• Sonuç bulunamadı

Başlık: VETERİNER HEKİMLİKTE. IŞIN TEDAVİsİYazar(lar):ANTEPLİOĞLU, HayrettinCilt: 10 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001973 Yayın Tarihi: 1963 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: VETERİNER HEKİMLİKTE. IŞIN TEDAVİsİYazar(lar):ANTEPLİOĞLU, HayrettinCilt: 10 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001973 Yayın Tarihi: 1963 PDF"

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

L

,/

A.O. Veteriner Fakültesi l. Şirurji Kürsüsü ve Kliniği Prof. Dr. Burhanettin Öktem

VETERİNER HEKİMLİKTE. IŞIN TEDAVİsİ

H. AntepIioğlu*

Bölüm

-11-Actinomycosis

.

ve Botryomycosis

-

:

Yumuşak dokuların Actinomycose ve Botryomycose'unda lezyonlu

dokular yüksek derecede radio-sensitiv' dir. Secundaire ve kemiklocalisation'u gösteren vak'alarda büyük röntgen ışını dozları na ihtiyaç vardır. Burada ışını11;etkisi, hücre harabiyeti ve reaktiv conjunctiv doku teşekkülü şeklinde olmaktadır.

Röntgen ışınlarının direkt olarak mantar'lar üzerine e~kisi yokt~r. Dozun büyüklüğü ve filtrasyonun cinsi, lezyonun yaygın olup olmamasına ve de-rinliğine bağlıdır. Burada aplikasyon sayısı 8-10 dur ve her aplikasyonda tatbik edilecek üniteler 180-24° r, 0,5-1'mm Cu filtre, 3° sm. FSD dir. Dozlar iki gün ara ile tatbik edilir, bir aplikasyon serisinden sonra 10-12 hafta istira-hat verilir. Oral yolla Potassium iodure ve peniciIIin verildiğinde, irradyosyon zamanı azaltılmış olur.

Streptotrichosis :

Köpek ve kedi'nin Streptot~ichosis'i röntgen ışınlarının tatbika~ı bakı-mından endikasyona girer. Bu tedavi metodiyle elde edilen şifa nispeti %85 tir. İyileşemeyen vak'alarda silah görülür.

Hasta derinin ışın tesirinden daha iyi bir şekilde korunabilmesi için küçük dozlar hali~de üçer gün aralıkla tatbik edilirler. Aplikasyon serileri 8-10 tedavi adedini ihtiva eder. Kullanılacak faktörler; 180r, O.i mm Cu filtre ve 3° sm.

FSD dir. İki ay sonra kürün tekrarlanması uygun olur. \

Bu gibi vak'alarda ayni başarılı sonuca Şirurjikal müdahelelerde vara-bilir, hatta evvela şirürjikal müdahele yapılır sonra irradyasyona geçilirse çok daha parlak sonuç alınabilir.

*

A.Ü. Veteriner Fakültesi 1. Şirurji Kürsüsü Doçenti. 72

(2)

Işın Tedavisi

Akut ve subakut yangıfar

Streptococcus ve Staphylococcus'lerden ileri gelen dermatitis'lerin teda-Yisinde, ışın tatbik edilerek oldukça fazla sürprizli sonuçlar alınmıştır. Bu _ hastalıklar, E'J'sipelas, Fronmlus, Paro'!}chia dır.

Özellikleri yukarıda bildirilen hastalıklarda; röntgen ışınları aşağıdaki hallerde kullanılır : Lymphadenitis amta, Lymphangitis, Phlegmoll, Mastitis, Parotitis, Periodontitis, Periostitis, Tendo vaginitis,

Peri-proctitis ve operaryonları takiben karıııda {ekillenenyan/!,ısal olaylar.

Cok yangılı bir doku irradiye edildiğinde, leucocyte'ler harap olur, basınç azalır ve bittabi ağrıda da azalma olur, antikor ve anziml~r serbest kalır, ayni , zamanda phagocytosis tenbih edilmiş olur.

Taze vak'alarda birbirinden ayrı olmak üzere iki farklı reaksiyon dikkati çeker, küçük dozlarla günlük tedavilerden sonra, tam olarak regression husule gelir veya çabucak lezyonun merkezinden likifiye olmasına önderlik eder, ağrı ve şişkinlik çoğalır ve fluctuation artar. Bütün ihtimaller düşünülerek denebilirki bu tip yangılarda, en iyietki'başlıca hücrelerin parçalanıp kısırnlara ayrılması esasına da yanmak tadır.

Hücresel tahrib in sonucu olarak dokudaki gerginlik azalır ve parçalan-madan açığa çıkan maddeler (Protein cisimleri gibi) bir stimulasyon doğurur-lar. Bu türlü görüşe göre olay cereyan ederken, beden derecesi yükselir, her tedavide ki doz seviyesi 10-60 r, o. ı-o. 5 mm Cu filtre (Iezyonun derinliğine

tabi olarak) kullanılır. .

Eğer müteaddit deri bölgeleri tedavi edilecekse, tedavi aralıkları bir ila iki gün olmalıdır. Yangısel olaylarda. kemik kavitelerinde de irradyasyon'dan iyi etkiler elde edilebilmektedir. Bunlardan bilhassa nasa/ kavite'l_erdeki lez-yonlarda, paranasal sinus ve Otitis media da. .

Eğer lezyonda kısmi veya tam bir erime dikkati çekerse, burada şirurji-kal müdaheleye lüzum hasıl olur.

Acut ve Chronique arthritis'ler :

Acut ve chronique' arthritis'lerde ; radyotherapie semptomatik tedavi esası üzerine kurulmuştur. Burada sadece sympton'ların hafiflernesi

(3)

H. Antreplioğhı

veya giderilmesi için değil belki bir dereceye kadar yangısel olaylar üzerinde de etkisi görülür. Çok taze 'vak'alarda, acut symptom'ların ortadan kalkması, ağrının, ödemin aıalması ve fonksiyonelolarak eklemin salah bulması çok daha kısa zamanda elde edilebilmektedir. Buna mukabil eski vak'alarda, os/eo ar/hri/is vak'alarında, ekzos/oZ' larda etki derecesi hemen hemen hiç yoktur. Akut eklem yangıIarında kullanılacak faktörler, günlük olarak 30-60 r,0.5-1

mm. Cu filtrelerle olur. Eklernde duyulan ağrı çoğunlukla ilk aplikasyondan sonra azalır. Bazan Arthritis deformans'ta 2-3 hafta sonra eklernde fonksi-yonel salah görülür.

I-:J'mphadenitis :

Lymphadenitis, röntgen ışınlariyle tedavi listesine giren hastalıklardan birini teşkil eder. Büyümüş (H ypertrophyque) lenfyumruları irradyasyon te-davisinden sonra tamamiyle küçülürler. Bu küçülme likefaksiyon esasına dayanır.

Tedavide kullanılan faktörler, 3° .60 r, 0.5 mm Cu filtre ve 3° Sm. FSD

dir. Eski vak'aların tedavisinde 900-1200 r,0.1-0.5 mm. Cu filtre kullanılır.

Chronique leuchem;e :

Kronik lösemilerde röntgen ışınları tatminkar bir tesire sahiptir. Köpek-lerde lökositik kan tablosu ile seyreden lymphatique lösemi'lerin tedavisinde irradyasyon esnasında hastanıri durumuna olduğu kadar erythrocyte ve leu-cocyte sayımına da özel bir dikkat ve itina gerekir. Hastanın genel durumunun bozulması, ve lükosit seyiyesinin hçok hızlı bir şkilde azalması gibi kompli-kasyonlardan daima kaçınılmalıdır.

İrradyasyonun tesiri kan yapan organlarda proliferasyon merkezlerine tevcih edilmelidiı:. (Dalak, kemik iliği ve gland'lar gibi).

Eğer dalakta büyüme varsa, buna 60-120 r, 0.5 mm Cu filtre, 6.x8 veya 10Xı 5.Sm lik saha, 3° Sm. FSD ile irradiye edilmelidir. Eğer hastanın genel durumu bozulmuşsa, karşı (zıt) sahada sekiz gün sonra kan sayımı yapılmalı ve eğer yeteri kadar bir lökosit miktarı kaydedilirse hastalıklı lenfyumrularına

60-120 r (bir taraflı olarak) tatbik edilmelidir. Bunun için 0.5 mm Cu filtre ve

.•..50 Sm. FSD faktörleri kullanılır. Mukabil tarafın lenfyumruları ayni doı ve faktörlerle irradiye edilmelidir. Bu ikinci endikasyon sekiz günlük bir istira-hattan sonra yapılmaktadır,.

Eğer bütün lenfyumruları büyümüşlerse ve fakat dalak normal hacmini muhafaza ediyorsa, bütün vücu'dun irradyasyona tabi tutulmasiyle başarılı sonuçlar elde edilebilir. Burada eşit miktarda radyasyon ve 80Sm. lik bir FSD faktörü kullanılır. Bunun yanında kemik iliği -daha küçük dozlarda tedaviye tabi tutulur.

Tedavi süresince muntazam bir şekilde kan hücreleri sayımı yapılmalıdır. Hastanın bünyesinde irradyasyon esnasında salah başlıyabilir, dalak küçülür, yumruk cesametindeki lenfyumruları çabucak normal hale döner.

(4)

Işın Tedavisi

Aplikasyonlar arasında en az sekiz günlük bir aralığın bulunması şarttır. Aksi halde sirkülayonda, guddelerin bozulmalarından ileri gelen maddeler ve protein entoksi~asyonIadna ait symptom'lar zuhur edebilir.

Osteo'JJ.yeiitis :

Röntgen ışını tedavisi Osteonryc/itis'in acut pe chroniquejistüNü ıeki//erinde

etkili olmaktadır. İrradyasyonun ilk tesiri, yangısel infiltrasyon sahasındaki değişikliğ'e uğraya~ hücrelerden, antitoksinlerin kurtulmalarını sağla,mak suretiyle ortaya çıkmaktadır. Eğer r~jntgen ışını tedavisi akut vak'alara tatbik edilirse, apsclcşmcden ve seguester şekillenmeden kaybolur.

Kronik tabiatli osteomyelitis'lerde, evvela irradyasyon tedavisi tesiriyle akıntı fazlalaşır, sonra lczyon nekratik kısımların dcmarcation'u ile iyileşmeye yönelir, parçalanma sonu seguester boşalır, fistül dip kısmından dı,Ş deliğe d.oğru dolar.

İrradyasyonda kullanılan faktörlere gelince, 180-240 r, 10-12 defa olmak

üzere, 0.5-1 mm Cu filtreden ve sıra ile sahala'r irradiye edilir, her iki günde

bir bütün sahaya total irradyasyon yapılır.

(ok eski vak'alarda röntgen ışınıtedavisinin etkisi yoktur. Böyle lezyon-lar ayni zamanda kemik def~rmasyonlezyon-ları ile birlikte bulunmaktadır.

Operasyona müsait olan herhangi bir vak'ada, evvela şirurjikal tedaviye baş vurulması daima tavsiyeye şayandır (6-8).

Ku/ak hastalık/arında İrradyasyoıı Otitis externa :

Dış kulak dokulariyle ilgili yangılar ve bunlardan bilh~ssa otitis externa radio-senstiv'dir, Bunlar kulağın iç yüzünde veya dış kulak kanalında lokalize oldukları gibi, ekzema veya Gland. ceruminosa'ların kapsadığı bir de~mati-tis .de olabilirler.

Köpeklerde Otitis externa: (I) Otitis extenıa squamosa-crustosa, (b) Otitis

externa cerımıinosave (c) Otitis externaerosiva-u!cerosa diye taksim edilmektedir.

a) Otitis externa squamosa-crustosa :Hyperplasigue Otitis externa sguamo-crustosa'da, radyasyon tedavisi aynen ekzama'da~i sonuçları- verir. Birçok va.k'alarda bir seri halinde 3-4 tedavi yapılır. Beher tedavide 120 r, filtre

kul-lanmaksızın veya 1-2 mm. AL. filtre ile üçergün ara ile tatbik edilir. Bu tedavi

ile ağrı. azalır ve vejetasyonlar~ perivasculaire infiltration ve derideki kalınlık kaybolur.

, i

M yron, pyojenik otitislerin (Gençlik hastalığının bir komplika'syonu ol-duğu zannededilen) röntgen ışını tedavisi ile başarılı bir şekilde i~ileştirildiğini ve bu tedavide, 125 r, 4.6 mm. AL.,100 Sm. FSD faktörlerini kulandığını

bil-dirmiştir.

b) Otitis externa cerum;nosa : IIiperplasytik otitis externa ceruminosa'da, röntgen ışını ile tedavi 1-2 seri halinde ve beher seride 6-8 aplikasyon olmak

(5)

H. Anteplioğlu

üzere yapılır. Kullanılan faktörler, 120-180 r, 0.1 mm. Cu filtre, 30Sm. FSD dir. Bu tatbikat iki gün ara ile yapılır. Dazların hastalıklı bölgeye tatbikin-den sonra hypersecretion'da ve hyperplasie'lerde ~zalma müşahede edilir. Hastalıklı bölgeye mücavir deri kısmı kurşun kaplı kauçuk veya lastik koru-yucuiarla kaf'anıp korunur. Eğer perakut deri Iezyonları varsa, evvel~ bunlar günlük, antiinflammatoire dozlarla (IO-3~ r) tedavi, edilirler. A~ut yangıIar geçtikten sonra gerekirse yukarıda (Otitis externa squamo-ceruminosa)

bil-dirilen seri halindeki irradyasyona baş vurulur. '

c) Otitis externa erosiva-u/cerosa : Genel olarak, hyperplasique otitis ex-terna erosiva-ulserosa'da radiô~herapie yukrıdaki lezyonlarda olduğu gibi etkilidir. Eğer akut symptome'lar, ve erosion mevcutsa, antiinflammatoire radyasyonla giderilir. Glandula ceruminosa ve derinin bu tedaviye mukave-met eden yer yer kalınlaşmaları 720-1080 r gibi şiddetli irradyasyona tabi tutulmalıdır (Şekil: 5).

Şekil: 5

(6)

Işın Tedavisi

..-,

. , ..

Bu derin aplikasyonlar esnasında orta ve iç kulakta;: derinlerde ve kulağa mucavir olarak yer alan dokuları gözleri korumak için baş 4 mm. 'kalınlıkta kurşun kaplı lastik örtülerle örtülür. Burada kullanılan özel plakın bir yerinde 3.5 - 4 Sm. lik bir delik vardır, irradiye edilecek kulak buradan çıkarlır.

Bu tedavi yardımcı bir tedavi ile kombine edilebilir. Otitis'in radyasyon tedavisi özel ibir .itina ister. İrradyasyondan .evvel kulak iyice temizlenmelidir. Bu gini lezyonlarda tatbik edilecek yardımcı tedaviler, yumuşatıcı ve antif-lojistik yağ ve merhemler ve benzeri etkideki ince .tozlardan ibarettir ki, ki bu gibi ilaçların tedaviye iştiraki röntgen ışını tedavisinin zamanını azaltır ve iyileşmeyi çabuklaştırır, bu suretle de radyasyon'un harap edici etkisinden mümkin mertebe kaçınılmış olur.

Otitis media :

Otitis. media'da radyasyon tedavisinin sonucu hastalığın sebebine bağ-lıdır. Tubo-pharyngo-tympanica (Östaki borusu) nun içini saran mukozanın yangısını takiben ~'ekiııenen akut seyirli'\otitis mcdia, küçük dozlardaki irra-yasyonla 'iyileşebilir. F~kat hastalık çoğunlukla bir kronik tabiatli otitis 'e x-tema'nın bakiyesi olarak şekilenir' ki burada tromatik tesirler altında mem-bra'na tympani yırtılır. Böyle bir otitis media'da. görülen klinik symptonlar k~çük dozda yapılan irradyasyon tedavisi ile hafifler, bundan sonra primer lezyonlar üzerine daha 'şiddetli röntgen ışını tatbik edilir. Doz

~°-3°

r

i

günlük olarak kabul edilir, 0.5 mm Cu filtre ile yapılır. .

Bulla osea'nın muntazam bir şekilde yapılacak .radiographie si ile hasta-lığın seyri hakkında kesin bilgi edinilebilir.

i '

Dikkatli ilaç tedavisi bilhassa sülfamit ve antiniyotikler mevcut bakteri fflorasını inhibe eder (Jtreptoccus, Jtaphylococcus, Protetis vıılgaris ve E. coli), ayni zamanda bu yardımcı tedavi sayesinde röntgen ışın tatbikat/üresi de azalmış

olur (4).

.

,

Göz hastalıklarında röntgen If/nıarı

Röntgen ışır:lariyle birçok gö~ hastalıklarının_ tedavisi bugün artık tatbike konulmuş- haldedir. filtresiz olarak 50 r lik bir faktörle keratitis ler iyileştiri-lebilmektedir. 'Yüksek dozların kullanılması tehlikeli addedilmektedir, zira katarakta'ya sebep olmaktadır. Deneyselolarakta röntgenışınlariyle katarak-ta doğurulabilmiştir.

Röntgen ışınının hayvanların göz hastalıklarındaki tatbikatı hakkında birçok yazarlar tarafından bildiriler yayınlanmıştır. Toplu olarak göz hasta-lıklarından radio-therapie sahasına girenler aşağıda gösterilmiştir

i) İntraoculer şirurjikal müdaheleleri takiben, 2) Keratitis superficialis'te,

••. 3) I<;eratitis punctata'da,

(7)

H. Anteplioğlu

4) Keratitıs uIcerosa'da, 5) Pigmentation'da (Comea) 6) Pannus,

7) Pigmentasyon ile birlikte bulunan pannus olaylarında, 8) Conjunctivitis acuta'da,

9) Conj. chronica'da.

İntraoculer müdaheleleri takiben yirmi altı vak'ada (köpek) röntgen ışını tatbik edilmiş ve buna Cortison, Antibiyotik ve Vit. A preparatları iştirak et-tirilmiştir. Neticeler çok cesaret verici olmuştur.

Keratitis superficialis'te ışın tedavisi, Cortison, Antibiyotik ve \Tit. A tedavi k?mbinasyonunda bütünü olmasa dahi vak'alardan büyük bir kısmından başarılı sonuçlar alınmıştır.

Keratitis punctata'da, röntgen ışınlariyle yapılan aplikasyonlar az sayıdaki vak'ada tatminkar sonuç vermiştir.

Keratitis ukerosa'da, röntgen ışını tatbikatı na ilaveten Cortisbn ve Vit. A ve Riboflavin de eklenmiş ondokuz süjelik bir hasta gurubunda biri müstesna diğer bütün vak'alarda iyileşeme sağlanmıştır,

Bir kısmı pigmentasyonla müteraük yirmi bir pannus olayında, röntgen ışıru tedavisine ilaveten Cortison, Vit. A ve Riboflavin verilmiş değişik sonuç-lar alınmıştır.

Vak'a!ar eskidikçe tedavi şansıda o nisbette azalmaktadır.

Keratitis pigmentosa'da, seri halindeki röntgen IŞInı aplikasyonlariyle, pıg-mentlerde kısmen bir açılma ve lezyonlarda bir gerileme kaydedilmiştir.

Conjuctivitis aCflta'nın röntgen ışınlariyle tedavisi kesin olarak başarılı olamamıştır.

Bulbus ocu/i'nin careinogen olan teşekküllerinin henüz başlangıç devresinde irradiye edilenlerde oldukça başarılı sonuçlar elde edilmiştir.

Maloney, güzün Sqııamö hücreli carciııom'ııııda röntgen ışını tatbikatından fevkalade sonuç almıştır. Faktörler, 220 r, i 5 Ma, 0.5 mm Cu filtre buna i

mm Al filtre ilave edilir, General Elect. Maxima 220 Volt röntgen ışını

maki-nası ile, gün aşırı olmak üzere tatbik edilir. Totalolarak beş doz kullanılır, evvela bir yangı blelirir bu~1Unekroz takip eder ve bihlhere tümör küçülüp kavbolur.

Saral ve Hal,dre, atta bulbus oculi carcinom'unu radium ışınlariyle haşarılı bir şekilde iyi edebilmişlerdir (Şekil: 6-7).

Myers (1948) de Kobalt'ı aynen Radium da olduğu gibi iğneler halinde kullanmayı denemiştir. James, Williams ve Morton (1948) de bükülebilen

(8)

işın Tedavisi

Şekil: 6

Köpekte gözün fena tabiatli tümör'ünün tedaviden evvelki durumu.

Şeki!: 7

Yandaki vak'anın X-Işını arlikasyonlarından sonraki hali.

Sığırlardagözün careinogen tümörlerinde yapılan tedavi denemelerinden

aşağıdaki sonuçlar alınmıştır; .

ı) Tümörler kobalt radyasyonuna karşı hassastır,

2) İnsanda tatbik edilen tümör tedavi dozları hayvanlardada iyi gelmek-tedir,

3) En iyi 'tatbik şekli Kobalt iğneleri şeklindeki olanıdır,

4) İğneler tekrar kullanılabilir fakat nylon ipliği n kopma tehlikesi halen

belli güçlüğü teşkil etmektedir, .i

5) Tümör'ün tam olarak sterilizasyonu ve ürememesini sağlamak için uzun bir tedavi süresi gerekmektedir.

W. G. M ag rane (I 948), onbeş interstitelle ve pigmentli keratitis olayında" deri hastalıklarında tatbik edilen röntgen ısını faktörlerini tatbik etmiştir (140

r, dört gün ara ile 3-5 aplikasyon) ve tedaviye ilaveten Ribolflavin ve Vit. -A kullanmıştır. Orta cüsseli bir köpek için 200 mg. Ribo1flavin ve 2.5000 U Vit.

A. (günlük doz) . Aldığı sonuçların tatmin edici olduğunu kaydetmiştir. (2,15,

19,3°)'

S alya g'uddelerinin hastalıklar ında Radio- Therapie Sialorrhea :

Daimi olarak salyanın akması (ptya1ism) erythem dozunun altındaki rad-yasyon dozları ile ~esin şekilde tedavi' edilebilmektedir. Hatta k'ronik tabiatli

(9)

H. Anteplioğlu

olanlarda dahi salya ifrazı azalıp normale avdet eder. Burtun için 5-6 aplikas-yon gerekir. Faktörler, 180 r, 0.5 mm Cu ve 6 X 8 tüplerle, 3° Sm. FDS ve altışar gün ara ilc tatbik edilir. Ağız mucosa'sı ve dil bu aplikasyonlardan sonra kati derecede nemli kalır .

...

s

aba /isı ii/ii:

Arasıra şirurjikal müdahelelere mukavemet eden C/and. parolis ve C/and.

submaxillaris' /ere ait tükrük fistülleri genel olarak irradyasyona cevap verirler. Burada röntgen ,ışınının etkisi, guddenin yangısel infiltrasyonunun resorp-tion'unu teşvik etmektedir. Total doz 144°-,1920 r tavsiye edilmektedir. Bu doz altı ila sekiz tedavi halinde herbiri 24° r, 0.5 mm Cu filtre ile ikişer gün aralıklı olarak tatbik edilir. Tatbikat sahasına komşu, derinin korunmasına dikkat edilmelidir. Sekresyonun durması tatbikten 8-14 gün sonra husule gelir. Şişkinlik ve kordon benzeri sertlikler (Guddelerdeki) ile fistül küçülü,r ve kaybolur.

İkinci seri irradyasyon birincisinden 8-10 hafta sonra yapılabilir.

Coilre :

Goitre'ın sadece yumuşak yeni şekillerinde, mesela Sırt/ma diffusa

parenclij'-malosa ve basit Adeno!J/u gibi urlarında olduğu kadar fena tabiatli üremelerinde

mesela, iğ veyuvarfak-hiicre/i sarcOfJ/u'da radio-therapie'ye faydalı bir şekilde

cevap verir. "

Struma fibrosa, Sımma colloidea, Sıruma f)'slica ve Sıruma Ossea'da

radiot-herapie etkisiz kalmaktadır.

,

'

Thyroid guddesinin hyperfunction'u radiosenzibilite'yi artırır. Normal Struma haddizatında biraz radio-resistan dir.

Hastalıklı bölgeye 4-6 tedavi tatbik edilir. Faktörler, 180-24° r, 0.5 mm Cu filtre ve iki gün ara ile kullanılır.

Tedavinin küçük' dozlarla başlaması ve sonra tedricen çoğaltılması tavsiye edilmektedir. 8-12 hafta sonra ikinci seri tedaviye başlamalıd~!. Eğer ilk iki seri tedaviden sonra gudde hacminde salah ve küçülme olmazsa röntgen ışını tedavisi durdurulmalıdır. Köpeklerde thyroid guddesinin hypofunction'u (Myxedema)'nın radyasyonu n etkisi altında gelişebileceği müşahede edilmiştir. Hastada qyspnoe varsa, ışın tedavisi kontraendikedir, bilhassa yaşlı olan has-talarda bu sebepten dolayı irradyasyondan evvel göğüs radiographie'lerinin yapılması lüzumludur. Bu suretle mümkin olduğu nisbette erkenden metas-tas'larla birlikte guddenin venasında şekillenen fena tabiatli struma teşhis edil miş olur (ıo).

(10)

Işın Tedavisi

Clandula analis ve anal keselerin hastalıkları

Röntgen ışınlarının Glandula analis ve anal keselerin hastalıklarında seçil-miş bir tedavi vasıtası olabileceği düşünülmüştür. Bu hastalıklarda tedavi • edilen hastalardan

%

92 sinde tam iyileşme elde edilmiştir. Burada röntgen

ışınlarının tatbikiyle akut yangı symptomları kaybolur ve glandula tubulosa'-ların sekresyonu durur. ilk geçici reaksiyondan sonra şişkinEkler ve infiltras-yon genel olarak kaybolur. Hepatogen guddemelerin sekresyonu ve anal ke-seler normal hacimlerini alırlar. Kronik vak'alarda, ki hemen hepsinde indura-tion ve fistüller mevcuttur, iki ila üç seri ışın tedavisi şifayı sağlar. Nüksler yeni ışın t~tbikatına tam ve sür'atle cevap verirler. Cicatricielle olmamak şartiyle amıs stenose'larmm prognose'u ışın tedavisinde pek müsaittir. Tedavi faktörleri, 8-10 tatbikat yapılır, beherinde 180-240 r, O. i -0.5 mm Cu filtre,

iki gün ara ile ttbik edilir. Civarındaki hastalıksız deri kısımlarının mutlaka gerektiği şekilde korunması şarttır. .

Anus'un akut tabiatteki yangıIarı günlük 3° r lik dozlarla iyileştirilebilir. Eğer anal keseler sadece yangılı iseler, kalın filtreler (LO mm Cu ve ilaveten

i mm Al) anal mukozayı korumak ve ışının nüfuz k:ıdretini artırmak için

kul-lanılır. Sekiz ila oniki hafta sonra tedavi serileri tekrarlanır.

Morina balık yağı ile, kireç kaymağı Enimenti ve belladon'lu supposi-toire ile kombine bir tedavi bilhassa ışınlara karşı reaksiyonların bulunduğu zaman faidelidir. Bu bölgede şekillenen büyük apseler ışınlanmadan evvel şirurjikal yolla açılmalıdır.

Bilindiği giQ! küçük hayvanlarda Glandula analis'lerin adenom'larının tedavisi daima bir problem halindedir. Şirurjikal mühdaheleler veya elek-trokoter tatbikinden birkaç gün so~ra bir iyileşme hali müşahede edilir, ama tecrübeli pratisyenler bu iyileşmenin aldatıcı olduğunu ve kısa bir zaman son-ra nüksedeceğini bilirler. Bu nahiyeden biyopsi maddele!inin alınması dahi, tümörü isyankar kılar. Halbuki bu bölgedeki lezyonlar röntgen ışını tedavisi ile pek mükemmel tarzda iyileşebilirler. Başarısızlık iki sebepten ileri gelebilir: (I) Tedaviye tabi tutulan hayvanın kondisyonu fevkilade bozuk ise, (2) Hay-vanın sahibi tedavi serilerine muntazaman hastayı getirmezse.

İki seri halindeki iki haftalık bir apEkasyonda, 220 KV., i5 Ma, 1.5 mm 1.5 mm Cu filtre, 80 Sm FSD, 5 X 5Sm sahada, her doz 480 r olmak üzere beş dakikalık tatbik süreleri ile, anus koruyucu bir levha ile kapatılarak Glandula analis adenom'larının tedavisinde pek başarılı sonuçların alındığı bildirilmiş-tir (Şekil: 8).

Prostat hipertro/isi

Köpeklerde prostat guddesinin çeşitli hastalıklarında, prostatıtlS catarr;-halis et purulenta (Prosta.' apsesi) ve Prostat hipertrofisi röntgen ışınlarına cevap ,veren hastalıklar aasında sayılmaktadır.

(11)

i / t

<:.~ :.1.

H. Anteplioğlu

Şekil: 8

Köpektc Perİana! adenüm'un röntgen ışınlarİyle tedavisi (Schnell, G. B. den). İlk lezyonda 30-60 r lik bir antiinflammatoire irradyasyon 0.5 - i mm

Cu filtre ile sağ ve sol lateral pozisyonlarda verilmiş tedavi esnasında çabucak ağrı dinmiş ve şişkinlikte küçülme müşahede edilmiştir. Bu arada micturition ve tenesmus kaybolmuştur. Taze vak'alarda, hatta irinli olan hallerde çabuk bir sulanma ile reaksiyon başlar ve bu irin çoğunl~ıkla urethra yoluyla atılır.

Prostat apselerinde röntgen ışını tedavisi, peniciIlin gibi bir antibiyotiğin kullanılmasiyle (zo.ooo -40.000 U IBeher Kg. canlı ağırlık için 3-5 gün süre ile)

daha iyi sonuç alınır. Eğer prostat büyümelerinden bazısı 8-10 gün sonraya kadar bu tedaviye mukavemet ederse irradyasyona devam edilmemelidir.

Prostat hipertfofisinde bütün vak'alarda ışın tedavisi ile prognose çok iyidir (Bilhassa yumuşak ve ağrısız olanlar). İlk tedavileri mütekakip

Micturi-tion, Tenesmus ve sertlik azalır, tedricen kaybolur. Sertleşmiş, fibröz hi-pertrofilerde eğer satıhta nodüller de şekiIlenmiışse, bunlar radyasyona az cevap verirler. Bu gibi lezyonlarda da belirli bir saIah hali sağlanır, fakat

(12)

büyü-J şın Tedavisi

müş glandula analis asla normal haline dönmez. İnduratif, atrofik prostat vak'alarında radiotherapie sonuç vermez. Tedavi 8-12 tek doz halinde 240

r le yapılır., birbirini takiben sol ve sağ lateral yatmış pozisyonda, diğer tedavi faktörleri, 0.5 -i mm Cu filtre, 6 X 8Sm saha, veya i

°

Xi5Sm, 3° Sm FSO dır. Tedaviler iki gün ara ile uygulanır. Bu söylenen faktörlerle yapılan radyasyon tekniği iyi tolere edilmiştir. Gerekirse tedavi 3-4 ay sonra tekrarlanabilir.

Bu tedavi ile hipertrofik prostat olaylarından

%

65 inde tedavi sonuçları başarılı olmuştur. Tedavi gören vak'alardan bir kısmında prostat normal eb' adına dönmüş, diğer bir kısmında küçülme kısmı olmuştur. Az sayıdaki bir kısım vak'ada da, geçici olarak bir salah hali kaydedilmiştir. Tedavi gören vak'alardan (köpek) bazılarında bilahare nüksler tesbit edilmiştir. Birkaç vak'a-da vak'a-da tevak'a-davi sonucu menfi kaldığından devam edilememiştir.

i

Prostat'ın fena tabiatli neoplazm'ları nadirdir, en iyi bir kontrol yapa-bilmek için muntazam bir şekilde Cystogram'larını~ yapılması gerekir (z3,

25,z6,z7).

Jdrar kesesi hastalıkları

a) Akut ve Kronik yangıları (Cys!i!is acuta et Chronica) :

Köpeklerde, C)'stitis acu!a et chronica'mn tedavisinde Röntgen ışınlariyle tedaviden iyi sonuçlar alınmaktadır.

Cystitis acuta'da, 60-120 r, 0.5 mm Cu filtre ile sağ lateral pozisyonda idrar yapma kısa zamanda düzelmekt.edir. Cystitis cheonica'da 8-10

tedavilik ek bir seri gerekmektedir, burada 180-z40 r, 0.5-1. Omm Cu filtre ile, 3° Sm FSO faktörleri kullanılır. Işın ikişer gün ara ile tatbik edilir. Bu faktörlerle yapılan tedavi sayesinde Vesica urinaria'nın kalınlaşan cidarının doğurduğu ağzı azalır, erosion'lar dolup iyileşir. İlk irradyasyon'lardan sonra işeme halide normalae döner, binnetice hematuri (kan işemc) de kalkar.

Bu tedavi yapılırken kısa bir süre diyet tedaviside eklenmelidir. İrradyas-yon serileri z-3 ay aralıkla tekrarlanabilir.

b) Vesica urinaria tümör/eri : Vesica urinaria tümörlerinde röntgen ışını tedavisinin tesir derecesi hakkındaki denemeler henüz kesin fikir serdedecek derecede çok değildir. Bazı olaylarda başarılı sonuçlar alındığından röntgen ışını tedavisinin devamı istenmektedir.

Genel olarak epitelialolan tümörleri iyi tabiatte görünmektedirler. Papil-lom'larda kabarık veya karnabahar benzeri şekiller müşahede edilmiştir. Fena tabiatli tümörler (Sarcom ve Carcinom) oldukça katı bir consistence gösterirler.

Vesica urinaria tümörlerinin tedavisinde tavsiye edilen ışın tedavisi fak-törleri, 10-14 tek tedaviyi ihtiva eden serilerden beherinde Z40-300 r, i mm

Cu ve ilaveten i mm Al filtreler, ikişer gün ara ile ventral pozisyonda ve

(13)

H. AntepHoğlu

derecede bir saliih hali müşahede edilir, ikinci seride kaideten tümörde hissedi-lecek kadar parçalanma dikkati çekebilir. 3-4 ay istirahhattan sonra ikinci seri aplikasyon'lar yapılır. Ayrıca dahilen de yardımcı tedaviye devam edilir.

Vagina'nın tümörleri :

Yapılan denemeler sonunda, röntgen ışınlarının vagina mucosa'sının polipli kronik durumlarında (Plicae polyposae) olduğu kadar sarcom tabia-tindeki tümörlerinin tedavisinde de etkili olmaktadır. En iyi sonuç, vagina lymphosarcomlarında, pericellular yuvarlak hücreli ve iğ hücreli sarcom'laı;ın-da elde edilmektedir.

Küçük dozlar 60- 120r günlük doz olarak ve 0.5 -i mm Cu filtre ile verilir.

On ilii onbeş tedavilik serilerde, 24°-30o r, 0.5-1 mm Cu filtre gibi faktörler sarcom hücrelerinin tahribi için kiifi gelir. Eğer burada basit ve koruyucu frak-siyone doz tatbik edilirse, bilhassa hassas bölgenin reaksiyonlarını geniş ölçüde azaltmış olur. Ayni zamanda irradyasyon yaralarına ilgili tehlikede bertaraf edilmiş olur:

i

Cak şiddetli reaktiv yangılar, bir merhemle, morina balık yağı veya lini-ment oleocalcaire ile giderilmiş olur. Beş yıllık bir müşahede süresi içinde bu şekilde tedavi görmüş olan hastalardan

%

55 inde daimi bir iyileşme sağlan-dığı bildirilmiştir. Vak'aların

%

27,6 sında tümörde kısmı bir küçülme elde edilmiştir. Vak'aların çoğu operasyona müsait durumdadırlar (3,5,7).

Derinin tümörler; :

a) ly'i tabiatli olanlar Derinin

iyi

tabiatli olan tümörlerinin tedavisinde röntgen ışınları ile tatbikat nadiren başarılı sonuç vermektedir. Bu gibi tümör-ler de en

iyi

tedavi metodu radikalolarak tümör'ün şirurjikal yolla çıkarılma-sıdır.

Lypom, Myom, Papillom' ve Fibrom'lar nisbeten radio-resisten dır ve bun-lar tedavilerinde çok yüksek radyasyona lüzum ~österirler ki bu halde de tümör'ün besleyici damarları ancak tahrip edilmiş olur. Eğer böyle vak'alarda radiotherapie tatbikine karar verilirse 10-15 tedavilik bir seri ve beher seride

30or, 0.5 mm Cu filtre kullanılarak iki gün ara ile ışın tatbik edilir. Gerekirse

ikinci seri i 2 hafta tekrarlanır. Bu tatbikat esnasında civar deri ve dokuların

korunmasında ihmal gösterilmemelidir.

b) Derininlena tabiatli tümörleri : Derinin fena tabiatli Conj. doku ve epitel urlarının tedavilerinde radiotherapie çok önemli bir yer işgal eder. Bunlar

Sareonı ve Careinonllardır.

Radiotherapie, lokal ve sistemik reaksiyonları doğurmaksızın tümörün bünyesini tahribe çalışır. Eğer bir tümör civarındaki dokudan daha fazla radio-sensitiv ise yukarıda zikredilen tahrip keyfiyeti muhtemelen mümkin olmak-tadır. Tümörlerin radiosensitivite'leri bunlrın histolojik yapılarına ve

(14)

irrad-Işın Tedavisi

yasyon esnasında hücre gelişiminin durumuna bağlıdır Tümör hücrelerinde mitosis cereyan ederken ışınlara karşı çok daha hassas olmaktadırlar.

Yukarıda bildirilen hususlar bize niçin sarcom ve careinom'un çeşitl,eri-nin sonderece farklı bir radiosenstivite gösterdiklerini" açıklamaktdır. Normal olan deri kısımlarını daha iyi koruyabillernk için, bütün radyasyon dozu tek doz halinde verilmez, basit ve fakat fraksiyone dozlar halinde, uzatılır. Bun-larda_doz seviyesi 3600-4500 r dir, fraksiyone dozlar 24°-300 r, 0.5-1 mm C filtreden, ikişergün aralıklar tatbik edilir. Seriler üç ili dört ay sonra tek-rarlanabilir.

Terapötik ve profilaktik (postoperativ), irradyasyon farklıdır. Eğer pri-mer sarcom veya careinom operasyona müsait ise, bunlarda da radikal şirurji tereihe değer. İrradyasyonla tedavi bilhassa operasuyona müsait olmıyanlara tatbik edilir. İnoperabl tümörlerde de mümkin mertebe tümrör'ün şirurjikal yolla kaldırılmasına baş vurulur, sonra tümör yatağı irradyasyona tabi tutulur .. Bu ikinei tarz tedavi çok daha müessir olmaktadır.

Tatbikattan sonra metastas'lar geniş mikyasta azalır, çünkü tümör hüc-releri preoperativ irradyasyonla kafi der~cede bombardıman edilmiştir. Bu şekilde teda~iye en iyi cevap Lymphosarcom ve yuvarlak hücreli sarcomlar'da alınmıştır. İğ hücreli sarcom, coğunlukla çabuk küçülür. Melanosarcom radi-osensitiv olabileceği gibi, radioresistan da olabilmektedir.

Dev hücreli sarcom ve fibrasarcom, tedavi için tatbik .edilen irradyasyona mukavimdirler. Denebilirki, sarcom'la~ genel olarak Careinom'lardan daha çok radiosensitiv dirler.

İrrasyasyondan 6-8 gün sonra umumiyetle geçici bir yangısel reaksiyon görülür (Birinci seri tedavide), sekiz gün içinde bu yangı belirtileri kaybolur~ lar, çoğunlukla sonradan çıkan tüylerde, görülen depigmentation'dan başka, sekel bırakmazlar. Eğer ikinci seri aplikasyon lüzumlu ise, yara,lar meseli daimi pigmentation ve deride atrofi şekillenebilir keza daimi bir alopecia dan kaçın-mak mümkin olmamaktadır.

Deri reaksiyonları, tozlar, linim~nt ve balık yağı ile tedavi edilebilir, keza kompresierde faydalı bir şekilde kullanılabilir. Eğer tümör tedaviye cevap veriyorsa genel olarak hacminde küçülme olur. ülserleşmiş tümörlerde, ülserli satıh röntgen ışını reaksiyonunu takiben düzelir, kenarları yassılaşır ve iyi görünüşlü bir granulation dokusu şekillenerek sonradan bunun üzerini epi-dermiş örter. Bu gibi vakalarda yassı bir eicatrix, sonucu teşkil eder. Nüks'ler umumiyetle çok yavaş reaksiyon verirler.

Postoperativ profilaksi, yüksek derecede tam sifa şansını artırmaktadır. Hatta radiotherapie ile birlikte prognose'u belli olmıyan sarcom ve careinom'lar metastazlara yüksek derecede bir meyil gösterirler.

(15)

/

H. Antreplioğlu

Genel olarak metastazlar yüksek seviyede bir sadiosensibilite gösterirler. Bitkin, kaşektik hayvanlarda ki tümörlerin irradyasyon tedavisine tabi tutul-maları kontroaendikedir (9,13,i7).

Adenom Ile adenocarcinom' lar :

Cok yüksek derecede radiosensitiv olan ad~nom ve adenocarcinom'lar çoğunlukla glandular karakter gösterir. İrradyasyon tedavisine çok sür'atle cevap verirler (Şekil : 9).

Şekil: 9

(16)

Işın Tedavisi

Bu türlü tümörlerde şirurjikal müdaheleye, irradyasyon'un tercih dilmesi, ümör'ün lokalizasyonu ve yaygın olup olmamasına göredir. Cünkü şirurji-jikal müdahele ile (Cicatrieielle eontraction) stenoz'lar şekillenebllir. Böyle bir sonucun tashihi ise gene şirurjikal müdahele ile kabildir.

Adenom'lar iyi tabiatli urlardır, fakat epitelial urlar gibi daima careinogen bir tabiat alabilirler. Birçok vak'alarda biyopsi muayenelerine ihtiyaç vardır. Nüks ve metastazların husulü operatif müdaheleiere nazaran radiotherapie'de daha !lzdır. Bilhassa meme careinom'larında, evvela tümör genişçe şirurjikaı' yolla extirpe edilir, sonra tümörün terkettiği yatak irradyasyona tabi tutularak tedavi tamamlanır. '

Burada kullanılacak tedavi faktörleri, 10-12 tedavilik seriler halinde ve

beher tedavide 240-30o r, O. ı-o. 5 mm Cu filtre den ikişer gün aralıkla tatbik edilir. Civarındaki sağlam dokuların korunması şarttır. Oniki veya onaltı hatfta istirahattan sonra ikinci seri aplikasyonlara geçilir. Burada temdit edilmiş fraksiyone doz halinde irradyasyon'la lokal yangısel reaksiyonlar asgari hadde indirilmiş olur.

Yardımcı tedbirler, ancak şiddetli reaksiyonların bulunduğu vak'alarda arzu edilir (23,25).

Kemik tümöderi

Tümörlerin radiotherapie yönünden ele alınması, bilhassa periostal, scle-rotik ve central osteolytique sarcomlar (Köpeklerde çok sık görülür) henüz deneme devrindedir. Fakat kemik tam bir şekilde tahribata henüz uğramamış ise, radiotherapie endike olabilir. Cünkü kemik urlarının operatif şekilde uzaklaştırılmaından sonra hemen daima metastaz'lar görülmektedir. En akıl-lıca hareket bu gibi vak'alarda evvela biyopsi maddesiyle tümör'ün tabiati hakkında ilk muayeneyi yaptırmaktır. Ayrıca muntazam aralıkla radiogra-phie'lerle kemikteki sareom hücrelerinin harabiyeti hakkında bilgi edinilmiş olur.

Uzun kemiklerin diafiz ve metafizlerinde görülen sareomlar ve kemik iliğinde şekillenen benzeri teşekküller, pek yüksek de!ecede radiosensitiv ola-rak görünmektedirler.

Kemik tümörleriyle şimdiye kadar yapılan tedavi araştırmalarında irrad-yasyon'la hastalıklı bölgede ağrının azaldığı, kilo alındığı ve tümör cisminde de küçülme elde edildiği anlaşılmıştır. Tatbik edilecek faktörlere gelince, 10-15

tedavi serisi halinde, beher tedavide 240-30o r, 0.5-1 mm Cu filtre ile ikişer gün aralıkla tatbik edilir. Işının tatbik edileceği saha mümkin mertehe geniş tutulmalıdır. Altı ilii sekiz ay aralıkla tedavi tekrarlanab!lir. Dev hücreli tümör-ler (daha ziyade Tibia ve Radius'un epifiz'lerinin sonlarında -görülürler) ara-sıra tatbik edilen radyasyona bir cevap verebilmektedirler ki bu cevap yeni

(17)

H. Anteplioğlu

kemik teşekkülü ve sertleşmesi halindedir (Ossification ve solidification). Ek tedaviler böyle vak'alarda müsait hiçbir etki yapmaz. Uzak, metastaz yapmış fuvayyelerin irradyasyonu kontraendikedir.

Ayni dokudan men şe alan, bütün tümörler röntgen ışınlarına ayni derece-de cevap vermezler. Bununla beraber genel olarak neoplazmlar radiosensitiv olarak kabul edilmektedirier. Tümörlerin irradyasyonla hakiki tedavi edile-bilme keyfiyeti bunarın :

a) Radiosensitivite'lerine,

b) Yayım metodu ve hareket durumuna, c) YaklaşllabiIir olup olmayışına ve nihayet,

d) Tümör yatağının tolerans derecesine göre değişir.

Tümör'ün kuruluşu, bunun radiotherapie'ye cevap verme derecesine önemli derecede etkir. Bir /carcinom, conjunctiv dokudan bir stratna ile çev-relenir, hücre adacıklarından teşekkül edebilir ki, burada kitlenin büyük bir kısmı hakiki tümör dokusundadır. Carcinom'daki epitel hücreleri yüksek se-viyede radiosensitiv olabilirler, conjunctiv doku parçacıklarından ötürü burada . tümör irradyasyon,'a cevap vermiyebilir.

Keza r~dyasyonun hatalı ve yanlış kullanılışıylede, radioresistanbir lezyon husulü daima mümkindir, ayrıca doğru olmıyan ışın tatbikIeri, kan da~arla-rının endothel hücreleri ile tıkanmasını doğurabilir ve böylece bu tablo tümö-rün yıkımlanması olayını önlemiş olur.

Genelolarak carcinom'lar lenf sistemi, sarcom'lar kan yoluyle yayılırlar. Onun içindirki tedavi edilecek tümörde etraflı bir şekilde diğer faktörleride düşünmek lazımdır. Şüphesiz iyi hudutlanmış bir sarcom'da en iyi tedavi şekli. şirurjikal yolla tümörün kaldırılmasıdır ve bu halde nüks korkusu da azdır. Careinom'da ise, lenf damarlarının neresine kadar tümör hücrelerinin yayıldığının tesbiti çok güçtür ve köpeklerde meme adenocarcinom'limnda total şirurjikal müdaheleden sonra, çoğunlukla nüksle karşılaşılmaktadır.

Cotchin'in bildirisine göre, hayvanlardaki tümörlerin büyük bir kısmı lokalizasyonlarından dolayı tatmin edici bir şekilde tedavi edilememektedirler.

Tümörlerde şirurjikal müdaheleden murad, bütün fena tabiatli neoplazm hücrelerinin kaldırılmasıdır. Burada radiotherapie bu hücrelerin fena tabiatli karakterlerini değiştirmek için tatbiki düşünülen bir metoddur. O halde radiot-herapie, şirurjinin bir tamamlayıcısı olmaktadır. Esasen önemli olan nokta bir tümöre müdahele etmeden evvel bunun tedavi metodunu ve başarı şansını en uygun bir şekilde tayin etmektir.

Sathi üremeler, sathi olarak Radium tatbikatiyle tedavi edilebilirler. Be-her Sm3 lezyonlu saha için 4 mg. Radium ihtiva eden bir pilak, 0.2 mm Al

(18)

Işın Tedavisi

Radyasyon tedavisinde hayvanlarda görülen tümörlerin reaksiyon durumu nu gösteren cetvel

ı) Hemopoetik sistemin tümörleri; 2) Derinin tümörleri,

3) Adenocarcinom'lar,

4) İskelet sistemi tümörleri ve

5) Malign tümörler (Bu tür tümörler insanda radioresistan olmalarına mukabil hayvanlarda rad.iosensitiveleri vardır. Bu keyfiyet önemli ve tez at teşkil eden bir noktadır).

iyi vazıh Fevkalade vazıh Ba/arı derecesi i) Perianal neoplasm'lar . 2) Fibrosarcom .

ı) Squamous hücreli carcinom .

2) Fibrosarcom .

Küçük Hayvanlarda :

Büyük Hayvanlarda:

Büyük hayvanlarda ki üremeler ve lenfatik drenaj 1-3 Sm uzunluğundaki iğnelerin bu gibi lezyonlar içine konmasiyle irradiye edilebilmektedirler. Bun-larda totalolarak 20-5° mg. Radium mevcuttur. Bu iğnelerden bazıları beş gün süre ile doku içinde bırakılır sonra çıkarılırlar. Prostat carcinom'larında da bu Radon iğnelerinden faydalanılmaktadır. Dil, Pharynx carcinom'larında, Radium iğnelerinin belli bir kullanılış faideleri vardır. Bu iğneleri n dokular içinde yer değişmelerini önelemek için, dokulara tesbitleri güçtür, bu mahzuru gidermek için doku içine t~rkedilen Radium tohumları iğneleri kullanılmak-tadır. Bu tohumları istihsal ve lokalize etmek için özel aletleri vardır, en basit şekli uzun bir kanül ve her tohumu doku içine gömebilecek bir dalıcı alettir.

Şimdi buraya kadar söylediğimiz kısımları toplıyalım :

Hayvanlardaki tümörlerin röntgen ışınlarına karşı gösterdikleri sensibilite durumu ve sırası aşağıdaki gibidir :

filtreden ve 3-4 saat tatbik edilirse bu basal hücreli bir carcinom için uygun doz olarak seçilebilir. üreme -derin ise ,filtrasyon 0.3 mm Pb nisbetinde artırılır. Ayrıca burada 0.5 mm Platin iğneleri de kullanılabilir. Eğer tümör'ün kitlesi büyük ise dıştan Radium tatbiki ekonomik olmaz, bu taktirde Radon iğneleri şeklinde lezyonlu dokular içine yerleştirilip muayyen mesafe aralıkları düzen-lenerek birçok haftalar oldukları yerde terkedilirler. iğnelerin konuşiyle ek-seriya ödem şekillenir, fakat pratiği olan bir el için husule gelecek trauma önem-sizdir.

(19)

H. Antreplioğlu

3) Hystiocytoma (Veneral granuloma) ' Fevkalade

4) Mast -hücreli neoplasm iyi

5) Adenocarcinom (Işınla erişilen) vazıh

6) Squamous hücreli careinom ::... vazıh

7) Malign melanom . . . .. . . .. . . vazıh

8) 'Lymphosarcom- Lokalize olmuş .. iyi

" Generalize olmuş... Za yıf.

Eveil hayvanların iyi tabiatli olan neoplasm'larında, Radiotheppie'nin iyileştirme etkisi direkt değildir ve bu gibi lezyonlarda .kaideten evvela kon-servativ tedavi yolları tatbik edilmeli ve eğer sonuç alınamazsa radiasyon te-davisine baş vurulmalıdır.

Genelolarak neoplasm'larda radiasyoıpedavi dozu listesi Tedavinin

boyutları

H.V.L. Tedavi Sayısı Total derin total

doz zaman mümkin olabilen reak siyonlar 2 Sm. 2-3 Sm. 1-3 mm Cu 1-3 mm Cu 2(Beheri) i gün i 1-3 mm Cu 1-3 mm Cu 6 Sm daha 1-3 mm Cu fazlası

iJOO r 30oo r gün I,II,II1

4(Beheri 1000-12 jO r) 4000-jOOO r2i gün I,II,II1,1V . 8(Beheri 500-62j r) 4000-jOOO r 21 gün I,II,II1,1V i2(Beheri 300 r) 3000-jOOO r 21-30 gün I,II,II1,IV,V. (3,4,i4,i6,20,2 ı).

Köpek/erin irra4ya.ryonla Steriliza.ryonu : /

Yapılan denemelerde, köpeklerde röntgen ışınının spematogenesis üze-rine 3 H.E.D. (Hand Einheits -Dosis) ile tam bir sterilizasyon sağlanabilmiştir. Buradaki etkide, tubular olan epitel hücrelerinde daimi bir atrofi şekillenmek-tedir. Sterilizasyon için pratisyenler asgari doz olarak 1-8 H.E.D. yi bildir-mişlerdir.

Ratfya.ryon tedavisinin tek ttrnak/ı/ar:daki tatbikat sahası :

Tektırnaklıların bacaklarına ilgili birçok hastalıklarda bugün röntgen ışını tedavisinden faydalanılmaktadır. Mesela, Yangı ile beraber bulunan her-türlü ineinmeler, yeni ossincation ile birlikte olan yangılar, artlıritis'ler v.s. gibi.

Tendoların lezyonlarında röntgen ışınlariyle başa.rı elde etmek çeşitli fak-törlere bağlıdır bunlar: (I) Şişlik ve yangının kalkması, (2) ağrının azalması,

(20)

Işın Tedavisi

(3) tendo kalınl!ğının veya yırtığın tamiri, (4) fibröz bandın azalması, (5) enfek-siyon tehlikesinin bertaraf edilmesi gibi hususlardır. Bunlara lezyonun şiddetli olup olmaması ve tedaviden sonra gösterilecek ihtimamı da katmak lazımdır. Yangısel olan bölgede ağrının azalması ve yangının hafiflemesine ilaveten yaralanan hücrelerin nuc1eus'larında radyasyon iyonizasyonunun etkisiyle dokularda diğer fizyolojik değişikliklerde cereyan eder. Olay röntgen ışı nı elek-tronlariyle bu dokunun hücrelerinin bombardımanı esnasında olur. Tendo veya kas yaralanmaları sonu şekillenen sicatricielle conjunctiv doku üremeleri üzerine röntgen ışınının direkt olan etkisi eritici tabiaatedir. Küçük dozdaki röntgen ışını veya radium dozlarının tatbikinden sonra hücreler bakteriyel orijinli toksinIere karşı etkili antitoksik bir madde yapar. Bu antitoksik madde nonspesifik karakterdedir, birçok enfeksiyonların aktiv devrelerinde profi-laksi ve tedavi yönünden değerli olmaktadır. Bu türlü faydalı etki ikinci gün-den yedinci güne kadar devam eder.

Böylece atletik yaraların tedavisinde radiotherapie, çok etkili bir metot olarak yer almaktadır. Tendinitis chronica'da şekillenen conjunctiv ~oku üremelerini ve diğer conj. doku hyperplasielerini ve Ossele'lerin baışlangıç devirlerinde bir nevi eritici olarak etkir.

Röntgen ışını tedavisinin omuz bölgesinin paraarthritique hallerinde ba şarılı sonuç verdiği 1948 yılının Radyoloji kitaplarında yazılmıştır. Bu arada mafsal hastalıklarından kireç (Calcium) birikintisi olanlarında röntgen ışını tatbikikatiyle iyi sonuçlar alınabileceği düşünülebilir. Subakut veya kronik şekilllerde radyasyana karşı cevap çok çabuk ve en son sonuçlar akut form'-ların tedavisindeki kadar parlak olmamaktadır.

Kapfan'a göre, pekçok pratisyenler, irradyasyonun bursitis'lerin tedavisin-de seçilmiş bir metot olduğuı:da müttefiktirler. Bu gibi vak'alarda sonuç aktiv sirkülasyonu temin, ağrıyı tahfif ve şişkinliği azaltmak şeklinde olmak-tadır. Yeniden canlandırılan bu sirkülasyon sayesinde, calcium depolarının emilmesi çok daha kolayolmaktadır.

Topallık doğuran bacaklardaki birçok hastalıkların "tedavisinde gerek kafi voltajlı röntgen ışını gerekse filtre'li radium kullanılmaktadır. 100-200

mg. Radium bu gini lezyonlar için başarı ile kullanılabilir (Lezyonlar burada bacağın sathına yakında şekillenmiştir).

Eğer uzun aralıklarla has~alıklı bölgeye baştan başa Radium tatbik edili-yorsa, bombeleşmiş tendolardan başarılı sonuçlar almak mümkin olmaktadır. Radium ayni zamanda röntgen ışını almaya müsait olmıyan hayvanların teda-sinde de başarı ile kullanılabilmektedir. Işın tedavisi tendinitis'lerde koterizas-yon yerine ikame edilebilecek akli bir tedavi metodudur.

Bilindiği üzere beşeri tababette bursitis'lerde röntgen tedavisi başarı ile - kullanılmaktadır. Sık olmamakla beraber kireç depolariyle müterafık hallerde"

(21)

H. Anterlioğlu

dahi sonuçlar bazan tatminkar olmaktadır. Hayvanlarda yumuşak dokularda görülen kireç birikmeleri tedaviden sonra 4-12 ay zarfında ya tam veya kısmen

eriyip kaybolmaktadır. Burada da akut yangıların kronik tabiattekilere nazaran çok daha iyi cevap verdiğini kaydetmek yerinde olur.

Tho!J1 ismindeki müellif topaJlığı, yarışın bir gölgesi olarak tarif eder. Yapılan istatistiklere göre safkan hayvanlarda topallıkların genel olarak sebep-leri bacaklarda şekillenen bazı trautJJatique yangı, acut ve chronique bursitis'ler,

tendinitis, tendovaginitis, artgri/is veya periarthritis gibi hastalıklardır.

P.

J.

Meginnis ve E.F. Lu tterbeck (1951) atlarda tatbik ettikleri tedaviyi şu şekilde bildirmektedirler. Bacaklarında çeşitli şirurjikal hastalıkları bulunan otuz dokuz süjeden onüçü, iki ila üç yaşında'; ondördü dört ila altı yaşında ve on ikiside yedi yaşında idi. Bunlarda tes bit edilen hastalıklar: otuz dokuzunda topuk eklemi bölgesinde çeşitli hastalıklar, yedisinde metacarpus sahasiyle ilgili yanguar ve onüçündede Carpus bölgesiyle ilgili hastalıklar, birinde de arka ayakta caro-luxurians bulunmaktaydı. Büytün bu hastaların mevcudu otuz üçü bulmaktaydı diğer altı hasta sahipleriyle mutabakat hasıl olmadığından kafi derecede tedavi görememişlerdir.

Yukarıda bildirilen tektırnaklılardaki hastalıkların diagnose'u hem klinik muayene ve hemde röntgen muayenesiyle konmuştur. Bu vak'alarda irrad-yasyona tabi tutulan saha adedi altmıştl, bunlardan

%

65 inde iyi sonuç alındı. Tedavisinden tam sonuç alınanlar muntazam bir şekilde tedaviye getirilenlerdi, bunlarda akut symptom'lar kısa zamanda kaybolmuş müteakip yarış mevsi-minde topallık göstermeden eşit termler içinde yarışa katılmışlardır. Tedaviye muntazaman giren hayvanlara tedavi süresi içinde veya sonra nezaret altında hafif işler verilmiştir, bu esnada herhangi bir topaJlık görülmemiş yalnız cal-eification'la beraber bulunan leıyonlarda daha şiddetli işlerle nüksler görül-müştür.

Tedaviden alınan sonuçlara ait cetvel şöyledir :

Tedaviden alınan sonuçlar

Teşhis edilen Hastalık Yak'a sayısı iyi zayıf negatif

II. Phalanx'ta' calcification "

Bursitis acuta

Bursitis chronica (kireçlenmemiş) Bursitis chronica (kireçlenmiş) Calcifie sesamoiditis

Suspansorların tendo-syno-vitis'i ile birlikte bulunan Bursitis

Bursitis

+

metacarpophalengeal ossifaction

3 9 5 15 4 2 2 5 3 9 2 2 2 2 4

%

Nisbeti: Total : 39 22 9 8

...

% 55 %23 0/0

22 •

(22)

Işın Tedavisi

Ayrıca suspansorlara ait iki tendo.rynovitis, iki metacarpel periostitis, üç inter-metaearpalostetitis (süro) olayında radyasyon tedavisi ilc iyi sonuçlar almışlardır.

Araştırıcılar, Cauterisation'un eski bir metod olduğunu, hayvanın estetik durumuna halel getirdiğini ve derinde yerleşen lezyonlara etkisi bulunmadığını iddia etmekte, radiation tedavisinin topallıkla müterafık birçok hastalıklarda daha başarılı-sonuçlar verdiğini kaydetmektedirler. Bacakla ilgili hastalıklar-dan kalsihye sesomoiditis, irradyasyona en az cevap veren lezyon olmuştur. Tendosynovitis acuta'larla, kurb ve süro. bilhassa erken devreleri n de başarı ile tedavi edilebilmişlerdir.

Carpal bölgenin lezyonları ümit verici durumdadır. Yarış hayvanlarında articulus carpi bölgesinde çok sık lezyonlar husule gelir. Burada koterizasyon veya Ong. vezicatoir yahutta her ikisinin kombinasyonu sathi olarak etki-mektedir. Röntgen ışınlap sayesinde mafsalın iç kısımlarındaki dokulara et-kimek kabil olmaktadır. Burada tatbik edilecek röntgen ünitesi miktarı her tedavi için 120r dir (18, 22, 28,31).

SUMMARY

In this artiele we are giving the details ofradiation therapy in veterinary medicine.

Actinomycosis and Botryomycosis of the soft tissue are highly radiosen-sitive, bone localizations require larger X-Ray doses.

Streptotrichosis of the dog and cat is also radiaosensitive.

Surprising results are obtained from the application of X-Rays in the treatment of acute skin inflammation. Lymphoadenitis acuta, Phlegmon, Mastitis, Parotitis, Periodontitis, Periostitis, Osteomyelitis, Tendovaginitis and some other inflammatory conclitions are also very sensitive to irratiation.

Ear dıseases, particularly Otitis externa forms can be treated by irradia-tion succesfully. In most cases a series of 3-4 treatmentss each of 120r, giving

without filtration or through 1-2 mm. Al at 3 days intervals, is sufhcient to

produce relief of pain and.disappearance of vegetatives, and skin thickenings.

,

Sialorrhea and Salivary fistulae usually respond to irradiation Roentgen therapy of Goiter (Struma) is only benehcial in soft, recent forms'Struma dif-fusa parenchymatosa and Simple adenoma as well as in a few malignant pro-cesses).

X-Ray therapy is the best treatment for inflammations of the circumanal glands and anal sacs. Factors of treatment are: 8to 10treatmensts wıth 180-240 r given through 0,1 to 0,5 Cu at 2day intervals.

(23)

H, AnteplioğIu

tnflammation of prostat and hypertrophy are amenable to X-Ray therapy. ücular carcinoma in cattle is sensitiye to Cobalt 60 radiation, dosage schedule is similar'to that provided for human tumor therapy. Upon selected cases, the use of Cobalt needles in an effective as other types of radiation and has a bet-ter cosmetic result than surgery.

The clinical use of Strontium 90 as a Source of beta rays has been found to be satisfactory for treating epithelioma of the comea. The lens and deeper structures of the eye are note damaged by radiation effects.

Roentgen rays are great importance in the treatment of malignant epit-helial and connective tissue tumors of the skin such as carcinoll)a and sareoma.

X-Ray therapy produces changes in inflammatory tissues, the result of ionization, which makes it a valuable aid in the treatment of acute and chronic conditions found in legs of race horses. Acute inflammatory conditions res-po nd more rapidly than do chronic areas.

Bandaging, co Id water wlth clay poultice, adstringents or tighteners, and hot water and lanolin are valuable aides in connection wlth X-Ray the-rapy.

Radiography of the affected areas wlth serve as a guide in the prognosis.

LİTERArÜR

i - Banks, C.W. (1956): The use of radioactive cobalt in treatin~!!,omlar

carcino-ma in cattle. North Am. Yet., 37,2: 114-118.

2 - Bone, ].F., Cate,ott, F.]., Gabell, A.A., Johnson, L.E., Rilex, W.F.

(1963): Equine Medicine and Surgery. Califomia.

3 - Brandly, C.A., Jungher, E.L. (1958): Advances in veterinary .science.Yol. 14, p. 98-133 Academic Press Ine. Publishers New York and London. 4 - Carlson, W.M. (1961): Veterinary Radiology, p. 439-457.Lea and

Fe-biger Philadelphia.

'5 - Dalton, ].D. (1959): Radiotherapie in smail animal practice, p. 12-20. Bri-tish Smail Animall Veterinary Ass. Congress. Pergamon Peress London. 6 - Desjardins, A.U. (1931): Radiotherapy of inf/ammatory conditions. Am.

Vet. Med. Ass. 96: 401'

7 - Emerson, M.A. (1940): Veterinary X-Ray therapy . Vet. BilL. 9: 3-8.

8 - Glanney, W,-C. (I 9 54): Veterinary X Rqy therapy. Proc. 9othe~ Ann.

(24)

Işın Tedavİsİ

9 - Hance, R.T., Murphy, J.B. (1936): Studies on X-Ray effects. XV the

prevention of pigment formation in the hair follides of colored mice wlth high voltage X-Ray. ].Expll. Med. 44: 339-342.

LO - Hohday, F., Johnson (1916): The roentgen Ray in veterinary practice.

Veterinary, 1°3-1°9, London.

i i - Kral, F., Navak, J.R, Beck, D.J. (I 953): Veterinary dermatotolo,f!,J,p.

72. ].B. Lippincott Company, Philadelphiea.

12 - Little, G.S. (1937): Some studies in the behavior of tlJa/~e.nantgroıvth in dogs' and horses. Am. Vet. Med: Ass., 71: 171-188.

13 - Magrane, G.W. (1948): X-Rqy therapy in intersitial and pigmantaf]'

kera-titis. North Am. _Vet., 29,9: 582-584. i

14 - Masaaki, H. (1958): lrradiation transmisible veneral tumor of the dog. J ap. ]. Cancer Res. 49: 307.

15 - McClelland, RR. (1954): X-Ray therapy in labial and cutaneous granu-lomas in cats. Am. Vet. Med. Ass., 125, 931: 469-470.

16 - Meginnis, P.J., Lutterbeck, E.F. (1951): 80en~e.entherapy

ofiııjlammato-ry conditions affecting the legs of thorougbbred horses. North Am. Vet., 32:

540-546.

17 - Michaels'on, S. (1959): The use of beta radiation in veterinary ophthalmology. Vet. Med. 49: 475.

18 - Myron, Th. (1948): X-Rqy therapy in smail anin/als. North Am. Vet.,

29, 12: 784-787.

19 - Myron, Th. (I 949): Fibrosarcoma yields to irradiation. North Am. Vet., 3°,5: 310.

20 - Myron, Th. (1949): Radiation therapy in the treatment of lameness in horses North. Am. Vet. 30, 12: 769-770.

21 - Myron, Th. (1950): X-Ray therapy in the treatment of anal adenoma. North Am. Vet., 31, i: 42-43.

22 - Phiılipson, M.H., Taylor, R.M. and Ditchfield, J. (1958): Roentgen

therapy circuanaladenoma of dog. Am. Jr. Vet. Sc., 39: 58-60.

23 - Rust, H.J. (19P): Some clinical aspects and therapy of the amte radiations Syndrome of veterinary clinicians. Am. Vet. Ass., 219, 892: 44-45.

24 - Thorn, M. (1950): X Ray therapy in the treatment of anal adenomas. North Am. Vet., 31, 6: 42-43.

25 - Thorn, M. (1951): Some indicationsfor X-Rqy and radiumtherapy in large animal practice. Proc. 87th. Ann. Mtg., Aı:ı. Vet. Med. Ass. 63-65.

26 - Vigue, .F.R. (I 955): Use of radon implants in the treatment of bovine omlar

Referanslar

Benzer Belgeler

In our study, we obtain a good cosmetic result with putting visceral organs safely into the abdominal cavity in 86.3% of patients, most of whom had primary closure

Yani literatürde geçen adıyla, çapraz doğrulama (cross validation) yapılarak k değerlerine karar verilmiştir. İlk aşamada, ham veri setinin hiçbir yöntem uygulamadan

 Bu gün ANTİ GDO’cular sağlık alanında güvenle kullandığımız, yaşam kurtaran, ömrü uzatan birçok temel ilacın GD. ürün olduğunu saklamakta çok

Doğumda SGA olmak ve postnatal hızlı büyüme yakalaması, insülin direnci görülme riskini arttıran en önemli nedenlerdendir (30).Çalışmamızda, beklendiği üzere doğum

Plasentasında maternal uterin malperfüzyon patolojisi görülen bebeklerde hiperbilirubinemi ve intrakranial kanamanın; kronik inflamasyon patolojisi olanlarda polisitemi,

kullanılarak uygulanması sonucu elde edilen ortalama ROC sonuçları..39 Çizelge 4.6 Farklı benzerlik metriklerinin kesişim gen listesi kullanılarak LAST_DE parmak

U18 genç futbolcularda sadece 20 metre sürat ile skuat Gmaks arasında anlamlı bir ilişki belirlenirken, 20 metre sürat ile diğer anaerobik güç

Gezginin salkım içerisindeki müşterilerden sadece bir tanesine uğradığı problem Seçici Genelleştirilmiş Gezgin Satıcı Problemi (SGGSP), salkım içerisindeki