• Sonuç bulunamadı

Balıkçı merhaba:Balıkçının sürgünü, Anadolu'nun İstanbul'a açılışı olmuştur

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Balıkçı merhaba:Balıkçının sürgünü, Anadolu'nun İstanbul'a açılışı olmuştur"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET

24 Ekim 1973

r * "«■— --- —— —— ■ - —... - « L

3

--- j ,

Bugün... Bu gece...

BEYOĞLU

• ATLAS (44 08 35) Çılgın ve Cesur / Top ol the Heap: Christopher St. John, Paula Kelly.

• DÜNYA (48 93 81) Cehen­ nemde İki Adam / Hell in the Pasifle: Lee Maréin - Tos hiro Mifune.

• FÎTAŞ (49 93 81) Tek Adam / The Omega Man: Charlton Heston.

• EMEK (44 84 39) Görevimiz Macera / Profession Aventu­ res: Charles Southwood -Nathalie Delon - Curt J u r­ gens.

• LÜKS (44 03 80) 1 — So­ ğukkanlılar: Serdar Gökhan, 2 — Murat île Nazlı: Cüneyt Arkın.

• RÜYA (44 54 57) 1 — Kolsuz Kahramanın Kolu: öztürk Se rengil - Nilüfer Koçyığit, 2 — Rüzgâr Murat: Tanju Gürsu. • SARAY (44 16 56) Vurun

Kahpeye: Hale Soygazl • SES (45 24 16) Kahraman /

Hero: Wang Yu.

• YENÎ MELEK (44 42 89) Beş Deli Askerde / Les Badissen

n Folie: Jacques Dufilho

ŞİŞLİ

• KENT (47 77 62) Görevimiz Macera / Profession Aventu- ries: Charles Southwood -Nathalie Delon - Curt Ju r­ gens.

• KERVAN (44 04 23) Aşk Mahkûmu: Kartal Tibet

0KONAK (48 2b 06) Tek A- dam / The Omega Man: Charl ton Heston.

• SİTE (47 69 47) Erkek Dedi­ ğin Danimarka’da / The Vi­ king Who came from the So­ uth: Lando Buzzanca

• İNCİ (40 45 95 - Pangalti) Aşk Mahkûmu: Kartal Tibet • TAN (48 07 40 _ Pangalti) Canavar Hedora: Japon fil­ mi.

0 ŞAN (40 67 92 - Elmadağ) Aşk Mahkûmu: Kartal Tibet • AS (47 63 15 - Harbiye) Ce­ hennemde îki Adam / Hell in the Pasifle: Lee Marvin - Tos hiro Mifune.

BEŞİKTAŞ

• MİSTİK (46 15 14) 1 — Siyah Ayakkabılı Sarışm/Le Grand Blond avec une Chaussure Noire: Pierre Richard, 2 — Gizli Savaş / Innocent by Standers: Stanley Baker • YUMURCAK (40 22 27) Vu­

run Kahpeye: Hale

Soygazi-AKSARAY

• BULVAR (21 35 78) Aşk Mah kûmu: Kartal Tibet • GÜNEŞ (216140) Tek Adam/

The Omega Man: Charlton Heston

• YILDIZ (21 11 37) Erkek De­ diğin Danimarka’da / The viking who came from the South: Lando Buzzanca - Pa­ mela Tiffin

• KRİSTAL m 57 66) Görevi­ miz Macera ./ Profession A- venturies: Charles South-wood - Nathalie Delon • MARMARA (22 38 60 - Beya-

zıt) Erkek Dediğin Danimar­ ka’da / The viking who came from the South: Lando Buz­ zanca - Pamela Tiffin • MURAT (24 05 56 - Şehremi­

ni) Aşk Mahkûmu: Kartal Tibet • Hale Soygazi • İPEK (22 25 13 - Çemberlitaş)

Cehennemde İki Adam / Hell in the Pasific: Lee Marvin -• ŞAFAK (22 25 13 - Çemberli­ taş) Tek Adam / The Omega Man: Charlton Heston

BAKIRKÖY

• İNCÎRLt (71 07 25) Beş Deli Askerde / Les Badissesen Folie: Jacques Dufilho - Ma­

rio Game

• TINAZTEPE (71 65 18) Tek Adam / The Omega Man: Charlton Heston

• PINAR (21 35 70 - Merter) Hayalimdeki Kız / Jennifer on my Mind: Michael Bran­ don - Tippy Walker

FATİH

• RENK (21 15 25) Görevimiz Macera • Profession Aventu- ries: Charles Southwoot -Nathalie Delon - Curt Jur­ gens

• SUR (23 67 12) Görevimiz Ma­ cera — Profession Aventu- ries: Charles Southwood - Nathalie Delon - Curt Jur­ gens

0 HAKAN (23 42 33 - K. Güm­ rük) Vurun Kahpeye — Hale Soygazi - Tugay Toksöz

KADIKÖY

• AS (36 00 50) 002 Hızlı Yarış­ çılar: Franco Franchi • FEZA (36 37 63) Vurun Kah­

peye — Hale Soygazi • KADIKÖY (36 15 97) Paris'te

Son Tango — Last Tongo in Paris: Marlon Brando • KENT (36 96 12) Beni Seve­

ceksin — L’Ours et la Poupee: Brigitte Bardot

• OPERA (36 08 21) İlkel Aşk - Creatures the Word Forgot: Julie Ege

• SÜREYYA (36 06 82) Beni Se­ veceksin • L’Ours et la Poup- pee: Brigitte Bardot

• ATLANTİK (55 43 70 - Suadi- ye) Vurun Kahpeye: Hale Soy­ gazi - Tugay Toksöz

• StNEMA 63 ( 55 10 84 K. Yalı) Ölüm Taciri / Un Meurtre Est Un Meurtre: Jean Clau-dy Brialy

• SUADlYE (55 28 66 - Suadi- ye) Aşk Mahkûmu: Kartal Ti­ bet - Hale Soygazi

ÜSKÜDAR

• ARZU (33 13 88) ÖLÜM TA­ CİRİ / Un Meurtre Est un Meurtre: Jean Claude Brialy • SUNAR (33 06 18) Cesur Aşık

/ Mr. Forbush and the Penguins: Hayley Mills • John Hurt

• ÜSKÜDAR (33 24 75) Bin Günlük Mutluluk / Anne of the Thousand Days: Ric­ hard Buıton.

Şehir T iyatroları

0iÎ^VEET TİYATROSU (443191) Kahvede- Şenlik Var: Her gün 20.30, Cumartesi 15IX), 20.30, Pazar sadece matine 25.00’de

• HARBİYE (40 77 20) BİZANS DÜŞTÜ — Oyun 3 perde: Pazartesi hariç her gün 21, Pazar 15,30’da. Perşembe gü­ nü halk ve öğrenciye tenzi­ lâtlı

0YENİ KOMEDİ (44 05 09) YAPRAK DÖKÜMÜ - Oyun 3 perde: Salı hariç her gün 21,00, Pazar 15,30’da. Perşem­ be günü halk ve öğrenciye tenzilâtlı.

0ÜSKÜDAR (33 03 97) KÖR- DÖĞÜŞÜ — Oyun 3 perde. Cuma hariç her gün 21.00, Pazar 15,30’da, Perşembe gü­ nü halk ve öğrenciye tenzi­ lâtlı.

0KADIKÖY (38 31 21) KÖP* RÜNÜN HİKÂYESİ - Oyun 3 perde: Pazartesi, Sah hariç, her gün 21,00, Pazar 15.30’da. Perşembe günü halk ve öğ­ renciye tenzilâtlı.

.

Özel T iyatrolar

0 ALİ POYRAZOĞLU (49 56 52 Küçük Sahne): İPTEKİ - Sa­ lı hariç her gece 21.30’da Çar­ şamba, Cuma ve Pazar 18.30 da, Cumartesi 15.30’da. Per­ şembe halk günüdür.

0NİHAT ERBAŞ (38 18 70 - Kadıköy) MÜHÜR GÖZLÜM — Müzikal komedi: Sah ha­ riç, her gün 21.30’da. Çarşam­ ba, Cumartesi, Pazar 15.30'da. Çarşamba matine, suare, Per­ şembe suare, halk günü. SALAK APTI — Çocuk oyu­ nu 3 perde: Çarşamba, Cu­ martesi ve Pazar 11.00, 14.00’ te.

0GEN-AR (44 74 93 • AlkazMf da) RASTIKLI RAZÎYE — Müzikal komedi S perde: Salı hariç her gün 21.30’da. Çar­ şamba, Cumartesi, Pazar 15.15’te ve 18.30’da. Perşembe halk günü.

0KENAN BÜKE (36 06 82 — Kadıköy) BELÂLI GELİN — Müzikal komedi 3 perde: Salı hariç her gün 21,30’da Cu­ martesi, Pazar 18,00’de Matine. Perşembe suare: Cumartesi matine halk günü, talebeye her gün tenzilâtlı.

0TEVFİK GELENBE (330618- Üsküdar) BACIM BENİ KUR-' TARSANA) — Komedi 3 per­ de: Salı hariç her gün 21,15 de. Cumartesi, Pazar 18,15’de; Çarşamba halk ve öğrenciye tenzilâtlı.

0ULVİ URAZ (21 76 82 ■ Fm-dıkzade Bulvar Tiyatrosunda) EVLÂTÇIKLAR — Komedi: Salı hariç her gece 21.15’de, Çarşamba. Cumartesi, Pazar 18,15’de. Çarşamba öğrenci ve halk günüdür.

0KOMEDİ m 82 72 - Bakır­ köy) HÜLLECİ — Müzikal komedi 3 perde: Salı hariç hergiln, 21.30’da, Pazar 15.00 de. Çarşamba tenzilâtlı halk günüdür.

0TÜRK YAZARLARI (21 56 81-K. Mustafapaşa): ANAYASO - Oyun 3 bölüm, Perşembe ha­

riç her gece 21.15’de, Çarşam­ ba 15.00 Bayanlar ve Cumar­ tesi 18.00 halk günü, Pazar 18.00’de matine.

BALIKÇI MERHABA...

HİKMET ÇETİNKAYA

BALIKÇI’NIN CENAZESİNE KADINI, ERKEĞİ TÜM BODRUMLULAR KATILMIŞTI...

Balıkçının sürgünü, Anadolu'nun

İstanbul’a açılışı olmuştur

Bodrum ve Halikarnas Balık­ çısı..

Cevat Şakir adını Bodrum’un antik adı Halikarnas olarak de­ ğiştiren ve sonuna Balıkçı’yı ek­ leyen yüce yazar bir tek yönüy­ le tanınmaz. Usta elleri resim çi­ zer, öyküler yazar, çeviriler ya­ par ve şimdiye değin sanırız hiç duymadığınız «Tezhip» sanatının en güçlü motiflerini koyar orta­ ya.

Daha iki yıl önceye değin ter­ cüman rehberliğini yaşam kav­ gasına bir katkı yapan Balıkçı, daha ilkokul sıralarında resim çizmeye başlamıştı. Babası ve­ zir, amcası sefir olan Balıkçı, Robert Kolej’den sonra Oxford Üniversitesinde «Yeni Çağlar Ta­ rihi» bölümünde dört yıl okudu. Balıkçı bu sayede iyi bildiği Yu- nancaya Lâtince ve Antik Yu- ■nancayı da ekledi. ATdından îta l yanca, İspanyolca —bu dilleri evlenip ayrıldığı eşinden öğren­ miştir— Almanca ve Fransızca.

Bodrum’a geliş

Bodrum bir sürgündür Balıkçı için. Yani o unutamıyacağımız «Mavi Sürgün». Bir bekleyişi na­ kışlayan, özgürlüğü yumruk yum ruk veren bir sürgün aslında. Bi­ linmeyen Anadolu’nun Istanbula açılışı da diyebiliriz. Balıkçı,

ön-USUN GÖZÜPEK BİR SAVAŞÇIYDI ZORBALIĞA

YÜREĞİN SEVGİLERİN MASMAVİ HARİTASI

DÜŞLERİN BİR GÖZCÜYDÜ HALKLARIN

YARININA

İNANCIN VE SEVGİNİN YORULMAZ BAHÇIVANI

GELECEĞİ YONT ARDIN TARİHİN ELMASIYLA

UMUDA YASLANAN SIRTIN GECEYİ ZORLAYAN

GÖĞSÜN

DAĞILMAZ BİR GÖRÜNTÜ OLUYOR

MERHABANLA

VE HAKSIZ OLUYOR ÖLÜM SANA YAKLAŞTIKÇA

çeleri umursanmadı Bodrum’dan İstanbul’a yazdığı yazılarından ötürü. Ama sonraları çoğu kişi şapkalarını çıkartıp «Merhaba» çakmak zorunda kaldılar. Hele tarih röportajları gerçekten ilgi çekici ürünleriydi. «Anadolu’nun Sesi» adlı yapıtında topladığı bu dizelerinde doyumsuz tarih kül­ türü ortaya çıkıyordu.

Salt bunlarla kalmıyordu Ba­ lıkçı. Bodrum yöresini karış

ka-Başbakanlık Kültür

Müsteşarlığı Yayınları

2 — 3 4 ■ 5 6 7 • 8 • 9 ■ 10 11 • 12 ■ 13 • 14 ■ 15 • 16 17 18 ■ 19 20 21 ■ 22 23 24 • 25 • 26 ■ 27 28 29 30 31 32 33 34 35 -36 ■ 37 38 39 40 41 42

-Türk Masalları I (Haz: N. Tezel) » * II » » »

Nef’î Divânından Seçmeler (Haz: A. Karanan) Koçi Bey Risalesi (Haz: Z. Danışman)

Evliya Çelebi Seyahatnamesinden Seçmeler U. (Haz: N. Atsız) Köprülü’den Seçmeler (Haz: O. Köprülü)

Fihi Mâ-Fih, Mektuplar ve Mecalis’ten Seçmeler (Mevlânâ) . Türkiye 1 (R. îzbırak)

» II » »

Hun Sanatı (N. Diyarbekirli) Âşık Veysel (Haz: Ü. Y. Oğuzcan)

Mizan ül-Hakk fi Ihtivar-il-Ahakk (Kâtip Çelebi) Diyorlar ki... (R. E. Ünaydın)

Sait Faik’ten Seçme Hikâyeler (Haz: T. Buğra) Kısas-ı Enbiya I (Cevdet Paşa)

II » »

» m

»

»

»

»

iv

»

»

» * V * * » » VI » » Alpaslan ve Zamanı (M. A. Köyraen)

Selçuklu Tarihi (1. Kafesoğlu) üç Medeniyet (Ahmet Ağaoğlu) Manas Destanı (A. İnan) Sergüzeşt (Samlpaşazade Sezai) Türk Manileri I, II (S. Akalın)

Bugünkü Sovyet İdeolojisi 1 (G. A. Wetter) Sultan Meliksab (1. Kafesoğlu)

Lâle Devri (A. Refik) İntibah (Namık Kemal)

Ahmet Haşim - Şiirler (Haz: K. Akyüz) Hikâyeler (Kenan Hulûsi)

Seyyid Nesimi Divânı’ndan Seçmeler (Haz: K. E, Kürkçüoğlu) Karacaoğlan’ın Şiirleri (Haz: M. Cunbur)

Cevdet Paşa Tarihinden Seçmeler 1 (Haz: S. Irmak ve B. K. Çağlar) » » » > 1 1 » » » » » » » Ömer Naci (F. Tevetoğlu)

Batı Düşüncesindeki Büyük Değişme (P. Hazard) Sınıf Mücadelesi (R. Aron)

Akademik Hürriyet ve Akademik Anarşi (S. Hook) Kültür ve Sanat Dergisi

Türkiye Birinci Büyük Millet Meclisi 50. Yıldönümü (Nurettin Can Gülekll • Rıza Onaran)

Yayımına yeniden başlanan «1000 TEMEL ESER» Dizisinin tükenen sayılarından ikinci baskısı yapılanlar:

Fiyatı 10

,—

10

,—

7.50 7,5ü 10, -6.50 10

,—

21,— 20.— 25.— 6.50 6.50 10.— 7.50 8.— 8,— 6.50 8,— 8 , - 9,— 6 , -7.50 5,— 10,— 5, — 10,— 14,— 7.50 7.50 7.50 5.50 8,— 11.-8.50 12,50 12, -8 ,-6, — 5,— 20.—

20,-TURGAY GÖNENÇ

n ş dolaşıyor, insanları tanıyor, gerçek bir yaşantıyı güzel Türk- çesiyle çiziyordu. Örneğin «Kan- çay» adlı öyküsünde bir çingene kadınını anlatır. Kançay, dağ başında bir kayanm üzerinde ö- lü bulunan çingene kadınıdır. Köylüler, alırlar ölüyü ve gömer ler müslüman mezarlığına. Ba­ lıkçı, Kançay'm «pis kipti karısı müslüman mezarlığına gömül­ mez» diye hiçbir köylünün karşı gelmediğini anlatır.

Kançay’ı Balıkçı’dan dinleye­ lim isterseniz.

«özgürlük, eşitlik, adalet gibi sözler mermerler üzerine oyul­ muş, kitaplarm ak kâğıttan üze­ rine kara kara yazılır: Hele pa­ ra - pul üzerine basılarak, geçer akçe diye elden ele dolaşır. Kan­ çay, özgürlük sözünü hiç ağzına almaz, hatta o sözün anlamını bile bilmezdi. Ama Kançay'ın gönlü, özgürlüğün ta kendisiydi. Hür olmaksa, ancak parslar, ya­ ban kedileri, kartallar, atmaca­ lar ve şahinler gibi yaşamakla mümkün olduğu için, Kançay d ağabeyleri olan dağların ve kız kardeşleri olan ağaçların teşkil ettikleri kalabalık aileyle birlik­ te, kana kana hür olarak yaşı­ yordu.

Esmer ve yaşlı parmaklarıyla sepet örer satardı. Bulursa yer, bulmazsa, başına demet demet yaban çiçekleri takar; ahlat bö­ ğürtlen, koca yemiş, mersin gi­ bi şeylerle idare olur, hiç mİ hiç yakınmazdı. Dilenmek şöyle dursun: ortakçı diye kullanan mal - mülk sahipleri, onun dim­ dik boynunu tarlaların iş boyun­ duruğuna vuramazlardı. İş gör­ mek, yaratmak isterdi ama, öz­ gürlüğünü kullanacakların zara­ rından korunmak için harcadığı can ve hayatın neresi artıyordu ki, yaratıcılığa versin?..»

İşte insan sevgisi, özgürlük ve sömürü. Kançay’ın öyküsü baştan sona böyle sürer gider. Ölür Kançay tüm insanlar gibi. Köylüler gömerler toprağa. Ba­ şına bir kayrak taşı çakarlar ve

tlzertne «Çingene Kançav’m ruhu na Fatiha» diye yazarlar. Hani o mermerlerde yazılan sözler gihi. Hani kara kara «özgürlük, eşit­ lik ve adalet» gibi..

Merhaba balıkçı

Balıkçı’yı gömdük. O gece Bod rumda yeğeni Füreyya Koral, Az- ra Eçhat, Sabahattin Batur ve Turgay Gönenç ile birlikte Ba- lıkçı’dan söz ettik. Balıkçı, tüm kişiliğini insan sevgisiyle birleş­ tirmiş, doğanın insafsızlığını o engin denizin özgürlüğünde yü- celtmişti tüm kötülere inat. O sürgün, karanlık zindanların ar­ dında maviye dönüşmüştü. Ba­ lıkçı, 1965’de Vercors üzerine yazdığı bir yazısında şöyle di­ yordu:

«Her yaşayan İnsan hayatın as­ keridir. ölüm var her zaman, ö- lüm hayata sığıyor ama haj'at ö lümü aşıyor. Hayat doğadır. Çı­ karcılar, başkasımn üzerinden ge çinenler ölümün hayata karşı askerleridir. Şimdi ne yapalım, doğaya karşı bir düşman var yani ölüm. Bu böyle. Ama doğa alt olmuyor. Anti-doğa beni öl­ dürür, ama ben çocuklarımla a- şarım ölümü. Çocuklarım olmaz­ sa akrabam, sevdiklerim, onlar da olmazsa İnsan var..»

Bodrum'a her gidişimizde gör­ düğümüz tipler vardır. Şöyle yaş lan elliyi aşkın kişilerdir bun­ lar. Ekonomik güçleri yerinde- dir çoğunun. Ama Halikarnas Ba lıkçısına bir özenme, iz iz öyle bellidir ki şaşıp kalırsınız.

Bize mi öyle geldi ne, bu para­ lı sürgünlerin hemen hemen tü­ mü Halikarnas Balıkçısı sanıyor kendilerini. O gece masamıza çağrısız olarak gelen, ikide bir, bir süre önce ölen annesinden söz eden ve Azra Erhat’a ikide bir:

«Azra hanım, hatırlıyorsunuz değil mi Balıkçıyla kümbete gittiğimizi?.» diyen kişi, silinme­ yecek gözlerimizin önünden. Ken dini Balıkçı sanıp. «Benim adı­ ma hey yavrum hey» deyip ak Bodrum'un mavi denizini kirlet­ mek isteyen bu paralı sürgünle­ rin yaşamları gerçekten ayrı bir yazı konusu.

Evet Balıkçı yok şimdi aramız da. Ama o yapıtlarıyle, insan, do­ ğa ve özgürlük tutkusuyla ara­ mızda. Mavi mavi soluyor, mavi mavi gülen koca Balıkçı, özgür­ lü:. adına, İnsanlık adına uzanı­ yoruz sana. Merhaba..

B İ T T İ

NELER DEDİLER?

Sanatta coşku

yolunu seçmişti

Halikarnas Balıkçısı’m son kez yılbaşında İzmir’deki evinde gör düm. Hastaydı. Kızıyle damadı­ nın kolunda geldi bulunduğumuz odaya. Her zamanki gibi Anado- ludan, Anadolu tanrılarından, düşünürlerinden söz etti. Oradan oraya geçerek konuşuyordu. Bir ara ayağa kalktı, bir sağa, iki sola salınarak Homeros destan­ larının üçlü ritmini gösterdi İki türlü sanat yolu vardır, diyor­ du. Apollon’cu akıl yolu, Diony- sos’eu coşku yolu. Kendisinin

OKTAY RIFAT

daha çok bu ikinci yoldan yürü­ düğünü anlattı. Biliyorduk do­ ğaya ve İnsana dönük coşkusu sevgisini. Bütün yazılan bunu yansıtır. Anadohınun uzak uygar lığına kendimizi bağlamayı, o uy Karlığı kendi geçmişimiz sayma yi bizler ondan öğrendik. Yalnız bu tarih ve ulus anlayışı bile onun ne türlü özgün bir düşünür olduğunu göstermeye yeter. Yı­ ğınla kitabı, yazısı var. Çok ö- nemli bir düşünür, bir sanat a- damı yitirdiğimizi biliyoruz.

80

’inde bile bir

delikanlı idi

HÜSAMETTİN BOZOK

Balıkçi’nın ölüm haberini rad­ yodan duyan dostlar, hemen ba­ na haber verdiler. Şaşırdım; şaş kına döndüm. Bu, onun için bek lenen bir sonuçtu: Son aylarını ağır bir hastalıkla yatakta geçi­ riyordu. Ama insan, hele onu yakından tanıyan bir insan, böy­ le canlı, hareketli, 80’inde bile genç bir delikanlının ölümüne inanamıyor. Evet, Halikarnas, 80’inde bile bir delikanlı idi. Son zamanlarda bazı hastalıklar onu göçertmeye başlamıştı. Ama o bana yazdığı mektuplarda hep

o eski canlılığını elinde tutuyor­ du.

Halikarnas gihi üstün ve ori­ jinal bir kişiliği olan bir yaza­ ra, bir sanatçıya hiç rastlama­ dım. Böyle bir kimse Türkiye’­ de ilk ve tek idi.

Şimdiye kadar onun 7 kitabım yayımladım. Bunların hepsi okur lar tarafından en çok beğenilen yayımlarım olmuştur. Bu ölüm haberinin yankıları her halde yurt çapında geniş olacaktır. Be­ nim gibi gözleri yaşlı insanların sayısı da öyle.

Tüm insanlığa açık

bir kişiydi.-:?

Cevat Şakir, bütün insanlığa açık, yerselliğin sınırlarını aş­ mış bir kişiydi. Açıklığı, insan­ lığın bütün kültür değerleriney- di. Onun en büyük özelliği bu evrenselliğiydi. İnsanlığa bir işa

MACİT GÖKBERK

ret, bir yönerge, bir yol gösteri­ ci olarak malolmuştur. Hem bu toprakların İnsanım, kültür de­ ğerlerini anlamış anlatmış; hem de tüm insanlığa ulaşabilmiştir.

Pırıl pırıl bir insandı

ŞADI ÇALIK

Balıkçı'mn ölümüne çok üzül­ düm. 1944 yılında tanımıştım o- nu. Pırıl pırıl insandı. İzmir'de hastalandığında gidemedim,

git-1İ

1

r .... ■ a 1"

mek İstemedim. Çünkü, o pırıl pırıl insanı, hasta yatağmda gör mek istemiyordum. Üzüntüm sonsuzdur. H A L İ KA RNA S BALIKÇISI

A L T I N

Cumhuriyet Reşat Hami t Aziz Napolyon 24 ayar 22 ayar 323 — 324 490 — 495 350 — 355 325 — 330 325 — 330 4.500 — 4510 4120 — 4130 DEDE KORKUT S,— BEŞ ŞEHİR TÜRKÇÜLÜĞÜN ESASLARI 8,— KÜLTÜR DEĞİŞMELERİ 7,50 MEVLİD 7,50 BİR DEVİN DÜŞÜŞÜ 7 .-BİN TEMEL ESER’den: ,

67 — Büyük Nutuk I. (Basılıyor) 68 — Büyük Nutuk II. (Basılıyor)

69 — Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri L (Ziya Gökalp) ÇIKTI 5,— Satış ve Dağıtım Yeri:

İSTANBUL DEVLET KİTAPLARI MÜDÜRLÜĞÜ ve illerde Milli Eğitim Bakanlığı Yayınevleri.

DEVLET KİTAPLARI MÜDÜRLÜĞÜ SULTANAHMET - İSTANBUL,

Tel: 22 38 03

(B a s ın : 23863/8626)

KAYIP — Ankara Sosyal Si­ gortalar Kurumundan aylık alan­ lara mahsus kimlik belgemi kay­ bettim. Hükümsüzdür.

SİBEL GÖKSEL

Devlet Güzel Sanatlar Aka­ demisine bağlı Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulunda I. sınıflar hariç 1973/1974 öğretim yılı 1/Ka- sım/1973 tarihinde başlaya­ caktır. Duyurulur Okul Müdürlüğü ■ ■■BM ■ 8633 (Basın: 7251)

Referanslar

Benzer Belgeler

Hattuşili bir tür soylular meclisi olan Pankuş’ un üyelerine, önce evlat edinerek veliaht ilan ettiği ve iyiliği için her şeyi yaptığı (kendisi ile aynı adı taşıyan)

Bunlar için mi can vermi şti o yüz binlerce şehit?. Vatan toprakları parsellenip satılsın

§irketimiz Ortak ve gahjanlan i?in; (Sirket'te yen! ba§layan denet^iler iki yilda 150 saatten az olmamak uzere) Yonetim Kurulumuzun tespiti lie ne tiirde egitim ihtiyaci

Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık. S.No Eylem

Kendileri için üretilen kıyafet ve ayakkabı çeşitleri erkekler için üretilenlere oranla kat kat fazla olmasına rağmen yine de erkek kıyafetleri giymeye özenirler..

Türk Anayasası'mn ve askeri iç hizmet talimatının, bu gibi hallerde Türkiye Cumhuriyetini koruma ve kollama görevini Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yüklediği, bu

Haluk Eraksoy, ‹stanbul Üniversitesi, ‹stanbul T›p Fakültesi, ‹nfeksiyon Hastal›klar› ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dal›, Çapa, ‹stanbul, Türkiye Tel./Phone: +90

Saray İçindeki yerleşimi kadar, mimarî planlaması ve süs­ leme sanatı yönünden de çok özgün bir yapıt olan bu koğuşun, dar ve uzun taş avlusunun, sol