• Sonuç bulunamadı

Türk musiki işinin meşhur bestekarları, şarkıları ve okuyucuları: Itri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk musiki işinin meşhur bestekarları, şarkıları ve okuyucuları: Itri"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

■ % c h

if& jâ lı üfürük, ffe tn a i

Z u h u ri ¿Lao/û.

M ustafa d ir i & f.

r f i r r=

flh fu . / / i / '_ /7?¿/_

/?á

Cer. hi- /e

só'y

c u ze- g u ­ ie.- Se. mena

yem ne c/e- sem S - a t - n e - 4 -:S

/gJ

M

c/e- o //

ait-ğU

İU -/İ- i ' rnu- / Cı- z e . y / yem ne (/e- sem CerJji- /e Soy— /<?_ se_ mem 3 - y i - ne- si

u

/

h u j

f

M t / y a c/ e- ğ/Z (7/Z A/? / t t/jy t~tm A/s / . ' / v ^ ı / A û / t ' m ı

S a f c/e - yi/ .

fíh

e/i- /i c/ii- c//r

Sİ- ne- sı saf o l­ ma- ua- na

Tuti-i mucizegûyem ne desem lâf değil Çerh ile söylememem âyinesi sâf değil Ehl-i dildir diyemem sinesi sâf olmayana

Ehl-i dil birbirini bilmemek insaf değil Beli yârim beli dost beli mirim beli dost Beli ömrüm beli dost

ITRİ EFENDİ

Hayat

bu haftadan baren size Türk iti­ musikisinin bü­ yük bestekârlarının hayatlarını, meş­ hur şarkılarım, bunları en sanatkâ- rane tarzda kimlerin okuduğunu an­ latacaktır. Çoğumuz onların eserleri­ ni dinlemişizdir. Fakat bu eserler es­ ki olduğu için notaları piyasada pek yoktur. Hayat bunu da düşünerek her hafta bu yazılarla birlikte okuyu­ cularına meşhur bestelerden birinin notasını da temin etmeğe çalışacak­ tır. Bu hafta, devrinde esircüer kâh­ yalığına kadar çeşitli işler yapan, bahçesinde ilk defa yetiştirdiği bir cins armuda kendi adım vererek, emsalsiz bestelerinin yanında bize: aMustabey armudu» gibi bir de ne­ fis ağız tadı hediye eden büyük sa­ natkârı anlatıyoruz: BUHURİZADE MUSTAFA ITRÎ ÇELEBİ...

8

Radyo Klâsik Türk Müziği Korosu

Itrin in besteleri, tek hançereden, tek bir solistten ziyade, 30-40 kişilik, hattâ daha büyük korolar taralından icra edilmeğe müsait üslûp ve edadadır. Mustafa Itrin in eserlerini, rad­ yo vasıtasiyle geniş kütlelere duyuran ve sevdiren de hiç şüphesiz bestekâr Tamburi Cemilin oğlu Mesut Ce­ mil idaresindeki Radyo Klâsik Türk Musikisi Korosudur.

Türk ntusik isinin meşhur beste­

k â rla rı, ş a r k ıla rı ve okuyucuları

/ LÂSİK Türk musikisi

denin-J s m ilk hatıra gelen büyük

bestekâr, hiç şüphesiz Buhu- r iz ad e Mustafa Itrî'dir.

Eserleriyle, üç asırdan bu yana de­ virler ve zevkler aşarak muhteşem ve asıl bir ses halinde günümüze kadar gelmiş ve kıymetinden hiçbir şey kaybetmemiştir.

Klâsik Türk musikisi ananesine bağlı bütün büyük, küçük bestekâr­ ların hemen hepsinde Itrî’nin yakın, uzak tesirini bulmak mümkündür. OsmanlI İmparatorluğunun sosyal yayılış ve dalgalanışlarına kulağını ve kalbini dayıyarak, büyük hüküm­ darlar, şairler ve bestekârlar devrini derinden derine teneffüs etmiş olan bu büyük artist, o devirlerden, o günlerden melodilerle tablolar çiz­ mekte ve dlnliyenlere ihtişamlı bir tarih havası yaşatmaktadır.

Buhurizade Mustafa Itrî Çelebi İstanbulda Yaylak semtinde doğ­ muştur, Babası buhurcu olduğu için Buhuri lâkabı ile anılır. Zengin ve görgü itibariyle ileri bir aileye men­ suptur. Zamanına göre mükemmel bir tahsil görmüş, şair, hattat ve bestekâr olarak tanınmıştır. Musiki­ de üstadı Nasrullah Vâkıf Halkali’ dir. Hattatlıkta tâlik denilen nevi üzerinde bilhassa çalışmış ve dev­ rin tâlik üstadı Siyahi Ahmet Efen­ diden meşk almıştır. Şairliği ise, şuara tezkirelerine girecek derecede­ dir. Gerek hattatlığı, gerekse şair­ liği bestekârlığının yanında sadece bir heves olmaktan ileri gitmez.

Mustafa Itri Çelebi, 1648 - 1687

yılları arasında padişah bulunan

Dördüncü Mehmet zamanında bil­ hassa besteleriyle dikkati çekmiştir. Tarz ve edasındaki yenilik, nağme­ lerindeki yüksek ruh ve derin mâna herkesi hayran bırakırdı. Bizzat hü­ kümdar da onun hayranları arasın­ da idi. Itrî Çelebi sık sık saraya da­ vet olunur ve Dördüncü Mehmedin huzurunda fasıllar icra eder, bu ara­ da bilhassa kendi bestelerini okuya­ rak onun takdir ve iltifatlarına maz- har olurdu.

SESİ GÜZEL DEĞİLDİ

Sesi hiç güzel değildi: hattâ bir hayli çirkin olduğu da rivayet edi­ lir. Fakat usulündeki yükseklik ve

melodilere hâkimiyeti yüzünden

herkes onu dinlemeğe can atardı. Bu hususta o derece usta idi ki, on kişi ile icra alunacak bir faslı, üç kişi ile ve hattâ tek -başına başardığı

d

] t

}r

f

çok olurdu. Fakat Itrî ile çalışmak, ona talebelik etmek çok zor ve çok yorucu bir işti. Çünkü haddinden fazla titiz, sinirli ve affetmez bir mizaca sahipti. Talebeleri arasında, ancak musikiye gönülden vurgun ve tahammülleri yüksek olan bazı sabırlı gençler onun meşklerinden faydalanmışlar, gerek teknik, gerek­ se zevk bakımından yükselebilmiş­ lerdir.

ESİRCİLER KAHYASI. . Dördüncü Mehmet, bir gün It- rî'nin yeni bir bestesini dinledikten sonra kendisinden bir arzusu olup olmadığını sormuş, o da esirciler kethüdalığını istemişti. O sırada en- derunda 120 akçe ile musiki mual­ limliği yapmakta idi. Itrî Çelebi şah­ sen zengin ve şöhret sahibi bir kim­ se olduğu için, böyle hiç de parlak olmıyan ikinci, hattâ üçüncü dere­ cedeki bir memuriyeti isteyişi hay­ retle karşılanmakla beraber arzusu derhal yerine getirildi. Halbuki onun maksadı başka idi. Yeni memuriyeti dolayısiyle istanbula gelen bütün esirleri görecek ve bu sayede onların folklor musikileri hakkında bilgi edinecek ve aralarındaki güzel sesli ve musikiye istidatlı bulunanları se­ çip yetiştirecekti.

Itrî bir taraftan saraya devam et­ mekle beraber, vaktinin en büyük kısmını İstanbul surları dışındaki bahçesiyle meşhur köşkünde geçirir­ di. Bu bahçenin çiçek ve meyvaları nam salmıştı. Büyük bestekâr aynı zamanda marifetli ve bilgili bir çi­ çekçi ve meyva yetiştiricisi idi. Ne- tekim İstanbulun meşhur Mustabey armudu ilk defa onun bahçesinde yetişmiş ve onun adını alarak bugü­ ne kadar bu isimle birlikte devam edip gelmiştir.

Buhurizade Mustafa Itrî Çelebi vaktinin büyük bir kısmını hiç şüp­ hesiz beste yapmakla geçirirdi. Gel­ miş geçmiş bestecilerimizin en ve- lûdu olarak gösterilir. Beste, Nakş, Kâr olarak binden fazla eser mey­ dana getirmiştir. Fakat ne yazık ki bunlardan halen elimizde ancak yir­ mi parça vardır. Diğerleri kaybol­ muştur. Büyük şair Yahya Kemal bu unulmaz kayıp için kabahati ka­ za ve kadere yükler:

«.Kıskanıp gizlemiş kaza ve kader Belki binden ziyade bestesini Bize mirası kaldı yirmi eser...»

Buhurizade Mustafa Itrî Çelebi­ nin ilk şöhretine sebep olan eser

hüseyni makamından bestelediği:

Dilber dile, dil dilbere fettane münasib Gül bülbüle, bülbül güle handane

. münasib

mısralariyle başlıyan bestesidir. Büyük bestecinin Türk musikisi içindeki ölmez yerini tâyin eden

eserlerinin başında bayramlarda

okunan segah makamındaki tekbiri ve aynı makamdaki Selâtı Ümmiyesi gelmektedir.

Evliya Çelebi, Itrî’nin aynı zaman­ da hafızı Kuran olduğunu kaydeder. Buhurizade çok yaşamış ve Dördün­ cü Mehmet, İkinci Süleyman, İkinci Ahmet, İkinci Mustafa, Üçüncü Ah­ met devirlerini görmüştür, ölüm ü 1712 tarihine raslar. Edirnekapı dı­ şında, Mustafa Paşa Dergâhı civarın­ daki mezarı yolun kenarındadır.

Onun eserlerini en güzel, en mâ- nalı, klâsik tavır ve edası içinde okuyan topluluklar, yine hiç şüphe­ siz Münir Nurettin Selçuk ve Mesut Cemil idaresindeki klâsik korolardır.

Tek bir sanatkârdan, tek bir han­ çereden dinlemek iktiza ederse, yi­ ne Münir Nurettinin okuduğu, bü­ yük bestekârın segâh yürük semai­ sine bütün kalbimizle bağlanacağız. Bu bestede büyük şair N e fi ile Itrî tam bir ruh beraberliği içindedirler:

Tuti-i mucizegûyem ne desem lâf değil Çerh ile söyleşemem âyinesi sâf de­ ğil Ehl-i dildir diyemem sinesi sâf ol­ mayana Ehl-i dil birbirini bilmemek insaf değil.

Klâsik Türk musikisinin büyük ustası Itrî’yi, bütün hüviyeti ve de­ ğeri ile böyle kısa bir yazıda tahlil etmeğe ve canlandırmıya imkân yok­ tur. Onun Türk musikisindeki mev­ kiini büyük üstat Yahya Kemal ne kadar güzel anlatıyor:

O ki bir ihtişamlı dünyaya

Ses ve tel kudretiyle hâkimdi Âdeta benziyor muammaya. Ulemamız da bilmiyor kimdi. O eserleri bugün define midir. Ebediyette bir hazine midir? Bir bilen var mı nerdeler şimdi. Öyle bir musikiyi örten ölüm Bir teselli bırakmaz insanda Muhtemel görmüyor henüz gön­

lüm. Çok saatler geçince hicranda Düşülür bir hayale zevk alınır; Belki hâlâ o besteler çalınır Gemiler geçmiyen bir ummanda...

4. Sultan Mehmet devrinin bu büyük bes­ tekârı tarz ve edasındaki yenilik, nağme­ lerindeki yüksek ruh ve derin mâna ile klâsik Türk musikisinin başlı başına bir dehası sayılır.

Mustafa Itrî Çelebi

Burada Yatıyor

kapı dışında, Mustafa Paşa Dergâhı civa­248 yıl evvel hayata gözlerini yumdu. Edime- rındaki yol kenarında, resimde görülen m üte­ vazı taşın altında 1712 den beri, ebedi uykusunu uyuyor...

I

9

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Artık sanat yapıtı kendi an­ lamını doğal bir nesne gibi bulmak için, ince­ lenmeyi, kendi gerçeğini düzenlemek için sa­ natçıyı aracı olarak kullanmayı

The results of statistical analysis of experimental desi gnrevealed that whether the existence of hydroxyapatite or not, water added du ring the preparation of collagen films was

Denizli Müze Müdürlüğü bünyesinde Honaz İlçesi, Ovacık Mahallesi Bizans Mezarlığı, Karahayıt Mahallesi Büyük Hamam Yapısı, Hierapolis Plutonıum

Kemal A ygiin’üıı, Ertuğrui Muhsin gibi, Şehir Tiyatrosuna büyük hizmetler etmiş bir sahne üstadından İstanbul’ u niye mahrum bı­ rakmak istemeyişi

Kaynaştırmanın başarılı sürdürülmesi sınıf öğretmeninin, branş öğretmenlerinin, okul yönetiminin ve diğer okul çalışanlarının özel gereksinimli çocuklar

devlet ve milletimiz için kudret ve vefanın beliğ misalidir. Türk milletinin aziz Atatürke göster­ diği sevgi ve saygı, onun niçin Atatürk gibi bir evlât

Tablo 11'de görüldüğü gibi mesleği kamyon Ģoförü olan ile mesleği Ģehirlerarası otobüs Ģoförlüğü olan sürücülerin durumluk kaygı envanteri puanı

Ertuğrul Çayıroğlu, TRT2'de yayınlanan çok sayıda programda müzik prodüktörlüğü, TRT Radyosu'nda Eğlence Programı Orkestrası Şefliği, İTÜ Pop Orkestrası