f *
71
T2-’; , r tık. Baki Süha Dahiliye Ve- —— , b e tin d e bir memurdu.Rad-¿im TÖR
«EVİN SAATİ»
1941 yılında Ankara radyo sunun müdürlüğüne atandı ğım zaman, programlarda yapmayı düşündüğüm yeni likler arasında bir de «Evin Saati» diye her sabah bir çeyreklik bir saatin metinle rini Dr. Galip Ataç’a da yaz- dırtmak vardı. Dr. Galip Ataç, o zaman Haydarpaşa Hastanesinin Başhekimi ola rak İstanbul’da oturuyor, Milliyet gazetesine de tıbbî sohbetler yazıyordu. Kendisi ne bir mektupla ricamızı bil dirdim. Büyük bir nezaketle kabul etti. En bilimsel konu ları çok çekici, çok ilginç bir söyleşi havası içinde an latmak sanatının en güzel ör nekleri olan bu konuşmala rı mikrofondan duyurabilecek «bir ses» arıyorduk. İşte, o zaman, söz yayınlan şefimiz rahmetli Fuat Münür’ün tav siyesi ile Baki Süha ile
tanış-yoevine geldi. Mikrofon de nemeleri yaptık. Çok başardı oldu. Kadife gibi yumuşak ve sıcak bir sesi vardı. Sesi nin tonuna söyleşi havasım vermekte de çok usta idi. Dr. Galip Ataç’ın İnce esprilerini, zekâ oyunlannı fevkalâde plâstik bir ses ifadesi ile di le getirmesini biliyordu. Ga lip Ataç’m çok hünerli yazı tekniği Baki Süha'nın çok lezzetli okuma tekniği ile çift leşince «Evin Saati» derhal çok beğenilen, çok aranan, çok ilginç bir saatimiz oldu. Çok bilmişliğe hiç kaçmadan eğlendirerek, düşündürerek çok şey öğreten hu yazar An kara radyosu dinleyicileri nin sevgilisi oldu. Burada Dr. Galip Ataç’m en ağdalı bilim konularım harcı âlem bir bi çime sokma hünerlerinden bir örnek vermekten kendimi alamıyacağım: O, meselâ, «E » vitaminini şöyle anlatırdı: «E vitamini efendim, kardeş lerin sayısını arttırmaya ya rar. Onun için bol bol marul yeyiniz!» derdi. Bir başka ukalâ muhakkak aynı şeyi şöyle söylerdi: «E vitamini kuvve-i cinsiyeyi tenbih et meye yarar!»..
Bu saat, yıllarca, tazeliğin den hiç bir şey kaybetmeden Galip Ataç’ın ölümüne kadar süıegitti.
...ve
«ŞİİR SAATİ»
Onun başarısında, hiç şüp he yok ki, Baki Süha’nın kat kısı da çok büyüktü. Baki Süha, güçlü bir şâir de oldu ğu için, Türkçe’nin cümle ya- pisim ve cümle içinde her sözün yerini yordamını gayet iyi bilirdi. Ve sesinin tonunu da ona göre ayarlamasını be cerirdi Bu saat sayesinde Baki'nin hayranlan gün geç- —tikçe arttı. Dinleyicilerden mektuplar yağıyordu. BİZ de Baki Süha’nın bu yeteneğin den yararlanarak programla ra bir de «Şiir Saati» koyduk. Bu saat de çok beğenildi. İşte böyle, Baki Süha, Ankara radyosunun en gözde spiker lerinden biri oldu. Zaten o za man Ankara radyosu, spiker bakımından cok talihli idi: Emel Gazi Mihal hanım, Ber- tel Tali hanım. Hikmet ha nım, Feridun Kurt. Hikmet Münür Haşmet gibi bütün bu biribirinden güçlü, Türk- ceye ve yabancı dillere hâ kim, ses tonları sıcak ve çe kici, okumaları rahat arka, daşları daima sevgi, özlem ve saygıyla yâd ederim.
«EVET, İSTİYORUM»
Beni Baki’ye bağlayan baş ka bir anım da şu: Günün birinde, Baki odama geldi ve bana «Sizden bir ricada bu lunacağım, dedi, ben Mesut beyin korosu üyelerinden Afife'ye tutuldum. Onunla ev lenmek istiyorum. Onu baba, smdan benim için siz iste yeceksiniz» Ben, sordum: «Ba kalım Afife de seni istiyor mu?» «istiyor, istiyor» dedi. «Çağır bakalım,» dedim. Bi raz sonra Afife geldi. Baki’yi dışarıya çıkarttım. V e Afife’- ye sordum: «Baki bana her Şeyi anlattı. İyi düşün tasın da öyle cevap ver. Sen de Baki ile evlenmek istiyor mu sun?» Afife kızardı bozardı ve o güzel gamzeli gülücüğü ile: «Evet» dedi, «istiyorum» onun üzerine A fife’nin babasına gittim. Kızı Afife’vi Baki Sü ha için istedim. Yani çöp ça tanları ben oldum. Nişan vü. züklerini ben taktım. Nikâh larında da Baki’nin tanığı ben oldum.
İşte, şimdi kendisine bu ka dar sıkı fıkı bağlı olduğum bir dostumun hiç beklenme dik bir anda mızıkçılık edip aramızdan ayrılması beni de rinden yaraladı. Daha geçen gün, 26 ağustos’ta Kenter T i yatrosunda 75. doğum yıldö- nümüm münasebetiyle düzen lenen tonlantıda beraber
0
f-duğum, öptüğüm sevgili dw- tum Baki Süha’nın böyle bir den bire yok oluşu beni can evimden vurdu.
Bu iki kıymetli insanın ölü mü, yalnız biz dostları, arka daşları ve aileleri için değil memleket kültürü, memleket sanatı için de pek büyük bir kayıptır.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi