• Sonuç bulunamadı

Sanatın başkentinde Türkler:2:4 tahsinli 80'lik delikanlı Hakkı Anlı:yabancı müzelerde ünlü bir Türk

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sanatın başkentinde Türkler:2:4 tahsinli 80'lik delikanlı Hakkı Anlı:yabancı müzelerde ünlü bir Türk"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

( ¿ . ¿ 3

Haziran 1986 Pazartesi

4 “Tahsinli"

80

lik delikanlı

Hakin Anlı

Sanatın

başkentinde

Türkler...

ja .*

m mâ.

fâeâsiİi

..

TA

.

Yabancı müzelerde

■ ■

m ■ ■ | ■

mm ■ ■

m

unlu bir Turk

V A I M i *7 V A C A M Hakkı Hoca da ekmeğini resimden çıkaran başarılı ressam larım ızdan. Tuvalleri bir renk cümbüşü içinde hüzünlü figürler yansıtıyor... Anlı'nın Paris

yaşa-nunda zevk aldığı olaylardan biri de, kente yürüyüşler yapmak. Bu yürüyüşjer hem uzun resimlerini tasarlama imkanı veri}

cayılmış yemyeşil parklarda tğına yarıyor, hem de uzun veriyor..

KUCUK DOSTLAR

Hakkı Anlı nın yalnız

I yaşamında, çevresini I vercinleri.

hareke'tlendirenler var. Evinde kedisi, atölyesinde gü- Hoca, güvercinleri her gün besliyor... L S K İL E R D E , I ı ı I B o ğ a z va- H i purlarm da sık I > j ■ sık rastlanan, m sevimli ve şaka- T B U m m m i cı, kibar dav­

ranışlı yaşlı b ir b eyefen d i karşımızda. “ H afızam eskisi gibi değil. Çok zam an geçti evladını, ihtiyarladım ” diyen H akkı Anlı,resimden söz açı­ lınca hemen 80'lik bir deli­ kanlı oluveriyor. Duvarlarında tuvaller asılı, nefis yağlıboya kokusunur s ■ diği tertipli atöl­ yesinde. ünliik çalışmalarını sürdüren ! ' doğumlu Hakkı Anlı ile önce geçmişinden ko­ nuşuyoruz...

“ 4 T a h sin ” . Dile kolay... ö y le ya, 1 Tahsin tam 4 “ Aferin” değerinde... Anb, İstanbul Lisesi'nin o ele avuca sığmaz, yaramaz, muzip öğ­ rencisi, resim dersine ilk kez gelen genç ve yakışıklı hoca­ nın resim konusunu verdikten sonra bir köşeye oturup, hiç sesini çıkarmadan, adeta bir rüya aleminde yaşarmışçasına durmasını önce yadırgamış, sonra da her zamanki yara­ mazlıklarına başlamıştı. “ Ben r e s m im i hem en bitirdim. D aha sonra arkadaşlarımın resim lerin i de ben tam am ­ lamaya başladım. Onların resim lerin i yaptıktan sonra her birinin kafasına baş­ pa rm a ğım la bir de “ çizik” çekiyordum. Hoca ise hep sakin duruyordu. Çok hoş bir adamdı. Sonra zil çaldı. Resimlere baktıktan sonra yanım a geldi. 'N um eron kaç' diye sordu. Ben içim­ den 'Eyvah' dedim. Yara­ mazlığımı gördü, şimdi beni idareye rap or e d e c e k , izin siz fila n k a la c a ğ ım . Korkudan numaramı söyle - yemedim, sadece 'Ben bir şey y a p m a d ım ' diye mırıldanıp durdum.

4 TAHSİN 16 AFE R İN ...

H

OCA, daha sonra sınıf defterine bir buçuk satır bir şey yazdı ve sınıftan ay­ rıldı. Ben dahil, tüm tale­ beler deftere koştuk. Ne ya­ zıyordu biliyor musunuz: Hakkı Efendi “ 4 Tahsin...” Yani 16 aferin... ”

A n lı, “ Q _ gün ü hatırladıkça, hâla gözlerim yaşarır” derken, bir sonraki derste resim hocasından af di­ lemeye gittiğinde, onun kendi­ sine, “ Sen yarın büyük bir ressam olacaksın evladım, çalış” dediğini de minnetle anıyor. 0 günün resim hocası Avrupa'dan döndükten sonra, İstanbul Lisesi'ne tayin edilen A vn i Lifij'den başkası değil­ di...

.Arkadaşı Hikmet Feridun (Es) ile birlikte, İstanbul Lise­ si'nin 11. sınıfından m ate­ matik yüzünden belge almayı başaran Hakkı Anb, artık Akademi öğrencisidir. Bu ara­ da, Y u s u f Z iy a B ey ile tanışır. “ Akbaba” Dergisinde Ramiz ve Münif Fehim 'le birlikte o da çizer. O sıralarda Akadem iye gelen Namık İs­ mail B e y , yeni bir atölye aça­ ca k tır . H a k k ı'n ın resim ta rzın ı b e ğ e n ir. B ö y le c e Hakkı Bey, Namık İsmail Atölyesinde bir sürü kız öğ­ renci arasında tek erkektir. Daha sonra Fikret Mualla adlı bir başka haşarı öğrenci de ona katılır. Ama kısa bir zaman sonra, Mualla, Aka­ dem iden bir kavga sonucu ay­ rılacak ve kapağı Fransa'ya atacakta.

“ İkinci harpten sonra Avrupa'ya gittim. O sıralar­ da İstanbul Lisesinde resim hocalığı yapıyordum. Pa­ ram iyiy d i. E v im i de satmıştım. Yaz tatillerimi y u r t dışın da g e ç ir e ­ biliyordum. Bir gün Pa­ ris'in Montpamasse

semtin-B

B

akkı H oca nın Paris yıllan renkli anılarla dolu. H oca, uBir

B B

gün M ontpam asse'm ünlü kahvesi Dome'da oturuyordum,

- A

J L birden kulağıma Türkçe küfürler geldi. Garsonlar adamın

birini kargatulumba dışarı atıyorlar. İçmiş içm iş parasını ödememiş,

bir de baktım bizim Fikret Mualla değil mi

...”

diye tatlı tatlı

anlatıyor...

jm

kadem i'de Namık İsmail Atölyesi'nin haşarı öğrencisi Hakkı

/ ■

Anlı, eşi Zehra Hanım ı gen ç yaşında kaybedince, 1954 yılın-

Z M . da P aris'e yerleşm iş. O gün bugündür başarılı çalışmalarını

sürdüren Hakkı H oca'nın tuvalleri Grenoble, Tel Aviv, Auckland

fc

New York'un ünlü müzelerini süslüyor...

deki ünlü Dome kahvesin- deyim kulağıma Türkçe bir küfür geldi, az öteden. O da ne, garsonlar bir adamı kargatu lu m b a dışarı a t­ maya uğraşıyorlar, “ içti, içti, parasını ödemedi” ... Bir baktım ki, bu bizim Fikret M ualla. H em en borcunu ödedim. Masama oturttum. 'Çek kafam gönlünce' dedim. Mualla, derbederdi. Eline geçen parayı hem en ye r- d i...”

Eşi Zehra Hanım genç yaşında kalpten ölünce, Anb, daha önce tam 12 kez geldiği Paris'e artık temelli yerleşme kararım alır. Yıl 1954. Arıh, “ Şansım yürüdü burada. Ev sahibim Kari Riener adk bir İsviçreli mimardı. Bana yardımcı oldu. 1958'de Pa­

ris'te La Main Gauche Ga­ lerisinde ilk kişisel sergimi açtım . Daha sonra, aynı Riener beni isviçreli dostla­ rıyla da tanıştırdı.” St. Gai­ len adlı İsviçre Kenti’nde, Im Erker Galerisinde 1961 yılın­ da abstre eserleri sergilenen Anb için mutlu günler başla­ mıştır... Bu arada, Madame Lina Pittier adlı yaşlı bir Fransız, Anlı'nın ikinci bir annesi olmuştur. Ona evinin bir odasını veren ve bakan M a d a m e L in a , b un un karşılığında A n b'n ın resimle­ rinden bazısını alacaktı. K E N D İ R E S İM L E R İM E

PARA SAYDIM ...

N

E biçim mirasçılardı on­ la r . M a d a m e L in a , ölünce hemen eve geldiler;

ona vermediğim resim le­ rimi de alıp götürdüler. Bu resimleri tekrar elime geçi­ rebilmek için tablo müzaye­ d esin e k a tılıp , para saydım.”

Anb, artık tanınmaktadır. Galeri Im Erker'ın sanatçıları arasında Hartung, Poliakoff, Schneider ve Zadkine gibi tanınmış isimlerden de yakın- bk gören Hakkı H oca'n ın re­ simleri beğenilmektedir.

1932'de Akadem iden me­ zun olduktan sonra 50 yılı aş­ kın süredir resim hocalığı ve resimden ekmek yiyen An- h'mn, bugün resimleri İstan­ b u l, G re n o b le , T el A v iv , Auckland müzelerini süslüyor. New Y ork 'ta Guggenheim Koleksiyonu'nda yer alıyor. Paris'in Le Scriptorium Ga­ lerisinde 1977 Ekim'inde

açtı-ğı sergi sonrasında bakın Le M onde G a zetesi'n in resim eleştirmeni * Jean Marie Du- noyer neler yazıyordu: “ Anb, yaşamın kaim katranım si­ hirli bir kapta ka rıştırı­

y o r ...”

H akkı Hoca'nın dostu, evinde kedi. Ama atölyesinin civarında onu bekleyen öteki dostları, güvercinler var. G ü­ vercinler A n h ’yı görür gör­ mez, kanat çırparak geliyorlar. H ak kı H oca , sanki Y eni Cami avlusundaymışçasına, güvercinlerine yem veriyor...

80 yıllık bir yaşamın bilan­ çosu k ola y d e ğ il. A n lı, “ E ğer Türk olm asaydım büyük şöhret olurdum” der­ ken, Tü rklerin birbirlerine arka çıkmamasından da şikâ­ yet eder gibi: “ Bakın ela- leme, birbirini nasıl tutu­ yor. Türkler ise birbirini tutm az, bizde” ...

2 YARALI BİR KALP

B

U yılın başında Ankara'da Siyah Beyaz Galerisi'nde sergi açan Anb, halen “ n eo- figüratif” çalışıyor. Silüetler tam bir renk şöleni içinde. A n ­ cak insan vücutları hep hü­ zünlü... Bir bakıma, Hakkı Hoca da hüzünlü. Türkiye’de oturan tek oğlunun kalp ra­ hatsızlığı çekmesinden endişeli. Dahası, son zamanlarda kendi geçirdiği peritonit ameliyatı onu oldukça ürkütmüş. “ Kal­ bimde de 2 yara var” diyor. Belki gerçek, belki bir ya­ kıştırma, ama Hakkı Hoca, şu sıralar bedbin. Tek başına, 80 yaşında, Paris'te oturan Anb, gene de dönmekten söz etmiyor.

YARIN: ŞEF SAKPINAR “ GENÇLİĞİN ZAFERİ”

’S.

HABER PROGRAM

Erdal İnönü

Ekranda

ERDAL İNÖNÜ

S

iyasal parti genel baş­

kalarının

tanıtıldığı

programların bu akşam

izleyeceğimiz üçüncü bö­

lümünde, Sosyaldemokrat

Halkçı Parti Genel Başka­

nı Erdal İnönü ile TRT

Haber Merkezi'nden Can

Okanar'ın yaptığı konuş­

ma ekrana geliyor.

t

S e ç m e l e r

12.4

TV DE

SİNEMA

KAZA

Orijinal adı: Smashup on

Interstate

Yönetmen: John Llewelyn

Morey

Oynayanlar: Robert Con­

rad, Sion Barbara Allen.

B

u filmde Californiya

otoyolunda 39 araba­

nın birbirine girmesiyle

başlayan olaylar zinciri sı­

rasında ortaya çıkan so­

runlar ele alınıyor.

06.10 Günaydın, 07.40 Günün içinden, 09.40 Arkası Yarın, 11.05 Solistler Geçidi, 11.30 Çeşitb Müzik, 12.10 Türküler Geçidi, 12.30 Türk Sanat Müziği özel Programı, 13.15 Müzik, 14.45 özürlüler ve Toplum, 16.05 Şarkılar Geçidi, 17.05 İş ve işçi Dün­ yası, 18.00 Çocuk Bahçesi, 18.20 Segah Faslı, 20.30 Melodiler Geçidi, 21.05 Türk Sanat Müziği, 23.15 Gecenin içinden.

TRT-2

07.02 SolistlerdenJSeçmeler, 08.30 Sabah Konseri, 09.15 Çocuk Bahçesi, 09.30 Çeşitb Müzik, 10.30 Ta­ rihten Sayfalar, 12.15 Hafif Müzik, 13.30 Kadınlar Topluluğu, 14.00 Folklor Dağarcığımızdan, 15.30 Çe­ şitli Sololar, 16.00 Çeşitb Müzik, 16.20 Arkası Yarın (Crookett Ailesi T ), 18.15 Edebiyatımızdan Seçme­ ler, _ 22.15 Hafif Müzik, 22.30 Bir Roman / Bir Hikaye.

TRT-3

07.02 Hafif Müzik, 07.30 Sabah Konseri, 08.00 Sabah için Müzik, 10.00 Diskoteğimizden, 11.00 öğleye Doğru, 12.12 Günün Konseri, 14.00 Konser Saati, 15.25 Caz Müziği, 17.12 Sizler İçin, 18.00 Stüdyo FM , 19.12 Çeşitb Sololar, 20.00 Müzik Kervanı, 21.00 M ü ­ zik Demeti, 22.12 Bir Konser, 24.00 Gece ve Müzik.

program

07.00 AÇILIŞ

07.01 İYİ HAFTALAR

09.00 EĞİTİM ÛNLİ-

SANS PROGRAMI

PROGRAMDA

YRD. DOÇ. DR. ZÜ-

LAL BALPINAR İLE

MİCHAEL SMİTH “İN­

GİLİZCE” VE YRD.

DOÇ. DR. MEHMET

ÜREYEN

“MATE­

MATİK” DERSLERİNİ

VERİYORLAR.

09.45 KAPANIŞ

17.44 AÇILIŞ

17.45 EĞİTİM ÖNLİ-

SANS PROGRAMI

18.30 DÜNYA KUPASI

ÖZET YAYIN

19.00 HABERLER

19.15 ESTEBAN

19.40 İL İL TÜRKİYE

20.15 UYKUDAN

ÖNCE

20.30 HABERLER

21.00 HAVA DURUMU

21.15 HABER

PROGRAM

21.50 AYIN

KONUSU

22.45 TELEVİZYONDA

SİNEMA -

KAZA

00.15 HABERLER

00.20 KAPANIŞ

NİHAYET

o

“WEST P0IN T/M 0RRIS0N " TEKNOLOJİLİ

R

% 100 İNDİGO HALAT BOY AMALİ “PRE-SHRUNK"LI

D

MİNİMUM FİRELİ REFERANSLI GÜVENCELİ

E

N

BİR

"W E S T POINT/M ORRISON"

TEKNOLOJİLİ

o rrie n im

; uluslararası markalar için denim .

kumaşı üreten Amerikan firmalarının kullandığı

"WEST POINT/MORRISON" teknolojisi ile ve

Amerikalı teknisyenler gözetiminde Türkiye'de

üretilen ilk ve tek hakiki denim kumaştır.

% 100 İNDİGO

HALAT BOY AM ALI

o rd e n im ;

Amerikan "MORRISON" indigo halat

boyama teknolojisi ile üretilmiş ve terbiye edilmiş

ilk ve tek % 100 indigo denimdir.

"PRE-SHRUNK"LI

(ön çektirmeli)

o rd e n im ,

dünya standartlarında ön çektirme

işlemine tabi tutulmuş ve "çek m e" yüzdesi

minimuma indirgenmiştir.

DENİM KUMAŞ...

İ

M

m i n i m u m

f ir e l i

Halat boyama tekniği ile "a b ra i" ve "kanat (arkı"

o rd e n im

'de tamamen önlenmiş ve Apre'deki

ilave işlemler ile " pa ça dönmeleri" giderilmiştir.

Tüm bu öğeler o rd en im kullanıcılarına

maksimum yarar demektir.

Ayrıntılı bilgi için: KARAT İÇ VE DIŞ SATIM AŞ.

Halaskârgazi Cad. No: 230 Kat: 6 Şişli-ist.

Tel: 133 07 55/56 Teleks: 26327 ARKT. TR

REFERANSLI

İtalyanların kalite kontrol denetiminden ödün

vermemesiyle ünlü firması BENETTON, bundan

böyle Türkiye'deki ürünlerinde ithal denim yerine

o rd e n im

kullanımını öngörüyor.

GÜVENCELİ

ORTA ANADOLU; Amerikalı teknisyenler ile

birlikte iki yıl süren bir yaürım sonucunda rakipsiz

o rd e n im

'i üretti. Dağıtımını ise, Altmyıldız

Şirketler Grubunun bir üyesi olan ve yalnızca,

konusunda uzman firmaların ürünlerini pazarlayan

KARAT A.Ş. tek yetkili satıcısı olarak 1.6.1986

tarihinden itibaren üstlendi.

^ _________________________________

! o rd e n im !

"Okyanusötesl Kalite"

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Nötron kaynağı olarak pek çok alanda geniş bir uygulama ve araştırma potansiyeline sahip olan proton hızlan- dırıcıların, özellikle enerji üretimi için kullanılma-

Lise öğrencilerinin okul türü değişkenine göre problemli internet kullanımı sosyal fayda sosyal rahatlık alt boyutunda, Anadolu Lisesi öğrencilerinin sosyal fayda

TUNEL pozitif hücre sayısı CP+Ge 200 mg/kg grubunda kontrol, Ge 100 ve Ge 200 mg/kg gruplarına göre istatistiksel olarak anlamlı yüksek, CP grubuna göre ise istatistiksel

Olgunlaşmış insan anlar, haddini bilir ve susması gereken noktada susar ya, ben gençtim: Bunca birikim, bilinç ve yetenekle neden geride durduğunu, günümüzde etkili

30 hektarlık bir alan üzerine kurulan bu tesis, lokanta binaları, personel için yapılan lojmanlar ve geniş bahçeleriyle dikkat çekerken, sebzelerin ço­ ğu

Diğer taraftan, her şehir ve kasabanın ancak kendi hayatı i- çiıı yalıut bilhassa kendi hayatı i- çin mühim şahsiyetleri vardır ki, başka bir yerde bir

Daha ziyade tarihî roman türünde başarıya ulaş­ mış olan Nihal Atsız'm bu yönünü hazırlayan üç te­ mel sebep v ard ır:.. 1 — Mizacı ve

1964’te Onat Kutlar, Şa- kir Eczacıbaşı’nın kapısında belirip, “Niçin derhal Sinematek kurmuyoruz?” diye sor- masaydı, bugün belki de İstanbul