• Sonuç bulunamadı

Relationship Between Serum Lipid Levels and Psychiatric Symptoms

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Relationship Between Serum Lipid Levels and Psychiatric Symptoms"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Bu çalýþma, psikiyatri polikliniðinde Mayýs 1999-Þubat 2000 ta-rihleri arasýnda gerçekleþtirildi. Ardýþýk olarak ilk kez baþvu-ran ve çalýþma kriterlerini karþýlayan 267 kiþi çalýþma kapsamý-na alýndý. Kontrol grubu psikiyatrik ve týbbi yönden saðlýklý 44 bireyden oluþtu. Çalýþma ve kontrol gruplarý; yaþ, cinsiyet ve vücut kilo indeksleri yönünden benzer idi. Çalýþma ve kontrol grubuna ilk görüþmede Derogatis tarafýndan geliþtirilen, Þahin ve Durak tarafýndan dilimize çevrilmiþ ve uyarlanmýþ olan Kýsa Semptom Envanteri (KSE) uygulandý. Bireyler, somatizas-yon, obsesif-kompulsif bozukluk, kiþiler arasý duyarlýlýk, depres-yon, anksiyete bozukluðu, hostilite, fobik anksiyete, paranoid düþünceler, psikotizm ve ek maddeler olmak üzere 10 alt grupta incelendi. Çalýþma ve kontrol bireylerinin total kolesterol, HDL-K, LDL-K, VLDL-K ve trigliserid düzeyleri ölçüldü. Depresyon ve hos-tilite alt gruplarýnda; total kolesterol düzeyi kontrol grubu ile karþýlaþtýrýldýðýnda istatistiksel olarak anlamlý düzeyde düþük bulundu (p<0.05). Lipid paramet-releri ile anksiyete gruplarý ve psikotizm arasýnda anlamlý iliþki tespit edilmedi. Sonuç olarak, total serum kolesterol, LDL-K ve TG düzeylerindeki düþüklük, depresyon ve hostilite için önemli bir faktör olabilir.

Anahtar Sözcükler: Psikiyatrik belirtiler, total kolesterol, HDL-K, LDL-K, trigliserit.

KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2001;4:241-248

SUMMARY

Relationship Between Serum Lipid Levels and Psychiatric Symptoms

This study had been performed between June 1999 and February 2000 in psychiatry outpatient clinic. 267 consecutive patients met the study criteria were included in this study. Control sub-jects consisted of 44 medically and mentally healthy persons. Control and study groups were matched by sex, age, body mass index. Brief Symptom Inventory (BSI) developed by Derogatis LR and adapted by Sahin and Durak was applied to control and study groups at the first interview. Subjects were examined as 10 subgroups for somatization, obsessive-compulsive disorder, sensi-tivity among persons, depression, anxiety disorder, hostility, pho-bic anxiety, paranoid ideation, psychotism and additional items. Total cholesterol, HDL-C, LDL-C, VLDL-C and triglyceride levels were measured in control and study subjects. Total cholesterol levels were significantly lower in the depression and hostility sub-groups (p<0.05) than the control group. No significant relation between lipid parameters and anxiety groups, and psychotism was found. As a result, low level of serum total cholesterol, LDL-C ve TG may be imporant factor for depression and hostility. Key Words: Psychiatric symptoms, total kolesterol, HDL-C, LDL-C, triglyceride.

GÝRÝÞ

Son 10 yýlda depresyon etiyolojisi için belirleyiciler bulma yolunda, kolesterol baþta olmak üzere, plazma lipid düzeylerini konu alan çok sayýda çalýþma bulun-maktadýr. Mood bozukluðu olan kiþilerde lipidlere ait anormalliklerin olduðu bildirilmiþtir (Hillbrand ve ark.

Düzeyleri Arasýndaki Ýliþki

Ramazan ÖZCANKAYA*, Namýk DELÝBAÞ**

* Doç Dr., Süleyman Demirel Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, ** Doç. Dr., Klinik Biyokimya Anabilim Dalý, ISPARTA

(2)

1997) Major depresif bozukluk tanýlý hastalarýn serum kolesterol ve trigliserid (TG) düzeylerini ölçerek saðlýklý kontrollerle karþýlaþtýrýldýðý bir çalýþmada saðlýklý kont-rollerle, depresyonlu hastalar arasýnda plazma TG düzeyleri arasýnda anlamlý bir fark bulunmamýþtýr. Buna karþýn serum kolesterolü depresyonlularda saðlýklý kontrollere göre istatistiksel olarak anlamlý ölçüde yüksek bulunmuþtur (Kýrpýnar ve ark. 1998). Yapýlan bir çalýþmada panik bozukluðu olan hastalar-da, depresyonu olan hastalara ve kontrol grubuna oranla belirgin ölçüde yüksek serum kolesterolü tespit edilmiþtir. Yüksek se-rum kolesterol düzeylerinin depres-yonlu hastalardan daha çok, panik bozukluðu olan hastalarla özdeþ-leþ-ti-ði, bunun da yüksek nora-drenerjik aktivitenin bir sonucu olabileceði düþünülmek-tedir (Bajwa ve ark. 1992). Amerikan ordusunda askerlik yapan jeneralize ank-siyete bozuk-luðu tanýlý 697 hastada yapýlan bir çalýþmada, normal popülasyona göre total kolesterol düzeylerinin daha yüksek olduðu bildirilmektedir (Freedman ve ark. 1995). Markovitz ve arkadaþlarý (1997) 23-35 yaþlarý arasýndaki 4240 eriþkini incelemiþler ve þiddetli anksiyete semptomlarý ile LDL-K düþüklüðü arasýnda anlamlý bir iliþki tespit etmiþlerdir (Markovitz ve ark. 1997). Brice, þizofrenide normal kontrol grubuna göre kan kolesterolü ve yað asitlerinde düþüklük olduðunu ve emosyonel uyarý eksikliði olan, apatik stupor tipinde en düþük kolesterol düzeyi olduðunu saptamýþtýr (Brice 1935). Pekkanen ve arkadaþlarý yaptýklarý 25 yýllýk bir izlem çalýþmasýnda, kan kolesterol düzeyi düþüklüðü ile, yaralanmalara ve kazalara baðlý ölüm riskinin art-mýþ olduðunu bulmuþlardýr. Bu ve benzeri sonuçlarýn bilinmeyen nedenlerden dolayý olabileceðini ya da þans eseri bu sonuçlara ulaþýlmýþ olu-nabi-lece-ðini belirt-mektedirler (Hakkenen ve ark. 1988). Lipid hipotezi ile kiþilik özelliklerini ya da bozukluklarýný açýklamaya çalýþan araþtýrmalar vardýr. Özellikle antisosyal kiþilik bozukluðu olan olgularda diðer kiþilik bozukluklarýna göre, daha düþük kolesterol düzeylerinin olduðu bildirilmektedir (Boston ve ark. 1996).

Biz bu çalýþmada; serum lipid düzeyleri ile herhangi bir psikiyatrik semptom grubu arasýndaki iliþkileri araþtýr-mayý amaçladýk. Bu amaçla belli bir semptom grubu normalden yüksek þiddette olan deneklerde serum lipid düzeylerini, herhangi bir semptom grubu yönünden normal olan saðlýklý kontrol grubundaki serum lipid düzeyleri ile karþýlaþtýrdýk.

GEREÇ VE YÖNTEM Çalýþma Grubu

Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Týp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Polikliniði'ne Mayýs 1999-Þubat 2000 tarihleri arasýnda ardýþýk olarak, ilk kez baþvuran hastalar çalýþma için deðerlendirilmeye alýndý. Bu hastalardan alýnan anamnez, yapýlan fizik muayene, laboratuvar incelemeleri ve konsültasyonlar sonrasýn-da; hipotroidizm, nefrotik sendrom, porfiri, diabetes mellitus, kanser, kalp hastalýðý, kronik böbrek yetme-zliði gibi hastalýklarla; alkol yada psikoaktif madde, tiazid grubu diüretikler, progesteron, östrojen, kortikos-teroid, b blokerler gibi ilaç ya da, madde kullanýmý olanlar, gebeliði olanlar ve son iki ay içerisinde psiþik bir travma öyküsü olanlar, kan lipid düzeylerini deðiþtirebileceðinden çalýþmaya alýnmadý. Ayný þekilde daha önce hiperlipidemi tanýsý almýþ ve bu nedenle diyet düzenlemesi yapýlan ya da lipid düþürücü ilaçlar kullananlar da çalýþma dýþý býrakýldý. Çalýþmayý kabul eden ve daha önce herhangi bir psikiyatrik taný almamýþ 267 kiþi çalýþmaya dahil edildi. Bu hastalarýn 111'i anksiyete bozukluðu, 91'i major depressif bozuk-luk, 22'si kiþilik bozukluðu ve 43'ü diðer psikiyatrik bozukluklar tanýsý alýyordu.

Çalýþmada, kontrol grubu; SDÜ Týp Fakültesi'ne heyet raporu (sürücü belgesi almak amacýyla yada iþe girmek için) almaya gelen ve tüm bölümlerce deðerlendirilip herhangi bir hastalýðý tanýmlanmayan, ilaç kullan-mayan ve sonuçta saðlýklý kabul edilip heyet raporu verilen ve çalýþmayý kabul eden 44 saðlýklý denekten oluþtu. Hem çalýþma, hem de kontrol grubunda 18 yaþýn altýndakiler ve 55 yaþýn üstündekiler çalýþmaya alýnmadý. Deðerlendirmeye alýnmasýna karar verilen kiþiler; cinsiyet, yaþ, boy ve kilo özellikleri yönünden kontrol ve denek grubuna benzerliði için deðerlendiril-di. Çalýþma ve kontrol grubu cinsiyet, yaþ ve vücut kilo indeksi açýsýndan uyumlu olan bireylerden seçildi. Çalýþma ve kontrol grubunun ilgili deðiþkenler yönün-den karþýlaþtýrýlmasý Tablo 1de sunulmuþtur.

Bu çalýþmada psikiyatri polikliniðine rahatsýzlýklarý nedeniyle gelen hastalara ve hiçbir rahatsýzlýðý olma-yan kontrol bireylere psikolojik semptomlarýnýn deðerlendirilmesi için Kýsa Semptom Envanterinin (KSE) Þahin ve Durak (1994) tarafýndan dilimize çevrilmiþ ve uyar-lanmýþ olan Türkçe versiyonu kul-lanýlmýþtýr. Derogatis ve Melisanados (1983) tarafýndan geliþtirilen KSE, 53 maddeden oluþan ve kendi ken-dine uygulanabilen likert tipi bir ölçektir. Çalýþmaya ka-týlan bireyler 53 maddeden oluþan semptomlarý psi-kolojik semptomlarýn kendilerine uyan þiddetine göre "hiç yok=0" ile "çok fazla var=4" arasýnda deðiþen 5

(3)

kate-goride iþaretlediler. Ölçekten alýnan toplam puan-la-rýn yüksekliði bireyin semptomlarýnýn þiddetini göstermek-tedir. Bu 53 soruda 9 alt ölçek ve 1 ek madde ölçeði bulunmaktadýr. Alt ölçekler ve testte kap-sadýklarý maddeler aþaðýda verilmiþtir.

Somatizasyon: 2, 7, 23, 29, 30, 33 ve 37. maddeler, Obsesif-Kompulsif Bozukluk: 5, 15, 26, 27, 32 ve 36. maddeler,

Kiþiler Arasý Duyarlýlýk: 20, 21, 22 ve 42. maddeler, Depresyon: 9, 16, 17, 18, 35 ve 50. maddeler,

Anksiyete Bozukluðu: 1, 12, 19, 38, 45 ve 49. madde-ler,

Hostilite: 6, 13, 40, 41 ve 46. maddeler, Fobik Anksiyete: 8, 28, 31, 43 ve 47. maddeler, Paranoid Düþünceler: 4, 10, 24, 48 ve 51. maddeler, Psikotizm: 3, 14, 34, 44 ve 53. maddeler,

Ek Maddeler :11, 25, 39 ve 52. maddeler.

Her alt ölçeði oluþturan maddelerin toplam skoru, o alt ölçeði oluþturan madde sayýsýna bölünerek, o alt ölçeðin ortalama skoru hesaplandý. Elde edilen skorlar bireyin psikolojik profilini ortaya koymakta ve bilinen psikopatolojik durumlarýn tahmin edilmesini saðla-maktadýr. Ek olarak 10 alt ölçekteki skorlarýn toplamý, toplam madde sayýsý olan 53'e bölünerek Rahatsýzlýk Ciddiyeti Ýndeksi (RCÝ) adý altýnda patolojilerin genel görünümleri verildi.

Biyokimyasal ölçümler için kan örnekleri 10-12 saatlik açlýk döneminden sonra sabah saat sekizde, turnike kullanýlarak oturur durumda ön kol yüzeyel veninden alýndý. Trigliserit, total kolesterol ve HDL-K ölçümleri Olympus AU 640 marka klinik kimya otoanalizöründe ticari kitler kullanýlarak yapýldý. LDL-K deðerleri: Kolesterol - (TG/5 + HDL-K) formülüyle, VLDL-K deðer-leri: TG/5 formülüyle hesaplandý (Anderson ve Cockayne 1993).

Ortalama, standart sapma gibi tanýmlayýcý

deðer-lendirmeler ve istatistiksel analiz SPSS 9.0 programý ile yapýldý. Çalýþma ve kontrol gruplarýnýn birbirleri ile farklý olup olmadýðýnýn kontrolünde yaþ ve vücut kilo indeksi için student t testi, cinsiyet daðýlýmlarýnýn farkýnýn kontrolü için ki kare testi uygulandý. KSE alt gruplarýnýn kontrol grubu ve çalýþma gruplarý için yapýlan deðerlendirmelerinde Levene'nin varyanslarýn eþitliði testi ve Mann-Whitney U testi kullanýldý. Varyanslarýn eþit olmadýðý durumlarda test edilmesine olanak saðlayan uygun SPSS tarafýndan hesaplanan dönüþüm deðerleri kullanýldý. Ýstatistik anlamlýlýk düzeyi 0.05 alýndý.

BULGULAR

Çalýþma kriterlerini karþýlayan toplam 311 denek çalýþ-maya alýndý. Bunlarýn 267si çalýþma grubunda, 44ü ise kontrol grubunda idi. Genel çalýþma grubunu oluþturan 267 hastanýn 195i kadýn (%73.03), 72si erkek (%26.97) olup yaþ ortalamasý 35.3±12.07 idi. Kontrol grubunu oluþturan 44 kiþinin ise 33ü (%75.0) kadýn, 11i erkekti (%25.0). Bu grubun yaþ ortalamasý ise 38.02±12.68 bulundu (Tablo 1). Çalýþma ve kontrol grubunun bazý sosyodemografik özellikleri ile RCI deðerleri Tablo 2de gösterilmiþtir.

Somatizasyon Alt Grubu

Somatizasyon alt grubunu oluþturan 206 olgunun, 54ü erkek (%26.2), 152si kadýndý (%73.8). Bu alt çalýþma grubunda yaþ ortalamasý 35.5±11.7 idi. Somatizasyon grubunu oluþturan bireylerdeki TG, kolesterol, HDL-K, LDL-K ve VLDL-K düzeyleri ortalamalarý kontrol grubuna göre, çalýþma grubunda düþük bulundu. Ancak aralarýndaki fark istatistiksel olarak anlamlý deðildi.

Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) Alt Grubu OKB çalýþma alt grubunu oluþturan 210 olgunun, 57si erkek (%27.1), 153'ü kadýndý (%72.9). Bu alt çalýþma grubunda yaþ ortalamasý 34.6±11.4 idi. OKB çalýþma alt grubunda bulunan lipid deðerleri ortalamalarý kont-rol grubuyla kýyaslandýðýnda, çalýþma grubunda tüm parametrelerde istatistiksel olarak anlamlý fark

Tablo 1. Çalýþma ve kontrol grubunun karþýlaþtýrýlmasý

Çalýþma Grubu (n=267) Kontrol Grubu (n=44)

Cinsiyet (E/K) 72/195 11/33 X2=0.273

p=0.785

Yaþ 35.30±12.07 38.02±12.68 t=1.378

p=0.169

Vücut Kilo Ýndeksi (Kg/Boy2) 26.63±4.92 26.09±4.60 t=0.684

(4)

yoktu.

Kiþilerarasý Duyarlýlýk Alt Grubu

Kiþilerarasý duyarlýlýk çalýþma alt grubunu oluþturan 201 olgunun 54'ü erkek (%26.9), 147'si kadýndý (%73.1). Bu alt çalýþma grubunda yaþ ortalamasý 33.9±11.7 idi. Kiþilerarasý duyarlýlýðýn bulunduðu 201 olgunun lipid deðerleri ortalamalarý ölçülen tüm lipid paramet-relerinde, kontrol grubundan farký istatistiksel olarak anlamlý deðildi.

Depresyon Alt Grubu

Depresyon çalýþma alt grubunu oluþturan 180 olgu-nun, 51i erkek (%28.3), 129u kadýndý (%71.7). Bu alt çalýþma grubunda yaþ ortalamasý 33.1±11.2 idi. Depresyon çalýþma alt grubunda tüm parametrelerde kontrol grubuna göre daha düþük deðerler tespit edil-mekle beraber, sadece kolesterol düzeylerindeki düþüklük istatistiksel olarak anlamlýydý (F: 1.294, t: 2.022, p: 0.044). Depresyon çalýþma grubu ile kontrol grubunda saptanan kan lipid deðerleri Tablo 3'de gös-terilmiþtir.

Anksiyete Bozukluðu Alt Grubu

Anksiyete bozukluðu çalýþma alt grubunu oluþtu-ran

200 olgunun 53'ü erkek (%26.5), 147si kadýndý (%73.5). Bu alt çalýþma grubunda yaþ ortalamasý 34.4±11.7 idi. Anksiyete bozukluðu çalýþma alt grubunda TG, koles-terol, HDL-K, LDL-K ve VLDL-K deðerleri kont-rol grubundan istatistiksel olarak anlamlý farklý deðildi. Hostilite Alt Grubu

Hostilite çalýþma alt grubunu oluþturan 168 olgunun 49'u erkek (%29.2), 119'u kadýndý (%70.8). Bu alt çalýþ-ma grubunda yaþ ortalaçalýþ-masý 32.7±11.3 idi. Hostilite çalýþma alt grubundaki lipid deðerlerinin ortalamalarý, kontrol grubu ile kýyaslandýðýnda tüm lipid paramet-relerinde düþüklük tespit edildi. Çalýþma grubundaki kolesterol ortalamasý kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlý düzeyde düþük bulundu (F: 0.794, t: 2.223, p: 0.027). Hostilite çalýþma grubu ile kontrol grubunda saptanan kan lipid deðer-leri Tablo 3de gösterilmiþtir.

Fobik Anksiyete Alt Grubu

Fobik anksiyete çalýþma alt grubunu oluþturan 124 olgunun 38i erkek (%30.6), 86sý kadýndý (%69.4). Bu alt çalýþma grubunda yaþ ortalamasý 32.2±10.9 idi. Fobik anksiyete semptomlarý olan çalýþma grubu ile, kontrol

Tablo 2. Çalýþma ve kontrol gruplarýnýn bazý sosyodemografik özellikleri ve RCI deðerleri

Çalýþma Grubu (n=267) Kontrol Grubu (n=44)

Eðitim durumu Ýlkokul 124 (%46.4) 21 (%47.7) Ortaokul 26 (%9.8) 4 (%9.1) Lise 75 (%28.1) 10 (%22.7) Yüksekokul 42 (%15.7) 9 (%20.5) Medeni hali Evli 189 (%70.8) 32 (%72.7) Bekar 67 (%25.1) 9 (%20.5) Dul 11 (%4.1) 3 (%6.8) Yaþadýðý Yer Köy 20 (%7.5) 5 (%11.4) Ýlçe 56 (%21.0) 7 (%15.9) Ýl 191 (%71.5) 32 (%72.7) Sigara alýþkanlýðý Var 93(%34.8) 10 (%22.7) Yok 174(%65.2) 34 (%77.3) RCI Deðerleri 1.66±0.74 0.38±0.15

Tablo 3. Hostilite ve depresyon alt çalýþma gruplarý ile kontrol gruplarýnýn kan lipid düzeyleri

Kontrol Hostilite Depresyon

Trigliserit 138.8±84.6 130.8±77.0 132.7±77.7

Kolesterol 187.6±28.8 175.2±34.0 175.6±36.5

HDL-K 43.1±14.7 43.1±14.7 42.1±12.5

LDL-K 110.7±28.2 110.7±28.2 105.1±29.0

(5)

grubu arasýnda istatistiksel olarak anlamlý fark yoktu. Paranoid Düþünceler Alt Grubu

Paranoid düþünceler çalýþma alt grubunu oluþturan 188 olgunun 49u erkek (%26.1), 139u kadýndý (%73.9). Bu alt çalýþma grubunda yaþ ortalamasý 33.9±11.4 idi. Paranoid düþünceler çalýþma alt grubunda kontrol grubu ile aralarýnda lipid paramet-releri açýsýndan ista-tistiksel olarak anlamlý fark yoktu.

Psikotisizm Alt Grubu

Psikotisizm çalýþma alt grubunu oluþturan 129 olgu-nun 42'si erkek (%32.6), 87'si kadýndý (%67.4). Bu alt çalýþma grubunda yaþ ortalamasý 32.9±11.5 idi. Bu çalýþma grubundaki olgularýn lipid deðerleri ortala-malarý ile, kontrol grubu arasýnda istatistiksel olarak anlamlý iliþki tespit edilmedi.

Ek Maddeler Alt Grubu

Ek maddeler çalýþma alt grubunu oluþturan 181 olgu-nun 50si erkek (%27.6), 131i kadýndý (%72.4). Bu alt çalýþma grubunda yaþ ortalamasý 34.1±12.0 idi. Bu çalýþma grubundaki bireylerin lipid deðer ortalamalarý ile kontrol grubu arasýnda istatistiksel olarak anlamlý iliþki yoktu.

TARTIÞMA VE SONUÇ

Psikiyatrik rahatsýzlýklarla ilgili lipid anormallikleri 1935 yýlýndan günümüze gelinceye kadar bir çok kez araþtýrýlmýþtýr. En fazla üzerinde durulan konular; depresyon, hostilite, anksiyete, þizofreni ve suisid ile ilgili lipid araþtýrmalarýdýr. Depresyonda kolesterol dü-zey-leri baþta olmak üzere bir çok lipid araþtýrmasý yapýlmýþtýr. Bir çalýþmada rastlantýsal olarak düþük kolesterol düzeyi saptanan yaþlý erkeklerde, depres-yonun 3 kat daha fazla olduðu görülmüþtür (Morgan ve ark. 1993). Benzer olarak kolesterol düþürücü te-da-vi alan hastalarda da depresyon daha sýk olarak bulunmuþtur. Ayný çalýþmada TG düzeyleri de incelenmiþ ve TG düzeyleri yüksek olan kiþilerde depresif semptomlarýn daha fazla olduðu bildirilmiþtir (Hillbrand ve ark. 1997). Yapýlan bir baþka çalýþmada ise depresyon, bipolar bozukluk ve þizoaffektif bozuk-luk gibi affektif bozukbozuk-luklardan dolayý hospitalize edilen 203 hastada kolesterol düzeyleri incelenmiþ ve bulgular bir süpermarket taramasýnda incelenen 1595 kiþi ve Ulusal Saðlýk ve Beslenme Programý'ndaki 11864 kiþiden oluþan kontrol grubu verileri ile karþýlaþtýrýlmýþtýr. Bu çalýþmada ayný yaþ ve cinsiyette-ki kontrollere göre, affektif bozukluðu olanlarda daha

düþük serum total kolesterol, LDL-K ve daha yüksek TG konsantrasyonlarý tespit edilmiþtir (Glueck ve ark. 1994).

Maes ve arkadaþlarý (1994) yayýnladýklarý makale-lerinde; depresyonu olanlarda kan kolesterol düzeyi ile birlikte, esterleþmiþ kolesterol oranlarýnýn da kontrol grubuna göre daha düþük olduðunu bildirmiþlerdir. Bunu destekler þekilde kolesterol düzeyinin ilaç tedavisi ile düþürülmesinin hastalarýn depresyon skorunda artýþa neden olduðu vurgulan-maktadýr (Davidson ve ark. 1996). Major depresif bozukluklarý olan olgularla normal kontrollerin karþýlaþtýrýldýðý bir baþka çalýþmada HDL-kolesterol ve total kolesterol oranlarý anlamlý düzeyde düþük bulun-muþtur (Maes ve ark. 1997).

Bizim çalýþmamýzda depresyon alt grubunda kolesterol düzeyi 175.6±36.5, kontrol grubunda ise 187.6±28.8 olarak bulundu. Diðer lipid parametrelerinde anlamlý fark bulunmazken, kolesterol düzeylerindeki düþüklük istatistiksel olarak anlamlý düzeyde idi (p=0.044). Kolesterol düzeyleri açýsýndan incelendiðinde; çalýþ-mamýzýn sonuçlarý literatürdeki bir çok çalýþmanýn (Olusi ve Fido 1996, Glueck ve ark. 1994, Maes ve ark. 1997) sonuçlarý ile uyumludur.

Serum kolesterol düzeyinin beyin kolesterol düzeyini etkilediði, beyin kolesterol düzeyinin ise; nörolojik iþlevleri etkilediði düþünülmektedir. Sinir hücrelerinde-ki kolesterol konsantrasyonu, hücrenin bulunduðu ortamdaki kolesterol içeriðinden büyük ölçüde etki-lenebilir. Sinir hücresi membran kolesterolündeki artýþ ve azalýþlar, nörotransmitter reseptör baðlanmasý da dahil, hücre membranlarýnýn bir çok iþlevini boz-maktadýr. Hayvanlarda sinaptozomal membran koleste-rolünün azalmasý serotonin reseptörlerinin sayýsýnda azalma ile iliþkili bulunmuþtur. Serotoninerjik disfonksiyon ise bilindiði gibi depresy-onla iliþkilidir (Davidson ve ark. 1996). Depresyonda kolesterol düze-yini yüksek bulan (Kýrpýnar ve ark. 1998), ya da iliþkisiz bulan (Sayar ve ark. 1998, Brown ve ark. 1994) çalýþmalar vardýr. Ancak bu çalýþmalar düþük bulanlara göre azýnlýktadýr. Çalýþma verilerimizle uyumlu olan bu çalýþmalarýn diðer çalýþmalarla çeliþk-isinin bir çok nedeni olabilir. Bunlardan en önemlileri; çalýþmaya alýnan denek grubunun yaþlarý, çalýþmalar-da depresyon þiddetinin self raporlara çalýþmalar-dayanmasý, lipid düzeylerini etkileyen ilaç kullanýmý, hastalarýn diyet alýþkanlýklarý, genetik faktörleri ve saðlýk durumlarýdýr. Bu deðiþkenler istatistiksel olarak kontrol edilebilirse, daha saðlýklý sonuçlar elde edilebilecektir.

(6)

Çalýþmamýz-da cinsiyet, yaþ ve vücut kilo indeksi, kontrol grubuyla benzer alýnarak kontrol edilmiþtir. Fakat depresyon þid-detinin tanýmlanmasýnda kullanýlan KSE, kolesterol ve þiddet iliþkisini irdelemekte sorunlara neden olmak-tadýr. Bu sorun depresyonu olan denek gruplarýnda depresyonu derecelendiren ölçeklerle giderilebilir. Ayrýca biz hastalarýn ilaç alýmlarýný ve genel saðlýk-larýný kontrol ettiðimiz halde, sadece orta yaþ denebile-cek bir grubu çalýþmaya dahil ettik. Hastalarýn diyet alýþkanlýklarý, kontrolü zor bir deðiþken olduðundan böyle bir diyet kontrolü yapmadýk. Kolesterol düþük-lüðünün, depres-yonun bir sonucu olabileceðini ileri süren araþtýrmalar oldukça iddialýdýr (Ryman 1994, Law ve ark. 1994). En azýndan bazý depresyon alt tip-lerinde bu doðru olabilir. Ýleri yorumlar için depresyon-lu olgularýn, depresif atak ve remisyon dönemlerindeki kolesterol düzeylerinin karþýlaþtýrýlmasýna gereksinim vardýr.

Bazý çalýþmalarda; TG düzeyi yüksek bulunmakla bir-likte (Glueck ve ark. 1994, Hillbrand ve ark. 1997), çalýþmamýzda depresyon grubuyla, kontrol grubu arasýndaki fark, istatistiksel olarak anlamsýzdý. TGler diyetten en fazla etkilenen lipidlerdir. TG düzeyleri yaðlý bir yemek sonrasýnda saatlerce yüksek kala-bilmekte-dir (Thompson 1991). Yapýlan bir çalýþmada; özellikle erkeklerde TG yüksekliði ile þiddet davranýþý arasýnda anlamlý iliþki tespit edilmiþtir (Fowkes ve ark. 1992). TGlerle iliþkili olarak bu çeliþkinin gideri-lebilmesi için; hem çalýþma, hem de kontrol grubundaki bireylerin çalýþma öncesi kanlarýnýn ayný saatte alýnmasý, günler önceki diyetlerinin kontrol edilmesi gibi faktörler, daha güvenilir sonuçlar için gereklidir.

Bir çok çalýþma düþük kolesterol düzeyleri ile þiddet davranýþý arasýnda bir iliþkinin olduðunu belirtmekte-dir. Kolesterol düzeylerinin düþmesi ile kiþilerde impuls kontrolünün azaldýðý ve buna baðlý olarak genel mor-talitenin arttýðý bildirilmektedir (Santiago ve Dalen 1994). Yapýlan çalýþmalarda; düþük kolesterol düzeyleri ile, suç iþleme (Hatch ve Reissell 1966), þiddet ya da agresif davraným bozukluklarý (Virkkunen ve Penttinen 1984, Virkkunen 1979), þiddete baðlý homisid, alkolle iliþkili suisidal giriþim (Virkkunen 1983), sosyal rolleri kabullenmede zayýflýk ve düþük self kontrol arasýnda (Jenkins ve ark. 1969), iliþki tanýmlanmýþtýr. Bir baþka araþtýrmada ise; lipid düþürücü ilaç (kolestiramin, gem-fibrozil) kullananlarda þiddet olaylarýnda artýþ olduðu belirtilmektedir (Wysowski ve Gross 1990). Pekkanen ve arkadaþlarý (1989), Finlandiyada yaptýklarý çalýþma-da; kan kolesterol düzeyi düþüklüðü ile þiddete baðlý

ölümleri iliþkili bulmuþlardýr. Kaplan ve arkadaþlarý yaptýklarý bir çalýþmada; 30 eriþkin cynomolgus may-mununda diyette deðiþiklikler yapýlarak, kan koles-terolünün düþürülme-si ile þiddet içeren agresif davranýþlarýn arttýðýný tespit etmiþlerdir (Kaplan ve ark. 1991). Bir baþka araþ-týrmada da; hostil davranýþlar nedeniyle göz altýna alýnanlarda, kolesterol düzeyi düþüklüðü ile suçun þiddeti veya sýklýðý arasýnda baðlantý olduðu bildirilmektedir (Boston ve ark. 1996). Yine bir baþka çalýþma; kan kolesterol düzeylerinin ilaçlarla düþürülmesinin, þiddete ve kazalara baðlý ölümlerde artmaya neden olduðunu bildirmektedir (Smith ve Pekkanen 1992).

Bizim bulgularýmýz da literatürle uyumludur. Kan kolesterol düzeyleri çalýþma grubunda 175.2±34.0, kontrol grubunda ise 187.6±28.8 olarak bulundu. Kan kolesterol düzeylerindeki düþüklüðün, çalýþma grubu ile kontrol grubu arasýndaki farký, istatistiksel olarak anlamlýydý (p=0.027).

Düþük kolesterol düzeyleri ve þiddet davranýþý arasýn-daki iliþkide; bunun serotonerjik aktivite ile ilgili oldu-ðu vurgulanmaktadýr. Serotonerjik aktivitenin hostilite ile iliþkili olduðu bildirilmektedir. Kolesterolün düþme-si-nin serotoninde azalmaya neden olacaðý ve bunun da þiddet davranýþý ile sonuçlanacaðý vurgulan-maktadýr (Mul-don ve ark. 1992, Santiago ve Dalen 1994, Virk-kunen ve Pentinen 1984). Sözü edilen çalýþ-ma sonuç-la-rý ve araþtýrçalýþ-ma verilerimiz, total kolesterol düzeylerin-de--ki düþüklüðün, hostiliteye eþlik ettiðini göstermektedir.

Bizim çalýþmamýzda anksiyete skorlarýnda çalýþma grup-larý ile kontrol gruplarý arasýnda istatistiksel ola-rak anlamlý iliþki tespit edilmedi. Bu sonuçlar lite-ratürdeki bazý çalýþmalarla (Tancer ve ark. 1990, Özdemir ve ark. 1998, Arýk ve ark. 1998, Özdemir ve ark. 1998) uyumludur. Markovitz ve arkadaþlarý (1997) ise 4240 genç eriþkini incelemiþler ve þiddetli anksiyete semptomlarý ile LDL-K düþüklüðü arasýnda anlamlý bir iliþki tespit etmiþlerdir. Bizim çalýþmamýzda da anksiyete çalýþma alt gruplarýnda LDL-K düþüklüðü tespit edildi. Ancak kontrol gruplarý ile aralarýndaki fark istatistiksel olarak anlamlý deðildi. Yamada ve arkadaþlarýnýn (1997) yaptýklarý çalýþmada ise; panik bozukluklu hastalarda total kolesterol düzeyi anlamlý oranda yüksek bulunmuþtur.

Anksiyete ve stres yaratan durumlarda kan kolesterol düzeyi yüksek olarak bulunmuþtur (Freedman ve ark. 1995, van Doornen ve van Blokland 1987). Bu

(7)

çalýþ-malardan birinde, yaygýn anksiyete bozukluðu olan 697 hastada total kolesterol düzeyleri yüksek olarak tespit edilmiþtir. Anksiyetenin neden olduðu kateko-lamin artýþýnýn lipoprotein lipazý aktive ettiði ve bunun sonucunda da kolesterol düzeylerinde artýþ gözlendiði þeklinde bir yorum getirilmektedir (Freedman ve ark. 1995). Ayrýca, özellikle panik bozukluðu olan hasta-larýn davranýþlardan kaçýnma eðilimi nedeniyle fazla aktivite göstermedikleri, bunun da panik bozukluktaki kolesterol yüksekliðinin nedeni olabileceði ileri sürülmektedir (Yamada ve ark. 1997). Yapýlan bir baþka çalýþmada ise; yaygýn anksiyete bozukluðunda kan kolesterol ve TG düzeylerinin daha yüksek olduðu bu-lun-muþtur (Kuczmierczyk ve ark. 1996). Çalýþ-malarýn çeliþmesinin nedeni, belli eþikteki anksiyete düzeyleri kolesterol düzeylerini noradrenerjik aktivite artýþý ile lipoprotein lipazý aktive edebileceði þeklinde açýklana-bilir. Anksiyete þiddeti ile kolesterol düzeyleri iliþkisini araþtýran çalýþmalar çeliþkilere açýklýk getire-bilir. Gil-dea ve arkadaþlarý (1940) þizof-reni ve manik-depresif psikozlu hastalarý 3 yýlýn üzerinde izlemiþ ve

þizofrenik hastalarda daha düþük kolesterol düzeyleri bulmuþlardýr. Randall ve Cohen (1939) ise; ajite þizofrenik hastalarda kontrol grubuna göre daha yük-sek kolesterol düzeyi tespit etmiþlerdir. Bu sonuçlar, tespit edilen kolesterol düzeylerinin psikotizmin deðil, motor aktivitenin bir ölçüsü olduðunu düþündürebilir. Bu konuda ileri çalýþmalara gereksinim vardýr. Bizim çalýþmamýzda ise; psikotizm çalýþma alt grubun-daki bireyler kontrol grubu ile karþýlaþtýrýldý. Çalýþma grubu ile kontrol grubu arasýnda istatistiksel olarak anlamlý iliþki tespit edilmedi. Olasýlýkla son araþtýr-malar ve çalýþma verilerimiz göz önüne alýndýðýnda, kolesterol düzeyleri psikozda tanýmlayýcý bir deðiþken olmaktan ziyade; motor aktiviteyle iliþkili bir faktör olabileceðini gösteriyor. Sonuç olarak, lipid düzeylerini etkileyen bir çok faktör olmasý nedeniyle bir çok çeliþ-kili araþtýrma sonucu vardýr. Total serum koles-terol, LDL-K ve TG düzeylerindeki düþüklük depresyon ve hostilite için önemli biyolojik faktörler olabilir.

Anderson SC, Cockayne S (1993) Clinical Chemistry. International Edition, Philedelphia, WB Saunders Company, s.175.

Arýk AC, Özdemir G, Gül I (1998) Yaygýn anksiyete bozuk-luðunda plazma lipid düzeyleri. 34. Ulusal Psikiyatri Kongresi Ýzmir.

Bajwa WK, Asnis GM, Sandersen WC ve ark. (1992) High cho-lesterol levels in patients with panic disorder. Am J Psychiatry, 149:376-378.

Boston PF, Dursun SM, Reveley MA (1996) Cholesterol and mental disorder. Br J Psychiatry, 169:682-689.

Brice AT (1935) The blood fats in schizophrenia. J Nerv Ment Dis, 81:613-632.

Brown SL, Salive ME, Harris TB (1994) Low cholesterolcon-centrations and severe depressive symptoms in elderly people. BMJ, 308:1328-1332.

Davidson KW, Reddy S, McGrath P (1996) Increases in depres-sion after cholesterol-lowering drug treatment. Behav Med, 22:82-84.

Derogatis LR, Melisaratos N (1983) The brief symptom inven-tory: An introductory report. Psychol Med, 13:595-605. Fowkes FGR, Leng GC, Donnan PT (1992) Serum cholesterol, triglycerides, and aggression in the general population. Lancet, 340:995-998.

Freedman DS, Byers T, Barrett DH (1995) Plasma lipid levels and psychologic characteristics in man. Am J Epidemiol, 141:507-517.

Gildea EF, Man EB, Biach RW (1940) Serum protein nonprotein nitrogen and lipoids in schizophrenic and manic-depressive psychoses. Arch Neurol Psychiatry, 43:932.

Glueck CJ, Tieger M, Kunkel R (1994) Hypocholesterolemia and affective disorders. Am J Med Sci, 308:218-225.

Hatch FT, Reissell PK, Poon-King TMW (1966) A study of coro-nary heart disease in young men: Characteristics and meta-bolic studies of patients and comparison with age-matched healthy controls. Circulation, 33:679-703.

Hillbrand M, Spitz RT, VandenBos GR (1997) Investigating the role of lipids in mood, aggression, and schizophrenia. Psychiatr Serv, 48:875-876,882.

Jenkins CD, Hames CG, Zyzanski SJ (1969) Psychological traits and serum lipids. I. Findings from the California psychological inventory. Psychosom Med, 31:115-128.

Kaplan JR, Manuck SB, Shively C (1991) The effects of fat and cholesterol on social behavior in monkeys. Psychosom Med, 53:634-642.

Kýrpýnar Ý, Çayköylü A, Coþkun Ý ve ark. (1998) Depresyonda plazma kolesterol ve trigliserid düzeyleri. Türk Psikiyatri Dergisi, 9:23-27.

Kuczmierczyk AR, Barbee JG, Bologna NA (1996) Serum cho-lesterol levels in patients with generalized anxiety disorder (GAD) and with GAD and comorbid major depression. Can J Psychiatry, 41:465-468.

Law MR, Thompson SG, Wald NJ (1994) Assessing possible hazards of reducing serum cholesterol. BMJ, 308:373-379. Maes M, Smith R, Christophe A (1997) Lower serum

(8)

sity lipoprotein cholesterol (HDL-C) in major depression and in depressed men with serious suicidal attempts: Relationship with immune-inflammatory markers. Acta Psychiatr Scand, 95:212-221.

Maes M, Delanghe J, Meltzer HY (1994) Lower degree of ester-ification of Serum cholesterol in depression: Relevance for depression and suicide research. Acta Psychiatr Scand, 90:252-258.

Markovitz JH, Smith D, Raczynski JM (1997) Lack of relations of hostility, negative affect, and high-risk behavior with low plasma lipid levels in the coronary artery risk development in young adults study. Arch Intern Med, 157:1953-1959. Morgan RE, Palinkas LA, Barrett-Connor EL ve ark. (1993) Plasma cholesterol and depressive symptoms in older men. Lancet, 341:75-79.

Muldoon MF, Kaplan JR, Manuck SB (1992) Effects of a low-fat diet on brain serotonergic responsivity in cynomolgus mon-keys. Biol Psychiatry, 31:739-742.

Olusi S, Fido AA (1996) Serum lipid concentrations in patients with major depressive disorder. Biol Psychiatry, 40:1128-1131. Özdemir G, Arýk AC, Þahin AR (1998) Panik bozukluðu olan hastalar ve saðlýklý kiþilerin serum lipid deðerlerinin karþýlaþtýrýlmasý, 34. Ulusal Psikiyatri Kongresi, Ýzmir. Pekkanen J, Nissinen A, Punsar S (1989) Serum cholesterol and risk of accidental or violent death in a 25-year fallow-up. Arch Intern Med, 149:1589-1591.

Randall LO, Cohen LH (1939) The serum lipids in schizophre-nia. Psychiatric Q, 13:441-448.

Ryman A (1994) Cholesterol, violent death, and mental disor-der. BMJ, 309: 421-422.

Santiago JM, Dalen JE (1994) Cholesterol and violent behavior. Arch Intern Med, 154:1317-1321.

Sayar K, Acar B, Atýnç N (1998) Major depresyonda kolesterol düzeyleri: Kontrollü bir çalýþma, Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 8:104-108.

Smith DG, Pekkanen J (1992) Should there be a moratorium on the use of cholesterol lowering drugs. BMJ, 304:431-434. Þahin NH, Durak A (1994) Kýsa Semptom Envanteri: Türk gençleri için uyarlanmasý. Türk Psikoloji Dergisi, 9:44-46. Tancer ME, Stein MB, Moul DE ve ark. (1990) Normal serum cholesterol in panic disorder. Biol Psychiatry, 27:99-101. Thompson GR (1991) Hiperlipidemi El Kitabý, 1. Baský, (Çev. E Tamuður), Ýstanbul, Uycan Yayýnlarý, s.3-41.

van Doornen LJP, van Blokland R (1987) Serum cholesterol: Sex specific psychological correlates during rest and stress. J Of Psychosom Res, 31(2):239-249.

Virkkunen M (1979) Serum cholesterol in antisocial per-sona-lity. Neuropsychobiology, 5:27-30.

Virkkunen M (1983) Serum cholesterol levels in homicidal offenders. Neuropsychobiology, 10:65-69.

Virkkunen M, Penttinen H (1984) Serum cholesterol in aggres-sive conduct disorder: A preliminary study. Biol Psychiatry, 19(3):435-439.

Wysowski DK, Gross TP (1990) Deaths due to accidents and violence in two recent trials of cholesterol-lowering drugs. Arch Intern Med, 150:2169-2172.

Yamada K, Tsutsumi T, Fujii I (1997) Serum cholesterol levels in patients with panic disorders: A comparison with major depression and schizophrenia. Psychiatry Clin Neurosci, 51:31-34.

Referanslar

Benzer Belgeler

A total of 84 patients (43 women, 45 men) hospital- ized in the clinic of internal medicine at the Sakarya University Medical Faculty between 1 April 2020 and 31 May 2020 and who

Okan Erdoğan, İstanbul, Turkey Özcan Erel, Ankara, Turkey Ali Gholamrezanezhad, Tahran, İran Michael Gibson, Boston, MA, USA Orhan Gökalp, İzmir, Turkey Bülent Görenek,

The pres- ent study showed statistical differences according to gender in the BMI variable (p=0.03) and in the cholesterol variable (p=0.02), and it was found that girls

High ADMA levels may cause endothelial vasodilatory dysfunction and reduced arterial elasticity especially in small arteries like the radial artery.. This study aimed to evaluate the

The current study aims to research FA diagnosis in a large sample of university students, and reveal any significant relationships with psychiatric symptoms, BMI, personal

Results: Triglyceride values were significantly higher (p=0.02), and the total cholesterol, LDL and HDL levels were lower in the study group compared to the control

This research paper also presents a framework for secure storage of data in cloud computing environment.. This framework makes use of smart contracts and access

ayrıca tortul kayaların üzerindeki topraklarda büyüyen bitkilerdeki azot miktarının da %42 daha fazla olduğu bulunmuş. Her ne kadar bu sonuçlar tortul