• Sonuç bulunamadı

Sevginin mitolojik prensesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sevginin mitolojik prensesi"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

G

E

Z

M Ü R Ş İ T B A L A B A N L I L A R

Azra Er hath anarken

Mavi dünyaya yolculuk

“Gelin buraları görün” çağrısını yapmıştı yıllar önce. Ölümünün 10 yılında

Azra E rhat’ı sevgiyle anarken, mavi dünyaya doğru bir yolculuk yapalım

G

üneş doğarken sarı, gün boyu cı­va kıvamında lacivert, akşam üstleri kınlan dalgaların belleri mordur Akdeniz’de.

Çok seversiniz ama ürkersiniz de. E- ğer denizdeyseniz, gözlerinizi karaya çevirirsiniz tutunma içgüdüsüyle. Ma­ kilerin çevrelediği ören yerlerini görür, 4 bin yıllık Akdeniz tarihinin hangi bö­ lüğüne tanık olduğunuzu merak edersi­ niz. Sonra savaşlar gelir aklınıza. De­ nizden kıvnla kıvnla girdiğiniz Likya

kenti Aperlai’nin; sarp tepelerle çepe­ çevre sarılan Olympos’un nasıl zapte- dildiğini düşünürsünüz. Sular şarap rengine döndüğünde birer birer kıyıya çekilen tekneleri gördüğünüzde Hesio- dos’un (Î.Ö y.y.) kardeşi Perseus’a de­ diklerini bir daha okur, insanoğlunun Akdeniz’deki serüvenine hayran kalır­ sınız. Kalkan’da, yaz gecesi rahat bir uyku çekip, sabahın alacakaranlığında dingin bir şekilde uyandığınızda Home- ros'u hatırlarsınız: “Kalamaki yıldızla­

rın dünyaya en yakın olduğu yerdir.” Dinginliğinizin ve Homeros’un gö­ rüşünün “nem” olmayışıyla ilintili ol­ duğunu anlarsınız.

Tarihin ve mitolojinin labirentlerinde gezinmeye başladığınız bu rüya anla­ rında yıllar önce “Gelin, buraları gö­ rün” diyen Azra’nımı hatırlarsınız Az­ ra Erhat’ı.

“Mavi Anadolu” ve “Mavi Yolcu­ luk” kitaplarıyla Akdeniz'in taşını top­ rağını, tarihini yazan Azra’nımla bir

daha yolculuğa çıkarsınız. Dudağınızın kenarına sıkışmış bir tebessümle o koca koca insanların Mavi yolculuklarda u- çurtma uçurduğunu okur, sevinç, sevgi ve düşlerine ortak olursunuz.

Braudel, “Akdeniz demek yollar de­ mektir” diyordu. Yine Braudel, Akde­ niz'in tarihinin göçebelerle yerleşiklerin mücadelesi olduğunu söylüyordu. Bu uzun ve gözkamaştıncı tarihin en zen­ gin mirasını barındıran Anadolu, Az- ra’nım için “Mavi”ydi. Bu mavilik, de­ nizin Anadolu tarihi üstündeki belirle­ yici etkisine parmak basmak içindi bel­ ki de. O, Anadolu’yu denizden keşfet­ mişti; Sabahattin Eyuboğlu, Balıkçı ve başka arkadaşlarıyla birlikte.

Doğayı, Gökova’yı, Bodrum kıyılan

(2)

Mavi yolculuk

notları

* Azra Erhat, Halikarnas Balıkçısını (1886-1973) anma toplantılarından bi­ rinde, Balıkçının “Mavi Sürgün” adlı kitabında anlattığı Çakır Ayşe’yi gör­ mek üzere kısa bir Mavi gezi tertipler. Balıkçı’nın dostlan, Bodrum yakınla- nndaki Çökertme köyüne gider Çakır Ayşe’yi ziyaret ederler.

*1960'lı yıllarda yapılan Mavi yolcu­ luklardaki tekneler oldukça güç koşul­ lar altında yaşamayı gerektiriyordu. Örneğin “Hürriyet” teknesinde kamara yoktu. Tuvalet ihtiyacı ise Ali Fuat Kaptan’m teknenin kıç tarafına yaptığı üç tarafı çevrili kabinde gideriliyordu. Tuvaletten çıkınca hemen oradaki ko­ vayla denizden su alıp kabini temizle­ mek gerekiyordu. Fakat yolcular tekne hareket halindeyken kovayı suya atınca ellerinden kurtulup gidiyordu. Ali Fuat kaptan yedek kovayı çıkarıyor ama bir süre sonra o da denize gidiyordu. So­ nunda çözümü buldu kaptan. Kovanın ipine bir fırdöndü bağladı!

* Yine o yıllarda teknedeki yemekler yolcular tarafından sırayla yapılıyor, bulaşıklar da aynı şekilde yıkanıyordu. Yemek neyse de bulaşık sevimsiz bir iş­ ti. Bir gezide gece geç saatlere kadar ye­ mek yenir, içki içilir. Saat sabahın üçü olmuştur. Bulaşıkların yıkanması ge­ rekmektedir. Sofranın keyfini çıkaran “mutfak nöbetçilerinden biri şöyle der: “Biz bu bulaşığı yıkamayacağız. Çünkü saat 03.00 . Bugünün nöbetçileri kimlerse onlar yıkasın! *

* Bir bulaşık anısı daha: Yine Hürri­ yet teknesinde gecenin geç bir saatidir. Yemek yenmiş, içki içilmiş herkese bir yorgunluk çökmüştür. Bulaşıklar ertesi güne bırakılır. Sabah tekne hareket e- derken bulaşıklar bir çuvala dolduru­ lup suya atılır, kalın bir sicimle kıç ta­ rafa bağlanır. Bu yeni bulaşık yıkama yöntemini icat eden kişi, “Almanlar ça­

maşırlarını İkinci Dünya Savaşı sıra­ sında böyle yıkıyoriarmış, bulaşık ne­ den olmasın” demektedir. Hareket edi­ lir. Yarım mil kadar yol alınır, çuval parçalanır ve yemek takımı tencere tava ve çatal bıçaklarıyla denizi boylar. De­ rinlik yaklaşık 80 metredir. Rota deği­ şir en yakın limandan yeni mutfak takı­ mı düzülür.

* Bir anı da benden. 6 kişilik bir grup­ la mavi yolculuktayız. Kaptanlara ba­ şından tembih ettiğimiz için hiç bir yer­ leşim birimine uğramayacağız. Issız koylarda dolaşacağız. Yolculuğun 9. gününde geziye yalnız katılan bir arka­ daş, “şimdi anlıyorum” dedi. “Neyi?” dedim. “Denizcilerin neden deniz kızı gördüklerini”!

* Şimdiki Mavi yolculuklarda kulla­ nılan teknelerde ikişer kişilik kamara­ lar var ve duş-tuvaletler ayrı ayrı. Ahçı- lar var, evdeki gibi sofralar kurabiliyor­ sunuz. Kaptan, ahçı ya da miço’dan bi­ ri her gün dalıyor balık tutuyorlar.

Turlar 7 ve 15 günlük olarak yapılı­ yor. Fiyatlar sezon başında dolar ya da mark olarak belirleniyor. Bu yaz 7 gün­ lük bir tur (içki hariç) 250 dolardı.

Denizin rengi insanı davet eder nitelikte. Mavi yolculukta bu renge doyuyor insan ’sol üstte). Hürriyet teknesinin Ali Kaptanı (üstte sağda). Akdeniz’in sakin koylarından birinde nazlı naçlı süzülen tekne, fotoğrafçılar için keyifli bir malzeme kaynağı (yanda).

nı, altmışaltı bükü ve daha nice yerleri. “Hadi çocuklar bir yerlere gidelim” dedi mi, ya İda dağlarında, ya Sedir A- dalan’nda ya da Kekova’daki güzellik­ ler paylaşılacaktır demekti. “Ilyada” ve “Odysseia”sını A. K adirle birlikte; He- siodos'un “Theogonia” ve “İşler ve Günler'ini Sabahattin Eyuboğlu’yla birlikte çevirdikten sonra, kökleşmesini

istediği hümanizma inancını “Ecce Ho- mo” (İşte însan)da belgelemişti. Bu ki­ taplar ondan bize kalan değerli yapıtlar. Ama bana sorarsanız Azra’nım’dan ka­ lan güzelliklere iki şey daha eklenmeli: Mavi düşler ve sevinçler.

Azra’nım mavi yolculuksuz düşünüle­ mez. Halikarnas Balıkçısı, Sabahattin Eyuboğlu, Bedri Rahmi Eyuboğlu da

öyle. Onların bu serüvenlerinin en yakın tanıklan “Hürriyet” teknesinin kaptan- lan Ali ve Ali Fuat Eroğlu’dur. 1960’ın 27 Mayıs’ında denize indiği için “Hürri­ yet” adını alan bu tekne şimdi yaşlı bir tirhandil olarak mavi yolculuklannı sürdürüyor. Fethiye Körfezi’ndeki Taş- yaka koyu’nda, kaya mezarlannın he­ men altındaki düzlükte çakıl taşlanyla

yapılmış kocaman bir göz resmi var, üstünde de şu dizeler:

“Seni düşünürken içimde bin çakıltaşı ısınır”

Bedri Rahmi Eyuboğlu’nun dizele­ rini, 1981 yılının Mavi Yolcuları yaz­ mış oraya. Şimdi herhalde Akdeniz, Azra’nım için dalgalanyla aynı dize­ leri tekrarlıyordun ◄

(3)

Sevginin

mitolojik

prensesi

1982 yılında yitirdiğimiz. Azra Erhat, 1915 doğumluydu. İlk ve orta öğreni­ mini Belçika’da tamamlamış, Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ni bi­ tirmişti. Aynı fakültede klasik filoloji a- sistanlığı ve doçentliği görevlerinde bu­ lunan Azra Erhat daha sonraları Yeni İstanbul ve Vatan gazetelerinde çalış­ mıştı. Yunan klasiklerinden çevirileriy­ le tanınan Azra Erhat’ın kaleme aldığı yazılarının çoğu Yeni Ufuklar dergisin- dedir. Homeros’un “İlyada” ve “Ody- sseia”sını tam metin olarak A. Kadir’le birlikte Türkçeye çeviren yazar, Hesio- dos üzerine bir araştırmayı ve Sabahat­ tin Eyuboğlu ile birlikte yaptığı iki çevi­ riyi kapsayan “Hesiodos Eseri ve Kay­ nakları”™ 1977 yılında yayımlamıştı. Erhat gezi yazılarını, “Mavi Anadolu” ve “Mavi Yolculuk"ta; denemelerinin

bir kısmını “Ecce Homo (İşte İnsan)” ve “Sevgi Yönetimi” kitaplarında topla­ mıştı. Azra Erhat’ın değerli çalışmala­ rından biri de “Mitoloji Sözlüğü”dür. Can dostu Elalikarnas Balıkçısı ile ya­ zışmalarından oluşan “Mektuplarıyla Halikarnas Balıkçısı” ve çocuklar için kaleme aldığı “Troya Masalları” ölü­ münden bir yıl önce yayımlanmıştı. ◄

'Mavi yolculuk artık turlaştr

Orhan Duru (Gazeteci): "Mavi yolculuğa başlangıç ta­ rihim 1965. 1980 yılından sonra kestim. Teknelerde be­ raber olduğum insanlar ara­ sında Melih Cevdet Anday, Önay Sözer, Füıeya Koral, Robert Hanhegger, vefat e- dinceye kadar en başta Saba­ hattin Bey vardı. Onunla bir­ likte olmak, sohbetlerine ka­ tılmak çok keyif vericiydi. Sa­

bah saat ikilere kadar sohbetler sürerdi. Bizim gibi tembelleri de bazı yerleri ziyarete zorlardı. Bir defasında 3 saat dağa tırmandığımı hatırlı­ yorum. Olimpos’un tepesinde çıralar denilen bir yer var. "Ateşleri görüp geleceksiniz” dedi. Biz güneşin altında dağlara tırmandık durduk. M a­ vi yolculuk böyle birçok anıyla geçiyor. Şimdi oralardan geçerken bakıyorum da turizme rağ­ men yine doğa güzel, bir türlü yok edemiyorlar. Güçlü doğa ticarete karşı tüm gücüyle direni- yor” .

Gürol Sözen (Sanatçı): “ 1970’lerin ortalarında mavi yolculuğa başladım. Bedri Bey dönemiydi. Ancak onlarla aynı teknede yolculuk yapmadım. En son geçen yaz mavi yolculu­ ğa katıldım. Bu dönem içinde denizden hoşlanmayan bir ulus denize ilgi duydu. Önceleri kıyı­ ya kimse gitmezdi. Bir moda o- larak Bedri Rahmi ve Sabahat­

tin Eyüboğlu, Azra E ıhat’la mavi yolculuk baş­

ladı. Daha sonra aydınlar da yolculuğa çıktı. Yozlaştı demek istemiyorum, denizi sevmek gü­ zel. Ama turlar işi öyle bir hale getirdi ki, adam helikopterle mavi yolculuk yaptım diyor. Bu ma­ vi yolculuk değil tabii, denizle kıyıların uygarlık­ larının birleşimi olmalı mavi yolculuk. Eski tadı kalmasa da yine de doğayla başbaşa ¿teyitli anı­ lar yaşayabiliyorsunuz Bir keresinde denizciler il­ ginç bir kentten söz etti. Sıcaktan kaçmak için akşama doğru yola çıktık. Adamın ayağında tok- yolar. Yarım saatlik yol dedi. Tepeleri inip çık­ maya başladık. İki saat oldu. Ateş aharlarını gördük. Denizci yürümeye devam ediyordu. Ya- nımızdaki kız dönmeye kalktı. Üç buçuk saat sonra arka limana ulaştık, çok ilginç bir yerdi. Dönüşte ben arkadaşlarıma anlatacaklarımı ta­ sarlarken onlar beni konuşturmamayı kararlaş­ tırmışlar. Geldik , kimse birşey sormuyor, ben anlatmak için çatlıyorum. O gece ben gördükleri­ mi, yolda karşılaştığımız yaban domuzlarını an­ latmak için birini aradım durdum".

Jale Parla (Öğr. Gör.):T "Mavi Yolculuk’a ilk kez 1980 | yılında. Hürriyet adlı tekneyle [ çıkmıştım. Bu teknede Ali ve t Fuat kaptanlarla yapılan her | yolculuk hoş sürprizlerle dolu. J 1980’den bu güne dek üç yaz I dışında Mavi Yolculuk’a katıl-1 dım, çoğu da Hürriyet’leydi. | Bu yıl koyların kirlendiğine şa- j hit oldum. Koylar ticarileşmiş, *

gazinolarla dolmuş. Gördüğüm kadarıyla yolcu­ luk artık tura dönüştü. Mavi Tur diyorlar şimdi. Yolculuk sözcüğünün taşıdığı anlam bitti.”

PC’niz varsa, PC WORLD'iiniiz de olmalı.

Türkçe programlarınız da!

Klavyesi, monitörüyle bir bilgisayar, tek basına "bilgisayar" değildir! Onu çalıştıracak yazılımlar ve daha etkin kullanacak bilgiler olmadıkça!

PC kullanıcılarının güvenilir dergisi, bilgisayar dünyasının en popüler yayını PC WORIX>/Türkiye sadece yazıları ve incelemeleriyle PCnizden maksimum yarar elde etmenizi sağlamakla kalmıyor, aynı

zamanda abonelerine tam verimle kullanacakları Türkçe yazılımlar da sunuyor...

PC WOR1.1 >'e abone olun. PC dünyasını herkesten önce izleyin, HalOfis entegre sisteminin kimi yazılımlarını bedava, kimi yazılımlarını da çok ucuza edinme şansına sahip olun. Grafik ortamda. Türkiye için üretilmiş programlarla çalışın... Criütmayın. sadece PC WORLD Türkiye alxtneleri,

uluslararası kalitede profesyonel yazılımlara. HalOftse inanılmaz koşullarda sahip olacak...

Ayrıntılı bilgi. PC WORLD/Türkiyede...

PC WORLD

A B O N E

F O R M l

< ık : K . ı k ilk s oy u lu n itibaren u l u n u - o l m a k istiyıırııın 1 luUuı . I b o n e v i m . A b o n e l i ğ i m i n uz at ıl ma sı nı is tiy or um . hu \ıllık ulu ine b e d e li o l u n I S O . OOO II. Yİ.

İs t,mim i V A K I F L A R B A N K A S I M c e i d i y e k b y sb. i l K P b - t i Vnk.ıru İS B A N K A S I D i k i m e v i sb •V” ı” S_

l’O M A (.d Kİ 1 İ T Sti A n k a r a SiHS-ıV n o . l u h e s a b ı n a y a t ı r d ım . M a k b u z u n f o t o k o p i s i e k l e t i n

\ d t e s 1 ski < »sıııanlı S o k a k

İ t i l a n S i l e s i V b l o k K I 1 M e t it lıy e k b v t s i . m b u l

Adı/ Soyadı / Firma Adres V.D. No Tel T " " . " ' ■ „___ i J Posta kodu C U M H U R İ Y E T D E R G İ 6 E Y L Ü L 1 9 9 2 S A Y I 3 3 7

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Karnabahar bitkisinde AMF türlerinin sürgün çapı, sürgün boyu, kök uzunluğu, yaş ağırlık, kuru ağırlık ve toplam fosfor miktarı çizelge 2’de verilmiştir.. Buna

Toplantıya Hükümet adına Başbakan Yardımcıları Ek- rem Alican ve Turhan Feyzioğlu, Sanayi Bakanı Fethi Çelikbaş, Mil- li Savunma Bakanı İlhami Sancar, Ziraat

Verdiğimiz bütün örnekler, Kazaklar arasında Uluğ Bey eserlerinin ve adının çok eskiden beri tanınmış olduğunu gösteriyor. Göze çarpan bir güzel taraf da bu mevzuda

Dikitin etraf~nda bir ara~t~rma yap~lamad~~~ndan, anlam~~ ve i~levi konu- sunda kesin ~eyler söyleyemiyoruz. Ariassos ve üçkap~lar gibi Roma yerle~melerinin çok yak~n~nda

Özet: Bu çalışmada; koçlarda aşı m sezonunda semen lrüktoz, düzeltilmiş früktoz, IrCıktolizis indeksi, seminal plazma çinko, kan plazması çinko ve leslosleronun

Ayrıca mandalarda hidatidozun incelend iği bir çalışmada (Türkmen. 32) ki s t h idatik tespit edildiği ak- ciğerlerde karaciğerden daha fazla kist hidatik

Thus, the study analyzes the famous cartoon from the perspective of class conflict and criticizes it through the window of Gramscian civil society and hegemony while at the same

image before the treatment indicating a mediastinal mass of 80 x 50 mm in size and located in the right upper and anterior me- diastinum invading vena cava and brachiocephalic