Çok sayıda sivil toplum örgütü bir araya gelerek, ‘Suyuma dokunma’ kampanyası başlattı. Kampanya kapsamında, önümüzdeki yıl mart ayında İstanbul’da çeşitli devlet yönetimleri ve özel şirketlerce yönlendirilen ‘5. Dünya Su Forumu’na karşı, ‘Alternatif Su Forumu’ düzenlenecek
Kampanyayı yürüten kuruluşlar, ucuz ve temiz su kullanımının insanların en doğal hakkı olduğunu vurgulayarak, suyu kar amacıyla değerlendirmeye çalışan girişimlere karşı sesini yükseltecek.
‘SU ÖZELLEŞTİRİLEMEZ’
Kampanya kapsamında yapılan açıklamada, “Sosyal hareketlerin dışlandığı ‘Dünya Su Forum’unun önemli
gündemlerinden biri, Türkiye’deki su kaynaklarının özelleştirmeye açılması olacak” deniliyor. Suyun bütün insanların ortak kamusal mülkiyeti olduğunun vurgulandığı açıklamada, “Tüm ekosistemlerin vazgeçilmez kaynağı ve temel ihtiyacı olan suyu kimse özel mülkiyet olarak kullanamaz. Her insan suya, özelde içme suyuna yeterli nitelik ve nicelikte erişim hakkına sahip olmalıdır” ifadesi yer alıyor.
‘DAYANIŞMA SAĞLANMALI’
Suyun toplumlar, insanlar, cinsiyetler ve ülkeler arası dayanışmanın gelişmesine katkıda bulunması gerektiğinin belirtildiği açıklamada şunlar kaydediliyor: “Su kaynaklarının yönetimi ve kullanımı, toplumsal eşitlikle çevresel ihtiyaçları gözeterek sürdürebilir şekilde planlanıp uygulanmalı. Kullanılırlık ve sorumluluk temeline bağlı olarak suyun finansal sorumluluğu hem bireysel hem de kamusal olmalı. Suyun her insanın temel ihtiyacını karşılayacak şekilde sağlanması bir toplumsal anlaşma olarak ele alınmalı. Su kaynaklarıyla alınacak kararlar demokratik yönteme dayanarak alınmalı, yerel ve bölgesel düzeydeki topluluklar ve insanlar özellikle bu sürece aktif şekilde dahil
edilmeli.”
‘ÇEVRECİ POLİTİKALAR OLUŞTURULMALI’
Türkiye’de bugüne kadar doğal kaynakların sonuna kadar tüketilmesine dayalı, çevreyi gözetmeyen bir kalkınmacı anlayışın var olduğunun belirtildiği açıklamada şöyle deniyor: “Söz konusu anlayış terk edilmeli, baraj projeleri bu eksende yeniden gözden geçirilmeli. Suyun ve doğal kaynakların özelleştirilmesi fikrinden vazgeçilmeli, su
uluslararası hegemonyanın bir aracı olarak görülmemeli. Küresel ısınmaya bağlı su ve gıda krizinden kaynaklanan zararlar karşılanmalı, karbon emisyonunu azaltıcı politikalar derhal hayata geçirilmeli.”
Kampanyaya, Akdeniz Çevre Platformu, Barışarock İnisiyatifi, Göç-Der, Hasankeyfi Yaşatma Girişimi, Heinrich Boll Stiftung Derneği, Kadıköy Kent Konseyi, Küresel Eylem Grubu, Mezopotamya Kültür Merkezi, Munzur’u Koruma Kurulu, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Sosyal Demokrasi Vakfı, Tunceli Dernekleri Federasyonu, Vapurlarımı Vermiyorum Kampanyası ve Yeşiller adlı gruplar destek oluyor.