• Sonuç bulunamadı

Bademağacı Kazıları 1999 Yılı Çalışma Raporu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bademağacı Kazıları 1999 Yılı Çalışma Raporu"

Copied!
40
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1999 YILI ÇALI~MA RAPORU

REFIK DURU

Badema~ac~~ Höyü~ü kaz~ lar~ n~ n 7. dönem çal~~malar~na, 25

Tem-muz/15 Eylül 1999 tarihleri aras~ nda devam edildi. Ba~kanl~~~n~~ yapt~~~m~z

kaz~~ kurulu, Doç.Dr.Gillsiin Umurtak (Ba~kan Yard~ mc~s~~ ve arazi çal~~malar~~

sorumlusu) ile Nuran Salar (Doktora ö~rencisi), Angela Bell (Yüksek Lisans

ö~r.), Sabahattin Ezer (Y.L. ö~r.), I~~l Demirta~~ (Arkeoloji lisansl~ ), Murat

Nabi Durmaz (Arkeoloji lis.), Nilüfer Say~ t (ö~r.), Nurhayat Cinli (ö~r.),

Do-~

an Güne~~ (ö~r.), ve Nilüfer K~z~ k'tan (restorasyon ö~r.) olu~uyordu. An~ tlar

ve Müzeler Genel Müdürlü~ü temsilci olarak, Antalya Müzesi Uzmanlar~

n-dan Nermin Çolak'~~ görevlendirmi~ti. Kaz~~ foto~raflar~n~n bir k~sm~~ ile,

kü-çük buluntularm~ n resimleri, ~stanbul Arkeoloji Müzelerinden, Foto~raf

Uzman~, meslekta~~ m~ z Turhan Birgili taraf~ ndan çekildi. Kaz~y~~

gerçekle~-tirmede eme~i geçen tüm ekip üyelerine en içten te~ekkürlerimi sunuyorum.

Çal~~malar~ n harcamalar~, her y~l oldu~u gibi büyük ölçüde ~stanbul

Üniversitesi Ara~t~ rma Fonu Yürütücü Sekreterli~i (Proje no: 1257/050599)

ile An~ tlar ve Müzeler Genel Müdürlü~ü'nün ödeneklerinden yap~ld~. Türk

Tarih Kurumu Ba~kanl~~~~ da akaryak~ t giderlerimizin bir k~sm~ n~~ kar~~lad~.

Kaz~ya kat~ lanlar~ n Antalya'ya gidi~-dönü~~ otobüs biletleri ULUSOY Otobüs

~~

letmesince sa~land~. Ekibin konaklad~~~~ Badema~ac~~ Beldesi Belediye

Ba~-kan~~ Mustafa Y~ld~z, kaz~ n~n at~ k topra~m~ n büyük bir k~sm~n~ n, belediyenin

yükleme arac~~ ve kamyonlarlyla höyükten uzaklara ta~~ nmas~ na olanak

sa~-lad~. Çal~~malar~ m~z~~ destekleyen kurumlar~n de~erli yöneticilerine

te~ekkür-leri~ni sunmak istiyorum.

Kaz~y~~ de~i~ik tarihlerde, Antalya ~l Kültür Müdürü Musa Seyirci, Antalya

Müzesi Müdürü Metin Pehlivaner, Burdur Müzesi Müdürü H.Ali Ekinci,

Prof.Dr.Mehmet Özdo~an, Prof.Dr.Fahri I~~ k, Prof.Dr.Mehmet Özsait,

Doç.Dr.Havva I~~ k, Antalya Akdeniz Medeniyetleri Enstitüsü Müdürü Kayhan

Dörtlük, Arkeobotanist Dr.Mark Nesbitt, Arkeozoolog Dr.Beatrice De

Cu-pere ve Ann Lentacker ile Antropolog Liesbeth Smits ziyaret ettiler.

(2)

584 REFIK DURU

Kaz~lar

~ki ay kadar süren kaz~ larda, höyü~ün kuzey yar~s~ ndaki A Açmas~ 'mn pek çok yerinde derinle~ilip, daha eski sezonlarda aç~~a ç~ kart~ lan yap~ lar~n ayr~nt~lar~~ üzerinde ara~t~rmalar yap~l~ rken, açmaya güney kenarda D 3/IV 2 karesinin bir k~sm~~ ile C 5-D 1/IV 2 karelerinin tümü (yak. 300 m2) ve höyü-~ün kuzey ucunda C 5/111 4,5-11/5 karelerinde yak. 100 m2lik bir alan daha kat~ ld~~ (Lev.1/1; 3/1). Höyü~ün ortalar~ ndaki en yüksek kesimde, C 5-D 1/IV 1-V 5 karelerinde, 250 m2 geni~likte bir alanda da (C Açmas~ ) kaz~ lara ba~land~.

1999'da Erken Neolitik Ça~~ n (ENÇ) en erken yerle~melerinin ara~t~ r~l-d~~~~ C 5/111 5 karesindeki 8X10 m.'lik açmada, 25 cm. kadar derinle~ildi (Höyükte inilen en derin nokta, höyü~ün tepesindeki nirengiye göre -8.05 m.dir)°. C Açmas~ 'ndaki çal~~malarda, yer yer 2 m. kadar derinle~ildi.

Tabakala~ma

ENÇ yerle~melerinin izlendi~i derinlik açmas~ n~ n taban~ nda yap~lan ka-z~ larda çok az say~da çanak çömlek (çç) ele geçti ve bu buluntular~n ait ol-du~u yerle~meye, ENÇ 7 yap~~ kat~~ ad~~ verildi. Kaz~~ mevsiminde s~ k ya~mur ya~d~~~~ ve açma havuz haline geldi~inden, daha fazla derinle~ilemedi ve do-lay~s~yla bu y~ l da ana topra~a var~ lamad~. Çok geni~~ bir alanda izlenen ~TÇ yerle~melerinin, be~~ ayr~~ yap~~ kat~~ halinde oldu~u daha önceki y~llarda sap-tanm~~~ olan tabakala~ma durumunda, herhangi bir de~i~iklik olmad~~ (Duru 2000).

C Açmas~ 'ndaki ta~~ y~~~n~n~n alt~ nda geli~tirilen çal~~malar s~ras~ nda bir kilisenin temelleri ortaya ç~ kt~. Böylece, hiç beklemedik ~ekilde, höyükte Hristiyanl~ k döneminde de bir yap~la~man~ n oldu~u anla~~ld~. Ancak hemen vurgulamak gerekir ki, ne kilisenin yak~ nlar~ nda, ne de höyü~ün bir ba~ka yerinde, bu döneme ait çç veya herhangi bir Geç Roma/Bizans dönemi bu-luntusu ele geçmemi~tir. Ba~ka bir anlaumla, höyükte kilisenin ait oldu~u ça~a ait bir yerle~menin bulundu~unu söyleyebilmek için hiçbir arkeolojik kan~ t yoktur. Bu bak~mdan, höyü~ün tabakala~ma s~radüzenine bir Bizans Ça~~~ tabakas~~ eklemek gere~i duyulmam~~t~r. Kilise hakk~ ndaki ön bilgiler, kaz~~ raporunun sonunda ayr~~ bir bölümde verilmektedir.

Badema~ac~~ kaz~lar~ n~ n daha önce yay~ nlanm~~~ y~ll~ k önraporlar~~ ~unlard~ r: Duru 1997; Duru 1997a; Duru 1998; Duru 2000.

(3)

Erken Neolitik Ça~~

Mimarl~k: Erken Neolitik'in, ana toprak üzerindeki en eski yerle~mele-rinin tabakala~ma durumunu saptamak amac~yla, üç y~l önce C 5/111 5 plan karesindeki açmada ba~lanan çal~~malarda, yukanda belirtildi~i gibi ancak 25 cm. kadar inilebildi. Bu y~l kaz~lan birikimde herhangi bir yerle~me izine rastlanmam~~~ olmakla birlikte, ele geçen çç'yi ENÇ 7 yap~~ kat~n~n buluntular~~ olarak kabul ettik.

Bu y~lki gözlemlerimize göre, sözkonusu açman~n güney kenar~na yak~n yerlerde, çç, küçük buluntu, hayvan kemi~i kal~ nt~lar~~ ve yerle~melere ait iz-ler -taban veya ate~~ yak~lm~~~ alanlar- çok azalmakta, buna kar~~l~ k kuzey ke-nara do~ru, özellikle çç say~s~nda belli bir ço~alma olmaktad~ r. Bu durum bizde, "~lk yerle~melerin höyü~ün kuzey taraf~nda ba~lad~~~~ veya daha yo~un oldu~u" ~eklinde bir san~~ olu~turmu~tur.

Bu dönem mimarl~~~n~n en iyi izlendi~i ENÇ 3 yap~~ kat~na ait (Lev.2), birinin varl~~~~ daha eski y~llarda bilinen, di~eri yeni saptanan iki ev (4 ve 5 numaral~~ yap~lar - Lev.2;3/1) ile, 1995'de aç~lan 2. yap~n~ n alt~ nda bir ev daha bulundu (6 no.lu yap~ ). 4 ve 5 numaral~~ yap~lar, yerle~menin di~er ev-lerinde oldu~u gibi, hafif yamuk dikdörtgen planl~~ ve tek odal~d~ r (Lev.3/2;4/1,2). Sözü edilen yap~lar~n 60-90 cm. kal~ nl~ ktaki duvarlar~ n~n, sadece tabandan itibaren 20-30 cm.'lik alt k~s~mlar~~ günümüze kadar gele-bilmi~tir. Yang~n nedeniyle y~k~ld~ klar~~ anla~~lan evlerin duvarlar~n~n iç yüz-lerindeki s~va tabakalar~n~n rahatça izlenebilmi~~ olmas~na kar~~l~k, duvarlar~n d~~~ çizgisi saptanamam~~t~ r. Kullan~lan yap~~ malzemesinin kerpiç oldu~u an-la~~lmakla birlikte, kerpielerin ~ekli ve duvarlar~n yap~ m~ ndaki özellikler ko-nusunda bilgi edinilememi~tir.

4. evin kap~s~~ bat~ya, 5. evinki ise güneye aç~lmaktad~r. Kap~lar~n yap~l~~~~ konusunda fazla bir ~ey söyleyebilmek mümkün de~ilse de, 4 numaral~~ evin kap~s~n~n e~i~ine bir a~aç gövdesinin konulmu~~ oldu~u saptanm~~t~r. Her iki yap~da da, kap~lann kar~~s~na gelen duvar~ n dibinde bir f~r~n bulunmakta-d~r.

Evlerin tabanlar~~ özenle düzle~tirilmi~tir. 5. yap~n~n taban~nda üç a~aç dikmenin delikleri bulunmaktad~ r (Lev.4/1,2). Ayn~~ evin kuzeybat~~ kö~e-sinde, kil levhalarla odadan ayr~lm~~~ bir depolama yeri ile, f~ r~n~n hemen bi-ti~i~inde, ince kil levhalardan yap~lm~~~ bir kutu vard~ r.

(4)

586 REFIK DURU

6 no:1u yap~ n~ n, 2. evin 20-25 cm. kadar alt~ nda ve 2. ev ile ayn~~ planda yap~lm~~~ oldu~u saptanm~~t~r. 6. yap~ n~ n bir sebeple y~ k~ lmas~ndan çok k~sa bir süre sonra, ayn~~ parsele benzer planda, hatta y~ k~lmam~~~ baz~~ duvarlar da kullan~larak 2 numaral~~ ev yap~lm~~~ olmal~d~ r. ~ki yap~~ aras~ nda uzun bir za-man fark~~ bulunmad~~~~ belli oldu~undan, 6 numaral~~ yap~~ da ENÇ 3 yerle~-mesine ait sarlm~~t~ r.

ENÇ 3 yerle~mesinin, birbirinden sokaklar ve meydanlarla ayr~lan ev gruplar~ndan olu~tu~u anla~~ lmaktad~ r. Bu planlama ku~kusuz istenerek, bi-linçli ~ekilde yap~lm~~t~ r. Birbirine yap~~~ k konumland~ r~lan 2, 3 ve 4 numa-ral~~ yap~lar, bat~daki bir soka~a aç~lmaktad~ r. Soka~~ n di~er taraf~ nda, 1. ev -ve büyük olas~l~ kla ba~ka evler- bulunmaktayd~. ~ki ev s~ ras~ n~ n aras~ ndan ge-çen sokakta 6 gözlü bir depolama biriminin yer ald~~~, daha eski kaz~~ dönem-lerinden bilinmektedir (Duru 1998:716;Lev.5/1,2;7/2). 1. evin ana kap~s~~ güneye bakmakla birlikte, evin sözkonusu soka~a bakan do~u duvarmda da ikindi bir kap~s~n~n oldu~u, bu kap~ n~n daha sonra örülerek kapat~ld~~~~ sap-tanm~~t~r. 1. evin güneyinde, ENÇ 3 evresine ait hiçbir yap~~ kal~ nus~~ bulun-mad~~~ndan, buras~~ aç~ k bir alan, bir meydan olmal~d~ r.

5. evin kap~s~~ da güneye aç~ lmaktad~ r. Bu evin daha güneyini açmak için çok kal~n bir toprak tabakas~n~~ kald~ rmak gerekti~inden, yerle~im planlama-s~mn bu kesimdeki durumu, ancak önümüzdeki y~llarda anla~~labilecektir. 5. evin do~usundaki bo~~ alanda, baz~~ tek ta~l~~ temellerle pi~mi~~ depo levl~ala-r~ na rastlan~lm~~~ olmas~~ (Lev.2), ENÇ 3 yerle~mesinin do~uya do~ru da ge-ni~ledi~ine i~aret etmelidir.

D 2/IV 2 plankaresinde yap~lan düzenleme kaz~lar~~ s~ ras~nda, tabakas~~ belli olmayan birkaç tüm kap bulunmu~tur. Kaplar büyük olas~l~ kla ENÇ'nin geç dönemlerine ait oldu~undan, bu kesimde ENÇ 3'den daha yeni yerle~-melerin varoldu~u anla~~lm~~t~r.

ENÇ yerle~melerinin höyü~ün kuzey ucuna do~ru nas~ l geli~ti~i belli olmam~~ur. Bu alanda (C 5/111 2 ve 1 kareleri) 1 m. kadar derinle~ilmi~tir. Kaz~lan birikimde ENÇ'nin 2. veya 1. yap~~ evrelerine ait olmas~~ gereken, çok say~da ate~~ yakma alan~~ veya ocak taban~~ bulunmu~tur. Bu ta~~nmazlar~n ait olduklar~~ yap~larla ilgili mimari izler ele geçmemi~tir.

Çömlekçilik: ENÇ'nin en erken katlar~ n~ n çömlekçili~i konusunda ön-ceki y~llarda ö~renilenlere (Duru 1999:188 vd.;Duru 2000), bu y~ l çok fazla katk~~ yap~lamad~ . Derin çukurda ele geçen 7. yap~~ kat~mn k~s~ tl~~ say~daki çç-'si, aç~ k renk hamurl~~, az açk~l~~ ve genellikle düz a~~zl~~ küçük boy kaplara ait-tir (Lev.5/1-3).

(5)

ENÇ 3 yap~~ kaun~n yeni aç~lan üç binas~~ içinde, daha önceki kaz~~ dö-nemlerinden iyi tan~ nan kap biçimleri (Lev.5/4-8;6/1;7/1-4) yan~nda, ilginç formda baz~~ kaplar daha bulundu. Bunlardan biri, bas~k gövdeli, üstüste iki-~er ip delikli tutama~~~ bulunan bir çömlekçik -~ekerliktir- (Lev.6/2;7/6). Ka-b~ n tutamakl~~ olan kapa~~~ da in-situ durumda ele geçmi~tir. Bu biçim ~imdiye kadar Anadolu'nun ça~da~~ merkezlerinden tan~nmamaktad~r. Di~er bir kap, kapanan a~~zl~~ -anti splash mouth- küçük bir çömlekciktir (Lev.6/3;7/5). Çift tutamakl~~ kab~ n daralt~lm~~~ düz a~z~ n~ n d~~~ kenar~nda, tutamaklarla ayn~~ hi-zada e~ik aç~lm~~~ iki delik vard~ r. Bu kab~n da iple ba~lanan bir kapa~~n~ n bulundu~u anla~~lmaktad~r.

Kaz~~ alan~n~n güney kenar~ndaki düzenlemeler s~ras~nda bulunan 3 tüm kap, hamurlar~~ içindeki ince ta~c~ k katk~lar~, aç~ k kahverenkli olu~lar~~ ve özensiz yap~ mlar~~ ile, ENÇ 3 kaplar~ ndan hemen ayr~ lmaktad~ r (Lev.5/4,5,8;7/1-3). Bu kaplar~n ENÇ 2 veya 1 'e ait oldu~unu söyleyebiliriz.

Mühürler: Erken Neolitik yerle~melerin küçük buluntular~ndan önemli bir eser, 6 numaral~~ evde bulunmu~~ mühürdür -pintadera- (Lev.6/4;7/7). Mühürün dikdörtgen bask~~ yüzünde, çok ba~ar~l~~ ~ekilde yerle~tirilen, simet-rik yiv bezeme vard~r.

Di~er buluntular: ENÇ 3 yerle~mesi y~k~nt~s~~ içinde ele geçen di~er bu-luntular, ta~~ keskiler ve kemikten yap~lm~~~ ka~~klar/ spatülalard~r.

~lk Tunç Ça~lar'

Mimarl~k: 1999 kaz~~ döneminde, höyü~ün do~u yamaç biti~i~inde, eski y~llarda aç~lan ~TÇ'nin 2. ve 3. yap~~ katlar~n~n megaronumsu planl~~ yap~la-r~nda, ayr~nt~l~~ ara~t~ rmalar geli~tirildi (Lev.8). Yap~lar~n planlar~ n~~ kesinle~-tirmek için sürdürülen çal~~malarla, baz~~ binalar~n bulunamayan arka duvar-lar~n~n tespit edilmesi amaçlanm~~t~. Ara~t~ rmalar sonunda, önceki y~llarda kapal~~ mekânlar oldu~u san~lan 3 ve 4 numaral~~ yap~lar~n arka duvarlar~n~n olmad~~~, bu yap~lar~n kapal~~ bir mekân -ev- de~il, bir geçi~~ yeri gibi kulla-n~lm~~~ olabilecekleri anla~~ ld~~ (Lev.9/1). Bu kesimdeki yap~lardan sadece 1 ve 2'nin gerçekten megaron oldu~u söylenebilir.

Açman~n güneydo~u kö~esindeki geni~leme çal~~malar~nda, megaron planl~~ gibi görünen yeni bir yap~n~n yar~s~~ aç~~a ç~karuld~~ (Lev.8;9/2). Bu alandaki yap~lar, büyük olas~l~ kla ~TÇ 2 yap~~ kat~na aittir.

(6)

588 REF~ K DURU

C 5-D 1/III-1 plankarelerinde ba~lanan kaz~ larda kald~ r~lan 50 cm.'lik üst birikimde, yuvarlak planl~~ iki küçük yap~ya ait temellerle kal~ n bir ta~~ du-vara rastland~~ (Lev.8;11/1). Yuvarlak yap~lar~n çaplar~~ 1 m. civar~ndad~ r ve silo olduklar~~ dü~ünülebilir. Güneybat~-kuzeydo~u yönünde geli~en 3.5 m. uzunlu~undaki kal~n duvar ise iki uçta kesilmi~tir ve ait oldu~u yap~n~n plan~~ anla~~lamam~~t~ r. Kötü i~çilikle özensiz yap~lan duvann kuzey biti~i~inde, y~-~~nlar halinde, yuvarlak ~ekilli, ince, yass~~ ta~~ nesneler ele geçmi~tir

(Lev.11/2;13/1-5). Duvar~n, bu alan~ n hemen kuzey biti~i~indeki C 5/IV 1 karesinde 1993 y~l~nda aç~lm~~~ olan duvar temelleri ile (Duru 1997:Lev.3/1) herhangi bir ili~kisi yoktur.

Üst birikimdeki ta~~ temellerin hangi döneme ait oldu~u konusunda, ke-sin konu~mak mümkün de~ildir. 1993 kaz~~ döneminde höyü~ün bu kesi-minde, kar~~~k buluntu veren bir katmandan sonra var~lan en geç yap~~ kal~ n-ulanyla ilgili çç, genellikle ~TÇ çç'sinden çok farkl~~ idi ve bunlar Geç Neoli-tik (GNÇ) veya Erken KalkoliNeoli-tik Ça~~ (EKÇ) malzemesi olarak tan~ mlanm~~t~~ (a.y.:792). Bu y~l ilk yar~m metrelik birikimden gelen çç, genelde kaba ~TÇ mallar~~ gibi görünmekle birlikte, ~imdilik bu temellerin kesin olarak ~TÇ'ye ait oldu~unun söylemek mümkün de~ildir.

Bu y~lki çal~~malar s~ ras~ nda, ~TÇ yerle~mesinin etraf~n~~ çeviren yamaç kaplamas~mn -glacis-, höyü~ün kuzey ucundaki devam~~ izlendi (Lev.8;10/2) 2

.

Bu çal~~malarla, ta~~ kaplaman~n iki evreli oldu~u konusunda eski y~ llarda yapt~~~m~z saptaman~n do~ru oldu~u kesinlik kazand~. Bu kesimde geni~~ alanlar~n aç~lm~~~ olmas~ na kar~~n, 1998'de ortaya ç~ kart~ lan surun (Duru 2000: ) devam~na, bu y~l da rastlamlmamas~~ ilginçtir.

Çömlekçilik: ~TÇ çömlekçili~inin eski kaz~~ dönemlerinden bilinen

tiple-rinden bu y~l da pek çok örnek ele geçti. Bunlardan dört kap tümlendi (Lev.14/1). Çömleklerden biri üzerinde yiv bezeme vard~ r (Lev.12/2;14/2). Di~er bir çömlek ise, kar~~l~ kl~~ yerle~tirilmi~~ farkl~~ büyüklükte iki kulpludur ve üç iri, yass~~ kesitli ayak üzerinde durmaktad~ r (Lev.14/3). Tümlenen di~er kaplardan biri, karn~nda iki küçük kulpu olan, k~sa boyunlu testi (Lev.12/1), di~eri ince boyunlu, iki kulplu ~i~edir (Lev.12/3)

2 Höyü~ün do~u yamac~na ilk kaz~~ döneminden beri at~lmakta olan kaz~~ topra~~, bu kesimdeki yamaç kaplamas~ n~n izlenmesini olanaks~z k~lmaktad~r. Y~llard~ r biriktirilen yüzlerce ton topra~~n çok büyük bir bölümü son iki y~lda kald~nlm~st~ r. Geri kalan molozun 2000 y~ l~ nda kald~nlabilece~ini umuyoruz.

(7)

Di~er küçük buluntular: 1999 sezonunun en ilginç buluntu grubu, A Açmas~ 'n~n kuzeybat~~ kesimindeki duvar~ n biti~i~inde ele geçen, do~al kireç ta~~~ levhalar~ ndan yap~ lm~~, bir taraf~~ hafif siwile~tirilen, yuvarlak -ya da kalp/damla biçimli- nesnelerdir (Lev.11/2;15/1). Çaplar~~ 4.5-13.4 cm., kal~n-l~ klar~~ 0.7-0.9 cm. aras~nda de~i~en ve büyük bir k~sm~~ sa~lam durumda ele geçen eserlerin say~s~~ 300 civar~ndad~ r (Lev.13/1-5;15/2-4). Bunlar~~ isimlen-dirmek ve ne i~e yarad~~~~ konusunda öneri yapmak pek kolay de~ildir. Ancak tümünün bir arada bulunmas~, de~i~ik büyüklükte olmalar~~ ve kaz~~ alan~n~n di~er kesimlerinde hiç örnek vermemeleri nedeniyle, bunlar~n bulunduklar~~ mekân içinde üretildiklerini, büyük olas~l~ kla Badema~ac~ 'na özgü oldukla-r~n~~ ve yayg~n kullan~m~~ olmayan nesneler oldu~unu söylemek mümkündür. Yuvarlak nesnelerle birlikte, uzunlu~u 24.5 cm. olan, el baltas~~ görü-nümde bir buluntu da ele geçmi~tir (Lev.13/6;15/5). 0.6 cm. kal~nl~ kta, do-lay~s~yla çok dayanaks~z olmas~~ nedeniyle, baka gibi kullan~lmas~~ sözkonusu olamayacak bu buluntunun da nas~l bir i~leve sahip oldu~unu tahmin ede-medik.

Di~er küçük buluntular: Kilden yap~lm~~~ iki idol (Lev.12/4,5;15/6,7), küçük, kare yüzeyli damga mühürler, a~~rl~ klar, a~~r~aklar ve ocak ayaklar~, bu tabakalar~n di~er buluntular~d~ r.

Sonuçlar

1999 kaz~lar~~ sonunda da, ana topra~a inilememi~~ ve Erken Neolitik'in tabakala~ma durumu kesin ~ekilde anla~~ lamam~~t~ r. Önümüzdeki y~llarda derinlik açmas~n~n geni~letilmesi dü~ünülmektedir. Bu arada ana topra~a kadar olan birikim de kald~r~lacakt~ r. Böylece, hem Neolitik yerle~meler çok daha geni~~ alanlarda incelenecek, hem de höyiikteki en eski yerle~meler ko-nusunda, aç~klay~c~~ yeni bilgiler elde edilecektir.

Badema~ac~ 'nda en iyi ~ekilde izlenen ENÇ yerle~mesi olan 3. kat~ n ge-nel yerle~im ~emas~, meslekta~~m~z Gülsün Umurtak'~ n öngördü~ü ~ekilde geli~mektedir3. ENÇ 3 yerle~mesinin genel planlamas~ nda gözlenen en önemli husus, evlerin ba~~ms~z birimler halinde, ancak di~er evlerle biti~ik olarak gruplar halinde düzenlenmeleridir. Bir s~ra olu~turan ev gruplar~n~n aras~nda da sokak ve meydanlar bulunmaktad~r. Bu temel mimari nitelik ya-

3 G. Umurtak; "A Building Type of the Burdur Region from the Neolithic Period", Belleten (Bask~da).

(8)

590 REF~K DURU

n~nda, Badema~ac~~ ENÇ mimarl~~~n~n bir di~er önemli özelli~i, evlerin kap~-lar~n~n taban düzleminde aç~lm~~~ olmas~d~r. Bu mimarl~k özelliklerini, Göller Bölgesi'nin Höyücek, Hac~lar ve Kuruçay gibi merkezlerinde de görmek mümkündür. Anadolu'nun di~er yörelerindeki ça~da~~ ENÇ yerle~melerinde, örne~in Çatal Höyük'te ise bu tür bir mimarl~k anlay~~~~ mevcut de~ildir. Hatta bilinen ENÇ öncesi Keramiksiz Neolitik merkezlerinde de böylesi bir uygulama yoktur. Badema~ac~~ ve hatta tüm Burdur Bölgesi bu bak~mdan, ~imdilik Anadolu'daki ça~da~lar~ndan önemli bir farkl~l~k sergilemektedir. Mimarkleki bu farkl~l~k, daha önce öngördü~ümüz gibi (Duru 1999: 182 vdd.), Göller Bölgesi Neolitik'inin orijininin, di~er bölgelerden, özellikle de do~u kom~usu Konya Ovas~~ Neolitik'inden ayr~~ olmas~~ ile aç~klanabilir. Bu varsay~m~~ destekleyen bir di~er önemli öge, Burdur Bölgesi ve özellikle Ba-dema~ac~~ çömlekçili~inin, ça~da~~~ Erken Neolitik merkezlerin çömlekçili-~inden, teknik, biçim ve bezeme gibi hususlarda çok daha farkl~, çok daha geli~kin olmas~d~ r. Badema~ac~ 'nda eski y~llarda elegeçen ilginç formdaki fantazi kaplara, 1999 kaz~~ mevsiminde kapakl~~ bir ~ekerlik (!) ile, a~z~~ içe do~ru daralulm~~~ olan bir çömlekcik daha kaulm~~ur. Bu kaplar, Çömlekli Neolitik'in Anadolu'daki di~er merkezlerinden pek tan~nmayan biçimlerdir. Badema~ac~~ ENÇ'sinin Anadolu ENÇ içindeki yerinin saptanmas~~ için gerekli arkeolojik belgelerin say~s~~ artmaktad~r. Örne~in ENÇ 3 ile Çatal Hö-yük'ün ça~da~l~~~na, damga mühür -pintadera- gibi yeni buluntular/kan~tlar kaulmaktad~r (Mellaart 1962:PLVII/c; Mellaart 1964:Fig.40, 41).

~TÇ yerle~melerinin 2. ve 3. mimarl~ k evrelerinin yap~lar~~ ve yerle~menin genel planlamas~~ konusunda bilinenler artmakla birlikte, megaron planl~~ gibi görünen yap~lar, gerçek i~levleri konusunda belirsizliklerini korumakta ve bu konuda öneriler yapmak giderek zorla~maktad~r.

Son kaz~~ mevsiminde ~TÇ 4 ve 5. yap~~ katlar~nda herhangi bir çal~~ma yap~lmad~. Önümüzdeki dönemin çal~~ma plan~nda, bu yap~~ katlann~n daha geni~~ alanlarda izlenmesi, öncelik alacak hususlardan biridir. Bunun için, A Açmas~~ 'n~n güneyindeki geni~leme çal~~malar~n~n h~zla geli~tirilmesi gereke-cektir. Bu alanda derinle~erek ~TÇ 5 kat~~ yap~s~na e~ik olarak birle~en kal~n duvar~ n (Duru 1998:718,Lev.10/1) devam~n~~ izlemek, ~TÇ 4 ve 5. yap~~ katla-r~n~ n niteliklerini ve aç~~a ç~ kart~lan yap~lar~n gerçek konumlakatla-r~n~~ anlaya-bilmek aç~s~ ndan son derece önemlidir. Bu yeni kaz~~ alan~ndaki derinle~me çal~~malar~~ sonunda, bir yandan ~TÇ'nin ilk evreleri daha ayr~nt~l~~ olarak ö~-renili~-ken, öte yandan, ENÇ yerle~melerinin güneye do~ru geli~mesinin nas~l oldu~unu anlamak da mümkün olabilecektir.

(9)

A Açmas~ 'n~n güney kenar~nda, bu y~l kaz~ lmas~na ba~lanan kesimdeki ta~~ temellerle ilgili (in-sit~l), bir ucu sivrile~tirilmi~~ yuvarlak ta~~ nesneleri ta-rihlemek mümkün olamam~~ur. Bildi~imiz kadar~~ ile, bu tür eserler ~imdiye dek Anadolu'daki herhangi bir merkezden tan~nmamaktad~ r4. Bunlar~~ Bat~~ ve Orta Anadolu ~TÇ kültürlerinden bilinen kurs vücutlu idollerin prototip-leri olarak görmek spekülasyon say~labilir.

Yukar~da vurg-ulad~~~m~z gibi, bu eserlerin ele geçti~i yerin hemen kuzey biti~i~indeki plankarenin en üst birikimindeki buluntular, ~TÇ'den ziyade GNÇ veya EKÇ'ye aitti. Hatta bu olgudan hareket edilerek, höyü~ün bu ke-siminde ~TÇ'de hiç yerle~ilmedi~i gibi bir ihtimalin ortaya ç~kt~~~, daha ön-ceki raporlar~m~zda belirtilmi~ti (Duru 1997:788; Duru 1997a:157). Önü-müzde dönemde yap~lacak kaz~larda, söz konusu üst birikimdeki yerle~mele-rin hangi ça~a ait olduklar~~ san~r~z saptanabilecektir. Elbette bu saptamaya yard~m edecek arkeolojik belgeler a~~rl~ kl~~ olarak çç ve ele geçmesi olas~~ di-~er küçük buluntular olacakt~r. Bu tarihleme sorununun çözülmesi duru-munda, çok özgün ve ilginç bir buluntu türü olan yass~~ disk biçimli ta~~ nesne-lerin de tarihlenmesi mümkün olabilecektir.

Kilise

Badema~ac~'nda kaz~lar~n ba~lad~~~~ 1993 y~l~nda, höyü~ün ortalar~ndaki en yüksek kesimde, oldukça geni~~ bir alan~n, küçük ve orta boy ta~larla dolu oldu~unu, ta~lar~n adeta bir tepecik olu~turdu~unu görmü~~ ve burada olas~-l~ kla bir tümülüs'ün bulundu~unu belirtmi~tik (Lev.16/1;Duru 1997:785;dn.7). Bu alandaki iki büyük çukur da (Lev.16/2), muhtemel tü-mülüs için yap~lan kaçak kaz~lar~ n i~aretleriydi. Çevrede sürülerini otlata~~~

4 Badema~ac~' n~ n disk biçimli buluntular~n benzerlerini kom~u ülkelerde de bulamad~k. ~ekil olarak en yak~n benzerleri, Ege Adalar~ ndan tan~ nan 'Kiklat Tavalar~'d~r (bk. H-G. Buchholz ve V. Karageorghis, AltâOis und Altkypros, Tübingen 1971: 67; Abb. 854-857). Ancak Kiklat Tavalarm~n, kilden yap~lmalar~, uzanulann~n güdük iki bacak ~eklinde olmas~, gerçek bir tava gibi çukur olu~lar~, kad~ nl~ klarm~ n belirtilmesi ve üzerindeki süsleme ile Badema~ac~~ eserlerinden önemli farkl~l~klar göstermektedir. Kiklat Tavalar~~ Erken Kikladar (~TÇ) dönemine -Anadolu'da M.Ö. 3. biny~l~~ sonlan- tarihlenmektedir.

D~~~ ~ekli bak~ m~ ndan Kiklat Tavalar~'m an~msatan bir eser Limantepe kaz~ lar~nda ele geçmi~tir (H. Erkanal ve S. Günel; "1995 Y~l~~ Liman Tepe Kaz~lar~", XVIII. Kaz~~ Sonuçlar~~ Toplant~s~~ I, Ankara 1997: 246; Çizim 4). Meslekta~lar~m~z~n Kiklat Tavalar~'na benzerli~i~~i vurgulad~~~~ ve kütt e~yas~~ olarak tan~mlad~~~~ kurs biçimli ve çift/çatal ç~k~nt~l~~ bu eserin Kiklat Tavalan'ndan önemli bir fark~, yass~~ levha ~eklinde olu~udur. Bu özelli~i ile Badema~ac~~ eserlerine göreceli olarak daha yak~ nd~r.Limantepe eseri ~TÇ II'ye tarihlenmektedir. Kesin tarih olarak san~r~z M.Ö. 3. bu~rl~n~ n ikinci yar~s~na aittir.

(10)

592 REF~K DURU

çobanlarla, kaçak kaz~lar~~ gören baz~~ ki~iler, bu ta~~ y~~~n~ n~ n alt~ nda kesme ta~lardan yap~lm~~~ bir binan~n bulundu~unu söylüyorlard~.

1999'da bu kesimde çal~~malara ba~land~. Yo~un ta~~ birikiminin bir k~s-m~n~ n -5 büyük kamyon, yak. 100 ton- kald~ r~lmas~~ sonunda, bu alanda 15.5X13 m. ölçüsünde, 'üç net' ii, uzun aks~~ do~u-bat~~ yönünde, küçük bir ki-lisenin varoldu~-u anla~~ld~~ (Lev.17). Temellerinin yer yer 80 cm. yüksekli~e kadar alt k~sm~~ korunmu~~ olan kilisenin yap~ m~nda, orta ve irice boy, i~len-memi~~ kaba ta~lar kullan~lm~~~ ve duvarlar kireç harc~yla örülmü~tü (Lev.19-21). Nefler aras~ndaki geçitlerin e~iklerinde ise, çok iri kalker ta~~ndan bloklar kullan~lm~~t~~ (Lev.17;20/1,2;21/1,2). Bu e~ik ta~lar~, küçük boy ta~-lardan haz~rlanm~~~ bir taban -sockel- üzerine oturtulmu~tu. Büyük bir tahrip sonunda terkedildi~i anla~~lan kilisenin üzerinde, 1 m.'yi a~an bir ta~~ y~~~nus~~ vard~~ (Lev.19/1; 20/2).

Bu y~l, kilisenin yan nefleri ile, apsis'in bir bölümü kaz~ld~~ (Lev.18/2). Orta nef ile, kaçak kaz~lar s~ ras~nda hemen tümüyle bozulan `nartex'e do~ru olan bat~~ kenarda ayr~ nt~l~~ çal~~malar yap~lmad~. Bu nedenle, kilisenin plan~~ tam olarak anla~~lamam~~ur. Yap~n~n iç bölümleri ve ta~~ nmaz e~yalar~, örne-~in Syntronom', `Ikonastazis', 'Berna' ve içinde aziz kemiklerinin sakland~~~~ crelic' kutusunun konuldu~u `Confessio' hücresine ait izler de ele geçmedi. Apsis'in bir ucunda derinle~ilip, höyük topra~~na ula~~ lmas~na ra~men (Lev.19/2), kilisenin taban~na ait izler -mozaik veya ta~~ levha kaplama- bu-lunmam~~t~r.

Orta nef i 5 m., yan nefleri 2.5 m. geni~li~inde olan binan~n içinde, kü-çük buluntu yok denecek kadar azd~ r. Apsis'in ortalar~ nda dikdörtgen priz-mas~~ biçimli, de~i~ik boylarda, in-situ durumda olmayan üç ta~~ kaide (Lev.19/2), ta~~ y~~~nt~s~~ içinde, binlerce çat~~ kiremidi k~ r~~~~ (Lev.22/1,2) ve bir iki parça cam e~ya d~~~nda, Hristiyan kültürüne ait çanak çömlek parças~, mozaik ta~lar~, haç, kitabe veya monogram gibi herhangi bir buluntu ele geçmedi.

Kilise kaz~s~~ henüz bitirilmemi~tir. Önümüzdeki y~l kilise ve yak~n çevre-sinde kaz~lara devam edilecek ve bu yap~~ ile ilgili konularla, ortaya ç~ kan so-runlara yan~ tlar aranacakur. ~stanbul'da H~ ristiyan mimarl~~~~ konusundaki en yetkili bilimadamlar~ ndan Prof.Dr.Semavi Eyice ile görü~meler yapt~ k. Kendisi orta net' in kaz~lmayan kesimlerinde, yap~n~n tamamlapc~~ ta~~nmaz e~yalar~ n' bulmam~z~n büyük olas~l~k oldu~unu, ayr~ca binan~n yak~ nlar~ nda ba~ka yap~lar~n bulunabilece~ini, özellikle de, planda k~smen bozuk oldu~u

(11)

görülen bat~~ kenarm d~~~ nda, nartex'in kal~nt~lar~n~~ aramam~z~~ önerdi5.

Ki-lise içinde H~ristiyanl~ k ça~~na ait buluntular~n ele geçmemesini ilgi çekici

bulan Prof.Eyice, apsis'teki ta~~ kaidelerin (Lev.19/ 2) `sunak masas~'mn

ayak-lar~~ olabilece~ini dü~ünmektedir.

Kilise içindeki yo~un ta~~ molozu, duvarlar~n bir hayli yükse~e kadar

ta~-tan örüldü~ünde ku~ku b~rakmamaktad~r. Yap~n~n üst k~sm~~ konusunda fazla

~

eyler söyleme~e olanak yoktur. Örne~in, hiçbir sütun parças~na ve çat~ya

kadar yükselen nef duvarlar~~ için gerekli payelere rastlanmad~~~ndan, nefier

aras~~ geçi~lerin nas~l oldu~u ve bu geçi~lerin üzerinin nas~l kapat~ld~~~~

konu-lannda da herhangi bir bilgi edinilememi~tir.

Y~k~nt~~ molozu içindeki çok say~da kiremit k~n~~ndan, yap~n~n çat~sm~n

kiremitle örtüldü~ü anla~~lmaktad~ r. Çat~n~n ah~ap oldu~u ve kiremitler

dö-~

enirken birbirlerine kireç harçla birle~tirilmeyip, büyük olas~l~kla birbiri

üzerine bindirme tekni~i ile yerle~tirildi~i söylenebilir. Çatm~n bütün binay~~

kapatacak ~ekilde mi, yoksa orta nefin yüksek, yan nefierin dü~ük çat~ l~~ m~~

yap~ld~~~~ belli de~ildir.

S.Eyice, duvar yap~m tekni~inin ilkelli~i ile plan~n genelde çok basit

ol-mas~n~~ ve yap~~ içinde küçük eser bulunmaol-mas~n~~ ilgi çekici olarak

nitele-mekte, ancak bu özelliklerin, yap~n~n çok erken bir döneme tarihlenmesini

gerekli k~lmayaca~~n~~ söylemektedir. Yap~n~n in~a tarihi, ancak kaz~n~n

ge-li~mesi ve yeni buluntular~n ele geçmesiyle do~ru ~ekilde saptanabilecektir.

Kilisenin y~k~lma tarihi de belli de~ildir. S.Eyice, Badema~ac~ 'n~n

sahil-den bir hayli içeride olmas~ndan dolay~, binan~n y~k~m~n~n, M.S. 7. yy'da

Ak-deniz'in sahil kesimindeki Bizans yerle~melerini büyük oranda tahrip eden

Arap korsanlar~~ ile ilgili olamayaca~~n~~ söylemektedir. Badema~ac~~

Beldesi-'nde yapt~~~m~z sohbederde, bu kilisenin varl~~~n~~ bilen veya büyüklerinden

duyan hiç kimsenin olmad~~~ n~~ tespit ettik. Ba~ka bir söyleyi~le, belde

halk~-n~n ortak belle~inde, köye bu kadar yak~n bir yerde, böyle önemli bir

yap~-n~n, bir H~ristiyan tap~na~~n~n bulundu~u hakk~nda hiçbir duyum yoktur''.

Kan~m~zca bu husus son derecede önemlidir ve kilisenin, Badema~ac~~ kö-

5 Bu raporun kilise ile ilgili k~sm~n~~ haz~rlarken, Prof.Dr.Semavi Eyice ile uzun ve ayr~ nt~l~~ görü~meler yapt~k, kendisine sorular sorduk ve sorunlar~~ saptamaya çal~~t~k. Ayr~ca genç meslekta~~ m~z Dr.Feridun özgilmü~~ ile de görü~~ al~~~ veri~inde bulunduk. Bu raporda yap~lan öneri ve ön saptamalar~ n hepsi, Prof. Eyice'nin onay~ ndan geçmi~tir. Say~ n Eyice'ye ve özgümü~'e en içten te~ekkürlerimi sunuyorum.

Baz~~ Badema~açl~lar, çocukluklar~ nda -bundan 30-40 y~l kadar önce-, höyü~ün tepesindeki ta~~ y~~~n~~ aras~ nda, "dikine duran iri ta~~ direkleri!'" bulundu~unu. daha sonra bu ta~lar~n yok edildi~ini söylediler.

(12)

594 REF~~ K DURU

yünü kuran ilk Türk boylar~ n~ n gelmesinden önceki bir dönemde y~ k~l~p ter-kedildi~ini gösteren -Köyün kurulu~~ tarihi yak. M.S. 13 y.y. ba~lar~-, önemli bir toplumsal kan~t oldu~u kabul edilmelidir.

Etraf~nda bir yerle~im olmamas~ na ra~men, höyük üzerinde bir kilise ya-p~lmas~na neden gereksinim duyulmu~tur? Bu sorunun yan~ t~, "Kilise büyük olas~ l~ kla cemaati olan bir kilise de~ildi; daha ziyade bir ziyaret kili-sesi/manast~ r~~ idi" olabilir. Bu varsay~ma ek olarak, "Höyü~ün tepesinde daha önce var olan bir kutsall~~~~ sürdürmek için, Hristiyanl~ k döneminde ayn~~ yere bu kilisenin yap~ld~~~" akla gelmektedir. Bu konu ile ilgili say~labi-lecek bir arkeolojik belge, Antalya-Burdur karayolundan Badema~ac~~ Belde-si'ne gelen asfalt yolun kuzeyinde bulunan 'ta~~ dikit/stel'dir. Bir önceki y~ll~ k kaz~~ raporunda tamtt~~~m~z bu an~ t (Duru 2000; Lev.40-41), büyük olas~l~ kla Roma Dönemi'ne aittir. Alçak bir tepenin eteklerindeki dikit, e~er raporu-muzda söyledi~imiz gibi, bir `Heroon' içine yap~lm~~~ bir stel veya mezar an~ t~~ ise, bu an~ta çok yak~n olan ve küçük ovan~ n en yüksek noktas~~ durumundaki höyü~ümüz üzerine de, benzer bir an~ t dikilmi~~ veya tepeye bir kutsall~ k at-fedilmi~~ olabilir -Antik Ariassos yerle~mesinin Badema~ac~~ Beldesi'nin 4-5 km. kadar güneybat~s~ nda bulundu~unu ve yak~ n çevrede Ariassos kenti hal-k~ na ait bir çok mezar~n oldu~unu belirtmek isteriz-. Daha sonraki dönemde, ayn~~ yer Hristiyanlar için bir ziyaret yeri olarak kabul edilmi~~ olabilir. Hatta, höyük tepesinin, Roma devrinden önceki bir dönemde de kutsal bir yer ol-du~u, mevcut ta~~ dolgunun bir `tümülüs' için yap~ld~~~~ da, bir varsay~m ola-rak akla gelmektedir.

Kaçak kaz~~ yapanlar~ n açt~ klar~~ çukurlarm temizlenmesi s~ ras~nda, kili-senin alt~nda, muhtemel nartex'inin taban düzleminden 2 m. a~a~~ya kadar, ta~~ dolgunun devam etti~i görüldü. Bu ta~~ dolgu kilisenin y~ k~nt~s~~ olmad~-~~na göre, niçin yap~lm~~t~? "Bu dolgu, kilisenin yap~m~~ s~ ras~nda, binan~n temellerini höyü~ün gev~ek topra~~~ yerine, daha sa~lam bir zemine oturtmak amac~yla m~~ yap~lm~~t~, yoksa gerçekten burada kiliseden önce bir tümülüs mü vard~?". "Yahut acaba kaçak kaz~c~lar~ n açt~ klar~~ çukurlar, daha sonra tarla sahiplerinin tarlalar~ n~~ sürerken toplay~p bu kesime biriktirdikleri ta~-larla dolduruldu~u için mi, böyle bir dolgu olu~mu~tu?" sorular~n~ n do~ru yan~ tlar~n~~ bilmiyoruz. Bu sorulara yan~ t bulmak her halde pek kolay olmaya-cakt~ r. Zira kilisenin alt~nda bir tümilliis olup olmad~~~ n~~ anlamak için kili-senin temellerinin büyük k~sm~n~~ bozmak gerekecektir. Bunu yapman~n hiç do~ru olmayaca~~n~~ dü~ünüyoruz.

Kilise'nin bizden önce görülüp görülmedi~i, kilisenin ad~n~n ne oldu~u ve çevrede henüz saptanamam~~~ bir Bizans Ça~~~ yerle~mesi bulunup bulun-mad~~~~ konusunda baz~~ kitapl~ k ara~t~ rmalar~~ yapt~ k. Anadolu'daki antik

(13)

yap~, an~ t ve merkezlerin incelendi~i çal~~malarda, burada bir kilisenin ve Badema~ac~~ Beldesinin yerald~~~~ ova içinde herhangi bir yerle~menin varl~-~~ndan söz edilmemi~tir 7.

Koruma ve onar~m çal~~malar~~

Badema~ac~~ kaz~lar~ n~n ilk y~llar~ndan ba~layarak, hem höyü~ün do~al çevre özelliklerinin bozulmas~n~n önlenmesi, hem de kaz~larla ortaya ç~kan ta~~nmaz kültür varl~klar~n~n korunmas~~ ve onar~lmas~~ amac~yla, gerekli ça-l~~malar~n ve giri~imlerin yap~lmas~na gayret edilmi~ti. ~lk y~llarda, höyü~ün 'Arkeolojik Sit' olarak tescilli olmas~~ nedeniyle, bu konuda ortaya ç~kacak so-runlar~n çok büyük olmayaca~~~ san~lm~~t~. Ancak bu konu, kaz~lar~n geli~me-siyle birlikte, giderek önem kazanmaya ba~lad~. Bugün do~a ve kültür varl~k-lar~n~n bilinçli veya bilinçsiz ~ekilde bozulmas~, büyük boyutlara ula~m~~~ bu-lunmaktad~r. itiraf etmeliyiz ki, Badema~ac~'nda kaz~lara ba~lanmadan ön-ceki, do~al peysaj zenginli~i, bugün çok büyük oranda yok olmu~tur.

Höyükteki do~al zenginli~in en önemli ö~esi, bir k~sm~~ höyükte uzun y~l-lar önce tarla sahiplerinin tarlay~l-lar~n~n s~n~ry~l-lar~ n~~ belirlemek için diktikleri, bir k~sm~~ da kendili~inden yeti~mi~~ olan a~açlard~~ (Lev.24/1). Bunlardan baz~lar~, gerçek anlamda an~t a~aç olarak nitelendirilebilecek ölçülerde idi. Örne~in höyü~ün en yüksek noktas~~ yak~nlar~nda, kaz~ya ba~land~~~~ y~llarda, çok ulu bir sak~z a~ac~~ (menengiç) vard~. Bu y~l kaz~lan kilisenin orta nef içine rastlayan bir yerde yeti~mi~~ olan bu sak~z a~ac~, önce, sözde kaza ile ya-narak kurudu -bilerek ate~~ b~rak~ld~~~nda ku~ku yoktur- ve daha sonra da ke-sildi (Lev.24/2). Bugün höyü~ün güney yamaçlar~nda sadece bir iki sak~z a~ac~~ kalm~~t~r. Ayr~ca önceleri höyü~ü çepeçevre saran bir ku~ak üzerinde, çok say~da ahlat a~ac~~ varken, bunlar~n say~s~~ son y~llarda h~zla azalm~~t~ r (Lev.1/2).

Bütün bu a~açs~zland~ rma eyleminin, höyük üzerindeki tarlalar~n sahip-leri taraf~ndan, kaz~lar geli~tikçe, tarlalar~n~n kamula~t~r~laca~~~ korkusuyla, 'hiç olmazsa a~açlar~n~ n odunlar~ n~~ kurtarmak için (!)' yap~ld~~~n~~ dü~ün-mek, san~r~z pek yanl~~~ olmayacakt~r. Tarla sahipleri, son üç y~ld~r höyük üze-rinde 40'~n üzeüze-rinde a~aç kesmi~lerdir.

7 Pauly-Wissowa-Kroll, Realancyclopaedie der klassischen Altertumwissenschaft, Monumen-ta Asia Minoris; H.Rott, Kleinasiatische Denkmüler aus Pisidien, Pamphylien, Kappadokien und Lykien, Leipzig, 1908; V.Schutze, Altchristliche Stdte und Landschaften Kleinasien Gütersloch, 1926; K.Belke ve N.Mersich, Tabula I~nperii Byzandni 7. Wien, 1990.

(14)

596 REF~K DURU

Höyük 'Arkeolojik Sit' alan~~ oldu~u için, üzerindeki a~açlar da tescil

edilmi~tir. Bu nedenle, a~açlar yasalar~n korunmas~~ alt~nda olmal~d~r.

Y~llar-d~r bu insafs~z ve yasa d~~~~ kesim i~inin durmas~~ için, Badema~ac~~ ve Da~beli

Beldeleri Belediye Ba~kanl~klar~~ ile temaslar yap~lm~~, höyük üzerindeki

tarla-lar~n sahibi olan Da~beli köylüleri uyar~lmaya çal~~~lm~~, ancak bunlar hiçbir

sonuç vermemi~, a~aç kesiminin önüne geçilememi~tir. Höyükteki a~aç

kat-liam~n~n durdurulmas~~ için, durum bu y~l Antalya ~l Kültür Müdürlü~üne

resmen bildirilmi~, böylece hiç olmazsa henüz kesilmemi~~ olan a~açlar~n,

'Koruma Kurullar~' arac~l~~~~ ile korunmas~n~n sa~lanmas~~ istenmi~tir. Bu

gi-ri~imimizin ba~ar~l~~ olaca~~n~~ umuyor ve diliyoruz.

Kaz~~ ekibi olarak, kaz~lar s~ras~nda a~açlara çok fazla yak~nla~mamaya,

çok gerekli olmas~~ durumunda ise, a~açlara ve köklerine en az oranda zarar

vermeye büyük özen gösterilmi~tir. Bunun yan~nda, höyü~ün tepe

nokta-s~nda kesilmi~~ sak~z a~ac~n~n, adeta an~~ tsal nitelikteki kökleri korumaya

al~nm~~, kilise'nin duvarlar~~ üzerinde yeti~en ço~u genç ya~taki a~açlar~n da

korunmas~na çal~~~lm~~t~r 8

.

Do~al çevredeki bozulma yan~nda, kaz~da ortaya ç~kart~lan kültür

varl~k-lar~n~n korunmas~nda da büyük sorunlar vard~r. Asl~nda bir höyük kaz~s~nda

ç~kan ta~~nmaz eserlerin, do~a ko~ullar~~ ile çevrede ya~ayan insan ve

hayvan-lardan kötü ~ekilde etkilenmesinden korunmas~mn ne derece zor, hatta

ola-naks~z oldu~u gayet iyi bilinmektedir. Badema~ac~~ için de durum böyledir.

Kaz~larda bulunan ta~~nmaz mimarl~k kal~nt~lar~, ya~mur ve kar gibi do~al

etkenlerle, her y~l belirli oranda rk~nt~ya u~ramaktad~r. Bunun yan~~ s~ra,

çevredeki tarlalar~~ odak olarak kullanan sürü sahipleri, keçilerini kaz~lan

alanlara soktuklar~ndan, ndmarl~k kal~nt~lar~~ büyük zarar görmektedir.

Kaz~~ ekibimiz, son y~llarda yukar~da belirtilen nedenlerle olu~an

tahri-bat~~ bir oranda gidermek için, kaz~lan yap~lan onarma ve koruma

çal~~mala-r~na ba~lam~~t~r. Örne~in; daha önceki y~llarda kaz~lm~~~ olan ENÇ'nin kerpiç

duyarl~~ yap~lar~~ büyük oranda y~k~lm~~~ olmakla birlikte, plan~~ anla~~labilen ve

baz~~ ta~~nmaz e~yalar~~ sa~lam durumda bulunan bir kaç yap~r, mümkün

ol-du~unca uzun süre korumak veya hiç olmazsa bir süre daha anla~~l~r

du-rumda tutmak amac~yla çal~~malara ba~land~. Yap~lar~, k~~~ ko~ullar~ndan

ko-rumak için, üzerleri naylon örtü ve toprakla kapat~ld~~ (Lev.23/1).

8 Ancak, Lev.18/1'deki foto~rafta görülen a~açlar~n baz~lar~~~~~~, büyük olas~ l~kla önümüz-deki kaz~~ y~l~na kadar devrileceklerini san~yoruz.

(15)

~TÇ'nin mimarl~ k kal~ nt~lar~~ için de benzer önlemler al~ nd~. Bu yap~lar~ n kuru kuruya, ya da çamur harçla örülmü~~ ta~~ temelleri/duvarlar~ , dü~en ta~-lar yerlerine konuta~-larak bulundu~u günkü yiiksekliklerine getirilme~e çal~-~~lm~~ t~ r. Ayr~ca, içten ve d~~tan toprak doldurularak duvarlara destek veril-mi~~ ve y~ k~lmalar~~ önlenmek istenmi~tir. Onar~lan duvarlar~ n üstü de naylon örtülerle kapat~lm~~ur.

Kaz~~ alan~ n~~ tümüyle korumak için, etraf~ n~~ bir ~ekilde kapatmak, içeriye girilmesini önlemek elbette en kesin çözümdür. Ancak bunun için, öncelikle kamula~u~~ ma i~lemlerinin yap~lmas~~ gereklidir. Bu konuyu çözümlemek için çal~~malar sürdürülmektedir. Kamula~urma için normal ödenekler kullan~-lamad~~~ndan, ~imdiye kadar ba~ar~lamam~~t~ r. Konunun bütçe d~~~~ kaynak-larla çözülmesine gayret edilmektedir.

Kilise'nin korunmas~~ amac~yla da önlemler al~ nd~. Yap~ n~ n içinde ve te-meller üzerinde, hayvanlar~ n kontrolsuz dola~mas~ n~~ önlemek için, yap~ n~ n d~~~na demir direkler dikilip, iri gözlü kafes teli ile çevrildi (Lev.23/2).

Badema~ac~~ kaz~lar~, bugün var~lan noktada, gerek ENÇ, gerek ~TÇ ve gerekse H~ ristiyanl~ k dönemleri aç~s~ndan büyük bir önem kazanm~~t~ r. Bu önem, sadece arkeoloji bilimi aç~s~ ndan de~il, ayn~~ zamanda Antalya Bölgesi-'nin turizm potansiyeli aç~s~ ndan da geçerlidir. Antalya yöresinin ola~anüstü görkemli 'Klasik Ça~' yerle~meleri yan~ nda, küçük Badema~ac~~ Höyü~ü'n-deki çok erken dönemlerin, göreceli olarak mütevaz~ , fakat çok ilginç yer-le~melerinin kal~ nt~lar~ , yörenin turizm zenginli~ine bir oranda katk~lar ya-pacak konuma gelmi~tir. Bu kaz~~ yerinin olanaklar ölçüsünde iyi korunmas~ , 'kültürel zenginliklerimizin gelecek ku~aklara aktar~lmas~~ sorumlulu~umuz' aç~s~ ndan da mutlaka gereklidir.

EK

Badema~ac~~ ENÇ yerle~melerinin tarihlenmesi için, ENÇ 1, 3 ve 4 yap~~ katlar~ ndan al~ nan 5 ayr~~ kömürle~mi~~ bitki örne~i, 1998 y~ l~ nda C 14 ölçüm-leri yap~lmak üzere Heidelberg Üniversitesi'ne gönderilmi~ti. Heidelberger Akademie der Wissenschaften Radiometrische Altersbestimmung von Wasser und Sedimenten laboratuvarlarmda yap~lan ara~ urmalarm~ n sonuç raporu, k~sa bir süre önce, bu makalenin dizgi a~amasm~ n sonlar~ nda elimize ula~t~. Raporda, taraf~m~zdan gönderilen örneklerden sadece ENÇ 3 yap~~ kat~ na ait olan a~aç kömürü parçalar~ n~ n ölçümünün yap~ labildi~i anla~~ lmaktad~ r. Saptanan C 14 tarihi ~öyledir:

(16)

598 REFIK DURU

Hd-20910 BP 7546±41 BC 6440-6395 (1 sigma) - BC 6460-6265 (2 sigma) Tek bir örnekten al~ nan C 14 sonucuyla kesin konu~man~ n mümkün olamayaca~~n~~ kabul etmekle birlikte, bu tarihleme bir fikir vermekte ve ENÇ 3 yerle~mesinin M.Ö. 7. biny~ l~ n~ n ortalar~ na veya ikinci yar~s~ n~n ba~lar~ na ait olabilece~ini dil~ündürmektedir. Kaz~~ raporlar~m~zdan izlenebilece~i gibi, son dört kaz~~ döneminde ENÇ 3 yap~~ kaun~ n alt~ nda yakla~~ k 3 m. de-rinle~ilmi~, ENÇ 7 yap~~ kat~~ birikimi içine girilmi~tir. Henüz ana topra~a var~-lamam~~~ olmakla birlikte, yerle~im birikiminin en alt katmanlarma çok yak-la~t~~~m~z' san~yoruz. ENÇ 3'ün C 14 tarihi esas al~ narak, ENÇ 7 yap~~ kaun~ n tarihinin M.Ö. 7. binpl~ n~ n ba~lar~ na kadar geri gidece~ini ve ana toprak üzerindeki ilk yerle~imlerin de, büyük olas~ l~ kla M.Ö. 8. biny~l~~ sonlar~ nda ba~lam~~~ olabilece~ini dü~ünüyoruz.

Radyoaktif karbon ölçümleri için al~ nan örnekler, Prof. Dr. Manfred Korfmann arac~l~~~~ ile Heidelberg Üniversitesi'ne ve Prof. Dr. Bernd Kromer-'e iletilmi~tir. Yard~ mlar~ ndan dolay~~ sevgili meslekta~~ m M. Korfmann'a ve ölçümleri yapan Prof. Dr. B. Kromer'e en içten te~ekkürlerimi sunar~m.

YARARLANILAN KAYNAKLAR

Duru,R.;"Badema~ac~~ Höyü~ü (K~z~lkaya) Kaz~lar~. 1993 Y~ l~~ Çal~~ma 1997 Raporu", Belleten LX:783-800.

;"Badema~ac~~ Kaz~lar~. 1994 Y~l~~ Çal~~ma Raporu", 1997a Belleten LXI :149-159.

;"Badema~ac~~ Kaz~lar~. 1995 ve 1996 Y~llar~~ Çal~~ma Raporu", 1998 Belleten LXI:709-730.

;"The Neolithic of the Lake District", Neolithic in Turkey. 1999 Tl~ e Crad1e of Civilization. New Discoveries,

(Ed.Mehmet Özdo~an-Nezih Ba~gelen), ~stanbul:165-191. ;"Badema~ac~~ Kaz~lar~. 1997 ve 1998 Y~ llar~~ Çal~~ma

2000 Raporu", Belleten LXIV: 187-212.

Mellaart,J.; "Excavations at Çatal Höyük. First Preliminary Report, 1961". 1962 Report,1961", A.St. XII:41-65.

;"Excavations at Çatal Höyük 1963. Third Prelimina~y Report", 1964 A.St. XIV:39-119.

(17)

B C D E BADEMA~AC1 1999 ---- .> I V E: 0.00 01. ffi 1/ % .~~I~~II~. Vi , -t"ra~libl., 50 ~n.

Levha 1/1 - Badema~ac~~ Höyü~ü'nün topografik plan~~ ve kaz~~ alanlar~.

(18)

D3

BADEMA~AC1 - 1999

I RKI N NIH()LIi IK 3 YAPI KA I I 1115 IV 2 - 5.0o D1 D2 Refik D~~ rt~~

(19)

Levl~a 3/1 - ENÇ yerle~mek-I- juin bulundu~u kaz~~ alan~ .

(20)

Refik Dur~~~

Levha 4/1 - ENÇ 3 yap~~ kaumn 5 numaral~~ evi -baudan-.

(21)

Refik Dur~~~ 1 3

~

:J

7

8

Levha 5 - ENÇ 95mlekçili~inden örnekler.

(22)

4

3

Refik Duru

1

Lr

(23)

2 3

1

4 5

6 7

(24)

Refik 1)11111 i U. U U E. E iTÇ 5-2 YA P ~~ KA TLA RI cc~~

(25)
(26)

4 ,01 411,'

~4f/~~ I~~r

iffr

Refik Du~-~~~

I.evha 10/1 - I999'da aç~~a ç~kan ~TÇ 2 yap~~ kalmular~.

(27)

Levha 11/1 - 1999'da kaz~lan alanda ele geçen en geç ITÇ yerle~mesinin temelleri -güneyden-.

Levha 11/2 - En geç ~TÇ yerlesmesi duvar~ n~ n yan~ nda ele geçen yuvarlak yass~~ nesnelerin

(28)

1 3

411r00

5 2 Refik Duru

(29)

Refik D~~rt~~ ~‘ J 2 1 J ~~ 3 4 6 5

(30)

2

Refik D~ le~ l

3 Levl~a 14 - ~TÇ katlar~ nda ele geçen tüm kaplar.

(31)

1

5

(32)

Refik Dl ~rt ~~

Levl~a Iti/ I ( :\ç~~~as~~ çal~~mala~~ Ilim ilk g Illeri (k~~ teyclel~ ).

(33)

2FI.-4~~ir43:11115.;.- ...as I 59 0.11 - • a ACC43 D' ftp -023 o 4 4

1 .~i~~-

!. *Ok - o 30 IV 5 Vi C 4 C 5

BADEMA~ACI — 1999

K ~ LISE

(34)

LeVila 18/1 - Kilise mu bulundu~u alan~n kaz~~ sonunda kuzeyden görünümü.

Levha 18/2 - Kilise -kuzeydo~udan-.

Refik Duru

(35)

Levha 19/1 - Kilise'nin apsis'i.

(36)

Levha 20/1 - Kilisenin kuzeyden görünümü.

Levha 20/2 - Orta nef.

(37)

Levha 21/1 - Orta ve kuzey yal~~ net.

(38)

Refik Dl ~ n~~

Levl~a 22/ I - El~ sc ~~~~~ içindeki y~ k~ nt~da bulunan kiremit k~r~klar'.

(39)

Levha 23/1 - ENÇ ve ~TÇ yap~lar~n~n korunmas~~ için al~nan önlemler.

(40)

Refik Duni

Levha 24/1 -Kaz~ lara ba~land~~~~ 1993 y~l~ nda, höyü~ün tepe kesiminin görünümü..

Referanslar

Benzer Belgeler

Sıralı listeler rakam veya harf yada her ikisini içiçe kullanarak liste oluşturmamızı, sırasız listeler rakam/harf yerine madde imleri koyarak liste

3- Düflük riskli kalp d›fl› cerrahi planlanan, iskemik koroner hastal›¤› (‹KH) varl›¤› bilinen ve noninvazif olarak yüksek risk ol- mad›¤› gösterilen hastalara

Ana kanal güzergah ı üzerindeki yamaçtan su geliyorsa ve suyun debisi ve ta şı dığı sediment miktarı az, kalitesi sulama suyuna zarar vermeyecek durumda ise bu suyu

Ancak hüc- relerin, ›fl›klar söndürüldükten sonra bile bu ifllevlerini yerine getirebilmesi, akla baflka fleyler getiriyor: bafl-yönü hücreleri gibi, yer

Bu çal›flmada, bir sonlu-farklar algoritmas› yard›m›yla elektrik özdirenç yönteminde yayg›n olarak kullan›lan Schlumberger, Wenner, pol-pol ve dipol-dipol

Karstik-1 modelinin Wenner dizilimine göre ters-çözüm sonuçlar›: (a) dirençli, (b) iletken karstik yap›, (c) dirençli, (d) iletken durum için veri ve model rms

Manyetik araştırmalarda, kaynak manyetizasyonunun ve bölgesel yer manyetik alanının düşey olarak yönlenme- diği durumlarda manyetik belirtinin en yüksek değerleri kaynak

Sonuç: Ekzotropyada tek tarafl› geriletme rezeksiyon ameliyat›n›n, çift tarafl› d›fl rektus geriletilmesine göre daha baflar›l› oldu¤u sonu- cuna var›ld›..