• Sonuç bulunamadı

Nereden nereye...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Nereden nereye..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

3g~L,

SAYFA

DÜNYADA BUGÜN

ALİ SİRMEN

Nereden Nereye...

Sevgili,

“Igor Stravinsky’n/n ‘Bahar Ayini’nde olduğu gi­ bi, ağır ve mahcup başlayan, gittikçe hızlanan ve sonunda baş döndürücü çılgın bir tempoya ula­ şan, o her tanıklığı yaşadığınızda, eşsiz olduğunu düşündüğünüz, doğanın bu canlanma dönemin­ de de ölünür mü hiç?” türünden bir sitem in anla­ mı da yoktur, hedefi de.

Çünkü doğanın kaotik düzeni içinde, doğum la iç içe nice ölüm de yaşanır. İnsanoğlu, zaten doğa­ dan ayn, onun seyircisi değil b ir parçası olduğuna ve baharda da nice ölüm yaşandığına göre...

Evet bu sitem in anlamı yok, istisnai haller dışın­ da, ölüm ünji kendi seçm iyor insan. Aziz Nesin’in

“Biraz Gelinmişiniz” adlı oyunundaki M ate U sta b i­ le, ne d e r / “Benim daha işim var, ben çağnlınca gitmeyeceğim, direneceğim” diye inat etse bile, sonunda o an geldiğinde tıpış tıpış gitm işti. Am a örnek belki yanlış oldu, çünkü M ate Usta’nın işi da­ ha çağrılm adan b itm işti, tıpkı Yahya Kemal’in

“Müşgül odur ki, ölmeden önce ölür kişi” dizesin­ de olduğu gibi...

ölüm ün, kişinin kendi seçim iyle, kendi eliyle o l­ duğu zaman bile yukandaki sitem bir şeye yara­ maz. Çünkü hedefi kalmamıştır, ö y le ya., ölüm için olm adık zamanı seçen kişi artık yoktur ki, sitem i­ niz hedefini bulabilsin.

Yine de Sabiha Gökçen’in ölüm ünde, sitem e t­ mesem bile hayıflandım, “Böyle günlerde de ölü­ nür müydü ki?” diye.

★★★

Sonra düşündüm Sevgili, Sabiha Gökçen neyi tem sil ediyor?

O acaba, bir toplum un çağı yakalamasını çılgın­ ca bir tutku haline getirm iş, bu am açla imkânsızın bile üstüne saldırmaya hazır, fevkalade m üstesna bir adamın tarihe ve düş gücünün sınırlanna m ey­ dan okuyan hoş b ir fantezisi m iydi?

Yoksa, o b ir toplum un önem li tarihi kazanımla- rından birinin sim gesi m iydi?

Sorunun yanıtı, o adamda da bu hafta ölen Sa­ biha G ökçen’de de değil, bizdedir.

O sıralarda “sofradaki yeri san öküzden sonra gelen” b ir cinsin bu niteliğinin en belirgin olduğu ortam da doğm uş olan b ir kız çocuğunun dünya­ nın ilk kadın savaş pilotlanndan biri olmasındaki ge­ lişm edeki büyük atılımı biz kavrayıp algılayam a- mışsak ve o kazanıma sahip çıkamam ışsak eğer, ne dersek diyelim , o fevkalade b ir insanın hoş kap­ risi olm aktan öteye geçem eyip, zaman içinde so­ larak unutulup gidecektir.

Neyse ki, gerçek bu değildir. Ve hatta Sabiha Gökçen, geri kalmış bir toplum da kadının çağdaş­ laşması, özgürleşm esi yönündeki en parlak örnek­ lerinden biri olsa bile, teki olm adığı gibi ilki de de­ ğildir.

Daha o, b ir gün bahtının bu biçim de değişece­ ğini kim senin düşünem ediği b ir köylü kızı iken, b ir­ kaç yüz kilom etre ötede, “Halife-i Rû-yi Zemin’in

payitahtında iktidarda olanlar, kadına, başı açık so­ kağa çıkm a, tek taraflı boşanm a talebinde bulun­ ma, çalışma hakkını tanıyor, gönüllü kadın çalışma taburlan kuruyor, konservatuvar açıyorlardı.

★★★

Sabiha Gökçen’i toprağa verdiğim iz günlerde ise Ankara’da, tem elini 23 Nisan 1920’de, Mustafa Kemal Paşa’nın M üdafaa-i Hukukçu arkadaşları, ve bağımsızlığın tutkunu yerel önderlerle birlikte attığı M eclis’in çatısı altında, kadının aile içindeki konumunu daha çağdaş b ir yere getirm ek için ya­ pılan yeni Medeni Kanun girişim lerinin kom isyon çalışmalannda, m aganda m açoluğun kısır m antı­ ğının fil dansı inceliğindeki örnekleriyle karşılaş­ mak insanı uzun uzun düşünm eye sevk ediyor.

Evlilik birliği sırasında edinilen değerler için mal birliğini, koltuğundan vazgeçm ek pahasına savu­ nan Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün kim i po­ litik tavırlannı beğenmeseniz, fena halde eleştirse- niz bile, bu konudaki çağdaş tavnndan dolayı onu kutlam anız gerekmez mi?

O uygar ve TBM M ’nin hikm eti vücuduna uygun bir tavır sergilerken nasıl utancımızı hafifletiyorsa, birçok alanda aydınlanma karşısında hemen ittifa k oluşturan geniş tabanlı tu tucular koalisyonu ise, kadını hâlâ san öküzün arkasında tutm ak için elin­ den geleni ardına koymazken hepim ize şu soruyu sorduruyor:

“Seksen küsur yılda nereden nereye geldik?”

Terakkiciler’in (ilerlemeci) başlattığı bu gelişm e­ nin neden ve nasıl tereddiye (gerilem eye-yozlaş- maya) dönüştüğünü saptayıp, bu acı noktaya gel­ memize yol açan nedenleri ortadan kaldırmadan, ulusal kurtuluşçulan referans veren kim i ilanlarda gördüğüm üz gibi “Onlar başardılar, biz neden ba­ şarmayalım” türü sözlerin içi boş kalıplardan öte­ ye geçem eyeceğini görm ek zorundayız.

Hani ne dem işler: “Bu kafayla gidersen aske- re/oğlum zor alırsın tezkere... ”

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

BERNARD Lewis Ermeni o- laylarına ilişkin görüşlerini Le Monde gazetesinin 16 Kasım 1993 tarihli sayısmda kendisiyle yapı­ lan söyleşide şöyle

On beĢ bölümden oluĢan kitapta sırasıyla; yazma kitap sanatları içerisinde tezhip, tezhibin tanımı, Türk tezhip sanatının kısa tarihçesi, tezhipte

Bu memleketin tarihi abideleri kadar bedii“ manzaraları da Millî servet ve mefahir mecmuasına dahil olup muhafa­ zaları umum millet kadar ayrıca her vatandaşın

Bu düşünce ile Çamlıcada o- turduğunu öğrendiğim kıymet­ li beden terbiyesi mütehassısı­ mız, mütefekkir ve konferansçı üstad Selim Sırrı Tarcan’ı

Eserleri en son Ocak 1977 de Akbank Osmanbey Sanat galeri­ sinde sergilenmiştir.. İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha

(Doğru cevap gönderen okurlarımız: M. Kemal Ardoğa, Vurol Zafer, Mert Yazgan, Yusuf Emre Köroğlu). RAKAMLAR VE

"Bir ara her gittiğim yerde benden orası için şarkı rica eder oldular.. Ben pek çok yer geziyorum ama her yere şarkı yazmadım