB Teftiş Kurulu Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle ‘Rehberlik ve Denetim Başkanlığı’, ‘Teftiş Kurulu Başkanlığı’na dönüştürülmüştür (MEB, 2017).

Denetimin İlkeleri

İlkeler, örgütsel amaçların gerçekleşmesi için uyulması ve uyulmaması gereken davranışları tanımlar. İlkeler, eğitim kurumunda belirlenen amaçların gerçekleşmesi için araçtır. Eğitim kurumunun etkililiği ve verimliliğinde de ilkelerin katkısı vardır (Gökçe,

(38)

21

Denetimin ilkeleri, eğitim kurumunun denetim sürecine etki ederek, denetimin daha sorunsuz yapılmasına yardımcı olur. Denetiminde amaçlarının gerçekleşmesi, belli denetim ilkelerine göre yapılmasıyla mümkün olabilir.

Başar’a (1995a, s.2-4; 1995b, s.5-6) göre, denetim ilkeleri sekiz grupta toplanmıştır:

1. Amaçlılık: Denetimin yakın ve uzak amaçlarının birbirleriyle uyumluluk göstermesi, eksik bulma ve suçüstü yapmaya odaklanması yerine düzeltme ve geliştirme amacıyla yapılmalıdır (Cengiz, 1992, s.16).

2. Planlılık: Denetimde ulaşılmak istenilen sonuçlar önceden belirlenerek planlanırken bu durumdan etkileneceklerin de görüşlerinin alınması gereklidir. Eldeki kaynakların etkin kullanımı için de bir planlama yapılması gereklidir. Bununla birlikte denetimin planlanmış bir etkinlik olması onun değişmez olduğu anlamına

gelmez, planlama çeşitli şartlarda değişebilir. Plansız bir denetim rastgele yapılacağından denetimin sonunda herhangi bir değerlendirme de yapılamaz (Başar,1995a, s.5; Cengiz, 1992, s.16; Taymaz, 2015, s.40).

3. Süreklilik: Denetimde süreklilik sağlanamazsa eksiklikler ve yanlışlıklar gelecek denetime kadar devam edebilir. Sürekliliği sağlamanın en faydalı yolu ise denetim görevini yaymak ve kişilere özdenetimi yaptırmaktır. Okul müdürleri devamlı okulda bulundukları için sürekli denetim yapma olanağına sahiptirler. Okulda öğretmenlerin ve diğer paydaşların özdenetimli olması, okulu benimsemesi, okul müdürünün denetim yükünü azaltır (Başar, 1995a, s.5).

4. Nesnellik: Denetim kavramının en önemli özelliğidir. Çünkü nesnel olmayan bir denetim bilimsel de olmaz. Denetimde nesnelliği sağlamak için denetçi gerçek, tam ve doğru bilgiye sahip olmalı, tarafsız davranmalı, duyguları ile hareket

etmemelidir. Denetçinin yanı sıra denetim kriterleri de nesnel olmalıdır (Başar, 1995a, s.5).

5. Bütünlük: Denetlenen durum bir bütün olarak değerlendirilmeli, bir veya birkaç rastlantısal parçadan elde edilen bilgi ile bütün hakkında bir karara varılmamalıdır.

(39)

22

Denetimde sistemli düşünme egemen olmalı, bir durumu-sonucu etkileyebilecek her şey hesaba katılmalıdır. Örneğin öğrenci başarı veya başarısızlığını yalnızca öğretmene bağlamak yerine, bu olayın birden fazla etkeni olduğu düşünülmelidir. Durum tek açıdan değerlendirilmediği için yanlış da yapılmamış olur (Başar,

1995a, s.5).

6. Durumsallık: Durumun gerektirdiği koşulların etkilediği her şeyin dikkate alınmasıdır. Bu ilke, beklentileri ve değer yargılarını oluştururken koşulların gözetilmesini öngörür. Durumsal farklılıklar sonucu ve süreci etkilediği için farklı koşullarda çalışanlardan aynı sonuçları beklememek gerekir (Başar, 1995a, s.6). 7. Açıklık: Amaçlar ve süreçlerle görevlilerden ne istediği kadar denetçi eylemlerinin

yöntemi, süreci ve sonuçlarındaki açıklığıyla da alakalıdır. Gizlenen bir işte kötülük, haksızlık veya yanlışlığın olması daha olasıdır. Açıklık ilkesi ile bu gizliliğin olabilecek zararlarının önüne geçilmiş olur (Başar, 1995a, s.6; Cengiz, 1992, s.16).

8. Demokratiklik: İnsan unsurunu merkeze alan eğitim kurumlarında denetimin demokratik olma zorunluluğunu vardır. Denetçi demokratik bir lider olmakla birlikte özendirme, iş birliği, ödül ve katılımı da önermelidir. Bu ilkeye göre

denetçi denetimden etkilenen herkesin düşüncesine açık olmalı ve sürece denetimden etkilenenlerin de katılmasını sağlamalıdır (Başar, 1995a, s.6).

Cengiz (1992, s.16), eğitiminde denetimin ilkelerini; “amaçlılık, planlılık, süreklilik,

demokratiklik, bilimsellik-objektiflik, esneklik, çözümleyicilik ve birleştiricilik tutarlılık ve geçerlilik, özendiricilik ve açıklık” olarak belirtmektedir. Bunlardan çözümleyicilik-birleştiricilik ilkesiyle denetim faaliyetlerinin parçadan bütüne, özelden genele

düzenlendiğini, örgütte yer alan her şeyin eğitim kurumunun amaçlarına katkısı yönünden de genellenerek değerlendirildiğini belirtmiştir. Tutarlılık ilkesi ile de, başta bilimsellik-objektiflik ilkeleri olmak üzere tutarlı bir eyleme yönelmesinin zorunluluğu üzerinde durmuştur. Teftiş hizmetinin temelinde eleştiri olduğuna göre, eleştirmen konusuna hâkim,

(40)

23

ölçülü olmalıdır. Bu da tutarlı olmayı gerektirir. Teftiş sırasında öğretmenin başarısızlıkların ön plana çıkarılması yerine, başarılarının ön plana çıkarılarak, ilgi, istek ve heyecanın yaratılması teftişin özendiricilik ilkesini oluşturduğunu belirtir.

Gökçe (1994), denetimin çeşitli ilkelerinin olması gerektiğini belirtmiş, 1991 yılında yayımlanan MEB Teftiş ve Rehberlik Yönergesinde belirtilen ilkelere bağlı olarak şu şekilde sıralamıştır:

a. Denetim, önceden belirlenen amaçlara göre yapılır. b. Denetim belli bir plana göre yürütülür.

c. Denetim, iyi insan ilişkileri temeline dayalıdır.

d. Denetimle ilgili veriler ve denetim sonuçları denetlenenlerce açık olarak bildirilir. e. Denetim, demokratik katılımı, katılanların işbirliğini ve eşgüdümünü esas alır. f. Denetimde öğrenci, okul ve çevre koşulları dikkate alınır.

g. Denetim, eğitim etkinliklerinin tümünü içerir.

h. Denetim, başlayıp biten değil sürekliliği olan bir eylemdir. i. Denetim, nesnel bulgulara ve bilimsel esaslara dayalıdır. j. Denetim eylemleri arasında tutarlılık vardır.

k. Denetimde bireysel farklılıklar göz önünde bulundurulur.

Denetim ilkeleri, MEB Teftiş Kurulu Yönetmeliğinde ise, "Rehberlik ve Denetim İlkeleri" adı altında aşağıdaki şekilde belirtilmektedir (MEB, 2017).

1. Rehberlik ve denetim faaliyetleri ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde: a. Bireysel ve kurumsal farklılıklar ile çevresel faktörleri dikkate almalıdır.

b. Yol gösterici ve önleyici rehberliği öne çıkararak düzeltmeyi, iyileştirmeyi ve geliştirmeyi esas almalıdır.

c. İyi uygulama örneklerini yaygınlaştırmalıdır.

d. Sistemin risk alanlarının belirlenmesini ve giderilmesini sağlamalıdır. e. Usulsüzlük ve yolsuzlukları önlemelidir.

(41)

24

f. Açık, şeffaf, eşit, demokratik, bütüncül, güvenilir ve tarafsız olmalıdır. g. İşbirliğini ve katılımı esas almalıdır.

h. Başarıyı ön plana çıkarmalı, teşvik etmeli ve ödüllendirmelidir. i. Bilimsel ve objektif esaslara dayalı olmalıdır.

j. Etkili, ekonomik ve verimli olmalıdır.

Sorunsuz bir denetim ve denetimden istenilen verimi almak için denetimin bazı ilkelerinin olması gerekmektedir. Denetimcinin demokratik olması, açık ve güvenilir olması gerekmektedir. Ayrıca çalışanların içinde bulunduğu durum ile bireysel farklılıklara da

dikkat etmelidir. Denetimden önce gerekli plan ve programlar hazırlanmalı, işbirlikçi bir tutum sergilemelidir. Denetim sırasında sadece eksiklikleri belirlemekle kalmamalı rehberliği ön plana çıkararak, eksikliklerin çözümleri de ortaya koymalıdır.

Denetim Türleri

Her örgütte mutlaka denetim yapılır. Denetim yapılan örgütün amaçları, yapısı ve işleyişi denetimin türünde farklılığa yol açar. Denetim, çeşitli yönlerden ele alınarak şu şekilde türlere ayrılabilir (Kayıkçı, 2005, s.11-14):

Niteliğine göre; klasik denetim, modern denetim

Amacına göre; ders denetimi, kurum denetimi, sınav denetimi

Denetim yapacak denetmenlerin görevlendirilme şekline göre; genel denetim, özel denetim Denetim yapacak denetmen sayısına göre; bireysel denetim, grupla denetim

Eğitimde denetim ise kurum denetimi ve ders denetimi olarak ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan kurum denetimi, yönetim denetimine; ders denetimi ise öğretim denetimine karşılık gelmektedir (Balcı, 2005, s.49).

Şekil

Tablo  4’te  yasal  düzenleme  sonucu  ders  denetimlerinin  okul  müdürlerinin  kendi  sorumluluklarına  verilmesine  ilişkin  soruda  katılımcıların  cevapları  incelendiğinde  karşılanma  biçimi,  ihtiyaç  duyulma  nedeni,  olası  olumlu  sonuçları  ve
Tablo  7’de  ders  denetim  faaliyetinde  okul  müdürlerinin  öğretimsel  liderlik  bağlamındaki  rollerine ilişkin soruda katılımcıların cevapları incelendiğinde öğretimsel liderliğin varlığı,

Referanslar

Benzer Belgeler

Kurum ve Çınkır’da (2017) yaptıkları çalışmada, 2014 yılında yapılan yapılandırma ile il eğitim denetmenleri ile milli eğitim denetçilerinin

ANT UZMANLIK SPOR DALI EĞİTİMİ I (Yüzme

Sr Ders Kodu Ders Adı Alan/Dal Süre Öğretmen Yer. 1 GSM GSM TELEFONLAR FERRUH ÇELİK - MUSTAFA DÜNDAR

Bölme işlemini yapar, bölme işleminin işare�ni (÷) kullanır.. Me�n türlerini tanır. Anlamlı ve kurallı cümleler yazar. Oyun ve fiziki etkinlikler ile fiziksel

2020 2021 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI CUMHURİYET ORTAOKULU 01/03/2021 TARİHİ YÜZ YÜZE EĞİTİM

1 GTİ GEMİ TEMEL İŞLEMLERİ 5 MÜCAHİT OKUR - BİROL ATALAR. 2 TR TEKNİK RESİM 3 MÜCAHİT OKUR -

BYDF1 BYDF1 REH1 SAĞF1 COĞF1 COĞF1 MATFL1 MATFL1.. H.AY H.AY N.PLT G.ÖZT Y.KRK Y.KRK

Türkiye’de denetim konusu ile ilgili yapılan bir çalışmada, 2014 yılında yapılan değişiklikten önce de ders denetiminin okul müdürlerinin sorumlulukları arasında