• Sonuç bulunamadı

CHINA'S RISE IN SPACE

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "CHINA'S RISE IN SPACE"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

©Copyright 2020 by Social Mentality And Researcher Thinkers Journal

Arrival : 12/10/2020 Published : 27/11/2020

ÇİN’İN UZAYDA YÜKSELİŞİ

China’s Rise In Space

Reference: Atalay, M. & Ertem, İ. S. (2020). “İlkokul Öğrencilerinin Dinledikleri Resimli Çocuk Kitaplarını Anlama Ve Anlatma Becerilerinin İncelenmesi”, International Social Mentality and Researcher Thinkers Journal,

(Issn:2630-631X) 6(37): 2033-2045

Öğr. Gör. Dr. Serap GÜRSEL

Kocaeli Üniversitesi, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Havacılık Yönetimi Bölümü, Kocaeli/Türkiye ORCID: https://orcid.org/0000-0002-7759-5351

ÖZET

Çin uzay faaliyetlerinde son dönemde yükselen aktörlerin arasında yer almaktadır. Bunun çeşitli sebep ve sonuçları bulunmaktadır. Soğuk Savaş döneminde SSCB ve ABD uzay aktörleri olarak ortaya çıkmıştır. Soğuk Savaş döneminden sonra ise Çin askeri ve sivil uzay kabiliyetleri ile ABD’nin dikkate değer bulduğu rakipler arasında yer alarak uluslararası uzay politikasında söz sahibi olmuştur. Rusya ile birlikte uzayda silahsızlanma çabalarını uluslararası anlamda savunan Çin, ABD’nin uzayda egemen olmasına da karşıdır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde ABD uzay kabiliyetlerinin hepsini edinmeyi temel amaç kabul etmektedir. Sivil ve bilimsel uzay çalışmalarında da özellikle insanlı uzay uçuşlarında dünyada üçüncü aktör kabul edilmektedir. Çin’in uzay bütçesine bakıldığında bu yükselişin devam edeceği görülmektedir. Bu nedenle söz konusu yükselişin nedenlerini ve sonuçlarını anlamak önemlidir. Çalışmada tarihsel süreç içinde askeri uzay politikası incelenmiş, sivil uzay çalışmaları listelenmiş ve Çin’in uzayda bulunduğu konum değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Uzay Politikası, Çin, Uzay Teknolojisi

ABSTRACT

China is among the rising actors in space activities recently. This has various causes and consequences. During the Cold War, the USSR and the USA emerged as space actors. After the Cold War, China has had a place in international space policy by being among the competitors that the USA deems remarkable with its military and civilian space capabilities. China, which defends the disarmament efforts in space internationally with Russia, is also against the US domination in space. When evaluated in this context, China considers the main objective to acquire all of US’s space capabilities. It is accepted as the third actor in the world in civil and scientific space studies, especially in manned space flights. When looking at China's space budget, it is seen that this increase will continue. Therefore, it is important to understand the causes and consequences of this rise. In the study, military space policy has been examined in the historical process, civil space studies have been listed and China's position in space has been evaluated.

Key words: Space Policy, China, Space Technology. 1. GİRİŞ

Günümüz modern günlük yaşamı açısından dış uzaya erişim ülkeler açısından kritik öneme sahiptir. Doğal afetlerle ilgili uyarılar, navigasyon sistemleri, küresel ulaşım sistemlerinin planlanması ve yürütülmesi, bilimsel araştırmalar, diğer ülkelerin askeri anlamda kontrolü ve takibi, iletişimin küresel ve kesintisiz gerçekleştirilmesi gibi birçok faaliyet dış uzay faaliyetleri sayesinde gerçekleştirilmektedir.

Dış uzayda bilimsel, ekonomik, teknolojik ve askeri anlamda geride kalmamak amacıyla faaliyet gösteren birçok aktör bulunmaktadır. Son yıllarda tarihsel gelişimi ile doğru orantılı olarak Çin yükselen uzay aktörleri arasında sayılmaya başlanmıştır. ABD’nin Soğuk Savaş döneminden beri uzay faaliyetleri açısından takip ettiği ve rakip gördüğü Çin son yıllarda uzay faaliyetlerine yatırımları, yeni insanlı uzay faaliyetleri, sahip olduğu düşünülen askeri uzay kabiliyetleri ve ASAT silahları ile uluslararası uzay pazarında dikkat çekmeye başlamıştır.

Sivil uzay çalışmaları açısından teknolojik avantajları bulunan Çin’de mühendislik altyapısı uzay konusunda oldukça gelişmiştir. Özellikle kendi bölgesindeki ülkelerde gerçekleştirdiği uzay faaliyet işbirlikleri ile uluslararası basında adı anılır olmuştur. Askeri uzay politikasında ise Çin geçmiş yıllara nazaran daha şeffaf bir politika yürütse de Çin askeri uzay projeleri ayrıntılı olarak paylaşılmamaktadır. Sadece askeri uzay görüşü bilinmektedir. Bu doğrultuda ABD tarafından yönlendirilen saldırgan politikaya sahip imajını ortadan kaldırmaya çalışmaktadır.

(2)

Tarihsel süreç içerisinde Çin’in askeri ve sivil uzay çalışmaları değerlendirilerek Çin’in uzayda yükselişinin sebepleri araştırılmaktadır. Aynı zamanda yükselişin boyutları da göz önüne serilmektedir.

2. UZAY POLİTİKASININ TARİHSEL GELİŞİMİ

Çin, uzay çalışmalarında neredeyse en temel rakipleri olan SSCB ve ABD kadar erken tarihlerde uzay çalışmalarına başlamıştır. 1950’lerden itibaren uzay endüstrisini geliştirmeye başlamıştır ve bu yıllarda çeşitli uzay programları gerçekleştirmiştir. Birkaç on yıldan sonra çabaları, uydu yapımı ve fırlatılmasında yetenek geliştirmesine neden olmuştur. Şimdiye kadar yörüngede neredeyse 150 uyduya sahip olmuştur. Ayrıca, insanlı uzay uçuşu ve Ay’ın keşfi gibi görevlerde ve bilimsel görevlerde de önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Prestij elde etmek için yola çıktığı uzay çalışmalarına, ekonomik büyümenin arttırılması ve ulusal güvenliğin korunması amacıyla uzay sektörüne yüksek bir öncelik vermeye devam etmektedir (Du, 2017: s. 8).

Çin dış politikasında yıllardır emperyalist güçlerle yani özellikle ABD’ye karşı mücadele yer almaktadır. Bu amaçla özellikle Soğuk Savaş döneminde diğer komünist ülkelerle ve özellikle SSCB ile işbirliklerine ağırlık vermiştir. Bu mücadeleyi gerçekleştirmek amacıyla SSCB ile 1950’de bir İttifak, Dostluk ve Karşılıklı Yardımlaşma Antlaşması yapılmıştır. Söz konusu antlaşmalar uzay konusunda da sürdürülecek olan işbirliklerinin temelini oluşturmaktadır (Sander, 1971: s. 3-4). Bu tarihten sonra günümüze kadar önce SSCB ile sonra da Rusya ile uzay işbirlikleri ve uluslararası ortamda fikir paylaşımı devam etmiştir. Uluslararası hukukta, uzayda silahsızlanmayla ilgili yürüttükleri ortak çaba bu durumun en önemli göstergesidir.

Çin’in uydu geliştirmesi üç dönemde incelenebilmektedir. Bunlar (Hou ve Liu, 2015: s. 886); ✓ Teknoloji hazırlık dönemi (1958-1970)

✓ Teknoloji test dönemi (1971-1984)

✓ Uydu uygulama dönemi (1985- günümüz)

Çin’in tarihsel gelişimine bakıldığında Çin roketlerin beşiğidir. Song Hanedanlığı (on birinci yüzyılda) kadar erken bir tarihte Çin, roket tahrik prensibine uygun siyah toz roket icat etmiştir. On üçüncü yüzyılda Arap Dünyası ve Batı'ya yayılmıştır. Çin’in mevcut fırlatma araçlarının geliştirilmesi 1960'ların ortalarında başlamıştır. Yoğun araştırma ve özenli çabalarla Çin; Uzun Yürüyüş I (LM-1) serisini, Uzun Yürüyüş II (LM-2) serisini, Uzun Yürüyüş III (LM-3) serisini ve Uzun Yürüyüş IV (LM-4) fırlatma araçları serisi ile yeni nesil fırlatma araçlarını roket teknolojisinden yola çıkarak geliştirmiştir (Long ve Li, 2015: s. 868).

Çin, 1960'lardan bu yana, 1964'te ilk uzay fırlatışını, 1970'de yörüngeye ilk uydu yerleştirmeyi, 2003'te Shenzhou V uzay aracı ile uzayda ilk Çinli astronotu ve Shenzhou IX uzay aracının başarılı insanlı uçuşu da dahil olmak üzere, uzay gelişiminde bir dizi atılım gerçekleştirmiştir. Çin’de uzay politikası çalışmaları 1980’lerde başlatılmıştır. Son 20 yılda, uzayla ilgili en iyi akademik dergilerde yaklaşık 9.000 yayın Çin’den yapılmaktadır ve ABD'den 135.000 ve Almanya, İngiltere ve Fransa'dan 20.000'den fazla yayınla karşılaştırıldığında önemi anlaşılmaktadır. Bir yandan, Çin'in uzay mevzuatı olmayan az sayıdaki uzay yolculuğu yapan ülkeler arasında olduğu ve uzay politikası sisteminin istikrarsız, yetersiz olduğu ve mevzuat geliştirme planının bulunmaması nedeniyle iyi hedeflenmediği eleştirilmektedir (Mu ve Fan, 2015: s. 414).

Çin uydularını 1970’lerden itibaren uzaya göndermektedir. İletişim, hava durumu takibi, uzaktan algılama, navigasyon ve bilimsel amaçla uyduları yoğun şekilde kullanmaktadır. Söz konusu uyduların bir kısmı hem askeri hem de sivil kullanıma sahiptir. Üç tane fırlatma tesisine sahiptir. Bunlar; Jiuquan (Shuang Cheng-Tzu ismiyle de bilinmektedir ve Gobi çölünde yer almaktadır), Xichang (Chengdu yakınlarında Güneydoğu Çin’de yer almaktadır) ve Taiyvan’dır (Pekin’in güneyinde yer almaktadır). Jiuquan Çin’in ilk fırlatma tesisidir ve insanlı uzay uçuşları da dahil birçok fırlatma halen bu tesisten gerçekleşmektedir. Xichang ise ekvator üstü yörünge yerleşimleri

(3)

smartofjournal.com / editorsmartjournal@gmail.com / Open Access Refereed / E-Journal / Refereed / Indexed için ve genellikle iletişim uydularının fırlatılmasında kullanılmaktadır. 1984’te açılmıştır. 1988’de açılan Taiyvan kutup yörüngelerine fırlatmalarda ve temelde meteoroloji ve Dünya gözlem uydularında kullanılmaktadır. Çin ayrıca birçok değişik versiyonda fırlatma aracına da sahiptir. Çoğunun serisinin adı Chang Zheng’dir. Bu da “Long March” olarak adlandırılmaktadır ve daha önce de belirtildiği üzere uzun yürüyüş anlamına gelmektedir (Smith, 2005: s. 1-2).

Çin 1986’da uzaya fırlatma tesislerinden para kazanma isteğini dile getirmiştir. Bu bağlamda CGWIC (China Great Wall Industries Corporation) şirketini kurmuştur. Bu pazarda her fırlatma ya ABD tarafından gerçekleştirmekteydi ya da uzay araçları ABD parçası içermektedir bu nedenle de ihracat yasaklarına takılmıştır. 1988’de Reagan yönetimi Çin ile üç tane anlaşma imzalayarak Çin’in fırlatma pazarına girmesini sağlamıştır. Bu anlaşmalara göre; uzayda fırlatmalar sırasında oluşabilecek zararların sorumluluğunu üstlenmiş, fırlatma hizmetlerinde ABD ile rekabet şartlarını kararlaştırmış ve ABD uzay teknolojisini uzay araçları Çin’de iken korumayı taahhüt etmiştir. 1989’da tüm koşullar karşılanmıştır. 1989’da yaşanan Tiananmen Meydanı olayları biraz durumu karmaşıklaştırsa da Bush yönetimi üç uydu fırlatma ile ilgili sorunları çözerek uyduların Çin tarafından fırlatılmasını mümkün kılmıştır (Bhola, 2009: s. 36).

1990’larda siyaset nedeniyle ABD ve Çin arasındaki uzay meseleleri inişli-çıkışlı bir seyir izlemiştir. 1997’de Çin’in ABD iletişim uydularından askeri açıdan yararlandığı iddiaları ortaya çıkmıştır. ABD yapımı uyduların fırlatılma sorunları çözülememiştir ve Kongre uzay aracı ihracat sorumluluğunu Ticaret Bakanlığı’ndan alarak Dış İşleri Bakanlığı’na vermiştir. Bu sorun çözülememiş ve 2005’e kadar ihracat izni ve dolayısıyla fırlatma hizmeti Çin’e verilmemiştir. Çin 2000 yılında yayınladığı uzay ile ilgili devlet dokümanlarında (White Paper da denmektedir) (Smith, 2005: s. 3-4):

✓ Uzay ile ilgili çalışmalar uzun vadeli, istikrarlı ve sürdürülebilir kalkınma kapsamında değerlendirilecektir,

✓ Uzay faaliyetleri ekonomik yapılanma, ulusal güvenlik, bilim ve teknoloji gelişimi için taşıdığı önem nedeniyle yeniden canlanma politikasında da kilit öneme sahip sayılmaktadır,

✓ Uzay faaliyetlerinin geliştirilmesi ve desteklenmesi devletin kapsamlı kalkınma stratejisi doğrultusunda teşvik edilecektir.

Bu amaçları gerçekleştirmek için Çin yıllık 1,4-2,2 milyar dolar uzay projelerine yatırım yapmaktadır (Smith, 2005: s.4). Bu özelliği ile de rakipleri için bir tehdit yaratmaktadır. Açıklanan rakamlar askeri projeleri kapsamadığından bu rakamların da ötesinde oldukça ciddi tutarların uzay projelerine ve araştırmaya yatırıldığı bilinmektedir.

Çin, BM Silahsızlanma Konferansı’nda uzayın barışçıl amaçlarla kullanılması gerekliliğini ilk kez 1998’de savunarak uzayın askerileştirilmesine karşı bir görüş geliştirmiştir. Buna rağmen 2000 yılındaki askeri uzay belgelerinde uzay ulusal güvenlik unsuru sayılmıştır ve Çin uydularının birçoğu hem askeri hem de sivil kullanıma sahiptir. Çin uzay programı CASC (China Aerospace Science and Technology) firması tarafından yürütülmektedir ve aynı firma yıllardır füze üretimini de gerçekleştiren şirkettir. Devlet sahipliğinde bir işletmedir (Smith, 2005: s. 5).

Uluslararası düzeyde, 2001 sonrasında Çin-ABD uzay ilişkileri değişmiştir. Çin ilk astronotunu uzay bu yıllarda çıkartmıştır. Bu durum da kendi dinamiklerini geliştirmesine ve ABD’ye rakip olmasına neden olmuştur. İnsanlı uzay uçuşlarına odaklanan Çin askeri çatışmaların yaşanmamasına neden olmuş ve uzayda silahsızlanmayla ilgili Rusya ile güçlü bir uluslararası baskı oluşturma çabası içerisine girmiştir. Lazer çalışmaları ve ASAT silahlarına yatırımına devam etmesi ABD’yi tedirgin etmiştir (Moltz, 2008: s. 260).

Çin’in ABD ile Bush döneminde işbirliği sağlayamadığı görülmektedir. Bunun nedenlerinden birisi ABD’nin Los Alamos Laboratuvarında çalışan bir bilim adamının (Tayvanlı) 1999’da tutuklanması bir politik davaya dönüşmüştür. Bu davada bilim adamı Çin’e gizli bilgi satmakla suçlanmıştır.

(4)

Bundan sonra da Nisan 2001’de Çin bir ABD istihbarat uçağını düşürmüş ve ardından mürettebatını göz altına almıştır. ABD tarafında yaşanan bu olaylar Çin ile işbirliğinin önüne geçmiştir (Moltz, 2008: s. 276).

2000’li yılların başlarında Çin ve Rusya uluslararası ortamda uzayda silahsızlanma ile ilgili çalışmaları başlatan aktörler olarak ortaya çıkmıştır. 2004’te NASA ile Çin ilk uluslararası işbirliği için görüşmeler gerçekleştirmiştir. Olumlu sonuçlanmayan görüşmeler yine de çabaları göstermek açısından önemlidir. ABD 2005 yılında Çin ile bir veri değişim anlaşması yapma teklifinde bulunmuş karşılığında ise Shenzou aracında iki astronot göndermek istemiştir. ABD Çin’i uzay bütçesinin büyüklüğü nedeniyle bir rakip olarak kabul etmektedir. Mikro ve nano uydu geliştirme deneyimi de ABD’nin tehdit olarak gördüğü bir husustur. AB-Çin arasında gelişen işbirlikleri bu döneme damgasını vurmuştur. AB’nin Galileo sistemine Çin 236 milyon dolarlık yatırım yapacağını açıklamıştır. Daha sonra ise AB’nin güvenlik ve ticari endişeleri Çin’in bu yatırımdan çekilerek kendi navigasyon sistemini kurmasına neden olacaktır.

2007’de Çin’in gerçekleştirdiği ASAT testi ile kendi uydusunu yok etmesi askeri uzay stratejisi ile ilgili en çok uluslararası eleştiri aldığı olay olmuştur. On yıllarca uzayda kalacak uzay enkazı bu test sırasında oluşmuştur. ABD bu testten haberdar olsa da birçok ABD’li analist testi bir gözde gösterisi ve tehdit olarak görmüştür. Çin yetkililerine göre ise test askeri amaçlarla değil teknoloji geliştirme amacıyla ilgilidir. ABD bu testin benzerini 1985’te Rusya’da 1980’lerde defalarca gerçekleştirmişlerdir. ABD’nin uzayda egemen aktör olamaması için özellikle askeri açıdan sahip olduğu düşünülmektedir. Bu doğrultuda Çin ABD’nin sahip olduğu uzay teknolojilerini geliştirmeyi hedeflemektedir (Kulacki, 2014: s. 9).

Çin’in ASAT testi uzay güvenliği konusunda da önemli bir nokta oluşturmuştur. ASAT testi gerçekleştirmeme normunu ortadan kaldırmış ve uzay enkazı sorununa da tekrar dikkat çekmiştir (Moltz, 2008: s. 261). Çin, uzay yolculuğu yapan önemli ülkelerden biri haline gelmiştir. Bununla birlikte, Çin uzay endüstrisinin hem ölçeği hem de rekabet gücü hala diğer uzay güçleriyle karşılaştırılamamaktadır (Mu ve Fan, 2015: s. 427). 1990'larda Çin, ABD, Avrupa Uzay Ajansı ve Rusya ile başarılı bir şekilde rekabet eden çeşitli müşteriler için fırlatma hizmetleri sağlamıştır. Nijerya'ya bir iletişim uydusunun ilk satışı, uydu inşaatı, fırlatılması, Bolivya bilim insanlarını ve işletmecilerini eğitmek de dahil olmak üzere 2010 yılında Bolivya'ya benzer bir satış, Çin Kalkınma Bankası tarafından finanse edilen yaklaşık 300 milyon dolar değerindedir (Cheng, 2015: s. 434).

3. ASKERİ UZAY POLİTİKALARI

Çin askeri uzay politikaları yıllardır gizli olarak yürütülmektedir. Bu nedenle başta ABD olmak üzere diğer aktörler Çin askeri uzay politikalarına şüpheyle yaklaşmaktadır. Çin uzay bütçesinin yüksekliğinin askeri teknolojileri finanse etmek için de kullanıldığı düşünülmektedir. Ayrıca 2000 yılında ulusal belgelerde askeri uzay politikalarının ulusal güvenlik ile ilişkisi kabul edilmiştir. Uyduların sivil ve askeri birlikte kullanım sorunu, sivil teknolojilerin askeri nedenlerle de kullanıldığını düşündürmektedir. ABD, Çin’in askeri uzay politikaları ile ilgili uluslararası gündemi yönlendirmeye çalışmaktadır. Çin ise genellikle yetkisiz kişiler ve bilim adamları yoluyla askeri uzay politikalarının zararsızlığı ile ilgili propaganda yürütmektedir. Bu bağlamda incelendiğinde Çin’in tarihsel süreç içerisinde politikaları değerlendirilmiştir. Çin askeri uzay stratejisinin değerlendirilmesinde ABD oldukça önemli bir aktör konumundadır. Çünkü uluslararası arenada Çin’in askeri uzay politikasının saldırgan olabileceğinin propagandasını yapmaktadır ve ayrıca Çin askeri uzay politikasını belirlerken ABD’nin askeri uzayda egemen olmasını engellemek amacıyla hareket ettiğini vurgulamaktadır.

Özellikle ABD için 2007 yılında gerçekleştirilen ASAT testi savlarının temelidir. Aslında Çin tarafından yürütülen ASAT testine çifte standart uygulamak adaletsizdir çünkü ABD ve Sovyetler Birliği, 1950’lerde uzay teknolojisinin gelişmesinden bu yana ASAT programları geliştirmiştir.

(5)

smartofjournal.com / editorsmartjournal@gmail.com / Open Access Refereed / E-Journal / Refereed / Indexed Sovyetler Birliği, ortak yörüngesel ASAT silah sistemini geliştirmiş ve 1968’den 1982’ye kadar çok sayıda test gerçekleştirmiştir, bu da toplamda 842 parça enkaz üretmiştir. ABD 1959’dan beri doğrudan fırlatmalı silah sistemini geliştirmiş; operasyonel ASAT programı 505 ve program 437 toplamda 19 test gerçekleştirmiştir ve herhangi bir enkaz oluşturmamıştır (Du, 2017: s. 11-12). ABD uzay diplomasisinin içinde, ABD Savunma Bakanlığı’nın yayınladığı bir yıllık raporda Çin’in askeri gücü içerisinde uzay saldırı ve savunma sistemlerinin varlığı tartışılmıştır. Sivil uzay programları arasında yer alan bazı projelerin askeri anlamda da oldukça değerli olduğu bilinmektedir. Bunlar arasında Çin’in de yatırım yaptığı; insanlı uzay programı, uzaktan algılamalı uydular, elektronik istihbarat uyduları, küçük-mikro-mini uydular gibi projeler yer almaktadır. ABD sonraki 20 yılda Çin’in ABD yeteneklerinden birçoğuna sahip olmasından ve bunula beraber yeni teknoloji yatırımlarından endişe duymaktadır (Smith, 2005: s. 5).

ABD açısından Çin Askeri Uzay Stratejisi oldukça önemli ve merak edilen bir konudur. Düşmanlık olması durumunda ABD uydularına saldırıp saldırmayacağı ve askeri uzay amaçları ABD tarafından yakından takip edilmektedir. ABD uzay teknolojilerinde niyete büyük önem atfetmektedir. Çin askeri uzay stratejisi ile ilgili bilgiler genellikle gizli tutulduğundan yetkili olmayan kişilerin yorumları yanlış anlaşılmalara neden olmaktadır. Çin askeri uzay stratejisini PLA’nın (Chinese People’s Liberation Army) 2003 yılında yayınladığı askeri kitaptan (The Science of Second Artillery Operations) incelemek yerinde olacaktır. Bu kitapta Çin’in askeri uzay stratejisinin ABD’nin Çin politikalarını yorumlamasından oldukça farklı olduğu görülmektedir (Kulacki, 2014: s. 1).

Çin, ABD’nin on yıllardır kullandığı askeri destek faaliyeti sağlayan uzay kabiliyetlerini kullanmaya odaklanmıştır. Gözlem, iletişim, navigasyon ve hava takibi bunların temelleridir. PLA askeri faaliyetleri normal ve istenen şekilde yürütebilmek için uzay stratejilerinin önemini vurgulamaktadır. Askeri belgelerde bir uzay silahı çalışmasından veya uzayda silah kullanılmasından bahsedilmemektedir. Çin askeri politikalarının gizli doğası nedeniyle bu doğrultuda uzayın silahlanmasıyla ilgili teknoloji gelişimi olmadığını da söylemek doğru olmaz. ABD araştırmaları Çin’in askeri uzay stratejisinin ASAT’lar temelinde şekillendiğini düşünmektedir. Bunu yorumlarken Çin’in uluslararası arenada uzayda silahsızlanmasının temel destekleyicisi aktörlerden olduğunu unutmamak gerekir. Teknolojiye sahip olsa da ASAT kullanımına odaklı bir askeri uzay stratejisi geliştirdiği yorumunu yapmak saldırganca bir görüştür. Çin’in askeri uzay stratejisinde saldırgan aktör olabileceği fikri ABD politikasında 1999’da “uzay Pearl Harbor” saldırısı ihtimali ile ortaya atılmıştır. 2001’de Donald Rumsfeld’in komisyon (Commission to Assess United States National Security Space Management and Organization) raporunda saldırı ihtimaline özellikle dikkat çekilmiştir (Stokes vd., 2020: s. 17).

Çin askeri anlamda uzay kabiliyetlerinin kullanımlarının ABD’ye sağladığı yararın farkındadır ve bu doğrultuda kendi uzay kabiliyetini de geliştirmek istemektedir. Uzay kabiliyeti geliştikçe uyduları korumak da önemli hale gelecektir. ABD’nin sahip olduğu uyduların yeteneklerinden kaçmak/saklanmak da askeri belgelerde bir amaç olarak ortaya konmaktadır. Bu tür faaliyetlere uydu karşıtı (anti-satellite) faaliyetler adı verilmektedir. Özellikle füze tesislerinin çatışma zamanlarında uyduların yanıltılarak, uydulardan kaçınılarak ve uyduların yörüngeleri doğrultusunda boşlukları hesaplanarak saklanılması faaliyetlerine önem verilmektedir (Stokes vd., 2020: s. 20). 2003’te yayınlanan askeri uzay stratejisinin ardından ASAT’larla ilgili Çin’de bir değişim yaşanmıştır. Söz konusu değişim ABD’nin düşündüğü doğrultuda ve düşündüğü kadar saldırganca olmasa da ABD’nin endişelerini arttıran olaylar yaşanmıştır. Bu olaylar sırasıyla (Kulacki, 2014: s. 8);

✓ 2006’da Çin’in ABD uydularına lazer ateşlediği raporlanmıştır.

✓ 2007’de Çin balistik füze fırlatarak kendi uydusunu yok etmiştir. 2010 ve 2013’te aynı teknolojiyi kendi füzeleriyle (uydularla değil) tekrar test etmiştir.

(6)

✓ 2010’da eski Sovyet yörüngesel ASAT teknolojisine benzer bir teknolojiyi deneysel uydularla gerçekleştirmiştir.

✓ 2013’te uzay havası deneyi olarak raporladığı bir testte yüksek ve orta yörüngedeki uydulara saldırma kapasitesi de olan bir teknolojiyi kullanmıştır.

Tarihsel ve mantıksal politik değerlendirmelere bakıldığında Çin kendi başına uzay kabiliyetleri sağlaması gereken bir aktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ne kadar dünya üzerinde birçok işbirliğine dahil olsalar da tarihsel olarak yaşadıkları çatışmalar bu yeteneği mecbur kılmaktadır. Uzay çalışmaları dış politikayı, ulusal güvenlik politikalarını, ekonomik ve bilimsel politikaları yüksek düzeyde belirlemektedir. Uzay politikalarının ABD başkanlarının vizyonlarını ve halklarının gelişimini sağlamakta bir provokasyon aracı olarak kullanılması dünya üzerinde birçok ülkenin de aynı durumu yaşamasına ve yaşatmasına neden olmuştur. Bazı dönemlerde uzay programlarının halka yararını geçmiş ve ülke imajını belirlemiştir (Johnson-Freese, 2002: s. 26).

Ekonomik açıdan ise Çin uzay çalışmalarından; yetişmiş mühendis kaynağını kanıtlamak, iletişim olanaklarından para kazanmak ve diğer ülkelere geliştirdiği teknolojileri satmak gibi faydalar beklemektedir. Askeri açıdan ise ABD’nin uzayda egemen aktör olmasına engel olmak Çin’in temel amacıdır. Özellikle Başkan Bush dönemindeki saldırgan ABD uzay politikası Çin’in ASAT denemesinin de en büyük nedeni olmuştur (Johnson-Freese, 2002: s. 27).

Çin 2007 yılında bir ASAT testi gerçekleştirerek uzay konusunda tüm dünyada dengeleri değiştirmiştir. Çin ve Rusya’nın yıllardır birlikte yürüttüğü uzayda silahsızlanma çabaları zarar görmüştür. Yeni bir aktör olarak Çin’in uzaya girişi tüm aktörler tarafından kabul edilmiştir. Uzay enkazı konusunda Çin bu testi gerçekleştirmesi ile eleştirilmiştir. Çin’in testi gerçekleştirirken bu kadar tepki alacağını düşünmediği varsayılmaktadır. Aslında Çin ABD ve Rusya’nın yıllardır yaptığından farklı bir test gerçekleştirmemiştir. Uzay aktörlerinin uzay silahları ile ilgili endişeleri artmıştır. Yani aslında uzay güvenliği konusunda tüm dünyayı kapsayan bir tartışmanın bu test ile fitili ateşlenmiştir. Rusya ve Çin bilinen ismi PPWT olan Uzayda Silahların Yerleştirilmesinin Önlenmesine İlişkin Anlaşma Taslağını (Treaty on the Prevention of the Placement of Weapons in Outer Space, the Threat or Use of Force against Outer Space Objects) 2008’de tekrar gündeme getirmiştir.

Çin ASAT testinin önemli ve uluslararası ortamı en fazla ilgilendiren yönü testin diğer aktörleri askeri uzay politikaları ile ilgili kışkırtmış olmasından kaynaklanmıştır. Çin ASAT testiyle bir dizi ülkeye öncülük etmiştir, Hindistan ve Japonya silah geliştirme ve testler ile ilgili Çin’in politikaları benzeri politikalar kullanmaya başlamıştır. İran ve Kuzey Kore’nin niyetleri ise ABD tarafından endişe ile karşılanmıştır (Moltz, 2008: s. 304).

Çin ve Rusya, 2002'de Birleşmiş Milletler Silahsızlanma Konferansı'na sunulan önerilen PAROS anlaşmasının (Proposed Preventıon of an Arms Race in Space) en önemli iki devletidir. Bu nedenle, 11 Ocak 2007'de Çin, kendi yetkisiz kullanımlarından birinde yıkıcı bir ASAT silahını test ettiğinde sürpriz olmuştur. Füze muhtemelen DF-21 adı verilen modifiye edilmiş orta menzilli bir balistik füzedir (MRBM). Hedefi 850 km yükseklikte vurmuştur ve 2.000'den fazla izlenebilir döküntü yaratmıştır (Hostbeck, 2015: s. 964).

Çin uzay güvenliğinin sağlanması için bir silahsızlanma anlaşmasının gerekliliğini savunmaktadır. ABD’nin uzay silahı projelerinin Çin ulusal güvenliğini tehdit ettiğini düşünmektedir. Çin bu nedenle anlaşma sağlanamazsa gerekli tedbirleri alacaktır. Nükleer caydırıcılık adına en önemli tedbir her halükarda uzayın silahsızlandırılması anlaşmasıdır (Hui, 2006: s. 24-27).

Çin uzayın yeni stratejik zemin olduğunu savunmaktadır. Bilgi ve teknoloji savaşları için dış uzay önemli hale gelmiştir. Bu nedenlerle Çin ulusal güvenliğini sağlamak adına dış uzayda saldırı ve savunma kabiliyetine sahip olmalıdır. Bazı analistlere göre bu durum Çin’i bir silahlanma yarışının içerisine çekecektir (Du, 2017: s. 12).

(7)

smartofjournal.com / editorsmartjournal@gmail.com / Open Access Refereed / E-Journal / Refereed / Indexed Çin'in uzayda silahları yasaklama konusundaki tutumu, BM'nin Silahsızlanma Konferansı'na (CD) ilk kez bir çalışma belgesi getirdiği 1985'ten beri tutarlıdır. Çin'in Haziran 2002'de tanıtılan konuyla ilgili en son çalışma belgesi üç temel yükümlülüğü vurgulamaktadır: (1) Yeryüzüne yakın yörüngeye herhangi bir silah taşıyan nesne yerleştirmemek, bu tür silahları gök cisimlerine kurmamak ve bu tür silahları başka herhangi bir şekilde uzaya yerleştirmemek; (2) Uzaydaki nesnelere yönelik tehdit yaratmamak veya güç kullanımına başvurmamak; ve (3) Diğer Devletlere, Devlet gruplarına, uluslararası kuruluşlara, bu Antlaşma ile yasaklanan faaliyetlere katılmaları konusunda yardımcı olmamak veya onları teşvik etmemektir. 2007 ASAT testi, Çin'in uzay sürdürülebilirliği konusundaki genel çabalarını azaltmıştır. Ancak Çin durumu düzeltmiş ve bir daha benzer bir test yapmamıştır (Du, 2017: s. 16).

Michael Pillsbury, ABD uzmanlarının uzay uzmanlarıyla ilgili diyaloglarda Çinli uzmanlarla karlı bir şekilde görüş alışverişinde bulunabileceği altı alan özetlemiştir: “ABD Uzay Politikasının Çin'deki yanlış algılarını azaltmak, uzay silahlarında Çin'in şeffaflığını artırmak, Çin'in doğrulanabilir anlaşmalara ilgisini araştırmak, çok taraflı ve ikili yaklaşımlar, uzay silahlarının kullanımının ekonomik sonuçları ve ABD'nin Çin'e yüksek teknoloji ihracatının yeniden değerlendirilmesi” şeklinde tanımlanmıştır (Hays, 2015: s. 71).

Çin’in uzay güvenliği kavramına bakışı, Çin’in ulusal güvenlik kavramları bağlamından daha geniş bir alana sahiptir. Çinli liderler uzun süredir uzayı ulusal ekonomik kalkınmaya hem doğrudan hem de dolaylı yollarla katkıda bulunduğunu düşünmektedir. Çinli yetkililere göre çatışma stratejik, operasyonel ve taktik düzeylerde gerçekleşmektedir. Uzay yetenekleri üçüne de katkıda bulunmaktadır. Stratejik düzeyde, Çin'in kendi içinde yer yeteneklerine sahip olması, kendi stratejik durumunu etkileyen temel bir faktördür. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana ABD veya diğer batı uluslarıyla yüzleşen devletlerin büyük çoğunluğundan farklı olarak Çin, egemen kontrolü altında olan bir dizi uzay sistemine sahiptir. Çin, teknoloji, destek, bakım veya uzaya erişim için harici tedarikçilere bağlı değildir (Cheng, 2015: s. 439).

Uzay güvenliği ve uzay kuvvetleri için bir diğer önemli stratejik görev de uzay caydırıcılığını gerçekleştirmektir. PLA düşüncesi caydırmanın nükleer, konvansiyonel, uzay veya bilgi gücüne dayandığı yönündedir. Uzay caydırıcılığı için bu “tırmanma merdiveni” üzerindeki basamaklar, uzay silahlarının test edilmesini, uzay tatbikatlarının yapılmasını, uzay kuvvetlerinin konuşlandırılmasını değiştirmeyi ve aslında uzay silahlarının kullanılmasını içermektedir (Cheng, 2015, s. 441).

Moskova'ya kıyasla, Pekin, Pentagon yeni uzay doktrini uygularsa, stratejik güçlerini artırmak için ekonomik olarak daha iyi bir konumdadır. Pekin’in uzaydan karaya silahlar, ulusal füze savunması ve ASAT'lerle ilgili görüşleri Moskova'nınkine paralel olacak gibi görünmektedir. Pekin ve Moskova arasındaki uzay silahlarıyla ilgili birleşik bir diplomatik cephe artık kanıtlar içinde, askeri ve teknik etkileşimler de mümkündür. Stratejik nükleer kuvvetlerinin çok daha küçük boyutu ve daha rahat hazır olma oranları göz önüne alındığında, Pekin'in ABD ulusal füze savunma dağıtımları konusunda Moskova'dan daha duyarlı olması gerekecektir, ancak Pekin, daha kısa menzilli füze kaynağı şeklinde bir sigorta poliçesine sahiptir. Yakındaki ABD üslerini, müttefiklerini ve arkadaşlarını hedefleyebilmektedir (Krepon ve Katz-Hyman, 2006: s. 43-44). Çin'in stratejik nükleer duruşu, Pekin'in bir değil iki düşman nükleer süper güçle karşılaştığı Soğuk Savaş sırasında belirgin bir şekilde rahatlamıştır. 1969'da Moskova ile olan sınır anlaşmazlığı sırasında bile, Pekin nükleer tozunu kuru tutmuştur. Şimdi, Pekin’in liderliği, ulusal güvenlik çıkarlarının Moskova veya Washington’un kabul edilemeyecek kadar düşük olduğunu düşündüğü sayısız stratejik nükleer dağıtım aracıyla karşılanabileceğinden emin görünmektedir. 1980'lerin başından bu yana, Çin savaş başlıklarının toplam envanterinin kamuya açık tahminleri sabit kalmıştır, son sınıflandırılmamış tahminler, yaklaşık 130 silahın operasyonel olarak dağıtılabileceği, belki de 200 silahın toplam stokunu göstermektedir. Pentagon şu anda Çin'in yaklaşık 20

(8)

kıtalararası balistik füze (ICBM) kullandığını tahmin etmektedir. Bu rakamın 2010 yılına kadar yılda sekiz artışla belki de 60 ICBM'ye ulaşması beklenmektedir. Karşılaştırma yapmak gerekirse, Soğuk Savaş silahlanma yarışının en yoğun dönemlerinde, eski Sovyetler Birliği ve ABD’nin her biri yılda ortalama 300 okyanus yayımlı füze üretmiştir (Krepon ve Katz-Hyman, 2006: s. 44). Çin’in stratejik nükleer kuvvetleri, Rusya Federasyonu ve ABD’den farklı olarak, bir saldırı durumunda yanıt vermeye hazır olma durumlarının düşük olduğu haldedir. Çin’in sıvı yakıtlı ICBM'leri savaş başlıklarıyla eşleştirilemez. Konuşlandırılan Çin balistik füze nükleer denizaltı “filo” şu anda denizde faaliyette zorluk çeken bir tekneden oluşmaktadır. Ayrıca, Çin, son 34 yılda bu tür 20'den fazla test yapmamış olan ICBM'lerini nadiren test etmektedir. Buna karşılık, Soğuk Savaş silahlanma yarışı sırasında, eski Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri için yılda 35 okyanustan fazla füze uçuş testi yapmak olağandışı değildir. Çin’in stratejik modernizasyon programlarının gevşemiş biyoritimleri, nükleer tehditleri caydırmak için gereken kadar az harcamaya güçlü bir eğilim gösterirken, aynı zamanda yurtiçi huzurun, ekonomik büyümenin ve Tayvan'la ilgili koşulların korunması gibi daha yüksek önceliklere kaynak uygulamaktadır. Çin’in en uzun menzilli nükleer kuvvetlerine daha fazla dikkat edilirken, bu çabalar bir silahlanma yarışının seviyesine yükselmeye başlamamıştır (Krepon ve Katz-Hyman, 2006: s. 44).

2015 yılında Çin, askeri uzay kapasitesini yeniden yapılandırmak için Stratejik Destek Grubu’nu (SSF, Strategic Support Group) kurmuştur. SSF uzayda kalıcı bir varlık sağlayabilmek için; düşmanların uzaya girişini engellemeyi, yabancı uydulardan zarar görmeyi engellemek için savunma teknolojisini ve uzayda askeri güç edinmeyi hedeflemektedir. Çin bu konudaki kararlılığını 2007’de ASAT denemesi ile kanıtlamıştır. Çin’in bu denemesi diğer ülkelerin de ASAT denemesi ile güç göstermesine neden olmuştur. Hindistan 2018’de gövde gösterisi için ASAT denemesi gerçekleştirmiştir (Goswami, 2019: s. 29-30).

5. SİVİL UZAY ÇALIŞMALARI

Çin sivil uzay çalışmalarında önde aktörlerden biridir. Özellikle son yıllardaki insanlı uzay projeleri ile ilk üç aktör arasında adı anılmaktadır. Uzay projelerinin teknolojik ve bilimsel katkılarını ekonomik olarak da kullanabilen ülkelerdendir. Uzayda yerleşim planlayan aktörlerin yanı sıra uzay madenciliği ve üretim ile de ilgilenmektedir. Son yıllardaki başarıları ABD’nin dikkatini çekerek Çin’in uzayda yükselişini de beraberinde getirmiştir.

Çin Halk Cumhuriyeti ilk taikonaut’unu 2003’te uzaya göndermiştir. Söz konusu uçuş tek kişilik ve yaklaşık bir günlük bir uçuş olmuş ve uzay aracı sorunsuz şekilde yer yüzüne inmiştir. İkinci insanlı uzay uçuşunu ise 17 Eylül 2005’te tamamlamıştır. 2005’teki uçuş yaklaşık beş gün sürmüştür. İki taikonaut tarafından gerçekleştirilmiştir. Sonraki hedef Ay ile ilgili olarak belirlenmiştir. Ayrıca Mars ve diğer gezegenlere de uçuşlar hedeflenmektedir. ABD için Çin diğer uzay paylaşan ülkelerdeki gibi bir işbirliği olanağını ifade etmemektedir. ABD Çin’i uzayda bir rakip olarak kabul etmektedir (Smith, 2005: s.1).

İlk Taikonaut Shenzhou uzay aracı ile 15 Eylül 2003’te havalanmış ve yaklaşık 22 saatini uzayda geçirdikten sonra iniş gerçekleştirmiştir. İnsanlı uzay programı projeleri 1992’de başlamıştır. Proje 921 adıyla bilinen proje kapsamında iki uzman Rusya’da 1997’de eğitim görmüştür. Çin basınına göre bu projede toplam 12 pilot ve 2 eğitmen pilot yer almıştır. Soyuz’dan sonra üretilmiş olan Shenzhou uzay aracı Çin hükümetine göre tamamen Çin’de yapılmıştır. Üç modülden oluşmaktadır. Bu modüller; iniş modülü, hizmet modülü ve yörünge modülüdür. Yörünge modülü yörüngede aylarca kalabilmektedir. Manevra yapabilecek kendine özgü iticileri bulunmaktadır. İkinci insanlı uzay uçuşu iki taikonaut’un 5 günlük uzayda kalışı ile 17 Eylül 2005’te başarıyla tamamlanmıştır. Bu görevde taikonaut’lar bilimsel deneyler gerçekleştirmiştir ve Shenzhou 6 yörüngede kalmıştır (Smith, 2005: s.2).

(9)

smartofjournal.com / editorsmartjournal@gmail.com / Open Access Refereed / E-Journal / Refereed / Indexed Çin’in Ay ile ilgili projeleri Başkan Bush’un Ay ile ilgili hedeflerini açıklamasının ardından popüler olmuştur. Çinli yöneticilere göre Çin bir uzay yarışının içerisinde değildir ve gelecekte olmayı planlamamaktadır. Fakat ABD’nin uzayın hakimi olmasını da kabul etmemektedir. Bu bağlamda uzay hukuku ile ilgili işbirliklerini teşvik etmekte, uzayda silahsızlanma çalışmalarını başlatmakta ve ABD’nin geliştirdiği tüm teknolojileri geliştireceğini ilan etmektedir (Liu vd., 2019: 20).

Çin’in uzayda işbirliğinde öncü aktörlerden biri olduğu bilinmektedir. Rusya, Brezilya ve AB ile ciddi bilimsel ve ticari uzay işbirlikleri mevcuttur. ABD ile hükümetler arası bir işbirliği mümkün olmamıştır. NASA geçmişte bilimsel verilerle ilgili birkaç küçük işbirliği gerçekleştirmiştir. Çin’in isteği ise özellikle ISS (International Space Station, Uluslararası Uzay İstasyonu) kapsamında olmuştur (Liu vd., 2019: 21).

Çin yenilenme programının içerisinde uzayın önemine yıllardır vurgu yapmaktadır. Başkan Xi Jinping’e göre uzay çalışmaları sayesinde Çin 2019’a kadar “tamamıyla kalkınmış, zengin ve güçlü bir ulus” haline gelecektir. Dış uzay yatırımları sadece tanınma ve prestij için yapılmamaktadır. Çin uzayda kalıcı olma amacıyla özellikle uzun dönem ekonomik amaçlarıyla da bağlantılı olarak uzay politikalarını yapılandırmaktadır. 2019’da küresel uzay pazarı 350 milyar dolar iken 2040’a kadar 2,7 trilyon dolar olması beklenmektedir. Gelecekteki uzay madenciliği projelerinin yürürlüğe girmesi ile bu rakamlar bile geride kalacaktır (Goswami, 2019: s. 27).

Çin Ay’da bir üs kurarak Ay’daki endüstriyel kaynakları da kullanarak bir uzay aracı üretimi gerçekleştirmek istemektedir. Bu üs aynı zamanda uzayda yerleşme projeleri için de bir test alanı olacaktır. Chang-4’ün Ay’ın karanlık tarafına inmesiyle Çin Ay’da ürün yetiştirme (pamuk) deneylerine başlamıştır. Chang-5 ile de Ay yüzeyinden Dünya’ya getirilecek örnekler 2024’te test edilmeye başlanacaktır. Çin’in Ay projelerinin temel nedenlerinden biri de Ay yüzeyinde bulunan maden kaynaklarıdır (Goswami, 2019: s. 28).

Çin’in uzayla ilgili önemli diğer projesi de Uzay Tabanlı Solar Enerji (SBSP, Space-Based Solar Power) projesidir. Dünya üzerinde kurulacak bir istasyon ile güneş ışığından faydalanmayı amaçlamaktadır. Proje deneme aşamasındadır ve başarılı olması halinde uydular ve diğer uzay araçları için de bir enerji kaynağı olarak kullanılması planlanmaktadır (Pollpeter vd., 2015: s. 29). Çin bölgesel anlamda uzay konusunda Hindistan ile bir çeşit rekabet halindedir. Benzer projeler her iki ülke açısından da önemli sayılmaktadır. 2016’da Çin ulusal belgelerinde uzay ile ilgili planlarda işbirliklerinden bahsedilmektedir. İpek Yolu Ekonomik Kemerindeki ülkelerle ve Deniz İpek Yolu ülkeleriyle 2018’den başlayarak uzay konusunda özellikle 35 uyduyu da içeren bir küresel sistem işbirliğine gidileceği açıklanmıştır. Belt and Road Initiative (BRI) adı verilmiştir. Aynı projenin içerisinde Uzay Bilgi Koridoru’nun oluşturulması hedeflenmiştir. Çin halihazırda bu projeler bağlamında Sri Lanka ve Pakistan’a yardım gerçekleştirmektedir (Pollpeter vd., 2015: s. 29).

Çin uzayı yakından takip eden aktörlerin başında yer almaktadır. Uzayda bilimsel çalışmalara ve teknolojik gelişmeye ciddi miktarda yatırım yapmaktadır. Uzay laboratuvarları, fırlatma araçları, uzay istasyonları, Ay üsleri, Mars görevi projeleri geliştirmektedir. Projelerinin başarılı sonuçları da günümüz uzay yarışında Çin’i önemli bir aktör haline getirmektedir. Bazı analistlere göre Çin aslında kendi şeytanlarıyla savaşmaktadır. Tarihsel süreç içindeki gelişim ve yenilenmesini uzay çalışmalarına yansıtmaktadır. İnsanlı uzay uçuşunda başarıları Çin’in elit uzay kulübü içerisinde üçüncü aktör olarak dahil olmasını sağlamıştır (Johnson-Freese, 2002: s. 25).

Çin uzay çalışmalarıyla ilgili uluslararası işbirliğine önem vermektedir. Bu doğrultuda rakiplerini yakından takip etmekte ve siyaset izin verdiğinde işbirliği anlaşmaları gerçekleştirmektedir. Uluslararası düzenlemelerde söz sahibi olmak Çin uzay politikası için önemlidir. İlk uzay çalışmalarındaki taikonautlardan ikisi Rusya’da eğitim almış, Shenzhou roketi Soyuz’dan esinlenerek inşa edilmiş ve fırlatma tesisi ABD’nin tesislerine benzer koşullarda

(10)

konumlandırılmıştır. İletişim konusunda gelişmiş uydulara sahip olan Çin özellikle temel teknolojiyi Dong Fang Hong (DFH) uydularıyla en Yun (FY) serisidir. Shi Jian uyduları da bilimsel veri taşımaktadır. 2001-2006 yılları arasında Çin insanlı uzay programının gelişimi için 30 uydu fırlatmıştır (Johnson-Freese, 2002: s. 29).

Çin 1990’ların sonlarına doğru uzayda silahsızlanma ile ilgili çabalarına başladığında ABD başlangıçta Çin’i ciddi bir rakip olarak algılamamıştır. SSCB’nin dağılmasının ardından, Çin SSCB’den teknoloji satın almaya başlamıştır ve bu durum ABD’nin tehdit algılamasını değiştirmiştir. Çin’in 2007’deki ASAT testi ile Çin en ciddi uzay rakiplerinin arasında yer almaya başlamıştır. ABD 2003’te Challenger kazasını yaşadığında insanlı uzay uçuşlarıyla ilgili duraksama yaşamaya başlamıştır ve bu dönemde Çin insanlı uzay projelerinin en önemli aktörü haline gelmiştir (Moltz, 2008: s. 273).

Çin’in fırlatma araçları geliştirmesi, “kendine güven ve bağımsız inovasyon” yolunda ilerlemektedir. 40 yılı aşkın deneyime sahip olan Çin, 10'dan fazla fırlatma aracı modelini başarıyla geliştirmiştir ve araştırma testinden uçuş uygulamasına ve uçuş uygulamasından sanayileşmeye geçişi yaşamıştır (Long ve Li, 2015: s. 867).

Son yıllarda Çin, çeşitli alanlarda uluslararası uzay alışverişi ve işbirliğini hayata geçirmiştir. Birçok ülke, uzay ajansı ve uluslararası kuruluşla uzayın barışçıl kullanımı konusunda bir dizi işbirliği anlaşması ve mutabakat anlaşması imzalamıştır. Çin, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşların sponsorluğunda ilgili faaliyetlere katılmış ve uluslararası uzay ticari işbirliğini desteklemiştir. Bu önlemler olumlu sonuçlar vermiştir. Çin, Birleşmiş Milletler Dış Uzayın Barışçıl Kullanılması Komitesi (BM COPUOS) ve Bilimsel ve Teknik Alt Komitesi ve Hukuk Alt Komitesi tarafından düzenlenen faaliyetlere katılmıştır. Çin, “Uluslararası Uzay ve Büyük Afetler Şartı” mekanizması aracılığıyla çeşitli ülkelerin uzay enstitüleri ile işbirliği yapmıştır. Çin, Uluslararası Küresel Seyrüsefer Uydu Sistemleri Komitesi, Uluslararası Uzay Araştırmaları Koordinasyon Grubu, Kurumlar Arası Uzay tarafından düzenlenen faaliyetlere katılmaktadır. Enkaz Koordinasyon Komitesi, Yeryüzü Gözlemleri Grubu, Dünya Meteoroloji Örgütü ve diğer hükümetler arası uluslararası örgütlerdir. Çin ayrıca uydu navigasyonu, Yer gözlemi, Yer bilimleri ve araştırma, afet önleme ve hafifletme, derin uzay araştırmaları, uzay enkazı ve diğer alanlarda çok taraflı değişim ve işbirliği geliştirmiştir. Ülkenin bağımsız olarak geliştirilen uzay enkaz koruyucu tasarım sistemi, Kurumlar Arası Uzay Enkazı Koordinasyon Komitesi'nin uydu koruma kılavuzuna dahil edilmiştir (Hou ve Liu, 2015: s. 897).

Prestij ayrıca Çin’in ilk uydu tasarımlarını da etkilemiştir. Mao, ilk Çin uydusunun ilk Amerikan veya Sovyet uydusundan daha yetenekli olmasını istemiştir. “Amerikalıların fırlattığı tavuk yumurtası gibi [14 kg ağırlığındaki ilk ABD uydusu Explorer-1] gibi olmamalıdır. Aksine, çok daha büyük bir tane inşa etmelidirler”. Ancak Çin de uzayı etkisini arttırmanın bir aracı olarak kullanmıştır. 2003 yılında Çin, Fengyun Uydu Veri Yayın Sistemini veya FENGYUNCast'ı kurmuştur. 2006'da ve yine 2007'de, Çin birçok ülkeye istasyon kabul etmiştir. İlk alıcı grubu 2006 yılında Bangladeş, İran, Moğolistan, Pakistan, Tayland, Peru ve Endonezya'yı içermektedir. Çin, 2007 yılında Malezya, Nepal, Sri Lanka, Tacikistan ve Vietnam da dahil olmak üzere 11 istasyon daha bağışlamıştır. Kasım 2005'te, bu üç ulusun yanı sıra Bangladeş, Endonezya, İran, Moğolistan ve Peru temsilcileri APSCO Sözleşmesi'ni imzalamıştır. Aralık 2008'de, resmi olarak Türkiye'nin eklenmesiyle birlikte kuruluş başlatılmıştır. Dahası, ne Hindistan ne de Japonya ve diğer büyük Asya havacılık güçlerinin bu örgütün tam üyesi olmamaları dikkat çekicidir (Cheng, 2015: s. 436). Çin uzayı ekonomik ve politik açıdan ulusal yenilenme hareketinin ve ulusal güvenlik politikasının bir unsuru kabul etmektedir ve uzayı bütünsel bir yaklaşımla değerlendirerek hareket etmektedir (Cheng, 2015: s.448).

(11)

smartofjournal.com / editorsmartjournal@gmail.com / Open Access Refereed / E-Journal / Refereed / Indexed 6. SONUÇ ve ÖNERİLER

Çin uzay teknolojileri geliştirmeyi ve uzay çalışmalarında en az diğer ülkeler kadar iyi olmayı gelişme stratejilerinde hedeflemekte olan bir ülkedir. Ayı zamanda uzay güvenliğini ulusal güvenlik kavramı içerisinde değerlendirmektedir. Üçüncü ulusal gelişme stratejisinde uzay çalışmaları bir başlık halinde yer almaktadır. Rusya ve ABD’nin tüm uzay teknolojilerine sahiptir. Uluslararası anlamda BM’nin uzay konusunda yetkili tek kurum olmasında ısrarcıdır. İşlevsel olarak uzayda silahsızlanma anlaşmalarının yapılması gerektiğini belirtmektedir. Çin uzayla ilgili aşağıdaki görüş ve pozisyonlara sahiptir:

✓ Askersizleştirme, uzayın güvenliğini ve sürdürülebilirliğini korumak için temel garantidir. ✓ Hukukun üstünlüğü, uzayın güvenliğini ve sürdürülebilirliğini sağlamak için önemli bir

temeldir.

✓ BM, uzayın güvenliğini ve sürdürülebilirliğini teşvik etmek için yetkili bir platformdur. ✓ Uluslararası işbirliği, uzay güvenliği ve sürdürülebilirliğini teşvik etmenin temel yoludur.

Çin, uzayı, sadece askeri yetenekleri değil, ekonomik gelişimi ve diplomatik erişimi de içeren kapsamlı ulusal gücün birçok yönünü geliştirici olarak görmektedir. Askeri boyutta, uzay yeteneklerinin stratejik, operasyonel ve taktik etkisi bulunmaktadır.

Plan 863 kapsamındaki yedi kilit alan, havacılık da dahil olmak üzere ek finansal ve insan kaynaklarından yararlanmaya devam etmektedir. Çin’in uzay programı Çin ekonomisine çeşitli şekillerde fayda sağlamaktadır. İlk olarak, sadece uydular ve fırlatıcılar değil, aynı zamanda ilgili ekipman ve alt sistemler de dahil olmak üzere uzayla ilgili sistemlerin üretimi, Çin ekonomisinin büyümesine doğrudan bir katkı sağlamaktadır. İki ana Çin uzay holdingi olan China Aerospace Science and Technology Corporation (CASC) ve China Aerospace Science and Industry Corporation'ın her birinin yaklaşık 90-100 bin işçi çalıştırdığına inanılmaktadır. Çin verimliliğini en üst düzeye çıkarmak için ek ticari sınırlar sürekli açılmaktadır. Hassas tarım, örneğin, zirai ilaçların ve gübrelerin ürünlere uygulanmasını uyarlamak ve bitkileri belirli toprak ve topografik koşullara göre yapılandırmak için uydu navigasyon bilgilerini kullanmaktadır. Uzaktan eğitim ve teletıp, nadir entelektüel sermayenin kullanılmasını kolaylaştırmaktadır ve ÇHC'nin her köşesine ulaşabilmektedir. Bu arada, Beidou/Compass navigasyon sisteminin piyasaya sürülmesi, Çin'in uydu navigasyon pazarını daha da genişletmeye yardımcı olmaktadır. 1998 ve 2006 arasında, bu pazar yılda% 50 oranında büyümüştür.

Çin, 40 yılı aşkın bir süredir eşitlik ve karşılıklı yarar, karşılıklı tamamlayıcılıklar ve ortak kalkınma temelinde çeşitli şekillerde ve çeşitli düzeylerde ikili, bölgesel, çok taraflı ve uluslararası uzay işbirliğine aktif olarak katılmıştır. Uluslararası ekonomik ve politik modelin dramatik bir şekilde değişmesi, ticari uzay sektörünün yükselmesi ve hızlı teknoloji yükseltmesi ile uluslararası uzay işbirliğinin durumu temelde değişmiştir. Bu nedenle, Çin'in uluslararası uzay topluluğuna entegrasyonunu iyileştirmek için daha aktif tedbirlere ihtiyaç duyulmaktadır: (1) diplomasi, ekonomik işbirliği ve güven artırıcı tedbirler gibi çeşitli yollarla uluslararası uzay işbirliği projelerini desteklemek; (2) uzay güvenliği ve sürdürülebilirliği, enkazın ortadan kaldırılması ve uzayda silahlanma yarışının önlenmesi gibi küresel zorlukların üstesinden gelmede daha aktif ve yapıcı bir rol oynamak; ve (3) uzay işletmeleri, üniversiteler, araştırma enstitüleri ve bireyler arasında uluslararası uzay değişimini ve işbirliğini teşvik etmek ve desteklemektir.

Çin’in uzay aktiviteleri geliştirme amaçları şöyledir: dış uzayı keşfetmek ve Dünya ve evren anlayışını geliştirmek; dış uzayı barışçıl bir şekilde kullanmak ve insan uygarlığını ve sosyal ilerlemeyi tüm insanların yararına teşvik etmek; ekonomik inşaat, bilimsel ve teknolojik gelişme, ulusal güvenlik ve sosyal ilerlemenin ihtiyaçlarını karşılamak; insanların bilimsel ve kültürel kalitesini geliştirmek; ulusal çıkarları korumak; ve genel ulusal gücü artırmak. Önümüzdeki 5 yıl içinde Çin, havacılık ve uzay endüstrisinin temel kapasite inşasını güçlendirecek, en ileri

(12)

araştırmaların dağıtımını ilerletecek ve insanlı uzay uçuşu, ay keşfi gibi önemli alanlarda önemli bilimsel ve teknolojik projeleri ve öncelikli projeleri uygulamaya devam edecektir. Yüksek çözünürlüklü Dünya gözlem sistemi, uydu navigasyon ve konumlandırma sistemi ve yeni nesil fırlatma araçları öncelikli projeler arasında yer almaktadır. Uzay altyapısını kapsamlı bir şekilde geliştirecek, uydu endüstrisinin ve uygulama endüstrisinin gelişimini destekleyecek, uzay bilimi araştırmalarını derinlemesine yürütecek ve havacılık endüstrisinin kapsamlı, koordineli ve sürdürülebilir gelişimini geliştirecektir.

KAYNAKÇA

Bhola, Gaurav, (2009). India And China Space Programs: From Genesis Of Space Technologies To Major Space Programs And What That Means For The Internati, University of Central Florida Thesis Publications.

Cheng, Dean, (2015). Chinese Concepts of Space Security, Handbook of Space Security, Springer Science Business Media, New York, ss. 431-451.

Du, Rong, (2017). Çin’in Uzay Sürdürülebilirliğine Yaklaşımı Yasal ve Politika Analizi, Space Policy, 42, ss. 8-16.

Goswami, Namrata, (2019). What China Wants In Outer Space?, Global Forum Publications. Johnson-Freese, Joan, (2002). China’s Manned Space Program, Harvard Asia Pacific Review, Fall, Volume 6, Number 2, ss. 25-33.

Hays, Peter, L., (2015). Spacepower Theory, Handbook of Space Security, Springer Science Business Media, New York, ss. 57-79.

Hostbeck, Lars, (2015). Space Weapons’ Concepts and Their International Security Implications, Handbook of Space Security, Springer Science and Business Media, New York, ss. 955-983.

Hou, Shenyuan ve Hao Liu, (2015). Chinese Satellite Programs: An Internal View, Handbook of Space Security, Springer Science and Business Media, New York, ss. 885-898.

Hui, Zhang, (2006). Space Weaponization and Space Security: A Chinese Perspective, China Security, Vol.2, No.1, ss. 24-36.

Johnson-Freese, Joan, (2003). China’s Manned Space Program, Naval War College Review, Volume 56, Number 3, Summer, Article 3, ss. 1-21.

Krepon, Michael and Michael Katz-Hyman, (2006). Space Weapons and Proliferation, UNIDIR Building the Architecture for Sustainable Space Security, Conference Report, Geneva, ss. 39-55. Kulacki, Gregory, (2014). An Authotative Source on China’s Military Space Strategy, Union of Concerned Scientists, Cambridge Publishing.

Liu, Irina, Evan Linck, Bhavya Lal, Keith W. Crane, Xueying Han ve Thomas J. Colvin, (2019). Evaluation of China’s Commercial Space Sector, Ida Science & Technology Policy Institute Publications.

Long, Lehao ve Dan Li, (2015). The Chinese Space Launch Program, Handbook of Space Security, Springer Science and Business Media, New York, ss. 867-884.

Moltz, James Clay, (2008). The Politics of Space Security: Strategic Restraint and the Pursuit of National Interests, Third Edition.

Mu, Rongping ve Yonggang Fan, (2015). An Overview of Chinese Space Policy, Handbook of Space Security, Springer Science Business Media, New York, ss. 413-430.

(13)

smartofjournal.com / editorsmartjournal@gmail.com / Open Access Refereed / E-Journal / Refereed / Indexed Pollpeter, Kevin, Eric Anderson, Jordan Wilson ve Fan Yang, (2015). China Dream, Space Dream, China’s Progress ,n Space Technologies and Implications for the United States, A report prepared for the U.S.-China Economic and Security Review Commission.

Sander, Oral, (1971). Çin Dış Politikası Üzerine bir Değerlendirme, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Sayı 3, Cilt 26, ss. 1-17.

Smith, Marcia s., (2005). China’s Space Program: An Overview, CRS Report for Congress, Order Code RS21641.

Stokes, Mark, Gabriel Alvarado, Emily Weinstein, ve Ian Easton, (2020). China’s Space and Counterspace Capabilities and Activities, The U.S.-China Economic and Security Review Commission

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak, özellikle ileriki bölümlerde inceleyeceğimiz gibi soğuk savaş sonrası ABD’nin başvurduğu diplomasi ve buna diğer aktörlerin tepkisinin, tam olarak tek kutuplu

Her Boole halkasının xy = inf{x, y} eşitliğini sağladığını

Geliştirilen ardışık yaklaşım yönteminde, yapı sistemini oluşturan çubuk elemanlarının eksenel kuvvetleri başlangıçta bilinmemesi nedeni ile sistem lineer elastik olarak

ABD’nin Çin’den gerçekleştirdiği 452 milyar dolarlık ithalatta başlıca sektörler Bilgisayar ve elektronik bileşenler (146 milyar dolar), çeşitli imalat ürünleri (42

Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti ve Amerika Birleşik Devletleri hükûmeti, Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti tarafından işbu anlaşmanın amaçlarının gerçekleştirilmesi için

• Türkiye Uzay Ajansı, Ortadoğu Teknik Üni- versitesi ve ODTÜ Teknokent arasında kurula- cak “Uzay Teknoloji Geliştirme Bölgesinde Or- tak Ar-Ge ve Teknoloji

Yerden kendi motorlar› yard›m›yla havalan›p uzaya gidebilen ve görevi bitti¤inde ayn› flekilde dönüfl yapabilen uzay araçlar› ya- p›m› için X-33 projesi ortaya

yen NASA mühendis- leri, bir uzay arac› parçala- n›rken s›- cakl›k, iv- melenme ve araç üzerindeki mekanik stresler gibi bilgileri kaydettikten sonra araçtan ayr›larak