uncu asırda Osmanlı impara- torluğunu bir deneme olarak yazdıktan sonra, ayni asrın Avrupası olan yerleri yazaca ğım. En evvel şunu söyliye- yim ki, kendi tarihimiz hakkmdaki yazılarım «Deneme» olduğuna göre, yabancı tarih hakkmdaki yazacakla rımın bir «Deneme müsveddesi» ol inaktan başka bir iddiaya tahammülü olamaz.
19 uncu asrın Avrupasma İngiltere île başlıyorum. «İngilterede kafa ha yatı» nı «İngilterede kadın» dan «İn gilterede uşak» mevzuuna kadar çe* fitli şeyler tamâmlıyacak.
★
19 uncu asırda bir İngilizin kafası nın içi Murry'nin «Guide» ne, benzet mek, epeyce doğru olarak mümkün dür (1): A& fikirler ve çok olaylar? Bir yığın kesin ve faydalı bilgiler, kü çük istatistik hülâsaları, miiteaddid rakkamlar, doğru ve teferruatlı hari talar, kuru ve kısa olarak küçük ta rihî notlar, «ön - söz» şeklinde ahlâ kî ve faydalı öğütler... Hep bunlaı var.
Ve şunlar hiç yok: Edebî süsler! 19 uncu asırdaki İngiliz kafası doğ ruluğu sabit olan vesikalarla dolu bir mağazadır ve seyahatte tek başına her işin içinden sıyrılıp çıkmağa ya rayan bir muhtıra defteridir.
Fransız her yazıdan ve her şeyden en evvel şunu bekler: Süslü şekil.
İngilize şu yeter: Faydalı esas. Fransız, fikirleri, fikir olarak ve fi kir oldukları için sever. İngiliz, fikir leri, geçmişi gözönüne getirmek ve geleceği tahmin etmek için vasıtalar olarak kabul eder.
/
Bu hususta ikt örnek - olay var: Büyük mühendis Stephenson’a sor muşlar:
' — Makinelerini, ve bilhassa loko motifi nasıl icadettiniz?
Şu cevabı vermiş:
— Bu icatlara şu suretle vardım: Bir makinenin parçalarını, ve bu par .çaların şekillerini, buudlarmı, birbir-
leriyle imtizaçlarını ve bağlanmaları nı, mümkün olan hareketlerini ve ma kinenin umumî hareketine tesir ede cek olan değişiklikleri gözönünde tut «ıakla!
Mühendisin kafası, bu suretle, bir atölyeye benziyordu; makine parça lan orada numaralanmış, ve üzerle rine etiketler konulmuş gibiydi. Bü yük mühendis, bu parçalan, sırayla alıyor, onları tanzim ediyor, bir çar kın dişlerini öteki çarkm dişlerine ge çiriyor, fakat bunları hep kafasında Vapıyordu.
Halbuki, Fransız fizikçisi Leon Fu ko (Le’on Foucault) ya
soruyorlardı-— Ayar saatini nasıl keşfettiniz? Cevap veriyordu:
—Üginss ve Lagranj’ın (2) nazari
(1) Hippoiyte Taine, Notes sur l’An gletrre’inden kısaltarak.
(2) Huighens ve Lagrange.
bir muadelesinin neticelerini takip e- i erek!
Umumi olarak, Fransızla İngiliz a- ırasında şu fark vardır:
Fransız «déduction = tümden gel me» yoliyle hakikate vanr, İngiliz «induction = tüme gelme» yoliyle.
Fransız' tasnif ederek hakikate yü rür. İngiliz dikkat kuvvetiyle, hafıza kuvvetiyle, şahsî birçok olayların ber fak ve sabırlı düşünceleriyle, birbirin den ayrı ve üstüste konulmuş vesika ların gözönünde tutulmasiyle.
Taine der ki;
Bir kitapta bir vak’a şahsının mek tubu (3) çok dikkatimi çeker. Ster ling ismindeki bu vak’a şahsı Antilles dedir; bir siklon fırtınası adayı altüst eder.
Sterling, gebe olan karisiyle bera ber mahvolmak tehlikeleri geçirirler Bunu, annesine, yazar. Fakat şunu Unutmamalı ki bu fırtınayı ve netice lerini yazan adam -okur yazardır, şa irdir, en iyi bir tahsil görmüştür, ve üslûbiyle oynamayı bilen adamdır. Fa kat bu hâdise de, bütün hâdiselerde olduğu gibi, bir İngiliz için lüzumla rın en başında geleni, hâdiseyi an tattığı adama, hâdise hakkında doğru, kesin, maddi bir fikir vermektir? Ola* gm «grafik» ini vermek (4).
Sterling’in «Antil» deki siklon fır tınası hakkında anasına yazdığı mek tup «Çizgi - mektup» tur, yazı ve e- debiyat değil, şekildir, «Grafik» tir:
«Sevgili annem,
«Nemiz varsa, içinde yaşadığımız «eve kadar nemiz varsa, Tanrı’nın bir «tecellisile mahvoldu... Karım, yatak «odasından çıktığı zaman, ona
deniz-(3) Carlyle’in «Sterling’In hayatı» adındaki eserinde Sterling’in yazdığı mektup.
(4) Graphique (Graphie).
«deki salıntının olağan üstü yuksek- «liğine ve kükremesine yağmur bu lutlarının acaip manzaralarına çek- «tim. ... Biraz zaman sonra -ki pen- «cerelerin kanatlan kapandıktan son ra- gördüm k! hizmetçinin odasının «pencere kanatlan çökmek üzereydi, j «Halbuki bu oda fırtınaya karşı siper- «li bir yerdeydi. Bu pencerelerin ka- «nadlarını yerlerine koymağa çalış- «tım, fakat kanatlan inerken gördüm «ki, fırtına, bir hava akıntısı olmak- «tan ziyade bir taş kadar, bir demir «kütlesi kadar ağırdı, ve kanatları «yerlerine koymak mümkün olamıyor «du. Yağmur, yüzüme ve ellerime, bir «tüfekten çıkan küçük kurşunlar gi- «bi çarpıyordu. Evin kapısını kapaya bilm ek için çok uğraştık... Saat do- «kuza doğru, pencerelerin camlan, ka «tı bir şey çarpmadığı halde, sırf rüz- «gârm sertliği yüzünden parçalandı.»
Lâkırdı olan bu satırlardan son ra çizgi olan satırlar gelir:
«1 No. plânda, A A işaretli yerler, «evin başka taraflarından evvel yıkı- «lan pencerelerdir. Sonra B B işaretli «yer yıkıldı ki evin kulesidir. Kitap la rım B B işaretli yerle cephe duva- «rınrn arasındaydı C ve D işaretli çiz- «giler İki çatının istikametini göster- «mektedirler. E işaretli yer bizim bu- «lunduğumuz odaydı. 2 numaralı «plân, daha büyük ölçüde olan oda- «nındır. A işaıetîi şey karyoladır «C C işaretli yerler iki esvap dolabı- «dır. B işaretli yer bizim bulunduğu sunuz yerdi. Orada bir koltukta otu- «ruyor, ve karımı kollarımın arasında «tutuyordum.»
Fırtınadan yıkılan evini çizgilerin düz ifadeleriyle T e işaretlerin dilsiz te
lâffuzlariyle anlatan bu mektupta ız- tırabını bile sessiz anlatan İngiliz mi zacı durur.
Midhat Cemal KUNT AY
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a Toros Arşivi