• Sonuç bulunamadı

Ayın sohbeti:Cem Mansur:mesleğini normal bulmayan bir orkestra şefi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ayın sohbeti:Cem Mansur:mesleğini normal bulmayan bir orkestra şefi"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AYIN SOHBETİ: CEM MANSUR

MESLEĞİNİ "NORMAL"

BULMAYAN BİR

ORKESTRA ŞEFİ

Yirmili yaşlarında klasik müzikte adını ülke dışına taşırmış biri 5-6 yaşlarında piyanosunun ya da

kemanının başında, M ozart'la, Beethoven'la haşir neşir olmuş bir çocuk olarak gelir gözünüzün

önüne. Cem Mansur açısından, bu cümlenin birinci kısmı doğru am a, ikinci kısmı değil. O , lise

yıllarında pop müzik tutkunu, klasik müzikle ise ancak liseyi bitirdikten sonra ilgilenmeye başlayan

bir orkestra şefi. 1 9 5 7 yılında doğan Mansur, 17 yaşında mühendislik öörenimi için gittiği

Ingiltere'de âşık olmuş klasik müziğe. Haziran ayı içinde Oxford Şehir Orkestrası ile birlikte İstanbul

Festivali çerçevesinde iki konser veren Mansur'la sohbetimize, müzik kariyerinde çok önemli bir yeri

olan ünlü besteci ve orkestra şefi Leonard Bernstein ile tanışmasının hikâyesiyle başladık:

—►

(2)

- Sayın Mansur, Londra'da, öğren­ ciliğinizin son yılında, elinize hayra­ nı olduğunuz Bernstein'ın Harvard Universitesi'nde verdiği konferansla­ rı topladığı kitabı alarak, bir prova sırasında geçtiniz karşısına v e ...

-. . . Ve gidip kendisine, "Kitabınızı okudum, bunlar da tuttuğum notlar, her konuda aynı fikirde değiliz" de­ dim. Elimdeki notların kalınlığına ba­ karak, "O oo, anlaşam adığım ız çok şey var g a lib a; am a olsun, prova­ dan sonra konuşalım" diye cevapladı beni gülerek. En büyük ilham kayna­ ğımla tanışmamız işte böyle oldu O gün ve ondan sonra davranışları "Sen de bir müzik adamısın, ben de; ara­ mızdaki ilişki eşittir" in dışına hiç çık­ madı. "Ben büyüklüğü herkesçe ka­ bul edilmiş bir şef, sense bir öğrenci­ sin" tavrı içinde değildi kesinlikle. Bu ölçüde samimi bir alçakgönüllülüğü karşılaştığım başka hiç kimseden gör­ medim.

- Bir de şöyle kuralım o sahneyi: Gittiniz, kendisiyle konuşmak istedi­ ğinizi söylediniz ve Bemstein size, "Kusura bakma kardeşim, işlerim o kadar çok ki" dedi. Ne yapardınız?

- Diyebilirdi tabii, ama Bernstein'ın öyle biri olmadığını da herkes biliyor. Ben de, "Git kardeşim, Allah versin" demeyeceğini biliyordum.

- Dört yıl kadar önce orkestra şefiy­ le orkestra üyeleri arasındaki ilişkiyi "biraz hastalıklı" bir ilişki olarak ta­ nım lamıştınız...

- O biraz yanlış anlaşıldı. Bu ilişki dı­ şarıdan bakıldığında hastalıklı gibi gö­ rülebilir; söylediğim buydu. Yani işi gü­ cü yok mu, oraya çıkıp sopa sallayıp duruyor. Yani normal değil. Hâlâ nor­ mal olmadığını düşünüyorum meslek olarak. Başka meslek yok muydu Allah aşkına diyorum bazen kendi kendime.

- Klasik müziğe fazla aşina olma­ yan lar da aynı soruyu sorarlar z a ­ man zam an: "Bu adam ne yapıyor orada Allah aşkına?" Bu tür sorular sizi rahatsız ediyor mu?

- Hayır, tersine, hoşuma bile gidi­ yor. Hemen cevaplamaya çalışayım. Bir kere şef olmazsa ne yorum birliği olur, ne de üslûp birliği. Diyelim 100 kişinin çaldığı bir orkestrada, yorum anarşisinin olmaması için, birinin eseri nasıl yorumlayacağına karar verip bu­ nu empoze etmesi lâzım. Şefsiz olmaz mı? Ruslar devrimden sonra bunu de­ nemişler; artık sosyalizm var, orkestra­ lar da şefsiz çalacak demişler ve o tür orkestralar kurmuşlar. Bu orkestralar

birkaç konser vermiş ama, yaptıkları müzik felaket olmuş ve uygulamaya son verilmiş. Böyle olması kaçınılmaz­ dı. Bırakın müziğin zihinsel ve duygu­ sal yanını, teknik olarak 100 kişinin müziğe birlikte girmesi ve birlikte bitir­ mesi Dile, şef olmadan sağlıklı bir bi­ çimde yapılamaz.

- M esleğiniz dışarıdan görüldüğü kadar stresli mi? Konsere çıkacağ ı­ nız gün boyunca başka hiçbir şey düşünemezmişsiniz gibi geliyor in­ san a. Konser günleriniz nasıl geçi­ yor?

- Benim şu andaki çalışma sistemim­ de, günde mutlaka bir prova vardır. Prova sabahsa, öğleden sonra biraz uyumak isterim. Ama İngiltere'de pro­ valar konserden birkaç saat önce ya­ pıldığı için, bütün rutinim değişti. Gün içinde hep konseri düşünmek ise, an­ cak stresi artırır. Konser vermeyi yaşa­ mın normal bir parçası saymak ve bu­ nu benimsemek en doğrusu. Yoksa, krizden krize gireceksem, başka mes­ lek seçerim daha iyi.

- Siz klasik müziğe aşıksınız am a,

"Klasik müziğin yanı

sıra bütün dünyanın

halk müzikleri ilgimi

çekiyor. Rock müzik

ise gençlikte kaldı.

Artık bitti, yaşlandık."

Rock music is a thing

o f his post. But Mansur

¡¡kes listening to folk

songs from aifferent

countries.

bazı elektronik müzikçiler aşkınızın tümüyle terk edilmesinden yana. Kla­ sik müziğin gerek teknik, gerek du­ yarlık açısından eskidiği iddiası için neler söylemek istersiniz?

- Size çok güzel bir örnek vereyim. Çağımızın en büyük bestecilerinden biri olan Pierre Boulez 1950'lerde ilk ortaya çıktığında, Avrupa'daki bütün opera binalarının yakılması gerektiğini savundu. Ama bugün Avrupa'nın t ü ­ tün büyük opera sahnelerinde opera yönetiyor. Ve en çağdaş bestecilerden başlayarak Beethoven'a kadar geri gitti. Bugün, tabii o sözleri hatırlattığı­ nızda, işte gençlik falan gibi şeyler di­ yor. Bugünün müziğinin geçerliliğini savunmak için geçmişi inkâr etmeye gerek yok ki. Geçmişin dehalarına sal­ dırarak bir yere gelmek mümkün değil. Saldırılan düşman yanlış bence.

- Bu dehalardan sizin için özel yeri olduğunu söylediğiniz biri var: Mo­ zart. Bu yer özel mi, çok özel mi?

- Çok özel.

- Müzik dinlerken de. klasik müziği mi tercih ediyorsunuz?

- ister istemez, daha çok klasik müzik ve opera çevresinde kalıyorum. Fakat yeni müzik elime geçtikçe de, merakla dinliyorum. Bütün dünyanın'halk müzik­ leri ilgimi çekiyor ve dinliyorum. Rock müzik ise gençlikte kaldı. Artık bitti, yaşlandık.

- En büyük zaafınız birkaç yıl önce tembellikti. G ene öyle mi?

- Doğrudur. Aslında iyi bir özelliğim­ den böylece yararlanmamış oluyo­ rum. İyi özelliğim çabuk öğrenmek. Benden daha çabuk öğrenenler de vardır mutlaka ama, ben de fena deği­ limdir. Diyelim bir senfoniyi şu kadar hafta içinde değil de, daha az bir za­ man içinde öğreniyorum. Eh, madem o kadar hızlı öğreniyorsun, üç tane da­ ha öğren, değil mi? Diyelim sabah o gün çalışmaya karar verdim, ama bir bakıyorum akşam olmuş; tabii bütün gün boyunca çalışmakla çalışmamak arasında yırtınmışım, gidip gelmişim. Halbuki bugün çalışmayacağım diye karar versem, o gün rahat edeceğim. Yok işte, bunu yapmıyorum ve bütün gün huzursuz huzursuz dolaşıyorum. Ama eskisine göre daha iyiyim bu ko­ nuda; giderek de daha iyi oluyorum.

- Son soru. Futbolla aran ız nasıl? - Hiç ilgim yok. Bu soru bana sev­ mek, sevmemek biçiminde de sorulma­ mak aslında. Hakkında hiçbir şey bil­ miyorum çünkü. Kaportacılık neyse be­ nim için, futbol da öyle •

(3)

INTERVIEW OF THE M O N TH : C E M AAANSUR

A CONDUCTOR

WHO VIEWS HIS

PROFESSION

RATHER

DIFFERENTLY

Cem Mansur, an engineer turned musician, is Turkey's best-known conductor internationally and ranks among the country's latter day geniuses..

Mansur, 3 3 , studied music in the UK where he attended city university and the Guildhall conservatory. He later specialized in modern music and opera. At age 2 2 he founded and conducted trie St. James chamber orchestra. In 19 8 2 , Mansur worked together with Leonard Bernstein in the Los Angeles Philarmonic Orchestra. He later founded the Istanbul Philarmonic Chamber Orchestra and has, over the past year, been conducting the Oxford Chamber Orchestra in the UK. Unlike most other famous musicians, Mansur's involvement with music started in his late teens. An ardent rock fan, his musical tastes underwent a dramatic transformation when he went to London to study engineering.

- During the final year o f your stud­ ies in London you app roached M r. Leonard Bernstein at a rehearsal brandishing a book containing the texts o f a series o f conferences that he had held at Harvard University a n d ...

- And told him that I had read his books, taken notes and decided that I did not fully agree with all of his views. When he saw the thick wad of notes in my hands he said "W e don't seem to agree on a lot of things. W hy don't we get together after the rehearsal and have a chat".

This is how I met the person who served as my greatest source of inspira­ tion. From that day on we established a relationship between equals. His atti­ tude was not in the least bit patronis­ ing. He was a musician and so was I. I have never encountered anyone as

modest and sincere as Bernstein. - W hat if he had said, "I'm sorry but I'm too busy". W hat would you have done then?

- He could have easily done so. But everyone knows that Bernstein is differ­ ent.

- Four years ago you had qualified the relationship between a conduc­ tor and his orchestra as "a sick" one.

- 1 think I was slightly misunderstood at the time. What I had actually meant was that the relationship between a conductor and an orchestra might ap­ pear strange to onlookers. They could easily ask themselves "what on earth is this man wildly waving around a stick at all those p eople for?" I still find it slightly weird and often ask myself why I couldn't have chosen a more "normal" profession.

- People who aren't really familiar with classical music must often, as you say, ask them selves" what on earth is this man doing out there?" Does this ever bother you?

- Not at all. Quite the opposite in fact. Without a conductor there can be no harmony in style or interpretation. How else can one get 10 0 different musicians to interpret a piece in the the same way.

After the Revolution, the russians tried having orchestras without con­ ductors "Now that we have a socialist system, our orchestras should not be dominated by a conductors" they said. The result was disastrous and they soon gave up on the idea.

- Is your profession as stressful as it appears. H ow do you feel before a concert?

Mesleğim pek normal

bir meslek değil. Yani

işi gücü yok mu,

oraya çıkıp sopa

sallayıp duruyor?

I often ask myself

"W hy I couldn't have

chosen a more

'normal' profession?"

- In my present working schedule, we have at least one rehearsal a day. If the rehearsal is in the morning, then I try to take a short nap in the afternoon. But in England, the rehearsals are held a few hours before the concert so, my whole routine has been upset. Worry­ ing about the evening's concert during the day naturally does increase stress and angst. The best approach is to re­ gard the concert as a natural part of one's everyday life. If one keeps hav­ ing one fit o f nerves after the other all day, one might as well forget about be­ ing a conductor.

- You are in love with classical mu­

sic but many modern musicians think differently. They feel that classical music should be aba n do n ed alto­ gether because it is outdated.

- 1 think that is silly. Allow me to give you an example. Pierre Boulez, who is one of of the greatest conductors of our age, once used to advocate burning down all opera houses. N ow , he is conducting major operas in Europe's best-known opera houses.

He started off with the most modern composers and worked his w ay back to Beethoven. When reminded of his previous theories he casts them aside as immaturity. It's ridiculous to write off the geniuses of the past just in order to defend the value of contemporary mu­ sic.

- Do you prefer listening to classi­ cal music?

- Invariably I find myself listening to classical more often than other forms of music. But I do make an effort to keep up with new trends. I also enjoy folk music from different countries. As for rock, well that was in my youth...

- Laziness is known to be one o f your greatest weaknesses. Is this still so?

- Yes, In fact it prevents me from tak­ ing advantage o f one of my better qualities, which is the ability to learn quickly. Let’s say I learn a symphony in a few days instead of a few weeks. I coyld easily use the time thus saved to learn new symphonies, but I don't. I keep resolving to but never seem to get round to it. N eedless to say, I g o around feeling guilty all day. But re­ cently I've managed to become slight­ ly more disciplined.

- O ne last question: Do you like football.

- I have absolutely no interest in it and know nothing about it

SKYUFE 8 / 9 0 9

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

17 nci yüzyılın ortalarında Mehmet XV Papas Korusunu zamanın bilginlerinden ve şeh­ zadelerin hocası bulunan VÂNİ MEHMET EFENDİYE ihsan etmiştir.. Bu bilgin

Hasta grubunda işitme kaybı olan kişi oranı, kontrol grubundan istatistiksel olarak anlamlı daha fazla bulundu (p=0.033) (tablo 4.2).. Hasta ve kontrol grubunun odiometri

Bugün var olan, bir yokluktan çıkmadı, dün var oianı değiştirerek, yeni hareketlere uydurarak, daha i- leri bir seyre bazan düz bir yürüyüş, bazan bir

üç sahnesi, bir şehirde üç evi ve üç şehirde bir Mercedes ara­ bası ve yine üç şehirde bir ge­ cede üç bin lira kazancı vardı. ÇATILMIŞ

Mane- viyatı insanları yönetmek için bir araç olarak kullanan diğer yönetim yaklaşımla- rından farkı ise nihai amacın başlangıçta açıkça ifade edilmesidir:

Sonuç olarak, bu araştırma bize örgütsel güven ile işgüvencesi arasında farklı bakış açıları olabileceğini ve örgütsel güvenin yüksek olması halinde dahi bir

- Gerçi Refik böyle şeyleri bana pek söylemez, “ Bilmesen daha iyi olur” derdi ama TKP'nin Nâzım ağabeyime yardımcı olduğunu sanmıyorum.. Zaten onu

Sovyetler Birliği’ne kaçan Nâzım H ikm et’in halk tarafından çok sevilmesine karşm, Stalin ile yıldızının hiç barışmadığım söyleyen Gökgöl, S talin’in bir