• Sonuç bulunamadı

Bir başbakan, iki bakan yetiştiren ana

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir başbakan, iki bakan yetiştiren ana"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

u liseleri ve kolejlere m m n e t le hazırlanın J L

“ Seçimlerde çok

para harcandı,

enflasyon a r ttr

^ ■ S a ra ç o ğ lu

hükümeti iğneledi

Ûzcan ERCAN • CENEVRE

I Cenevre'de Türk-isviçre ortak ticaret ve

sanayi odasınca düzenlenen toplantıda

konuşan Merkez Bankası Başkanı Rüşdü

Saraçoğlu, seçim harcamalarının enflas­

yonu artırdığını söyledi

Saraçoğlu şöyle konuştu: "Hükümet ha­

len anlayamadığım nedenlerle seçim­

lerde çok para harcamış, bu da ekono­

miye olumsuz bir yön vererek büyüme­

nin yanı sıra, enflasyon canavarını da

gündeme getirmiştir"

82 yaşındaydı

H alli» özel, bugün Süleymaniye Camii’nde kılınacak öğle

namazından sonra aynı camideki mezarlığa defnedilecek

Haflze Ozal

vefat etti

U Beyin kanaması nedeniyle 17 gündür yoğun

bakımda bulunan Hafize özal'ın ölüm habe­

ri, Haydarpaşa Numune Hastanesi Başhekimi

Dr. Asuman Eğribozlu tarafından Başbakan

Turgut özal'a bildirildi

ı Aynı toplantıda konuşan DPT Müsteşarı

Ali Tigrel de, "Enflasyonun Türkiye’nin'

makro ekonomik sorunu olmaya devam

ettiğini" belirtti ve yatırımların kamu­

dan özel sektöre kaydırılacağını söyledi

Ç ~ H ABEBİ 14. SA Y FA D A

)

Ş O f O Ş O ğ l U Cenevre'de “İngilizce

İcraatın İçinden” yaptı.

M ayıs’ta birçok

malın fiyatı arttı

Zamlara

devam

Kirlerin ürünlerine yaptığı zamlar şimdilik durmuş

görünürken, özel sektörde birçok ürünün fiyatı

yükseltildi

) z a m gören mallar arasında margarinler, deterjan-

lar, cam eşya da bulunuyor

haber

İ

ekonom

İ

de

# A N A P ’ta ilginç tartışma

Zengine yeni

vergi mi?

178 sorudan 35'ini

yapan sınavı kazandı

Parti grubunda Başbakan Özal'dan

önce konuşan İstanbul Milletvekili

Orhan Ergüder, "Zenginlerin üstü­

ne gidelim, vergi toplayalım.

Memlekette vergi adaleti yok.

Adam, Mercedes’e, Jaguar'a bini­

yor, ne kadar vergi verdiği belli

değil. Bunların peşine düşelim"

d 6 d İ ( ~ H AB ERİ 8. S A Y FA D A "’)

Hükümet nakit sıkıntısında

H A Z İ N E

tam takır

Ç

H ABERİ 14. S A Y F A D A ~)

Bünalp: "Matematik m yabana dili bilen yok”

HABERİ 8. SAYFAOA

İ İ 1 İ I İ I İ I I 1 :

, "POLİTİKA SANATTIR"

\RAN Ç O /S M ıtterra n d ’ın yaşamöyküsü, yeniden

J cumhurbaşkanı seçilmeye hiç de uygun sayılamazdı.

B ir kere, yaşı ilerlemişti. 71 olmuştu.

İkincisi: Sosyalistti. Ve zaman, Fransa’da sosyalistle­ rin yıldızının çok da parlak olm adığı b ir zamandı.

A m a sosyalist Mitterrand, buna rağmen kazandı. B ir anlamda, sosyalist olmasına rağmen kazandı.

Ve aldığı oyların oranı, beklenen ölçüleri de aştı... Yüz­ de 54’ün üstüne kadar tırmandı.

Bu nasıl oldu?

O sonucu etkileyen çeşitli fa k tö rle r var. Fakat bunla­ rın en başında M itterra n d 'in ço k usta bir p o litik a cı olm a­ sı geliyor.

Fransız Anayasası na göre, cumhurbaşkanının yetki­ leri oldukça geniştir. Başkan isterse, onları, seçtiği başba­ kanı da gölgede bırakacak şekilde kullanabilir. N itekim M itterra n d da, 1981 'deki seçilişinden sonra b ir süre, kur­ durduğu sosyalist hükümetin üzerinde, sanki sosyalist parti lid erliğini devam ettiriyor g ib i davranmıştı.

A m a zamanla, hele, Sosyalist P a r ti’nin kaybedeceği­ nin anlaşılmaya başladığı 1986seçimleri yaklaştıkça, o du­ rumundan adım adım uzaklaşmış ve “partiler üstünde bir cumhurbaşkanı niteliğine bürünmeye başlamıştır..

K onuların ayrıntılarına girm em ek.. Sadece dış p o liti­ ka ve savunma g ib i alanlarda yüksek devlet meseleleriyle meşgul olm ak.. Cumhuriyetin birliğini ve bütünlüğünü sağ­ lamak..

Kam uoyu önünde kendisine böyle b ir görev çerçevesi çizmiş ve kam uoyunu da buna alıştırmıştır.

A lış tırd ığ ı için de, Sosyalist P a rti'n in 1986seçimlerin-

. uğradığı ağır yenilgiye rağmen, cumhurbaşkanlığına va-kar içinde devam etmesi yadırganmamışım..

A k s i halde.. Fransa g ib i bir ülkede, seçim mağlubu bir partinin lideri, ElyseéSarayı’ndayalnız başına kalmaya, önem li b ir eleştiriye uğramadan devam edecek.. Devletin cumhurbaşkanının ayrı, başbakanının ayrı cepheye men­ sup olmasından doğan çelişki, her A lla h ’ın günü mesele haline getirilmeyecek.. M üm kün olmazdı. En azından sağ p artiler o çelişkiyi, geçen pazar günü yapılan seçimler için propaganda malzemesi olarak kullanmaya, çok önceden başlarlardı.

Onu yapamadılar. Yapmak istediler ama, başarılı ola­ madılar. Tam tersi oldu. M itte rra n d ’m kendine özgü bir vakar içinde verdiği “ sosyalist ama, partiler ü s tü " b ir cum­ hurbaşkanı görüntüsü, "Cumhurbaşkanı, M e clis ’teki ç o ­ ğunluk partilerinden olsun ’ ’ tezini çürüttü. Onun yerine,

“ co h a b ita tio n " (b irlik te oturm a) diye özetlenen bir ' 'ikili yönetim ” in ülkelerinin çıkarlarına daha uygun olduğu ka­ nısını yaygınlaştırdı.

Öylelikle ülkedeki kutuplaşmalar azalacak, biribirine karşı partiler, " L e P e n ” inki gib i uç akımları kendi halle­ rine bırakıp, aralarında uzlaşabilme, anlaşabilme imkânını bulacaklardı. Fransız seçmeni, ona inanmaya başladı.

Ve sonuç ortadadır. M itterra n d ’ın seçtiği yeni Başba­ kan R o ca rd da, o inanışa uygun hükümet kurmaya çalı­ şacaktır.

C h ira c’ın partisinin gene! sekreteri Jaques Toubon, M ıtterra n d ’m zaferini, bir itir a f halinde yorum larken

P o litik a bir sanattır” diyor.

Dileriz, bizim cumhurbaşkanı adaylarımız da, önümüz­ deki bir buçuk y ıl içinde, o sanalı icra etmesini bilebilirler

» m « » m * m

1

.

ş a m p i y o n ÖSS

i

b irin c is ils m a ll Te-

k e r'ln en büyük

merakı satranç.

Üniversite birinci basamak sınavına katılan 530 bin

626 adaydan 285 bin 162’si 110 puan barajını aştı.

OSS'yi kazananlarla birlikte, sınava doğrudan katıl­

ma hakkı olan toplam 413 bin 675 kişi, 26 Haziran’-

da yapılacak ÖYS'ye katılacak

A h ÖSYM Başkanı Prof.Aitan

Cünalp, sınavda öğrenci­

lerin verdiği doğru cevap

sayısının çok az olduğuna

dikkat çekerek, "Adaylar

matematik, hele hele ya­

bancı dili hiç bilmiyorlar"

dedi

A Adaylar, sınavda sorulan

74 sayısal bölüm sorusun­

dan ortalama olarak an­

cak 11'ini, 30 yabancı dil

sorusundan 2.77'sini, 74

sözel bölüm sorusundan

ise ancak 32.15'ini doğru

olarak cevaplayabildiler

Kendi puanını

kendin hesapla

» ( " HABERİ 12. S A Y F A D A )

İstanbul'dan

Şampiyon

kitap

kurdu

® İsmail Teker dana önce

Bü Bilgisayar Mühendis­

liği bölümünü kazanan

ancak iki yıl okuduktan

sonra ayrılan bir öğrenci

Ç HABERİ 12. SA Y FA D A ~)

2

.

" S p o r o l s u n d i y e " Ü n ive rsite ye g iriş b irin c i ba­

sam ak sınavında ik in c i otan Hakan Demir, H acettepe, İn­

g iliz c e Tıp öğre n cisi. Sınava s p o r o ls u n diye g ird iğ in i

b e lirte n Hakan, a ld ığ ı s o n u c u “sürpriz” d iye n ite le d i.

“âk 10’u bekliyordum”

ÖSS’de üçüncü olan E lif

Burcu Akten, başarısının

sırrını verdi: Ezberlemeden,

sindirerek

Dlanlı nahım ait

Tıbbi operasyon için hiçbir hukuki engel kalmadı

Tüp bebek için 55 aile

vSİi-:

ALTAN ÖVM EN

iste caniler

1 Silahların gölgesinde mi?

$t Silahlara veda mı?

Silahsızlanm anın

P E R D E A R K A S I

K A T İL L E * S O F R A S I

Şırnak ve Nusaybin’ de iki mezraya beşikte uyuyan be­ beklerin bile acımasızca öldürüldüğü baskınlar düzenleyen PKK militalarma yukarıdaki fotoğraf­ ta, soldan 3. sırada görülen "B o tan ” kod adlı Nizamettin Taş komuta etti. PKK Merkez Komite üyesi ve silahlı kanat ARGK’ nın Botan bölge ko­ mutanı olan Nizamettin Taş, 26 yurttaşın hayatı­ nı kaybettiği iki katliama muhtemelen bizzat ka­ tıldı. Fotoğrafta soldan ikinci sırada, yine PKK

Merkez Komitesi üyesi olan ve Taş’ın yardımcısı durumunda bulunan "M o tin ” kod adiı Şahin Ba- liç görülüyor. PKK militanlarını yemek yerken gösteren bu fotoğrafın, Taş ve Baliç sınırlarımız dışındayken mi, yoksa Türkiye’ye sızdıktan son­ ra mı çekildiği kesin olarak bilinmiyor. Olağanüs­ tü Hal Bölge Valiliği geçen yıl, Nizamettin Taş’ ın ölü ele geçirildiğine ilişkin bir bildiri yayınlamış, hemen ardından ikinci bir bildiriyle bu bilginin yanlış olduğu, T aş’ın yaşadığı duyurulmuştu.

i Ege Tıp Fakültesi Tüpbebek kurulu Başkanı Prof.

Refik çapanoğlu, "Seçtiğimiz 55 çifti sürekli

kontrol altında bulunduruyoruz, ilk uygulama­

ya önümüzdeki günlerde başlayacağız" dedi

# Prof, çapanoğlu, çiftlerden Hastane Yardım

Derneği ne 5 er milyon lira yardım alacakları­

nı, ilk uygulama başarılı olmazsa, daha sonraki

I

uygulamalar İçin para alınmayacağını bildirdi

( HABERİ 9. S A Y FA D A

Londra’da hunharlık

4 İngiliz, Türk

şoförü öldürdü

%

Londra'da taksi şoförlü­

ğü yapan 23 yaşındaki

Tur-k öner Korkmaz, biri

kadın 4 İngiliz tarafın­

dan vurularak öldürül­

dü. Saldırganlar, İngiliz

polisince gözaltına alın­

Ç ~ H ABERİ 9. S AYFAD A ~~)

Gelecek yılın ücretlerini

istemeye başladılar

Özel okula

U Y A R I

( ~ HABERİ 12. S A Y F A D A ~)

Sami KOHEN

yazdı

« o m k »»«M

Tasarı M e c lis ’ te

Bedelli

askeılikte

indirim

A Tasarıya göre Bakan­

lar Kurulu belirlenen

10 bin marklık döviz

miktarını yarıya ka­

dar indirebilecek ya

da çıkarabilecek

( H ABERİ , 12. S A Y F A D / Q !

s

%

( L

JÊS

ma Türk Ticaret B ankası

( &

T U R K B A N K

İkinci Adresiniz ‘

(2)

pqNYA'bÀ TELEKS • • • NOT

İmpatatoriçenin

İncisi satılık

C E N E V R E , ( A P ) -Dünyadaki varlığı bilinen en muhteşem inci olarak kabul edilen “ R egen te” , yarın, ünlü müzayede kuruluşu Christie's'in, Cenevre'deki salonlarında açık artırmaya çıkarılacak. Fransa İmparatoru Napoléon B onaparte'm AvusturyalI eşi împaratoriçe M arie-Lou ise için yapılan ve daha sonra üçüncü Napolèon'un eşi Împaratoriçe Eugenie'ye geçen “ R egente” incisi, 1887 yılında St.Petersburglu Rus Prensesi Youssoupov'a satılmıştı.

• • • «

---£

Cazın beşiğinde

caz şenliği

N E W O R L E A N S , (R eu ter) -Büyük caz sanatçılarının katıldığı N ew Orleans Caz Festivali iki hafta boyunca kulaklara görkemli bir müzik ziyafeti çekti. Şenlik, caza tutkun yetişkinler kadar, küçük meraklıların da ilgisini çekti. “ O lym pia Jr.Brass Band” grubunun elemanlarından John Gilbert, meraklı küçüklerden Philip Junior'un saksafonuyla giriştiği denemeyi sabırla izledi. N ew Orleans'a büyük kalabalıkların akm etmesine yol açan festivale Dave Brubeck'ten Pete Fountain'e kadar çok sayıda caz ustası katıldı.

N \

t o t

11 Mayıs 1988 Çarşamba 13

TELEKS

NOT

Tropikal gösteri

N E W YO R K , ( A P ) l nlü rock şarkıcısı Cyndi Lauper, geçtiğimiz günlerde yaptığı gösteriyle, müzikten başka yetenekleri de olduğunu kanıtladı. Lauper, “ C oca-C ola” şirketinin, düzenlediği ve en büyük ikramiye olarak Karaib Araları'na yapılacak bir gezinin yer aldığı yaz piyangosunun tanıtımını, hindistan cevizleriyle yaptı. Sirk akrobatlarına parmak ısırtan bir gösteriye girişen Cyndi Lauper, meyvelerden birini havaya atıp tutarken, hiç ıskalamaladı.

Kuğuların

küçük dostu

B E R L İN , < A P )- Çocukların kurduğu dostluklar bir başkadır... Batı Berlin'deki Havel Gölü kıyıları da sözünü ettiğimiz bir dostluğa sahne oldu. Küçük bir delikanlı, kuğularla arkadaş oluverdi ve annesinin hazırladığı sandviçlerini paylaştı. Sandviçler bitmiş, dostları doymamıştı. Kuğuların dostu annesinden yeni yiyecekler almaya koşarken, kuğular da yolunu gözlüyorlardı.

3'ÜNCÜ SAYFADAKİ YAZININ DEVAMI

1 İNCİ SAYFADAKİ YAZILARIN DEVAMI

Öğrencileri tahrik eden 74 kişi

Bir başbakan, iki bakan yetiştiren ana

da ele alındı. O gün asıl konu uzunca bir süredir Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığında takılı kalan yurtlarla ilgili yö­ netmelikti. .Milli Güvenlik Ku- nılu'nda bu yönetmeliğin çık­ masına özel bir önem veriliyor­ du. O gün Milli Güvenlik Ku- rulu'nda Haşan Celal Güzel, yönetmeliğin yakında çıkaca­ ğını bilgi olarak verdi.

Konuyu, geniş bir toplan­ tıya getirecek kadar önemli kı­ lan, öğrenci olaylarının aldığı boyut değildi, ( zerinde asıl durulan, olayların büyük ölçü­ de “ p ro v a k a s y o n ” sonucu meydana geldiği ve bunun Emniyet yetkilileri tarafından somut belgelerle, delillerle sap­ lanmış olmasıydı. Bu sapta­ maları içeren kapsamlı bir ra­ por. M illi Güvenlik Kurulu'- ııuıı son toplantısında, emniyet yetkilileri tarafından Kurul üyelerine de sunulmuştu. Şim­ diden gerekli önlemler alınmaz­ sa. olayların “ büyüme ihti­ m ali” gündeme getirilmişti. Emniyet in öğrenci olaylarıyla ilgili raporunun en ilginç bölü­ mü, tüm yurtta olaylara ka­ rışanların 74 kişi olduğunun saplaumasıydı. Üstelik bu kişi­ lerin " g e z ic i” olarak görev yaptıklarının video filmleriyle belirlenmeğiydi.

Bu bilgiler üzerine, Milli Güvenlik Kurulu derhal Milli Eğitim Bakanı Haşan Celal Güzel'e haber ulaştırılmasını ve üniversite rektörleri, YÖK üyeleri ve üç büyük kentin va­ lileri ve emniyet müdürlerinin katılacağı geniş çaplı bir top­ lamı düzenlenmesini kararlaş­ tırdı. M illi Güvenlik Kurulu'- ııuıı önerisi üzerine, Milli Eği­ tim Bakanı Haşan Celal Gü­ zel. ilgililere acilen bir araya gelme çağrısı yaparken. Em­ niyet yetkilileri de bu toplan­ tıda verecekleri brifinge hazır­ lanıyorlardı. *

'toplantı, önceki gün yapıl­ dı ve yaklaşık dört saat sürdü, 'toplantıda önce, Emniyet Ge­ nel Müdürlüğü yetkililerinin, Milli Güvenlik Kurulu'na sun­ dukları rapor okundu. Ardın­ dan, video ve dia gösterisine geçildi. Bu arada verilen bilgi­ lere göre, tüm vurtaki öğrenci olaylarının yalnızca birine ka­ tılm ış olan öğren ci sayısı 600'ün üzerinde... İki olaya katılmış öğrenci sayısı ise, 100'ün üzerindeydi. 74 kişi ise, ikiden fazla olaya katılmış, ü s­ telik bu olaylarda, bu 74 kişi, belirleyici ve etkileyici rol oy­ namıştı. Emniyet yetkililerinin belirlemelerine göre, bu 74 kişi­ nin bir bölümü öğrenci değil. Öğrencilerin yakını ve eski sol örgütlerdendi. Bu kişiler hak­ kında, toplantıya katılanlara ayrıntılı bilgi de verildi. Çoğu­ nun geçmişleri araştırılmış, bu­ gün ne yaptıkları en ince deta­ yına kadar soruşturulmuştu. Bu kişilerin, yasadışı sol örgüt­ lerle geçmişte ve halen ilişkide bulundukları kesindi. Hatta, örgüt içindeki kod isimleri bile saptanmıştı. Bu kişiler, gençle­ ri yurt, yemek, sınav gibi ma­ sum talepleri ve sorunları çer­ çevesinde kışkırtan, sonra da olaylara karıştıran kişilerdi. Toplantıda, “ Masum gençle­ ri, bu kişilerin provakasyo- nuna gelm ekten kurtarm ak için alınacak ön lem ler” tar­ tışıldı. Bu kişilerle diğer öğren­ ciler arasına nasıl “ duvar çe ­ k ile c e ğ i” üzerinde duruldu. Yemeklerin düzeltilmesi için üniversitelere daha fazla tah­ sisat ayrılması, yurt yönetme­ liğinin yeniden gözden geçiril­ mesi üzerinde görüş birliğine varıldı. Ama en önemlisi, top­ lantıya katılan herkes tarafın­ dan kabul edilen, “ Ö ğrenciler ve ü n ive rs ite y ö n e tim le ri arasındaki iletişim kopuk­ lu ğu ” idi. Bu kopukluğun gi­ derilmesi için, yönetim, kapıla­ rını öğrencilere açmalıydı. Hat­ ta, Bakan bile her zaman öğ­ rencileri kabul edebilmeliydi.

Ö Ğ R E N C İ D E R N E K L E R İ K A P A T IL A C A K M I? Toplantıda en fazla, öğren­ ci dernekleri üzerinde duruldu. Bu dernekler, üniversite gençli­ ğini temsil etmiyorlardı. Üye sayıları sınırlıydı ve Emniyet raporunda da açıkça görüldüğü gibi, çoğu yasadışı sol örgüt­ lerin tahakkümü altına girmiş­ ti. üniversitelerde, Batı'daki örnekleri gibi, öğrencilerin en geniş katılımını sağlayan, hat­ ta üniversite yönetimlerine de katılımın kapışım açan yeni ör­ gütlenmeler için gereken ön­ lemler alınmalıydı. Bunun için iki yol üzerinde duruldu. Ya mevcut Demekler Yasası'nda bir değişiklik, ya da YÖ K Y’a- sası'nda yapılacak bir değişik­ lik...

Öğrencilerin güvenlik güç­ lerine tepkisinin de geniş bir biçimde ele alındığı, hatta gü­ venlik güçlerini üniversiteler­ den çekme alternatifinin de uzun uzadıya tartışıldığı top­ lantıda, “ güvenlik güçlerinin ü n iversitelerd en ç e k ilm e ­ m esi” talebi rektörlerden gel­ di. Üniversite rektörleri, gü­ venlik güçlerinin “ caydırıcı” etkisi olduğunu vurgulayarak,

uygulamanın sürdürülmesini talep ettiler. Son olarak da, tüm olaylarda önemli rol oyna­ dıkları saptanan 74 kişi içinde öğrenci olanlar hakkında, bağlı bulundukları üniversiteler ta­ rafından idari takibata geçil­ mesi ve bunun dışında gerekli yasal soruşturma ve kovuştur­ manın bir an önce başlatılması karara bağlandı. Ancak ■ bu, bazı gazetelerde yer aldığı gibi öğrenci derneklerinin kapatıla­ cağı anlamına gelmiyor. Gerek bakan gerek Y Ö K Başkanı I h ­ san Doğram acı, demeklerin sınırlı sayıda öğrencinin tahak­ kümünden kurtarılması gerek­ tiği görüşünde. Çünkü halen faaliyette bulunan öğrenci der­ neklerine üye öğrenci sayısı tüm öğrencilerin ancak binde 7'sini oluştumyor. Bunlar ara­ sında eylemlere katılanlar ise binde 3’ü geçmiyor. Yapılması gereken asıl şey, daha çok sa­ yıda öğrencinin bu derneklere katılmasını sağlamak olarak görülüyor.

B A K A N D O Ğ R U LU Y O R M illi Eğitim Bakanı Ha­ şan Celal Güzel, meclis kuli­ sinde H ü rriyet muhabirlerinin sorularını yanıtlarken, “ ö ğ ­ renci derneklerinin kapatıl­ m ası söz konusu değil. A k ­ sine, öğren cileri en geniş bi­ çim de tem sil eden öğrenci örgütlerin e ta raftarız. A n ­ cak bu haliyle dem ek lerin tü m ü n iversite g en ç liğ in i tem sil e ttik le rin i söyleye­ m eyiz. Üstelik bu d em ek ler, m a a le s e f a m a ç la rı dışına çıkm ışlardır. Bu konuda so­ mut belgeler, bilgiler vardır. Bizim için esas olan, gen çle­ rim izin provakasyona gel­ m em elidirler. A y rıc a şunu da açıkça belirtm ek gerekir: G ençlerim iz üniversite dı­ şında diledikleri d em ek lere üye olabilirler. A m a üniver­ site d e m e k le rin d e g eçerli olan bazı kurallar vardır. Biz şimdi bunları iy ileştir­ m ek, gen çlerim ize en geniş im k a n la rla ö rg ü tle n e b ile ­ cekleri yapılar oluşturm ak için neler yapabileceğim izi ta r tış ıy o r u z ” dedi.

D O Ğ R A M A C I: Bütün bu gelişmeler olup biterken Üniversitelerarası Ku­ rul dün toplandı. Bu toplan­ tının gündeminde öğrenci olay­ ları yoktu. Ancak konu yine açıldı. Bir gün önceki toplan­ tının rüzgarları Üniversitelera­ rası Kurul'da da esti.

Yüksek Öğretim Kurumu (Y Ö K ) başkanı İhsan D oğra­ m acı, Y Ö K yasası ile ilgili bir rahatsızlık olduğu kanısında b u lu n m a d ığ ın ı b e lirte re k , “ Y a s a d a b o şlu k o lsa y d ı, doldururduk. Sil baştan bir d ü z e n le m e y e h iç g e r e k y o k ” dedi.

Hafize Ozal vefat etti

B

a ş b a k a n T u r g u t ö za l'm tam 17 gündür Haydarpaşa Numune Hasta­ nesinde yatan annesi Hacı H afize ö z a l, dün saat 15.35'de akciğer embolisi ;PılıtıIaşma nedeniyle damarlardaki tıkan­ ma) sonucu 82 yaşında vefat etti. H a fize ö z a l 'ın cenaze- ninin bugün Süleymaniye Ca- mii'nde kılınacak öğle nama­ zından sonra toprağa verileceği bildirildi.

Hacı Hafize ö z a l'ın Sü­ leym aniye Camii'nin bahçesi­ ne gömüleceği açıklandı. İs ­ tanbul Belediye Başkanı B ed­ rettin Dalan, bu konuda bir kararname çıkarılacağını söy­ ledi.

Dün öğle saatlerinden be­ yin tomografisi için Marmara Üniversitesi Hastanesi’ne götü­ rülüp getirilen H afize özal'ın saat 15.20'de tansiyonu birden 10.5'a düştü ve kalp yetmezliği başladı.

Hastane Başhekimi Doç.Dr. Asum an Eğribozlu, yardım­ cısı Dr. Okay Taşçıoğîu, has­ tanenin beyin Cerrahı Prof.Dr- M ah ir Tevruz, Nöroloji şefi N ecati Aydıner, Dahiliye Şefi Yaşar Yıldırım , hemen H a­ fize ö z a l'a müdahale ettiler. Ancak, bütün hayatı boyunca yüksek tansiyonla yaşayan H afize ö z a l, doktorların tüm çalabarına rağmen kurtarıla­ madı.

Başbakan T u r g u t Ö zal'a annesi H afize öz a l'ın ölüm haberini kardeşi Devlet Baka­ nı Yusuf ö z a l ile dayısının oğlu Tarım Orman ve Köy iş­ leri Bakanı Hüsnü Doğan verdiler. Başbakan T u rg u t ö z a l. Başbakanlık Konutu'n- dakl çalışma odasında çalışır­ ken, saat 16.30 ile 16.45 ara­ sında Yu su f özal, Hüsnü Do­ ğan ve A N A P Genel Başkan başyardımıcısı M ehm et K eçe­ ciler odaya girdiler ve ölüm haberini Başbakan'a ilettiler.

H afize ö za l'm ölüm haberini duyan Ankara'daki tüm Ba­ kanlar ile A N A P milletvekille­ ri ve saat 17.00'de Başbakan ile rektörler toplantısına gire­ cek olan Y Ö K Başkanı İhsan D oğram acı ile üst düzey bü­ rokratlar Başbakanlık konu­ tuna girerek taziyetlerini bil­ dirdiler.

Saat 17.10'da kısa bir süre için Başbakanlık konutundan ayrılan öza l'm eski Özel K a ­ lem Müdürü An kara M illet­ vekili T e vfik E rtü rk gazeteci­ lere şunları söyledi:

“ R ahm etli H afize hanım ' m cenazesi yarın (çarşa m ­ ba) Süleym aniye Cam ii' nde k ılın a c a k ö ğ le n a m a zın ı m üteakip toprağa verilecek. Sayın B aşbakanın gazete sahip ve Ğenel Yayın M ü­ dürleri ile yapacağı yarınki (Çarşam ba) toplantıya ise

Başbakan Yardım cısı Kaya Erdem başkanlık edecek.” şeklinde bilgi verdi.

23 N İS A N GECESİ Başbakan Turgut ö za l'm annesi H afize ö z a l, 23 Nisan saat 21.30'da Acıbadem 'deki bir yakının evinde iftardan sonra beyin kanaması geçir­ mişti H afize ö z a l, bu durum karşısında süratle Haydarpaşa Numune Hastanesine kaldırıl­ mış ve hemen yoğun bakıma alınmıştı. Tansiyonu 30'a çık­ tığı için doktorlar anne öza l'm durumunun ciddi olduğunu söylüyorlardı. H a fize ö z a l. gece Mamıara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne götürüldü. Bura­ da beyin tomografisi çekildi.

25 Nisan 1988 günü H afize ö z a l, sondayla beslenmeye başlandı. Tuvalet ihtiyacı sür­ güyle giderilirken bilincinin varı kapalı olduğu açıklandı. Doktorlar, anne ö za l'm tansi­ yonunun 17'ye düşürüldüğünü, solunumunun dakikada 24, nabzının ise dakikada 60 oldu­ ğunu söylediler. H afize özal, akşama doğru yeniden ağırlaş­ tı. 27 Nisan 1988 günü M ar­ mara Üniversitesi T ıp Fakül­ tesinde beyin tomografisi çe­ kildi. Doktorlar, tahlillerin iyi sonuç verdiğini belirttiler.

30 Nisan 1988 günü dok­ torlar H afize ö z a l'm duru­ munun iyi olduğunu, kendisine seslenildiğinde başını oynattı­ ğını ve uzatılan eli sıktığını söyleyerek “ r e a k s iy o n la r başladı” dediler.

7 Mayıs 1988 günü, has­ tane Başhekim i D oç. Dr. A s u m a n E ğ ıib o z , H a fiz e ö z a l'm hayati tehlikeyi şim­ dilik atlattığım açıkladı. Tüm kan bulgulan normal, bilinci açık ama felçli olduğu-için ko­ nuşamayan H a fiz e ö z a l'ın nabzı 60 büyük tansiyonu 18. küçük tansiyonu 7 idi. Son­ dayla beslenen anne ö z a l, ilk kez kaşıkla püre ve yumuşak sulu gıdalarla beslenmeye baş­ landı. Tuvalet ihtiyacını sür­ güyle gideren H afize ö za l, sağ ayağını hafifçe hareket ettir­ meye, tepkilere cevap vermeye başladı.

9 Mayıs 1988 günü, dok­ torlar yavaş yavaş iyileşme be­ lirtileri gösteren H afize ö z a l' m sağlık durumunda önemli bir değişiklik olmadığını söyle­ diler. Dün anne ö z a l’ın soluk alışı, tansi­ yonu ve nabzı diğer günlerden farklı değildi. Öğle saatlerinde, tekrar beyin tomografisi için Marmara Üniversitesi Tıp Fa­ kültesine götürüldü. Tansiyon 10.5'a düştü. Soluk alması güç­ leşti. 15.20'dre müdahale eden doktorlar, 15.35'de yüzleri üz­ gün ve ’’artık yapılacak bir- şey kalm adı“ diyerek Hafize

öza l'm odasından dışarı çık­ tılar.

Y U S U F Ö Z A L Y IK I L D I H afize Özal'm vefatı habe­ rini Başbakan eski Özel Kalem Müdürü, A N A P A n ka ra M il­ letvekili T e v fik E rtü rk'ten Meclis'te öğrenen Tarım, Or­ man ve Köyişleri Bakanı Hüs­ nü Doğan, birdenbire ağla­ maklı oldu. Doğan, gazetecile­ rin sorularına zorlukla cevap verebildi. Bu sırada Devlet Bakanı Yusuf ö za l, bir tele­ fon konuşması yapıyordu. Hüsnü Doğan, H afize ö z a l' m vefatını oğlu Yusuf ö za l'a alıştıra alıştıra söylemeye ha­ zırlanırken, durumun farkına varamayan bir gazeteci Yusuf Özal'a “ Başınız sağ olsun” dedi. Bunun üzerine Yu su f ö z a l edata yıkıldı.Donuklaşıp kalan Yu su f ö z a l, son derece üzgün bir ifadeyle ve boş göz­ lerle çevresine baktı. Yusuf ö z a l la Hüsnü Doğan daha sonra T e v fik Ertürk'ün 06 D 4755 plakalı özel otosuna bine­ rek Meclis'ten süratle Başba­ kanlık Konutıı'na doğru hare­ ket ettiler. Bu sırada T evfik Ertürk'ün Yu su f ö z a l'm boy­ nuna sarılarak yanağını öp­ tüğü, teskin etmeye çalıştığı görüldü.

A K B U L U T U N M E SA JI Bu arada, T B M M Başkam Y ıldırım Akbulut da Baş­ bakan Turgut ö za l'a bir me­ saj yolladı. Akbulut, başsağ­ lığı mesajında şöyle dedi:

“ Değerli insan, anneniz H afize ö z a l'm vefatım tees­ s ü r le ö ğ r e n m iş b u lu n u ­ yorum . M erhum eye A lla h '­ tan rahm et, size ve ailenize başsağlığı diler, saygılarım ı sunarım .”

Öte yandan A N A P 'ın bugün Ankara'da yapılması gerekçn Merkez Karar y e ’ Yönetim Kurulu toplantısı. Başbakan Özal'ın annesi H afize ö za l'ın vefatı üzerine ertelendi.

SH P lideri Erdal İnönü, Hafize Özal'ın ölümü nedeniy­ le Başbakan Turgut özal ve Devlet Bakanı Yusuf bozkurt ö z a l'a birer mesaj yolladı. İnönü, ö z a l kardeşlere gön­ derdiği mesajda “ Değerli a n ­ nenizin vefatını üzüntüyle öğrendim . Merhum eye T a n ­ rı'dan rah m et diler, size ve kederli yakınlarına en içten tazivetlerinıi sunarım ” dedi.

Bülent ve Rahşan E cevit ise Başbakan'a yolladıkları başsağlığı mesajında “ A n n e ­ n iz in v e fa t ın d a n b ü y ü k üzüntü duyduk. Eşim le bir­ likte acınızı yürekten payla­ şıyoruz. Allah'tan kendisine rahm et ailenin üyelerine ta ­ hamm ül gücü düeriz. S ay­ gılar su n arız” dediler.

Selma TÜKEL

H

A F İZ E Özal üç oğlunu; bakan, başbakan görmenin gururunu yaşayıp bu dün­ yadan göçtü... Yetiştirdiği üç evladını önemli m evkilerde görmenin mutluluğunu tattı.

Y u su f undan Korkut'una ve Turgut'una kadar üç oğ­ lunu hiçbir zaman birbirinden ayırmadı... Sevgisini bölmedi. Kendisi ile söyleşilerimizde, se­ ven, sıcak anne yüreği ile bunu her zaman dile getirdi. Evinde bü yü tü p oku ttu ğu , “ Y e ­ tim im ...” dediği, kardeşinin çocuğu. Tarım Orman ve K öy ­ işleri Bakanı Hüsnü Doğan ı da evlatlarından ayrı tutmadı. Çocukları kadar sevdiği öğren­ cilerini yetiştirmek için, geceli gündüzlü çalıştı. Aralarında Milli Eğilim Gençlik ve Spor Bakanı Haşan Celal Güzel'in de bulunduğu binlerce genci okutup eğitti.

Öğretmen H afize Hanını'ın adını, ilk kez, büyük oğlu T u r­ gut Özal'dan duymuştum... 7 Kasım 1983 sabahıydı... Seçim gezileri boyunca ö z a l çifti ile birlikte olmuş ve seçim kam­ panyasının son gecesi. A n k a ­ ra'da Farabi Sokak'taki evle­ rinde birkaç saat geçirmiştik. Hani o, gözlerin ve kulakların Çankaya'ya çevrildiği gece...

Ertesi gün seçimden galip çıkan Turgut Bey, bana, artık emekli olan ve İstanbul'da oturan annesini anlatmıştı... Öğretmen annesinin, “ kendi­ sinin başarısındaki büyük payını” üstüne basa basa söy­ lediği cümlelerle dile getirmiş­ ti... Sonra, babası, emekli me­ mur merhum M ehm et ö za l'ı ve ailesinin diğer fertlerini... K orkut ö z a l'ı tanıdığımı bili­ yordu. Tanımadığımız, küçük kardeşi Yusuf Bozkurt Özal'ı uzun uzun tanıtmış, başarılı eğitimini, yaptıklarını övmüş, “ Biz, onu, küçük çocuğu­ muz gibi hep sevdik” demiş­ ti.. Turgut Özal'ın çizdiği tab­ loda, anne Hafize Özal, evin direğiydi. Otoritefdi. (Ama sı- i; tak, sevecen ve çalışkandı..

T A M O N B İR TO R U N Sonra İstanbul'da H afize Özal'la tanıştım. Küçükyalı' daki mütevazı dairesinde uzun sohbetler yaptık... "O n bir to­ run, on bir de torun çocuğu sahibiyim ” derken nasıl da keyifliydi. Bana uzun uzun, öğretmenlik yıllarını, o yılların Anadolu'sunu anlatmıştı.

Öğretmen oluşunun ve öğ­ retmenliğinin de öyküsü il­ ginçti... Doğurduğu ilk çocuk kızdı; adı: Nevide idi. Onu, henüz on aylık bir bebekken, ishaldan kaybetmiş... Sonra, bir sonbahar gününde, 1927'de Turgut Özal'ı doğulmuş. O zamanlar eşi M ehm et Özal, Ziraat Bankası'nda memur. Kendisi de. rüştiye mezunu bir genç hanım . M a te m a tiğ i, Türkçesi, edebiyatı kuvvetli..

Okumayı, yazm ayı seviyor. M alatya'da, fabrika'da işçi­ lerin yetişmesi, eğitilmesi için açılan kursları yönetiyor. M a ­ tematik ve teknoloji dersleri veriyor.

Ama. yaptığı iş, kendisine yetmiyor. Tek isteği, öğretmen olmak. Bunun için, kalkıp. Malatya'dan Sivas'a gidiyor. Kucağında 8 aylık Turgut'u.. Sın avı kazan ıp, öğretm en oluyor. O yılların öğretmen H a fize ö z a l'ın ı tanıyanlar, onu “ zam anın m odasına uy­ gun şık şapkaları” ile anı­ yorlar. Albümlerdeki fotoğraf­ lar da öyle.

H afize ö za l'm başını örtüp hepimizi de baş örtüp sıkı sıkı ibadet etmeye çağırması son yıllarına rastlıyor... Nitekim, kendisi de, emekli olduktan bir süre sonra, başını artık açma­ dığını, namaz, oruç gibi tüm borçlarını yerine getirdiğini söylemişti; beyaz başörtüsüne iyice bürünerek..

V E O Ğ U L L A R I Anne olur da çocuklarından söz etmez olur mu? H afize özal'ın da. oğullarını anlatır­ ken gözleri parlardı...

Elimde o günlerden kalan notlara bakıyorum... "O ğ u lla ­ rını hep küçük evlendirdi­ ğ in i" anlatmış, şöyle demiş:

“ Üç oğlum u da, bir an ön ce y u v a la r ın ı b ils in le r diye küçük evlendirdim . İyi de yaptım . Y u su f da ağ a ­ beyleri gibi çok iyi okudu. Liseden sonra, bizden ha­ bersiz, yurtdışı sınavına g ir ­ di, kazandı. A ğabeyleri onu orada devam lı kontrol e t­ tiler. Ona kol kanat g e r ­ diler. Yusuf, orada bir A l­ m an kızı ile tanışmış. K ızın annesi ölmüş; üvey annesi var. A ldı k ızı Londra'dan getirdi. Tanıştırdı, el öptür­ dü.. Pek iyi, pek güzel. M a ­ dem oğlum beğendi; biz de a ld ık , k abu l e ttik . Heidi olan adını, H azreti P eygam ­ berim sözünü ettiği, Naciye adına çevirdik. İlk çocu kları İbrahim. 1965'te doğdu. G eli­ nimin sonra babası da öl­ müş. Yani şimdi kimsesi yok. İbrahim de babası gibi çok çalışkan. K ız kardeşleri, E lif, Esm a Y 'asem in de ö y le...”

V E , G E L İN L E R İ H afize ö z a l. geniş hoşgö­ rüsünü, gelinlerinden de esirge­ meyen bir kişilik sahibiydi. N i­ tekim, o günlerin konusu olan bir soruyu, ben de kendisine yöneltmiş, ileri sürüldüğü gibi, büyük gelini Sem ra ö za l'm kendisine küs olduğu, evine zi­ yarete gelmediği, elini öpme­ diği yolundaki söylentilere ne diyeceğini sormuştum.

H afize Özal, yanıbaşında duran bardağından bir yudum su içerek, aynen şöyle demişti bana:

“ G elin im S em ra ö z a l, bana değil, evim e küs g a li­ ba. Çünkü, evim e hiç g el­ medi. Ben, kim seye d a rıl­ m am . Müslüm anlıkta d a rıl­ m a y ok tu r. M ü slü m anlar b irb ir le rin e d a r ılm a z la r .. Sem ra, bana nerede rastlar­ sa elim i öper. Öpen de sağ olsun. Onun için, 'Evim e küs galiba' diyorum . A llah cü m ­ lem ize hidayet versin. Allah hepsinden razı olsun. Başka şey benim um urum a g el­ m ez. O ğ lu m A m e r ik a 'y a am eliyata giderken, beni is­ tetti. 'Annem gelsin' dedi. Ben gidip, Korkut un kızı, torunum Zehra'da kaldım. H a y ır , B a ş b a k a n lık K o - nutu'na gitm edim . Turgut oğlum Zehra'nın evine geldi, ora d a g ö rü ş tü k . G elin im Semra gelm edi. Ben A n k a ­ ra'da iki gece kalıp dön­ düm. Ben kim seye küs de­ ğilim , dediğim g ib i.”

Oğullarının çok meşgul ol­ duğum bilen. 82 yaşındaki anne ö z a l, onlardan fazla bir- şey beklemediğini sık sık hatır­ latırdı “ Gelm lerinin birbir­

leri ile ahbaplığı, ilişkileri” konusunda da fazla konuşmak istemezdi.. Bir keresinde aynen şöyle konuşmuştu:

“ B en , g e lin le r im e hiç karışm am . Onların da bir­ birleri ile dost olup olm adık­ larım hiç bilm em . Herkesin, evi ayrı, barkı ayrı. Y ap tık ­ la r ın a , e ttik le r in e k a r ış ­ m am . Fazla da ilgilenm em .. O rtanca oğlum Korkut Özal, eşi Mtijgan la birlikte Suudi Arabistan'da Cidde'de otu ­ r u y o r . G e lin im M ü jgan , uzun zam andan beri başını hiç açm ıyor. Hak yolunda... Beni sık arar. Korkut o ğ ­ lum, kılına kadar zekâtını hesaplayıp bana verir. Ben de fık ara larım a dağıtırım , Bunlar benim gizli fu k ara­ larım var, onlara v e rir im .” H afize ö z a l'la son görüş­ memiz telefonda olmuştu... Şimdi hattın ucunda kalan, bu son sözlerini daha dünmüş gibi netlikle duyuyorum:

“ Ç ocuklarını, sağ ve sıh­ hatte olsunlar. Ö nları .Allah m u vaffak etsin. Benüıı baş­ ka iste ğ im y o k . A lla h 'ın em ri neyse o olu r.”

9TJNOJ SAYFADAKİ YAZININ DEVAMI

Japon mucizesinin

yarattığı Tevfik

İstanbul izlenimlerini, kendilerine göre önem sırasına soktular ve en önce, “ Hava kirliliği çok fa zla ” dediler. Biz, her gün aynaya bakan insanın yüzündeki kırışıklık­ ları fark etmemesi gibi, yaşa­ dığımız kentin havasının her geçen gün daha fazla kirlendi­ ğinin farkında değiliz. Ama önlem alınmazsa, hava kirlili­ ği, çok yakında turist kaçırtan faktörler arasında yer alacak gibi görünüyor. ,

T e v fik Y ılm az, önümüz­ deki bir ay boyunca İstan ­ bul'a gelecek Japon turist sa­ yısını 15 bin civarında talimin ediyor. Lüks oteller, Japon '­ ların rezervasyonuyla full du­ rumdaym ış. S a lk ım s ö ğ ü t Sokağı ve Yerebatan Cad­ desindeki 20'şer odalı kendi otelleri de öyle. Y ılm az, bu­ nun böyle olması için özel bir çaba da sarfetmiş. Japonca tüm seyahat rehberleri, Yıl- m az'ın otellerini tavsiye edi­ yor. Otellerin ve halı dükka­ nının önünde, Japonca lev­ halar var.

T U R İS T V E S E Y Y A H T e v fik Y ılm az ın turizme bakışı nedir? Soruyoruz, anla­ tıyor:

“ Turistle seyahatçi, ayrı şeylerdir. Seyahatçinin çok zam anı, az parası vardır. Tu rist ise tam tersi, bol

para, az vakit. Turist yeni yeni geliyor T ü rkiye'ye, tik gelen Japonlar, sırt çan ta­ lıydı. Hep böyle olur, diğer ülkeler için de bu kural g e ­ çerli. Önce gen çler gelir, gerçek turist de, aradan bir k a ç y ı l g e ç in c e s ö k ü n ed er”

Japon turist sayısındaki artma neye bağlı? Y ıbııa z, bu soruyu da şöyle cevaplandı­ rıyor: “ A B D 'd e n , H aw a l-

den, Paris'ten bıktılar a r­ tık. Türkiye de ken din e'çe­ kin düzen verdi, zaten buh- lar lıeışey in m ükem m el o l­ masını isterler. Çok ta- pa­ raları var. altın plakalara sarılm ış pilav yiyorlar, e n f­ lasyonu ta n ım ıy o rla r, eh gezecek ler tabii. E vet, a l­ tım çok ince bir hale getirip y iy o r la r , çünkü bü n yeyi k u v v etlen d ird iğ in e in a n ı­ yorlar. Bizde bir saki Ja­ pon rakısı şişesi var, ister in a n ın is te r in a n m a y ın içinde en az 50 g ram altın var, kum gibi..Tabu bunu zenginleri y a p ıyo r"..

işte T ü rkiye böyle bir yer. Rize'nin Çayeli ilçesin­ den İstanbul'a göçen nalbur N u ri Yılm az'm , hayata 12 yaşında karpostal salarak atı­ lan oğlu T evfik . 25 yaşında altınlı Japon rakısı içiyor... Ü s te lik , çalm adan, ç ır p ­ madan. mirasa da konmadan. Keyfine diyecek yok. T ü rk i­ ye'de iyi şeyler de oluyor...

Sorun... Soruşturun... Kıyaslayın.

ÇELİK GÖVDELİ I

P R O F İ L O

alın!

En sağlam buzdolabı, en uygun fiyat,

en cazip taksit

Profilo'da.

Sağlam Ürünler

-— -)

MUTLU BİR AİLENİN PROFİLİ.

PROFİLO İLE ÇİZİLİR.

Ü r ü n le r

P e ş in a t

1 1 A y lık

T a k s it

P R O F İ L O 25 5 8 0 .0 0 0 .- T L 4 5 .0 0 0 .- T L x 11 P R O F İ L O 3 2 5 9 0 .0 0 0 .- T L 5 1 .0 0 0 .- T L x 11 P R O F İ L O 3 5 5 9 5 .0 0 0 .- T L 5 4 .0 0 0 . T L x 11 P R O F İ L O 4 0 5 10 0 .0 0 0 .- T L 5 8 .0 0 0 .- T L x 11 P R O F İ L O 4 1 5 1 1 3 .0 0 0 .- T L 6 3 .0 0 0 .- T L X 11 P R O F İ L O 48 5 1 2 1 .0 0 0 .- T L 6 8 .0 0 0 .- T L x 11 P R O F İ L O 4 6 0 Ç ift Kapılı 1 1 8 .0 0 0 .- T L 6 6 .0 0 0 ,- T L x 11 P R O F İ L O 4 8 5 Ç ift Kapılı 13 0 .0 0 0 .- T L 7 3 .0 0 0 .- T L x 11 P R O F İ L O 4 6 0 Ü ç Kapılı 16 0 .0 0 0 .- T L 8 9 .0 0 0 ,- T L X 11

Ç E L İ K

G Ö V D E L İ

PROFIU

•1 L Ü K S

BUZDOLABI

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

idareleri, sermayesinde doğrudan veya dolaylı olarak kamu payı olan özel kanunlar veya Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile kurulmuş anonim ortaklıkları, diğer kamu

Sınıf öğretmenliği, ilköğretim matematik, oıiaöğretim kimya ve ingilizce öğretmenlikleri alanlarındaki uygulama okulu düzenlemeleriyle ilgili dokümantasyon

• Herhangi bir sayı yazıp ya da yazılı olan sayıdan sonra # tuşuna basılırsa o sayıdan büyük en küçük ardışık iki tek tam sayının toplamını veriyor.. • Herhangi bir

Gün Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma C.tesi Toplam soru sayısı Çözülecek..

Yedi yüz kişi olup devlet (siz) (ve) hakansız kalmış halkı, cariye olmuş, kul olmuş halkı, Türk örf ve âdetlerini (bırakmış) halkı, atala- rımın dedelerimin

Öğrenme merkezleri günlük eğitim akışında yer alan etkinliklerde ele alınan kazanım ve göstergeler doğrultusunda seçilmiş farklı materyalleri de barındıran,

Paris Sorbonne Üniversitesi Rektör Yardımcısı İstanbul Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Ayın Konusu : Avrupa’nın Gelecek Bunalımı ve Türkiye 206.

Ambar Çıkış İşlemleri menüsüne tıklandığında aşağıdaki gibi bir ekranla karşılaşılacaktır. Yeni çıkış yapabilmek için Yeni butonuna tıklanır.. Ambar