• Sonuç bulunamadı

Topkapı Sarayı Zülüflü Baltacılar Ocağı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Topkapı Sarayı Zülüflü Baltacılar Ocağı"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yıl 10 Sayı 29 1984

Year 10 Number 29 1984

Dört ayda bir yayınlanır

Issued every four months

Sayfa - Page İçindekiler - Contens

Önsöz - Preface

Topkapı Sarayı Zülüflü Baltacılar Ocağı 2 - 4

The Quarters of the «Halberdıes - W ith - Sıdelocks» in Topkapı palace 5 İlban Öz

İstanbul Türk ve İslam Eserleri

Müzesindeki Selçuklu Taş Eserleri 6-10

Seljuk Stone Work in the Museum

of Turkish and Islamic Antiquities 11 -12

Cavit Avcı

Türk Kilim Sanatı 13-15

The A rt of the Turkish Kilim 16-18 Ayşen Aldoğan

Çocuk Resimlerinde Masallarımız 19-22

Turkish folk Tales in Children's A rt 23-25 Mevlide Birsun

Özel Müzelerimiz ve Kolleksiyonlarımız : Yapı ve Kredi Bankası Kolleksiyonundaki

Türk İşlemeleri 26-28

Turkey's Private Museums and Collections : Turkish Embroidery in the

Yapı - Kredi Bank Collection 29-31 H. Örcün Barışta

İlk Kadın Ressamlarımız (5) 32 - 43

Women Pioneers of Turkish Painting (5) 43-48 Taha Toros

Sahibi — Proprietor

Binbirdirek Matbaacılık Sanayii A.Ş. adına — Sadi Abaç Sorumlu Yönetmen — General Editor — Nurhayat Berker Tercüme — Translations — Virginia Taylor Saçlıoğlu Fotoğraflar — Photographs

Sami Güner — Özdemir Tan

Grafik Düzen — Graphic Design — Günay Enginöz Yönetim Merkezi — Administration Centre YAPI ve KREDİ BANKASI

Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Beyoğlu — İST. Fiatı — Price 500 TL.

Yıllık Abone — Annual subscription fee 1600 TL. Yabancı Ülkelere — For foreign countries 20 S Basıldığı yer — Printed by

Tifdruk Matbaacılık Sanayii A.Ş. — İSTANBUL

Dünyamız

Önsöz

Sayın Okuyucularımız :

29. sayımız ile yayın hayatımızın 10. yılına başladığımızı

sevinç ile bildirmek isteriz. 1974 yılından beri artan ilgi

ve teveccühünüzle Yurdumuzun sevilen, aranan ve ödül

alan Sanat ve Kültür Dergisi haline gelmemizi sizlere

borçluyuz.

Bu sayımızda beğeneceğinizi umduğumuz yazılarımız

arasında İlban Öz’ün «Zülüflü Baltacılarda Duvar Re­

simleri», Ayşen Aldoğan’in «Türk Kilimleri», Cavit Avcı­

nın «Selçuklularda Taş İşçiliği», Dr. Örcün Barışta’nıh

«Yapı ve Kredi Bankası’nm İşleme Koleksiyonu»,

Pedagog Mevlûde Birsun’un «Çocuk Resimlerinde Ma­

sallar» konulu yazıları yanında Taha Toros tarafından

hazırlanan «İlk Kadın Ressamlarımız» serisinin sonun­

cu bölümü de yer almaktadır.

Baskı ve Kağıt fiyatlarının artması nedeniyle bu sayı­

dan itibaren Dergimizin fiyatı 500 TL. ye çıkarılmıştır.

Yıllık abone yurtiçinde 1600 TL. olurken, yurtdışı abo­

ne yine $. 20 olup değişmemiştir.

Preface

To o u r Readers :

We take pride in announcing th at this issue, our 29th,

m ark s the com pletion of ten years of publication of

Sanat Dünyamız. We owe a great debt to our readers,

whose unflagging in terest has m ade our magazine into

w hat it is today-a p o pular and aw ardw inning publica­

tion.

Among the articles w hich we hope you will enjoy in this

n u m ber are ilb an Öz’s «Wall Paintings in the Q uarters

of the H alberdiers-w ith-Sidelocks», Ayşen Aldoğan 's

«Turkish Kilims», Cavit Avci’s «Stone W orkm anship

am ong the Seljuks», Dr. Örçün B a rışta ’s «The

E m broidery Collection of Yapı-Kredi Bank», Mevlûde

B irsu n ’s «Folk Tales in C hildren’s Paintings» and the

last in o u r series, «Women Pioneers of T urkish

Painting», by Taha Toros.

Owing to rising costs of prin tin g and paper, we are

increasing the price of our magazine to TL 500 w ith

th is issue. S ubscriptions in Turkey thus become TL

1600 p er year while those abroad rem ain unchanged at

(2)

TOPKAPI SARAYI

ZÜLÜFLÜ

BALIACILAR OCAĞI

Y. Mimar İlban ÖZ

T

opkapı Sarayı’nm II. avlusunda, Harem girişi yanındaki mütevazi bir kapıdan girip, dar bir merdivenden altı metre civarında aşağı bir seviyeye inildiği zaman, bir avlu etrafında; kargir kısımları beyaz boya üzerine kırmızı derz süslü, ahşap kısımları mavi, kırmızı, siyah, yeşil gibi çok canlı renklerle boyanmış bir koğuşa girilm iş olunur. Burası XVI. yüzyılda inşa edilmiş olan Zülüflü Baltacılar Oca- ğı’dır.

Dışa tamamen kapalı bir avlu etrafında kurulmuş olan bu kül- liyede, sayıları yüzyirmi ile ikiyüz arasında değişen, giydikleri serpuşun iki tarafından sarkan iki örgü nedeni ile Zülüflü de­ nen ve Sarayın enderun hizmetleri ile görevli Baltacılar yaşar­ dı.

Zülüflü B altacılar: «... ocağı efradı yüzden fazla olup, en bü­ yük zabitleri baltacılar kethüdası idi, ondan sonra ikinci

baş-baltacı gelirdi. Üçüncü derecedeki zabite dicanhaneci denilip, dördüncü amirde kilercibaşı baltacısı idi ... Bab-üs saâde'den içeri girildiği zaman, orada vezirlerle kazaskerlerin oturduk­ ları mahallin ve divanhanenin süpürülmesi, açılıp kapanması ve muhafazası vazifeleri idi ... Harem-i Hümayunda yangın olduğu vakit, onu söndürmek zülüflü baltacılara aitti ... Muharebe do- layisiyle sancağ-ı şerif ve sadr-ı azam sefere gidince, bu bal­ tacılardan otuz neferi beraber gidip livâ-i saâdet altında ku- ran-ı kerim okurlardı ... Ramazan ve kurban bayramlarında bab-üs-saâde önüne kurulan taht-ı hümayunu bunlar getirip, sonra kaldırarak hâzineye teslim ederlerdi ... Bunların hizmet­ lerinden biri de ayda bir kere Harem’e odun taşımaktı ... Sul­ tan Ahmed camiinde her sene mevlût okunduğu zaman, şerbet, gülsuyu ve buhur ikram eylemek bunların vazifesi İdi ... Sa­ raydaki Ağalar camiinde münavebe ile kayyumluk ederlerdi ... Harem-i Hümayundan padişah, şehzade, sultan ve kadınlardan

(3)

birinin vefatında, cenazeleri bunlar vasıtasıyla naklonurdu ...» İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın «OsmanlI Devletinin Saray Teşki­ latı» kitabından aldığımız bu bilgiler, Zülüflü Baltacılar Koğu­ şunun, Harem ve Kubbealtının hemen yanında, II. avlu denen Divan meydanı İle bağlantılı ve III. avlu denen Enderun avlu­ suna yakınlığı İle mimarî konumunun ne kadar işlevsel oldu­ ğunu ortaya koymaktadır.

Saray İçindeki yerleşimi kadar, mimarî planlaması ve süs­ leme sanatı yönünden de çok özgün bir yapıt olan bu koğuşun, dar ve uzun taş avlusunun, sol tarafında ahşap direklik arka­ sında koğuş yapısı bulunur. Dış duvarları kagir, alttan açık

olan çatıyı taşıyan sistem ve şirvan katı ahşaptır. A lt kat du­ varları çini ile kaplıdır ve büyük bir ocak bu koğuşu ısıtır. Top- kapı Sarayı’nın, ilk yapıldığı zamandan bugüne kadar en az de­ ğişmiş, ilave görmemiş seyrek yapılardan biridir. Koğuşun ya­ nında XIX. yüzyıl başında çok değişiklikler geçirmiş olan iki katlı ağa odaları bulunur. Ağa odaları arkasında, orijinal pey­ keleri, çubuk dolapları, büyük mangalı ile çubuk odası bulunur. Bu odanın duvar nakışları ve tavanı da XIX. yüzyıla aittir. Av­ lunun sağ tarafında ise gene ilk yapıldığı zamandan kalmış mes­ cit ve hamam ile daha sonra yapılmış aptestalma mahalli bu­ lunmaktadır. Hamam yanından geçilen küçük bir avluda ise şimdi yıkılmış olan apteshaneler bulunmakta İdi.

(4)

Zülüflü Baltacılar Dairesinin rölöve ve restorasyon projeleri hazırlandıktan sonra, 1978 yılında onarımına başlanmıştır. Ona­ rım, 1984 yılı sonunda tamamlanacak ve burası Saray yapısı olarak ziyarete açılacaktır.

Altı yıldır devam eden onarım sırasında, mimarlık yönünden önemli buluntular arasında, süsleme yönünden de önemli üç bulgu, restorasyonların yönlenmesinde etken olmuştur. Koğuşun pencere tavanları yağlıboyası altında araştırmalar ya­ pılırken, iki tanesinde XVI-XVII yüzyıllara özgü, edirnekarî lake tezyinat bulunmuştur. (Foto : I - II) Çatı onarımı sırasın­ da da, muhdes düz renkli tavanlar sökülürken, bulunan aynı tez­ yinatla bezenmiş ufak parçalar, Koğuşun tavanlarının da ilk yapıldığı zaman tezyin edilmiş olduğunu ortaya koymaktadır. Zaten mevcut orijinal taşıyıcı sistemi bu kadar renkli olan bir yapıda, tavanın düz renkli olacağı düşünülemezdi.

Avlunun sonundaki XIX. yüzyıl yapısı ağa odalarında yapılan araştırmalarda bulunan duvar resmi (Foto : III) burada eski­ den tek katlı ve herhalde baltacılar kethüdasına ait çok beze­ meli bir odanın varlığını kanıtlamaktadır. Sıva üzerine yapıl­ mış, deniz kenarında, muhtemelen Boğaziçindeki bir semtte yapıları göstermektedir. Resmin sol tarafında direkler (kazık­ lı) üzerinde bir yalı, ahşap kepenkli pencereleri, başlık pen­ cereleri ve ahşap kafesleri ile çok detaylı bir şekilde işlenmiş­ tir. Resmin sağ tarafında ise herhalde bir sahil sarayının dü­ zenli bahçesi ve kagir köşkü görülmektedir.

XV. yüzyılda inşaatına ve kullanımına başlanan, Osmanlı İmpa­ ratorluğunun İdare Merkezi ve padişahın ikametgahı olan Top- kapı Sarayı’nda, imparatorluğun gelişimine paralel olarak XIX. yüzyıla kadar, yeni binalar ve mevcut binalara eklentiler yapıl­ mıştır. Zülüflü Baltacılar Ocağının çeşitli duvarlarında bulunan

24 adet kitabeden bir kısmı tarihsel olayları anlattığı gibi, bir kısmı da yapıların ve yapılan eklentilerin tarihlerini belge­ lemektedir.

Bu tip yapıların restorasyonu sırasında, en zor sorunlardan biri de, genel ilke olarak benimsediğimiz, ilk yapılanın ve ek­ lenenlerin tümünün beraber korunmasıdır.

Bu ilke dahilinde devam eden onarım sonunda, Zülüflü Balta­ cılar Dairesi orijinal yapısı, bütün eklentileri, ve 500 yıllık ta­ rihsel geçmişinin bütün belgeleri ile beraber ziyarete açılmış olacaktır.

(5)

by ilban OZ, Architect

A

humbie door next to the entrance to the Harem in the second Court of Topkapt Palace opens onto a narrow staircase leading down six meters to an enclosed stone courtyard, On the left side of the courtyard stands a white - painted brick building with red pointing. The wooden parts of the buildings are painted in bright colors such as blue, red, black and green. This is the quarters, built in the 16th century, of the «Halberdiers - with - Sidelocks», so- called because of the two braids which hung down from either side of their headgear. The halberdiers, whose numbers varied between 120 and 200, were in charge of Internal palace services.

TH E QUARTERS OF TH E

«HALBERDIERS

W ITH

SIDELOCKS»

IN TOPKAPI

PALACE

As Ismail Hakki Uzunçarşilı tells us in his book, The

Organization of the Ottoman Imperial Palace, the halberdiers

had the job of sweeping, opening and closing, and guarding the High Court and the place where the viziers and kazaskers lived. When there was a fire in the Harem, it was up to the halberdiers to put it out. On holidays they also brought the Imperial throne in front of the Sublime Porte and later returned it to the Treasury. Another of their duties was delivering firewood to the Harem. When the Mevlûd was recited annually in the Sultan Ahmed Mosque, It was the responsibility of the halberdiers to distribute sherbet, rose water and incense. They also took turns as the caretakers of the Ağalar Mosque in the Palace, and whenever a sultan, prince or one of the odalisques died, the body was transported by the halberdiers. In other words, the position of the halberdiers' quarters right next to the Harem and with connections to the second and third Courts was indicative of their important function in Palace life.

In its architectural plan and decorations, too, the halberdiers' quarters is an original structure. Its outer walls are made of brick and the system of columns supporting the loft and the loft itself of wood. The walls of the lower storey are covered with tiles, and the building was heated by means of a huge fireplace. It Is one of the few structures In the Palace which have undergone little modification since they were firs t built, and the original benches, pipe cupboards and a large brazier are s till standing behind the eunuchs’ chambers, which are adjacent to the halberdiers’ quarters. Similarly, on the right side of the courtyard are a small mosque and hamam also dating from the same period.

Restoration of the halberdiers' quarters was begun In 1978 and w ill be completed in 1984 and this part of the Palace opened to visitors. During the course of the repairs, three

important discoveries of decorations influenced the direction of the restorative work. The firs t of these were the lacquered decorations from the 16th-17th centuries found beneath the oil paint on the upper frames of two window niches. Small, sim ilarly decorated pieces discovered during the repair of the loft also indicate that the original ceiling was ornamented in the same way.

A wall painting discovered in the eunuchs’ chambers, which were built In the 19th century, confirms the fact that this was originally a one - storey, highly ornamented room, probably reserved for the chief of the halberdiers. The painting depicts a quarter of the city, apparently along the Bosporus, with a seaside villa with columns at the left side and the garden and b rick-w o rk mansion of a seaside palace on the right. Until the 19th century, parallel to the development of the Empire, new buildings and extensions to existing ones were added to Topkapi Palace, construction and use of which as the administrative center and Imperial residence of the Ottoman Empire was begun in the 15th century. The history of some of this building activity is documented along with events of the time in 24 Inscriptions found on various walls of the halberdiers' quarters,

During restorations of this kind, one of the most d ifficu lt problems Is the preservation of the original structures, aq aim which we have made our guiding principle. Thus, when the present repairs are completed, the original structure of the halberdiers’ quarters, together with all additions and documents of a 500 - year past, w ill be accessible to the public.

5

Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Belirtmek istediğim şu: Batı- lılar çoğu zaman cahillikle ce­ surluğu eş anlamda benimsedik­ leri için, değer yargılarında ve ileriye dönük tahminlerinde

Systemic CS medication in ISSHL and BP pa- tients with HT did not alter the antihypertensive doses, however, diabetic patients needed antidiabetic drug alteration.. Therefore,

kan ‘Sürekli Bir ilkbahar’ birkaç şairi içermektedir; bunlar Ara- gon, N azım Hikm et, Mayakovski, N eruda, Yahya Kemal, Kara- caoğlan ve Fuzuli’dir?. Zaten

uzak durulması, , her türlü toplumsal ve siyasal mühendisliğe karsı durulması, “aile” kurumunu sarsacak uygulamalar konusunda hassasiyet gösterilmesi gerektiğine

This method is found to be applicable for the routine analysis of Sr-90 in milk samples after validation o f the method by measuring IRMM milk powder

Kaydedilen TL ışıma eğrisi kullanılarak düşük sıcaklık (157 oC) ve yüksek sıcaklık (278 oC) pikleri için pik şiddetlerinin ilk yükselmeye başladığı bölgede

Cd, Cr, Ni ve Zn metalleri kullanılarak gerçek atıksu numunesinde yapılan fitoremediasyon çalıĢmasında her metal için ayrı ayrı değerlendirme yapılacak olunursa;