Sapancalı, burada Işködraya gönderilmiş, orada da ihtilâlci çalışmalarına hemen başlamış, Kâzım (Dirik) ile el ele ve ateşli çalışmaları İs tanbul hükümetince çabucak haber alınmış, her ikisinin de yakalanması için hükümetten emir çıkmıştı. Sapancalı, bu haberi alınca hemen ora dan Karadağa kaçmış, bir yıl kadar orada sakla narak 1908 hürriyet devrimlyle meydana çıkmış tı. Oradan Selânik’e gelen Hakkı Bey, Redif ta burunda biraz daha çalışmış, sonra Işkodrada ittihat ve Terakkinin sorumlu sekreteri olarak çalışmaya başlamıştı.
Sapancalı en içten ve en yalan arkadaşları Yenibahçeli Şükrü, hikâyeci Ömer Seyfettin, Bandırmalı Reşit (Çerkeş Ethemin ağabey si), Kuşçubaşızade Eşref ve Asitoneli Nizamettin idi.
Dünya savaşı patladıktan sonra ticari iş- lerini arttıran Sapancalı Romanya ile Osman lI hükümetleri arasında buğday alım - satımı na da ön ayak olmuştu. Fakat, siyasî hasımla- rinca az Kalsın lekeleniyordu. Sapancalı Hak kı, p a r tin in kirli işlerinden hiçbirine yanaş mamış, sonuna dek tertemiz kalmanın yolunu bulmuştu.
Mustafa Kemal, bunun için onu çok se viyordu.
Fakat, Sapancalı’nm kirli- işlere karış mamaktaki direnişi de bu işe yaramamıştı. Romanya’da bulunduğu sırada Fransız ve İn giliz temsilcileri, onun Enver paşanın en ya kın arkadaşı olmasından yararlanarak Ayrı Barış düşüncelerini ona dökmüşler ve En ver’e doğru bir yol açmağa çalışmışlardı. Al manların bütün cephelerde durakladığı bir sırada yapılan bu ayrı barış telkini çok güzel bir şeydi. Türkiye’de bunu isteyen bir çok düşünen kafa vardı, fakat, hükümeti sımsıkı
mmwmmmmmm H
KUTSAL
ellerinde tutanları bu düşünceye yanaştırma nın imkânı
bulunamazdı-1 7,bulunamazdı-1
T 'r
-« A y n B a r ış » a r a c ıs ı
Ayrı Barış düşüncesini ilk önce Sapanca- lı’ya açan onun ta Selânikten beri tanıdığı dostu Havas ajansı muhabiri Mr. Moto olmuş tu. Sapancalı her ne kadar artık siyasetle hiç bir türlü ilgisi olmadığını durmadan söyle mişse de bu görüşmenin bir değil birkaç kez yapılmasını önleyememişti.
Fransa, Mösyö Moto’nun ağziyle ’Türki ye’den ayrı barış istiyordu. Fakat, hükümette bunu dinleyecek bir tek kulak var mıydı?
Ondan sonra Sapancalı’ya Ingiliz elçisi yanaşmış, o da ayrı barış düşüncesini açmış, hattâ daha avantajlı bir ayrı barış da ileri sür müştü.
Sapancalı Hakkı bey, onları ister istemez dinlemiş, zoraki bir aracı haline gelmişti. İs tanbul'a döndüğünde en yakın arkadaşı En ver’le Talât’a bunları şöyle üstün körü olsun çıtlatıp düşüncelerini yoklayabilirdi, fakat, bunu yapmadı.
Sapancalı, Romanya’dan İstanbul’a dönü şünde yine «Seyri Sefain Acentası»mn üstün de ticarî yazıhanesinde her zamanki işleriyle uğraşmağa başlamıştı. Sapancalı İttihat ve
Terakki İçinde en çok arkadaşı olan bir adam dı. Bunun için her Allahın günü yazıhanesi İt tihatçı arkadaşlariyle dolup taşıyordu. Fakat Dahiliye Nazın Talât bey, bu en idealist par ticilerle yakın dostları Sapancalı’yı şiddetli bir göz hapsine almıştı. Onlardan önemli, hat tâ çok önemli bir tehlike kokusu sezdiği anla şılıyordu. Arkalarına yığınla sivil polis tak inişti. Sapancalı en sonra bunu anlamış, ken dini ve çevresini kontrol etmeğe başlamıştı Bir gün Karlman Pasajı önünde vitrinlere ba karken çevresinde kendisiyle ilgilenen kala balık bir grup görmüş kuşkulanmıştı.
Sonra oradan Tepebaşında bir gazinoya uğrayarak bira ısmarlamış ve bu grupun ora ya da gelip tanı karşısındaki boş masaya otur muşlardı. Altı kişiydiler.
Sapancalı Hakkı’nın kafasının tası atmış tı. Hemen Polis Müdürü Ahmet beye koşmuş, çıkışırcasına ona bu durumdan şikâyet etmiş ti. Fakat Ahmet bey şaşırmış :
— Şu münasebetsizlere bak yahu, demişti. Sanki ben bunlara altısının da bir arada gez meşini söylemişim gibi hey’et halinde vazife yapmışlar!
İzleme emrini veren Talât beyden baş kası değildi, ötekiler neyse ne, fakat HUsrev Sami ile Yakup Cemil’in de yazıhaneye girip
çıkması Talât beyi adamakıllı kuşkulandırmış tı. Çünkü, Yakup Cemil, hükümet etkâmnca o günlerin en tehlikeli adamı sayılıyordu. Çünkü kendisinden önce tabancası konuşu yordu.
Talât beyin bu korkusu boşuna değildi. Romanyadan gelen ayrı barış havadisini sağır sultan bile işitmişti. Olaylar da aldatıcı ka rakterini bırakmıyordu.
Devletin güvenini sarsanlar!
Sapancalı Hakkı Romanyadan bomba gibi fikirlerle dönmüş, Hüsrev Sami de Trabzon’ daki parti görevinden ayrılıp İstanbul’a gel mişti. Hükümetin aleyhinde ulu orta atıp tu tan Hüsrev Sami, Talât’ı adamakıllı ürküt müştü. Bu arada bir Yakup Cemil eksikmiş gi bi o da Halil Paşanın numarasiyle İstanbul’a gelmiş, hemen candan arkadaşı Sapancalı’nın yazıhanesine koşmuştu. Hele Mustafa Kemal’ in de Çanakkale’den temelli dönüşü, bütün olumsuz düşünceleri ve propagandalariyle dev letin güvenini sarsan kişileri bir araya getir mişti. Hepsi de eski tanıdık, eski bildikti. Hep si de iş başındaki kodaman arkadaşlarınca gö rev diye sürgüne gönderilmiş kişilerd.Yakup Cemil’in gözü kendisine vaadedil- miş Yarbaylık rütbesinde olmasaydı, hemen cecik hükümeti allak • bullak etmeğe hazırdı. iEnver Paşa, cepheden cepheye gezerken İstanbul'da onu dört gözle bekleyen Yakup Cemil ömrünün en sıkıntılı günlerini geçir); yordu. Prens Sabahattin yakın d o stıı vp özel
yordu. Prens Sabahattin yakın dostıı kMİbl Saffet Lütfi bev onıı
Rıırsa^dakTTtapIi-ær&tti;
rınca çmc^seyınmisti. ■dinlenmesi icin .cagh (Devam var)
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi