• Sonuç bulunamadı

Ulu Şehriyâr'ın Ölüm Yıldönümü Münâsebetiyle Gulam Hüseyn Beğdeli-Gülin Öğüt Eker

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ulu Şehriyâr'ın Ölüm Yıldönümü Münâsebetiyle Gulam Hüseyn Beğdeli-Gülin Öğüt Eker"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ULU ŞEHRİYÂR'IN ÖLÜM YILDÖNÜMÜ

MÜNÂSEBETİYLE*

Gulam Hüseyn BEĞDELİ

Aktaran:

Gülin ÖĞÜT EKER

V____________ ;______ __________;_____ ;______________________ ;______ J

Aşık dcyir bir nazlı yar varmış, Eşginden od tutub yanar varmış. Bir nazlı, sözlü "Ş E H R İY A R " varmış... S ey id M e h cm m cd H ü sey n B e h çe t T c b riz î (Ş c h riy â r), H acı M ir tsm a y ıl H o şk in â b î'n in o ğ lu d u r. O, şem sî, h icrî 1285'lc (1 1 1. 1906) T ebriz'de dünyaya gel­

m iş vc bir m üddet sonra aynı şehirde baş g österen siy a sî ve İçtim aî had iselerle iç içe olan ailesiyle birlikte ata baba yurdu H o şk in â b 'a göç etm iş; ço c u k lu k çağını, güzel ve bereketli "H eyderbaba" dağının selâlı eteklerinde geçirm iştir. Ö z ata-baba yurdu, avlağı ve seyrangâhı olan "H eyder­ baba", onun g elecekteki y aratıcılığı için ilhanı kaynağı olm uştur.

Şehri yar, öm rünün güzel çağlarını bu d ağ ın e te k le rin d e g e ç irm iştir. Bu dağ, A zerbaycan'ın A bbas m ahallinin kuzeyba­ tı ta ra lın d a , m eşhur G araçem en'dcn tam altı kilom etre uzaklıktadır. D ağın etra fın ­ da yeşil yam açlar; güllü çiçekli düzlükler; sulu, sefâlı bağ bahçeler vc G üllüce, Narı- nabad, B a şk en d , D aşatan (G ece B aba), Z iluce, G ülhen, G ayışgurşag, Ş enm üada ve H oşkinab köyleri bulunur.

B unlardan H oşkinâb'ın vc G ayışgur- şag'ın çok eski bir târihi vardır. Sonradan, büyük Ş e h riy â r’ın adı ile bu iki köyün şöhreti dah a d a artm ış ve "H eyderbaba" dağı gibi ebediyete kavuşm uştur.

* EDEBİYYAT GEZETÎ, 4 yanvar, 1991-ci it, No. 1 (2448), Bakı

Biz vaktiyle Şehri yâr'ın Farsça yazdığı eserlerinin üzerinde geniş incelem eler y a ­ pıp, onıın, dikkatim izi çeken b ir dizi F ars­ ça şiirlerini ana dilim ize (Türkçeye) tercü­ m e etm iştik. Bu e serler 1963 y ılın d a B a- k ü ’de y ay ım lan m ıştır. "M ehcm m cd H ü ­ seyn Şehri yar" m onografisini yazm ış daha sonra, "H eyderbaba" şiirini vc edibin ana dilindeki şiirler antolojisini P rofesör He- ıııid H em m cdzâde ile birlikle "A m an Ay- rılıg" adı ile 1981 y ılın d a y in e B a k ü 'd e yayım lam ıştık.

İra n 'a dön d ü k ten sora d a şe m sî-h ic rî 1358'de (m. 1979) Ş ehriyar h akkında bir­ çok eser ve m akâlelerim iz (Fars ve T ürk d illerin d e) y ay ım la n m ıştı. Y urt d ışın d a iken, Ş elıriy ar’ı d ah a geniş o larak ta n ıt­ m ak m a k sa d ıy la y irm id e n çok m a k a le yazm ış ve dün y a ç a p ın d a Ş arkiyat se m ­ pozyum larında b ildiriler sunup Ş chriyâr’ın yaratıcılık kudret ve azam etini g ö sterm iş­ tik.

K anaatim ce, şâirin T a h ra n ’ın "M eh r” hastanesine yatm ası, ileri gelen şahsiyetle­ rin şâirin ziyaretine gelm esi ve Şehri ver ayının 27’sinde (17 Ekim ) C um artesi günü s a b a h le y in v e fa t e tm e s i, m e rh u m u n ccnâzesinin uçakla T e b riz ’e gönderilm esi h ak k ın d a kısa bir m a lû m a t o k u y u c u la r için ilgi çekiei olacaktır.

1367 yılı M ordad ayının (22 Ağ. - 21 Ey.) başlarında, üstadın oğlu H adi, T e b ­ riz'd en te lefo n ed ip , yakın z a m a n la rd a üstadın ledâvi için T ah ran ’m "M ehr" h a s­

(2)

ta n e sin e g e le c e ğ in i h a b e r verd i. B en hastahâneye gidip onun durum unu ö ğ ren ­ mek istedim . H astahânc m üdürü S öhrab Şebbani Bey ve D oktor İbadî Bey ile g ö ­ rüştüm . O nlar resm î işlemleri yapıp, m uh­ terem hastayı kabul etm eye hazır oldukla­ rını söylediler.

N ihayet, M ordad ayının 9'unda (1 Ey.) Ş c ıiy a r, T e b r iz ’den T a h ra n 'a "M ehr" hastahânesine getirildi. 513 num aralı oda­ ya yerleştirildi, m uayene ve tedaviye baş­ landı. Ü stad ın iyileşm esi İçin h e r türlü tıbbî m uayeneler vc itinalı tedaviler uygu­ landı. M eşhur kalp uzm anı D oktor Habil, Ü stadın hekim i o larak tâyin olundu. B ir­ çok uzm an ta ra lın d a n tedavi uygulandı, üstada şifâ verm ek vc onu eski sağlığına kavuşturm ak bütün hastahânc çalışanları­ nın en büyük arzusuydu. Lâkin, bir taraf­ tan üstadın y aşlılığı, d iğer taraftan ciğ er rahatsızlığı vs. şâirin iyileşm esine im kân verm iyordu. D oktor Habil bey'in ifadesine göre, şâirin vücûdunun sağ tarafı fo n k si­ yonlarını kaybetm iş, bu d a kan dolaşım ına enge! olm uştu. D erhal özel m uayene o d a­ sına götürülm üştü; ancak, ne yazık ki uy­ gulanan bütün tedavi vc ted b irler netice verm em iş; Şehri verin 27'si C um artesi g ü ­ nü (17 Ekim ), saat 0 7 .30'da şâirin soylu vc sevgili kalbi e b e d î o larak durm uş ve pâk ruhu, arş-ı âlâya uçm uştur.

Y ukarıda ifâde ettiğim gibi, biz takri­ ben günaşırı hastahâneye gidip iki saatten fazla üstadın huzurunda bulunur, onu oya­ layıp e ğ len d irild ik . B azen üstadın arz u ­ suyla, H âl'ız'dan, N izâm î'den Sadî'den vc d iğer şâirlerden şiirler okurduk. Bazen de kendi gazellerinden ya da "H cyderbaba'ya Selâm " m anzum esinden bentler tahlil edip şâiri eğlendirirdik. Bir gün benden Kuzey A zerbaycan şâirlerinden şiirler okum am ı rica etti. B en dc S talin kurb an ların d an olan A hm et C ev at'm m eşhur "G öy G öl"

şiirini okum aya başladım . Şiir, şâiri heye­ canlandırdı. A hm et C evat’ın nasıl öldürül­ düğünü sordu. Ben de ö zetley erek , onun ce llâ t Stalin'in em riyle ö ld ü rü lü şü n ü an­ lattım . V c üstad ağladı. D urum u d ü z e lt­ m ek için, ç a ğ d aş K uzey A ze rb a y ca n 'ın büyük üstadı A liağa V ah id'in Şehri y â r’a ithaf ettiği gazeli okudum .

Ne yazık ki, şartlar ve ölüm , iki büyük şâirin görüşm esine im kân verm edi. G azel, Ş ehriyâr’ın çok hoşuna gitti vc onu çok et­ kiledi; V ah id ’c rahm et etti. S onra. Sem ed V u rg u n ’dan bir şiir okum am ı rica elti. O anda V urgun’un aşağıdaki şiiri aklım a gel­ di:

Güneş gurub cdir, sonür kâinat, Ezelden beledir vefasız hayat. Sevgilim, insanın ömrü güdektir, Ömür bir guş kimi uçaçağ elden, Bize de bele, bir gün gelecektir, Dünya bu hükmünü verih ezelden.

Bu şiir, üslâdı çok m ü tc ssir etti; şiiri tekrar okum am ı istedi. Ben şiiri okuyunca ağladı ve dedi ki:

- A rtık ben iyileşm em ve tezelden git­ meliyim . Seyid R ıza vc F azilc’ye veda e t­ tim , sana da vedâ ed iy o ru m . Ö ld ü k ten sonra eğ er T ah ran 'd a defn ed ilirsem , beni H az re t Ş a h c b d ü lc z im ’d e g ö m ü n ; eğ e r A zerbaycan'a götürülürsem , çok isterdim ki, c e n az em , d ü n y a la r k ad a r se v d iğ im H eyderbaba dağının eteğinde toprağa v e­ rilsin; ancak, T ebriz’de toprağa verilirsem , o zam an beni Ş âirler M e za rlığ ı'n a d efn e­ din.

Ş ehriver ayının 28 nci günü sabah saat 9 su la rın d a Ş e h riy â r’ın c c n a z e si M ehr hastahânesinden kaldırıldı. O nu uğurlayan kalabalık M ehrabad H a v a a la n ın a d oğru yola koyuldu. D ev let ve hüküm et tem sil­ cileri tarafından görkem li bir teşrifat y a ­ pıldı. 2 0 ’den fazla bakan, m illetvekili vc

(3)

diğer hüküm et ileri geleni cenaze m erasi­ m ine iştirak etm işti. C enaze, havaalanına g ö tü rü lm e d en ö n ce, M u se v î K crm erüdi Bey, m erhûm un edebî şahsiyeti hakkında kısa bir konuşm a yaptı ve şâirin akrabâ- la n n a h ü k ü m e tin tâ z iy e tle rin i b ild ird i. R esm î m erasim bittikten sonra birkaç kişi daha şâir ile ilgili kısa hâtıralarım anlattı. N ihayet, saat on iki sularında uçak hava­ landı. Ben, H o şk in âb î B ey ve Fâzıl bey cenazeyi teşyi ediyorduk.

Yaslı Tebriz, aziz atasım , şâirini bağrı­ na bastı. Sanki, bütün T ebriz halkı benzeri görülm em iş bir izdiham la keder içinde, bu m atem nıerâsim ine iştirak etm işti. D efin m erasim i Şehrivcr'in 29’uncu günü yapıla­ cağından, tabut "m org"a gönderildi.

Aynı gün, yani pazar günü Şehriver'in 2 8 ’inde akşam sa at 20:0 0 T eb riz Şehid M e d en î adlı b in â sın d a şâirin hâtırasın ı edebileştiren yas m erasim i ve şiir gecesi yapıldı, ülkenin her yeriden çok kısa bir süre içinde T eb riz 'e gelen p ekçok âlim , şâ ir ve ü sta d ın h a y r a n la r ı, d o s tla n , akrabâları ve m isâfirler bu m erasim e k a­ tıld ıla r. M e ra s im e k a tıla n la r Ç a ğ d a ş Ş a ık ’ın büyük arifi ve şâiri Ü stad Şehriyar hakk ın d a derin hüzün ve kederle, sö zler söylediler. O nun benzersiz edebî şahsiyeti h a k k ın d a fik irler y ü rü ttü le r. İlk o la ra k A ze rb a y ca n V alisi, Ş eh riy âr'ın sâd eec,

A zcrbaycan vc İran'ın değil, bütün Şark'ın iftiharı olduğunu anlattı. S onra Ali Na/.uıi, Şehriyâr'ın hayâtı vc edebî kişiliği hakkın­ da kısa ve özlü m alû m atlar verdi. M usevî G erm crudî, H am it Scbzvarî, H üseyin S e­ fa, L ah u n tî ve ben, bu büyük kayıp vc m âtem e ith a f e ttiğ im iz şiirle rim iz i o k u ­ duk. S onunda m erhûm un kardeşi M ühen­ dis R ıza H o şk in âb î B ey kendisi ve ailesi adına herkese teşekkürlerini bildirdi. A n ­ m a gecesi sona erdi.

Salı günü, Ş ch riv crin 2 9 'u n d a, sabah saat yedide em sali görülm em iş bir kalaba- lı k l a T e b r i z ’in İm a m H u m c y n î nam azgahına gidildi. Şehrin cum a im am ı A y ctu llah M e lek u tî, m e rh u m u n ce n a z e nam azını kıldırdı. T abut kaldırıldı vc bir m ilyondan fazla insan cenazenin ardından Ş ö r h a b 'a d o ğ r u y o l a k o y u l d u . N am azgânlan Şörhab'a kadar, cenaze, k a­ dirbilir T ebriz halkının om uzlarında taşın­ dı. C addeler insan kaynıyordu, nasıl d e r­ ler, iğne atsan yere düşm ezdi. Ş âirin aziz naaşı Sörhab'ın Ş âirler M ezarlığ ı’nda G cî- ran T e b riz î, F e le k -i Ş irv a n î, H ak a n -ı Ş irv a n î, E sad -ı T u sî, H üm an T e b riz î, Enverî, Şem seddin, Ş ahpur F erzende Me- hem ıncd (Sebzva) N işapur, Z ah ir Feryabî, M ücircddin B eylcganî, Em in tusî, Şckib-i T ebrizî, M ani Ş ira zî vc d iğ e rleriy le aynı sırada toprağa verildi.

Dergimizin üç ayda bir yayınlanm ası sebebiyle, gönderilen

yazıları kısa sürede yaymlayamıyoruz. Yayınlanmasına ka­

rar verilen yazılar, sırası geldikçe mutlaka yayınlanacaktır.

Sayın yazarlarımızın bizi anlayacaklarını ve "Prensipler" imi-

ze uygun yazılar gönderecekler ini ümit ediyoruz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Aksi halde, Saari- nen olmasaydı, söz konusu proje, elene- rek yarışma dışı bırakılan 200 projeden biri olacak ve çağımızın en önemli yapıt- larından olan bugünkü

Cephe malzemesi olarak koyu renkli satıhlarda siyah mıcırlı taraklı sıva, açık renk bandlarda ise beyaz çimentolu silme

Caddeye nazır cephesindeki balkon- lara verilen şekil ve istikamet cepheye hareket vermektedir.. Keza cephede duvarlarla pencerelerin dolu ve boşluk teşkil etmesi bu

Burada Türkiye'den çok değişik olan birşey daha var.. Otomobil veya otobüsler asla korna çalmıyorlar, galiba herkes yapacağı işi o kadar iyi biliyor ki buna hacet

Anemonin inhibits melanin synthesis by inhibiting the transcription of the genes encoding MITF, TYR, TRP1, and TRP2. This natural compound may be a candidate for

Özetleyecek olursak düşük fiyatlı, hafif, şeffaf, esnek olmaları, bunlara bağlı olarak inorganik elektronik sis- temlerin kullanılamayacağı alanlarda kullanılabilmeleri ve

Sair günler bir adım atarsanız Münir Nurettin, öteki adamınızda Tino Rossi, bir adım daha at­ mayın sakın!. Hareket etmeyin, yoksa hemen Sa­ fiye Ayla

Bu oran dünyada kişi başına düşen tarım arazileriyle (0.23 ha) karşılaştırıldığı zaman tarım arazisi varlığının ne kadar önemli olduğu ortaya