• Sonuç bulunamadı

Mevlana ve "gene gel, gene gel..."

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mevlana ve "gene gel, gene gel...""

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M

mevlana'nın anıldığı bu hafta ben de o ünlü rü- baisi üstünde durmak is­ tedim.

Her dilin kendine özgü bir anlatım biçimi vardır. Bunu başka bir dile aynen aktar­ mak son derece zor ve uzman lık isteyen bi.- iştir. Çeviriyi zor laştıran öğelerden en başta gelenleri İse, deyimlerdir. De­ yimler çevrilirken, çoğu kez, çevrilen dildeKi deyimlerle ifa de edilirler. Aksi takdirde dü­ zeltilmesi güç hatalar meyda­ na gelebilir. Örneğin: başvur­ mak, küplere binmek gibi de­ yimler İngilizce'ye kelime keli me çevrilecek olursa «to beat head against» ve «to rlde on the jars»a yakın gülünç an­ lamlar meydana gelir. Farsça da deyimler bakımından son derece zengin ve karmaşık ö- zelllklere sahip bir dildir. Flr- devsi zamanında dahi sayısız deyimleri bulunan Farsça, ta­ rihi boyunca Türkler, İranlIlar ve hatta Hintlilerin çabalarıy­ la kat kat zenginleştirilmiştir. Böylesine gelişmiş bir dilde yazılan eserlere, özellikle Mev lana'nın tasavvuf! şiirlerine, olağanüstü özen göstermek gerekir.

Mevlana'nın eserlerini dili­ mize çevirirken onun kullan­ dığı Farsça’nın yapı ve deyim lerinl iyi bilmek gerek. Çünkü, onun dili, Iranlılarca arılaştırı­ lan bugünkü Fars dilinden bi­ raz farklıdır. Mevlana’nın Fars çası, Gazneli Mahmud’un ve Hindistan'daki öbür Türk hü­ kümdarlarının Ingiliz İstilasına kadar kullandıkları Farsça’ya en yakın olan Farsça’dır. Bu nedenle Mevlana’nın tüm eser­ leri Hindistan'da çok ilgi gör­ müş ve bir çoğunun ilk baskı­ ları orada yapılmıştır. Bu e- serleri açıklığc kavuşturmak için de dev sözlükler yazılmış tır. Muhammed Padişah’ın H. 1306 (M. 1888) yılında hazırla­ dığı ve yedi ciltten oluşan Ferhang-i Anandarac bugün İran’da da güvenilir bir kay­ nak olarak kabul edilmekte­ dir. Bu sözlükte, bugün Mev- Icna’ya atfedilen (I) ünlü ru­ bainin ilk mısıaı «Baz a, baz a her ançi hesti baz a», «Baz a» deyimini açıklamak ama­ cıyla örnek olarak ele alın­ mış, ancak rubainin sahibi açıklanmayarak «hani ünlü bir şiir vardır ya» biçiminde verilmiştir. (2)

Yine aynı maddede «baz» kelimesinin çok çeşitli anlam ları verilmiş, örneğin; acık;

Mevlana ve «Gene

Gel, Gene Gel...»

---— Dr. Erkan TÜRKM

EN---Konya Selçuk Üniversitesi

İki parmak arasındaki uzaklık, yani Türkçe’do kulaç (her halde bugünkü kulaç kelime­ sinin eski şekil); bir cins a t­ maca; iki nesne arasındaki fark; bir yön; tekrar gel (emir hail) ve örnek olarak şu şiir:

«Baz ayi kİ bl sabr u ka­ rarım bini» (tekrar gel kİ sa­ bırsızlığımı ve kararsızlığımı göresin).

Bu örneklerden sonra (baz) kelimesinden türetilen deyimlere geçilmiştir. Baz purs (soruşturma), baz huvast (İstek), baz kerden (ayırmak), baz keşiden (kaleme almak) vs. Aynı deyimler arasında mastar şekli İle bir de «baz amadan» yer almakta ve an­ lamı şöyle açıklanmaktadır: «(kelime kelime) geri dönmek, (mecaz olarak) tövbe etmek» ve örnek olarak yukarıdaki Mevlana'ya ait olduğu İddia edilen rubainin ilk mısraı ve­ rilmiştir. Bu durumda şimdi­ ye değin sözcük anlamıyla «Gene gel... Gene Gel...» di­ ye çevrilen rubai, «tövbe et

veya vazgeç» şeklinde alına­ bilir. Yani;

Baz â u (3) baz ö her ançi hesti baz â

Ger kâfir u gebr u butpe- resti baz â

in dergehl rna dergehl nav- mudl nist

Sed bar eğer tovba şekes- ti baz â

Rubainin gerçek anlamı şöy ledlr:

Tövbe et ve tövbe et (veya vazgeç) her ne olursan tövbe et

Kâfir, Mecûsl, Putperest ol­ san da tövbe et (vazgeç)

Bizim bu dergahımız umut­ suzluk dergah; değildir

Yüz kere tövbeni bozmuş İsen de (yine) tövbe et (vaz­ geç).

Mevlana'nın Dlvan-ı Keblr'- Inde yer alan bir mısrada (4) yine «baz â» deyimi gerçek anlamtndc (vazgeç) kullanıl­ mıştır.

Meyân-ı abruât ey eşk İn zaman gerah'ı est

Kİ nist lâyık-l an ruyl hub

KAPALI TEKLİF ALMAK SURETİYLE

3600 PLAKA BEZLİ KAUÇUK

SÜNGER SATINALINACAKTIR

1 — Bu işe ait şartname müessesemizden veya

Sirkeci’deki 5. ci Vakıf Han altındaki irtibat Büromuzdan temin edilecektir.

2 — Teklifler 21.12.1981 günü saat 18.00’ya kadar Müessesemizin Beykoz’daki Muhaberat Şefli­ ğine verilecektir.

3 — Teklifler arasında şartnameye ve ihtiyacımıza en uygun olanlar tercih edilecektir.

4 — Müessesemiz dilediği miktarda almakta veya alıp almamakta serbesttir.

SÜMERBANK

DERÎ VE KUNDURA SANAYİİ MÜESSESESÎ

(Basın: 25383 — 9963)

az an baz â

(Ey aşk, zaman senin kaş­ ların arasında bir düğüm gibi duruyor ve senin o güzel yü­ züne yaraşmamaktadır (o hal de) ondan vazgeç.)

Farsça'nın «baz â» deyimi birçok doğu dillerine aynen geçmiştir. Urduca’da «baz âna» vazgeçmek veya tövbe etmek olarak kullanılmaktadır (5). Pencap dilinde de aynı şekil vardır. Türkçe’de vazgeç deyimindeki «vaz», Hüseyin Kâzım Kadri’ye göre gerek Ba ti, gerekse Kazan Farsçası’n- da «baz»ın bozuk şekli (mu- harrefi) olup vczgelmek ve vaz geçmek olarak kullanılmakta­ dır (6). Gerçekten de Eski Türkçe’de «vazgelmek» kavra­ mı Farsça'daki «baz â»nın tı­ patıp karşılığıoır. Türk Dil Ku rumünun Tarama Sözlüğün­ de (7) «vazgelmek» ile İlgili şu bilgi yer almaktadır: Vaz geçmek, feragat etmek, örne­ ğin;

Her kim bu hallbllir kendö zünden vazgelir. (Yunus Em­ re)

Gel borl vazgel bu sevda- dcn

Sana ne falde bu gavgadan (Şah ve Geda)

Eski sevdiğimden vazgeldlm İse

Yenile sevdiğim andan ziya­ de (Karacaoğlan)

Nice vazgeleylm zülfün te­ linden (Pir Sultan Abdal)

(1) Bk. Mehmet önder Mevla na Güldestesi, Konya Tu­ rizm Derneği, 1975, s. 7. (2) Muhammed Padişah, Far-

hang-i Anandarac, derle­ yen Deblr Saki. Kütüpha-

ne-l Hayyam Tehran, cilt, ne-l Hayyam Tehran, cilt I, s. 568.

(3) Mevlana’nın Divan-ı Ke­ birin sonunda yer alan bu rubainin ilk mısraında bir (vou) görüldüğü halde Meh met Öndeı'ln okuyuşunda unutulmuştur. Yani «Baz â u baz â ...» şeklinde okunmalıdır.

(4) Külliyat-ı Divan-ı Şems Tebriz!, Müessese-I İntlşa- rat-ı Emir Kebir, Mardad- mah, Tehran 1351, s. 132. (5) Feruzü’l - Lügat-ı Urdu Ce-

dld, Ferozsons, Lahora s. 108. (6) Bk. Hüseyin Kâzım Kadiri, Türk Lügati, T.D.K. İstan­ bul, 1945, cilt 4, s. 585. (7) Tarama Sözlüğü, T.D.K. is tanbul 1943. cilt I, s. 758.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kaç yıl oldu badı saba bir sabah habersizce kapımızı açmıyor Her kış birbirinden çetin geçiyor bu bahar da çiçeklerim açmıyor Çıkıp gelmez gözlerinden bir elçi

[r]

siilpin cynn3~ trage1.tembel,iigengeg,gevgek 2.uyuguk ,uyuntu, miskin,kiilkedisi,nanemolla,agirkanli 3.mimiz,miyminti,himbil 4.atil 5.~ansiz,ruhsuz,flau;langsam sorsii

Sebäbi Oguz diýmek — türkmen diýmekdir, Oguz dili — türkmen dilidir, seljuk dili — türkmen dilidir, osman dili — türkmen dilidir, türk dili biraz üýtgän

eğitiminin nasıl gerçekleştiğini (Çengelci, 2010); öğretmenlerin değer yönelim- lerini (Gedik Güney, 2010); Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programı’nda yer alan değerlerin

Ancak, Kuiper Kufla¤› ci- simleri çok uzak, soluk ve so¤uk ol- duklar› için bunlar üzerinde flimdiye kadar sa¤l›kl› albedo ölçümleri yap›- lam›yor ve

İşte bu sayılamaz sonsuz olan kümenin eleman sayı- sı, sayılabilir sonsuz dediğimiz kümenin (doğal sayılar ör- neğin) elemen sayısından daha büyüktür ve bu kümenin

[r]