• Sonuç bulunamadı

YASSı HÜCRELI LARENKS KANSERINDE KLINIK ve HISTOPATOLOJIK PARAMETRELERIN SAĞKALıM ve BOYUN METASTAZı ILE ILIŞKISI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "YASSı HÜCRELI LARENKS KANSERINDE KLINIK ve HISTOPATOLOJIK PARAMETRELERIN SAĞKALıM ve BOYUN METASTAZı ILE ILIŞKISI"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

D

Drr..A

Allttu

ð Ö

ÖZ

ZA

ÐA

Ç*

*,, D

Drr..ÝÝsstteem

miih

haan

n A

AK

KIIN

N*

*,, D

Drr..M

Mu

ussttaaffaa E

ER

RD

DO

ÐA

AN

N*

*,,

D

Drr..H

üsseey

yiin

n Ç

ÇE

EL

LÝÝK

K*

*,, D

Drr..T

To

ollg

gaa K

KA

AP

PL

LA

AN

N*

*,, D

Drr..Þ

Þu

ullee E

ER

RO

ÐL

LU

U*

*

CORRELATION of CLINICAL and HISTOPATHOLOGICAL PARAMETERS to

SURVIVAL and NECK METASTASIS in LARYNGEAL SQUAMOUS CELL

CARCINOMA

Y

YA

AS

SS

SII H

ÜC

CR

RE

EL

LÝÝ L

LA

AR

RE

EN

NK

KS

S K

KA

AN

NS

SE

ER

RÝÝN

ND

DE

E K

KL

LÝÝN

NÝÝK

K vvee

H

HÝÝS

ST

TO

OP

PA

AT

TO

OL

LO

OJJÝÝK

K P

PA

AR

RA

AM

ME

ET

TR

RE

EL

LE

ER

RÝÝN

N S

SA

ÐK

KA

AL

LIIM

M vvee

B

BO

OY

YU

UN

N M

ME

ET

TA

AS

ST

TA

AZ

ZII ÝÝL

LE

E ÝÝL

LÝÝÞ

ÞK

KÝÝS

SÝÝ

ÖZET

Bu çalýþþmada larrenks kanserrli hastalarrda tedaviyyi en iyyi yyönlendirrecek parrametrre veyya parrametrrelerri arraþþtýrrmayyý amaçladýk. 39 olgu rretrros-pektif olarrak çalýþþýldý. Ýncelenen parrametrrelerr; diferransisyyon, T evrresi, N evrresi, TNM evrresi, boyyut, yyaþþ, yyerrleþþim, prreoperratif trrakeoto-mi, boyyun metastazý ve ekstrrakapsülerr yyayyýlým idi. Orrta derrece diferransiasyyon, T3 evrresi, palpabl nod varrlýðý, TNM 3.evrre, 2cm’den bü-y

yük boyyut, 60’tan büyyük yyaþþ, boyyunda metastatik nod varrlýðý, ekstrrakapsülerr yyayyýlým olmasý, suprraglottik yyerrleþþim, prreoperratif trrakeotomi varrlýðý orransal olarrak daha kýsa saðkalýma sebep olmakla birrlikte deðiþþkenlerrin alt grruplarrý ve birribirrlerri arrasýnda saðkalýma etki açýsýndan istatistiksel olarrak anlamlý farrk bulunmadý (Herrbirri için p > 0.05). Parrametrrelerr arrasý etkileþþimi gözönüne alan çok deðiþþkenli analizde bo-y

yun metastazý ile anlamlý pozitif korrelasyyon gösterren tek baðýmsýz parrametrre " palpe edilebilen nod varrlýðý" idi (p<0.05). KBB hekimi kan-serrli birr hastada boyyun muayyenesi için, en az prrimerr tümörr muayyenesine harrcayyacaðý kadarr zaman harrcamalý ve özen gösterrmelidirr. Anahtarr SSözcüklerr: Larenks kanseri, prognostik faktörler, boyun metastazý, saðkalým

SUMMARY

Aim of this study was to determine the parameter or parameters that will affect the treatment plan of patients with laryngeal cancer. 39 ca-ses were studied retrospectively. The prameters were differentiation, T stage, N stage, TNM staging, size, age, site of involvement, preoper-tive tracheatomy, neck metastasis and extracapsular spread.T3 stage, palpable node, TNM 3rd stage, size greater than 2cm, age greater than 60, neck metastasis, extracapsular spread, supraglottic involvement, preopertive tracheatomy were related to shorter survival, however non of them had significant effect on survival statistically (p > 0.05 for each ). In multivariate analysis the only independent variable related to neck metastasis was "palpable node existance" (p<0.05). Examination of the neck is as important as the examination of the primary tumo-ur in a cancer patient.

Keyy worrds: Laryngeal cancer, prognostic factors, neck metastasis, survival

*SSK Ankara Eðitim Hastanesi 1.KBB Kliniði - ANKARA Çalýþmanýn Yapýldýðý Klinik(ler) : SSK Ankara Hast. 1. KBB Kliniði Çalýþmanýn Dergiye Ulaþtýðý Tarih : 21.12.2001

Çalýþmanýn Basýma Kabul Edildiði Tarih : 31.01.2002

(2)

GÝRÝÞ

Baþ boyun kanserleri, tüm malign hastalýklarýn %5'ini, larenks kanseri ise erkeklerde malign tümörlerin %2,3'ünü kadýnlarda %0,4'ünü oluþturmaktadýr. Baþ boyun bölgesinde malignite en sýk larenkste görülmektedir (7,15). Larenks kan-serinin tedavisi son iki dekatta belirgin geliþme kaydetmiþtir. Konservatif tekniklerin geliþtirilmesi erken yakalanan kan-serlerde fizyolojik havayolu ve sesin korunmasýna izin ver-miþtir. Radyoterapi tekniklerinin iyileþmesi ve buna kemote-rapinin eklenmesiyle benzer bir durum ileri evre tümörler için de geçerli olmuþtur. Ne yazýk ki bu geliþmeler saðkalým sürelerine beklenen oranda yansýmamýþtýr (13).

Yassý hücreli larenks kanserli hastalarda en belirgin prognostik gösterge, boyunda metastatik lenf nodu bulunma-sýdýr. Baþ boyun tümörlerinin tedavi planý aðýrlýklý olarak American Joint Comitee on Cancer'in TNM evreleme siste-mine dayanmaktadýr. Tümör büyüklüðü, yeri, diferansiasyon ve temiz cerrahi sýnýrlar da prognostik belirleyicilerdir. La-renkste özellikle lenfatik drenajý zengin bölgelere yerleþen tümörler erken ve gizli metastaz yapabilmekte ve saðkalým sürelerinde ciddi düþmeye neden olmaktadýr. Saðkalýmý ký-saltan prognostik göstergelerin saptanmasý tedaviyi yönlendi-recektir.

Bu çalýþmada, prognoza etkisi olduðu bilinen, klinik ve patolojik parametrelerin boyunda metastatik tutulum ve sað-kalým sürelerini öngörme baþarýsýný karþýlaþtýrmayý ve böyle-ce tedaviyi en iyi yönlendireböyle-cek parametre veya parametrele-ri araþtýrmayý amaçladýk.

YÖNTEM VE GEREÇLER

1997-2000 yýllarý arasýnda, hastanemiz patoloji klini-ðinde yassý hücreli kanser tanýsý almýþ, daha önce tedavi gör-memiþ, kliniðimizde primer olarak larenjektomi (total/parsi-yel), boyun diseksiyonu (radikal/fonksiyonel) ve gerekli du-rumlarda radyoterapi eklenerek tedavi edilmiþ olup halen ta-kibimizde bulunan 39 olgu çalýþýldý. Çalýþmada boyun metas-tazýna ait veriler boyun diseksiyonu materyalinden alýnan bil-gilere dayandýðý için boyun diseksiyonu yapýlmamýþ vakalar çalýþmaya alýnmadý (erken evre glottik tümörler ve cerrahi uygulanamayan ileri evre hastalar). Hasta kayýtlarý retrospek-tif olarak incelenerek standart demografik bilgiler, AJCC'nin TNM sistemine göre klinik evre, patolojik materyalde metas-tatik nodal tutulum olup olmadýðý, ekstra kapsüler yayýlým olup olmadýðý, histolojik diferansiasyon düzeyi (grade), pre-operatif trakeotomi açýlýp açýlmadýðý belirlendi. Hastalarla iletiþime geçilerek halen hayatta olup olmadýklarý ve saðka-lým süreleri tespit edildi. Vakalarýn hiçbiri preoperatif dönem-de radyoterapi veya kemoterapi almamýþtý. Hiçbirindönem-de uzak metastaz saptanmayan bu hastalarýn tamamýna cerrahi tedavi uygulandý. Vakalarda larenkse yönelik olarak total ya da par-siyel larenjektomi tiplerinden biri seçilirken, boyun bölgesi için de tümörün yerleþim yeri ve lokalizasyonuna dayalý

ola-rak, tek taraflý veya bilateral olmak üzere fonksiyonel ya da radikal boyun diseksiyonu yapýldý. Postoperatif boyun disek-siyonu materyalinde histopatolojik olarak lenf nodu metasta-zý saptanan hastalara radyoterapi uygulandý.

Ýstatistiksel Analiz: Verilerin analizi SPSS 9.0 programý kullanýlarak yapýldý. Tüm deðiþkenlerin ayrý ayrý saðkalýma etkileri, Kaplan Meier testi ile analiz edildi. Deðiþken kate-gorileri arasýnda saðkalým yönünden fark olup olmadýðý, log-rank testi ile karþýlaþtýrýldý. Deðiþkenlerin birarada saðkalýma etkisini ve saðkalýmý baðýmsýz etkileyen parametrenin tespiti için, Cox Regression testi kullanýldý. Teke tek deðiþkenler ile boyun metastazý arasýnda iliþki olup olmadýðý, Spearman ko-relasyon testi ile belirlendi. Tüm deðiþkenlerin birarada bo-yun metastazý ile iliþkisini araþtýrmak için, logistic regression testi kullanýldý. Anlamlýlýk düzeyi, kuvvetine göre "p"; 0.05 veya 0.01 olarak alýndý. Tüm testler 2 yönlü (2-tailed) olarak uygulandý.

BULGULAR

Klinikopatolojik bulgular: Hasta popülasyonu 39 vaka-dan oluþuyordu ve tamamý erkekti. En genci 35, en yaþlýsý 73 olmak üzere yaþ ortalamasý 55 idi. Tümör boyutunun göster-gesi olarak, en büyük çap alýndý; en küçüðü 2cm, en büyüðü 6cm olmak üzere ortalama tümör büyüklüðü 3.17cm idi. His-topatolojik olarak 23 vaka orta derecede diferansiye, 15 vaka iyi diferansiye, 1 vaka da kötü diferansiye olarak rapor edil-miþti. Analizin saðlýklý olabilmesi için diferansiasyon katego-risindeki tek kötü diferansiye vaka orta diferansiye grubuna dahil edildi. 7 vakaya preoperatif acil trakeotomi açýlmýþtý. Tümör 25 vakada supraglottik, 14 vakada ise glottik yerle-þimli idi. Vakalarýn çoðu ileri evrede olduðu için, tümör hem glottik hem de supraglottik bölgeyi tutuyordu. Bu yüzden supraglottik bölgenin aðýrlýklý olarak tutulduðu vakalar, glot-tis ön komissür veya aritenoid önünde tutulmuþ olsa bile, supraglottik olarak kabul edildi. Vokal kordun boylu boyun-ca tutulduðu vakalar ise, tümörün büyük kýsmý supraglottik yerleþimli olsa bile glottik olarak kabul edildi. Gerçek subg-lottik tümöre rastlanmadý. TNM sistemine göre 10 vaka evre 2, 23 vaka evre 3, 6 vaka evre 4’deydi. Vakalar T ve N evre-leri ayrý ayrý gözönüne alýnarak da incelendi. 2 vaka T1, 15 vaka T2, 19 vaka T3 ve 3 vaka T4 olarak deðerlendirildi. 22 vaka N0, 11 vaka N1, 5 vaka N2 1 7vaka N3 olarak deðerlen-dirildi. Vakalarýn N evresine göre durumu ayrýca nodül bü-yüklüðü gözönüne alýnmaksýzýn "palpabl nod var" ve "pal-pabl nod yok" gruplarý altýnda da incelendi. Ameliyat mater-yalinin histopatolojik incelenmesi sonucu 20 vakada boyun-da metastatik lenf nodu tutulumu tespit edildi. Bu vakalarýn 3 tanesinde ekstrakapsüler yayýlým mevcuttu. Takip süresi en kýsa 6ay ve en uzun 37 ay olmak üzere ortalama 17 ay idi. 4 vakada exitus gerçekleþmiþti. Parametrelerin lenf nodu me-tastazýna göre daðýlýmý tablo I'de verilmiþtir.

Tablo I. Parametrelerin lenf nodu metastazýna göre daðýlýmý. VE BOYUN METASTAZI ÝLE ÝLÝÞKÝSÝ

(3)

PARAMETRE MET (+) MET (-) n=20 n=19 Diferansiasyon iyi 6(%40) 9(%60) orta 14(%58) 10(%42) T Evresi T1 2(%100) 0(%0) T2 5(%33) 10(%66) T3 11(%57) 8(%43) T4 2(%66) 1(%33) N Evresi N 0 4(%18) 18(%82) N + 16(%94) 1(%6) EVRE II 2(%20) 8(%80) III 13(%56) 10(%44) IV 5(%83) 1(%17) Boyut 2cm üstü 11(%68) 5(%32) 2cm ve altý 9(%39) 14(%61) Yaþ 60 üstü 8(%57) 6(%43) 60 ve altý 12(%48) 13(%52) Yerleþim Glottik 5(%35) 9(%65) Supraglottik 15(%60) 10(%40) Trakeotomi var 3(%42) 4(%58) yok 17(%53) 15(%47) TARTIÞMA

Larenks kanserinin tedavisi son iki dekatta belirgin ge-liþme kaydetmiþtir. Konservatif tekniklerin geliþtirilmesi er-ken yakalanan kanserlerde fizyolojik havayolu ve sesin ko-runmasýna izin vermiþtir. Radyoterapi tekniklerinin iyileþme-si ve buna kemoterapinin eklenmeiyileþme-siyle benzer bir durum ile-ri evre tümörler için de geçerli olmuþtur. Ne yazýk ki bu ge-liþmeler saðkalým sürelerine beklenen oranda yansýmamýþtýr (13). Yassý hücreli larenks kanserli hastalarda en belirgin prognostik gösterge boyunda metastatik lenf nodu bulunma-sýdýr. Baþ boyun tümörlerinin tedavi planý aðýrlýklý olarak American joint comitee on cancer'in TNM evreleme sistemi-ne dayanmaktadýr. Saðkalýmý ve boyun metastazý riskini be-lirleyen prognostik göstergelerin saptanmasý tedaviyi yönlen-direcektir.

Bu çalýþmada klinik ve patolojik parametrelerin boyun metastazý ve saðkalým süresi ile iliþkisini inceledik. Orta de-rece diferansiasyon, T3 evresi, palpabl nod varlýðý, TNM 3.evre, 2cm’den büyük boyut, 60’tan büyük yaþ, boyunda metastatik nod varlýðý, ekstrakapsüler yayýlým olmasý, sup-raglottik yerleþim, preoperatif trakeotomi varlýðý oransal ola-rak daha kýsa saðkalýma sebep olmakla birlikte deðiþkenlerin alt gruplarý ve biribirleri arasýnda saðkalýma etki açýsýndan istatistiksel olarak anlamlý fark bulunmadý (Herbiri için p > 0.05). Bu sonucu az vaka sayýsý ve kýsa takip süresine bað-lamak mümkündür. Benzer bir çalýþmada Stell 765 vaka üze-rinde çalýþtý ve saðkalýmý etkileyen parametreler olarak T ev-resi, N evev-resi, yerleþim ve diferansiasyonu belirledi. Para-metreler arasý etkileþimi gözönüne alarak yapýlan çok deðiþ-kenli analizde saðkalýmýn tek ve en anlamlý belirleyicisinin N evresi olduðunu buldu. Diðer parametreler boyun metasta-zý ihtimalini artýrdýklarý ölçüde dolaylý olarak saðkalýmý

etki-liyordu (14). Manni ve ark. 511 vakayý inceledi , çok deðiþ-kenli analizde 14 deðiþken içinde 5 tanesinin saðkalýmý ba-ðýmsýz olarak etkilediðini buldu. Bunlar; T evresi, nodal me-tastaz, diferansiasyon, yerleþim ve ülserasyon idi (8). Benzer þekilde Pera 416 vakayý inceledi , bulduðu 5 baðýmsýz prog-nostik gösterge sýrasýyla; nodal metastaz, Tevresi, histolojik evre, ülserasyon ve yerleþim idi (12).

Boyun metastazý riskinin analizi için birebir korelatif (spearman's rho) ve çok deðiþkenli (logistik regression ) test-ler kullandýk. Boyunda palpe edilebilen nod bulunmasý ile boyun metastazý arasýnda kuvvetli pozitif korelasyon mev-cuttu (r=0.753, p<0.01). TNM’e göre klinik evre ile boyun metastazý arasýnda zayýf-orta düzeyde pozitif korelasyon mevcuttu (r=0.456, p<0.01). Tümör boyutu ile boyun metas-tazý arasýnda zayýf-orta düzeyde pozitif korelasyon mevcuttu (r=0.402, p<0.05). Diðer deðiþkenler ile boyun metastazý arasýnda anlamlý korelasyon saptanmadý (Herbiri için p > 0.05). Parametreler arasý etkileþimi gözönüne alan çok deðiþ-kenli analizde boyun metastazý ile anlamlý pozitif korelasyon gösteren tek parametre " palpe edilebilen nod varlýðý" idi (p<0.05).

Çoðu yazar çalýþmalarýnda evre gruplarýný kullanmakta, bu yüzden T evresinin bireysel etkisini deðerlendirmek zor-laþmaktadýr. Gavilan ve ark. diskriminant analizi kullanarak 94 vaka üzerinde yaptýklarý çalýþmada T evresinin önemli ol-duðunu buldular (4). Stell T evresinin lenfatik metastazýn en önemli öngörenlerinden biri olduðunu yayýnladý (14). Bizim çalýþmamýzda T evresi ile boyun metastazý arasýnda anlamlý korelasyon bulunmadý. Bu sonuç çalýþmanýn tekniðine ve va-ka sayýsýnýn azlýðýna baðlanabilir, zira boyun metastazý veri-leri boyun diseksiyonu materyalinden alýnan bilgilere dayan-dýðý için boyun diseksiyonu yapýlmayan erken evre glottik tü-mörler bu çalýþmanýn dýþýnda tutulmuþ, T1 evresindeki iki va-kamýzýn ikisinde de muhtemelen supraglottik yerleþime bað-lý olarak metastaz ortaya çýkmasý T1 evresini en kötü evre ha-line sokmuþ (metastaz oraný=%100) ve istatistiksel analizin doðruluðunu engellemiþtir.

Boyunda palpe edilebilen lenf nodu bulunmasýnýn prognozu belirleyen en önemli faktör olduðu öteden beri bi-linmektedir (10). Gerçekten de boyundaki lenf nodlarýnýn du-rumu cerrahi tedavinin þeklini ve radyoterapi-kemoterapiden alýnan cevabý etkileyecektir. Lenf nodlarýnýn deðerlendiril-mesindeki dezavantaj yalancý pozitif ve yalancý negatiflerin oranýdýr : Palpe edilebilen nodu bulunmayan hastalarýn %20-40'ýnda histolojik olarak invazyon mevcutken, palpe edilebi-len nodlarýn %25-50'sinde tümör invazyonu yoktur (14). Bi-zim çalýþmamýzda boyunda palpe edilebilen nod bulunan hastalarýn %94'ünde (16/17) metastatik tutulum mevcutken %6'sýnda (1/17) metastaz bulgusu yoktu. Boyunda palpe edi-lebilen nod bulunmayan hastalarýn %82'sinde (18/22) metas-taz saptanmazken, %18'inde (4/22) metastatik tutulum mev-cuttu. Boyunda palpe edilebilen nod bulunmasý ile boyun

(4)

VE BOYUN METASTAZI ÝLE ÝLÝÞKÝSÝ

metastazý arasýnda kuvvetli pozitif korelasyon mevcuttu (r=0.753, p<0.01). Çok deðiþkenli analizde boyun metastazý ile anlamlý korelasyon gösteren tek deðiþken palpe edilebilen lenf nodu olup olmadýðýydý (logistic regression, p<0.05).

TNM sistemine göre evre ele alýndýðýnda , evre ile bo-yun metastazý arasýnda arasýnda zayýf-orta düzeyde pozitif korelasyon olduðu görüldü (r=0.456, p<0.01) .Çalýþmamýzda evre2 hastalarýn %20'sinde, evre3 hastalarýn %56'sýnda ve ev-re4 hastalarýn %83'ünde boyun metastazý görüldü. Ancak TNM evresinin, tek baþýna N evresinin boyun metastazý ile gösterdiði korelasyonu göstermemesi ilginçtir. Ortaya çýkan tabloda TNM sistemine göre ayný evrede olan iki hastadan N evresinde ileri olanýnda T evresinde ileri olanýna göre boyun metastazý görülme riski daha fazladýr. Gerçekten de T3N0M0 düzeyindeki 10 vakanýn 2'sinde boyun metastazý görülürken T1N1M0 ve T1N2cM0 olan iki vakada da boyun metastazý görülmüþtür. T3N0M0 10 vakanýn 8'i glottik yerleþimli, T1 vakalarýn her ikisi de supraglottik yerleþimli idi. Bu tablo ve çok deðiþkenli analizde TNM evresinin boyun metastazý ris-kini baðýmsýz olarak etkilemediðinin ortaya çýkmasý bu evre-leme sisteminin metastazý öngörme gücünü þüphe altýnda bý-rakmakla beraber, bu çalýþma TNM sistemini eleþtirebilecek düzeyde vaka sayýsý ve takip sürelerine sahip olmaktan uzak-týr.

Çalýþmamýzda, tümör boyutu ile boyun metastazý ara-sýnda zayýf-orta düzeyde pozitif korelasyon mevcuttu (r=0.402, p<0.05). Bunun yanýnda çok deðiþkenli analizde boyutun metastaz riskine N evresinden baðýmsýz etkisinin ol-madýðý ortaya çýktý. Öte yandan Kleinsasser'in de iþaret ettiði gibi, TNM sisteminde boyuta yer verilmemesi nedeniyle 2cm' den küçük bir supraglottik tümör T1 olarak deðerlendi-rilirken, ayný boyuttaki tümör vokal kord üzerinde bulundu-ðunda T2 olacaktýr (6).

Stell'in çalýþmasýnda çok deðiþkenli (logistic regressi-on) analiz yerleþimin boyun metastazýnýn anlamlý belirgin öngöreni olduðunu gösterdi (14). Bizim çalýþmamýzda, glot-tik tümörlerin %35'i supraglotglot-tik tümörlerin ise %60'ý boyu-na metastaz yapmýþtý. Boyunda palpe edilebilen nod bulun-madýðý halde gizli metastaz saptanan 4 vakadan 3'ü suprag-lottik yerleþimli idi. Korelasyon analizlerinde ise yerleþim ile boyun metastazý arasýnda istatistiksel olarak anlamlý iliþki bulmadýk. Bu sonuç þaþýrtýcý deðildir, çalýþma tekniði olarak boyun metastazý verileri boyun diseksiyonu materyalinden alýnan bilgilere dayandýðý için boyun diseksiyonu yapýlma-yan erken evre glottik tümörler bu çalýþmanýn dýþýnda tutul-muþ, bu da istatistiksel analizin doðruluðunu etkilemiþtir. Ay-ný sebepten ötürü çalýþmadaki supraglottik/glottik oraAy-ný bek-lenenden fazladýr.

Diferansiasyon incelemesinin zorluklarý çoktur, histo-patologlar arasýndaki deðerlendirme farklýlýklarý bir yana tek histopatoloðun ayný tümörü deðiþik zamanlardaki

deðerlen-dirmesi veya tümörün deðiþik bölgeleri arasýnda farklýlýk mevcuttur (9,11). Dahasý yerleþime göre diferansiasyon spe-sifite göstermektedir; örnek olarak vokal kord tümörlerinin çoðu iyi diferansiye iken, supraglottik yerleþimli tümörlerin çoðu kötü diferansiyedir (2). Buna raðmen Jacobsson histo-patolojik özelliklerin TNM evrelemesine üstün olduðunu sa-vunmuþtur (5). Bizim çalýþmamýzda iyi diferansiye tümör-lerde %6 oranýnda metastaza rastlanýrken orta diferansiye tü-mörlerde %58 oranýnda metastaz saptanmýþtýr (tek kötü dife-ransiye vaka orta difedife-ransiye grubunda incelendi). Korelas-yon analizlerinde aradaki fark istatistiksel olarak anlamlý de-ðildi. Stell'in çalýþmasýnda diferansiasyon ile boyun metasta-zý arasýnda birebir korelasyon bulunmakla birlikte, çok deðiþ-kenli analizde diferansiasyonun boyun metastazý üzerinde baðýmsýz etkisinin olmadýðý ortaya çýktý (14). Çoðu araþtýr-macý tümörün yerleþim, yaygýnlýk ve infiltratif büyüme ka-rakterinin prognostik olarak diferansiasyon düzeyinden daha anlamlý olduðunu düþünmektedir (1,2)

Çalýþmamýzda preoperatif trakeotomi açýlmasý ile bo-yun metastazý arasýnda anlamlý korelasyon saptanmadý. Ame-liyat öncesi açýlan trakeotominin artmýþ oranda stomal nükse ve azalmýþ saðkalým süresine sebebiyet verdiði pek çok çalýþ-mada gösterilmiþtir ancak metastaz ile iliþkisine dair delil yoktur (3,8).

SONUÇ

Kanserli hastanýn prognozunu öngörme yetisi, tedavi üzerinde kritik öneme sahiptir. Bazý eksiklerine raðmen teda-vi þeklini yönlendiren ve prognozu belirleyen en önemli kri-ter, halen TNM evreleme sistemidir. TNM sisteminde hasta ile ilgili faktörler(yaþ, cinsiyet, yayýlýma karþý immünolojik direnç), baþta diferansiasyon olmak üzere histopatolojik veri-ler gözardý edilmiþtir. Boyuta yer verilmemesi nedeniyle 2cm'den küçük bir supraglottik tümör T1 olarak deðerlendi-rilirken, ayný boyuttaki tümör vokal kord üzerinde bulundu-ðunda T2 olacaktýr. Çalýþmamýzda TNM evresinin, tek baþý-na N evresinin boyun metastazý ile gösterdiði korelasyonu göstermemesi ilginçtir, ortaya çýkan tabloda TNM sistemine göre ayný evrede olan iki hastadan N ervesinde ileri olanýnda T evresinde ileri olanýna göre boyun metastazý görülme riski daha fazladýr. Gerçekten de T3N0M0 düzeyindeki 10 vakanýn sadece 2'sinde boyun metastazý görülürken T1N1M0 ve T1N2cMo olan iki vakada da boyun metastazý görülmüþtür. T3N0M0 10 vakanýn 8'i glottik yerleþimli, T1N1M0 ve T1N2cMo vakalarýn her ikisi de supraglottik yerleþimli idi. Bu tablo ve çok deðiþkenli analizde TNM evresinin boyun metastazý riskini baðýmsýz olarak etkilemediðinin ortaya çýk-masý bu evreleme sisteminin metastazý öngörme gücünü þüp-he altýnda býrakmakla beraber bu çalýþma TNM sistemini eleþtirebilecek düzeyde vaka sayýsý ve takip sürelerine sahip olmaktan uzaktýr.

(5)

hastalarýn %94'ünde (16/17) metastatik tutulum mevcutken %6'sýnda (1/17) metastaz bulgusu yoktu. Boyunda palpe edi-lebilen nod bulunmayan hastalarýn %82'sinde (18/22) metas-taz saptanmazken, %18'inde (4/22) metastatik tutulum mev-cuttu. Boyunda palpe edilebilen nod bulunmasý ile boyun me-tastazý arasýnda kuvvetli pozitif korelasyon mevcuttu (r=0.753, p<0.01). Çok deðiþkenli analizde boyun metastazý ile anlamlý korelasyon gösteren tek deðiþken, palpe edilebilen lenf nodu olup olmadýðýydý (logistic regression, p<0.05). Bu çalýþma, bir KBB hekiminin kanserli bir hastada boyun mu-ayenesi için, en az primer tümör mumu-ayenesine harcayacaðý kadar zaman harcamasý ve özen göstermesi gerektiðini gös-termesi açýsýndan önemlidir.

KAYNAKLAR

1. BLUMLEIN H: Zur histologischen morphologie des kehl-kopfkrebses. Arch.Ohren-Nasen- Kehlkopfhelkd. 159:1004-1010, 1951

2. CLERF L H, PUTNEY J, O'KEEFE J: Carcinoma of the larynx. Laryngoscope, 58:632-641, 1948

3. ESTEBAN F, MORENO JA, DELGADO-RODRÝGUEZ M, et al: Risk factors involved in stomal recurrence following laryn-gectomy. J Laryngol Otol 107:527, 1993

4. GAVILAN J, GAVILAN C, MANOS-PUJOL M, HERRANZ J: Discriminant analysis in predicting survival of patients with cancer of the larynx or hypopharynx. Clin Otolaryngol 12: 331, 1987

5. JAKOBSSON P: Histologic grading of malignancy and prog-nosis in glottic carcinoma of the larynx. Can J Otolaryngol 4: 885-892, 1975

6. KLEINSASSER O: Tumoren des larynx und des hypop-harynx.p.149. Thieme Verlag, Stuttgart, 1987

7. KÜÇÜKSU, M.M., RUACAN A.Þ.: Klinik Onkoloji. Türk Kanser Araþtýrma ve Savaþ Yayýnlarý, Nüve Matbaasý, Ankara 446-467, 1978

8. MANNI JJ, TERHAARD CHJ, DE BOER MF, et al: Prognos-tic factors for survival in patients with T3 laryngeal carcinoma. Am J Surg 164:682, 1992

9. MULTANEN I: Histo-cytological malignncy and clinical pic-ture in epidermoid cancer of the larynx. Acta Otolaryngol. (Stockholm) 135(suppl) : 1-63,1958

10. NORRIS CM: Problems in classification and staging of cancer of the larynx. Ann Otol 72: 83-96, 1963

11. ORMEROD FC, SHAW HJ: An account of morbidity and mortality associated with total laryngectomy. J Laryngol 70: 433-452, 1956

12. PERA E, MORENO A, GALINDO L: Prognostic factors in laryngeal carcinoma. Cancer 58: 928-934, 1986

13. SINARD RJ: Cancer of the larynx.In MAYERS EN(Eds):Cancer of the head and neck, 3rd ed.W B Saunders company., Phila-delphia, p-381-417, 1996

14. STELL PM: Prognosis in laryngeal carcinoma: tumour factors. Clin Otolaryngol 15:69-81, 1990

15. YOUNG JL, ASÝRE AJ, and POLLTELL ES: SEER Program: Cancer Incidence and mortality in United States 1973-1976. BHEW Publication (NIH) 78-1837. Washington, DC, US Go-vernment Printing Office, 1978

Referanslar

Benzer Belgeler

There are some possible mechanisms for intracerebral hemorrhages after shunt insertion; a bleeding disorder, antiaggregant or anticoagulant therapy, surgery induced disseminated

Çiçek Pasajının renkli simalarından biri olan ve 1 9 4 3 yılında komi olarak çalışmaya başladığı pasajda şimdi bir restorant sahibi olan Entellektüel

mezleştirdiği kişilerden (halk tabakalarından, yoksul İnsanlar­ dan) seçmektedir, örneğin bu sergisinde «Almanya yolcuları», «Eminönü meydanı», «B

— Fransa cerrahî akade­ misi, milletler arası cerrahî kongresi gibi bir çok dünya tıp teşekküllerinin üyesi bu­ lunduğunuzu biliyoruz. Bir kaç yıl ön­

olduğu gibi, &#34;Avrupa halkları arasında giderek daha sıkı şekilde kurulacalç bir bir- liğin temellerini atmak&#34;, &#34;Avrupayı bölen engelleri kaldırarak, sosyal

Dört beş yıl önce, Bu YazAyrığılın İlk Yazı Ola- cak’ı acıyla yazarken, kimi günler sokaklarda saatlerce sebepsiz dolaşıyor, hep aynı dizeyi,. “Alıştığımız

For testing this developed software, they derive test cases from natural language requirements and then do the testing process to find the bugs.. This process involves

After finding Virtual machines and data stored in data centres are virtualize to all virtual machines (MEC Cloud Storages). Then data stored in all Virtual machines,