j G Ö R Ü Ş L E R
Kitablar
m »ro^/ıo
arasında
Bir kaç senedir bana müellifleri veyahud mütercimleri tarafından lütfen gönderilen kitabları yazıla rımda zikretmeğe bile vakit bula madım. Doğrusu yalnız vakit bu lamamak değil, bir de onlardan tenkid veya tasvible bahsetmeği arzu etmekten ileri gelen gecikme vardır. Fakat bu gecikmede kaba hat yalnız benim değildir. Bana gelen kitablarm bir kısmını vaktim olup okusam da anlayıp bir fikir beyan edemiyeceğim bahislere dair olmasının da bu teahhurda dahli olmuştur. Bu son senelerde gelen kitabları ayrı bir yere koysaydım şimdi onlar hakkında ikişer satır yazabilirdim. Halbuki kitablarm hepsi darma dağın olan kütübhane- nin içine girmiştir. Bunlardan bir kısmı Üniversitelerimizin lütfettik leri eserlerdir. Bu müesseselerin artan kitablarınm senelerce sonra birdenbire bir nevi safra atma ka bilinden gelişi de oluyor ki böyle mebzulen gelen eserleri okumak zevki tıpkı bol bir şark sofrasına çağırılmış insanın duyduğu iştiha tıkanıklığı gibi kaybolup gidiyor.
Meselâ son zamanlarda burada ve Ankarada elime gelen eserlerin ayrıca bir tarafta duran kısmını gözden geçireyim dedim. Bunlar dan bir kısmı bir kere daha söyle- .diğim gibi okusam bile onlara dair bir satır bile yazı yazamıyacağım eserlerdir; şiir ve edebiyat eserleri gibi. Diğer bir kısmı da pek teknik ilmi eserlerdir; bunları hulâsaya ça lışsam ve muktedir bile olsam oku yucuları alâkadar etmez.
Fakat bir kısmı var ki umumî kültüre taallûk ettiği için herkesi alâkadar eder ve bunları da vak tim müsaid olduğu kati ar okumağı isterdim. Ne çare ki insanın kendi ne kalan saatleri bunları da oku mağa müsaade etmiyor ve kit^b- larm yüzüne baktıkça duyduğunuz üzüntü yanınıza kâr kalıyor. Me selâ Profesör Macid Gökberk'in Kant ile Hcrder’in Tarih Anlayışları isimli eserini okuyayım diye ayır dığım halde bugüne kadar okuya- mamış olmaktan ne kadar musta ribim. Tıpkı bunun gibi Profesör Dr. Burhaneddin Batıman’m ikinci kısım Faust tahlilini yapan 400 sa- hifelik kitabını her göz atışta yeni- baştan tekrar okumağa niyetlenir dururum: fakat her defasında bir kaç sahifesini süzerken bu müel lifin ne kadar muvaffak olduğunu hayranlıkla görür ve iftihar ede rim. Faust’tan bahsederken Goethe- nin Şark, Garb Divanını hatırladım ve onu düşünürken karşımda gü zel çehreli nefis baskılı bir küçük kitab belirdi. Bu Cemal Yeşi lin rübaileridir. Bana söylemek düşmez ama içinde çok güzel şey ler okudum. Sonra gene son gün lerde Ankarada aldığım Taha To- roeun Türk Ilatihieri adlı e- serini okumağa çalıştım. Bu da biz de hitabet tarihine bir başlangıç olabilir. Modern hitabetten evvel bizde kürsü şeyhleri arasında da çok yüksek hatibler vardı. Bir gün onlardan bahsedilir belki.
Hukuk Fakültesi Dekanı Profesör Hüseyin Naili Kübalının Devlet Ana Hukuku isimli eseri Anayasa mızın tadili düşünüldüğü şu sırada bana gönderilen hediye kitablarm en kıymettar ve en manidarların dan biridir. Bu ilmi eseri de dik katle okumak için bir tarafa koy dum; Allah kısmet etsin.
[
» - —-... - Yazan
A. ADNAN ■ A D IV AR
usulünde bir kitablar fihristi yap maktan ibarettir. Bu usul garbda kitabcılar tarafından çıkarılan kata logların bir başka türlüsüdür. Fakat ne olursa olsun bizde bibliyografya broşürleri gibi sadece kitabın ve mü ellifin isminden ibaret değildir. Bel ki bir satırla bile olsa eserin muh teviyatından bahseden bir kataloğ gibidir; Fransızların neşrettiği Livre Français gibi.
Böyle katalogların faydası çoktur. Çünkü hele son zamanlarda kitab- ların unvanından eserin mevzuuna intikal gittikçe güçleşmekte olduğu için böyle izahlı bir kataloga ihtiyaç daha ziyadeleşiyor.
Avrupa ve Amerika bu kataloğ yazma usulünü fevkalâde ilerletmiş
ve bazı kitab ticarethaneleri meşhur âlimlere de müracaat ederek eserle rin en kısa saürlarla tenkidini bu kataloglara ilâve ederler. Vâkıa böy le kataloglar tanzim ve neşretmek hayli pahalıya oturursa da kitabla- rın satışı üzerine çok tesiri olur. Zaten ta romanlara varıncaya kadar bütün kitablarm bir hulâsasını ki tabın kab yaprağı üzerine yazmak da Anglo-Sakson tâbilik âleminin iyi bir usulüdür. Eğer bizde de böyle bir usul olsaydı bir çok ki tablarm arasında kaldığınız zaman şaşırmaz, kabını açar, içinde ne ol duğunu bir dereceye kadar anlar dınız. Hele nihayete de bir endeks ilâve edilecek olursa o vakit oku yucunun nazarı dikkati derhgl ken
disini alâkadar eden maddelerin üzerine çekilmiş ve bu suretle oku ma iştihası derhal tahrik edilmiş olacaktır.
İmdi memleketimizde okuyucu ların azlığından her gün şikâyet ederiz. Belki de bu şikâyetimizde haklıyız. Ama herkese okunacak kitabları öğretecek vasıtaları da te darik etmek mecburiyetinde oldu ğumuzu unutmamalıyız. Bunun için en kolay ve en basit usul de tafsi lâtlı bibliyografya broşürleri veya hud kitab ticarethanelerinin kata loglar neşretmesidir. Yoksa yalnız kitablarm ve müellifin ismini söyleyen ilânlar veyahud bibli yografya notları kâfi gelmez. Biraz da okunamadan biriken bir çok k i tablarm karşısında hissolunan ü- züntüniin mahsulü olan bu sözler bir eksiği ikmal ve okuyuculara bir kolaylık temini için hatıra gelen bir iki mütaleadan ibarettir.
A . Adnan - A D IV A R
I
\
Ankara Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesinin bazan bir seri halinde lütfettiği kitablar arasında sırf fransızca, sırf almanca veya İngi lizce yazılmış bir çok eserler de vardır. Bu fakültenin en şayanı if
tihar eseri, fakültenin tam bir in tizamla çıkan dergisidir. Dergide orijinal makaleler ve güzel, derin tenkidler bulmak her vakit kabil dir. İstanbul Edebiyat Fakültesi de türlü türlü şubelerine mahsus tür lü adlar altında mecmualar çıkara cak yerde böyle toplu muntazam
j
bir mecmua çıkarsa ne kadar iyi olurdu.Gene bu defa Ankarada Diyanet İşleri Reisliği tarafından çıkarılan seriden iki tercüme ve bir derleme eseri söylemek isterim. Bunlardan İslâm Düşüncesinin İlâhî Tarafı adlı eser Mısır El-Ezher Üniversi tesi felsefe profesörü Dr. Muham- med Ul-Behiy tarafından yazıl mış ve Fuad Sezgin tarafmdan
dilimize çevrilmiştir. Bu çelin mev zuda tercümenin güçlüğünü takdir ederken kitabın kolaylıkla okunur bir eser olduğunu söylemek lâzım dır. Gene aynı dairenin neşrettiği Azzam Beyin Ebedî Risalet adlı eseri İslâmın siyasete müteallik ah kâmından zamanımıza uygun olan- larile İçtimaî kısımları biraz ileri tefsir ve tevillerle yazılmış olmakla beraber faydalı ve insanı sıkmaz bir tarzda tertib edilmiştir. Gene bu seriden bir üçüncü eserde İlim - Ahlâk - İman adında M. Rahmi Balaban, dinin psikolojisine ve diğer ahlâkî bahislere dair bilhassa garb mütefekkirlerinin makaleleri ni toplamıştır.
Şimdi şöylece elimin altına düşen bazı kitablardan bahsettim. Bu bah sin ne tenkid, ne hulâsa olmadığını pekâlâ bil irim. Bu ancak eski şark
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi