TC
PAMUKKALE ÜN VERS TES TIP FAKÜLTES
GENEL CERRAH ANAB L M DALI
TOTAL T RO DEKTOM PLANLANAN HASTALARDA,
STANDART B LATERAL SUBTOTAL T RO DEKTOM
YAPILMASI HAL NDE GER DE BIRAKILACAK T RO T
DOKUSUNDA, REKÜRREN T RO T HASTALI I LE
L K L OLAB LECEK PROL FERASYON
FAKTÖRLER N N BEL RLENMES
UZMANLIK TEZ
DR. SEVDA YILMAZ
DOÇ. DR. KORAY TEK N
TE EKKÜR
Pamukkale Üniversitesi Tp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalndaki Uzmanlk e itimim süresince yeti memde büyük katk ve emekleri geçen, de erli hocalarm ve bana destek sa layan sevgili asistan arkada larma anabilim dal ba kanmz de erli hocam sayn Prof. Dr. Ergün Erdemin ki ili inde ayr ayr te ekkürlerimi sunarm.
Tezimin tüm a amalarnda genel cerrahi ile ilgili de erli bilgilerini bana aktaran ve daima te vik gördü üm sayn hocam Doç. Dr. Koray Tekine te ekkürü borç bilirim.
Ç NDEK LER
SAYFA NO G R 1 GENEL B LG LER 3 T RO T ANATOM S 3
BEN GN T RO T HASTALIKLARINDA CERRAH YAKLA IM 6
HÜCRE S KLUSU ve Ki-67 12
GEREÇ ve YÖNTEM 14
BULGULAR 16
TARTI MA 21
SONUÇ 25
ÖZET 26
YABANCI D LDE ÖZET 28
TABLOLAR Ç ZELGES
SAYFA NO
EK LLER Ç ZELGES
SAYFA NO
ekil 1: Ameliyathanede rezidü tiroit dokusu eksize edilmi tiroidektomi
spesmeni 15 ekil 2: Rezidü dokuda tespit edilen mikropapiller karsinom (H&E x40) 17 ekil 3: Rezidü dokuda tespit edilen mikropapiller karsinom (H&E x200) 17 ekil 4: Rezidü tiroit dokusunda gözlenen mikronodül olu umu
(Ki-67 mmunhistokimya boyas x100) 17 ekil 5: Rezidü dokuda mikronodül içi alan (Ki-67 mmunhistokimya
boyas x200) 18
ekil 6: Rezidü dokuda mikronodül d normale yakn alan
(Ki-67 mmunhistokimya boyas x200) 18 ekil 7: Ana dokuda nodül içi alan (Ki-67 mmunhistokimya boyas
x200) 19 ekil 8: Ana dokuda nodül d normale yakn alan (Ki-67 mmunhistokimya boyas x200) 19
G R
Hastalkl tiroit bezinin ksmen veya tamamen çkarlmas anlamna gelen tiroidektomi, genel cerrahi ve endokrin cerrahisi kliniklerinde halen en sk uygulanan cerrahi giri imler arasnda ilk sralarda yer almaktadr. Bununla birlikte, do ru endikasyon ve uygun cerrahi yöntemin seçimi ile cerrahiye ba l geli ebilecek komplikasyonlarn en az düzeyde tutulmas esas amaçtr (1).
Uygulanan cerrahi teknikler total, totale yakn ve subtotal tiroidektomi eklinde sralanabilir. Benign tiroit hastalklarnda total tiroidektomi yaplmas ilk kez Kocher tarafndan geride potansiyel bir tekrarlayan hastalk kayna olabilecek anormal tiroit dokusu brakmay önleme amacyla tavsiye edilmi olmasna ra men, günümüzde diferansiye tiroit karsinomunda bile total tiroidektomi yaplmas tart maldr (2). Fakat daha da tart mal olan benign tiroit hastal nda total tiroidektominin yaplmasdr (3-5).
Normal tiroit dokusunda, proliferasyon çok azdr (6). Bunun aksine, tiroit epitelyal hücre bölünmesinde fokal bir art , tiroit nodüllerinin geli mesine sebep olur (7). Benign folliküler tiroit tümörlerinde büyüme potansiyelini incelemek üzere, nodüllerde ve çevre normal tiroit dokusunda iki proliferasyon belirteci Proliferating
cell nuclear antigen (PCNA) ve Ki-67 epitopu çal lmaktadr (8).
Ki-67 antijeni, proliferasyon gösteren tüm hücrelerin nukleusunda eksprese edilir ve monoklonal antikor [Molecular Immunulogy Borstel (MIB-1)] ile tespit edilebilir. Mitoz sonras, antijen hzla parçalanr, bu yüzden Ki-67 bölünmeyen hücrelerde tespit edilemez (9). MIB-1 indeksi olarak ifade edilebilen proliferatif aktivitenin derecesinin, tiroit karsinomlar gibi de i ik tümör tiplerinde klinik agresiviteyle ili kili oldu u tahmin edilmi tir (10).
Bu çal mann amac, total tiroidektomi planlanan hastalarda, standart bilateral subtotal tiroidektomi yaplsayd geride braklacak tiroit dokusunda, rekürren tiroit hastal ve tiroit karsinomlar ile ili kili olabilecek proliferatif aktiviteyi ara trmak ve benign tiroit hastalklarnda total tiroidektomi yaplmas konusundaki süregelen tart malara k tutmaktr.
G E N E L B L G L E R
T RO T ANATOM SNormal eri kin tiroit bezi, açk kahverengi, sert, 15-20 gram a rl ndadr. Bez, ortada istmus ile birle en ve üstte tiroit kkrda na kadar uzanan iki lobdan olu ur. nsanlarn % 80inde bu yaplara ek olarak; genellikle orta hattn biraz solunda istmustan yukarya do ru uzanan ve tiroglossal kanaln kalnts olan piramidal lob bulunur (12, 13).
Tiroit kkrda n ortas ile 6. trakeal halka arasnda uzanan tiroit bezinin her bir lobunun yakla k olarak boyu 4-5 cm, eni 2-3 cm, kalnl ise 2-4 cmdir. Genelde 1. ile 4. trakeal halkalar üzerine yerle im gösteren istmusun kalnl ve geni li i, insandan insana göre de i ir ve ortalama olarak 1-1,5 cm geni li inde, 2-6 mm kalnl ndadr. stmus, zayf insanlarda krikoid kkrdak ile sternal çentik arasnda kalan bölgede, krikoid kkrda n 1-1,5 cm altnda palpe edilebilir (14).
Sa ve sol tiroit loblar trakeay önden ksmen çevreler. Lateralinde karotis klf ve sternokleidomastoid kas yer alr. Tiroit bezi yüzeyden derine do ru; deri, süperfisyal fasya, derin boyun fasyasnn yüzeyel tabakas ve bu tabakann örttü ü sternokleidomastoid, omohyoid, sternohyoid ve sternotiroid kaslar (strap kaslar) tarafndan örtülür. Arka medialde özefagus ve trakea tarafndan snrlanm tr. Tiroit, normalde kom u organlardan rahatlkla ayrlabilir konumdadr. Ancak posterior süspansuar ligaman (Berry ligaman) aracl ile krikoid kkrdak ve üst trakeal halkalara skca yap ktr ve rekürren laringeal sinirin en çok bu bölgede hasara u rad unutulmamaldr (15, 16).
Tiroidin dört ana arter tarafndan sa lanan iyi bir kanlanmas vardr. Süperior tiroit arter, karotis bifurkasyonu düzeyinde eksternal karotis arterden çkar ve a a do ru ilerleyerek tiroidin üst polüne girer. Bu bölgede süperior laringeal sinir artere paralel seyreder. Süperior laringeal sinir, genellikle üst polün yakla k 1 cm üstünde, süperior tiroit arterinden iç tarafa do ru dönü yapar. Ancak arterin dallarna sarlabilir. Süperior tiroit arterin klemplenmesi srasnda bu sinir travmaya maruz
kalabilir. Üst polde süperior tiroit arter anterior ve posterior dallara ayrlr. Ancak bazen lateral dal da görülebilir. Posterior daldan çkan küçük bir arter üst paratiroidi besler (12, 13 ,17).
nferior tiroit arter subklavyen arterin tiroservikal trunkusundan çkar; iki dala ayrlarak posterolateralden tiroide girer. Rekürren laringeal sinir, inferior tiroit arterin anteriorundan, posteriorundan ya da dallar arasndan geçebilir. Daha altta olan daldan alt paratiroidi besleyen küçük bir arter ayrlr. Bazen be inci arter olarak arkus aortadan veya innominat arterden köken alp, trakeann önünden yukar çkan arteria tiroidea ima bulunur (12, 13, 17).
Tiroit kapsülünün altnda zengin bir venöz a vardr. Tiroidin venöz dönü ü; her iki yanda, üstte süperior tiroit venleri ve bez lateralinde median tiroit venleri aracl yla internal juguler venlere olur. nferior tiroit venleri ise, loblar inferiordan terk ettikten sonra venöz bir pleksus olu turarak brakiosefalik vene dökülür (12, 13, 17).
ntraglandüler lenfatik kapillerler, önce subkapsüler toplayc lenf kanallarna, daha sonra istmus ve di er lobla ili kili olan kapsüler lenf kanallarna drene olurlar. Kapiller lenfatikler tiroidi terk ettikten sonra direkt olarak derin anterior boyun lenf dü ümlerine (santral grup), direkt veya indirekt olarak derin lateral boyun zincirine (internal juguler grup ve transvers servikal grup) drene olurlar (12, 17, 18).
Tiroidin üst kutup lenfatik dola m prelaringeal lenf dü ümlerine do rudur. Bu dola m, ayn zamanda direkt olarak üst internal juguler lenf dü ümlerine olabilir. stmus ile üst anteromedial tiroidin lenfati i prelaringeal lenf dü ümlerine; istmus ile alt anteromedial tiroidin lenfati i pretrakeal lenf dü ümlerine drene olur. Posterolateral tiroidin lenfatik drenaj paratrakeal (rekürren laringeal zincir) lenf dü ümlerine do rudur (12, 18). Sonuç olarak; üst kutup hariç tiroidin lenfatik drenaj esas olarak santral gruba do rudur denebilir. Lateral boyun lenf zinciri tiroit lenfati inin drene oldu u ikincil bölgedir. Santral bölgenin lenfatik drenajnda obstrüksiyon olursa, retrograd yolla lateral boyun lenfatik sistemine yaylma olabilir. Üst kutup, primer olarak internal juguler lenf nodlarna drene olur. Üst pol ve medial
istmus, internal juguler lenf nodlarnn süperior grubuna drene olur. Lobun alt ksmlar pretrakeal ve paratrakeal nodlara drene olur (12, 13, 17).
Tiroidi üst ve orta servikal sempatik ganglionlardan gelen sempatik lifler innerve eder. Bu lifler kan damarlarna girer ve vazomotor etkilidir. Parasempatik lifler vagustan köken alr ve beze laringeal sinirler içinde gelir (13).
Mikroskopik olarak tiroit 20-40 folikül içeren lobüllere bölünmü tür. Eri kin erkek tiroit bezinde yakla k olarak 3x106 folikül vardr. Foliküller küresel ekillidir ve ortalama 30 µm çapndadr. Her bir folikül, küboidal epitel ile çevrilidir ve merkezinde epitelyal hücrelerden salnan kolloid içerir. Epitelyal hücreler, hipofizer kaynakl tiroit stimülan hormon (TSH) etkisi altnda salglama yaparlar. Tiroidin ikinci bir sekretuar hücre grubu da C hücreleri ya da parafoliküler hücrelerdir. Bu hücreler kalsitonin içerirler ve salglarlar. Foliküller arasndaki stromada tek tek veya küçük gruplar halinde bulunurlar. Tiroit loblarnn üst pollerinde yerle mi lerdir ve nöroektodermal hücre kökenlidirler. Ultimobrankial gövdeden orijin alr ve Pearse tarafndan tarif edilen Amine containing precuror uptake decarboxylase (APUD) sisteminin bir parçasdr (13).
Tiroit bezi ile rekürren laringeal sinir arasnda yakn bir ili ki vardr. Rekürren sinirin çe itli varyasyonlar vardr. Rekürren laringeal sinir, larinksin intrinsik kaslarnn innervasyonunu sa lar ve e er bir taraf hasar görürse ayn taraf vokal kord paralizisine neden olur. Benzer olarak; süperior laringeal sinirin eksternal dal krikotiroid kas innerve eder; bu da tiroit cerrahisi srasnda risk altndadr. Sinirin zarar görmesi ile fonasyonda zorluk çkar (12, 13, 17).
Rekürren laringeal sinir vagustan orijinini alr. Sa rekürren sinir vagusun subklavyan arterin ilk ksmn çaprazlad yerden çkar. Sinir subklavyan arterin altndan dolanr ve krikotiroit kasa posteriordan ve larinkse krikoid kartilaj seviyesinden girmek üzere hafif oblik olarak yukar çkar. Sol rekürren sinir vagustan aortik arkusu geçerken dallanr ve ligamentum arteriosusun arkasndan dolanr, medialde trakeoözefageal aralktan yukar çkar ve larinkse girer
nferior laringeal sinir her zaman rekürren de ildir, insanlarn %1inde sinir non rekürren olabilir. Bu durum özellikle sa subklavyan arter anomalisi ile birlikte görülür. Nadiren de sol tarafta dekstrokardi veya situs inversus ile beraber görülür. Non rekürren sinirler vagustan ayrldktan hemen sonra larinkse girer, sklkla süperior arterlerine yakn seyrettikleri için, bu damarlarn ba lanmas srasnda risk altnda olabilirler (12, 13).
Süperior laringeal sinir kafa tabanna yakn bir yerde vagustan ayrlr ve karotisin medialinde a a do ru iner. Hyoid kemik hizasnda iki dala ayrlr. Bir tanesi duyusal olan internal dal, di eri motor olan eksternal daldr. Eksternal dal inferior konstriktör kasn lateralinde seyreder ve krikotiroit kas innerve etmek üzere a a ya iner. Bu kas, vokal kord gerilimini düzenler ve sesin seviyesini ayarlar. nsanlarn % 21inde üst pol damarlarna yakn kom ulukta seyreder ve operasyon srasnda ortaya çkartlamazsa önemli derecede yaralanma riski vardr. Yaralanmay önlemek için, üst pol damarlar tek tek tiroit bezi üzerinde ba lanmal ve krikotiroit kasn lateraline do ru diseke edilmelidir (5, 12, 18).
BEN GN T RO T HASTALIKLARINDA CERRAH YAKLA IM
Benign tiroit hastalklarnn tedavi algoritmas halen tart maldr. Benign veya malign tanm ince i ne aspirasyon biyopsisi ( AB) ile konulur (19). Benign sitopatoloji saptanan olgularn bir ksmnda, postoperatif parafin kesitlerinin incelenmesi sonucu % 26 gibi yüksek bir oranda malignite olabilece i belirlenmi tir (20). Ancak benign sitopatolojiye kar n bu olgularn ameliyat edilme nedenleri di er klinik risk faktörlerinin varl dr (21).
Multinodüler guatrlarda (MNG) kötü kozmetik görünüm, hava yolu tkankl , malignite üphesi varsa cerrahi tedavi önerilmektedir. Ba ve boyuna radyasyon alm veya ailede tiroit kanseri öyküsü olan multinodüler guatrl hastalarda kanser riski %40tr. Ayrca, bu hastalarn yarsnda kanser dominant nodül d ndaki bir bölgede yerle mi tir. Bu hastalarda da cerrahi tedavi endikedir. Küçük asemptomatik MNGde ultrasonografi ile izlem yaplabilir. Büyüyen nodüller ince i ne aspirasyon biyopsisi ile malignite geli imi açsndan izlenebilirler (22).
Soliter nodüler guatrlarda, ince i ne aspirasyon biyopsisi ile de erlendirilen 1.5 cmnin altndaki nodüllerde hem klinik hem de sitopatolojik malignite kriterleri yoksa medikal tedavi ile izlem yaplabilir. Diffüz ve ötiroit guatrlarda supresyon tedavisinin yarar olmakla birlikte, özellikle soliter nodüllerde bu tedavinin yarar snrldr. Supresyon uygulanan hastalar yakndan izlenmeli, her yl ultrasonografi ile nodülün büyüyüp büyümedi i belirlenmeli ve sitopatolojik olarak de erlendirilmelidir. Tedavi altnda iken büyüyen nodülde tek tedavi cerrahidir (13, 24, 25).
MNG tedavisinde kullanlan cerrahi yöntemleri bilateral subtotal tiroidektomi (BST), totale yakn tiroidektomi (TYT) ve total tiroidektomidir (TT). Bu hastalarda uygulanacak en uygun cerrahi seçene i halen tart maldr. Cerrahi seçene in faydalar ve komplikasyonlar her hastaya göre ayr ayr de erlendirilmelidir (26).
Benign tiroit hastalklarnda total tiroidektomi yaplmas ilk kez Kocher tarafndan geride potansiyel bir rekürren hastalk kayna olabilecek anormal tiroit dokusu brakmay önlemek amacyla önerilmi tir (2). Bilateral subtotal tiroidektominin postoperatif komplikasyon riski (rekürren sinir felci, hipoparatiroidizm) dü ük olmakla birlikte, % 9-43 orannda tekrarlama olasl bulunmaktadr. Yeni bir giri im ise artm cerrahi morbidite ile sonuçlanr (26) .
Tiroit hastalklarnn cerrahi tedavisinde ana prensiplerden biri de, gerekli ve yeterli giri imin ilk operasyonda yaplmasdr. Tiroidin yer ald bölgenin topografik anatomik özellikleri, etrafnda yer alan önemli olu umlar ve birincil giri im sonras geli en granulasyon dokusu ve rekürrens olgularn tedavisinde sorunlara neden olur. Tiroit cerrahisinde birincil giri imlerde morbidite % 0.4-1 ve mortalite sfr dolaylarnda iken, bu oranlar rekürrens nedeniyle yaplan ameliyatlardan sonra 3-4 kat art gösterir. kincil tiroit giri iminden sonra en sk rastlanan komplikasyon % 3-13 orannda görülen rekürren laringeal sinir yaralanmas olup, bunu % 1.2-3 orannda görülen kalc hipoparatiroidizm izler. Trakea ve özefagus yaralanmalar, kanama, enfeksiyon az sayda görülen komplikasyonlardr (30, 31).
Cerrahi Teknik
Hastalkl tiroidin ksmen veya tamamen çkarlmas anlamna gelen tiroidektomi, en sk uygulanan cerrahi giri imler arasnda yer almaktadr (27).
Tiroit bezi, ilk kez Rönesans devrinde tannmstr. Buna kar n tiroide ait büyümenin M.Ö. 3000 yllarnda tanmlandg ve tiroide yönelik ilk cerrahi girisimin ise M.S. 500 ylnda yapld varolan bilgiler arasndadr (27). Hipertiroidi veya ekzoftalmik guatr ilk kez 1825de Parry, daha sonra 1835de Graves ve 1840da von Basedow tarafndan tanmlanm tr. Hipotiroidi veya miksödem 1850de Curling ve 1875de Gull tarafndan tanmlanm , 1882de Reverdin total veya parsiyel tiroidektomi yaparak miksödem meydana getirmi , Murray ve Tlowitz 1890da tiroit ekstreleri ile miksödem tedavi etmi lerdir (28).
nsanda ilk ba arl tiroidektomi ameliyat Ba datl cerrah Ebu El Kasm Halefi bin Abbas El Zehravi (963-1013) tarafndan yaplm ve belgelenmi tir. Avrupa kaynaklarnda ad sürekli de i tirildi i için en sk Albucasis ve Elzahawi olarak isimlendirilmi tir (28).
Tiroit cerrahisi 19. yüzyl ortalarna dek genel anestezi (1840), antisepsi (1860), asepsi (1883) ve hemostazdaki (1888) geli melere kadar % 40dan fazla mortalite oranlar ile tehlikeli olmaya devam etmi tir. Theodor Billroth (1829-1894) ve Emil Theodor Kocher (1841-1917) ba ar oran belirgin olarak yüksek, binlerce tiroidektomi yapm lardr (13) . Kocherin dokuyu koruyarak travmadan kaçnmas, temiz ve titiz çal ma özelli i onun operatif teknikte bir lider olmasn saglam tr. Kocherin titiz ve dikkatli bir ekilde yapt diseksiyon yöntem olarak kabul edilmi ve ayrntl bir sekilde yaynlanm tr. Kocher yapt total tiroidektomilerden sonra miksödemin geli ti ini saptam ve bu tabloya cachexia strumipriva adn vermi tir. Ancak bunun nedenini yanl olarak ameliyat srasnda geli en trakeal travmaya ba lam ve hastann uzun süreli solunum skntsnda kalmasyla açklam tr. Miksödemin total tiroidektomi sonrasnda tiroit fonksiyonlarnn ortadan kalkmasna ba l oldu unu ilk vurgulayan Felix Semondur. Kocherin ameliyatlarndan sonra miksödem geli mesine ra men, uygulad ameliyat yöntemi ile hipoparatiroidi ve
rekürren laringeal sinir paralizisi az görülmü tür. Kocher ilk tiroidektomiyi 1878 de yapm ve bunu yaynlam tr. Theodor Kocher tiroit bezinin patolojisine, fizyolojisine ve cerrahisine olan katklarndan dolay 1909 ylnda Nobel tp ödülünü kazanm tr (13, 27).
George Murray 1891de koyun tiroidinden hazrlanan ekstreleri kullanm , bundan 30 yl sonra Kendall tiroksini izole etmi tir. 1930da ise Bergerin tiroksini sentezlemesi ve tiroksinin tedaviye girmesi ile total tiroidektomiye bagl hipotiroidizm büyük ölçüde sorun olmaktan çkm tr (13, 27) .
Amerikada tiroit cerrahisindeki geli meler Avrupadan dönen William Stewart Halstedle ba lam tr (13, 27). Halsted, 1888de kanamay kontrol eden hemostatlar geli tirmi tir. Böylece ameliyatlar daha az kanl bir ortamda yaplmaya ba lanm tr. Halsted in en önemli özelliklerinden birisi, tiroit cerrahisi ile ilgili ilk kitap yazan yazar olmasdr (27).
Tiroit bezinin tamamnn çkartlmasnn tetaniye sebep oldugunu ortaya çkaran Weissten sonra von Eiselsberg, bu olayn paratiroit bezlerinin çkartlmas sonucu geli ti ini bildirmi tir (27).
Mayo karde ler ayn yllarda ABDde tiroit cerrahisinin geli mesine katkda bulunmu lardr. Charles Mayo 1912ye kadar 278 ekzoftalmuslu ve hipertiroidik guatrl hastay mortalitesiz ameliyat etmi ve tiroit önü kaslarnn kesilmesi ile tiroide daha kolay ula labilece ini göstermi tir (27) .
Amerikal George Washington Crile 1932 ylna kadar yars tirotoksikozlu olan 22000 civarndaki hastaya tiroidektomi yapm ve mortalite orann yaklask % 1 olarak saptam tr. 1953 ylnda tiroit kanserlerinde radikal boyun diseksiyonlarnn önemini belirtmi tir (27).
Günümüzde uygulanan modern cerrahi prensipler büyük u ra lar sonucu ortaya çkm tr. Günümüzde tiroidektomi ameliyatlar dikkatli teknik ve cerrahide
e itimin geli mesi ile dü ük morbidite ve mortalite oranlar ile ba aryla uygulanmaktadr.
Ses de i ikli i olan veya daha önceden boyun cerrahisi geçirmi olan hastalarn ameliyattan önce direkt ya da indirekt laringoskop ile vokal kordlarnn görüntülenmesi gerekir. Hastalar operasyon srasnda ötiroit olmaldrlar. Genel anestezi indüksiyonundan sonra, skapulalar yalnzca omuzlar geriye dü ecek biçimde kaldran, ince kenar kaudale gelen kama eklindeki bir yastk skapulalar arasna yerle tirilir. Her iki kol ya da kollardan birisi hastann yannda olmaldr. Her iki kolun abdüksiyonda olmas ve hastann omuzlarnn yükseltilmesi, brakial pleksus incinmelerine ve kolda paralizilere yol açar. Ba bir halka tarafndan desteklenmeli ve boyun ekstansiyona getirilmelidir (13, 27, 29).
Krikoid kartilajn 1 cm altndan, cilt çizgilerine uygun Kocherin transvers kolye insizyonu yaplr ve platisma kasna kadar devam edilir. nsizyon boyu de i kendir, tipik olarak ortalama 5 cm kadardr ve simetrik olmaldr. Daha büyük insizyonlar büyük tümörlerde, ksa i man boyunlularda veya boynu açlmayanlarda ve tiroit bezinin a a ya uzad hastalarda tercih edilir. Platismaya geçtikten sonra platisma üstte anterior tiroit venler altta kalacak biçimde, tiroit kkrda düzeyine kadar üst flep diseksiyonu ve ayn biçimde supresternal çenti e kadar alt flep diseksiyonu yaplr (13, 29).
Tiroidektomi hemostaza dikkat edilerek yaplrsa paratiroidlerin ve rekürren laringeal sinirin tannmas ve korunmas kolayla r (13). Derin servikal fasyann yüzeyel tabakas sternohyoid ve sternotiroit kaslar arasnda orta hattan açlarak tiroide ula lr. Tiroit yüzeyindeki venlerin hasar görmemesi için özen gösterilmelidir (13).
lk diseke edilecek tarafta yüzeyel olan sternohyoid kas ile daha derinde olan sternotiroit kas künt disseksiyon ile ayrlr. Diseksiyon laterale do ru uzatlarak sternohyoid kasn lateral kenarnda ansa servikalis ve internal juguler venin medial kenar görünene kadar devam edilir. Sternotiroit kas tiroitten, orta tiroit ven veya venleri açkta brakacak ekilde künt ve keskin disseksiyon ile ayrlr (13). Tiroit
parmakla anteromediale çekilir ve lateral dokular ekartör ile posterolaterale çekilir. Orta tiroit ven ba lanr ve kesilir. Nadiren strep kaslar, büyük tiroit tümörlerinde iyi bir görü için, kesilebilir. Strep kaslar yüksek seviyeden kesilmelidir ki, ansa hipoglossustan innervasyonu korunabilsin (13).
Tiroit a a ve mediale çekilerek üst kutuplar aç a çkartlr. Tiroit üst kutbunun lateralinde ve karotis klfnn medialinde kalan dokular künt diseksiyon ile syrlabilir, çünkü bu bölgede sinir yoktur. Daha sonra üst kutup kaudale ve laterale çekilir. Süperior laringeal sinirin eksternal daln zedelememek için diseksiyon tiroide yakn olarak sürdürülmelider. Krikotiroit kas innerve eden eksternal laringeal sinir dalnn bulunup korunmas için çaba gösterilmelidir. Hastalarn % 80inde eksternal dal krikotiroit kasn üzerinde görülebilir. Üst kutup damarlar tek tek aç a çkarlr, izole edilir ve tiroide yakn olarak ba lanr (13, 27). Üst kutup damarlar ba lanp kesilince üst kutup posteromedialindeki dokular tiroit bezinden syrlabilir, böylece üst paratiroidlerin damarlarnn zedelenme riski azalr. Rekürren laringeal sinir Berry ligamannn altndan veya içinden geçtikten sonra krikoid kkrdak düzeyinde krikotiroit kasn altndan larinkse girer (13). Bu noktada, üst paratiroit bez görülebilir. Üst paratiroit bez sklkla krikoid kkrdak seviyesindedir. Alt paratiroit bez ise en çok inferior tiroit arterin rekürren laringeal sinirle çaprazla t yerin hemen altnda bulunur. Hastalarn % 80inde bezler arterin 1 cm civarnda bulunur. Alt paratiroit bez genellikle rekürren sinirin önündedir. Burada olmad nda timus veya paratimik ya içinde olabilir (13, 27, 29). Tiroidin posterolateral snrndaki tüm dokular, nazikçe dorsale do ru çekilerek tiroit tamamen mobilize edilebilir. Paratiroitlerin kanlanmasnn bozulmamas için tüm damarlar tiroit kapsülüne girdikleri noktada ba lanr ve kesilir. Rekürren laringeal sinir içerebilecek hiçbir doku kesilmemeli veya klempe edilmemelidir (13, 27, 29). Operasyonun en zor ksm, rekürren sinirin Berry ligamanndan geçti i yerdeki diseksiyondur. Bu noktada, sinir tiroit dokusuna çok yakndr. Sinirdeki yaralanmalar genellikle bu noktada olu ur. Bu noktada olu an kanamalarda, yaralanmay önlemek için nazikçe bask uygulanarak kanama durduktan sonra kanayan damar ba lanmaldr. Kanamann kontrolünde elektrokoter kullanmaktan kaçnlmaldr (13, 29).
Hastalarn % 80inde piramidal lob bulunmaktadr. Piramidal lob tiroit kartilaj seviyesi veya daha üstüne kadar serbestle tirilmeli ve tiroit lobu ile veya istmus ile birlikte çkartlmaldr (13).
Lobektomi yapld nda istmusun kesilen ucu kendi üzerine dikilmelidir. Total tiroidektomi uyguland nda, kar tarafa da ayn prosedür izlenir. Subtotal tiroidektomide, üst kutupta damarlar ba landktan sonra, lob boyunca inferior tiroit arterin giri yerinin anterioruna kadar klempler yerle tirilir ve yakla k 4-8 g tiroit dokusu braklacak ekilde eksizyon yaplr. Geride kalan doku hemostazn sa lanmas için lateral trakeal fasyaya dikilir (13). Dren koymak nadiren gerekir. Strep kaslar ve platisma emilebilir iplikler ile yakla trlr. Cilt subkutan diki ler veya klipler ile dikilir (13. 29).
HÜCRE S KLUSU VE Ki-67
Normal hücre siklusu temelde mitoz (M) faz ve interfaz olarak ikiye ayrlmaktadr. Mitoz faz yakla k bir saat sürmektedir. Hücrenin ya am siklusunun büyük bir ksmn olu turan interfazn farkl süreçlerden olu tu u görülmü tür. nterfazn, aktif hücre bölünmesini içermeyen, birbirini izleyen G1, S ve G2 fazlarndan olu tu u kabul edilmektedir. S (sentez) faz, mitoz öncesinde DNAnn replike oldu u sentez fazdr. Bu fazn süresi 6-24 saat arasnda de i mektedir. S faz ile interfaz aslnda üç faza bölünmektedir. M faz ile S faznn ba langc arasnda yer alan G1 (gap) faz genellikle hücre siklusunun di er fazlarndan daha uzundur ve bu süre içerisinde hücre normal geli imini ve özelle mi i levlerini sürdürür. Bu fazn süresi, hücre tipine ba l olarak de i kenlik gösterir. Baz hücrelerde birkaç gün ya da daha uzun sürebilir. S faznn sonu ile M faznn ba langc arasnda bulunan G2 faz ise nispeten ksa sürelidir ve hücrelerin bölünmeye hazrlk yaptklar dönemdir. Ço u hücre tipinde bu döngü sürekli olarak yinelenmektedir. Ancak sinir hücresi gibi stabil hücreler, mitotik bölünme yeteneklerini kaybederler ve M fazndan sonra hücre siklusundan ayrlrlar. G0 faz olarak tanmlanan uzam bir fonksiyonel evreye girerler. G0 faz stabil hücre tipleri için tanmlanm olmakla birlikte di er hücre tipleri de G0 fazna girebilmektedir. Ancak; bu hücreler uygun biçimde uyandklarnda yeniden hücre siklusuna girmektedirler. Hücre siklusunu kontrol eden
birçok faktör bulunmaktadr. Yaplan çal malarda prolifere hücre topluluklarnda, hücre siklusu srasnda düzeyi veya aktivitesi artan baz moleküllerin ya da proteinlerin varl ortaya konmu tur. Bu moleküller ve proteinler kullanlarak normal dokulara ait hücrelerde, özellikle de tümör hücrelerinde proliferasyonu ve proliferasyon indeksini belirlemeye yönelik çal malar yaplmaktadr (32, 33).
1983de Gerdes ve arkada lar G0 hariç tüm siklus boyunca nükleusta mevcut bir nükleer antijene kar monoklonal Ki-67 antikorunu geli tirmi lerdir. nsan genomunda 30 000 baz çifti tarafndan kodlanan 395 ve 345 k Da a rl nda non-histon bir proteindir (9).
Ki-67, tümör içerisindeki prolifere hücreleri gösterme yetisine sahip bir antikordur. DNA içeri ine baklmakszn siklusun herhangi bir faznda bulunan tüm hücreler G0 fazna girebildi i için, Ki-67 fraksiyon tayinlerinin bir tümörün prolifere hücre komponenti ile ilgili en anlaml bilgiler verdi i söylenebilir. mmunohistokimyasal olarak Ki-67 büyüme fraksiyonu, tümörde pozitif boyanan hücrelerin orann gösterir (34).
G E R E Ç VE Y Ö N T E M
Çal maya Ekim 2005- Haziran 2007 tarihleri arasnda Pamukkale Üniversitesi Tp Fakültesi E itim ve Ara trma Hastanesi Genel Cerrahi Klini ine benign nodüler tiroit hastal tans ile ba vuran ve total tiroidektomi uygulanan hastalar dahil edildi. Hastalarn ya , cins, ikayet, fizik muayene bulgular, e lik eden kronik hastalklar, preoperatif ve postoperatif kan kalsiyum düzeyleri, hormon de erleri, ultrason sonuçlar, tanlar, operasyon öncesi ASA skorlar, operasyon süreleri ve patolojik tanlar takip formlarna kaydedildi.
Total tiroidektomi yaplan tüm hastalarn tiroit dokusu ameliyathanede alnp, tiroit loblarndan standart 2 er gram doku (subtotal rezeksiyon yaplsayd kalacak doku) eksize edilerek hassas terazide tartld ( ekil 1). Daha sonra eksize edilen ve çal mamzda rezidü tiroit dokusu olarak adlandrd mz doku ve ana spesimen hemen patolojiye gönderildi. Her iki doku seri kesitlerle ayrlarak makroskobik olarak incelendi. %10 tamponize edilmi formalin solüsyonunda fiske edildikten sonra tiroidektomi materyallerinden ana spesimende lezyonlu alan ve lezyonlu alan d ndaki alanlar örneklendi. Doku takip cihazna ( Shandom Pathcenter ) konuldu. Rezidü tiroit dokusunun tümü takibe alnd. Doku takip i leminden geçtikten sonra parafin bloklar hazrland. Parafin bloklardan 4 mikronluk kesitler hazrlanarak Hematoksilen Eozin ile boyand. Rutin kesitleri de erlendirildi. Lezyonlu alandan seçilen preparatlar ile rezidü dokudan seçilen preparatlar immünhistokimyasal olarak Ki-67 ( Neo marker, Clone SP6 ) 1/300 dilüsyon ile Ventana Benchmark LT otomatik makine ile boyand. Ki-67 immünhistokimyasal boyas mikroskopun 400xlük büyütme alannda 1000 hücre saylarak Ki-67 ile boyal alanlar saptand ve Ki-67 proliferasyon indeksi belirlendi. Nodül içi alan ile nodül d alan kar la trld. Ayrca rezidü tiroid dokusunda mikronodül olu umlar ve di er alanlarda Ki-67 proliferasyonu de erlendirildi.
statistik
Tüm veriler ortalama ± standart sapma eklinde verildi. Gruplar aras farklar Kruskal Wallis testi, ikili gruplar aras farklar ise Mann whitney U testi ile analiz edildi. statistik analizler SPSS 15.0 yazlm kullanlarak yapld (SPSS Inc.,
Chicago, IL). Sonuçlar % 95lik güven aral nda, anlamllk p<0,05 düzeyinde de erlendirildi.
.
ekil 1. Ameliyathanede rezidü tiroid dokusu eksize edilmi
BULGULAR
Çal maya dahil edilen toplam 34 hastann, 25 tanesi (% 73,5) kadn, 9u (% 26,5) erkekti ve ortalama ya lar 49,38 ±12,38 yl olarak saptand. Hastalarn ortalama boylar 162,23±7,56 cm, a rlklar ise 68,32 ±13,2 kg idi.
Hastalarn 13ünde (%38,2) boyunda i lik, 3ünde (%8,8) ise yutma güçlü ü ikâyeti vard. E lik eden hastalklar incelendi inde 3 hastada (%8,8) diabetes mellitus, 8 hastada (%23,5) hipertansiyon, 2 hastada(%5,9) astm saptand.
Fizik muayenede 22 hastada (%64,7) boyunda nodül tespit edildi.
Hastalara tansal amaçl kan hormon ve tiroit antikor düzeyleri, boyun ultrasonografisi ve AB yapld. Hastalarn 29una (%85,3) multinodüler guatr (MNG), 5ine (%14,7) ise soliter nodüler guatr tans konuldu.
Hastalarn ortalama operasyon süreleri 130,88 ± 31,39 dakika olarak bulundu. Amerikan Anestezi Toplulu u Skoru (ASA) 1,2,3 olan vaka saylar srasyla 14, 15, 5 olarak saptand.
Histopatolojik inceleme sonucunda 24 hastaya MNG, 4 hastaya soliter nodüler guatr, 4 hastaya MNGe e lik eden mikropapiller karsinom, 2 hastaya da foliküler adenom tans konuldu. Mikropapiller karsinom tespit edilen 4 hastadan 3ünde ana spesimende mikropapiller karsinom mevcut iken, 1 hastada rezidü tiroit dokusunda mikropapiller karsinom tespit edildi ( ekil 2, 3)
Rezidü tiroid dokularnda %38,2 orannda makroskopik nodül saptanrken, ayn dokularn mikroskobisinde ise %73,5 mikronodül olu umu bulundu ( ekil 4)
ekil 2. Rezidü dokuda tespit edilen ekil 3. Rezidü dokuda tespit edilen
mikropapiller karsinom (H&E x40) mikropapiller karsinom (H&E x200)
ekil 4. Rezidü tiroid dokusunda gözlenen mikronodül olu umu (Ki-67 mmunhistokimyaboyas x100)
Proliferasyon indeksi olarak, Ki-67 proliferasyon indeksi, rezidü tiroit dokusunda, hem mikronodül formasyonlar içinde hem de nodül d normale yakn alanlarda ayr ayr hesapland ( ekil 5-6). Benzer ekilde ana spesimende hem nodül içi hem nodül d normale yakn alanlarda Ki-67 proliferasyon indeksi hesapland ( ekil 7-8). Rezidü tiroit dokularnda mikronodül içi Ki-67 proliferasyon indeksi ortalama %4,65 saptanrken, nodül d normale yakn alanlarda bu oran ortalama %1,91 olarak bulundu. Ana spesimenlerde nodül içi Ki-67 proliferasyon indeksi ortalama %5,42, nodül d normale yakn alanlarn Ki-67 proliferasyon indeksi ise ortalama %2,84 olarak hesapland (Tablo 1). Dikkate de er bir ekilde hem ana spesimen hem de geride braklabilecek olan rezidü dokulardaki nodül formasyonlarnda Ki-67 proliferasyon indeksi normal dokuya göre oldukça yüksek saptand ( ekil 9).
ekil 5. Rezidü tiroid dokusunda ekil 6. Rezidü tiroid dokusunda
mikronodül içi alan mikronodül d normale yakn alan Ki-67 immunhistokimya boyas (x200) Ki-67 immunhistokimya boyas (x200)
ekil 7. Ana dokuda nodül içi alan ekil 8.Ana dokuda nodül d
Ki-67 immunhistokimya boyas normale yakn alan
(x200) Ki-67 immunhistokimya boyas (x200)
1 2 3 4 Gruplar 0 1 2 3 4 5 6 7
ekil 9. Gruplarda ortalama Ki-67 proliferasyon indeksleri. Grup 1:ana spesimen
normale yakn alanlar; grup 2:ana spesimen nodül; grup 3:rezidü doku normale yakn alanlar; grup 4:rezidü doku nodül. Grup 2 ve 4te grup 1 ve 3e oranla proliferasyon indeksi anlaml olarak yüksek bulundu (P<0.05).
Tablo 1. Ki-67 proliferasyon indeksleri
N Ortalama Standard deviasyon %95 Güven aral Minimum Maksimum
Ana spesimen normal doku 34 2,8412 5,31653 ,9862 4,6962 ,30 30,00 Ana spesimen Nodül 34 5,4267 4,76141 3,6487 7,2046 1,60 20,00 Rezidü doku normal alanlar 34 1,9147 1,90679 1,2494 2,5800 ,20 7,50 Rezidü doku Nodül 25 4,6520 3,02133 3,4049 5,8991 ,50 12,00 Total 123 3,5837 4,22053 2,8304 4,3371 ,20 30,00
T A R T I M A
MNG tedavisinde kullanlan cerrahi yöntemleri bilateral subtotal tiroidektomi, totale yakn tiroidektomi ve total tiroidektomidir. Benign tiroid hastalklarnn cerrahi tedavisinde total tiroidektomi, postoperatif nüksleri engelleme ya da azaltma amac ile tercih edilmesi gereken yöntem olarak birçok yazar tarafndan önerilmektedir (26, 35-39 ). Total troidektomi ile kalc ya da geçici hipoparatroidi ve rekürren sinir yaralanmas (RSY) riskinin artabilece i görü ü son çal malarda desteklenmemektedir (40-47). Bununla birlikte, subtotal ya da totale yakn tiroidektomi yaplmasn önerenler de vardr (48). Bu tart malar cerrahi tekni e ba l komplikasyonlar ile cerrahi sonras hastal n tekrarlamas konular etrafnda süregelmektedir. Bu çal mamzda, tart mal bu konuya daha farkl bir açdan yakla may amaçladk. Daha önceki çal malarn ço unda total tiroidektomi ya da daha kstl troidektomiler zorunlu olarak farkl hasta gruplarnda birbiriyle kyaslanm tr. lginç olarak, ayn hastada farkl teknikleri ayn zamanda kyaslamak da imkânsz olaca için, sadece total troidektomi yaplan hastalarda, e er subtotal troidektomi yaplsayd, hastada kalacak olan dokuda geride histopatolojik olarak nelerin braklaca sorusuna yant aradk. Dolays ile cerrahi tekni e ba l komplikasyonlara bakmakszn, geride braklacak olan tiroit dokusunda rekürren tiroit hastal ve tiroid karsinomlar ile ili kili olabilecek proliferatif aktiviteyi immünohistokimyasal yöntemler ile inceledik.
Vaiman ve arkada larnn benign tiroid hastalklarnda total tiroidektomi, totale yakn tiroidektomi ve subtotal tiroidektomiyi kar la trdklar çok merkezli bir çal mada, subtotal tiroidektomi sonras rekürrens oran %21,5, totale yakn tiroidektomi sonras %5,9, total tiroidektomi sonras %0 saptanm tr. Bu çal mada MNG tans ile opere edilen hastalarda ilk tiroidektomi sonras patolojik incelemede 35 vakada ( % 0,53) insidental karsinom saptanm tr, bu hastalar çal ma d braklm tr. Hastalarn ikinci operasyonlarndan sonra malign transformasyon gösteren rekürren tiroit patolojisi 28 hastada gözlenmi , bunlarn 27 tanesi (% 1,2) subtotal tiroidektomi sonras, 1 tanesi (% 0,66) totale yakn tiroidektomi sonras bulunmu tur(49). Pappalardo ve arkada larnn MNGda total ve subotal tiroidektomiyi kar la trdklar prospektif randomize kontrollü çal mada guatr
rekürrens oran subtotal tiroidektomi sonras %14, total tiroidektomi sonras %0 olarak saptanm tr (46). Date ve arkada lar yaptklar bir çal mada 13 yl süresince 45 hasta izlemi ler ve 45 hastann altsnda (% 15,4) 7 ila 10 ylda, be hastada (% 12,8) 10 ila 13 ylda rekürrens geli ti ini saptam lardr(50). srailden Cohen-Kerem ve arkada larnn yaptklar çal mada bilateral subtotal tiroidektomi sonras rekürrens oran % 32,1 (9/28) olarak bulunmu tur (37). Lefevre ve arkada lar benign rekürren nodüler hastalk nedeni ile tamamlayc tiroid cerrahisi yaplan 418 vakay inceledikleri bir çal mada 42 hastada (% 10) insidental karsinom saptam lardr. (51) Biz de çal mamzda 4 (% 11,7) olguda insidental karsinoma tespit ettik. Bunlardan 3ü ana spesimende yer alrken, ilginç olarak 1 (% 2,9) olguda e er subtotal tiroidektomi yaplsayd geride kalacak olan rezidü tiroit dokusunda mikrokarsinom tespit ettik.
Yukardaki paragrafta bahsedilen çal malarda hastalk nüksü tamamen subtotal rezeksiyonlar ile birlikte olmu tur. Bu ayn zamanda yetersiz ba langç cerrahisi olarak da adlandrlmaktadr. Tiroit dokusundaki özellikle mikronodüllerin USGde tespit edilmesi kullanc ba ml olup tecrübe ile direkt orantldr (38, 52). Bizim çal mamzda 34 hastann 25inde (% 73,5) rezidü dokuda mikronodül formasyonu histopatolojik olarak gösterilmi tir. Çal mamzda bu konuya ait veri olmamasna ra men, bu yüksek orandaki nodül formasyonu ileride olabilecek rekürren nodüler hastalk için bir gösterge olabilir. Gibelin ve arkada larnn çal malarnda, MNG için yaplan subtotal rezeksiyonlar sonras nüks hastalk geli mesindeki risk faktörlerini ortaya koymaya yönelik iki grup olgu kar la trlm tr (38). Birinci grup subtotal rezeksiyon sonras rekürrens olan 122 hasta, ayn zamanda ameliyat olan ve randomize olarak seçilen di er 122 hasta ile (kontrol grubu) kyasland nda genç ya ve MNG orann yüksekli i rekürrens için etkili risk faktörleri olarak belirlenmi lerdir. Bu çal mann sonuçlar ve bizim çal mamzdaki rezidü dokuda yüksek orandaki mikronodül formasyonu göz önüne alnd nda subtotal rezeksiyonlarn hastalk rekürrensinde en önemli faktör oldu u söylenebilir.
Di er bir yandan, ayrca e er tan konulamam bir malignite sözkonusu ise, BST yetersiz cerrahi giri im olmaktadr. Okült malignite orannn % 7-10 oldu u dü ünülmektedir (3, 41). Okült kalan malignite genellikle papiller veya foliküler
nitelikte olmaktadr (26, 53, 54). Özba ve ark. yaptklar bir çal mada okült malignite orann 750 hastada 58 yani % 7,7 saptam lardr (26). Yaplan farkl çal malarda kalan tiroit dokusunda malign transformasyon riski % 4-7 arasnda de i mektedir (53, 55). Daha önce bahsetti imiz gibi, bizim olgularmzdan birinde (% 2,9) rezidü tiroit dokusunda mikropapiller karsinom tespit edilmi ti. Bu olguda ameliyat öncesi de erlendirmede rezidü tiroid dokusunda nodül formasyonu tespit edilmemi ti.
Tiroit epitel hücre proliferasyonu guatr olu umuna neden olur, buna kar n tiroit epitelyal hücre bölünmesinde fokal bir art , tiroit nodüllerinin geli mesine sebep olur (7). Ki -67 antijeni tüm prolifere olan hücrelerin nükleuslarnda eksprese edilir ve monoklonal antikoru (MIB-1) sayesinde tannr (10). Tiroit tümörlerinin hem nonneoplastik hem de diferansiye neoplastik olanlarnda; prostat, meme ve di er organ tümörlerine göre dü ük proliferasyon gözlenir (56, 57). Ancak bölünmeyen hücrelerde Ki-67 tespit edilemez, yani proliferasyon indeksi % 0 olarak saptanr (9). Proliferasyon aktivitesinin derecesi, Ki-67 antijenine kar olu an MIB-1 antikorlar sayesinde MIB-1 indeksi olarak tanmlanan bir yöntem ile indirek olarak ölçülebilir. Tiroit tümörlerinin farkl tiplerinde MIB-1 indeksi klinik agresivite ile ili kilidir. Örne in anaplastik tiroit karsinomlar hzl büyüyen, erken yaylabilen ve ksa surveye sahip tümörler olup, önemli oranda yüksek MIB-1 aktivitesine sahiptir. Kjelmann ve arkada lar foliküler tiroid adenomlar ile tiroid karsinomlar arasndaki MIB indeksini kar la trm lardr. Foliküler tiroit adenomu olan hastalar en dü ük MIB-1 indeksine sahipken, anaplastik tiroit karsinomlar olan hastalarda en yüksek MIB-1 indeksi bulunmu tur (58). Saiz ve arkada lar ise benign ve malign tiroit lezyonlarnda 67yi kar la trdklar bir çal mada, normal tiroid dokusunda 67 negatif olarak saptanrken; hiperplastik nodüllerde ve folliküler adenomlarda Ki-67 % 1-10 , foliküler karsinomlarda % 1-25, papiller karsinomlarda % 1-50 olarak saptam lardr. (59). lginç olarak, Khron ve arkada lar tiroit dokusunda so uk nodüllerdeki Ki-67 indeksi ile çevresindeki normal doku Ki-67 indeks de erlerinin kar la trm ve so uk tiroit nodüllerinde proliferasyon göstergelerde, çevre normal dokuya göre 10-20 kat art saptam lardr (60). Biz de çal mamzda multinodüler guatr ve soliter nodüler guatr hastal nda nodüllerde Ki-67 proliferasyon indeksini (MIB-1) normal dokuya göre istatistiksel olarak artm saptadk (P<0.05).
Çal mamzda, ana spesimen ve rezidü troid dokusundaki troid nodüllerinde Ki-67 ekspresyonlar arasnda anlaml fark yoktu. Bu bulgular, tiroit bezindeki patalojinin hemen hemen homojen olarak tüm gland tuttu unu dü ündürmektedir. Ayn ekilde serimizdeki 34 hastann 25inde rezidü dokuda Ki-67 ekspresyonu normal dokuya göre yüksek olan mikrodüllerin tespit edilmesi bu dü ünceyi desteklemektedir.
Sonuç olarak, çal mamzda ayn olgularda teorik olarak total ve ve subtotal rezeksiyonlar histopatolojik açdan kyaslama ansmz oldu. Bu konuda literatürde bildi imiz kadar ile benzer çal ma bulunmamaktadr. Benign nodüler tiroit hastal ndaki cerrahi rezeksiyonun snrlar hakknda özellikle tekni e ait komplikasyonlar etrafnda odaklanan literatürdeki tart malara, histopatolojik ve immünhistokimyasal bulgularla desteklenen yeni bir bak açs ile katlm olduk. Çkarlan ana spesimen ile ayn oranda proliferatif aktivite gösteren mikronodüllerin yüksek oranda e er subtotal rezeksiyon yaplsayd geride kalacak olan rezidü tiroit dokusunda da varl nn, birçok güncel çal mayla da desteklenen rekürren hastal n en önemli sebebi olabilece ine i aret etmektedir. Dahas, bir olgumuzda rezidü dokuda mikropapiller karsinom tespit ederek, subtotal rezeksiyon ile ileride olacak malign rekürrensin kaçnlmaz olaca n göstermi olduk. Rekürrens riskinin en az orana indirilmesi ve daha önemlisi ileride olabilecek malign transformasyon ya da rekürrensin önlenmesi amac ile benign nodüler tiroit hastal nda total tiroidektomi en güvenli ve uygun seçenek olarak gözükmektedir.
SONUÇ
Bu çal mada, nodüler tiroid hastal nedeni ile total tiroidektomi yaplan 34 olguda proliferasyon markr olan Ki-67yi histopatolojik bulgular ile birlikte de erlendirdik. Total tiroidektomi planlanlanan hastalarda standart bilateral subtotal tiroidektomi yaplmas halinde geride braklabilecek dokunun proliferatif aktivitesi; rekürren tiroid hastal ve malign rekürrenslerin bir nedeni midir? sorusuna yant aradk ve u sonuçlar elde ettik:
1.Rezidü tiroit dokularnda mikronodül içi Ki 67 proliferasyon indeksi ortalama % 4,65 saptanrken, nodül d normale yakn alanlarda bu oran ortalama % 1,91 olarak bulundu. statistiksel olarak anlaml fark saptand (p<0.05).
2. Ana spesimenlerde nodül içi Ki 67 proliferasyon indeksi ortalama % 5,42, nodül d normale yakn alanlarn Ki 67 proliferasyon indeksi ise ortalama % 2,84 olarak saptand. statistiksel olarak anlaml fark saptand (p<0.05).
3.Rezidü tiroit dokusunun histopatolojik incelemesinde 34 olgudan bir tanesinde (% 2,94) mikropapiller karsinom saptand.
ÖZET
Benign nodüler tiroit hastal nda mevcut çok sayda çal maya ra men hala uygulanacak cerrahi tedavi yöntemi hakknda tart malar devam etmektedir. Biz bu çal mamzda, total tiroidektomi planlanan hastalarda, standart bilateral subtotal tiroidektomi yaplsayd geride braklabilecek tiroit dokusunda, rekürren tiroit hastal ve tiroit karsinomlar ile ili kili olabilecek proliferatif aktiviteyi ara trmay amaçladk.
Çal maya Ekim 2005- Haziran 2007 tarihleri arasnda Pamukkale Üniversitesi Tp Fakültesi E itim ve Ara trma Hastanesi Genel Cerrahi Klini ine benign nodüler tiroit hastal tans ile ba vuran ve total tiroidektomi uygulanan hastalar dahil edildi. Tiroit dokusu ameliyathanede alnp, tiroit loblarndan subtotal rezeksiyon yaplsayd geride braklacak olan standart 2 er gram doku eksize edilerek hassas terazide tartld. Daha sonra eksize edilen rezidü tiroit dokusu ve ana spesimendeki lezyonlu ve normal görünümlü alanlar Ki-67 ile boyanarak 400xlük büyütme alannda 1000 hücre saylarak proliferasyon indeksi belirlendi. Nodül içi ile nodül d alan kar la trld.
Hastalarn 25i (% 73,5) kadn, 9u (% 26,5) erkekti. Ultrasonografi ve AB ile % 85,3üne multinodüler guatr (MNG), % 14,7e soliter nodüler guatr tans konuldu. Histopatolojik incelemede 24 hastaya MNG, 4 hastaya soliter nodüler guatr, 4 hastaya MNGe e lik eden mikropapiller karsinom, 2 hastaya da foliküler adenom tans konuldu. Mikropapiller karsinom tespit edilen 4 hastadan 3ünde lezyon ana spesimende iken, 1 olguda ise mikropapiller karsinom rezidü tiroit dokusundayd. Rezidü tiroit dokularnda % 73,5 mikronodül olu umu gözlendi. Rezidü tiroit dokularnda mikronodül içi Ki-67 proliferasyon indeksi ortalama % 4,65 saptanrken, normale yakn alanlarda bu oran ortalama % 1,91 olarak bulundu (P<0.05). Ana spesimenlerde nodül içi Ki-67 proliferasyon indeksi ortalama % 5,42 iken, normale yakn alanlarda ise ortalama % 2,84 idi(P<0.05).
Sonuç olarak, çal mamzda ayn olgularda total ve ve subtotal rezeksiyonlar kyaslama ansmz oldu. Rezidü tiroit dokusunda çkarlan ana spesimen ile yakn oranda proliferatif aktivite gösteren mikronodüllerin mevcudiyeti, rekürren hastal n en önemli sebebi olabilir. Bir olgumuzda rezidü dokuda mikropapiller karsinom tespit ederek, subtotal rezeksiyon ile ileride olacak malign rekürrensin kaçnlmaz olaca n göstermi olduk. Rekürrens riskinin en az orana indirilmesi ve daha önemlisi ileride olabilecek malign dönü üm ya da rekürrensin önlenmesi amac ile benign nodüler tiroit hastal nda total tiroidektomi en uygun seçenek olarak gözükmektedir.
SUMMARY
The choice between subtotal and total thyroidectomy for benign multinodular goiter remains controversial despite several studies. In the present study, we aim to evaluate proliferative activity as a possible cause for benign or even malign recurrence in thyroid tissue which would have been left behind if subtotal thyroidectomy were performed instead of total thyroidectomy in patients with benign multinodular goiter.
Thyroid tissue samples of all patients who had undergone total thyroidectomy for benign nodular disease in our clinic from October 2005 to June 2007 were evaluated. Bilateral thyroid tissue weighting approximately 2 gr each were separated from the main total thyroidectomy specimen to simulate the tissue which would be left behind if the standard subtotal resection were performed instead of total resection. These residual tissues and main specimen were marked and sent for histopathologic evaluation. Immunohistochemical staining was performed for Ki-67 expression in both nodular and normal appearing glandular areas in all specimens. Proliferative activity index were determined by counting 1000 cells in each magnified microscopic area (400x). Proliferative activities in nodular and extranodular areas were compared.
Among the 34 patients who underwent total thyroidectomy, 9 (26,5) were men and 25 (73,5 %) were women. Patients were diagnosed as having multinodular (85.3 %) or solitary nodular (14.7 %) disease by fine needle aspiration biopsy and ultrasonography. Histopathologic investigation has revealed micropapillary carcinoma in four and follicular adenoma in two patients. While three microcarcinomas have been found in main specimens, interestingly one micropapillary carcinoma has been found in residual thyroid specimen. At the same time, there were 73.5 % micronodule formations in residual thyroid specimens. While Ki-67 index of residual thyroid tissues was 4.65 % in nodules, it was 1.91 % in normal appearing areas (P<0.05). As for the main specimens, Ki-67 indexes were 5.42 % and 2.84 % respectively for nodular and normal appearing areas (P<0.05).
In conclusion, we had the chance to compare the histopathologic results of total and subtotal resection techniques in same group of patients. The existence of micronodules in residual thyroid tissues with similar proliferative activity as it was in main specimens may be the main cause for recurrent disease. We also showed that if subtotal resection had been performed, malign recurrence would have been inevitable in one case that has micropapillary carcinoma in residual thyroid tissue. In order to get lowest risk rate of recurrence and more importantly, to prevent malign recurrence or transformation, total thyroidectomy seems to be most appropriate choice for benign nodular thyroid disease.
KAYNAKLAR
1-Stephenson BM, Wheeler MH, Clark OH. The role of total thyroidectomy in the management differentiated thyroid cancer. Curr Opin Gen Surg 1994; 53- 59.
2-Kocher T. Textbook of Operative Surgery, 4 th edition. Stiles HJ translator. London A & C. Black, 1903: 535- 539.
3-Wheeler MH. Total thyroidectomy for benign thyroid disease. Lancet 1998; May 23 351: 1526- 1527.
4-Winsa B, Rastad J, Akerström G, Johansson H, Westermark K, Karlsson FA. Retrospective evaluation of subtotal and total thyroidectomy in Graves' disease with and without endocrine ophthalmopathy. Eur J Endocrinol 1995; 132: 406- 412
5-Khadra M, Delbiridge L, Reeve TS, Poole AG, Crummer P. Total thyroidectomy: its role in the management of thyroid disease. Aust N Z J Surg 1992; 62: 87- 9.
6-Dumont JE, Lamy F, Roger P, Maenhaut C. Physiological and pathological regulation of thyroid cell proliferation and differentiation by thyrotropin and other factors. Physiol Rev 1992; 72: 667- 697.
7-Krohn K, Emmrich P, Ott N, Paschke R. Increased thyroid epithelial cell proliferation in toxic thyroid nodules. Thyroid 1999; 9: 241- 246.
8-Krohn K, Reske A, Ackermann F, Müller A, Paschke R. Ras mutations are rare in solitary cold and toxic thyroid nodules. Clin Endocrinol 2001; 55: 241- 248.
9-Gerdes J, Lemke H, Baisch H, Wacker HH, Schwab U, Stein H. Cell cycle analysis of a cell proliferation-associated human nuclear antigen defined by the monoclonal antibody Ki-67. Immunol 1984; 133: 1710- 1715.
10-Cattoretti G, Becker MH, Key G, Duchrow M, Schlüter C, Galle J, Gerdes J. Monoclonal antibodies against recombinant parts of the Ki-67 antigen (MIB 1 and MIB 3) detect proliferating cells in microwave-processed formalin-fixed paraffin sections. J Pathol 1992 ;168: 357- 363.
11-Rickert D, Mittermayer C, Lindenfelser R, Biesterfeld S. MIB-1 immunohistometry of follicular adenoma and follicular carcinoma of the thyroid gland. Anal Quant Cytol Histol 2000; 22: 229- 234
12-Skandalakis JE, Skandalakis P.N, Skandalakis L.J. Anatomy of the thyroid gland. Skandalakis JE (ed). Surgical Anatomy and Technique. 1st ed. New York: Springer Verlag; 1995. 31- 44.
13-Sadler GP. Çeviri:Koçak S. Tiroid ve Paratiroid. Schwartz SI, Shires T, Spencer FC, Daly JM, Fischer JE, Galloway AC. Principles of Surgery Seventh Edition, . Ethem Geçim, Cerrahinin lkeleri McGraw-Hill AntpA. . 1999: 1687- 1719
14- gör A. Cerrahi Anatomi. gör Adnan, Tiroid Hastalklar ve Cerrahisi.Avrupa Tp Kitapçlk. stanbul.2000; bölüm 10: 515- 540
15-Dere F. Glandula Thyroidea ve Parathyroidea. Anatomi 1990; 497- 502
16-Hansen JT. Embryology and surgical anatomy of the lower neck and superior mediastinum. Faik SA (ed). Thyroid Disease, endocrinology, surgery, nuclear medicine and radiotherapy. 2nd ed. New York: Lippincott - Raven Publisher; 1997. 15- 27
17-Thompson NW. Thyroid Gland. Greenfield L.J (ed). Surgery, scientific principles and practice. 2nd ed. New York: Lippincott - Raven Publishers; 1997. 1283 - 1308.
18-Kuran O. Tiroid Anatomisi. Kuran O (ed). Sistematik anatomi. 3. bask. stanbul: Filiz kitabevi; 1993. 631-632.
19- gör A. Tiroid Hastalklarnn Tansnda Algoritm . gör Adnan(ed), Tiroid Hastalklar ve Cerrahisi. Avrupa Tp Kitapçlk. stanbul. 2000; bölüm 3: 199- 212.
20-Ashcraft MW, Van Herle AJ. Management of thyroid nodules. Scanning techniques, thyroid suppressive therapy, and fine needle aspiration. Head and Neck Surgery 1981; 3:297-322.
21- gör A, nce Ü. nce ne Aspirasyon Biyopsisi gör Adnan(ed), Tiroid Hastalklar ve Cerrahisi. Avrupa Tp Kitapçlk. stanbul. 2000; bölüm 3:187- 198
22- gör A. Multinodüler Guatr . gör Adnan(ed), Tiroid Hastalklar ve Cerrahisi. Avrupa Tp Kitapçlk. stanbul. 2000; bölüm 4:233- 238
23-Day AT, Chu A, Hoang HG. Multinodular Goiter. Otolaryng Cli N Am 2003; 36: 35- 54.
24-Gharib J, James EM, Charboneaud JW. Suppressive therapy with levothyroxine for solitary thyroid nodules. N Eng J Med 1987; 317: 70.
25-Molitch ME, Beck JR, Deisman M. The cold thyroid nodule: analysis of diagnostic and therapeutic options. Endocr Rev 1984; 5: 184.
26-Ozbas S, Kocak S. Comparison of the Complications of Subtotal, Near Total and Total Thyroidectomy in the Surgical Management of Multinodular Goitre. Endocrine Journal 2005, 52; 199-205.
27- gör A. Tiroidektomi. gör Adnan(ed), Tiroid Hastalklar ve Cerrahisi.Avrupa Tp Kitapçlk. stanbul. 2000; bölüm 10: 551- 581
28-De erli Ü. Tiroid Hastalklar. De erli Ünal(ed), Genel Cerrahi, stanbul, Güne Tp Kitapevi; 2.bask. 1996 s: 5- 25, 1538-1547.
29-Altaca G, Onat D. Tiroidektomi ve komplikasyonlar. Sayek (ed). Temel Cerrahi. 3. bask. Ankara: Güne Kitabevi; 2004. 1621 1630.
30-Sitrek-Serra A, Saucho J. Surgical Management of Recurrent and ntrathoracic Goitre. Clark OH. Textbook of Endocrin Surgery. WB. Saunders Comp. 1997. 262- 274.
31-Özarman S, Bozbora A. Benign Multinodüler Guatrlarda Postoperatif Rekürrens Sorunu. gör Adnan(ed), Tiroid Hastalklar ve Cerrahisi. Avrupa Tp Kitapçlk.
stanbul.2000; bölüm 4: 247-249.
32-Hall P, Levison DA. Review: Assestment of cell proliferation in histological material. J Clin Pathol 1990; 43: 184-192.
33-Kumar V, Abbas AK, Fausto N. Robbins and Cotran Pathologic Basis of Disease, 7th ed. Elsevier Saunders 2005. 269-339
34-Brown DC, Gatter KC. Ki-67 protein: the immaculate deception?. Histopathology 2002; 40: 2- 11.
35-Moalem J, Suh I, Duh Q-Y. Treatment and Prevention of Recurrence of Multinodular Goiter: An Evidence-based Review of the Literature. World Journal of Surgery DOI 10.1007/s00268-008-9477-0
36-Liu Q, Djuricin G, Prinz RA. Total thyroidectomy for benign thyroid disease. Surgery 1998; 123: 2- 7.
37-Cohen-Kerem R, Schachter P, Shenfeld M, Baron E, Cohen O. Multinodular goiter: The surgical procedure of choice. Otolaryngol Head Neck Surg 2000; 122: 848- 50.
38-Gibelin H, Sierra M, Mothes D, Ingrand P, Lavillain P, Jones C, Hadjadj S, Torremocha F, Marechaund R, Barbier J, Kraimps J-L. Risk Factors for Recurrent
Nodular Goiter after Thyroidectomyzfor Beningn Disease: Case-control Study of 244 Patients. World Journal of Surgery 2004; 28, 1079- 1082.
39-Bellantone R, Lombardi CP, Bossola M, Boscherini M, De Crea C, Alesina P, Traini E, Princi P, Refaelli M. Total Thyroidectomy for Management of Benign Thyroid Disease: Review of 526 Cases. World Journal of Surgery 2002; 26, 1468- 1471.
40-Colak T, Akca T, Kanik A, Yapici D, Aydin S. Total versus subtotal thyroidectomy for the management of benign multinodular goiter in an endemic region. ANZ J Surg 2004; 74: 974978.
41-Delbridge L, Guinea AL, Reeve TS. Total Thyroidectomy for Bilateral Benign Multinodular Goiter: Effect of Channing Practice. Arch Surg 1999; 134:1389-1393.
42-Erbil Y, Barbaros U, Salmaslioglu A, Yanik BT, Bozbora A, Özarma an S. The advantage of near-total thyroidectomy to avoid postoperative hypoparathyroidism in benign multinodular goiter. Langenbecks Arch Surg 2006; 391:567573.
43-Friguglietti CU, Lin CS, Kulcsar MA. Total thyroidectomy for benign thyroid disease. Laryngoscope 2003; 113: 18201826.
44-Karanikolic A, Pesic M, Djordevic N. Optimal surgical treatment for bilateral multinodular goitre. Surg Prac 2007; 11:1216.
45-Marchesi M, Biffoni M, Faloci C, Biancari F, Campana FP. High rate of recurrence after lobectomy for solitary thyroid nodule. Eur J Surg 2002; 168: 397 400.
46-Pappalardo G, Guadalaxara A, Frattaroli FM, Illomei G, Falaschi P. Total compared with subtotal thyroidectomy in benign nodular disease: personal series and review of published reports. Eur J Surg 1998; 164 :501 506.
47-Reeve TS, Delbridge L, Cohen A, Crummer P. Total thyroidectomy. The preferred option for multinodular goiter. Ann Surg 1987; 206: 7827 86.
48-Jossart GH, Clark OH. Well-differentiated thyroid cancer. Curr Probl Surg 1994; 31: 933- 1012.
49-Vaiman M, Nagibin A, Hagag P, Buyankin A, Olevson J, Shlamkovich N. Subtotal and Near Total Versus Total Thyroidectomy for the Management of Multinodular Goiter. World Journal of Surgery s00268-008-9487.
50-Date J, Feldt-Rasmussen U, Blichert-Toft M, Hegedus L, Graversen LP. Long-Term Observation of Serum Thyroglobulin after Resection of Nontoxic Goiter and Relation to Ultrasonographically Demonstrated Relapse. World Journal of Surgery 1996; 20: 351 357.
51-Lefevre JH, Tresallet C, Leenhardt L, Jublanc C, Chigot JP, Menegaux F. Reoperative surgery for thyroid disease. Langenbecks Arch Surg 2007; 92: 685 691.
52-Barbier J, Kraimps JL, Sudre Y, Carretier M, Jardel P. Nodular Recurrence After Thyroid Surgery, Excluding Cancer. Chirurgie 1985; 111: 119- 123.
53-Koh KBH, Chang KW. Carsinoma in Multinodular Goitre. British J Surgery 1992; 79: 266- 267.
54-Lawal O, Agbakwuru A, Olayinka OS, Adelusola K. Thyroid Malignancy in Endemic Nodular Goitres: Prevalence, Pattern and Treatment. Eur J Surg 2001; 27: 157- 161.
55-Hisham AN, Azlina AF, Aina EN, Sarojah A. Tothal Thyroidectomy: The Procedure of Choice for Multinodular Goitre. Eur J Surg 2001; 167: 403-405.
56-Wallin G, Backdahl M, Christensson B, Grimelius L, Auer G. Nuclear Protein Content and Ki-67 Immunoreactivity in Nonneoplastik Thyroid Cells. Anal Quant Cytol Histol 1992; 14: 296- 303.
57-Rickert D, Mittermayer C, Lindenfelser R, Biesterfeld S. MIB Immunohistometry of Follicula Adenoma and Follicular Carsinoma of the Thyroid Gland. Anal Quant Cytol Histol 2000; 22: 229- 234.
58-Kjelman P, Wallin G, Höög A, Auer G, Larsson C, Zedenius J. MIB-1 Index in Thyroid Tumours: A Predictor of the Clinical in Papillary Thyroid Carsinoma. Thyroid 2003; 13: 371- 380.
59-Saiz AD, Olvera M, Rezk S, Florentine BA, McCourty A, Brynes RK. Immunohistochemical Expression of Cyclin D1, E2F-1 and Ki-67 Benign and Malign Thyroid Lesion. Journal of Pathology 2002; 198: 157-162.
60-Krohn K, Stricker I, Emmrich P, Paschke R. Cold Thyroid Nodules Show a Marked Increased in Proliferation Markers. Thyroid 2003; 13: 569- 575.