w
i
i
Abidin Dino’yu
kaybettik
▼Dünyaca ünlü Türk ressamı Abidin Dino, uzun yıllar dır yaşadığı Paris'te 80 yaşında öldü. Yazar, karikatü rist, sinemacı ve heykeltraş olarak da büyük üne sa hip olan Dino, 1952 yılında Paris'e yerleşmişti. Pablo Picasso, Nazım Hikmet gibi sanatçılarla da dostluğu olan Abidin Dino, iki haftadır tedavi gördüğü hastane de kansere yenik düştü. Dino’nun cenazesi 15 Aralık’ta yurda getirilecek ►20. SAYFADA
I_L_
Yöneten:
Bülent
BERKMAN
Güle Güle Ab
GÜNÜN
K
, / * 1MÖNÜSÜ
#Ankara’daki Mülkiyeliler Birliği Etkin- ı likleri’nde Levent Ebcim’in “Ekinoks”, Selim Aytaç'ın “Meksika izlenimleri” başlıklı saydam gösterilerini s a a t i 18.30’da Mülkiyeliler Birliği Salonunda, i # 4 . Avrupa Film Festivali kapsamında Erden Kıral’ın yönettiği “Mavi sürgün” % adlı filmi 15.30 ve 19.ÖO'da Italyan Kül-“ tür Merkezi’nde izleyebilirsiniz.
• •
Ressam, heykeltıraş, çok yönlü sanatçı Abidin Dino, 7 aralık günü
sabaha karşı, uzun süredir yaşadığı Paris'te öldü. Dino, 80 yaşındaydı.
M ine G. SAULNIER-Paris _
A
BİDİN Dino ‘yu dün sabah y itird ik .H a sta n e n in adı Gustave Roussy, günlerden 7 aralık, saat sabahın ikisiydi.Dostu Nazım sağ olsaydı, bü tün bu gerçekleri daha şiirsel ve daha un u tu lm ay acak biçem de söylemesini bilirdi. Ama Türki ye’nin öksüz aydınları, Nazım’ı daha önce yitirdiler.
Şimdi de Abidin...
Önu en son cumartesi akşamı gördüm.' Dünyanın en üst tekno loji har ikalar mm kullanıldığı bir hastaneydi. Ciddi doktorlar emir ler yağdırıyor, ciddi hemşireler yağan emirleri anında uyguluyor lardı. Ama Abidin, “Yaklaş...” di ye işaret etti o güzelim elleriyle. “Anlat bakalım, ne var, ne yok?”
dedi usulca. “Türkiye’de ne var, ne yok?” demekti yıllardan beri bu sorunun anlam ı. Günde iki Türk gazetesi alır, yine de anlattı- rırdı bana Türkiye’yi.
Son raporumu cumartesi akşa mı saat 17.00’de verdim Abidin’e. Terör yasasından ve Laiklik mad desinin girdiği açmazdan söz et tim. Başmı salladı.
Son Türkiye yolculuğunda Gü zin ile çekilmiş fotoğraflarının büyütülmüş biçimini gösterdim ona. Sevindi.
“Arkadaşım nasıl?” diye sordu sonra.
Arkadaşı, oğlumdu. Birlikte re sim konuşurlar, Abidin ona elle riyle yaptığı resimleri gösterir, oğ lum bilgisayarda yaptığı desenleri
anlatırdı. Abidin bu yeni teknolo jiye ilgi duyuyor, sanatta alabile ceği yeri öngörmeye çalışıyordu.
Arkadaşının onun için yaptığı son resmi getirmiştim yanımda.
“Onu buraya getirme,” dedi. “Eve dönünce görüşürsünüz,” di ye yanıtladım.
“O kesin değil,” gibilerinden sal ladı başmı.
Öleceğini biliyordu. Ama Güzin’e göstermek istemiyordu.
Beyaz çarşafların üstünde uza yıp gidiyordu ince, duygulu elle ri.
Türk aydmı öksüzdür.
Türkiye Cum huriyeti’nin geç miş yönetimleri, Abidin’i Türki ye’ye öksüz bıraktılar.
Şimdi Türkiye, Abidin öksüzü.
anatla
yoğrulmuş
bir yaşam
Abidin Dino, Yaşar Kemal'le Paris sokaklarında
23 MART 1913’de İstanbul’da doğdu. Ço cukluğu İsviçre ve Fransa’da geçti. 1925’te ailesiyle birlikte İstanbul’a gitti. Resim sa natına duyduğu büyük ilgi nedeniyle Ro- bert Kolej’deki orta eğitimini yarıda bıraka rak yalnızca resim ve karikatürle uğraşma yı seçti. Aynı yıllarda başladığı edebiyat ça lışmaları yaşamı boyunca sürdü. İlk karika tür ve desenleri 1930 yılında,” Yarın” gaze tesinde, ilk yazıları da 1931’de Fikret Adil’in çıkardığı Artist dergisinde yayınlandı. 1931’de Nazım Hikmet’in “Sesini Kaybeden Şehir”, 1932’de “Bir Ölü Evi” adlı kitapları nın kapak ve iç resimlerini yaptı. 1933’te D Gurubu’nun kuruluşunda çalıştı. Ata türk’ün isteği ile sinema öğrenimi yapmak üzere 1934’de Leningrad’a gönderildi. Len- film stüdyolarında “Türkiye’nin Kalbi An kara” filminin yönetmeni Yutkeviç’le çalış tı. 1937’ye kadar Leningrad, Moskova, Kiev ve Odessa’da “Madenciler” adlı bir filmin çekimini gerçekleştirdi.
Dino, 1937’de Londra ve Paris’e gitti. Pa
ris’te Gertrude Stein, Tristan Tzara ve Pablo Picasso gibi önde gelen sanatçılarla tanıştı. 1938’de Türkiye’ye döndü. Liman iş çilerinin resimlerini çizdi ve 1939’da Avni Arbaş, Selim Turan, Nuri iyem gibi son radan 'Yeniler’ adıyla anılacak bir gurup ressamla birlikte Liman Sergisi’ni düzenle di. Ses, Yeni Ses, Yeni Edebiyat, Serveti Fü- nun ve Yeni Adam dergilerinde çıkan yazı ve çizimleriyle yeni bir gerçekçilik kavra mı üzerinde durdu. 1940 - 41 yıllarında kar deşi Arif Dino’yla estetikle siyasetin, so yutla somutun çelişki ve bağlarını araştıra- •rak 2. Dünya Savaşından esinlenen büyük
boyutlu desenler yaptı.
1941’de İstanbul Sıkıyönetim Komutanlı ğı tarafından önce Mecitözü’ne, sonra da Adana’ya sürgüne gönderildi. 1945’e değin Adana’da “Türk Sözü” gazetesinde çalışır ken bir yandan da ilk heykel çalışmalarına başladı. 1944’te yazdığı “Kel” adlı oyunu toplatıldı.
Abidin Dino, 1951’de kökü eski Anadolu
uygarlıklarına dayanan geleneksel anlayış tan esinlenerek seramik çalışmaları yaptı. 1952’de Paris’e yerleşti. 1954’ten itibaren ser giler açmaya başladı. 1955’te “işkenceler” ve “Atom Korkusu” konulu destansı resimler sergiledi. Aynı dönemde “acı çeken insan “ teması dışında “eller” e yöneldi.
Dino, Paris’teki yaşamı süresince /Türk kültürü ile bağlantısını hiçbir zaman ko parmadan ve Avrupa’daki güncel sanat ge lişmelerini , yeni eğilimleri izleyerek öz gün bir çizgi oluşturdu. Türkiye’deki ilk ki şisel sergisini 1969’da açtı. Sonraki yıllarda karma sergilere de katıldı. Resimleri ABD’den Rusya’ya kadar çeşitli ülkelerde ki resmi ve özel koleksiyonlarda bulunan Abidin Dino, 1979’da Fransa’daki Görsel Sanatlar Ulusal Birliği’nin (UNAP) onur başkanlığına seçildi.
Dino, son iki yıl içinde Türkiye'de ve Fran sa'da açtığı sergilerinde ''Çiçekler"in yanı sı ra "Yüzler" üzerine yoğunlaşan çalışmaları nı da sergilemişti.
azım’dan Abidin’e..
NAZIM Hikmet ‘in Abidin Dino ‘ya yönelttiği bir soru, Türk şiirinin en çar pıcı dizelerinden birini oluşturur: “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin?”
Bu dize çok bilinir. Oysa Nazım, Abi din Dino için daha çok dizeler yazmıştır. Aşağıdaki şiirin adı “Abidin Dino’nun Yürüyüş Adlı Tablosu Üstüne Söylen m iştir” . Nazım Hikmet bu şiiri 13 Ma yıs 1958’te Paris’te yazmıştı:
Bu adamlar, Dino, ellerinde ışık parçalan, bu karanlıkta, Dino, bu adamlar nereye gider? Sen de, ben de, Dino, onlann arastadayız, biz de, biz de, Dino, gördük açık maviyi.