• Sonuç bulunamadı

Udi,Bestekar Şekerci Hafız Cemil Bey

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Udi,Bestekar Şekerci Hafız Cemil Bey"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

( * ■ * ■ * * * * * ■ * * ★ * ★ ★ ★ ★ * ★ * ★ * ★ * * * * * ★ ★ ★ * ★ * * * * * ★ * ★ ★ ★ * • * * *

1389 Hicrî

Giinüıı

1385 Rumî

*

NİSAN

î

t

SEFER

12

2 dakika

uzaması

1

«

t

¥ ü :

t

1969,

A y: 4,

Gün: 119,

Kasım: 173

N İ S A N

* Her gün şunu tekrarla: "Hayatta takip ettiğim en mü- J J hini hedef, kendi kendimin ıslahıdır.” *

î Dr. Victor Pauchet *

**¥****¥*¥♦¥¥*¥¥**¥¥*¥*¥¥*¥***¥¥*¥¥¥¥¥¥+¥¥¥¥'

Büyük Saatli Maarif Takvimi

(2)

Sular akar çeşmeden, — Dert çıkar mı eşmeden;

Bir ıınmavaıı yaram var, — Kanlanıyor deşmedin. Yemek listesi: 119 Balık, zeytinyağlı dolma, tatlı.

119 — SARIŞIN BOM BA!..,

Bankaya yeni girmiş olan bir delikanlı, orada çalışan kızlardan birine âşık olmuş, onunla nişanlanmaya kalkmış­ tı. Annesi (ıaber almea, kız hakkında gizliden tahkikata gi­ rişti. Netice hiç de iyi çıkmadı. Hafifmeşrep kızlardan biri olduğunu anladı. Akşam oğluna meseleyi açtı:

— Oğlum, seniıı, bankadaki o kızla nişanlanmak istedi­ ğini duydum. Kız hakkında tahkikata giriştim. Hiç de iyi bir kız değilmiş. I5u sevdadan vuz geç... dey'ince, delikanlı:

— Anneciğim!.., dedi. O kız, semtimizin güzel kızıdır. O kadar ki, herkes ona sarışın bomba diyor.

Annesi hiddetle bağırdı: — Patlasın! inşallah!...

11)1, BESTEKÂR ŞEKERCİ HAPIZ CEMİL BEY

1867’de İstanbul’ da doğmuştur. Şehzade camimin baş­ imamı Hasan 'iaiıir Efendinin oğludur. 16 yaşında iken, Şehzadebaşında şekerciliğe başlamış, ayrıca musiki dersle­ rine devanı etmiştir, tik hocası Sultan Mecit'in mabeyincisi Basri Beydir. 20 yaşında iken bir gün, Basri Beyle beraber Kachköye, yaşlıca bir zatı ziyarete gitmişler. Basri Bey: ‘•Oğlum, öp hocanın elini” demiş. Cemil Bey öpünce, “ Şim­ di de udunla bir taksim yap” demiş. Yapmış. Bu sefer zi­ yaret ettikleri zat: "Bir taksim yap” demiş. Onu da yapın­ ca, ihtiyar zat: "Oğlum, sen daha bir şey öğrenmemişsin” demiş. Meğer bu zat, meşhur hanende Kel Ali Beymiş. Cemil Bey derhal onun eline sarılarak kendisine ders ver­ mesini rica etmiş ye iki buçuk sene kadar ondan ders al­ ınıştır. 3912'de Hid iv Abbas Paşanın çağrısı üzerine Mısır’a gitmiş, 16 yıl orada kalarak yeni musiki makamı icat et­ miş ve 14 kasım 1928’de ölmüştür, Bir hüseyni şarkısı;

Tarhı çemenzâre bakar ağlarını

Bir güle bir hâre bakar ağlarını Nafile ben yâre bakar ağlarım

Bir güle bir hâre bakar ağlarını

TÜRK TARİHİNDEN İLGİNÇ O LA YLA R (Devam) Fransa’dan Ingiltere’ye geçildi. Kraliçe Viktorya, pa­ dişahı, Windsor sarayında kabul etmişti. Gerek hükümet ve gerekse halk tarafından yapılan şenlikler pek parlak ol­

muştu. (Devamı yarın)

yorlardı. t)ç general de ikinci Dünya Savaşında ün yapmış kumandanlardı.

5 haziranda Alman radyoları mutatları üzere, zafer marşları çalmaya başlamışlar, Fransız topraklarında bu

c --- --- --- -— --- /

\

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Oradaki lıastahanede bir müddet hekimlik ettikten sonra Avrupaya kaçıp Cenevrede bazı arkadaşlarıyla birlikte Osmanlı adıyla on beş günde bir çıkan bir

In our study, the DNA delivery from pGM-CSF containing chitosan/PVP hydrogels was examined by determination of GM-CSF expression using ELISA in NIH-3T3 cells.. After 72 h

Hem ilköğ- retim hem de lise araştırma ve kontrol grubu öğrencilerinde eğitim öncesi ile birinci eğitim sonrası ve eğitim öncesi ile ikinci eğitim sonrası

Itrî için yazdığı şiirin so:ı bölümünde ise, bu büyük beste­ cinin ölümünden çok, kaybolan eserleri için yanar ve onların. «ebediyen» kaybolacağına

Model 3‟ün analiz sonuçları, BIST Sürdürülebilirlik Endeksinde iĢlem gören bankalarda, Entelektüel Katma Değer Katsayısı (VAIC TM )‟ ı oluĢturan Ġnsan Sermayesi

Bu ölünün ne kadar büyük olduğunu, Atatürkün kendi bile hayattayken

Bu doğrultuda bireylerin örgütlerdeki etkililiklerinin belirleyici bir unsuru olarak farklı değişkenlerin yalnızlıkla olan ilişkisinin ortaya çıkarılması için yapılan

Mil­ liyete tefrika edildiği sırada roman diye haber verilen ve (roman) ismini taşıyan bu eserde, İnkılâp davaları daha açık ve «daha kat’î bir li­