77~¿>Uf
m o
\
\
w
a ¿
Nadir Nadi
Zoru Seçmek J ^ Q İ ^ y J J jp
Yolda
Yürürcesine
Nadir Nadi'nin ilk çocukluk anı ları Mütareke İstanbul'unda başlar, sonra Ulusal Bağımsızlık Savaşı’nın Ankara'sından silinemeyecek izler ta şır. Bu anılar kaç yaşında olursa ol sun kişiyi etkileyecek ve ömür boyu unutulamayacak güçte hayat manza ralarıdır.
Cumhuriyet ilan edildikten sonra
Cumhuriyet Gazetesi serüveninde,
uzun yıllar N adir N adi ile birlikte
y o l almış, yanyana, omuz omuza
durmuş, bunun yanında O'nunla
çok özel bir dostluğu da
paylaşmış olan Ilhan Selçuk,
N adir Nadi'nin ölümü üzerine,
22 Ağustos 1991 günü
Cumhuriyet Gazetesi 'nde
yayımlanan yazısını, kimi
düzeltmelerle, yeniden
Genç okurarı için kaleme aldı.
Nadi ailesi İstanbul'a döner, 1904'te Cumhuriyet gazetesini kurar. Yunus Nadi, yeni Türkiye'nin seçkin bir gazetecisi, ünlü yazarı ve siyasal ya şamda güçlü kişiliğidir; Atatürk'e ya kınlığı herkesçe bilinir.
Böyle bir aile çevresinde büyüyen N adir N adi'nin yetişme sürecinde her türlü olanağı kolayca sağlaması doğaldır. Lise öğreniminden sonra Viyana ve Lozan'da yükseköğretim gören genç Nadir, yeteneklerini ge liştirir, Batı kültür ve sanatıyla tanı şır, evrensel uygarlığın temelini oluş turan bilimsel düşünceyi özümser; Atatürk devrimlerinin amacına denk düşen bir yetişme çağı yaşar.
Ama bu gibi durumlarda ortaya bir soru ve bir sorun çıkmaktadır.
Nadir Nadi, öğrendiği becerileri ni ve geliştirdiği yeteneklerini hangi yönde kullanacaktır?
Ulusal Bağımsızlık Savaşı nda hizmetleri geçmiş ve öncülük rolü oynamış nice ünlü kişinin çocuğu sonradan olumsuzluğa kaymamış
♦ İlhan S elç u k ♦
mıdır? Yoksul Türkiye'nin olanakla rıyla ayrıcalıklı eğitim görmüş nice ateşli genç, hayat boyu yalnız özçı- karlarını düşünen bir tutucu kimliği ne bürünmemiş midir?
N adir Nadi'nin seçkin bir çevre de gözetilerek büyütülmesi, kişisel yeteneklerini geliştirebilir, ama ulu sal ve toplumsal amaçlar uğruna çe tin savaşımları göze almak erdemin den kendisini yoksun bırakabilirdi.
Nadir Nadi, yarım yüzyılı aşkın gazetecilik yaşamında yazarlığının yanı sıra Cum huriyet’in sorum ve yönetimini de taşımıştır. Dünya ba sın tarihinde bile bu bir rekor olma lıdır. Batıda bir örneği var mıdır? Bilmiyorum. Ama böyle bir olayın Türkiye'de yaşanmasının ayrı bir an lamı olsa gerektir. Çünkü bizde bir lokantanın, bankanın, siyasal parti nin, derneğin, bakkal dükkanının bile ömrü kısa oluyor. Siyasal yaşa mında zaman zaman en güçlü ku rumlan yokeden zorlu fırtınalar ge çirmiş toplumumuzda ilk günden beri belirlenmiş ilkeleri savunarak kurumsallaşmış bir Cumhuriyet ga zetesi olağanüstü bir olaydır.
Cum huriyet'i Cumhuriyet yap makta Yunus N adi'nin işi hem çok güçtü, hem çok kolaydı. Güçtü; çünkü devrimleri karşıdevrimcilere, çağdaşlığı çağdışılığa karşı savunu yordu. Kolaydı; çünkü arkasında devlet kurucusu koca Atatürk vardı.
Nadir N adi'nin böyle bir talihi olmamıştır.
Yunus Nadi'nin ölümünden son ra Türkiye'nin girdiği çok partili or tam değişik koşullarda bir "karşı devrim"! gündeme getirdi. Öylesine çalkantılı günler yaşandı, öylesine karmaşık ortamlar oluşku ki 1920'li ve 1930'lu Atatürk Cumhuriyetinin temel ilkelerini savunmak ya "geçmi şin düşlemi" sayıldı; ya "komünist- lik’ le suçlandı. Devlet güçlerini de eline geçiren tutucular zaman zaman "Atatürkçülük adına Atatürkçülüğü çiğneyen" sen önlemlerle basında to zu dumana kattılar. Aydın ve çağdaş
olmak, çıkar çevrelerine karşı dur mak, gerçekten yürek isteyen bir davranış niteliğine dönüştü.
Cumhuriyet,Nadir N adi’nin yö netiminde her türlü baskıya ve saldı rıya göğüs gererek bağımsızlık ve de mokrasi yolunda nasıl yürüyebildi?
Yürüdükçe nasıl yücelip güçlen di?
Bu soruya yanıt verebilmek için Nadir Nadi'nin kişiliğini görebilmek gerekir.
N adir N adi'nin kişiliği, Yunus Nadi'den değişiktir. Yunus Nadi'nin ateşli, kavgacı ve sert bir kişiliği var dı. Nadir Nadi, serinkanlı, yumuşak gibi görünen, ama uzun soluklu bir savaşımın sert kurallarını yaygın bir zaman süreci içinde inatla izleyen bir kişilik yapısına sahiptir. Kısa sürede farkına varılamayan bu çetin kişilik, uzun bir zaman sürecinde belirginle şir.
Atatürk devrimleri ve demokrasi yolundan hiç sapmadan, hem kişili ğini kurumsallaştırmak, hem C um huriyet'in kurumsallığını pekiştir mek; zaman içinde Nadir Nadi'nin bütün yirminci yüzyılı kat edebilme sindeki sır ancak böyle açıklanabilir.
Kimi insan vardır, zamanla bü yür; kimi insan zamanla küçülür. İleride yıldızlaşacağını sandığımız genç, yaşlılığında cüceleşir; zorluklar karşısında cüceleşeceğini sandığımız kişi devleşir.
1920’lerin Ankarası nda Karaoğ- lan m eydanında koşan çocuk, 1930'ların Viyanası'nda Kertners- trasse'de yürüyen genç 1991 Ağus- tos'unda gözlerini kaparken kendi anıtını yaşamıyla Türkiye'nin fikir ve kültür meydanına dikmişti.
Nadir Nadi bütün hayatında en zor olanı seçmiştir, en kolay yolda yürürmüşçesine...
N adir Nadi olabilmek için bir başka seçeneği var mıydı?
A ra G ü ler'in o b je k tifin d e n , o çok sevdiği k em an ıy la. Belki de dostu M o z art'ta n b ir p a r ç a çalıyor.
20 Ağustos 1991 sabahı yitirdiği miz değerli yazar, Cumhuriyet gaze tesinin (ve Babıali'nin son) başyazarı Nadir Nadi, 23 Haziran 1908'de be nim köyümde, Muğla'ya bağlı Fethi ye ilçesinin Kaya Köyünde doğmuş. 1908'de, Kaya Köyü, o yıllarda Fet hiye'nin yazlığı. Babası Yunus Nadi
Sami Karaören, aynı köyde
doğduğu, sonradan da İstanbul'da
kim i anılarını paylaştığı, ünlü ve
keyifli perşembe söyleşilerinin
sürdürüldüğü akşamlarda iki yıl
birikte olduğu N adir Nadi'nin
yaşam öyküsünü, bir kez de
Genç okurlarına anlattı.
fotoğraflarcumhuriyetgazetesiarşivi
Abalıoğlu (aslen Fethiye'nin Şeydiler köyünden) Abdülham it "istibda- tı"nın siyasal sürgünüyken Fethi ye'de Nazıma Hanımla evlenir, bir yıl sonra da Nadir N adi'nin doğu mu, babasına uğurlar getirir: 23 Temmuz 1908'de İkinci
Meşru-♦ Sam i K a ra ö ren Meşru-♦
tiyet devrimi gelir ve ittihatçı Yunus Nadi sürgünlükten kurtulup İstanbul'a dönerek savaşımını sürdürür.
Yunus Nadi, İlkokulu İstanbul'da, Ni şantaşı’ndaki Yeni Mektep'te okudu. Orta öğrenimine Galatasaray Lisesi'nin ilk kıs mında başladı. Ancak birinci yılın sonun da babası Yunus Nadi'nin Kurtuluş Sava- şı'nda Ankara'da Mustafa Kemal'in ya nında yer almasıyla Ankara Li
sesi ilk kısmında öğrenimini sürdürdü. Sakarya Savaşı'ndan sonra yine İstanbul’a döndü. İkinci kez yazıldığı Galatasa ray Lisesi ni 1930'da bitirerek yükseköğrenim için Avustur ya’ya gitti. Viyana'da Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdi. Üç yıl okuduktan sonra o zaman ki siyasal kargaşalıklar yüzün den İsviçre'ye geçmek zorunda kaldı. Lozan Üniversitesi Sos yal Bilimler Bölümü'ne yazıldı ve 1935 de bitirdi.
Gazeteci ve yazar bir baba nın oğlu olarak gazetecilik mesleğine küçük yaşlarda baş
lamış olan Nadir Nadi, Viyana'da öğren ciliğine başladığı günlerde oradaki Yaban cı Muhabirler Derneği'ne yazılmak sure tiyle gazeteciliğe resmen başlamış oldu. Aslında daha lisedeyken küçük müzik kronikleri yazıyor, çeviriler yapıyor ve İs tanbul'a gelen yabancı yazarlarla, müzis yenlerle, sanatçılarla yaptığı konuşmaları (mülakatları), babasının 7 Mayıs 1924'te kurduğu Cum huriyet te yayımlıyordu. Viyana'dan da Cumhuriyet'e haberler, iz lenimler, röportajlar yollayarak gazetecili ğini sürdürdü. Yükseköğrenimini bitire rek 1935'te yurda dönünce Cum huri- yet'te yazı işleri yardımcılığı, habercilik ve röportajcılık dallarında çalıştı, köşe yazar lığı yaptı. Giderek başyazarlığa yükseldi. İlk başyazısını, Menemen'de Yedek Subay öğretmen Kubilay'ın gericiler tarafından öldürülmesi üzerine Viyana'dan yollamış tı. Atatürk'ün büyük duyarlık ve titizlikle üzerinde durduğu bu gericilik olayında Nadir Nadi'nin önerisiyle Devrim Şehidi Kubilay'ın Menemen'deki heykeli dikildi. Bu arada genç bir gazeteci ve yazar olarak,
çeşitli vesilelerle uluslararası toplantılara da katılıyordu. 1938 yılından başlayarak daha önce okuduğu Galatasaray Lise- si'nde üç yıl kadar Yurttaşlık Bilgisi ve Sosyoloji dersleri öğretmenliği yaptı.
1941'de değerli eşi Berin Hanımla (Celal Sahir Erozan'ın kızı) evlendi. Babası Yu nus N adi'nin 1945'te yaşama gözlerini yummasından sonra Cumhuriyet gazete
sinin yönetimini bütünüyle üstlendi. Bu arada deneme türündeki yazılarından olu şan ilk kitabı "Sokakta G ürültü Var"ı
1943'de yayımlamıştı. Çok partili demok ratik yaşama geçişin ilk iktidar değişikliği yılı olan 1950'de Demokrat Parti listesin den bağımsız Muğla Milletvekili seçilerek parlementoya girdi. 1954'te de yine ba ğımsız olarak İstanbul Milletvekili seçildi. Parlementoya girişinden bir süre sonra Avrupa Konseyi'ne bağımsız Türk delege si olarak seçilip 6 yıl bu görevde bulundu. Çeşitli yabancı radyo ve televizyonlarda konuşmaları yayımlandı. 1962 yılında or taklarıyla anlaşmazlığa düşerek Cumhuri- yet'teki yazılarına bir süre ara vermişti. 9 Haziran 1964're ise 27 Mayıs'ın lideri ve o günlerin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından Kontenjan Senatörlüğü'ne se çildi. Böylece ikinci kez parlamentoya gir miş oldu. Ancak senatörlük süresi daha dolmadan 3 Nisan 1970'te görevinden ayrılarak yine C um huriyet gazetesine döndü. 12 Mart müdahalesinden sonra, o günlerin siyasal koşulları nedeniyle gaze
tenin yönetiminden, bir kısım arkadaşla rıyla birlikte, 11 Temmuz 1971'de ikinci kez ayrıldı. Bu arada gazetenin durumu gittikçe kötüleşiyor, Nadir Nadi'siz Cum huriyet'te aradıklarını bulamayan okuyu cular bilinçli bir direniş gösteriyor, gazete yi almıyorlardı. Bu durumu gören bir kı sım ortaklar kendisini yeniden gazetenin yönetimine çağırdılar. Arkadaşlarıyla bir
likte 12 Tem m uz 1972'de yine yönetim görevine döndü ve son günlerine değin bu görevini sür dürdü. Ne acıdır ki, Nadir Nadi, A tatürk'ün kurduğu T ürk Dil K uruntunu savunan ve 13 Ağus tos 1961'de yayınlanan "Tuhaf Bir Tasarı" başlıklı yazısının 23 Ocak 1983'te beliren yeni du rumlar karşısında yeniden yayım lanması dolayısıyla 12 Eylül sıkı yönetiminin 1 No'Iu Mahkeme- si'nce 2 ay 20 gün hapse m ah kûm oldu. Temyiz hakkı yoktu. Karar kesinleşti. Fakat tam hapse girmeden iki gün önce Milli Sa vunma Bakanı'nın son anda tem yiz hakkını kullanmasıyla (ki bu hak yalnız sıkıyönetim komutanı ve baka na aitti) Yargıtay, kararı bozdu ve aldan masına karar verdi. "T uhaf Bir Tasarı" yazısı, "Ben Atatürkçü Değilim" adlı ya pıtında vardır. Nadir Nadi, güzel Türkçe- mizi kullanmada usta bir yazar olduğu gi bi özleşen dilimizin gelişmesine, anlatım gücünün yeni olanaklar kazanmasına önemli katkılarda bulunmuştur. Atatürk ilke ve devrimlerinin ödün vermez bir sa vunucusuydu. Hoşgörü ve özgür düşünce içinde toplumcu görüşten yanaydı. Ulusal uygarlıkların evrensele ve insancılığa yö nelik gelişmesi görüşünde olan; dilimizin usta yazarı Nadir N adi'nin yayımlanmış yapıtları şunlardır: Sokakta Gürültü Var, Uyarılar, Perde Aralığından, 27 Mayıs’tan 12 Mart'a, Sil Baştan, İki Sovyet Rusya- İki Polonya, O lur Şey Değil, Ben Ata türkçü Değilim ve Dostum Mozart. Ba basının ısrarı ile küçük yaştan beri müzik le yakından ilgilenen Nadir Nadi, amatör olarak da keman çalmaktaydı.
Viyana'dan da Cumhuriyet'e haberler,
izlenimler, röportajlar yollayarak
gazeteciliğini sürdürdü. Yükseköğrenimini
bitirerek 1935'te yurda dönünce
Cumhuriyet ’te y a zı işleri yardımcılığı,
habercilik ve röportajcılık dallarında çalıştı,
köşe yazarlığı yaptı. Giderek başyazarlığa
yükseldi, ilk başyazısını, Menemen 'de
öğretmen Kubilay ’in gericiler tarafından
öldürülmesi üzerine Viyana 'dan yollamıştı.
Taha Toros Arşivi